Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

1794-) Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den tahdîs etti(O, şöyle demiştir): îbnu Umer(radıyallahü anh) Akabe yolunda iki tepe arasında bulunan Zû Tuvâ "mevkiinde geceyi geçirir, sonra Mekke'nin yüksek tarafın­da bulunan tepeden Mekke'ye girerdi. Mekke'ye hacı yâhud umre ya­pıcı olarak geldiği zaman devesini başka yerde değil, ancak Mescidi Harâm'ın kapısı yanında çökertir, sonra içeriye girer ve Haceri Esved'in bulunduğu köşeye gelir ve tavafa oradan isti'Iâm ederek baş­lar. Sonra yedi defa dolaşır. Bu yedi dolaşmadan ilk üçünü koşarak, dördünü de yürüyerek yapar, sonra tavaftan ayrılır ve iki rek'at na­maz kılar. Sonra kendi konaklayacağı yerine dönmeden evvel gider, Safa ile Merve arasında dolaşırdı. yâhud umreyi yapıp da Mek­ke'den hareket ettiği zaman ise, devesini Medine yakınındaki, Peygamber'in devesini çökertegeldiği Zu’l-Huleyfe'deki Bathâ'da çökertirdi . Hâlid ibnu'l-Hâris tahdîs edip şöyle dedi: Ubeydullah'a Muhassab'da konaklamaktan soruldu da o: Bize Ubeydullah tahdîs etti ki, Nâfi': Muhassab'da Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Umer ibn Hattâb ve İbn Umer (radıyallahü anh) konakladılar, demiştir. yine geçen isnâdla Nâfi'den; onun: İbn Umer (radıyallahü anh) orada, yani el-Muhassab'da öğle, ikindi ve zannediyorum akşam namazlarını kılardı, dediğini rivayet etmiştir. Râvî Hâlid: Ben yatsı namazı hak­kında da şübhe etmiyorum, demiştir. Nâfi': Ve İbn Umer orada bir mikdâr uykuya yatar ve bu Muhassab’da konaklamayı Peygamber'den olmak üzere zikrederdi, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Mekkeye Gelişte, Mekkeye Girmeden Önce Alt Tarafındaki Zü Tuva Mevkiinde Konaklama, Mekkeden Medineye Döndüğünde De Zul-huleyfedeki Bathada Konaklama Bâbı
1796-) Nâfi' şöyle demiştir: İbnu Umer (radıyallahü anh) Mekke'ye gelir­ken Zû Tuvâ mevkiinde geceler, sabah olunca Mekke'ye girerdi. Minâ'dan dağılışta da Zû Tuvâ'ya gelir, sabaha kadar orada gecelerdi ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in de burada böyle gece geçirir olduğunu zikreder­di

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Mekkeden Dönme Sırasında Zü Tuva Mevkiinde Konaklayan Kimse Bâbı
1797-) Amr ibnu Dînâr şöyle dedi: İbn Abbâs(radıyallahü anh) şöyle de­di: Zu’l-Mecâz ve Ukâz, Câhiliyet devrinde, insanların ticâret yerleri idi. İslâm gelince müslümânlar buralarda hacc mevsiminde alışveriş etmekten gûyâ hoşlanmamışlardı. Nihayet " (Hacc mevsimlerinde ti­câretle) Rabbinizden rızık istemenizde sizlere bir günâh yoktur.,." (el-Bakara: 198) âyeti İndi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacc Mevsimi Günlerinde Ticaret Yapmak Ve Cahiliyet Panayırlarında Alışveriş Etmek Bâbı
1798-) Âişe (radıyallahü anha) şöyle dedi: Safiyye Minâ'dan dağılma gece­si hayz oldu da: Ben kendimi başka değil, muhakkak sizleri yolunuzdan habsedip alıkoyucu olduğumu düşünüyorum, dedi. aleyhi ve sellem): "Hay kesici ve kökten kazıyıcı kadın! Safiyye nahr günü ifâ­da tavafı yaptı mı?" diye sordu. Evet(o gün ifâda tavafı yaptı), denildi. cevâb üzerine Safiyye'ye hitaben Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Haydi yola çık!" buyurdu . Abdillah el-Buhârî dedi ki: Zikredilen bu hadîste Muhammed bana ziyâde edip şöyle dedi : Bize Muhâdır tahdîs edip şöyle dedi: Bize el-A'meş, İbrahim'den; o da el-Esved'den tahdîs etti ki, Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Bizler Rasûlullah'ın beraberinde haccdan baş­ka birşey zikretmeyerek, Medine'den yola çıktık. Mekke'ye geldiği­miz zaman Rasûlullah bizlere ihramdan çıkmamızı emretti. Nihayet Minâ'dan memleketlere dağılma gecesi olduğu zaman Huyeyy kızı Safiyye hayızlandı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Hay kökten kazıyıcı, kesici kadın! Ben onu başka değil, an­cak sizleri habsedip yolunuzdan ahkoyucunuzdur sanıyorum" dedi. Safiyye'ye hitaben: "Sen nahr günü ifâda tavafını yaptın mı?" diye sordu. Safiyye: Evet(yaptım), dedi. Rasûlullah: "Öyleyse(zarar yok) haydi yola koyul!" buyurdu. Âişe dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah! Ben (Mekke'ye geldiğimde) ihramdan çıkamadım(yânı umre yapamadım), dedim. "Sen de Ten'îm'den bir umre yap!" buyurdu. üzerine kardeşi Abdurrahmân, Âişe'nin beraberinde, Ten'îm'e çıktı. Âişe dedi ki: Umreyi tamamlayıp döndüğümüzde Peygamber'e gecenin sonunda (veda tavafı yapmak üzere Mekke'ye doğru) gider hâlde kavuştuk. O bana: "Buluşma yerin şu ve şu yer olsun (yâni Veda Tavafından sonra Medine'ye hareket için buluşmamız fulan yerde olsun)"buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Muhassabdan Gecenin Son Vaktinde Kalkıp Yola Gitmek Bâbı
1800-)  Ebû Salih Zekvân es-Semmân'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Umre, diğer umreye kadar ikisi arasındaki zaman içinde işlenilen (küçük) günâhlara keffârettir. Mebrûr (yâni kabul edilmiş)hacc ise: Onun karşılığı (bâzı günâhların affedilmesi değil;) ancak cennettir" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Umrenin Vucübu Ve Fazileti Bâbı
1801-) Bize İbnu Cureyc haber verdi ki, İkrime ibnu Hâlid, İbn Omer'e haccdan evvel yapılan umreyi sormuş, İbn Omer (radıyallahü anh): Be's yoktur(haccdan evvel umre yapılabilir), diye cevâb vermiştir. ibn Hâlid dedi ki: İbnu Omer: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), hacc yapmadan evvel umre yaptı, dedi. İbrâhîm ibn Sa'd söyledi ki, Muhammed ibn İshâk şöyle demiştir: Bana İkrime ibnu Hâlid tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Omer'e bunu sordum, deyip yukarıdaki hadîsin benzerini haber vermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Hacc Yapmadan Evvel Umre Yapan Kimse Bâbı
1802-) Bize İbn Cureyc haber verdi: İkrime ibnu Hâlid: Ben İbn Omer'e, bu haccdan evvel umre yapma mes'elesini sordum, deyip yukarıdaki hadîsin benzerini söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Hacc Yapmadan Evvel Umre Yapan Kimse Bâbı
1803-)  Müfessir Mucâhid ibn Cebr şöyle demiştir: Ben, Urve ibnu'z-Zubeyr ile beraber Medine Mescidi'ne girdim. Abdullah ibn Omer'i Âişe'nin hücresine dayanıp oturmuş hâlde bulduk. Bâzı insanlar da Mescid'de kuşluk namazı kılıyorlardı. Biz, İbn Omer'e bunların kuşluk vaktinde mescidde toplanıp kıldıkları namazlarını (yani bunun hükmünü) sorduk. Omer: namazı için bu sıfatta mescidde toplanmaları) bid'attır, diye cevap verdi. Urve, İbn Omer'e: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç kerre umre yaptı? Diye sordu. İbn Omer: Birisi recep ayında olmak üzere dört umre yaptı, dedi. İbn Omer'in bu son cevâbındaki hatâyı kendisine reddetmeyi istemedik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1804-) Bu sırada biz, Mü'minlerin anası Âişe'nin, kendi odası içinde dişlerini fırçalamasından çıkan hışırtıyı işittik.(İzin alarak yanına girdiğimizde) Urve, teyzesi sıfatıyla Âişe'ye: Yâ anne! Ey Mü'minlerin Annesi! Ebû Abdirrahmân Abdullah ibn Omer'in söylemekte olduğu sözü işitmiyor musun? Dedi. Ne söylüyor? dedi. Urve ibn Zubeyr: İbn Omer; Rasûlüllah, biri Receb’de olmak üzere, dört umre yaptı diyor, dedi. Âişe: Allah, Ebû Abdirrahmân'a rahmet etsin! Rasûlüllah'ın yaptığı umrelerin hepsine kendisi muhakkak şâhid olmuştur. Halbuki Rasûlüllah Receb ayında kat'iyyen umre yapmamıştır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1805-) Urvetu'bnu'z - Zubeyr şöyle demiştir: Ben(teyzem) Âişe'ye: (İbn Omer'in: Peygamber, biri Receb’de olmak üzere, dört umre yaptı sözünü) sordum. Âişe: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Receb ayında umre yapmadı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1806-) Katâde ibn Diâme şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik'e: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç kerre umre yaptı? Diye sordum. Dört umre yaptı: kendisini Mekke'ye girmekten men' ettikleri altıncı hicret yılının zu’l-ka'de ayında ki Hudeybiye Umresi; Mekkeliler'le sulh anlaşması yapmış olduğu yılın gelen senesi zu’l-ka'desinde yaptığı (kaza) umresi; Huneyn ganimetini taksim ettiği zaman olan (hicretin sekizinci senesindeki) Cı'râne umresidir, dedi. dedi ki: Ben Enes'e: (RH). Rasûlüllah kaç hacc yaptı? diye de sordum. Bir hacc yaptı, diye cevâb verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1807-) Katâde şöyle demiştir: Ben Enes'e(Peygamber kaç umre yaptı diye) sordum. Enes: Peygamber, Mekkeliler kendisini geri çevirdiği yerde Hudeybiye umresi; Hudeybiye'den sonra gelen senedeki kaza umresi; sekizinci sene zu’l-ka'desinde (Cı'râne'de) bir umre ve haccı ile beraber bir umre yaptı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1808-) Bize Hemmâm, yukarıda geçen isnâdla tahdîs etti. Bunda Enes: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) dört defa umre yaptı; bunlardan yalnız haccı ile beraber yaptığı umresi müstesna, diğerleri hep zu’l-ka'de ayındadır: Hudeybiye'den dönüşteki umresi; ertesi yıldaki umresi; Huneyn ganimetlerini dağıttığı yer olan Cı'râne'den yaptığı umresi ve haccı ile beraber yaptığı bir umre, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1809-) Bize İbrâhîm ibn Yûsuf, Bâbası Yûsuf ibn İshâk'tan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Mesrûk'a, Atâ'ya ve Mucâhid'e: Rasûlüllah kaç defa umre yaptı? Diye sordum. Onlar: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc yapmadan önce zu’l-ka'de ayı içinde umre yaptı, dediler. Ve dedi ki: Ben el-Berâ ibnu Âzib (radıyallahü anh)'den işittim. O: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc etmezden evvel zu’l-ka'de ayı içinde iki kerre umre yaptı, diyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kaç Kere Umre Yaptı?
1810-) Atâ şöyle demiştir: Ben İbn Abbâs'tan işittim. O bize haber verip şöyle diyordu: aleyhi ve sellem) Ensâr'dan bir kadına - İbn Abbâs bu kadının ismini söyledi amma ben şimdi onun ismini unuttum "Seni bizimle beraber hacc yapmandan alıkoyan mania nedir?" diye sordu. Bizim bir su taşıyan devemiz vardı. Bu su devesine Ebû Fulân ile oğlu binip hacca gittiler -Kadın, kendi kocası ile kendi oğlunu kasdetmiştir- Evde bir su çekme devesi bıraktı. Biz de onunla bahçemizi suluyoruz, dedi. "Ramazân ayı olduğu zaman sen, o ay içinde bir umre yap. Çünkü ramazân içinde (yapılacak) bir umre (sevâbca) bir hacc (gibi)dir” yahut - Rasûlüllah'ın söylediğinden olarak - ona yakındır, buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Ramazan Ayında Yapılacak Umre Bâbı
1811-)  Bize Hişâm, Bâbası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın beraberinde zu’l-ka'deyi tamamlayıcılar, zu’l-hicce hilâlini karşılayıcılar olarak, yânı zu’l-hicceye doğru Medine'den yola çıktık. Nihayet Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere: "Sizlerden her kim hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etmek isterse, öylece ihrama girsin ve telbiye etsin. Umre niyetiyle ihrama girip telbiye etmek isteyen de, umre niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Ben de eğer kurbanlık sevk etmemiş bulunaydım, muhakkak umre ile ihrama girer, telbiye ederdim" buyurdu. dedi ki: Bizden kimimiz umre niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Kimimiz de hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Ben de umre niyetiyle ihrama girip telbiye edenlerden idim. Ben hayız olduğum hâlde arefe günü bana yaklaştı. Ben hâlimi Peygamber'e şikâyet ettim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Umrenden vazgeç! Yıkanmak üzere başının saçlarını çöz, taran ve hacc niyetiyle ihram ve telbiye et!" buyurdu. (Hacc fiillerini bitirip de) Muhassab gecesi olduğu zaman beraberimde kardeşim Abdurrahmân'ı Ten'îm mevkiine yolladı. Ben de (evvelce başlamış olduğum o) umremin yerine, oradan bir umre niyetiyle ihrama girip telbiye ettim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Muhassab Gecesinde Ve Ondan Başka Gecelerde Umre Yapmak Bâbı
1812-) Bize Sufyân ibnu Uyeyne, Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti. O Amr ibn Evs'ten işitmiştir ki, Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân ona; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kendisine, kız kardeşi Âişe'yi bineğinin arkasına bindirmesini ve ona Ten'îm'den umre yaptırmasını emretmiş olduğunu haber vermiştir. bir kerre: Ben Amr ibn Dinar'dan işittim; ben bunu Amr ibn Dinar'dan kaç kerreler işittim, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Tenim Mevkiinden Umre Yapmak Bâbı
1813-) Atâ şöyle demiştir: Bana Câbir ibnu Abdillah(radıyallahü anh) şöyle tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sahâbîleri hacc niyetiyle ihrama girip telbiye ettiler. İhrama girdiklerinde Peygamber ile Talha'dan başka kimsenin beraberinde kurbân yoktu. Bir de Yemen'den gelmiş olan Alî'nin beraberinde kurbanlık hayvan vardı. Alî: Ben Rasûlüllah'ın ihrama girdiği gibi ihrama girip telbiye ettim, demişti. (Mekke'ye geldiğimizde)Rasûlüllah, sahâbîlerine:(İhrama girerken niyet ettikleri) haccı umreye çevirmelerine, Ka'be'yi tavaf etmelerine, sonra saçlarını kısaltmalarına ve ihramdan çıkmalarına izin verdi. Yalnız beraberinde kurbân bulunanların ihramdan çıkmamalarını emretti. (Haccı umreye çevirmeye me'mûr olan sahâbîler bu hâle taaccüb ederek:) Biz, cinsiyet âletlerimiz menî damlatır hâlde Minâ'ya gideceğiz (deRasûlüllah ihrâmlı kalacak)! Dediler. bu sözü Peygamber'e ulaşınca: "Hacc aylarında umrenin cevazını şimdi bildiğim gibi ihrama girerken de bilmiş olaydım, kurbanlık sevk etmezdim. Ve yanımda kurbânım olmasaydı, şimdi ben de sizin gibi ihramdan çıkardım " buyurdu. de hayz oldu. Âişe bu hâlinde hacc menseklerinin hepsini yerine getirdi, yalnız Beyt'i tavaf etmedi. Râvî dedi ki: Temizlenince Beyt'i tavaf etti. Akabinde: Yâ Rasûlallah! Sizler bir umre ve bir hacc ile gideceksiniz de, ben bir hacc ile mi gideceğim? dedi. Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân'a: Âişe'nin beraberinde Ten'îm'e kadar çıkmasını emretti. Böylece Âişe haccdan sonra zu’l-hicce ayının içinde bir umre yaptı. Suraka ibn Mâlik ibn Cu'şum, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Akabe'de Akabe Cemresi'ne taş atarken Peygamber'e kavuştu da: Yâ Rasûlallah! Hacc aylarında umre yapmak işi husûsî olarak sizlere mi mahsûstur? Diye sordu. "Hayır(yalnız bize hass değildir);fakat kıyâmete kadar daimîdir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Tenim Mevkiinden Umre Yapmak Bâbı
1814-)  Âişe(r.anha) haber verip şöyle dedi: Bizler Rasûlüllah'ın beraberinde zu’l-hicce hilâline doğru Medine'den yola çıktık. Rasûlüllah (Mîkaatta): "Her kim umre niyetiyle ihrama girmek isterse öylece ihrama girip telbiye etsin.Ve hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etmek isteyen de hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Ben de eğer kurbanlık sevk etmemiş bulunaydım, muhakkak umre niyetiyle ihrama girip telbiye ederdim" buyurdu. Bunun üzerine sahâbîlerden kimi umre niyetiyle ihrama girip telbiye etti, kimi de hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Ben de umre niyetiyle ihrama girip telbiye edenlerden idim. Ben Mekke'ye girmeden önce (Serif mevkiinde) hayızlandım. Ben hayızlı iken arefe günü gelip çattı. Ben hâlimi Rasülullah'a şikâyet edip söyledim. Rasûlüllah: "Umreni bırak, başının saç örgülerini çöz, taran ve hacc niyetiyle telbiye et!" buyurdu. Ben de öyle yaptım. Nihayet (haccı bitirdikten sonra) Muhassab'da kaldığımız gece olunca Rasûlüllah, erkek kardeşim Abdurrahmân'ı, beraberimde Ten'îm'e yolladı. Abdurrahmân, Âişe'yi bineğinin arka tarafına bindirip götürdü. Âişe oradan evvelce başladığı umresinin yerine, yeni bir umre niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Böylece Allah, Âişe'nin haccını ve umresini yerine getirdi. Ve bu umreden dolayı keffâret olarak ne kurbân, ne sadaka, ne de oruç tutmak lâzım geldi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Haccı Tamamladıktan Sonra Kurbansız Olarak Umre Yapmak Bâbı
1815-) el-Kaasım ile el-Esved; ikisi şöyle demişlerdir: Âişe (r.anha): Yâ Rasûlallah! İnsanlar hacc ve umre ibâdetlerinin ikisini de yapmış olarak dönüyorlar; ben ise bir hacc ibadetiyle dönüyorum, dedi. tarafından kendisine: "Bekle, temizlendiğin zaman, Ten'îm'e kadar çık, oradan umre niyetiyle ihrama girip telbiye et! (Umreni tamamladıktan sonra)fulân yere bizim yanımıza gel! Lâkin yapacağın umre, senin yükleneceğin harcama mikdârına göre veyâhud uğrayacağın yorgunluk nev'ine, derecesine göredir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Umrenin Ecri, Yüklenilen Yorgunluk Miktarına Göredir Bâbı
1816-)  Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Bizler, hacc ayları içinde ve hacc haramları içinde (yani hacc hâlleri, hacc yerleri, hacc zamanları içinde) hacc niyetiyle ihrama girip telbiye ediciler olarak (Medine'den yola) çıktık.Nihayet (Mekke'nin hududu olan) Serif mevkiinde konakladık. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) sahâbîlerine: "Her kimin yanında kurbânı yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse, o böyle yapsın. Beraberinde kurbânı olan kimseye gelince, o haccını umreye çevirmesin!" buyurdu. yanında ve sahâbîlerinden mâlî kuvvet sahibi olan bir takım kimselerin yanlarında kurbanlıkları vardı. Bunlar için umre (yapmak mümkin) olmadı. Serifte ben hayızlandım. Peygamber yanıma girdi. Ben(hacc menseklerini yerine getiremiyeceğim diye) ağlıyordum. Peygamber: "Seni ağlatan nedir?" diye sordu. Ben de: Seni, sahâbîlerine söylemiş olduğun sözlerini söylerken işittim. Ben ise umreden(tavaf ve sa'y etmekten) men' olundum, dedim. "Hâlin nedir?" diye sordu. Ben: Namaz kılamıyorum, dedim. Peygamber: "Bu hâl sana zarar vermez. Sen de Âdem kızlarından bir kadınsın. Onların üzerine yazılmış olan şey, senin üzerine de yazılmıştır. Sen hacc niyetinde sabit ol. Umulur ki, Allah seni umre ile de rızıklandıracaktır" buyurdu. dedi ki: Artık ben Peygamber'in emrettiği gibi hacc niyetim içinde bulundum. Nihayet hacc fiillerini bitirip de Minâ'dan dağıldığımız ve akabinde, Muhassab'da konakladığımız zaman, Rasûlüllah kardeşim Abdurrahmân'ı çağırdı ve: "Kız kardeşin Âişe'yi Harem 'den çıkar da umre niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Sonra umre tavafınızı bitirdiğinizde ben sizleri işte burada bekliyorum!" dedi. umremizi bitirince gecenin ortasında oraya geldik. Rasûlüllah: "Umrenizi yapıp bitirdiniz mi?" diye sordu. Ben: Evet(yapıp bitirdik), dedim. üzerine Rasûlüllah, sahâbîleri için de hareket emrini nida ettirdi. İnsanlar ve sabah namazından evvel Beyt'i veda tavafı edenler de hep hareket ettiler. Sonra Rasûlüllah kendisi de Medine'ye yönelerek yola çıktı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Umre Yapan Kimse, Umre Tavafını Yaptıktan Sonra Mekkeden Çıktığı Takdirde, Umre Tavafı Ona Veda Tavafı Yerine Kafi Gelir Mi? Bâbı
1817-) Bize Atâ tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ya'lâ ibn Umeyye'nin oğlu Safvân, bâbasından tahdîs etti(O, şöyle demiştir): Peygamber Cı'râne'de iken yanına bir kimse geldi. Gelen kimsenin üzerinde hem bir cübbe vardı, hem de kendisinde halûk denilen güzel koku eseri -yahut da sarı boya demiştir- bulunuyordu. Bu zâtPeygamber'e: Umremde bana nasıl yapmamı emredersin? dedi. bu sırada Allah Peygamber'e vahiy indirdi de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen bir bezle örtüldü. Ve ben de, üzerine vahiy indirilirken Peygamber'i görmüş olmamı çok arzu etmiştim. Omer hemen bana: Gel! Üzerine Allah vahiy indirmiş olduğu hâlde Peygamber'e bakman seni sevindirir mi? dedi. Evet, dedim. örtünün bir tarafını kaldırdı. Ben (başımı örtünün içine sokup)Peygamber'e baktım. Peygamber'in bir nevi' horuldaması vardı. Râvî dedi ki: Zannediyorum, erkek deve yavrusunun horuldaması gibi, dedi.Peygamber'den bu hâl açılınca: "Umreden soran kimse nerede?" buyurdu.(Yanına birisi getirildi, ona:) "Kendinden bu cübbeyi çıkar, elbisen ve bedenindeki bu kokunun izini yıka. Sarı boyayı pampâk temizle (Bir zabta göre: Sarı boyadan sakın)! Haccında yapacağın fiillerin benzerini umren içinde de yap!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: İnsan Haccda Yapacağı Şeyleri Umrede De Yapar
1818-) Urve şöyle demiştir: Ben Peygamber'in zevcesi ve teyzem Âişe'ye şunu söyledim. Ben bunu söylediğim zaman yaşı küçük bir genç hâlinde idim: Mübarek ve müteâlî olan Allah'ın şu kavli hakkında re'yin nedir?: "Şübhe yok ki Safa ile Merve Allah 'in alâmetlerindendir. İşte kim o Beyt 'i hacc veya umre ile ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir be's yoktur. Kim gönlünden koparak bir hayr işlerse (mükâfatını görür).Çünkü Allah tâatlerin ecrini veren ve hakkıyle bilendir" (el-Bakara: 158). Ben, Safa ile Merve arasında dolaşmamaktan dolayı hiçbir kimse üzerine günâh olacağını zannetmiyorum, dedim. Âişe: Hayır, âyetin ma'nâsı asla dediğin gibi değildir. Eğer bu âyetin ma'nâsi senin söylemekte olduğun gibi olaydı, âyet: "Safa ile Merve arasında dolaşmamakta günâh yoktur" suretinde olurdu. Bu âyet, Ensâr hakkında indirilmiştir. Onlar İslâm'dan evvel Menât putuna ibâdet için telbiye ediyorlardı. Menât putu Kudeyd mevkiinin hizasında bulunuyordu. Onlar (kendi putları karşısında bulunan) Safa ile Merve putları arasında sa'y etmeyi günâh sayarlardı. İslâm Dîni gelince Ensâr bunu Rasûlüllah'a sordular. Bunun üzerine Yüce Allah: "Şübhe yok ki Safa ile Merve Allah'ın alâmetlerindendir. İşte kim o Beyt’i hacc veya umre niyetiyle ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir günâh yoktur... " (el Bakara: 158) âyetini indirdi. ibn Uyeyne ve Ebû Muâviye, Hişâm'dan yaptıkları rivayette, Hişâm, Urve'den; o da Âişe'den; onun: "Safa ile Merve arasını dolaşmadıkça Allah bir kimsenin haccını ve umresini tamam etmez" dediğini ziyâde etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: İnsan Haccda Yapacağı Şeyleri Umrede De Yapar
1819-) Abdullah ibnu Ebî Evfâ(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -Hudeybiye anlaşmasının hükmü ile olan- kazıyye umresini yaptı. Biz de O'nun beraberinde bu umreyi yaptık. Rasûlüllah Mekke'ye girince Beyt'i tavaf etti. Biz de O'nun beraberinde Beyt'i tavaf ettik. Rasûlüllah Safa ile Merve'ye gelip onlar arasında sa'y etti. Bizler de O'nun beraberinde bu iki tepeye gelip, O'nun beraberinde sa'y ettik. Bu sırada biz Rasûlüllah'ı, Mekke ahalisinden herhangi bir kimsenin O'na atış yapmasından perdeleyip koruyorduk. İsmâîl dedi ki: Benim bir arkadaşım, Abdullah ibn Ebî Evfâ'ya: Rasûlüllah o zaman Ka'be'ye girdi mi? diye sordu. Hayır, Rasûlüllah o umrede Ka'be'ye girmedi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Umre Yapan Kişi İhramdan Ne Zaman Çıkar?
1820-) Arkadaşım, yine Abdullah'a: Bize Rasûlüllah'ın Hadîce bintu Huveylid için söylediği sözü tahdîs et dedi. ibn Ebî Evfâ da: Rasûlüllah: "Hadîce'yi cennette inciden yapılmış bir evle müjdeleyiniz ki, onun içinde gürültü yoktur, çalışıp yorulma yoktur" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Umre Yapan Kişi İhramdan Ne Zaman Çıkar?
1821-) Amr ibnu Dînâr şöyle demiştir: Biz İbnu Omer'e: Umresinde Beyt'i tavaf etmiş, fakat henüz Safa ile Merve arasında sa'y etmemiş olan kimse kadınına gelebilir mi? diye sorduk. İbn Omer: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye geldi, Beyt'i yedi kerre dolaştı, İbrâhîm Makaamı'nın arkasında iki rek'at namaz kıldı, akabinde Safa ile Merve arasında yedi kerre dolaştı. Ve: "Muhakkak ki size Allah Elçisi'nde pek güzel bir örnek vardır"(el-Ahzâb: 21) dedi. ibnu Dînâr dedi ki: Biz İbnu Omer'e sorduğumuz şeyi Câbir ibn Abdillah'a da sorduk. O da: Sakın hâ! Safa ile Merve arasını dolaşmadıkça kadınına yaklaşmasın, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Umre Yapan Kişi İhramdan Ne Zaman Çıkar?
1823-)  Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (Yemen'den Mekke'ye), Peygamber'in yanına geldim. Peygamber Mekke'nin Bathâ'sında devesini çökertmiş (yani burada konaklamış) hâldeydi. Peygamber bana: "Hacca niyet ettin mi?" diye sordu. Evet(niyet ettim), dedim. Peygamber: "Hangi nevi' hacc ile ihrama girip telbiye ettin?" dedi. Peygamber'in ihrâmlanması gibi ihrama girmekle Lebbeyk okudum, dedim. yaptın! Sen Beyt'i tavaf et, Safa ile Merve arasını da sa'y et, sonra da ihramından çık!" buyurdu.(Benim beraberimde kurbanlığım yoktu.) Beyt'i tavaf ve Safa ile Merve arasını sa'y ettim. Sonra (ihramdan çıkıp) Kays'tan bir kadına geldim. Kadın başımı tarayıp ayıkladı. Sonra terviye günü niyetiyle ihrama girip telbiye ettim. ben hacc fiillerini soranlara hep böyle fetva verir oldum. Nihayet Omer'in halifelik zamanı olunca, O: Allah'ın Kitâbı'nı alırsak, o bizlere: "Haccı da, umreyi de Allah için tam yapın... " (el-Bakara: 196) diye tamamlamakla emrediyor. Eğer Peygamber'in sözünü alırsak, şüphesiz Peygamber de kurbanı yerine ulaşıncaya yani kesilinceye kadar ihramdan çıkmamıştır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Umre Yapan Kişi İhramdan Ne Zaman Çıkar?
1824-) Abdullah ibn Keysân tahdîs edip şöyle demiştir: Esma her ne zaman Mekke'deki Hacûn mevkiine uğrarsa, şu sözleri söylerdi: Allah, Muhammed'e salât etsin, yemîn olsun biz (Veda Haccı'nda) O'nun beraberinde işte bu Hacûn mevkiine inmiştik. O günlerde biz, yükü hafîf, biniti az, azıkları az kimselerdik. Ben, kız kardeşim Âişe, Zubeyr ve (bizim gibi kurbân sevk etmeyen) fulân ve fulân kişiler (haccı fesh ile) umre yaptık. Bizler Beyt'e el sürüp tavaf edince (sa'y ve saç kısalmasından sonra) ihramdan çıktık ve sonra hacc için öğle akabinde yeniden ihrama girdik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Umre Yapan Kişi İhramdan Ne Zaman Çıkar?
1825-) Bize Mâlik, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer'den haber verdi (O şöyle demiştir): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) gazve seferinden yahut haccdan yahut umreden döndüğü zaman, arazîden her yüksek yer üzerinde üç defa tekbîr getirir, sonra şunları söylerdi: La ilahe ille'llâhu vahdehu la şerike lehu. Lehul-mülkü ve lehul-hamdu ve huve alâ külli şey'in kadir. Âyibûne tâibûne âbidûne sâcidûne li-Rabbina hâmidûn. Sadaka'llâhu va'dehu ve nasara abdehu ve hezeme'l-ahzâbe vahdehu ( = Yoktur tapacak, Çalap'tır ancak. O birdir, O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. O her şeye güç yetirendir. Biz ancak Rabb'imize dönücüleriz, tevbe edicileriz, ibâdet edicileriz, secde ediciler ve hamd edicileriz. Allah va'dinde doğru söylemiş, kuluna yardım etmiş, bütün düşman cem'iyetlerini yalnız başına bozguna uğratmıştır)".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: İnsanın Haccdan Yahud Umreden Yahud Gazve Seferinden Döndüğünde Söyleyeceği Sözler Bâbı
1826-) Bize Hâlid el-Hazzâ İkrime'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -fetih günü- Mekke'ye geldiği zaman, O'nu Abdulmuttalib evlâdlarının oğlancıkları karşıladılar. Peygamber onlardan birini devesinin ön tarafına, diğerini de arka tarafına bindirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Gelmekte Olan Hacıları Karşılamak Ve Üç Kişiyi Bir Binek Hayvanı Üzerine Bindirmek Bâbı
1827-) İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûluilah(sallallahü aleyhi ve sellem) -Medine'den Mekke'ye giderken Zu’l-Huleyfe'deki Şecere Mescidi'nde namaz kılmak, Mekke'den dönüşünde de vadinin ortasındaki Zu’l-Huleyfe'de namaz kılmak ve sabaha kadar burada geceyi geçirmek (ve sabahleyin Medine'ye yönelmek) âdetinde idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Yolcunun Kendi Menziline Gündüzleyin Gelmesi Bâbı
1828-) Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) - sefer dönüşünde- âilesi yanına gelmezdi. O ailesinin yanına ancak kuşluk vakti yahut da öğle ile akşam arasında bir zamanda girerdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Yolcunun Ailesi Yanına Öğle İle Akşam Arasındaki Zaman İçinde Girmesi Bâbı
1829-) Bize Şu'be, Muhârib'den tahdîs etti ki, Câbir ıbn Abdillah (radıyallahü anh):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) seferden dönen yolcunun ailesi yanına geceleyin gelmesini nehyetti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb: Yolcu, Gelmek İstediği Şehre Ulaştığı Zaman, Ailesi Yanına Gece İçinde Gelmez
1830-) Bana Humeyd et-Tavîl haber verdi ki, kendisi Enes ibn Mâlik'ten işitmiştir. Enes (radıyallahü anh) şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferden gelip de Medine'nin yüksek yollarını (veya binalarını) görünce (hızlanması için) devesini salıvermek i'tiyâdında idi. Eğer bineği deveden başka bir hayvan olursa, onu harekete getirip hızlandırırdı. Abdillah el-Buhârî dedi ki: el-Hâris ibnu Umeyr, Humeyd'den yaptığı rivayetinde: Medine'ye sevgisinden dolayı bineğini harekete getirirdi, fıkrasını ziyâde etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Şehre Ulaştığı Zaman Bineğini Süratlendiren Kimse Bâbı
1831-) Bize Kuteybe tahdîs edip şöyle dedi: Bize İsmâîl ibn Ca'fer, Humeyd'den tahdîs etti ki, Enes (bu rivayette "Derecât" yerine) "Cudurât (Duvarlar)" demiştir. hadîsi "Cudurât ( = Duvarlar)" lâfzıyle rivayet etmekte İsmâîl ibn Ca'fer'e el-Hâris ibn Umeyr mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Şehre Ulaştığı Zaman Bineğini Süratlendiren Kimse Bâbı
1832-)  Ben, el-Berâ ibn Âzib(radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: âyet biz Ensârîler hakkında indi. Câhiliyet zamanında Ensâr hacc yapıp da evlerine geldiklerinde, evlerinin kapılarından girmezlerdi de, evlerine arka cihetinden(açtıkları bir delikten) girerlerdi. Bir kerre Ensâr'dan birisi yine böyle evine geldiğinde, delikten değil de, evinin kapısından girmişti. Ve o kimse bu hareketi sebebiyle ayıplanmıştı. Bunun üzerine: "İyilik ve tâat, evlere arkalarından gelmeniz değildir. Fakat iyilik takva edip sakınmadır. Evlere kapılarından gelin. Allah'tan korkun. Tâ ki murâdlarınıza kavuşasınız"(el-Bakara:189) âyeti indi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Yüce Allahın: “evlere Kapılarından Gelin...” El-bakara: Kavli Bâbı
1833-) Bize Mâlik, Sümeyy'den; o da Ebû Salih Zekvân ez- Zeyyât'tan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Sefer, azabdan bir parçadır. O sizden herhangi birinizin yemesine, içmesine, uykusuna mâni' olup intizâmını bozar. Yolcu sefere âid işlerini bitirince ailesine dönmeyi çabuk yapsın" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Bâb:sefer Azâbdan Bir Parçadır.
1834-)  Bana Zeyd ibnu Eslejn haber verdi ki, Bâbası Eşlem şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Omer'in beraberinde Mekke yolunda bulundum. Yolda ona zevcesi Safiyye bintu Ebî Ubeyd'in rahatsızlığının şiddetlendiği haberi ulaştı. Bu sebeble yürüyüşü çabuklaştırdı. Nihayet şafağın (güneşin) batmasının ardından bineğinden indi, akşam ile yatsı namazları arasını birleştirip kıldı. Sonra: Ben gördüm ki Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), yürüyüş O'nun için mühim olduğu zaman (yani seferde acele sürüp gittiğinde) akşam namazını geriye bırakır ve onunla yatsı namazı arasını birleştirirdi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-umre
Konu: Yolcu, Yürümek Kendisi İçin Mühim Olduğu Zaman, Ailesine Dönüşü Çabuklaştırır Bâbı
1835-) Bize Mâlik, Nâfi'den şöyle haber verdi: Abdullah ibn Omer, (Haccâc'ın Abdullah ibn Zubeyr ile harb etmek için Mekke üzerine bir ordu ile yürüdüğü) fitne senesinde umre niyetiyle Mekke'ye gitmek üzere yola çıktı.(Çocukları tarafından kendisine: Bu fitne sebebiyle senin Beyt'i ziyaret etmene mâni' olacaklarını düşünürüz denildiğinde) ibn Omer: Eğer ben Beyt'i ziyaretten rnen olunursam, ben de Rasûlüllah'ın beraberinde yaptığımız gibi yaparım, dedi. umre niyetiyle telbiye edip (Zu’l-Huleyfe'den) ihrâmlandı. Şundan dolayıdır ki, Rasûlüllah da Hudeybiye senesinde böyle umre niyetiyle ihrama girmişti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Bâb: Umre Yapmağa Girişen Kimse Bundan Alıkonulduğu Zaman Nasıl Yapar?
1836-) Ubeydullah ibn Abdillah ile Salim ibn Abdillah şöyle haber vermişlerdir; Haccâc ibn Yûsuf es-Sakafî'nin kumandasındaki Şâm askeri, Abdullah ibn Zubeyr ile harb etmek için Mekke üzerine indikleri gecelerde, biz Bâbamız Abdullah ibn Ümer'e: Bu sene hacc yapmaman sana hiçbir zarar vermez. Çünkü biz bu yıl seninle Beyt arasına girilip, engel olunmasından endîşe ediyoruz, dedik. Omer cevaben: Biz Hudeybiye senesinde Rasûlüllah'ın beraberinde umre için yola çıktığımızda, Kureyş kâfirleri bizimle Beyt arasına girip, bizim Beyt'e varmamıza mâni oldular. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbânını (Hudeybiye'de) kesti, başını tıraş etti (ihramdan çıktı). Sizleri şâhid tutuyorum ki, ben kat'î surette umre yapmayı kendime vâcib kıldım. Allah dilerse ben Mekke'ye giderim. Beyt ile benim aram boş bırakılırsa, Beyt'i tavaf ederim(fiilleri tamamlarım). Eğer Beyt ile benim arama engel olunursa, ben de Peygamber ile beraber Hudeybiye'de bulunduğum zaman Peygamber'in işlediği gibi işlerim (yani kurbân keser, tıraş olur, umre ihramından çıkarım), dedi. akabinde Zu’l-Huleyfe'den umre niyetiyle ihrama girdi. Sonra bir sâat gitti. Sonra: “Alıkonulmak ile ihramdan çıkma cevazında hacc ile umrenin ikisi de birdir, aralarında fark yoktur. Sizleri şâhid kılıyorum ki ben, umremle beraber bir haccı kendime vâcib kıldım” dedi. böylece kıran haccına niyet etti.) Artık bu ikisinden dolayı girdiği ihramdan tâ nahr günü kurbân kesip ihramdan çıkıncaya kadar halâl olmadı. Ve: Kıran haccı niyetiyle ihrama giren kişi (Arafat dönüşü) Mekke'ye gireceği gün Beyt'i bir defa tavaf edinceye kadar ihramdan çıkmaz, der idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Bâb: Umre Yapmağa Girişen Kimse Bundan Alıkonulduğu Zaman Nasıl Yapar?
1837-) Bize Cuveyriye, Nâfi'den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer'in oğullarından bâzısı (yani ya Abdullah, ya Ubeydullah, ya da Salim) -Haccâc'ın İbn Zubeyr'le harb etmek için Mekke'ye indiği yıl umre yapmak istediği zaman- Bâbaları İbn Omer'e: Bu sene Mekke'ye gitmeyip Medîne'de otursanız (daha hayırlı olacak), demişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Bâb: Umre Yapmağa Girişen Kimse Bundan Alıkonulduğu Zaman Nasıl Yapar?
1838-) Bize Muhammed tahdîs edip şöyle dedi : Bize Yahya ibnu Salih tahdîs edip şöyle dedi: Bize Muâviye ibnu Sellâm tahdîs edip şöyle dedi: Bize Yahya ibnu Ebî Kesîr, İkrime'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: İbn Abbâsradıyallahü anhüma: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -Hudeybiye umresinde Ka'be'den men' olunmuştu. Men' olunduğu Hudeybiye'de başını tıraş etti. Kadınlarıyle cinsî münâsebet yaptı, kurbânını kesti. Nihayet gelen sene bir umre(daha) yaptı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Bâb: Umre Yapmağa Girişen Kimse Bundan Alıkonulduğu Zaman Nasıl Yapar?
1839-)  Bize Abdullah ibnu'l-Mübârek haber verip şöyle dedi: Bize Yûnus ibn Yezîd haber verdi ki ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Salim haber verip şöyle dedi: İbnu Omer(radıyallahü anh) şöyle der idi: "Sizden herhangi biriniz (Arafat'ta vakfe yapamayacak surette) haccdan alıkonulup men' edilirse (tutunmak için) size Rasûlüllah'ın sünneti kâfi değil midir? O men' olunan kişi imkân bulursa Beyt'i tavaf ve Safa ile Merve arasını sa'y eder. Sonra ihrâmlıya haram olmuş olan her şey, buna halâl olur. Nihayet gelecek sene hacc eder, bu kimse ya kurbân keser yahut kurbân bulamazsa oruç tutar".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Haccda Men Olunmak Bâbı
1840-) Ve yine Abdullah ibnu'l-Mübârek'ten; o dedi ki: Bana Ma'mer haber verdi ki, ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Salim, İbnu Omer'den bu hadîsin benzerini tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Haccda Men Olunmak Bâbı
1841-) Bize Ma'mer(ibn Râşid), ez-Zuhrî'den; o da Urve'den; o da el-Mısver (radıyallahü anh)'den haber verdi. el-Mısver ibn Mahrame: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye'de tıraş olmazdan evvel kurbân kesti ve sahâbîlerine de böyle yapmalarını, yani tıraştan evvel kurbân kesmelerini emretti, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Alıkonulma Hâlinde Kurban Kesmek, Tıraştan Evveldir Bâbı
1842-) Nâfi' tahdîs etti ki:(Şâm askeri Abdullah ibn Zubeyr'le harb etmek için Mekke'ye indiği gecelerde, Abdullah ibn Omer Mekke'ye gitmek istedikçe, oğulları Abdullah ile Salim, Bâbalarına: Bu yıl hacc etmemen sana zarar vermez, biz seninle Beyt arasına engel olunacağından korkuyoruz dediklerinde) Abdullah ibn Omer: Biz Hudeybiye senesinde Peygamber'in beraberinde umre yapıcılar olarak yola çıktık. Kureyş kâfirleri Beyt'in berisinde ona varmamıza engel oldular. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanlık develerini kesti ve başını tıraş etti (böylece ihramdan çıktı), demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Alıkonulma Hâlinde Kurban Kesmek, Tıraştan Evveldir Bâbı
1844-) Bana Mâlik, Nâfi'den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh), Şâm ordusu fitnesi yılında umre yapmak üzere Mekke istikametine yola çıktığı zaman (oğullarının o yıl hacc yapmamasının daha hayırlı olacağını söylemelerine) cevaben: Eğer ben Beyt'e ulaşmaktan men' olunursam, biz de Rasûlüllah'ın beraberinde iken yaptığımız gibi yaparız, dedi. Ve umre niyetiyle(Zu’l-Huleyfe'den) ihrama girip telbiye etti. Şundan dolayı ki: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de Hudeybiye senesinde böyle umre niyetiyle ihrama girip telbiye etmişti. Abdullah ibn Omer kendi işi hususunda nazar edip düşündü de kendi kendine: Alıkonulmakla ihramdan çıkmanın cevazında umre ile haccın durumu birdir; aralarında fark yoktur, dedi. Akabinde yüzünü yol arkadaşlarına yöneltti de: Umre ile haccın durumu ayrı ayrı değil, birdir. Ben sizleri şâhid kılıyorum ki, ben umre ile beraber haccı da kendime vâcib kıldım, dedi. (Yânı kıran haccına niyet etti.) Mekke'ye varınca umre ve hacc için bir tavaf yaptı ve bunun kendisine kâfi olduğu re'yinde bulunup kurbânını kesti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Alıkonulan Kişi Üzerine -yapamadığı Hacc Yahut Umreden Dolayı- Bedel Yani Kaza Etmek Yoktur Diyen Kimse Bâbı
1845-) Abdurrahmân ibnu Ebî Leylâ'dan; o da Ka'b ibnu Ucre (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Belki sana başındaki haşereler eza veriyor?" buyurdu. Ka'b ibn Ucre: Evet yâ Rasûlallah! dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah: "Başını tıraş et de üç gün oruç tut yahut altı fakiri doyur yahut da bir koyun kurbânı kes!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
1846-) Bana Mucâhid tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibnu Ebî Leylâ'dan işittim, o şöyle dedi: Ka'b ibnu Ucre (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye'de benim baş ucumda durdu. O sırada başımdan bitler düşüyordu. Rasûlüllah: "Başındaki haşereler sana eza veriyor mu?" buyurdu. Ben: Evet, ezâ veriyor! Dedim. Rasûlüllah: "Öyleyse başını tıraş et - yahut tıraş et” buyurdu. Ka'b: İşte bu "Artık içinizden kim hasta olur, yahut başından bir eziyeti bulunursa, ona oruçtan yahut sadakadan, yahut da kurbândan (biriyle) fidye vardır..."(el-Bakara: 196) âyeti benim hakkımda indi, dedi. bana: gün oruç tut, yahut altı fakir arasında bir ferak ( = onaltı rıtl) sadaka ver, yahut kolay gelen bir hayvanı kurbân et" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Yüce Allahın Ya Sadakadan.. El-bakara: Kavli Nin Tefsiri Bâbı
1847-) Abdullah ibn Ma'kıl şöyle demiştir: Ben Ka'b ibn Ucre'nin yanına oturdum ve ona(el-Bakara: 196.âyetteki) fidyeyi sordum. O, şöyle dedi: Bu âyet, husûsî olarak benim hakkımda, fakat umûmî olarak sizin hakkınızda indi: Ben Rasûlüllah'ın yanına götürüldüm. Bitler yüzüm üzerinde saçılıyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sana ulaşan ezanın gözümle görmekte olduğum bu dereceye ulaştığını sanmıyordum -yahut da şöyle buyurdu: Sana ulaşan meşakkatin gözümle görmekte olduğum bu dereceye varacağını düşünmüyordum. Bir koyun bulup kurbân edebilir misin?" buyurdu. Hayır(bulamam), dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah: ise sen ya üç gün oruç tut yahut her bir fakire yarım sâ’ (=520 dirhem) vermek suretiyle altı fakiri doyur!”buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu'l-muhsar Ve Cezâi's…
Konu: Bâb: Fidye Hakkındaki Doyurma Her Fakire Yarım Sâdır.