Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

5525-) Esma (radıyallahü anh) Mekke'de iken oğlu Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e hâmile olmuştu. şöyle dedi: Ben gebelik müddetini tamamlamış olduğum hâlde (Mekke'den yola) çıktım.Muhacir olarak Medine'ye geldim ve Küba'ya indim. Ve Abdullah'ı Küba'da doğurdum. Sonra çocuğumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a götürdüm de kucağına koydum. Sonra Rasülullah bir hurma İstedi, onu çiğneyip ezdikten sonra çocuğun ağzının içine tükürdü. Bu suretle oğlumun mi'desine ilk giren şey, Rasülullah'ın tükrüğü oldu. Sonra Rasûlüllah hurma çiğnemi ile çocuğun damağını oğdu. Bundan sonra çocuğa duâ etti, bereket ve hayır diledi. Ve Abdullah ibnu'z-Zubeyr (Hicretten sonra Medine'deki Muhacir) müslümân aileleri içinde ilk doğan çocuk oldu. Müslümanlar da Abdullah'ın doğumu ile çok sevindiler. Çünkü müslümânlara: Yahudiler sizlere büyü yaptılar, artık sizden çocuk doğmaz, denilmişti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-akıka
Konu: Çocuktan Akîka Kurbânı Kesmeyecek Kimse İçin Çocuğun Doğduğu Günün Sabahında Çocuğa İsim Verilmesi Ve Damağının Tatlı Bir Şeyle Oğulması Bâbı
5526-) Bize Abdullah ibnu Avn, Enes ibn Sîrîn'den haber verdi ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Talha'nın hasta yatmakta olan bir oğlu vardı. Ebû Talha dışarı çıktı, ardından çocuk vefat etti. Ebû Talha dönüp geldiğinde: Oğlum ne yaptı, nasıl oldu? dedi. Ümmü Suleym: Çocuk, olduğundan daha sakin hâldedir, dedi. sonra Ümmü Suleym, kocası Ebû Talha'ya akşam yemeğini takdîm etti, o da yemeği yedi. Sonra Ümmü Suleym ile cinsî münâsebet yaptı, Ebû Talha bu işi bitirip ayrılınca, Ümmü Suleym ona: Çocuğu defn et! dedi. Talha sabaha ulaşınca Rasûlüllah'a geldi ve yaptıkları işi O'na haber verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Siz bu gece cinsî münâsebet mi yaptınız?" buyurdu. Ebû Talha da: Evet, dedi. Rasûlüllah: "Yâ Allah! Bunlara bu gecelerini mübarek kıl!" diye dua etti. Ümmü Suleym sonra bir oğlan doğurdu. dedi ki: Ebû Talha: Bu çocuğu muhafaza et de böylece Peygamber'in yanına götür, dedi. de bu çocuğu Peygamber'e götürdü. Ümmü Suleym benim yanımda birkaç tane hurma da göndermişti. Peygamber çocuğu aldı da: "Enes'in yanında birşey var mı?" diye sordu. Oradakiler: Evet, hurmalar vardır, dediler. o hurmaları aldı, onları ağzında çiğneyip ezdi, sonra kendi ağzından aldı da onu çocuğun ağzının içine kattı ve damağını onunla ovaladı. Çocuğa da Abdullah adını verdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-akıka
Konu: Çocuktan Akîka Kurbânı Kesmeyecek Kimse İçin Çocuğun Doğduğu Günün Sabahında Çocuğa İsim Verilmesi Ve Damağının Tatlı Bir Şeyle Oğulması Bâbı
5527-) Bize Muhammed ibnu'UMüsennâ tahdîs etti. Bize İbnu Ebî Adiyy, İbnu Avn'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Enes'ten olmak üzere tahdîs edip bu hadîsi sevketti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-akıka
Konu: Çocuktan Akîka Kurbânı Kesmeyecek Kimse İçin Çocuğun Doğduğu Günün Sabahında Çocuğa İsim Verilmesi Ve Damağının Tatlı Bir Şeyle Oğulması Bâbı
5530-) Habîb ibnu'ş-Şehîd şöyle demiştir: Muhammed ibnu Sîrîn bana, el-Hasen el-Basrî'ye akîka hadîsini kimden işittiğini sormamı emretti. Ben de gidip el-Hasen'e bunu sordum. el-Hasen: Ben o hadîsi Semure ibn Cundeb (radıyallahü anh)'den işittim, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-akıka
Konu: Akîkada Çocuktan Ezayı Gidermek Bâbı
5531-) Bize ez-Zuhrî, İbnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):" (İslâm'da) Fera' da, atîre de yoktur" buyurmuştur. devenin ilk yavrusudur ki, Câhiliye Arabları bunu tâgûtları için kesiyorlardı. "Atîre" de receb ayında kesmekte oldukları hayvandır .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-akıka
Konu: El-ferau Yani Devenin İlk Doğurduğu Yavru Bâbı
5532-) Bize ez-Zuhrî, Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebü Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Feraa ve atîre yoktur" buyurmuştur. "el-Ferau" deve ve koyun makûlesi hayvanların insanlar lehine doğurulmuş olan ilk yavrusudur. Müşrikler bu yavruları tâgûtları için keser, kurbân ederlerdi. "Atîre" de receb ayında kesmekte oldukları hayvanlardı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-akıka
Konu: Atîre Kurbânı Babı
5533-) Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mi'râd avını sordum. Peygamber: "Okun sivri tarafı isabet eden avı ye! Okun enli tarafı isabet eden avı yeme! Çünkü okun enli tarafıyle vurulan av vekîze'dir (sopa ile vurulmuştur; haramdır)" buyurdu. Peygamber'e köpekle yapılan avın hükmünü de sordum. Peygamber şöyle buyurdu: "Köpeğin senin için tuttuğu (ve muhafaza ettiği) avı ye! Çünkü köpeğin avı yakalayıp tutması şer'î kesimdir. Eğer köpeğin avı yakalayıp öldürmüş ise ve kendi köpeğinin veya köpeklerinin yanında başka bir köpek de bulursan ve bu sebeble yabancı köpeğin kendi köpeğin ile birlikte avı yakalayıp öldürmüş olmasından endişelenirsen, bu hâlde o avı yeme! Çünkü senin ava salıverirken çektiğin Besmele kendi köpeğine âiddir, başka köpek için değildir" .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Avlanacak Hayvan Üzerine Bismillah Demek Bâbı
5534-) eş-Şa'bî şöyle demiştir: Ben Adiyy ibn Hâtim'den sordum. O da: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan mi'râdla avlanmanın hükmünü sordum: "Mi'râdın keskin tarafını isabet ettirdiğin zaman onu ye! Mi’râdın enli tarafını isabet ettirdiğinde bununla avı öldürdüysen, işte bu vekîzdir, artık onu yeme!" buyurdu. dedi ki:) Ben köpeğimi av üzerine salarım, dedim. Rasûlüllah: "Av köpeğini Besmele çekerek salıverdiğin zaman o avın etini ye!" buyurdu. Bu av köpeği avı tuttuktan sonra yerse? diye sordum. Rasûlüllah: "Bu hâlde yeme! Çünkü köpek avı senin için tutmamıştır, ancak kendi nefsi için tutmuştur" buyurdu. Ben köpeğimi av yüzerine gönderiyorum da onun yanında başka bir köpek buluyorum? dedim. "O zaman o avdan yeme. Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Besmele çektin, diğer köpek üzerine Besmele çekmedin!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Mirâdla Yapılan Av In Hükmü Bâbı
5535-)  Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah! Biz av yapma öğretilmiş olan köpeklerimizi av üzerine göndeririz? dedim. aleyhi ve sellem): "Onların senin için tuttukları avı ye!" buyurdu. Ben: Bu köpekler tuttukları avı öldürürlerse? dedim. Rasûlüllah: "Öldürseler de yine ye (çünkü öldürme avın tezkiyesidir)” buyurdu. Biz ava mi'râd atıyoruz? dedim. Rasûlüllah: "Delip yaraladığı avı ye! Enli tarafıyle dokunup öldürdüğü avı yeme!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Mirâdın Enli Tarafıyle Vurulan Hayvan In Hükmü Bâbı
5536-) Ebû Sa'lebe el-Huşenî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ Nebiyye'llâh! Biz kitâb ehli bir kavmin diyarında (Şam'da) bulunuyoruz. Biz müslümânlar bunların kaplarını kullanıp içlerinde yemek yiyebilir miyiz? Yine ben bir av sahasında bulunuyorum, yayımla, okumla öğretilmemiş köpeğimle, öğretilmiş köpeğimle av yapabilir miyim? Benim için iyi ve doğru olan nedir? diye sordum. Peygamberi(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevâb verdi: "Kitâb ehli kaplarına âid zikrettiğin sorunun cevâbı şöyledir: Eğer siz kitâb ehli kaplarından başka yemek kapları bulursanız, onların kaplarından yemeyiniz! Eğer onların kaplarından başka bulamazsanız, kitâb ehlinin kaplarını yıkayıp, onların içinde yiyiniz.(Av mes'elesine gelince:) Yayınla, okunla Allah adını anarak avlarsan, onu ye! Allah adını zikrederek öğretilmiş köpeğinle avladığın avın etini de ye! Öğretilmemiş köpeğinle avladığında avı (diri iken) yetişip boğazlarsan, onu da ye!" .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Yay Avı Nın Hükmü Bâbı
5541-) Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah'a sorup: Biz şu av köpekleriyle av yapmakta olan bir kavimiz (bunlarla avladıklarımızdan yemek bize halâl olur mu)? dedim. aleyhi ve sellem): "Allah'ın ismini anıp da öğretilmiş köpeklerini av üzerine gönderdiğin zaman öldürseler bile onların size tuttukları avlardan ye. Ancak köpeğin avdan yemesi müstesnadır. Çünkü o takdirde ben, köpeğin avı kendisi için tutmuş olmasından endîşe ederim. Şayet senin köpeklerine başka birtakım köpekler karışmış ise, o zaman beraber tuttukları avı yeme!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Bâb: Öğretilmiş Bile Olsa Köpek Avdan Yediği Zaman O Avı Yemek Haram Olur
5543-) Ve Abdu’l-A'lâ, Dâvûd ibn Ebî Hind'den; o da Âmir eş-Şa'bî'den söyledi ki, Adiyy, Peygamber'e: Ava okunu atar da avın izini iki ve üç gün ta'kîb eder, sonra avı ölmüş olarak ve oku da hayvanda saplamış vaziyette bulur olduğunu söylemiş. Peygamber de ona: "Eğer isterse avı yer" buyurmuştur .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Avlanan Hayvan Avcıdan İki Yâhud Üç Gün Kaybolduğu Zaman, Bu Avın Hükmü Bâbı
5544-)  Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah, ben köpeğimi Bismillah diyor, gönderiyorum (onun her avladığı bana halâl olur mu)? dedim. aleyhi ve sellem): "Besmele çekerek köpeğini gönderdiğin, o da avı yakalayıp öldürdüğü ve ondan yediği takdirde, artık sen o avdan yeme! Çünkü köpek onu ancak kendisi için tutmuştur" buyurdu. Ben köpeğimi gönderiyorum, sonra onun beraberinde başka bir köpek daha buluyorum, avı bu iki köpekten hangisinin yakaladığını bilemiyorum? dedim. "Bu takdirde sen o avın etini yeme! Çünkü sen Besmele'yi ancak kendi köpeğin üzerine çekmiştin, başka köpek üzerine çekmemiştin" buyurdu. yine Peygamber’e mi'râd denilen iki tarafı ince, ortası enli odunla avlanan avı sordum. Peygamber: "Sen onun sivri tarafıyle avladıysan o avı ye, enli tarafıyle avladın ve öldürdün ise, o (haram kılınan) vekîze'dir; artık sen onu yeme!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Bâb: Avcı, Avının Yanında Başka Bir Köpek Bulduğu Zaman Av Yenmez Olur
5545-) Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah'a: Biz şu köpeklerle av yapmakta olan bir kavimiz (bu halâl mı yoksa haram mı)? diye sordum. aleyhi ve sellem): "Öğretilmiş köpeklerini Allah'ın ismini anarak gönderdiğin zaman, onların sana tuttukları avdan ye! Köpeğin avdan yemesi hâlinde ise, artık sen yeme! Çünkü ben köpeğin o avı ancak kendi canı için tutmuş olmasından endîşe ederim. Eğer senin köpeklerine başka bir köpek karışmış ise, o takdirde de onların avladığı avı yeme!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Avcılık Yapmak Ve Avcılıkla Meşgul Olmak Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
5546-) Hayve ibnu Şurayh şöyle demiştir; Ben Rabîa ibnu Yezîd ed-Dımaşkî'den işittim, şöyle dedi: Bana Ebû İdrîs Âizullah haber verip şöyle dedi: Ben Ebû Sa'lebe el-Huşenî (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Ben Rasûlüllah'a geldim de: Yâ Rasûlallah! Bizler, kitâb ehli olan bir kavmin arazîsinde bulunuyoruz, onların kapları içinde yemek yiyoruz. Yine biz av hayvanları bulunan bir arazîdeyiz, ben orada yayımın oku ile, öğretilmiş köpeklerimle ve öğretilmemiş köpeklerimle av yapıyorum. Bana bunlardan halâl olanlarını haber ver! dedim. aleyhi ve sellem) şöyle cevâb verdi: "Kitâb ehli bir kavmin arazîsinde bulunup onların kaplarından yemekte olduğunu zikrettin, bunun cevâbına gelince, şöyledir: Eğer siz onların kaplarından başka yemek kapları bulursanız, kitâb ehlinin kaplarında yemek yemeyin. Eğer onlarınkinden başka kap bulamazsanız, onların kaplarını yıkayınız, sonra onların içinde yemek yiyiniz. Avı bulunan bir arazîde olduğunu zikrettin; bunun cevâbına gelince şöyledir: Yayının okuyla avladığın ve Allah'ın ismini zikrettiğin avı sonra ye! Allah 'ın ismini anarak öğretilmiş köpeğinle avladığın avı da bundan sonra ye! Öğretilmemiş köpeğinle avladığında, avı diri iken yetişip boğazlarsan, onu da ye!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Avcılık Yapmak Ve Avcılıkla Meşgul Olmak Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
5547-)  Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (bir seferde) Merru'z-Zahrân'da iken bir tavşanı ürkütüp kaçırdık. Bâzıları arkasından koştular, nihayet yorulup âciz kaldılar. Ben de hayvanın arkasından koştum, nihayet onu yakaladım. Ve onu Ebû Talha'ya getirdim. Ebû Talha onun uyluğunun üst tarafını ve iki budunu (benimle) Peygamber'e yolladı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bu tavşan hediyesini kabul etti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Avcılık Yapmak Ve Avcılıkla Meşgul Olmak Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
5548-) Ebû Katâde (Hudeybiye yılında, seferde)Rasûlüllah'ın beraberinde idi. Nihayet Mekke yolunun bir kısmında olduğu zaman Ebû Katâde bâzı arkadaşlarıyle beraber geri kaldı. (Çünkü Peygamber onları, düşmanı keşf için göndermişti.) Arkadaşları ihrâmlı idi, Ebû Katâde ise ihrâmsızdı. Ebû Katâde bu sırada bir yaban eşeği gördü, hemen atının üzerine binip doğruldu. Sonra arkadaşlarından kamçısını uzatıp vermelerini istedi. Onlar bunu kabul etmeyip çekindiler. Onlardan mızrağını istedi, (ihrâmlı oldukları için) yine çekinip vermediler. Ebû Katâde bunları bizzat aldı, sonra yaban eşeği üzerine şiddetle koşturdu ve onu öldürdü. Rasûlüllah'ın sahâbîlerinin bâzısı onun etinden yedi, bâzısı da çekinip yemedi. Rasûlüllah'a eriştikleri zaman bunun yenilip yenilmeyeceğini kendisine sordular. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Bu ancak yenilecek birşeydir, Allah onu sizlere yenilecek taam kıldı" buyurmuştur . İsmâîl tahdîs edip şöyle dedi: Bana Mâlik, Zeyd ibn Eslem'den; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Katâde'den bunun benzeri olan hadîsi tahdîs etti. Ancak burada Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Onun etinden beraberinizde birşey var mı?" buyurmuştur .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Avcılık Yapmak Ve Avcılıkla Meşgul Olmak Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
5550-) Ebû Katâde'nin himayesindeki Nâfi' ile Tev'eme'nin himayesinde bulunan Ebû Salih şöyle demişlerdir: Biz Ebû Katâde'den işittik, şöyle dedi: Ben Mekke ile Medine arasında (ki el-Kâha mevkiinde)Peygamber'in maiyyetinde idim. Peygamber ve sahâbîleri (Hudeybiye zamanında umre niyetiyle) ihrama girmişlerdi. Ben ise at üzerinde ihrâmsız bir adam idim. Ve ben o sırada dağlar üzerinde yükseklere çok çıkıcı bir kimse idim. Ben bu vaziyet üzere bulunduğum sırada insanların birşeye doğru şevkle bakmakta olduklarını gördüm. Ben de o şeye doğru bakmaya davrandım. Ve o şeyin bir yaban eşeği olduğunu gördüm. Arkadaşlarıma: Bu nedir? dedim. Onlar: Biz bilmeyiz! dediler. Ben: O bir yaban eşeğidir, dedim. da: O, senin gördüğün şeydir, dediler. Ben kamçımı yerde unutmuştum. Onlara: Kamçımı bana uzatıp verin! dedim. Onlar: Biz o hayvan aleyhine sana yardım etmeyiz, dediler. de inip kamçımı kendim aldım. Sonra o hayvanın izi üzerinde atımı koşturdum. Çok olmadan hayvana yetiştim ve nihayet ayaklarından yaraladım (hareket edemedi). Akabinde arkadaşlarımın yanına geldim ve onlara: Haydi kalkın da yaban eşeğini yüklenip kaldırıverin! dedim. Onlar: Biz ona dokunmayız! dediler. üzerine ben onu kendim, atıma yükledim ve sonunda onların yanına getirdim. Bâzıları onun etini yemekten çekindi, bâzıları da ondan yediler. Ben: Sizler için bunun yenilip yenilmeyeceğini Peygamber'den soracağım, dedim. Peygamber'e yetiştim de vâki' olan işi kendisine söyledim. Peygamber.(sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Yanınızda ondan birşey var mı?" diye sordu. Ben: Evet, var, dedim. Peygamber: "Yiyiniz; o, Allah'ın sizlere rızk yaptığı bir yiyecektir" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Dağlar Üzerinde Avlanmaya Çalışmak Bâbı
5551-) ibn Cureyc şöyle demiştir: Bana Amr ibn Dînâr haber verdi ki, kendisi Câbir (radıyallahü anh)'den şöyle derken işitmiştir: Biz Ceyşu'l-Habet gazvesine çıktık, Ebû Ubeyde kumandan yapıldı. Biz şiddetli bir açlığa düştük. Bu sırada deniz bize benzeri görülmeyen büyük bir ölü balık attı. Buna ''Anber'' deniliyordu, işte biz bu balıktan yarım ay yedik. Ebû Ubeyde bunun kaburga kemiklerinden birini alıp dikti de bir süvârî bunun altından geçip gitti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Yüce Allahın: Deniz Avı Yapmak Ve Onu Yemek -kendinize De, Yolcuya Da Bir Fâide Olmak Üzere- Sizin İçin Halâl Edildi... El-mâide: Kavli Bâbı
5552-) Amr ibn Dînâr şöyle demiştir: Ben Câbir(radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri üçyüz süvârî olarak bir sefere gönderdi. Emîrimiz Ebû Ubeyde idi. Kureyş'in bir kervanım gözetliyorduk. Bize şiddetli bir açlık isabet etti. Hattâ biz Habat denilen muğaylan fasilesinden dikenli bir ağacın yapraklarını, yemişlerini yedik. İşte bundan dolayı bu sefere Ceyşu'l- Habat ismi verildi. Bu sırada deniz sahile "Anber" denilen büyük bir balık attı. Biz yarım ay bunun etinden yedik ve yağıyle yağlandık, nihayet vücûdlarımız iyileşti. dedi ki: Ebû Ubeyde bu balığın kaburga kemiklerinden birini alıp dikti de onun altından bir süvârî geçti. Bizde bir adam vardı, açlık şiddetli olduğu zaman üç tane dişi deve kesmişti. Bunları yedikten sonra tekrar acıktıklarında üç dişi deve daha kesmişti. Sonra Ebû Ubeyde (Omer'in isteği ile) onu develeri kesmekten nehyetti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Yüce Allahın: Deniz Avı Yapmak Ve Onu Yemek -kendinize De, Yolcuya Da Bir Fâide Olmak Üzere- Sizin İçin Halâl Edildi... El-mâide: Kavli Bâbı
5553-) Ebû Ya'fûr şöyle demiştir: Ben İbnu Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'dan işittim: Biz, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde yedi yahut altı gazvede bulunduk, biz O'nun beraberinde çekirge yiyorduk, dedi. es-Sevrî, Ebû Avâne, İsrâîl, Ebû Ya'fûr'dan; o da İbn Ebî Evfâ'dan: "Yedi gazve" şeklinde söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Çekirge Yenilmesi Bâbı
5554-) Bana Ebû Sa'lebe el-Huşenî (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Ben Peygamber'e geldim de: Yâ Rasûlallah! Biz kitâb ehli arazîsinde bulunuyoruz ve onların kapları içinde yiyoruz. Yine biz av arazîsinde bulunuyoruz, ben yayımla av yapıyorum, öğretilmiş ve öğretilmemiş köpeğimle de av yapıyorum, dedim. aleyhi ve sellem): "Kitâb ehli arazîsinde bulunduğunu zikrettin, bunun cevâbı şudur: Sizler bundan başka yemek kapları bulamamanız hâli müstesna, onların kapları içinde yemeyiniz. Başka yemek kapları bulamazsanız, o takdirde kapları yıkayınız, sonra içlerinde yiyiniz. Av arazîsinde bulunduğunu zikrettin; bunun cevâbı şudur: Sen Allah’ın ismini anarak öğretilmiş köpeğinle avladığın avı da ye! Öğretilmemiş köpeğinle avladığını, ölmeden yetişip boğazlarsan, onu da ye!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Mecûsîlerin Kapları Ve Meyte Nin Hükmü Bâbı
5555-) Seleme ibnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Hayber'i fethettikleri günün akşamına girdikleri zaman mücâhidler birçok ateşler yaktılar. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu ateşleri ne üzerine yaktınız?" diye sordu. Mücâhidler: Evcil eşeklerin etlerini pişirmek üzere yaktık, dediler. Peygamber: "Bu etleri dökünüz ve tencerelerini de kırınız!" buyurdu. Bu emir üzerine topluluktan bir adam ayağa kalktı da: İçlerindekileri döksek de tencereleri yıkasak (olur mu)? dedi. Peygamber: "Yâhud öyle yapın!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Mecûsîlerin Kapları Ve Meyte Nin Hükmü Bâbı
5556-)  Râfi' ibn Hadîc (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (Huneyn dönüşünde Tıhâme'deki) Zu’l-Huleyfe mevkiinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunduk. İnsanlara bir açlık isabet etti. Biz (Huneyn'de) birçok deve ve koyun ele geçirmiştik. Peygamber ordunun arkalarında kalmıştı. Sahâbîler acele edip ganimet hayvanlarından kesip tencerelere yerleştirmişlerdi. Peygamber onlara ulaştı ve emretti de tencereler devrildi. Bundan sonra Peygamber ganîmet mallarını taksim etti. (Develerin ve koyunların taksiminde) on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden birisi kaçmıştı. Ordu içinde pek az at bulunuyordu. Mücâhidler onu ta'kîb ettilerse de deve onları yorup âciz bıraktı. Mücâhidler'den bir adam ona ok atıp vurdu da bu sebeble Allah onu habsedip durdurdu. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Vahşî hayvanların kaçakları gibi, bu hayvanların da muhakkak kaçakları vardır. Bunlardan biri sizin zararınıza kaçarsa, ona böyle muamele ediniz (yani avlar gibi vurunuz)" buyurdu. şöyle demiştir: Dedem, Peygamber'e dedi ki: Bizler yarın düşmana kavuşacağımızı umuyoruz, yahut düşmana kavuşmaktan endîşe ediyoruz. Beraberimizde bıçaklar da bulunmaz. Bu hâlde kamışlarla hayvan kesebilir miyiz? diye sormuş. "Bol kan akıtan herşey ile kesilir, üzerine Allah'ın ismi anılırsa ondan ye! Yalnız dişler ve tırnaklarla kesilmez. Bunun sebebini size haber vereceğim: Dişe gelince; bu bir kemiktir (kesmez), tırnaklara gelince; onlar da Habeşliler'in bıçaklarıdır" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Kesilecek Hayvan Üzerine Bismillah Demek Ve Kasden Besmeleyi Terkeden Kimse Bâbı
5559-) Bize Mu'temir, Ubeydullah'tan; o da Nâfi'den tahdîs etti. Nâfî', Ka'b ibn Mâlik'in oğlundan işitmiştir. O, Abdullah ibn Omer'e haber veriyordu. Ona da babası Ka'b ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Kendilerinin bir cariyesi vardı. Bu kadın Sel' Dağı'nda onların koyun sürüsünü güderdi. Bu kadın bir gün güttüğü sürüden bir koyunun ölmek üzere olduğunu gördü de hemen sert bir taşı kırdı ve keskin taş parçasıyle koyunu kesti. Ka'b aile halkına: Ben Peygamber'e gidip bunu O'ndan soruncaya kadar yahut Peygamber'e soracak bir kimse gönderip öğreninceye kadar koyunun etinden yemeyin, dedi. ya kendisi Peygamber'e geldi yahut birisini gönderdi de koyunun kesilme suretini sordu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) koyunun etini yemeyi emretti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Kamış, Beyaz Çakmak Taşı Ve Demirden Bol Kan Akıtan Şeyler Le Kesmek Bâbı
5560-) Bize Cuveyriye, Nâfi'den; o da Selime oğulları'ndan bir adamdan tahdîs etti ki, o adam, Abdullah ibn Omer'e şöyle haber vermiştir: Ka'b ibn Mâlik'in bir cariyesi vardı. Bu kadın Medîne çarşısına yakın olan -ki o Sel' Dağı'dır- Cumeyl'de Ka'b'ın koyun sürüsünü güderdi. Bir koyun yaralandı. Kadın hemen bir taş kırıp, onunla koyunu kesti. Kadının bu kesme suretini Peygamber'e zikrettiler. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) onlara bu koyunu yemelerini emretti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Kamış, Beyaz Çakmak Taşı Ve Demirden Bol Kan Akıtan Şeyler Le Kesmek Bâbı
5561-)  Râfi' ibn Hadîc (radıyallahü anh): Yâ Rasûlallah! Bizim (hayvan kesecek) bıçaklarımız yoktur? dedi. aleyhi ve sellem): "Üzerine Allah'ın ismi anılarak bol kan akıtan herşeyle kestiğini ye! Yalnız tırnaklarla dişler müstesnadır. Tırnaklara gelince, onlar Habeşliler'in bıçaklarıdır. Dişlere gelince, o bir kemiktir (kesmez)" buyurdu. bir deve kaçmıştı. Onu (Allah, ordudan bir adamın attığı ok sebebiyle) habsetmişti. Bunun üzerine Rasûlüllah: "Vahşî hayvanların kaçıcıları gibi, evcil hayvanların da kaçakları vardır. Bunlardan biri size galebe ederse, ona böyle muamele ediniz" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Kamış, Beyaz Çakmak Taşı Ve Demirden Bol Kan Akıtan Şeyler Le Kesmek Bâbı
5563-) Bana Mâlik, Nâfi'den; o da Ensâr'dan olan bir adamdan; o da Muâz ibn Sa'd'dan yahut Sa'd ibn Muâz'dan tahdîs etti ki, o şöyle haber vermiştir: Ka'b ibn Mâlik'in Sel' Dağı'nda koyun sürüsünü güden bir cariyesi vardı. O sürüden bir koyun yaralandı. Câriye koyun ölmeden yetişti de onu keskin bir taşla kesti. Bu vak'a Peygamber'e soruldu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "O koyunu yiyiniz" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Kadının Ve Cariyenin Kestiği Hayvan Bâbı
5566-) Abdullah ibn Mugaffel (radıyallahü anh): Biz Hayber kasrını muhasara ediyorduk. Bu sırada bir insan, içinde yağ bulunan bir dağarcık attı. Ben hemen onu almak için fırladım. Arkama dönünce Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm de O'ndan utandım, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Harb Ehli Olan Yâhud Harb Ehli Olmayan Kitâblıların Kestikleri Hayvanlar Ve Yağları Bâbı
5567-)  Râfi' ibn Hadîc (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah, bizler yarın düşmanla karşılaşacağız. Yanımızda hayvan kesecek bıçaklar bulunmuyor? dedim. da: "Acele davran (da hayvan boğularak ölmesin) yahut keseceğin hayvanı bol kan akıtacak şeyle öldür, üzerine Allah'ın ismi zikrolunandan ye! Yalnız dişle tırnak müstesnadır. Bunun sebebini sana söyleyeceğim: Dişe gelince, o bir kemiktir (kesmez). Tırnağa gelince, o da Habeşliler'in bıçaklarıdır" buyurdu. deve ve koyun ganimetleri elde etmiştik. Onlardan bir deve. kaçtı. Bir adam ok atıp onu habsetti. Bunun üzerineRasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Vahşî hayvanların kaçanları gibi, ehlî hayvanların da kaçanları vardır. Bunlardan birisi size galebe ederse, ona böyle vurma muamelesi yapınız" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Hayvanlardan Âsî Olup Kaçan, Vahşî Hayvan Menzilesinde Olur Bâbı
5568-) Hişâm ibn Urve şöyle demiştir: Bana kadınım Fâtıma bintu'l-Munzir haber verdi ki, Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh): Biz Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında atı gerdanından kestik de onun etini yedik, demiştir. İshâk ibn Râhûye tahdîs etti. O, Abdete'den işitmiştir. O da Hişâm'dan; o da zevcesi Fâtıma bintu'l-Munzir'den; o da Esma'dan ki, Esma: Biz Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Medine'de iken beygiri boğazından kestik de onun etini yedik, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Deveyi Gerdandan, Diğerlerini Boğazdan Kesme Bâbı
5570-) Bize Cerîr, Hişâm'dan; o da Fâtıma bintu'l-Munzir'den tahdîs etti ki, Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh): Biz Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında beygiri gerdanından kestik de onu yedik, demiştir. hadîsi Hişâm'dan "Nahr" kelimesiyle rivayet etmekte Vekî' ibnu'l-Cerrâh ile Sufyân ibn Uyeyne, Cerîr ibn Abdilhamîd'e mutâbaat etmişlerdir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Deveyi Gerdandan, Diğerlerini Boğazdan Kesme Bâbı
5571-) Hişâm ibn Zeyd şöyle dedi: Ben, dedem Enes ibn Mâlik'in beraberinde (Haccâc ibn Yûsuf'un amca oğlu ve Basra vâlî naibi olan) el-Hakem ibnu Eyyûb'un yanına girdim. Enes, birtakım oğlan çocukları yahut gençler gördü ki, onlar bir tavuğu atış hedefi dikmişler de ona atış yapmaktalar. Bunun üzerine Enes: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanların (atış yapmak için) bağlanıp hab-sedilmelerini nehyettî, dedi. İshâk ibnu Saîd ibn Amr, babasından haber verdi ki, o İbn Omer'den tahdîs ederken işitmiştir: İbn Omer, Yahya ibn Saîd'in yanına girmiş. Bu sırada Yahya'nın oğullarından bir oğlan bir tavuğu bağlamış da ona atış yapıyordu. İbn Omer tavuğa doğru yürüyüp nihayet onu bağından çözmüş, sonra o tavuğu ve ona atış yapan oğlanı beraberine alıp getirmiş de: Oğlanlarınızı bu kuşu öldürmek için habsetmelerinden men' ediniz. Çünkü ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim; O, herhangibir hayvanın yahut başkasının öldürmek için bağlanıp habsedilmesini nehyetti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Herhangi Bir Hayvanı Diri İken Bâzı Organlarını Kesmenin, Bağlanıp Habsedilmiş Olarak İşkence Etmenin Ve Canlı Atış Hedefi Yapmanın Mekruh Yânı Çirkin Olması Bâbı
5573-) Saîd ibn Cubeyr şöyle demiştir: Ben İbn Omer'in yanında idim. Beraberindeki topluluk, bir tavuğu hedef dikip de atış yapmakta bulunan birtakım gençlerin yahut bir grup insanın yanına uğradılar. Bu atış yapanlar İbn Omer'i görünce, atıştan dağıldılar. İbn Omer: Bu tavuğu kim dikti? İyi biliniz ki,Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) canlı bir hayvanı böyle atış hedefi edinen kimseye la'net etti, dedi. hadîsi Şu'be'den rivayet etmekte Süleyman ibn Harb, Ebû Bişr'e mutâbaat etmiştir. Minhâl, Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Omer'den: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) canlı hayvana böyle müsle (yani işkence ve azâb) yapana la'net etti, diye tahdîs etti. ibn Sabit, Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Abbâs'tan; o da Peygamber'den, buna yakın lafızla olan hadîsi söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Herhangi Bir Hayvanı Diri İken Bâzı Organlarını Kesmenin, Bağlanıp Habsedilmiş Olarak İşkence Etmenin Ve Canlı Atış Hedefi Yapmanın Mekruh Yânı Çirkin Olması Bâbı
5575-) Bana Adiyy ibnu Sabit haber verip şöyle dedi: Ben Abdullah ibnu Yezîd'den işittim ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) açıktan ve zorla başkasının malını almaktan ve bir canlının organlarını kesmekten nehyetmiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Herhangi Bir Hayvanı Diri İken Bâzı Organlarını Kesmenin, Bağlanıp Habsedilmiş Olarak İşkence Etmenin Ve Canlı Atış Hedefi Yapmanın Mekruh Yânı Çirkin Olması Bâbı
5576-) Ebû Mûsâ, yani el-Eş'arî (radıyallahü anh): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i tavuk eti yerken gördüm, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Tavuk Eti Bâbı
5577-) Zehdem ibn Mudarrib el-Cermî şöyle demiştir: Biz, Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nin yanında bulunuyorduk. Bizimle Cerm'den olan şu kabile arasında kardeşlik akdi olduğu için, onlar tarafından Ebû Musa'ya, içinde tavuk eti bulunan bir yemek getirildi. Topluluk içinde kızıl suratlı bir adam da oturmaktaydı ve bu adam sofrasına yaklaşmamıştı. Ebû Mûsâ ona: Yemeğe yaklaş! Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı tavuk etinden yerken gördüm, dedi. adam: Ben bu hayvanın, iğrendiğim bir şeyi yediğini gördüm de bir daha tavuk eti yememeğe yemîn ettim, dedi. Mûsâ, ona: Sofraya yanaş! Ben sana haber veriyorum -yahut söylüyorum-: Ben, Eş'arîler'den bir topluluk içinde Peygamber'in yanına geldim. O'nu öfkeli bir hâlde buldum. Kendisi (Tebûk seferi hazırlığı için) sadaka develerinden birtakım develeri taksim ediyordu. Biz de binmek ve yüklemek için kendisinden deve istedik. Rasûlüllah bizleri “develere yüklemeyeceğine” yemîn etti. "Yanımda sizleri üzerine yükleyebileceğim deve yoktur" buyurdu. Sonra Rasûlüllah'a deve ganimetleri getirildi. Bunun üzerine: "Eş'arîler nerede, Eş'arîler nerede?" dedi. Mûsâ dedi ki: Akabinde Rasûlüllah bizlere yüksek hörgüçlü ve beyazlı beş tane deve verdi. Biz develeri alınca biraz eğlendik. Ben arkadaşlarıma: Rasûlüllah yaptığı yemini unuttu. Vallahi bizler Rasûlüllah'ı yemininden gaflette bırakıp, unutturduk; biz bundan sonra felah bulmayız! dedim. hemen Peygamber'in yanına döndük ve: Yâ Rasûlallah! Biz Sen'den bizleri develere yüklemeni (yani bize deve vermeni) istemiştik. Sen de bizi deveye yüklemeyeceğine yemîn etmiştin. Biz Sen'in bu yeminini unuttun zannettik! dedik. "Şübhesiz sizleri develere yükleyen ancak Allah'tır. Vallahi ben eğer Allah isterse, birşeye yemîn eder de yemin ettiğim şeyden başkasını daha hayırlı görürsem, muhakkak o daha hayırlı olan işi yaparım ve yeminimi keffâretle çözerim" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Tavuk Eti Bâbı
5578-) Bize Hişâm ibn Urve, Fâtıma bintu'l-Munzir'den tahdîs etti ki Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh): Biz Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir beygiri gerdanından kestik de onu yedik, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Atların Etleri Bâbı
5579-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Amr ibn Dînâr'dan; o da Muhammed ibn Alî ibni'l-Hüseyin'den tahdîs etti ki, Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber muhasarası gününde eşek etlerinden yemeyi nehyetti, atların etleri hususunda ruhsat verdi, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Atların Etleri Bâbı
5580-) Bize Abde, Ubeydullah'tan; o da Sâlim'den; o da Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hayber günü ehlî eşeklerin etlerinden nehyettiğini haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5581-) Bana Nâfi' tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) evcil eşeklerin etlerinden nehyetti, demiştir. ibnu'l-Mubârek, Ubeydullah'tan; o da Nâfi'den olmak üzere Yahya'ya mutâbaat etmiştir. Ebû Usâme de Ubeydullah'tan; o da Sâlim'den diye söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5582-) Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Muhammed ibn Ali nin iki oğlu Abdullah ile el-Hasen'den; onlar da babaları Muhammed'den haber verdi ki, Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber yılında mut'a denilen muvakkat nikâhtan ve evcil eşeklerin etlerinden nehyetti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5583-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Amr ibn Dinar'dan; o da Muhammed ibn Alî el-Bâkır'dan tahdîs etti ki, Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber günü eşeklerin etleri (ni yemek)ten nehyetti, atların etleri hususunda ruhsat verdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5584-) Şu'be şöyle demiştir: Bana Adiyy ibn Sabit tahdîs etti ki, el-Berâ ibn Âzib ile Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) ikisi de: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), eşeklerin etlerini (yemekten) nehyetti, demişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5585-) Ebû İdrîs şöyle haber vermiştir: Ebû Sa'lebe el-Huşenî (radıyallahü anh): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ehlî eşeklerin etlerini haram kaldı, demiştir. hadîsi İbn Şihâb'dan rivayet etmekte ez-Zubeydî ile Ukayl, Salih ibn Keysân'a mutâbaat etmişlerdir. Mâlik, Ma'mer ibn Râşid, el-Mâcişûn, Yûnus ibn Yezîd ve Muhammed ibn İshâk, ez-Zuhrî'den olmak üzere:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) dört ayaklı hayvanlardan azıdişli olanların hepsinden nehyetti, diye söylediler .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5586-) Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'ten şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bir kişi geldi de: Eşek yenildi, dedi. sonra bir kişi daha geldi ve o da: Eşekler yenildi, dedi. Sonra bir kişi daha geldi de: Eşekler tüketildi, dedi. üzerine Rasûlüllah bir nidâcıya emretti, o da insanlar içinde: Şübhesiz Allah ve Rasûlü sizleri ehlî eşeklerin etlerinden nehyediyorlar, çünkü eşek eti pistir! diye nida etti. nida akabinde tencereler ters çevrilip döküldü, Halbuki tencereler etlerle kaynayıp duruyordu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5587-) Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti ki, Amr ibn Dînâr şöyle demiştir: Ben Câbir ibn Zeyd'e: Bâzı insanlar "Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ehlî eşeklerin etlerini yemekten nehyetti" diye söylüyorlar, dedim. ibn Zeyd şöyle dedi: Bunu Basra'da bizim yanımızda el-Hakem ibnu Amr el-Gıfârî (radıyallahü anh) söylüyordu. Lâkin bunu ilimde bir deniz olan Abdullah ibn Abbâs men' edip, şu âyeti okudu: "De ki: Bana vahyolunanlar arasında, yiyen bir kimsenin yiyeceği içinde (sizin haram dediklerinizden böyle) haram edilmiş birşey bulmuyorum. Yalnız ölü, dökülen kan...” (el-En'âm: 145) .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ehlî Eşeklerin Etleri Ni Yemenin Haram Kılınması Bâbı
5590-) Sabit ibn Aclân şöyle demiştir: Ben Saîd ibnu Cubeyr'den işittim, şöyle dedi: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ölmüş bir dişi keçinin yanına uğradı da: "Bunun sâhibleri üzerine hiçbir günâh olmaz, keski bunun derisiyle faydalansalardı" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Ölmüş Hayvanların Derileri Bâbı
5591-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh):Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Allah yolunda yaralanan herbir yaralı muhakkak kıyâmet gününde yarası kan akıtarak gelir: Kanı kan renginden, kokusu ise misk kokusudur" buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Misk İn Hükmü Bâbı
5592-) Bize Ebû Usâme Hammâd, Bureyd'den; o da Ebû Burde'den; o da Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaş ile kötü arkadaşın meseli, misk taşıyıcısı ile ateş üfleyip saçan demirci körüğü gibidir: Misk taşıyıcısı ya sana bir mikdâr verir, yahut sen ondan biraz satın alırsın, yahut da ondan güzel bir koku bulur koklarsın. Demirci körüğüne gelince, onu üfürmesi ya senin elbiseni yakmak, yahut da sen ondan çirkin bir koku koklamak durumundasın".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Misk İn Hükmü Bâbı