Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

1296-) Usâme ibn Zeyd (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in kızı(Zeyneb) Peygamber'e: Oğlum öldü, bana geliniz, diye haber gönderdi. Peygamber de kızına selâm söyleyerek: "Allah'ın aldığı ve verdiği her şey Allah'a âiddir ve her şey Allah katında belirlenmiş bir müddet, bir ömür iledir. Binâenaleyh ey kızım, sen sabr et ve bu sabrın Allah yanında sevabı olduğunu hatırla" diye cevâb yolladı. defa Zeyneb,Peygamber'e yemîn vererek: Muhakkak geliniz, diye haber gönderdi. haber üzerinePeygamber kalktı. Maiyyetinde Sa'd ibn Ubâ-de, Muâz ibn Cebel, Ubeyy ibn Ka'b, Zeyd ibn Sabit ve bir takım insanlar olduğu hâlde Zeyneb'in evine geldi. Çocuk Rasûlüllah’ın kucağına verildi. Çocuğun canı gidip gelmekte ve hareket hâlinde idi. Râvînin: Vücûdu sanki (zaîflikten) eski su kırbası gibi idi, dediğini sanıyorum demiştir. Rasûlüllah'ın iki gözü yaş döktü. Sa'd ibn Ubâde: Yâ Rasûlallah, bu yaş, bu ağlayış nedir? dedi. Rasûlüllah: "Bu gözyaşı, bir rahmettir ki, Allah onu kullarının gönülleri içine koymuştur. Allah ancak kullarından merhametli olanlara merhamet ihsan eder" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1297-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın bir kızının (Ümmü Kulsüm'ün) cenazesinde hazır bulunduk. Enes dedi ki: Rasûlüllah kabrin bir tarafına oturmuştu. Yine Enes dedi ki: Ben Rasûlüllah'ın iki gözünün yaş akıtmakta olduğunu gördüm. Yine Enes dedi ki: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "İçinizde bu gece günâh işlememiş kimse var mıdır?"diye sordu. Talha: Ben varım, dedi. Rasûlüllah: "Haydi, kabre in!" buyurdu. üzerine Ebû Talha o kadının kabrine indi (de yerleştirdi).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1298-) Bize İbnu Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu Ubeydillah ibn Ebî Muleyke haber verip şöyle dedi: kızı(Ümmü Ebân) Mekke'de vefat etmişti.(Namazında ve gömülüşünde) hazır bulunmak için bizler de bu cenazeye gelmiştik. İbn Omer ile İbn Abbâs da bu cenazede hazır bulundular. Ben İbn Omer ile İbn Abbâs'ın arasına oturmuştum. Yâhud da şöyle dedi: Yâhud ben bu ikisinden birinin yanına oturmuştum da diğeri de gelip benim yanıma oturmuştu. (Bu sırada evden kadınların feryadı yükseldi.) Bunun üzerine Abdullah ibn Omer, yanında bulunan Usmân'ın oğlu Amr'e: kadınları ağlamaktan nehy etmez misin? Çünkü Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz ölü, ailesinin kendisine ağlamasından dolayı azâb edilir" buyurdu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1299-) Buna karşı Abdullah ibn Abbâs da: Omer, ölü kendisine ailesinin her ağlaması yüzünden değil, bâzı gûnâ ağlaması sebebiyle azâb olunur der idi, dedi. Bundan sonra da İbn Abbâs şu hâdiseyi anlatıp, şöyle dedi: Mekke'den Omer ile birlikte hacc'dan dönmüştüm. Biz (Mekke ile Medîne arasındaki) Beydâ mevkiinde duraklamakta iken, büyük bir semure ağacının altında develi bir yolcu kaafilesi göründü. Omer bana: Git bak, bu kaafile kimlerdir? dedi. de baktım ve derhâl Suheyb'i tanıdım. Ve bunu Omer'e haber verdim. Omer: Suheyb'i bana çağır, dedi. Ben Suheyb'in yanına döndüm ve: Mü'minlerin Emîri'nin yanına gel ve onunla buluş, dedim. (Beraber Medine'ye geldik.) Omer vurulduğu zaman Suheyb ağlayarak Omer'in yanına girdi ve: Vah kardeşim, vah yoldaşım! Diyerek feryada başladı. Omer: Yâ Suheyb! Bana mı ağlıyorsun? Halbuki Rasûlüllah:"Ölü, ailesinin bâzı gûnâ ağlamalarından dolayı azâb olunur" buyurdu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1300-) Sonra İbn Abbâs şöyle dedi: Omer vefat ettiğinde bu vak'ayı Âişe'ye anlattım. Âişe: Allah Omer'e rahmet etsin. Allah'a yemîn ederim ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah, ehl ve ailesinin ölüye ağlamasından dolayı bir mü'mine azâb eder" hadîsini söylememiştir. Lâkin Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah ehl ve ailesinin kendisine ağlamasından dolayı kâfirin azabını artırır" buyurdu. Ve Âişe devamla: Size Kur'ân kâfidir. "Günahkâr hiçbir nefs, diğerinin (günâh) yükünü taşımaz" (el-En'âm: 164) dedi. Abbâs, Âişe'nin bu sözlerini naklettikten sonra: Hakikat şu: Güldüren de, ağlatan da Allah'tır" (en-Necm: 53/43) dedi. Ebî Muleyke: Allah'a yemîn ederim ki, İbnu Omer bundan sonra birşey söylemedi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1301-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), ailesi başında ağlaşmakta olan bir Yahûdî karısının (mezarı) yanından geçmişti de: "Bunlar ölüleri üzerine ağlıyorlar. Halbuki ölü kabrinde azâb olunuyor" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1302-) Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Omer vurulduğu zaman Suheyb: Vah kardeşim! Diyerek ağlamaya başlamıştı. Bunun üzerine Omer: Yâ Suheyb! Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in"Şübhesiz ölü, dirinin ağlaması ile muhakkak azâb olunur" buyurduğunu bilmez misin? Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in: Ölü, Kendi Ailesinin Bir Nevi Ağlamasından Dolayı Azâb Olunur Sözü Bâbı
1303-) el-Mugîre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: BenPeygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Benim ağzımdan yalan söylemek, başka bir kimse ağzından yalan söylemek gibi değildir. Her kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa ateşteki yerine hazırlansın". El-Mugîre dedi ki: Ben yinePeygamber'den işittim: "Herhangi ölüye feryâd ve figânla ağlanırsa, kendisine yapılan bu feryâd ve figân sebebiyle azâblandırılır" buyuruyordu..

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölü Üzerine Feryadla Ağlamanın Mekruh Kılınması Bâbı
1304-) Bize Abdan tahdîs edip şöyle dedi: Bana Bâbam Usmân ibn Cebel’e, Şu'be'den; o da Katâde'den; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da İbn Omer'den; o da Bâbası Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ölü, kendisine feryâd ve figânla ağlanması sebebiyle kabrinde azâb olunur" buyurmuştur. Bu hadîsi rivayet etmekte Abdân'a Abdu’l-A'lâ mutâbaat etmiş ve şöyle demiştir: Bize Yezîd ibnu Zuray' tahdîs edip şöyle dedi: Bize Saîd ibnu Ebî Arûbe tahdîs edip şöyle dedi: Bize Katâde, Saîd ibnu'l Müseyyeb'den tahdîs etti. Ve Âdem ibn Ebî Iyâs da Şu'be'den (bâb hadîsinin isnâdıyle) "Ölü, dirinin -yahut kabîlenin- kendisine ağlaması sebebiyle azâb olunur" hadîsini söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölü Üzerine Feryadla Ağlamanın Mekruh Kılınması Bâbı
1305-)  Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim, şöyle dedi: günü bâbam şehîd edilip, burnu, kulakları, etrafı kesilmiş olarak getirildi ve nihayet Rasûlüllah'ın önüne konuldu. Üzeri bir bezle örtülmüş hâldeydi. Ben Bâbamın üstünden örtüsünü açmak isteyerek yanına vardım. Akrabalarım beni bundan nehyettiler. Sonra bir daha açmak üzere vardım. Yine kabîlem beni nehyettiler. Bu defa Rasülullah emir buyurdu da, örtü kaldırılıp açıldı. Bu sırada bir kadın çığlığı işitti ve: "Bu kadın kimdir?" diye sordu. Oradakiler: Amr'ın kızıdır, yahut Amr'ın kızkardeşidir, diye cevâb verdiler. "Bu kadın niçin ağlıyor?" Yâhud da: "Ağlamasın! Çünkü o aziz şehidi melekler, cenazesi kaldırılıncaya kadar kanatlarıyla gölgelemekte devam ettiler" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb
1306-) Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): için) avuç içi ile yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve câhiliyyet çağırışı ile feryâd (ve)figân eden kimse bizden değildir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Yakalar Yırtan Bizden Değildir
1307-) Sa'd ibn Ebî Vakkaas(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Veda Haccı yılında Mekke'de tutulduğum şiddetli bir hastalığımda Rasülullah bana hasta ziyareti yapıyordu. Ben: Yâ Rasûlallah! Bendeki hastalık şu şiddetli dereceye ulaşmıştır. Ben mal sahibi bir kimseyim. Bana yalnız bir tek kızdan başkası mîrâsçı olmayacak. Buna göre malımın üçte ikisini sadaka yapayım mı? diye sordum. "Hayır, sadaka yapma" buyurdu. Yarısını sadaka yapayım mı? dedim. , Rasûlüllah yine: "Hayır, sadaka yapma" dedi. Sonra Rasûlüllah şöyle buyurdu: "Üçte bir (sadaka yap).Üçte bir de büyüktür yahut çoktur. Senin mirasçılarını zengin bırakman, muhtaç ve halka el açar halde fakır bırakmandan daha hayırlıdır. Ey Sa'd! Sen Allah rızâsını isteyerek harcayacağın her bir nafakadan muhakkak ücret alacaksın. Hattâ yemek yerken eşinin ağzına koyacağın bir lokmadan dolayı da ecre nail olacaksın". ben: Yâ Rasûlallah!(Siz Medine'ye döneceksiniz de) ben arkadaşlarımın arkasında geriye mi bırakılacağım? Diye sordum. aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: geri bırakılmıyacaksın.(Şayet burada kalır da) sâlih amel işlersen, elbette onunla derecen artacak, merteben de yükselecektir. Sonra zannediyorum ki, sen uzun zaman yaşatılacaksın. Hattâ senden bir takım kavimler faydalanacak; diğer bir takımları da senden dolayı zarara uğrayacaklardır. Yâ Allah! Sahâbîlerimin hicretlerini tamamla, onları topukları üzerinde ters çevirme!" hâli üzüntülü olan Sa'd ibn Havle'dir. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ona, Mekke'de ölmüş olmasından dolayı şefaat edip, üzülmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Sad İbn Havleye Mersiye Edip Hüznünü Açıklamıştır
1308-) Bana Ebû Musa'nın oğlu Ebû Burde tahdîs edip şöyle dedi: (Bir kerre Bâbam) Ebû Mûsâ şiddetli bir hastalıkla hastalanmıştı. Bu sırada başı ailesinden bir kadının kucağında olduğu hâlde bayılmıştı. Bunun üzerine kadın ağlamağa başladı. Fakat Ebû Mûsâ, kadının bu ağlamasını men' etmeye muktedir olamamıştı. Ebû Mûsâ bu baygınlıktan açılınca şöyle dedi: Rasûlüllah'ın hoşlanmayıp uzak bulunduğu kimselerden ben de uzağımdır. Şübhesiz Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) musîbet zamanında sayha eden, saçını yolan ve elbisesini yırtan kadınlardan uzak bulunmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Musibet Sırasında Saç Yolmanın Nehyedilmesi Bâbı
1309-) Abdullah ibn Mes'ûd'dan: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yanakları döven, yakaları yırtan ve Câhiliyyet çağırış bağır işiyle feryad eden kimseler bizden değildir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Yanaklara Vuran Bizden Değildir
1310-)  Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yanakları döven, yakaları yırtan ve câhiliyyet çağırışı ile bağırıp çağıran bizden değildir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Muşibet Sırasında Cahiliyyet Çağırışının Ve Vaveyla Etmenin Nehyolunması Bâbı
1311-) Bana Amre bintu Abdirrahmân haber verip şöyle dedi: Ben Âişe (r.anha)'den işittim, şöyle dedi: Peygamber'e(Mûte şehîdleri) Zeyd ibn Hârise'nin, Ca'fer'in, Abdullah ibn Revâha'nın şehîdlik haberi geldiği zaman, Peygamber (mescidde) oturmuştu. Yüzünde hüzün ve keder eseri fark ediliyordu. Ben de kapının Rasûlüllah'ın görülebileceği bir aralığından, yâni kapının yarığından kendisine bakıyordum. Bu sırada Rasûlüllah'a bir adam geldi ve: Ca'fer'in kadınları, dedi ve onların ağlaştıklarını söyledi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) o kimseye kadınları bu çığlıktan men' etmesini emretti. O adam gitti. Sonra ikinci defa Rasûlüllah'a geldi ve kadınların kendisine itaat etmediklerini haber verdi. Rasûlüllah yine: "Kadınları nehyet!" buyurdu. O adam üçüncü defa geldi ve: Yâ Rasûlallah! Vallahi kadınlar bize galebe ettiler, dedi. (Râvî Amre dedi ki:) Âişe: Rasûlüllah o adama: "Bu kadınların ağızlarına toprak saç" buyurdu, dedi. dedi ki: Ben de o adama: Allah senin burnunu topraklasın, yânı Allah seni zelîl etsin. Sen ne Rasûlüllah'ın sana verdiği emri yerine getirdin, ne de hüzün ve keder içinde bulunan Rasûlüllah'ı kendi hâlinde bıraktın! Dedim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Musibet Sırasında Oturan Ve Kendisinde Hüzün Farkedilen Kimse Bâbı
1312-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Maûne kuyusunda yetmiş kadar kurrâ şehîd edildiği zaman bir ay kunût yaptı(ve müşrikler aleyhine duâ etti). Ben Rasûlüllah'ın o zamandan daha şiddetli bir hüzünle üzüldüğünü asla görmedim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Musibet Sırasında Oturan Ve Kendisinde Hüzün Farkedilen Kimse Bâbı
1313-) Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize İshâk ibn Abdillah ibn Ebî Talha haber verdi. O, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle derken işitmiştir: Ebû Talha'nın hasta olan bir oğlu vardı. Enes dedi ki: Bu çocuk Ebû Talha evden dışarıda bulunduğu bir sırada öldü. Karısı Ümmü Süleym, çocuğun öldüğünü görünce bir şey hazırladı (yâni çocuğu yıkadı, kefenledi) ve çocuğu kokuladı da evin bir tarafına koydu. Ebû Talha geldiğinde: Oğlan nasıldır? diye sordu. Ümmü Süleym: Çocuğun nefsi sâkinleşti. İstirahat etmiş olmasını ümîd ederim, dedi. Ebû Talha, kadın doğru söylüyor sandı ve yattı (yani eşi ile birleşti). Sabah olunca yıkandı. Dışarı çıkmak istediğinde Ümmü Süleym, Ebû Talha'ya çocuğun öldüğünü bildirdi. Ebû Talha mescide gidip, Peygamber ile namaz kıldı. Sonra da bu karı koca arasında o gece olup bitenleri Peygamber'e haber verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'ın sizlere, bu geceniz hakkında bereketler ihsan etmesini dilerim" diye duâ etti. ibn Uyeyne şöyle dedi: Ensâr'dan (Ibâye ibnu Rıfâa isminde) bir kimse: Ben Ebû Talha ile Ümmü Süleym'in dokuz çocuklarını gördüm, bunların hepsi de Kur'ân okurdu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Musibet Sırasında Kederini Açığa Vurmayan Kimse Bâbı
1314-) Bize Şu'be, Sabit el-Bunânî'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'ten işittim; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): " (Gerçek) sabr, musibetin ilk darbesi sırasında (katlanıp dayanmak)” buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Sabr, Musibetin Birinci Darbesi Sırasındadır Bâbı
1315-) Bize Kurayş -ki o İbnu Hayyân'dır-,Sâbit el-Bunânî'den tahdîs etti. Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah ile demirci bir san'atkâr olan Ebû Seyf in yanına girdik. Ebû Seyf, (Peygamber'in çocuğu) İbrahim'in süt Bâbası idi. Rasûlüllah, İbrahim'i aldı, onu öptü ve kokladı Bundan sonra bir kerre daha Ebû Seyf in evine gittik. Bu defa İbrâhîm can veriyordu. Rasûlüllah'ın iki gözü yaş dökmeye başladı. Bunun üzerine Abdurrahmân ibn Avf: Yâ Rasûlallah! Halk musibet zamanında sabr etmeyebilir; fakat sen de mi? diye taaccüb ifâde etti. "Ey Avf oğlu! Bu halet, bir rahmet ve şefekattir" buyurdu. Sonra bu gözyaşını diğer bir gözyaşı ta'kîb etti. Bu defa da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz göz ağlar, kalp de mahzun olur. Biz ise, Rabb'imizin razı olacağı sözden başka söz söylemeyiz. Yâ İbrahim! Bizler senin ayrılığınla pek mahzun ve kederliyiz" buyurdu. hadîsi Mûsâ ibn Ismâîl, Süleyman ibnu'l-Mugîre'den; o da Sabit el-Bunânî'den; o da Enes ibn Mâlik'ten; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Yâ İbrahim! Bizler Senin Ayrılığın Sebebiyle Çok Kederliyiz Kavli Bâbı
1316-) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Sa'd ibn Ubâde bir kerre kendisine arız olan bir hastalıktan dolayı rahatsız oldu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Abdurrahmân ibn Avf, Sa'd ibn Ebî Vakkaas ve Abdullah ibn Mes'ûd ile birlikte Sa'd'e hasta ziyaretine geldiler. Peygamber, Sa'd'ın yanına girdiği zaman, onu ailesi halkı tarafından çepçevre kuşatılmış bir hâlde buldu. Rasûlüllah: "Sa'd öldü mü?" diye sordu Hayır yâ Rasûlallah, ölmedi, dediler. duygulanıp ağladı. Topluluk Peygamber'in ağladığını görünce, onlar da ağladılar. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): misiniz? Şübhesiz ki, Allah gözyaşı ile ve iç üzüntüsü ile azâp etmez. Lâkin -diline işaret ederek- işte bunun yüzünden ya azâp eder yâhûd da merhamet eyler. Ve şüphesiz ölü, ailesinin kendisine (nehyedilmiş bir ağlayışla) ağlamasından dolayı azâp olunur" buyurdu. anh) de (Câhiliyyet âdeti üzere) ağlandığında sopa ile döver, çakıl taşları atar ve toprak saçardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Hasta Yanında Ağlamak Bâbı
1317-) Bize Yahya ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bana Abdurrahmân kızı Amre haber verip şöyle dedi: Ben Âişe (r.anha)'den işittim, şöyle diyordu: Zeyd ibn Harise, Ca'fer ve Abdullah ibn Revâha'nın ölüm haberleri geldiği zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde oturdu. Kendisinde hüzün fark ediliyordu. Ben de kapının (görülebilecek) aralığından Peygamber’e bakıyordum. Bu sırada kendisine bir kimse geldi ve: Yâ Rasûlallah! Ca'fer'in kadınları, dedi ve onların (çığlıkla) ağlayışlarını zikretti. Rasûlüllah da o kimseye kadınları bu çığlıktan nehyetmesini emretti. O adam da gitti.Sonra geldi de: Onları nehyettim, dedi ve kadınların kendisine itaat etmediklerini söyledi. Peygamber ikinci defa ona kadınları nehyetmesini emretti. O zât tekrar gitti. Sonra geldi ve: Vallahi kadınlar bana -yahut bize- galebe ettiler, dedi. Şekk, râvî Muhammed ibn Havşeb'dendir. (Amre dedi ki:) Âişe: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o adama: "Bu kadınların ağızlarına toprak saç" buyurdu, dedi.(Âişe dedi ki:) Ben de o adama: Allah senin burnunu toprağa sürsün (yani seni zelîl kılsın)! Vallahi sen ne Rasûlüllah'ın verdiği emri yaptın, ne de (hüzün ve keder içinde bulunan)Rasûlüllah'ı kendi hâlinde bıraktın, dedim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Feryad Ve Fiğan Etmenin Ve Yüksek Sesle Ağlamanın Nehyedilmesi Ve Bu Fiillerden Men Edilmesi Bâbı
1318-) Ümmü Atıyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), biz kadınlardan İslâm üzerine bey'at aldığı sırada ölüye feryâd ve çığlıkla ağlamayacağımıza dâir de söz almıştı. Beş kadından başka bizden hiçbir kadın(o zaman) ahdine vefa etmedi. Ahdini yerine getiren beş kadın: Ümmü Süleym, Ümmü'l-Alâ, Muâz'ın karısı olan Ebû Sebre kızı, ve daha iki kadındır. Yâhud Ebû Sebre kızı üe Muâz'ın karısı ve diğer bir kadın.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Feryad Ve Fiğan Etmenin Ve Yüksek Sesle Ağlamanın Nehyedilmesi Ve Bu Fiillerden Men Edilmesi Bâbı
1319-)  Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize ez-Zuhrî, Sâlim'den; o da Bâbası Abdullah ibn Omer'den; o da Âmir ibn Rabîa'dan tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler cenaze gördüğünüzde, cenaze sizi geride bırakıncaya kadar ayağa kalkınız" buyurmuştur. ibn Uyeyne şöyle dedi: ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Salim, bâbasından haber verdi. Bâbası Abdullah ibn Omer: Bize Âmir ibn Rabîa, Peygamber'den haber verdi, demiştir. el-Humeydî Ebû Bekr Abdullah el-Mekkî, Sufyân ibn Uyeyne'den yaptığı rivayetinde: “Cenaze sizi geride bırakıncaya yahut cenaze yere konuluncaya kadar ayakta durunuz" fıkrasını ziyâde etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze İçin Ayağa Kalkmak Bâbı
1320-) Bize el-Leys ibn Sa'd, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den; o da Âmir ibn Rabîa'dan tahdîs etti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: herhangi biriniz bir cenaze gördüğünde, cenazenin beraberinde yürüyücü değilse, cenazeyi arkada bırakıncaya kadar yâhut cenaze onu geride bırakıncaya kadar yâhut cenaze o kimseyi arkada bırakmazdan evvel cenaze yere indirilinceye kadar ayağa kalksın".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenaze İçin Ayağa Kalktığında İnsan Ne Zaman Oturur?
1321-) Keysân şöyle demiştir: Biz bir cenazede bulunduk. Ebû Hureyre, Mervân'ın elini tuttu. Cenaze yere konulmazdan evvel ikisi oturdular. Bunun üzerine Ebû Saîd el-Hudrî gelip Mervân'ın elinden tuttu ve: Ayağa kalk! Yemin olsun şu adam (yânı Ebû Hureyre), Peygamber'in bizleri cenaze omuzlardan yere indirilmedikçe oturmadan nehyettiğini kat'î olarak bilmektedir, dedi. söz üzerine Ebû Hureyre de: Ebû Saîd doğru söyledi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenaze İçin Ayağa Kalktığında İnsan Ne Zaman Oturur?
1322-) Bize Yahya ibn Ebî Kesîr, Ebû Seleme ibn Abdirrahmân'dan; o da Ebû Saîd el-Hudrî(radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): cenaze gördüğünüz zaman hemen ayağa kalkınız. Cenazenin ardından giden kimse ise, cenaze konuluncaya kadar oturmasın" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Cenaze Ardından Giden Kimse, O Cenaze Erkeklerin Omuzlarından İndirilip Konuluncaya Kadar Oturmaz. Eğer Bundan Önce Oturursa Kalkmakla Emredilir Bâbı
1323-) Câbir ibn Abdillah şöyle demiştir: Bir kerre yanımızdan bir cenaze geçmişti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hemen o cenaze için ayağa kalktı. Biz de ona uyarak ayağa kalktık ve: Yâ Rasûlallah! Bu bir Yahûdî cenâzesidir, dedik. "Bir cenaze gördüğünüzde hemen ayağa kalkınız" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Yahudi Cenazesi İçin Ayağa Kalkan Kimse Bâbı
1324-) Bize Amr ibnu Murre tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibn Ebî Leylâ'dan işittim, şöyle dedi: Sehl ibn Huneyf ile Kays ibn Sa'd, Kaadisiyye mevkiinde oturuyorlardı. Ora halkı bunların yanından bir cenaze geçirdiler. Sehl ile Kays hemen ayağa kalktılar. Kendilerine: Bu cenaze, bu arazîlerin halkından, yani zimmet ehlindendir, denildi. Bunun üzerine Sehl ile Kays: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanından bir Yahûdî cenazesi geçmişti dePeygamber hemen ayağa kalkmıştı. Bunun üzerine Peygamber'e de: Bu bir Yahûdî cenâzesidir, denilmişti de Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu da (yaşayıp ölen) bir insan değil mi?" diye cevâb vermişti, demişlerdir. Ebû Hamze Muhammed ibn Meymün, el-A'meş'ten; o da Amr'dan; o da İbn Ebî Leylâ'dan söyledi. ibn Ebî Leylâ şöyle demiştir: Ben Kays ile Sehl'in beraberinde idim. Bunlar: Biz Peygamber'in beraberinde idik dediler. ibn Ebî Zaide de Şa'bî'den; o da İbn Ebî Leylâ'dan söyledi ki, o Ebû Mes'ûd Ukbe ibn Amr el-Ensârî ile Kays ibn Sa'd; her ikisi de cenaze için ayağakalkarlardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Yahudi Cenazesi İçin Ayağa Kalkan Kimse Bâbı
1326-) Keysân, EbûSaîd el-Hudrî'den işitti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cenaze (tâbuta) konulup erkekler omuzları üzerine yüklendikleri zaman, eğer o cenaze iyi bir kişi ise: 'Beni (sevabıma) ulaştırınız' der. Eğer o cenaze iyi olmayan bir kişi ise: 'Eyvah! Bu cenaze ile nereye gidiyor sunuz?' diye feryâd eder. Cenazenin bu feryadını (gafil)insandan başka her varlık işitir. İnsan bu sayhayı işitseydi, muhakkak düşer bayılırdı".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeyi Kadınların Değil De Erkeklerin Taşıması Bâbı
1327-) Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Biz şu gelecek hadîsi ez-Zuhrî'den ezberledik; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cenazeyi sür'atlice naklediniz. Eğer bu ölü iyi bir kişi ise, bu bir hayrdır. Onu (bir an evvel kabirdeki) hayr ve sevabına ulaştırmış olursunuz. Eğer bu cenaze iyi bir kişi değilse, bu da bir şerrdir. Onu omuzlarınızdan (çabuk) indirip korsunuz''.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeyi Yolcu Edip Taşımakta Sürat Edilmesi Bâbı
1328-) Keysân, Ebû Saîd Hudrî'den işitmiştir. O şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle der idi:"Cenâze tâbuta konulduğu ve erkekler onu omuzları üzerine yüklendikleri zaman, eğer o cenaze iyi bir kişi idiyse; 'Beni (sevabıma) ulaştırınız' der ve eğer o cenaze iyi olmayan bir kişi idiyse, cenaze ahâlîsine hitaben: 'Bu cenazeye yazıklar olsun! Onu nereye götürüyorlar?' diye feryâd eder. Cenazenin bu feryadını insandan başka herşey işitir. İnsan bunu işitseydi, muhakkak düşer bayılırdı".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölünün Tabut Üzerinde İken Beni Yerime Ulaştırınız! Kavli Bâbı
1329-) Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Habeş hükümdarı olan) Necâşî üzerine cenaze namazı kıldırdı. Ben ikinci yahut üçüncü saffta bulundum, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Namazında İmamın Arkasında İki Yahud Üç Sıra Saff Olan Kimse Bâbı
1330-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Necâşî'nin ölüm haberini sahâbîlerine ulaştırdı. Sonra (namaz kıldırmak üzere) kendisi öne geçti, sahâbîler O'nun arkasında dizi dizi sıralanıp saff oldular. Akabinde Peygamber dört tekbîr aldı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Namazında Cenazeye Karşı Sıra İle Dizilmiş Safflar Bâbı
1331-) Bize Süleyman eş-Şeybânî, eş-Şa'bî'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: BanaPeygamber'in yanında hazır bulunmuş olan bir kimse haber verdi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir defa kenarda kalmış bir kabre gelip, kabr üzerine sahâbîleri saff saff dizmiş ve dört tekbîr alarak cenaze namazı kıldırmıştır. (Süleyman eş-Şeybânî dedi ki:) Ben eş-Şa'bî'ye hitaben: Bu hadîsi sana kim(yani hangi sahâbî) tahdîs etti? Diye sordum. Eş-Şa'bî: İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)diye cevâb verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Namazında Cenazeye Karşı Sıra İle Dizilmiş Safflar Bâbı
1332-) Bana Atâ ibn Ebî Rebâh haber verdi. O, Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh)'tan şöyle derken işitmiştir:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu gün Habeş milletinden iyi bir adam ölmüştür, gelin de ona cenaze namazı kılın!" buyurdu. dedi ki: Biz dizilip saff olduk. Bizler dizi dizi safflar hâlinde iken Peygamber Necâşî üzerine cenaze namazı kıldırdı. Muhammed ibn Müslim, Câbir'den söyledi. Câbir: (Peygamber Necâşî'ye cenaze namazı kıldığı zaman) ben ikinci saffta idim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Namazında Cenazeye Karşı Sıra İle Dizilmiş Safflar Bâbı
1333-) Bize Süleyman eş-Şeybânî, Âmir eş-Şa'bî'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin içine cenaze gömülmüş olan bir kabre uğradı. Orada bulunan cenaze sâhiblerine: "Bu cenaze ne zaman gömüldü?" diye sordu. Onlar da: Geçen gece(yânı dünkü günün gecesinde), diye cevâb verdiler. bu ölüyü hastalığı sırasında ziyaret etmiş bulunduğundan) cenaze sâhiblerine: "Bana niçin haber vermediniz?" diye serzeniş etti. Onlar: Biz onu gecenin karanlığında gömdük; sizi o vakitte uyandırmak istemedik, dediler. üzerine Rasûlüllah namaza dikeldi. Biz de arkasında saff bağladık. İbn Abbâs dedi ki: Ben de bu saffların içinde bulundum.Rasûlüllah bu gömülü olan ölüye namaz kıldı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeler Üzerinde Kılınan Namazlarda Erkeklerin Beraberinde Çocukların Da Saff Tutmaları Bâbı
1334-) Şa'bî şöyle demiştir: Bana, Peygamberimiz ile beraber yolu yalnız bir kabre uğrayan bir zât haber verdi. O zât: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize imâm oldu; biz de O'nun arkasında saff bağladık, dedi. Süleyman Şeybânî dedi ki: Biz eş-Şa'bî'ye: Yâ Ebâ Amr! Bunu sana tahdîs eden sahâbî kimdir? Dedik. eş-Şa'bî: İbnu Abbâs (radıyallahü anh)'tır, diye cevâb verdi1.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazenin Üzerine Namaz Kılmanın Kaanunlaştırılması Bâbı
1335-) Bize Cerîr ibnu Hazım tahdîs edip şöyle dedi: Ben Nâfi'den işittim, şöyle diyordu: İbnu Omer'e: Hureyre, cenazenin beraberinde giden kimse için bir kîrât ecir vardır diyor, denildi. Omer: Hureyre bize (hadîs rivayet etmeyi) çoğalttı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazelerin Beraberinde Gitmenin Fazileti Bâbı
1336-) Fakat Âişe, Ebû Hureyre'yi tasdîk etti ve: Ebû Hureyre'nin söylemekte olduğu hadîsi ben de Rasûlüllah'tan işittim, dedi. üzerine Abdullah ibn Omer: Yemîn olsun ki, biz pek çok kîrâtlardaki sevabı almakta kusur ettik, dedi. dedi ki:) "Farrattu" "Allah'ın emrinden zayi' ettim" demektir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazelerin Beraberinde Gitmenin Fazileti Bâbı
1337-) Bize Abdullah ibnu Mesleme tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbnu Ebî Zi'b'in huzurunda okudum. O da Saîd ibn Ebî Saîd el-Makburî'den; o da Bâbası Ebû Saîd Keysân'dan. O, Ebû Hureyre'den sormuş; Ebû Hureyre de: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Gömülünceye Kadar Bekleyen Kimse Bâbı
1338-) Ve bana Abdullah ibnu Muhammed tahdîs etti: Bize Hişâm tahdîs etti: Bize Ma'mer, ez-Zuhrî'den; o da İbnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki... Bize Ahmed ibnu Şebîb ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bana Bâbam Şebîb ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Yûnus ibn Yezîd tahdîs etti. İbnu Şihâb dedi ki: Ve bana Abdurrahmân el-A'rac tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir : Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Cenazede, cenaze namazı kılınıncaya kadar hazır bulunan kimseye bir kîrât vardır. Cenaze gömülünceye kadar hazır bulunan kimse için ise iki kîrât sevâb olur" buyurdu. İki kîrât nedir? Denildi. Rasûlüllah: "İki büyük dağ gibidir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Gömülünceye Kadar Bekleyen Kimse Bâbı
1339-) İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabre geldi. Orada bulunanlar: Bu cenaze dünkü günün gecesinde gömüldü dediler. İbn Abbâs bu kelimeyi dufine yahut dufinet şeklinde terdîdli söylemiştir. İbn Abbâs: Biz Rasûlüllah'ın arkasında saff olduk, sonra Rasûlüllah o gömülü cenaze üzerine namaz kıldırdı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazelerin Üzerlerine Kılınan Namazlarda Çocuklarında Da İnsanların Beraberinde Cenaze Namazı Kılmaları Bâbı
1340-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize Habeşler'in meliki olan Necâşî'nin ölüm haberini, Öldüğü gün bildirdi ve: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret isteyin" buyurdu. İbn Şihâb'dan: O şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb tahdîs etti ki, Ebû Hureyre(radıyallahü anh): Peygamber'in onları namazgâhta saff yapıp Necâşî üzerine dört tekbîr aldığını söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeler Üzerine Kılınacak Namazların Bunun İçin Ayrılmış Musallada Namazgâhta Ve Mescidde Kılınması Bâbı
1342-) Bize İbrâhîm ibnu-l Munzir tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ebû Damre tahdîs edip şöyle dedi: Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den tahdîs etti. Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Yahudiler kendilerinden zina etmiş olan bir erkek ile bir kadını Peygamber'e getirdiler. Peygamber bu zinâcıların taşlanmasını emretti. Bunun üzerine ikisi de mescidin yanında cenazelerin konulduğu yere yakın bir mekânda taşla öldürüldüler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeler Üzerine Kılınacak Namazların Bunun İçin Ayrılmış Musallada Namazgâhta Ve Mescidde Kılınması Bâbı
1343-) Urve'den;o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) âhirete göç ettiği hastalığında: "Allah Yahûdîler'i ve Hrısiyanlar'ı rahmetinden uzak kılsın. Bunlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler" buyurmuştur. Âişe: Böyle bir endîşe olmasaydı sahâbîler, Rasûlüllah'ın kabrini açık bırakırlardı. Lâkin ben onun mescid edinilmesinden korkarım, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kabirler Üzerinde Mescidler Edinmenin Mekruh Kılınması Bâbı
1344-) Semure ibn Cundeb(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben, lohûsahğından dolayı vefat eden bir kadın üzerine Peygamber'in arkasında cenaze namazı kıldım. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), o kadının cenazesinin karşısında tam ortasına doğru ayakta durdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Lohusalığı İçinde Öldüğünde Lohusa Kadının Üzerine Cenaze Namazı Kılınışı Bâbı
1345-) Bize Semure ibnu Cundeb(radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Ben nifâs müddeti içinde ölmüş bir kadına Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in arkasında cenaze namazı kıldım. Peygamber cenazenin karşısında ve ortasına doğru ayakta durdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenaze Namazını Kıldıracak Kimse, Kadın Ve Erkek Cenazesinin Neresine Doğru Dikelir?
1346-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), vefat etmiş olduğu gün içinde Necâşî'nin ölümünü bildirdi. Ve sahâbîleri musallaya çıkardı, onları sıralayıp saff yaptı ve Necâşî üzerine dört defa tekbîr aldı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Üzerine Kılınan Namazda Dört Tekbir Alınması Bâbı
1347-) Bize Saîd ibnu Mînâ, Câbir ibn Abdillah'tan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Ashame en-Necâşî üzerine dört defa tekbîr almıştır. Ve Yezîd ibn Hârûn ile Abdussamed, Selîm'den yaptıkları rivayette "Ashame" demişlerdir. bu hadîsi rivayet etmekte Abdussamed ibnu Abdilvâris, Yezîd ibn Harun'a mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenaze Üzerine Kılınan Namazda Dört Tekbir Alınması Bâbı