"İbrahim (a.s.) Ve Kavmi" ile ilgili ayetler

Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin; Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. (Ama inanmadılar, Allah da onları cezalandırdı.) Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Tevbe Suresi 70. Ayet
Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
Enbiyâ Suresi 51. Ayet
Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.
Enbiyâ Suresi 73. Ayet
43,44. İbrahim’in kavmi ile Lût’un kavmi ve Medyen halkı da (yalanlamışlardı). Mûsâ da yalanlandı ve nihayet o inkârcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkâr etmek nasılmış, (gördüler).
Hac Suresi 43. Ayet
Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.
Şu’arâ Suresi 69. Ayet
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.
Şu’arâ Suresi 104. Ayet
İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”
Ankebût Suresi 16. Ayet
Andolsun biz, aklını kullanacak bir kavm için o memleketten ibret alınacak apaçık bir delil bıraktık.
Ankebût Suresi 35. Ayet
Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi.
Sâffât Suresi 83. Ayet
İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”
Sâffât Suresi 99. Ayet
Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.”
Zuhruf Suresi 26. Ayet
İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı.
Zuhruf Suresi 28. Ayet
Bir zaman Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: “Ben seni insanlara önder yapacağım.” İbrahim de, “Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)” demişti. Bunun üzerine Rabbi, “Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz” demişti.
Bakara Suresi 124. Ayet
Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den[34] kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.”*
Bakara Suresi 125. Ayet
Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır” demişti. Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!” demişti.
Bakara Suresi 126. Ayet
Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.
Bakara Suresi 127. Ayet
“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”
Bakara Suresi 128. Ayet
Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz İbrahim’i bu dünyada seçkin kıldık. Şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
Bakara Suresi 130. Ayet
Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.
Bakara Suresi 131. Ayet
İbrahim, bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün” dedi.
Bakara Suresi 132. Ayet
Yoksa siz Yakub’un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” dediği, onların da, “Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler O’na boyun eğmiş müslümanlarız.” dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?
Bakara Suresi 133. Ayet
(Yahudiler) “Yahudi olun ve (Hıristiyanlar da) "Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
Bakara Suresi 135. Ayet
Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
Bakara Suresi 136. Ayet
Yoksa siz, “İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakub ile Yakuboğulları da yahudi, ya da hıristiyan idiler” mi diyorsunuz? De ki: “Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Bakara Suresi 140. Ayet
Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Bakara Suresi 258. Ayet
33,34. Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Âl-i İmrân Suresi 33. Ayet
33,34. Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Âl-i İmrân Suresi 34. Ayet
Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz. Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?
Âl-i İmrân Suresi 65. Ayet
İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi.[94]*
Âl-i İmrân Suresi 67. Ayet
Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir. Allah da mü’minlerin dostudur.
Âl-i İmrân Suresi 68. Ayet
De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O’na teslim olanlarız.”
Âl-i İmrân Suresi 84. Ayet
De ki: “Allah, doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
Âl-i İmrân Suresi 95. Ayet
Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim[97] vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır.)*
Âl-i İmrân Suresi 97. Ayet
Yoksa, insanları; Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik.[122]*
Nisâ Suresi 54. Ayet
Biz, Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik.[135]*
Nisâ Suresi 163. Ayet
Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.
En’âm Suresi 74. Ayet
İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı[181] gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.*
En’âm Suresi 75. Ayet
Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.
En’âm Suresi 76. Ayet
Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
En’âm Suresi 77. Ayet
Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Ey kavmim! Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi.
En’âm Suresi 78. Ayet
“Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
En’âm Suresi 79. Ayet
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
En’âm Suresi 80. Ayet
“Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.”
En’âm Suresi 81. Ayet
İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz.. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
En’âm Suresi 83. Ayet
Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
En’âm Suresi 84. Ayet
De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
En’âm Suresi 161. Ayet
İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi.[263] Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.*
Tevbe Suresi 114. Ayet
Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
Hûd Suresi 69. Ayet
Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”
Hûd Suresi 70. Ayet
İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u.
Hûd Suresi 71. Ayet
Karısı, “Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu, çok şaşılacak bir şey!” dedi.
Hûd Suresi 72. Ayet
Melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.” dediler.
Hûd Suresi 73. Ayet
İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.
Hûd Suresi 74. Ayet
Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi.
Hûd Suresi 75. Ayet
Elçilerimiz, “Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir” dediler.
Hûd Suresi 76. Ayet
“İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Yûsuf Suresi 6. Ayet
“Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim, Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız (söz konusu) olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler.”
Yûsuf Suresi 38. Ayet
Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.”
İbrahim Suresi 35. Ayet
“Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa, o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.”
İbrahim Suresi 36. Ayet
“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”
İbrahim Suresi 37. Ayet
“Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”
İbrahim Suresi 38. Ayet
“Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”
İbrahim Suresi 39. Ayet
“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”
İbrahim Suresi 40. Ayet
“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”
İbrahim Suresi 41. Ayet
Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver.
Hicr Suresi 51. Ayet
Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve “Selâm” demişlerdi. O da, “Gerçekten biz sizden korkuyoruz” demişti.
Hicr Suresi 52. Ayet
Onlar, “Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz” dediler.
Hicr Suresi 53. Ayet
İbrahim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi.
Hicr Suresi 54. Ayet
“Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler.
Hicr Suresi 55. Ayet
Dedi ki: “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?”
Hicr Suresi 56. Ayet
İbrahim, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi.
Hicr Suresi 57. Ayet
Şöyle dediler: “Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik.
Hicr Suresi 58. Ayet
59,60. Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.
Hicr Suresi 59. Ayet
59,60. Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.
Hicr Suresi 60. Ayet
Şüphesiz İbrahim, Allah’a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. Allah’a ortak koşanlardan değildi.
Nahl Suresi 120. Ayet
O’nun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
Nahl Suresi 121. Ayet
Ona dünyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.
Nahl Suresi 122. Ayet
Sonra da sana, “Hakka yönelen İbrahim’in dinine uy. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi” diye vahyettik.
Nahl Suresi 123. Ayet
Kitap’ta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.
Meryem Suresi 41. Ayet
Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?”
Meryem Suresi 42. Ayet
“Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim.”
Meryem Suresi 43. Ayet
“Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.”
Meryem Suresi 44. Ayet
“Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum.”
Meryem Suresi 45. Ayet
Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi.
Meryem Suresi 46. Ayet
İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.”
Meryem Suresi 47. Ayet
“Sizi ve Allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.”
Meryem Suresi 48. Ayet
İbrahim, onları da onların taptıklarını da terk edince, ona İshak ile Yakub’u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.
Meryem Suresi 49. Ayet
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik).
Meryem Suresi 50. Ayet
İşte bunlar, Âdem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Meryem Suresi 58. Ayet
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.
Enbiyâ Suresi 52. Ayet
"Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.
Enbiyâ Suresi 53. Ayet
İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.
Enbiyâ Suresi 54. Ayet
“Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.
Enbiyâ Suresi 55. Ayet
İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”
Enbiyâ Suresi 56. Ayet
Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.
Enbiyâ Suresi 57. Ayet
Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.[365]*
Enbiyâ Suresi 58. Ayet
Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler.
Enbiyâ Suresi 59. Ayet
(İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.
Enbiyâ Suresi 60. Ayet
(Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.
Enbiyâ Suresi 61. Ayet
(İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler.
Enbiyâ Suresi 62. Ayet
Dedi ki: “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!”
Enbiyâ Suresi 63. Ayet
Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.
Enbiyâ Suresi 64. Ayet
Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler.
Enbiyâ Suresi 65. Ayet
İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”
Enbiyâ Suresi 66. Ayet
“Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”
Enbiyâ Suresi 67. Ayet
(İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler.
Enbiyâ Suresi 68. Ayet
“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.
Enbiyâ Suresi 69. Ayet
Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük.
Enbiyâ Suresi 70. Ayet
Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.[366]*
Enbiyâ Suresi 71. Ayet
Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık.
Enbiyâ Suresi 72. Ayet
Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.
Hac Suresi 26. Ayet
İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
Hac Suresi 27. Ayet
Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamışlardı.
Hac Suresi 42. Ayet
Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız.[380] Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!*
Hac Suresi 78. Ayet
Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.
Şu’arâ Suresi 70. Ayet
“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.
Şu’arâ Suresi 71. Ayet
İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”
Şu’arâ Suresi 72. Ayet
“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”
Şu’arâ Suresi 73. Ayet
“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.
Şu’arâ Suresi 74. Ayet
75,76. İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”
Şu’arâ Suresi 75. Ayet
75,76. İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”
Şu’arâ Suresi 76. Ayet
“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”
Şu’arâ Suresi 77. Ayet
“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”
Şu’arâ Suresi 78. Ayet
“O, bana yediren ve içirendir.”
Şu’arâ Suresi 79. Ayet
“Hastalandığımda da O bana şifa verir.”
Şu’arâ Suresi 80. Ayet
“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”
Şu’arâ Suresi 81. Ayet
“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”
Şu’arâ Suresi 82. Ayet
“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”
Şu’arâ Suresi 83. Ayet
“Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.”
Şu’arâ Suresi 84. Ayet
“Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.”
Şu’arâ Suresi 85. Ayet
“Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.”
Şu’arâ Suresi 86. Ayet
“(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!”
Şu’arâ Suresi 87. Ayet
“O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
Şu’arâ Suresi 88. Ayet
“Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”
Şu’arâ Suresi 89. Ayet
“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”
Ankebût Suresi 18. Ayet
(İbrahim’in) kavminin cevabı, “Onu öldürün veya yakın” demekten ibaret oldu. Allah da onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
Ankebût Suresi 24. Ayet
İbrahim, onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak; kiminiz kiminize lânet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”
Ankebût Suresi 25. Ayet
Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim’e) iman etti. İbrahim, “Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi.
Ankebût Suresi 26. Ayet
Ona (İbrahim’e) İshak’ı ve Yakub’u bahşettik. Onun soyundan gelenlere peygamberlik ve kitab verdik. Ayrıca ona dünyada mükâfatını da verdik. Şüphesiz o, ahirette de salih kimselerdendir.
Ankebût Suresi 27. Ayet
Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz, bu memleket halkını helâk edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir” dediler.
Ankebût Suresi 31. Ayet
İbrahim, “Ama orada Lût var” dedi. Onlar, “Orada kimin bulunduğunu biz daha iyi biliriz. Biz, onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Ancak karısı başka. O, geri kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
Ankebût Suresi 32. Ayet
Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz, onlardan sapa sağlam bir söz almıştık.
Ahzâb Suresi 7. Ayet
Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti.
Sâffât Suresi 84. Ayet
Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?”
Sâffât Suresi 85. Ayet
“Allah’ı bırakıp da birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?”
Sâffât Suresi 86. Ayet
“O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?”
Sâffât Suresi 87. Ayet
88,89. İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.
Sâffât Suresi 88. Ayet
88,89. İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.
Sâffât Suresi 89. Ayet
Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.[458]*
Sâffât Suresi 90. Ayet
İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”
Sâffât Suresi 91. Ayet
“Ne diye konuşmuyorsunuz?”
Sâffât Suresi 92. Ayet
Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.
Sâffât Suresi 93. Ayet
Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.
Sâffât Suresi 94. Ayet
İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”
Sâffât Suresi 95. Ayet
“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”
Sâffât Suresi 96. Ayet
Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.
Sâffât Suresi 97. Ayet
Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.
Sâffât Suresi 98. Ayet
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
Sâffât Suresi 100. Ayet
Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
Sâffât Suresi 101. Ayet
Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
Sâffât Suresi 102. Ayet
103,104. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
Sâffât Suresi 103. Ayet
103,104. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
Sâffât Suresi 104. Ayet
“Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
Sâffât Suresi 105. Ayet
“Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
Sâffât Suresi 106. Ayet
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
Sâffât Suresi 107. Ayet
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.
Sâffât Suresi 108. Ayet
İbrahim’e selâm olsun.
Sâffât Suresi 109. Ayet
İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
Sâffât Suresi 110. Ayet
Çünkü o mü’min kullarımızdandı.
Sâffât Suresi 111. Ayet
Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik.
Sâffât Suresi 112. Ayet
Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.
Sâffât Suresi 113. Ayet
(Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an.
Sâd Suresi 45. Ayet
Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.
Sâd Suresi 46. Ayet
Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir.
Sâd Suresi 47. Ayet
“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.
Şûrâ Suresi 13. Ayet
“Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir.”
Zuhruf Suresi 27. Ayet
(Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?
Zâriyât Suresi 24. Ayet
Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş, “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü).
Zâriyât Suresi 25. Ayet
Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi.
Zâriyât Suresi 26. Ayet
Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi.
Zâriyât Suresi 27. Ayet
(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim’in içine bir korku düştü. Onlar, “korkma” dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler.
Zâriyât Suresi 28. Ayet
Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi.
Zâriyât Suresi 29. Ayet
Onlar dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”
Zâriyât Suresi 30. Ayet
İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.
Zâriyât Suresi 31. Ayet
32,33,34. Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”
Zâriyât Suresi 32. Ayet
32,33,34. Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”
Zâriyât Suresi 33. Ayet
32,33,34. Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”
Zâriyât Suresi 34. Ayet
Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.
Zâriyât Suresi 35. Ayet
Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık.
Zâriyât Suresi 36. Ayet
36,37. Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi?
Necm Suresi 37. Ayet
Andolsun, biz Nûh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir.
Hadîd Suresi 26. Ayet
İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”[538]*
Mümtehine Suresi 4. Ayet
18,19. Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır.
A’lâ Suresi 19. Ayet