Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

1-) Mekke Emîri Attâb İbn Useyd: fethi üzerine Rasûlüllah Medine'ye dönerken Attâb ibn Useyd'i Mekke'ye vâlî ta'yîn buyurdu. Ve o yıl hacc mevsiminde hacc da Attâb'ın emareti altında îfâ olundu ki, bu sekizinci hicrî senesi haccı idi. Dokuzuncu sene Ebû Bekr Hacc Emîri idi. Onuncu sene de Haccetti’l-Veda îfâ olundu ve bu sırada Attâb'ın güzel hizmetleri görüldü. Attâb Mekke'nin fethi sırasında müslümân olmuştu. O sırada henüz yirmi veya yirmibir yaşında idi. Emevî ailesine mensûb zekî bir gençti. Mekke'yi pek iyi idare etti. Ebû Bekr'in hilâfeti zamanında da vazifesinde bırakıldı. Ve Ebû Bekr'in vefatı günü vefat etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
1-) Dihye, Peygamber'in mektubunu Kayser'e verdiği sırada Ebû Sufyân bir ticâret kaafilcsiyle Şam'da bulunuyorud ve Peygamber hakkında tahkikat icrası için İmparator tarafından saraya da'vet olunmuş ve hey'et içinde Ebû Sufyân'ın Peygamber'e karabeti bulunduğundan ondan sorulmuş ve alınan cevâbda arkadaşları işhâd edilmiştir. derin incelemelerden ve aldığı müsbet cevâblardan sonra Kayser Ebû Sufyân'a: bu cevâbların doğru ise, ayaklarımın bastığı şu topraklara yakın bir zamanda o zât mâlik olacaktır. Esasen ben bu peygamberin zuhur edeceğini çok iyi bilirdim. Yalnız onun sizin aranızdan çıkacağını sanmazdım. Eğer O'nun yanına varabileceğimi bilsem O'na mülâkî olmak için her zahmete katlanırdım. Yanında bulunsaydım ayaklarını yıkar, O'na hizmet ederdim 2. sonra Hıraklıyus, Dihye ile gönderilen Peygamber mektubunu istedi. Dihye de Rasûlüllah'ın mektubunu sundu. Bu eserimizin ilk cildinde yazılı bulunan da'vetnâme-nin metni ve meali şöyledir: 'Bismülâhirrahmânirrahîm. kulu ve PeygamberiMuhammed(sallallahü aleyhi ve sellem)'den Rûm'un büyüğü Hırakl'e. Hidâyet yoluna uyanlara selâm olsun. Bu temenniden sonra: Ey Rûm milletinin ulusu, seni İslâm camiasına ve müslümanltğa da'vet ediyorum. Müslüman ol ki selâmette bulunasın, müslüman ol ki Allah ecrini iki kat versin 3. Eğer bu da'vetimi kabul etmezsen Hristiyan çiftçilerin günâhı boynuna olsun. Ey ehli kitâb, bizimle sizin aranızda müsâvî ve müşterek olan bir söze (Tevhîd kelimesine) geliniz, birleşelim, Allah'tan başkasına ibâdet etmiyelim ve O'na hiç bir şeyi şerik koşmayalım, Allah 'ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmiyelim. Eğer ehli kitâb bu da'vetten yüz çevirir-

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
1-) Söz söylediği zaman yalan söyler,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Çekiştiği Zaman Fâcirlik Yalancılık, Fâsıklık Ve Âsîlik Yapan Kimsenin Günâhı Bâbı
1-) Mekke'ye silâh girmeyecek; silâh ancak kılıfında girecek;

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-sulh
Konu: Barış Yazısı Nasıl Yazılır?
1-) Müşriklerden her kim Allah'a îmân edip Peygamber'e gelirse, Peygamber onu müşriklere geri verecek; müslümânlardan da her kim müşrikler tarafına giderse Mekkeliler onu geri vermeyecektir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-sulh
Konu: Müşriklerle Barış In Hükmünü Beyân Bâbı
1-) Duayı bitiriş sözleri: Rabbike Rabbi'l-izzeti amma yesıfûn. Ve Selâmun ale'l-murselin ve'l-hamdu lillâhi Rabbi'l-Âlemin ( = Galebe sahibi olan Rabb'in onların isnâd etmekte oldukları vasıflardan münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere Selâm ve Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun)"(es-Sâffât: 180-182). başka, çeşitli vesilelerle okunacak daha pekçok dualar vardır. lüzumuna delîl olan bâzı âyetleri de işaretle yetinelim: el-A'râf: 55-56, 180; el-Mu'min: 7-9, 60. bi-zikri'ltâhi tatmainnu’l-kulûbu" Haberiniz olsun ki, kalbler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur" (er-Ra'd: 28). el-Kastallânî bu Duâ Kilâbı şerhini 914 hicret yılı, 28 Cumâda'l-âhire çarşamba günü yatsı namazından sonra bitirdiğini yazmıştır. Bu nâçiz Mehmed Sofuoglu da bunun tercümesini Allah'ın yardımı ve muvaffak kılmasıyla 23 Mart 1984/20 Cumâda'l-âhire cumua namazından sonra bitirmiş bulunuyorum. Yüce Allah tamamlamayı müyesser eylesin! Âmîn!

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Usandırmamak İçin Zaman Zaman Vaz Ve Ders Yapmak Bâbı
1-) Mekke'ye silâh sokmayacak, yalnız kılıfı içinde kılıç getirecek;

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: Hudeybiye Andlaşması Hükmü İle Yapılan Umre Bâbı
2-) Va'd ettiğinde vaadinden döner,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Çekiştiği Zaman Fâcirlik Yalancılık, Fâsıklık Ve Âsîlik Yapan Kimsenin Günâhı Bâbı
2-) İran Sefiri Abdullah ibn Huzâfe: ibn Huzâfe (radıyallahü anh) Benû Sehm'den ve Kureyş eşrafından olup Habeşistan'a hicret eden ilk müslümanlardan-dır. Bedir muharebesinde de bulunmuştur. Bu cihetle İran sefaretine de bu zât bir mektûbla gönderilmiştir. da'vet mektubu şöyledir: "Bismillahirrahmânirrahîm. 'in kulu ve Peygamberi Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den Fars'ın ulusu Kisrâ'ya. Doğru yola gidenlere, Allah 'a ve Rasûlü-ne îmân edenlere, bir Allah'tan başka hiç bir ma'bûd olmayıp O'nun şeriki bulunmadığına ve Muhammed onun kulu ve Peygamberi olduğuna şehâdet edenlere selâm olsun. Ey Kis-râ, seni Allah dîni Müslümanlığa da'vet ediyorum. Çünkü ben bütün insanlara Peygamber gönderildim: Hayatta olanları inzar eylemek ve kâfirler üzerinde ihkaakı hakk etmek için. EyKisrâ, müslüman ol ki selâmete eresin. Olmazsan Me-cûsî kavminin günâhı boynuna olsun".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
2-) Cenazeyi arkası sıra ta'kîb edip cenaze namazını kılmak,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Mazluma Yardım Bâbı
2-) Mekke'ye gelecek sene girilecek ve Mekke'de ancak üç gün ikaamet edilecek.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-sulh
Konu: Müşriklerle Barış In Hükmünü Beyân Bâbı
2-) Ebû Bekr es-Sıddîk Abdullah ibn Usmân el-Kuraşî. Sonra:

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
2-) Tâif Emîri Usmân ibn Ebî'!-Âs: Usmân ibn Ebi’l-Âs'ı da Tâif in fethi üzerine oraya ta'yîn buyurmuştu ve pek iyi idare etmişti. Hasen Basrî bu zât hakkında: Usmân ibn Ebi'l-Âs'dan efdal kimse görmedim, diye sena ederdi. Tâif'ten başka Bahreyn, Umman valiliklerinde de bulundu. Elli bir târihinde vefat etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
2-) Kayser'in Buhârî metninde rivayet olunan bu ifâdelerine göre îmân ettiği muhakkak olmakla beraber, Kayser'in bu i'tirâflan üzerine mecliste bulunan devlet erkânının gürültülü patırtılı müdâhaleleri üzerine daha ileri gidemeyip sarfı nazar etmiş ve sefîr Dihye'yi kıymetli hediyelerle ve bâzı siyer müelliflerinin bildirdiği cevabî bir mektûb ile hoş ederek geri göndermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
2-) Sihir yapmak, haram kıldığı bir canı öldürmek; haklı öldürülen müstesna, faiz kazancı)yemek, malı yemek,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbü'l-vesâyâ
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
2-) Sonra Beytu'l-Makdis'in fethi,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cizye Ve'l-muvâdea
Konu: Düşmanın Gadrinden Ahde Vefa Etmeyip Bozmasından Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
2-) Mekkeliler'den bir er kişi Muhammed'e tâbi' olmak isterse, Mekke'den çıkamayacak;

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-sulh
Konu: Barış Yazısı Nasıl Yazılır?
2-) Mekkeliler'den bir er kişi Muhammed'e tâbi' olmak isterse, Mekke'den çıkamayacak. Muhammed'in sahâbîlerinden birisi Mekke'de' kalmak isterse, bunun da Mekke'de ikaameti men' edilmeyecektir. sene Rasûlüllah Mekke'ye girip de ta'yîn edilen o üç gün geçince, Mekkeliler Alî'ye geldiler de: Anlaşma müddeti geçti. Sahibin Muhammed'e söyle de bizden, yani Mekke'den çıksın! Dediler. üzerine Peygamber Mekke'den çıktı. Bu sırada Hamza'nın kızı, Peygamber'e: Yâ Ammî, yâ Ammî! Diye çağırarak arkasına takıldı. Alî onu hemen tuttu ve' Fâtıma aleyhi's-selâma hitaben: Amcanın kızını al, dedi. Fâtıma da onu mahfeye yükledi. el-Berâ devamla dedi ki: (Medîne'ye vardıktan sonra) Hamza'nın kızının konukluğu hakkında Alî, Zeyd ibn Harise ve Ca'fer ibn Ebî Tâlib niza' ettiler. Alî: Onu ben aldım ve o benim amcamın kızıdır, dedi. Ca'fer de: O benim de amcamın kızıdır; teyzesi de benim nikâhım altındadır, dedi. ibn Harise de: O benim kardeşimin kızıdır, dedi. Zeyd ile Hamza arasında kardeşlik ahdi yapmıştı.) Netîcede Peygamber o kızın teyzesine âid olduğuna hükmetti de: "Teyze (şefkat ve çocuğa iyi gelecek şeylere doğru yol bulma hususunda) ana menzilesindedir" buyurdu. Alî'ye: "Sen bendensin, ben de sendenim" buyurdu. Ca'fer'e de: "Sen de yaradılışım (yani suretim) ve huyum yönünden bana benzedin" buyurdu. ibn Hârise'ye de: "Sen bizim kardeşimiz ve dostumuzsun" buyurdu. (Geçen senedle gelen bir rivayette) Alî, Peygamber'e: Hamza'nın kızıyle evlenmez misin? dedi. Peygamber: "O benim süt kardeşimin kızıdır(bu sebebİe bana haiâl olmaz)"buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: Hudeybiye Andlaşması Hükmü İle Yapılan Umre Bâbı
3-) Aksıran kimseye El-hamdu lillâhi derse ona karşı Yerhamukellâhu = Allah sana merhamet eylesin) demek,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Mazluma Yardım Bâbı
3-) Bahreyn Vâlîsi Alâ el-Hadramî: zât Hadramutlu'dur. Rasûlüllah'n güzide vâlîlerin-dendir. Medîne zaruret içinde bulunduğu ve aç kaldığı zamanlarda Alâ el-Hadramî'nin gönderdiği zekât malları yetişti. Peygamber'in ölümü üzerine zuhur eden irtidâd ve irticai bastırmış ve Ebû Bekr, Omer zamanlarında da vazifesinde bırakılmıştır. Hicretin ondördüncü yılında vefat etmiştir. Alâ, valiliğinden önce, Bahreyn'e sefaretle gitmişti. Ebû Sûfyân'ı da Necrân'a vâlî olarak göndermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
3-) Omer ibnu'l-Hattâb el-Adevî. Sonra:

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
3-) Mekke'ye kılıç, yay ve benzeri silâhlar muhafazaları içinde olarak girilecek. maddeleri kararlaşıp yazılacağı sırada) Ebû Cendel (ki, Kureyş elçisi olan Süheyl ibn Amr'ın oğludur, Mekke'den hapisten kaçarak) ayakları zincirde, seke seke oraya gelmişti. (Süheyl, anlaşma maddesi gereğince oğlunu istedi.) Peygamber de Ebû Cendel'i Kureyşliler'e geri verdi.(Buhârî dedi ki): Râvî Müemmel ibn İsmâîl, Sufyân es-Sevrî'den rivayetinde Ebû Cendel'i zikretmedi de, onun yerine "İllâ bi-culubbi's-silâh" dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-sulh
Konu: Müşriklerle Barış In Hükmünü Beyân Bâbı
3-) Habeşe Sefîri Attır ibn Umeyye: aleyhi ve sellem) Amr ibn Umeyye vasıtasıyla bir da'vet-nâme de Habeşistan Meliki Necâşfye gönderdi. Amr, ashabın bahâdırlarındandı. Damrî nisbetiyle meşhur olan Abdi Menât oğulları'ndan idi. Rasûlüllah’ın dâ'vetnâmesinin metni ve tercemesi şöyledir: 'Bismillâhirrahmânirrahîm. Peygamberi Muhammed'den Habeşe Meliki Ne-câşî'ye. Ey Melik! Müslüman olmanı dilerim. Ben senin nâmına -Melik, Kuddûs, Selâm, Mü'min, Müheymin (ulu sıfatlarını hâiz) olan- Allah'a hamd ü sena ederim ve şehâdet ederim ki: îsâ ibn Meryem, Allah'ın ruhu ve kelimesidir. Allah, o kelimeyi (ki îsâ'ya vücûd veren "Ol'' hitabıdır) ve o ruhu -çok temiz ve afîfolan ve dünyâ hayâtından tamâmiyle çekilmiş bulunan- Meryem'e nefhetti. Ve bu suretle Meryem îsâ'ya hâmil oldu ve böylece Allah ruhiyle ve nef-hiyle îsâ'yı yarattı. Nasıl ki Âdem'i de Allah kudret eliyle

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
3-) Muhammed'in sahâbîlerinden birisi Mekke'de kalmak isterse, bunun da Mekke'de ikaameti men' edilmeyecektir. yıl) Rasûlüllah Mekke'ye girdi ve ta'yîn edilen üç günlük müddet sona ermeye yaklaşınca, Mekke müşrikleri Alî'ye geldiler de: Anlaşmanın müddeti geçti. Artık sahibine(Peygamber'ine) söyle de Mekke'den çıksın! dediler. Peygamber de(sahâbîleriyle birlikte) Mekke'den çıktı. Bu sırada Hamza'nın kızı Peygamber'e: Yâ ammî, yâ ammî! Diye feryâd ederek arkalarına takılmıştı. Alî ona uzandı ve eliyle tuttu da (mahfede bulunan) Fâtıma'ya hitaben: Amcanın kızını al! Deyip, onu mahfeye yükledi. geldikten sonra Hamza'nın kızının misafirliği hakkında Alî, Zeyd ibn Harise, Ca'fer çekiştiler. Alî: O, benim amcamın kızıdır. Onun terbiyesine ben herkesten fazla hakk sahibiyim, dedi. Ca'fer de: O, benim amcamın kızıdır. Teyzesi de benim nikâhım altındadır. (Terbiyesi bana düşer), demişti. Zeyd ibn Harise de: O, benim (ahdî) kardeşimin kızıdır, diyordu. da'vâ kendisine arz edilince)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hamza'nın kızının teyzesine âid olduğuna hükmetti ve: "Teyze, terbiye hususunda ana menzilesindedir" buyurdu. Sonra Alî'ye hitaben: "Sen bendensin, ben de sendenim (yani sen bana neseble, bağlısın, ben de sana bağlıyım)" diye naziklik gösterdi. Ca'fer'e de: "Sen de yaratılışın bakımından ve ahlâkın bakımından bana benzedin" dedi. Zeyd ibn Hârise'ye de: "Sen bizim kardeşimiz ve dostumuzsun" dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-sulh
Konu: Barış Yazısı Nasıl Yazılır?
3-) Bâb "Allah'ın ni'metine bedel küfrü seçenleri, kavimlerini de helak yurduna sokanları görmedin mi?" (Âyet: 28) tere", "Elem ta'lem(= Bilmedin mi)" ma'nâsınadir. Yüce Allah'ın şu kavilleri gibi: "Görmedin mi Allah sana nasıl bir mesel getirmiştir?" (Âyet: 24);"Sayıları binlerce olduğu hâlde ölüm korkusuyla yurdlarından çıkanları görmedin mi? (el-Bakara: 243). "el-Helâk"tır. "Bâre, Yebûru, Bevren" masdarındandır. "Kavmen buran" (el-Furkaan: 18), "Helak olucu kavim" demektir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: İbrâhîm Sûresi
3-) Sonra Mûtân öleti ki, koyun kırımı gibi o sizi yakalayacaktır;

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cizye Ve'l-muvâdea
Konu: Düşmanın Gadrinden Ahde Vefa Etmeyip Bozmasından Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
3-) muahede yaptığında yaptığı ahdi tutmaz,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Çekiştiği Zaman Fâcirlik Yalancılık, Fâsıklık Ve Âsîlik Yapan Kimsenin Günâhı Bâbı
3-) İki ecir ve sevabın biri îsâ'ya, öbürü de Muhammed'e îmân ettiğinin mükâfatı. ey müslümanlar, siz de onlara: 'Şâhid olunuz biz müslü-manız' deyiniz." Sufyân der ki: Hırakl bu sözleri dedikten ve mektubu okutmasını bitirdikten sonra yanında gürültüler çoğaldı ve sesler yükseldi. Biz de yanından çıkarıldık. Bunun üzerine ben arkadaşlarıma dedim ki: Ebî Kebşe'nin 4 (yani Rasûlüllah'ın) işi büyüdü. Benû Asfar hükümdarı bile ondan korkuyor. Artık Rasûlüllah'ın gâlib geleceğine Cenabı Hakk'ın gönlüme İslâm sevgisini koyuncaya kadar kanâatim devam etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
4-) Usmân ibn Affân. Peygamber onu hasta bulunan kızı Rukayye'nin başında geri bıraktı, fakat onun için Bedir ganimetinden payını ayırdı. Sonra:

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
4-) husûmet (ve murafaa) yaptığı zaman haktan ayrılır".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Çekiştiği Zaman Fâcirlik Yalancılık, Fâsıklık Ve Âsîlik Yapan Kimsenin Günâhı Bâbı
4-) Yemen Valileri: asrında en mühim vilâyet Yemen idi. Bu cihetle Yemen'e pek çok zevat müteaddid vazifelerle gönderilmiştir. İlk Yemen vâlîsi Bâzân'dır. Bâzân İranlılar’ın da Yemen'-de son vâlîsi idi. Aşağıda görüleceği üzere Kisrâ Pervîz'in katli üzerine Bâzân ve etba'ı müslümân olmuşlardı. Bu cihetle Rasûlüllah da Bâzân'ı vazifesinde bıraktı. Fîrûz Deylemî, Muhacir ibn Ümiyye, Ebân ibn Sâid ibn Âs, Ebû Mûsâ el-Eş'ârî, Muâz ibn Cebel gibi bir çok sahâbî de idarî, iktisâdi, askerî müteaddid vazifelerle gönderilmişlerdir. Bunlardan Ebû Mûsâ el-Eş'ârî Yemen'in sahil kısmını idare etmiştir. Muâz ibn Cebel de askerî işleri idareye me'mûr edilmişti. Peygamber'in Sefirleri Buhârî konumuz olan vâhid haberi bahsinde Rasûlüllah'ın Rûm Kayseriyle İran Kisrâsı'na gönderdiği birer sefirine dâir iki haber rivayet etmiştir ki, pek kısa bir metin ile rivayet olunan bu hadîsleri Şârih Aynî Umdetü'l-Kaarî'dç îzâh etmekle beraber İskenderiye Meliki Mukavkis'e, Belka Meliki Haris Gassânî'ye, Yemen Meliki Hûze'ye, Habeşe Ne-câşîsi Ashame'ye de birer sefirle birer mektûb gönderildiğini bildiriyor. Bu altı hükümdardan başka Şârih Aynî Bahreyn, Busrâ, Zu’l-kılş, Me'an, Abd Kilâl gibi ikinci derecede devlet adamlarına da birer sefir ve mektûb gönderildiğini kayıd ve îzâh ediyor. ki Rasûlüllah'ın bu dînî ve aynı zamanda siyâsî hareketi, beşeriyeti İslâm dînine umûmî mâhiyette da'veti idi ve bu umûmî da'vete: ân jjl-j J\ ls& ı$ ıi jî = Ey insanlar emîn olunuz ben, hepinize Allanın gönderdiği peygamberim de!" 153) fermânıyle me'mûr edilmişti. Medîne'ye hicretinin altıncı ayında da müs-lümanların ve İslâmiyet'in en azgın düşmanı olan müşriklerle Hudeybiye sulhunu yapıp bunları bir musâlehanâme ile bağladıktan sonra umûmî daVete sıra gelmiş bulunuyordu. Bu yüksek ve beşeriyeti şâmil vazifelerini muasır ve uzak, yakın mücavir devlet reîslerine da'vetnâmeyi taşıyan birer sefîr göndermek suretiyle îfâ buyurmuştur. Şarkî Roma Sefiri Dihye: İmparator Hiraklıyus'a hitaben yazılan mektubunu Dihye ibn Halîfe eliyle gönderdi. Peygamber'in husûsî sahâbîlerinden olan Dihye ashabın en güzeli ve en kibar bir sîmâsı idi. Rivayete göre Dihye Şam'a vardığında bütün evlerden herkes çıkıp bu necîb çehreyi görmeğe koşmuşlardı. Dihye adında ashâb arasında başka bir kimse de yoktu. Bâzı defa Cibrîl, Rasûlüllah'ın huzuruna Dihye suretine te-messül ederek gelirdi. Bununla beraber Dihye Bedir'den sonraki gazaların hepsinde bulunmuş ve yüksek hizmetler görmüştür. {Umdetü'i-Kaari, c.I, s.93). Bu cihetle Roma İmparatorluğu gibi o devrin muazzam bir devletinin reisine böyle necîb ve kibar bir sîmânın gönderilmesinde son derece yüksek bir hüsnü intihâb (güzel seçim) vardır. vâsıtasıyle gönderilen da'vetnâme sureti ve bu Peygamber mektubu üzerine Kayser Hıraklıyus -Peygamberimizin ailesi, şahsî hayatı, ötedenberi kavmiyle münâsebâtı, kendisine îmân edenlerin içtimaî vaziyetleri, teb-lîğ ettiği dînin esas umdeleri, muhalifleriyle mütekabil vaziyetleri gibi hususlar hakkında- devlet erkânı huzurunda Ebû Sufyân ibn Harb'den tahkîkatına dâir ma’lûmât bu eserimizin baş tarafında tercüme edilen Abdullah ibn Abbâs hadîsinde geçti '.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
4-) "Ebû Kebşe" Hazreti Peygamber'in ana cihetinden büyük babası idi. Putlara tapmaz, yıldıza ibâdet ederdi. Rasûhıllah putlara ibâdet aleyhinde bulununca, ona nisbet ederek İbni Ebî Kebşe dediler. İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle haber vermiştir. Rasûlul-lah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mektubunu kisrâya gönderdi ve mektubu götüren Abdullah ibn Huzâfe'ye mektubu Bahreyn'in büyük emîri-ne5 vermesini emredip, emîr, Kisrâ'ya gönderir, buyurdu. Bahreyn Emîri vâsıtasıyle Peygamber'in da'vetnâmesi Kisrâ'ya verilip de okuyunca (bu küstah) Kisrâ, Rasûlüllah’ın mektubunu yırttı attı. Rasûlüllah'a bu haber erişince Kisrâ'-nın mülkünün tamâmiyle parçalanmasına duâ buyurdu (ve öyle oldu).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
4-) Selâm almak,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Mazluma Yardım Bâbı
4-) Mısır ve İskenderiye Sefiri Hâtıb ibn Ebî Beltea: (radıyallahü anh) da bir da'vetnâme ile ve Ebû Zerr Gıfârî hazretlerinin âzâdlısı Câbir refâkatiyle Mısır Meliki Mukavkıs Cu-reyc ibn Mînâ'ya gönderildi. O vakitler Mısır hükümeti Şarkî Roma İmparatorluğu'na tâbi' olup Mukavkıs ünvânmdaki Mısır Meliki, Roma Kayseri tarafından ta'yîn olunurdu. Ve Mukavkıslar İskenderiye'de otururlardı. Bu cihetle Mukav-kışlar Arab müellifâtında ekseriyetle "İskenderiye Meliki" dîye anılırlar. Hâtıb da Rasûlüllah'ın mektubunu Cureyc ibn Mînâ'ya İskenderiye'de verdi, Hâtıb'ın taşıdığı da'vetnâme-nin metni ve meali şöyledir: 'Bismillâhirrahmânirrahîm. kulu ve Rasûlü Muhammed'den Kıbt milleti- ulusu Mukavkıs'a! Selâm hidâyet yoluna giden kimselere olsun. Bu dua ve temenniden sonra derim ki: Seni İslâm camiasına ve dînine da'vet ediyorum. Müslümân ol ki, selâmete eresin ve müslümân ol ki, Allah ecir ve mükâfatım iki kat vere (Nasrâniyet ve İslâmiyet mükâfatları). Eğer bu da'-vetimden yüz çevirirsen Kıbt kavminin günâhı boynuna olsun. Ey ehli kitâb, bizimle sizin aramızda müsâvî ve müşterek olan bir söze (Tevhîd kelimesine) geliniz. Birleşip Allah'tan başkasına ibâdet etmeyelim. Ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rabb edinmiyelim. Eğer Kıbt kavmi bu tevhide yüz çevirirlerse, ey müslümânlar siz de onlara 'Şâhid olunuz, biz müslümânız!" deyiniz." Rasûlüllah'ın da'vetnâmesini Mukavkıs'a verip, bu zât mealine muttali' olunca: zât Peygamber'se düşmanlarına duâ edip de onları niçin mahvetmiyor?" diye münkirâne her çehre ile karşıladı. da şöyle hakimane ve susturucu cevâb verdi: Kıbt kavminin ulusu! Senden önce bu Mısır tahtında bulunan bir hükümdar (Fir'avn) kendisini Rabbi A'lâ (Ulu Tanrı) zu'm etmişti, fakat Cenabı Hakk onu (derhal helâk etmedi. Nihayet mev'ûd vakti gelince) dünyâ ve âhıret azâbiyle yakaladı, ve ondan intikam aldı. Ey hükümdar, başkasından ibret al da başkasına ibret olma! bu hakîmâne mütâleaları üzerine Mukavkıs: için bizim bir dînimiz var, biz bu dînimizi bundan daha hayırlı bir dîn olmadıkça bırakamayız! dedi. da şöyle cevâb verdi; sizi bir İslâm Dîni'ne da'vet ediyoruz ki, Allah bugün beşeriyete dîn olmak üzere bu dîni ikaame edip ondan başkalarını neshetmiştir. Sizi İslâm Dîni'ne da'vet eden bu muhterem Nebî bütün insanları da'vet etmiştir. O'na karşı en şiddetli husûmeti Kureyş müşrikleri göstermiştir. En azgın düşmanı da Yahûdîler'dir. O'na diyanet hususunda en yakın millet Hıristiyanlar bulunuyor. Hayâtıma yemîn ederim ki, Musa'nın îsâ'yı tebşîr etmesi, îsâ'nın Muhammed'in gelişini müjdelemesi gibidir. Bizim cenabınızı Kur'ân ahkâ-mına da'vetimiz, sizin ehli Tevrat'ı (Yahûdîler'i) incil'e da'- J etmeniz gibidir, Her peygamber bir kavme idrâk etmiştir, ki o muasır kavim o Peygamber'in ümmetidir. Benimle beraber birtakım akvam da o Peygamber'e itaat ederek O'nun ümmeti camiasına iltihak etmişlerdir. Ey hükümdar! Cenabınız da bu azîz Peygamber'in nübüvveti zamanına erişen bahtiyarlardan bulunuyorsunuz. Biz sizi îsâ dîninden men'et-miyoruz. Belki onun teblîgâtiyle emr (ve onun tebligatı mucibince İslâm'a da'vet) ediyoruz. Bunun üzerine Mukavkıs: bu Peygamber'in hâlini, sânını tedkîk ettim. O ne fena şeyler emreder, ne de iyi şeylerden nehyeder. O sâhir değildir, kâhin değildir, kâzib de değildir. Kendisinde işlerin gizliliklerini bulup çıkarmak ve gönüllerdeki gizli temayülleri bilip haber vermek gibi nübüvvet alâmeti de buldum. Biraz daha düşünmek isterim! dedi. mektubunu aldı ve fildişinden küçük bir kutu içine koyup mahfazayı mühürleyerek bir cariyesine verdi. Sonra arabca kitabete muktedir bir kâtibini çağırıp Ra-sûlullah'a şu cevâbı yazdırdı: 'BismiMhirrahmânirrahîm. ibn Abdillah'a, Kıbt'ın ulusu Mukavkis'-tan. Selâm sana Azîz Peygamber! Bundan sonra arzolunur ki, mektubunu okudum, münderecâtmı ve da'vet ettiğiniz hususu anladım. Peygamber silsilesinden ba's olunacak bir peygamber kaldığını bilirdim. Fakat onun Şam'dan çıkacağını sanırdım. Sefirinize ikram ettim. Size iki câriye gönderiyorum. Bunların Kıbtîler arasındaki mevkii yüksektir. Bir de kisve takdim ettim. Binmeniz için bir de ester hediye ettim. Selâm sana Muhterem Peygamber!". Cureyc ibn Mînâ gerçi müslüman olmamış ise de fakat Peygamber'in sefiri Hâtıb'e çok hürmet etmiştir. Hâ- ibn Ebî Beltea da hakîmâne mütâlaalanyla bu hürmete liyâkat kesbetmiştir8. edilen hemşire cariyeler Mâriye, Şîrîn adlarında idi. Rasûlüllah Mâriye'yi müslüman olduktan sonra Mülkü Yemîn ile istifraş edip bundan İbrâhîm adında bir oğlu oldu. Ve onsekiz aylık nevzâd iken vefat etti. hemşîresi Sîrîn'i Rasûlüllah, Şâiri Hassan ibn Sâbit'e vermiştir. Düldül adındaki beyaz ester Muâviye zamanına kadar yaşamıştır. Peygamber'in ölümünden sonra Hazreti Alî binmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
4-) Sonra mal çokluğu ki, siz bir kişiye yüz dinar verseniz bile (yine az ve küçük görerek) hoşnutsuzluğu ye husumeti sürüp gidecektir;

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cizye Ve'l-muvâdea
Konu: Düşmanın Gadrinden Ahde Vefa Etmeyip Bozmasından Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
5-) Zulmedilmişe yardım etmek,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Mazluma Yardım Bâbı
5-) O sırada Bahreyn vilâyeti trân'a tâbi' olup emaretinde de Munzir ibn Sâvî bulunuyordu. Rivayete göre Bahreyn fetholunup Alâ Hadramî vâlî ta'yîn buyurulduğunda Munzir ibn Sâvî ile beraber Bahreyn'deki bütün Arablar müslüman olmuştur. bir hârika olarak) yaratmıştı. Ey Melik, seni eşi ve ortağı olmayan bir Allah'a îmâna ve O'na ibâdete ve bana mutâ-baate Allah canibinden gelen şeylere îmâna da 'vet ediyorum. Çünkü ben Allah'ın bunları tebliğe me'mür Rasûlü'yüm, seni ve askerini Azız ve Celîlolan Allah 'a da'vet ediyorum. Şimdi ben size (İslâm umdelerini) tebliğ ettim ve nasihat eyledim, siz de nasihatimi kabul ediniz. Doğru yola gidenlere selâm olsun". ibn Umeyye bu sefaret vazifesini pek güzel îfâ etmiştir. İbn İshâk'ın rivayetine göre bu zât Habeşistan'a varıp mektubu Necâşî Ashame'ye verdikten sonra şu hitabede bulunmuştur: Necâşî Ashame! Bana düşen vazife vaziyeti söylemek, cenabınıza da lütfen dinlemek. Senin bize karşı gösterdiğin rikkat ve şefkat derecesinde bizim de size samî-mî güvenimiz vardır. Biz cenabınızdan ne gûna hayır ürhîd ettikse muhakkak ona nail olduk. Hiçbir veçhile endişelenmedik, dâima emin bulunduk. Biz senin lisânından şu emniyet hüccetini almıştık: "Bizimle sizin aranızda //zrî/reddolun-maz bir şâhid, zulüm etmez, âdil bir hâkim olsun". Bu defa Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) etraftaki devletlere birer sefir gönderdi. Beni de cenabınıza. Fakat ben onların ummadıkları hüsnü kabulü sizden umarak ve onların korktukları sû'i muamele ihtimâlinden emin olarak geldim. Geçmiş hayra istinâd ve müstakbel ecir ve mükâfata intizar ederek huzurunuzda bulunuyorum". Amr'ın bu nutkuna karşı şöyle mukabele etti: —Muhterem sefîr! Allah'ı şâhid tutarım ki Hazreti Mu-hammed, Ehli Kitâb'ın intizâr ettiği Ümmî Nebî'dir. Hazreti Musa'nın rakîbü'l-himârı (yani Hazreti isa'nın kudümünü) beşareti, îsâ'nın rakîbü'l-cemeli (yani Hazreti Muhammed'-in kudümünü) müjdelemesi gibidir. Gözle görülen hakikat bu beşaret haberinden daha ziyâde gönle şifâ ve kanâat veremez! sonra Necâşî, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın mektubuna şöyle cevâb yazdı: Rasûlü Muhammed'e Necâşî Ashame tarafından. Yâ Nebîyyallah, selâm Sana ve Allah'ın rahmeti ve bereketi Senin üzerine olsun. Şol Allah ki, O'ndan başka hakîkî ma'-bûd yoktur. Ancak O vardır. Allah Taâlâ'yı tevhîd ve hakkı asaletlerinde selâmet temennisinden sonra: Yâ Rasûlallah. Hazreti îsâ hakkında beyanatı hâvi mektubunuz bana vâsıl oldu. Yerin, göğün Rabb'ine yemîn ederim ki, Hazreti îsâ da kendi hakkında zikrettiğiniz şeylerden ziyâde bir şey söylememiştir. Onun tebligatı da hep buyurduğunuz gibidir. Bize tebliğe me'mûr olduğunuz İslâm esaslarını öğrendik. Amcan oğlu ile "diyarımıza hicret eden" ashabınla tanıştık. Ben şehâdet ederim ki, Sen Allah'ın Rasûlü'sün, sözünde sâdıksın, geçmiş peygamberleri tasdik ediyorsun. Yâ Rasûlallah ben zâtma bey'-at ettim. (Sizden Önce) amcan oğluna da bey'at edip onun delaletiyle Âlemlerin Rabbi Allah Taâlâ'ya îmân edip müslümân oldum". sonra İbn İshâk rivayetine devam ederek Ne-câşî'nin hicretin dokuzuncu yılında vefat ettiğini ve Rasûlüllah tarafından vefatı ashaba haber verilerek ashâb ile beraber musallaya çıkıp müteveffa üzerine cenaze namazı kıldığını ve dört tekbîr aldığını bildiriyor. Fakat Müslim'in Sahîh"indeki rivayetine göre Rasûlüllah'ın mektûb gönderdiği Necâşî, üzerine namaz kıldığı Necâşî değildir6. Bu cihetle İbnü'l-Kayyim diyor ki: İbni İshâk'ın bu rivayeti -Allahü â'lem- bir vehim olsa gerek. Râvî, Rasûlüllah'ın üzerine namaz kıldığı Necâşî'yi -ki Peygamber'e îmân ve ashabına ikram etmiştir-bununla kendisine mektûb yazıp İslâm'a dâ'vet ettiği Necâşî'yi ayırdetmeyip iki Necâşî'yi birbirine karıştırmıştır7.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
5-) Yemâme Sefiri Sulayt İbn Amr Âmiri Sulayt ibn Amr vasıtasıyla bir mektûb da Yemâme Meliki Hûze ibn Alî'ye gönderdi. Sulayt ibn Amr Habeşistan'a hicret eden kıdemli sahâbîden olmakla Yemâme'ye sefîr ta'yîn olunmuş ve hicretin 12. yılında yine burada, Yemâme harbinde şehîd olmuştur. Hûze'ye gönderilen da'vet-nâmenin metni ve meali şöyle idi: 'in Peygamberi Muhammed'den Hûze ibn Alî'ye. Doğru yoldan gidene selâm olsun! Ma'lûmun olsun ki, Rabb'im İslâm dînini yakın zamanda dünyânın uzak ufuklarında parlatacaktır. Binâenaleyh ey Hûze, müslüman ol ki selâmete eresin! Ben de hâkimiyetin altındaki memleketi sana tefvîz ederim." (radıyallahü anh)Rasûlüllah'ın mühürlü mektubunu hamilen Yemâme'ye vardı. Hıristiyan olan Hûze'nin huzurundaRasûlüllah'ın mektubunu okudu. Hûze Rasûlüllah'ın da'vetini

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
5-) Alî ibnu Ebî Tâlib el-Hâşimî -Allah onlardan razı olsun-. Bundan sonrakiler harf sırasıyla şunlardır :

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
5-) Sonra bir fitne ki, Arab evlerinden girmediği hiçbir ev kalmayacak, muhakkak her bir eve girecektir;

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cizye Ve'l-muvâdea
Konu: Düşmanın Gadrinden Ahde Vefa Etmeyip Bozmasından Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
6-) Davetçinin hayırlı davetine icabet etmek,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Mazluma Yardım Bâbı
6-) Gassân Sefiri Şüca' İbn Vehb: hazretleri Bedir gazilerinden ve bütün gazalarda Rasûlüllah'ın maiyyetinde hizmet eden bir sahâbî idi. Bu cihetle Rasülullah Şüca' (radıyallahü anh)'ı Gassân Meliki Haris ibn Ebî Şem-mer'e bir mektûbla sefîr gönderdi. Şam'ın Belka' şehri Gassânîler'in hükümet merkezi olduğundan Haris bâzı mü-ellefâtta da Belka' hükümdarı olarak kaydolunmuştur. Rasülullah Hudeybiye dönüşünde bir da'vetnâme yazdırıp Şüca' hazretleriyle Hâris'e gönderdi ki, metni ve meali şöyledir: Rasûlü Muhammed'den Haris ibn Ebî Şem-mer'e. Doğru yolda gidenlere ve Allah 'a îmân, Rasûlü'nün nübüvvetini tasdik edenlere selâm olsun. Ey hükümdar, seni şeriki olmayan bir Allah'a îmâna da'vet ediyorum. İcâbetet-tiğiniz surette mülkünüzde yine hükümdar olarak kalacaksınız!". günlerde Haris Şam'ın Guta şehrinde 9 bulunuyordu. Şüca' hazretleri Peygamber'in mektubunu Hâris'e Guta'da verdi. Haris Rasûlüllah'ın mektubunu okuyup yere attı. Bu küstah, Şam'da Kayser'in bir vâlîsi mesabesinde idi. Müstakil bir devlet reîsi bile değildi. Metbû'u olan Kayser Hirak-

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
6-) Düşmana hücum sırasında harbden kaçmak,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbü'l-vesâyâ
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6-) Iyâs ibnu Bukeyr.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
6-) Sonra sizinle Benu'l-Asfar (denilen Rumlar) arasında bir barış ki, düşmanlarınız o barışı müteâkib hıyanet edip ahdi bozarak üzerinize her bayrağın altında on iki bin nefer olmak üzere seksen kumandanın bayrakları altında (bir milyona yakın kuvvetle) size saldıracaklardır" '.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cizye Ve'l-muvâdea
Konu: Düşmanın Gadrinden Ahde Vefa Etmeyip Bozmasından Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
7-) Verilen sözü, edilen yemini reddetmeyip kabul etmek ve dönmemektir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-mezâlim Ve’l-gasb
Konu: Mazluma Yardım Bâbı
7-) Ebû Bekr'in himayesinde bulunan Bilâl ibnu Rabâh el-Kuraşî.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
7-) Zâdü’l-Meâd, bu eserimizin üçüncü cildinde Cenaze bahsindeki hadîsin tercüme ve îzâhma bakınız.____________________„_________ amcası oğlu olarak zikrolunan Cafer ibn Ebî Tâlib'dir. Ve Necâşî onun delaletiyle müslümân olmuştur. Amr ibn Umeyye Rasûlüllah'ın mektubunu götürdüğünde Cafer hazretleri birtakım İslâm muhâcirleriyle beraber Habese'de bulunuyorlardı. Bu ikinci Habeşe muhacirleri arasında Ebû Sufyân'ın kızı Ümmü Habîbe de bulunuyordu. Zevci vefat edip elemli bir vaziyette idi. Hazreti Peygamber sefîr Amr vâsıtasiyle muhacirlerin Medine'ye müreffehen gönderilmelerini ve Ümmü Habîbe'nin kendisine nikâh edilerek hatırının hoş edilmesi delâletini de Necâşî'ye bildirmişti. Ümmü Habîbe'yi Rasûlüllah'a nikâh ettirdiği gibi Habeşistan'da bulunan bütün İslâm muhacirlerini iki gemi ile Cezîretü’l-Arab sahiline gönderdi. Ve Rasûlüllah'ın Hayber gazasında fetih ve zaferi sırasında Hayber'e vâsıl oldular. HazretiPeygamber iki suretle mesrur olarak Habeşistan muhacirlerine de Hayber ganîmetinden hisse ayırıp verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı
7-) Zinadan kal'aya girmişçesine korunmuş olup hatırından bile geçirmeyen mü'min kadınlara zina iftirası atmak" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbü'l-vesâyâ
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
7-) Bahreyn Sefiri Alâ ibn Hadramî: İkrime'den rivayetine göre Ikrime der ki: Ra-sûlullah'ın Munzir ibn Sâvî'ye yazdığı da'vetnâmeye dâir bir vesîkayı ben İbni Abbâs'ın vefatından sonra kitâblan arasında bulup istinsah ettim. Bunda deniliyor ki: Rasûlüllah bu mektubunda Munzir'i İslâm'a da'vet eyledi. Munzir Rasûlul- yazdığı cevabî mektubunda ihtiram arzından sonra: "Yâ Rasûlallah! Kitabınızı Bahreyn ahâlîsine okudum. Bunlardan bir kışımı İslâm'a muhabbet ve icabet edip müslümân olmuştur. Bir kısmı ise müslümân olmayı hoş görmemiştir. Memleketimde Mecûsî, Yahûdî tebeam da vardır10. Bu vaziyet hakkında Peygamber'in emrini bildirmelerini rica ederim." üzerine Rasûlüllah şu cevâbı verdi: "Bismillâhirrahmânirrahîm. Peygamber'i Muhammed'den Munzir ibn Sâvî'ye. Selâm sana. Kendisinden başka tanrı olmayan Allah Ta-âlâ'ya senin r>âmına hamd ü sena ederim. Ve Allah Taâlâ'-nın varlığına, birliğine ve Muhammed'in Allah 'in kulu ve peygamberi olduğuna şehâdet ederim. Bu hamd ü sena ve şehâdetten sonra, ey Melik, seni Azız ve Celîl olan Allah adına hayır ile yâd ve sana vasiyet ederim. Muhakkak ki bir kimse bir mü'mine öğüt verirse onun hayır ve sevabı ile müstefîd olur. Her kim de elçilerimin hayırhâhâne nasihatlerine mutavaat edip emirlerine tâbi' olursa bana itaat etmiş olur. Ey Munzir, elçilerim seni sena edip hayır ile andılar. Ben de kavmin hakkında sana şefaat ederek derim ki, bunların müslümân olanlarını müslümânlıkta sebat ettikleri müddetçe kendi hâllerinde bırak. Günahkâr olanların da günâhları hususunda arzettikleri özürlerini kabul et! Ey Melik, sen kavmin hakkında nasihatçi oldukça şerefin artar, bir şey eksilmez. Yahudilerle Mecüsîler kendi mezheblerinde durmak isterlerse serbest bırakır ve cizye vermeği tarhedersin." ibn Hadramî, Rasûlüllah'ın bu mektubunu yüklenerek Munzir ibn Sâvî nezdine bu defa sefir olarak değil, vâlî olarak gitmiş ve mektubun içindekilere göre Yahûdîler’le Me-cûsîler'e mezhebi hürriyet bahşolunup kendilerinin mal, can ve müşterek vatan emniyeti nâm ve hesabına muayyen bir vergi tarhedilmiştir. Müslümanlar da zekât farîzesiyle mükellef bulunuyorlardı. kuzey batısında ve Ummân'dan Basra Kör-fezi'ne kadar Kızüdeniz'in bütün sevâhili boyunca devam eden

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı