Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

7345-)  (Buradaki birkaç senedde) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın huzurunda bulunduğumuz sırada birden bedevilerden bir adam ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah! Benim için Allah'ın Kitabı ile hükmet! dedi. Akabinde onun muhâsımı olan kimse de ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah, hasmım doğru söyledi. Sen onun için Allah'ın Kitabı ile hükmet ve söz söylemek üzere bana izin ver! dedi. aleyhi ve sellem) de ona: "Sözünü söyle!" buyurdu. O da şöyle dedi: Benim oğlum, bu a'râbî'nin yanında asîf, yani ücretle çalışan bir kimse idi. Oğlum bunun karısıyle zina etmiş. İnsanlar bana oğlum üzerine taşlanmak cezası olduğunu haber verdiler. Ben bu adama oğlum adına yüz koyun ve bir de cariyeyi fidye vererek, oğlumu bu cezadan kurtardım. Bundan sonra ben bu mes'eleyi ilim ehlinden sordum. Onlar da bana, onun karısı üzerine taşlama cezası düştüğünü, benim oğluma da ancak yüz deynek vurulma ile bir yıl gurbete sürgün edilmek cezası olduğunu haber verdiler! dedi. da: "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ben sizin aranızda elbette Allah 'ın Kitabı ile hükmedeceğim: Câriye ile koyunları kendi sahibine geri veriniz. Senin oğluna gelince; onun üzerinde yüz deynek cezası ve bir yıl gurbete sürgün edilme cezası vardır" buyurdu. sonra Eşlem kabilesinden bir adam olan Uneys'e de. "Sana gelince yâ Uneys! Sen de bu adamın karısına git! Tahkikini yap, eğer kadın suçunu îtirâf ederse, onu recm et!" buyurdu. Uneys o kadına gitti, kadın da suçunu i'tirâf etmesi üzerine, Uneys ona taşlama cezası uyguladı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Son Derece Doğru Ve Doğruluğu Köklü Bir Meleke Hâlinde Bulunan Adil Bir Zâtın Ezan, Namaz, Oruç Ve Bunlara Benzer Farzlar Ve Dînî Hükümler Hakkındaki Haberinin Muteber Ve İnfazı Vâcib, Şerî Bir Delîl Olduğuna Dâir Gelen Hadîsler Bâbı
7347-) Bize Alî ibnu Abdillah el-Medînî tahdîs etti. Bize Sufyân ibnu Uyeyne tahdîs etti. Bize Muhammed ibnu'l-Munkedir tahdîs edip şöyle dedi: Ben Câbir ibn AbdilIah (radıyallahü anh)'tan işittim, şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hendek günü insanlardan (düşmanın haberini bana kim getirir diye) çağırıp istedi. Peygamber'in bu da'vet ve isteğine ez-Zubeyr icabet etti. Sonra Peygamber insanlardan bunu tekrar istedi. Bu isteğe de ez-Zubeyr ibnu'l-Avvâm icabet etti. Sonra yine insanlardan bunu yapacak kimse istedi. Bu sefer de yine ez-Zubeyr icabet etti. Bunun üzerine Peygamber: "Her peygamberin bir havarisi vardır, benim havarim, hâlis yardımcım ise ez-Zubeyr'dir" buyurdu. ibn Uyeyne: Ben bu hadîsi İbnu'l-Munkedir'den belledim, dedi. es-Sahtıyânî de İbnu'l-Munkedir'e künyesiyle hitâb ederek: Yâ Ebâ Bekr! Sen insanlara Câbir'den hadîs söyle. Çünkü topluluk senin Câbir'den hadîs söylemenden hoşlanıyorlar, dedi. üzerine İbnu'l-Munkedir de mecliste bulunanlara: Ben Câbir'den işittim, ben Câbir'den işittim, diyerek dört hadîs arasını arka arkaya uladı. ibnu'l-Medînî dedi ki: Ben Sufyân ibn Uyeyne'ye: Sufyân es-Sevrî "Hendek günü" yerine "Kurayza günü" şeklinde söylüyor, dedim. İbnu Uyeyne: Ben İbnu'l-Munkedir'den bunu senin "Hendek günü" oturuşun gibi kesin olarak bu lâfızla belledim, dedi. Sufyân ibn Uyeyne: O, bir gündür, yani "Hendek günü" ile "Kurayza günü" bir günden ibarettir, dedi ve bunu söylerken Sufyân ibnu Uyeyne gülümsedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Zubeyr İbnul-avvâmı Düşmanın Hâllerini Öğrenip Haber Getirmesi İçin Tek Başına Öncü Ve Câsûs Olarak Göndermesi Bâbı
7348-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb es-Sahtiyânî'den; o da Ebû Usmân'dan; o da Ebû Mûsâ eI-Eş'arî (radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir bustâna girdi de bana, kapıyı bekleyip korumamı emretti. Biraz sonra bir adam geldi de Peygamber’in yanına girmek için izin istedi. Ben bu isteği Peygamber'e zikrettim. Peygamber: "Ona girmeğe izin ver ve onu cennetle müjdele!" buyurdu. Bu gelen Ebû Bekr idi. Sonra Omer geldi. Peygamber: "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu. Sonra Usmân geldi. Peygamber: "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
7349-)  Bize Süleyman ibn Bilâl, Yahya ibn Saîd'den; o da Ubeyd ibn Huneyn'den tahdîs etti. O İbn Abbâs'tan işitti ki, Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (kadınlarından ayrı bir yere çekildiği zaman) geldim de Rasûlüllah'ı yüksekçe bir oda içinde buldum. Resûlüllah’ın bulunduğu odanın merdiveni başında Rebâh isminde siyah bir hizmetçisi vardı. Ona: Rasûlüllah'a söyle, bu gelen Umeru'bnu'l-Hattâb'dır! dedim. Akabinde Rasûlüllah bana içeri girmeme izin verdi....

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
7355-) Bize el-Leys ibn Sa'd, Ukayl'den tahdîs etti ki, İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) haber verdi ki, kendisi, müslümânların Ebû Bekr'e bey'at ettiklerinin ertesi günü Omer'den işitmiştir. Omer, Ebû Bekr'den önce, Rasûlüllah'ın minberi üzerine doğrulmuş, şehâdet kelimelerini söylemiş, "Amma ba'du (Sözün bundan sonrası şudur)" deyip şunları söylemiştir: Allah kendi Rasûlü'nü dünyâda sizin yanınızda olan şeyler üzerine kendi yanında bulunan şeylere (cennet derecelerinin yükseklerine ve keramet hazînelerinin huzuruna) seçip almıştır. Ve şu Kitâb, Allah'ın kendi Rasûlü'nü hidâyete ulaştırmış olduğu Kitâb'dır. Şimdi sizler de bunu alıp tutunun ki, doğru yolu bulasınız. Ve çünkü Allah, ancak bu Kitâb vâsıtasıyle Rasûlü'ne hidâyet etmiştir!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Bâb:
7356-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) beni kendisine çekip sarmaştı da: "Allah 'ım, buna Kitâb ilmîni öğret!" diye duâ etti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Bâb:
7357-) Bize Mu'temir tahdîs edip şöyle dedi: Ben Avf'dan işittim, ona da Ebû'l-Minhâl haber vermiştir. O da Ebû Berze Nadle ibn Ubeyd el-Eslemî'den: Şübhesiz Allahü Taâlâ İslâm Dîni ile ve Peygamberi Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile sizleri zengin kılmış yahut sizleri kaldırıp yükseltmiştir, dediğini işitmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Bâb:
7358-) Bize Mâlik, Abdullah ibn Dinar'dan tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh), Abdulmelik ibn Mervân'a bir mektûb yazdı da ona bey'atini şöyle bildirdi: "Allah'ın sünneti ve Rasûlü'nün sünneti üzerine gücümün yettiği kadar Mü'minlerin Emîri Abdulmelik ibn Mervân'a, emirlerini dinlemeğe ve itaat etmeye ikrar edip söz veriyorum" dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Bâb:
7361-) Ebû Vâil şöyle dedi: Ben şu Ka'be mescidinde onun bakıcısı olan Usmân ibn Ebî Şeybe'nin yanına oturdum. O şöyle dedi: Benim yanıma Omer ibnu'l-Hattâb şu senin oturuşun gibi oturdu da: Şu Ka'be'nin içindeki sarı ve beyaz, yani altın ve gümüş hiçbirşey bırakmayıp hepsini müslümânlar arasında (onların işleri için) taksim edeyim diye kasdettim, dedi. dedi ki: Ben Omer'e: Sen bunu yapmıyorsun? dedim. Omer: (Niçin yapmıyorum?) iki sahibin, yani Rasûlüllah ile Ebû Bekr de bunu yapmadıkları için dedim, dedi. Omer: (Çünkü) o ikisi kendilerine iktidâ edilip uyulan iki insandırlar, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7362-) Ben el-A'meş'ten sordum. O Zeyd ibn Vehb'den söyledi. O da Huzeyfe (radıyallahü anh)'den şöyle derken işitmiştir: Bize Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle tahdîs etti: "Emânet gökten insanların kalblerinin derinliğine iner (ve insanlar bunun üzerine fıtratlanmış olurlar). Sonra Kur'ân indi, onlar Kur'ân 'ı okudular. İnsanlar sünnetten emâneti ve onunla ilgili şeyleri öğrendiler. (Böylece insanlar için tabîat ve şerîat, emânetin korunması hususunda birleştiler)...".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7363-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle dedi: “Şübhesiz sözün en güzeli Allah'ın Kitâbı'dır. Yolun en güzeli de Muhammed'in yoludur. İşlerin en şerrlileri de dînde sonradan îcâd edilen bid'atlerdir. Size va'd edilegelen şeyler (tekrar dirilmek ve hâlleri) muhakkak gelecek ve siz bunlardan kaçıp kurtulacaklar değilsiniz!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7364-) Bize ez-Zuhrî, Ubeydullah'tan; o da Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, onlar: Biz Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik, Peygamber, da'vâlarını arzeden iki kişiye hitaben: "Yemîn olsun ki, ben sizin aranızda elbette Allah'ın Kitabı ile hüküm vereceğim..." buyurdu, demişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7365-) Bize Hilâl ibnu Alî, Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ümmetimin hepsi cennete girecektir. Ancak imtina edenler girmeyecektir" buyurmuştur. Yâ Rasûlallah! Kimler imtina edecekler? diye sordular. Rasûlüllah: "Her kim bana itaat ederse cennete girecektir. Her kim de bana âsî olursa o da (da'vetimi kabulden ve emirlerime itaatten) çekinip imtina etmiş olur (ve cennete giremez)" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7366-) Bize Yezîd ibn Hârûn haber verdi. Bize Selîm ibn Hayyân tahdîs etti ve Yezîd ibn Harun'u hayırla övdü de şöyle dedi: Bize Saîd ibnu Mînâ tahdîs etti. Bize Câbir ibn Abdillah tahdîs etti yahut: Ben Câbir ibn Abdillah'tan işittim, şöyle diyordu: Bir kerre Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) uyurken yanına birtakım melekler geldi de, bunlardan bâzıları: Bu zât uyuyor, dedi. Bâzıları da: Gözü uyuyor, fakat kalbi uyanıktır, dedi. üzerine bu melekler (birbirlerine): Bu dostunuzun yüksek sıfatı vardır(yüksek menkıbe sâhibidir). Haydi siz de bunun yüksek mevkiini haricî bir örnekle temsîl ediniz! dediler. Fakat bâzıları: İyi amma bu zât uyuyor, dediler. Bâzıları da: Hayır, O'nun gözü uyuyor, fakat kalbi uyanıktır, dediler. Bunun üzerine melekler: Bu Zât'ın haricî benzeri, şu bir kimsenin misâli gibidir ki, o kimse yeni bir ev yaptırır, o evde bir ziyafet yemeği tertîb eder ve bu ziyafete insanları da'vet etmek için bir da'vetçi gönderir. Bu da'vetçinin da'vetine kim icabet ederse, o (mükemmel) eve girer ve ziyafet yemeğinden yer. Her kim de da'vetçinin da'vetine icabet etmezse o eve giremez ve ziyafet yemeklerini de yiyemez. üzerine melekler yine birbirlerine: Haydi bu temsîli bu Zât'a îzâh ediniz de anlasın! dediler. Fakat yine bunlardan bâzıları: İyi amma bu Zât uyuyor, dediler. Bâzıları da: Hayır, gözleri uyuyor amma kalbi uyanıktır, dediler. Bunun üzerine melekler (kendi aralarında temsîli şöyle îzâh ettiler): O ev cennettir, da'vetçi de Muhammed(sallallahü aleyhi ve sellem)'dir. Her kim Muhammed'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiştir. Her kim de Muhammed'e âsî olursa, Allah'a âsî olmuştur. Muhammed insanların arasını ayırdetmiştir(itaat ve isyan şiarını bildirip mü'minleri, münkirleri ayırdetmiştir).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7367-) Bu hadîsi Kuteybe ibn Saîd, Leys'ten; o da Hâlid'den; o da Saîd ibn Ebî Hilâl’den; o da Câbir'den: "Peygamber bizim yanımıza çıktı" fıkrasıyle rivayet etmekte Muhammed ibn Abâde'ye mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7368-) Huzeyfe (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ey Kur'ân okuyucuları topluluğu!(Allah'ın emrine yapışmanız suretiyle) dosdoğru yola giriniz.(Eğer doğru yola girerseniz) şübhesiz sizler açık bir öne geçişle öne geçirilmiş olursunuz. (Eğer emre muhalefet edip de) dosdoğru yoldan sağa ve sola giden yolları tutarsanız, muhakkak pek uzak bir sapıklıkla sapmış olursunuz!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7369-)  Bize Ebû Usâme, Bureyd'den; o da Ebû Burde'den; o da Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Benim meselim (benzerim) ve beni kendisiyle size Allah'ın peygamber gönderdiği şeyin meseli, ancak şu adamın benzeri gibidir ki, o, kavmine geldi de: Ey kavmim! Ben şurada iki gözümle ordu gördüm. (Onlar beni soydular... ben kaçtım, şimdi haber veriyorum). Görüyorsunuz, ben çıplak bir nezîrim (sizi yarının musibetinden korkutuyorum). Hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakınız! der. haber üzerine kavminden bir taife ona itaat eder de bütün gece vakaar ve haysiyetle yürümüş ve kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir kısmı da onu yalanlamışlar da yerlerinde kalmışlardır. Bunun üzerine sabahleyin ansızın asker onları basıp helak etmiş ve köklerini kazımıştır. bu bana itaat eden ve benim getirdiğime uyan kimse ile bana âsî olan ve benim getirmiş olduğum hakkı yalanlayan kimsenin meselidir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7370-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiği ve ondan sonra Ebû Bekr halîfe yapıldığı, Arab kabileler inden tekrar kâfir olanlar küfürlerine döndükleri zaman (Ebû Bekr -onlarla harb etmek istediğinde) Omer, Ebû Bekr'e: Sen bu insanlara karşı nasıl harb açarsın? Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):“Ben, insanlar Lâ ilahe ille’llah diyene kadar şirk ehli olanlarla harb etmeye emredildim. Her kim bu Lâ ilahe ille'llah şehâdet kelimesini söylerse, benden malını ve canını muhafaza etmiş olur, ancak (haram kılınmış bir nefsi öldürmek yahut farzlardan birini inkâr etmek gibi) İslâm hakkının gerekli kıldığı ceza müstesnadır. (Gizli küfür ve ma'siyetinin) hesabı Allah'a âiddir" buyurdu! demişti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7371-) Ebû Bekr de Omer'e: Vallahi her kim namazla zekât arasını ayırırsa, ben muhakkak bu zümre ile harb ederim. Çünkü zekât mâlî bir haktır. Allah'a yemîn ederim ki, bunlar Rasûlüllah'a ödemekte oldukları bir ipi (yani az olsa bile meydana gelen zekât hakkını) benden men' ederlerse, onun men' edilmesi üzerine ben muhakkak onlarla harb ederim! dedi. üzerine Omer: Vallahi gördüm ki, dînden dönenlerin katli hakkındaki Ebû Bekr'in bu hükmü, Allah'ın Ebû Bekr'in gönlünde yarattığı genişliğin eseridir. Bu sayede (getirdiği delilden dolayı) onlarla harb etmenin hakk olduğunu öğrendim, dedi (ve Ebû Bekr'in kararını doğruladı). ibn Bukeyr ile (Leys'in kâtibi olan) Abdullah ibn Salih, İmâm el-Leys'den "Anâkan ( = Bir dişi oğlağı)" şeklinde söylemişlerdir ki, bu daha sahihtir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7372-) Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Bir ara Uyeyne ibn Hısn ibni Huzeyfe ibn Bedr, Medîne'ye gelmiş ve kardeşi oğlu Hurr ibn Kays ibn Hısn'ın evine inip ona konuk olmuştu. Hurr ibn Kays ise Omer'in yakınlarındandı. Meclisinde genç, ihtiyar birtakım kurrâ ve fakîhler bulunurdu. Halîfe onlarla mühim âmme işlerini danışır, istişare ederdi. Uyeyne, kardeşinin oğlu Hurr ibn Kays'a: Ey kardeşim oğlu! Senin Halîfe'nin yanında yüksek mevki'-in vardır. Benim için yanına girmeye bir izin alsan da onu ziyaret etsem! dedi. de ona: Ben senin için onun yanına girmene izin isteyeceğim! dedi. Abbâs dedi ki: Hurr, Uyeyne için izni aldı. Uyeyne huzura girdiğinde: Ey Hattâb oğlu! Vallahi sen bize ne bol dünyalık verirsin, ne de aramızda adaletle hükmedersin! dedi. sözü üzerine Omer öfkelendi, hattâ Uyeyne'yi dövmeye kasdedip üzerine yürüdüğü sırada, kardeşi oğlu Hurr ibn Kays müdâhale edip: Ey Mü'minlerin Emîri! Şübhesiz Yüce Allah, Peygamberi'-ne:"Sen affı -kolaylığı- tut. İyiliği emret. Câhillerden yüz çevir"(el-A'râf: 199) buyurdu. Şübhesiz bu Uyeyne de o câhillerdendir, dedi. Abbâs dedi ki: Vallahi Hurr ibn Kays bu âyeti okuyunca, o haşmetli Omer olduğu yerde çakılmış gibi irkildi. Vallahi bir adım ileri gitmedi. Esasen Omer Allah Kitâbı'nın mukaddes huzurunda çok durucu bir kimse idi (yani onun hükmünü geçmezdi).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7373-) Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben güneş tutulması sırasında Âişe'nin yanına geldim. İnsanlar hep namaza durmuşlar, Âişe de ayakta durmuş, namaz kılıyordu. Ben: İnsanlara ne oluyor ki (neden korkuyorlar)? dedim. Âişe (güneş tutulması meydana geldiğini anlatmak için) gökyüzüne doğru eli ile işaret etti de: Subhânallâhi, dedi. Bu bir (azâb için olan) âyet mi (yahut kıyâmetin yaklaşması alâmeti mi)? diye sordum. başı ile: Evet! diye işaret etti. aleyhi ve sellem) namazı bitirince, Allah'a hamd ve sena eyledi. Sonra şöyle buyurdu: "Ben cennet ve cehenneme kadar evvelce görmediğim hiçbirşey kalmadı ki, bu makaamımda hepsini görmüş olmayayım. Bana vahyolundu ki, sizler kabirlerinizde Mesih Deccâl-yüzünden çekilecek fitneye yakın bir imtihan geçireceksiniz. Mü'min yahut müslim -râvî Fâtıma bintu’l-Munzir: Esmâ'nın bu iki lâfızdan hangisini söylediğini bilmiyorum, demiştir- o kimse, Muhammed hakkında sorulduğunda: Muhammed'dir; O bize beyyineler getirdi, biz de O'nun da'vetine icabet edip îmân eyledik! diyecek. Ona sorucu melekler tarafından: Sen iyi hâlde yat uyu! Biz senin kat'î inanmış kimse olduğunu bildik, denilir. yahut kalbinde şübhesi olan kimseye gelince -Fâtıma bintu'l-Munzir: Ben Esmâ'nın bu iki ta'bîrden hangisini söylediğini bilmiyorum, demiştir-o kimse de: O'nun kim olduğunu bilmiyorum. Ben insanlardan işittim. O'nun hakkında birşeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim, diyecektir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7374-) Bize Mâlik, Ebu'z-Zinâd'dan; o da el-A'rec'den; oda Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizler, sizi bırakıp teklif etmediğim hususlarda beni kendi hâlime bırakınız! Sizden evvelki ümmetler ancak çok suâl sormaları ve peygamberlerine karşı ihtilâfları sebebiyle helâk olmuşlardır. Ben sizleri birşeyden nehyettiğim zaman, ondan sakınınız. Sizlere birşey emrettiğim zaman da emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiği kadar onu yerine getiriniz!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Sözleri, Fiilleri Ve Takrirlerini Şâmil Olan Sünnetlerine Uymak Bâbı
7377-) Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kerresinde Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan hoşlanmadığı bâzı şeyler soruldu. Sahâbîler bu gibi soruları çoğalttıklarındaRasûlüllah öfkelendi ve: "Bana istediğinizi sorun!" diye buyurdu. üzerine (Abdullah isminde) bir adam ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah! Benim babam kimdir? dedi. Rasûlüllah ona: "Senin baban Huzâfe'dir!" buyurdu. sonra (Sa'd isminde) başka biri ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah! Benim babam kimdir? dedi. Rasûlüllah ona da: "Senin baban Şeybe'nin âzâdlısı Sâlim'dir" buyurdu. Omer ibnu'l-Hattâb, Rasûlüllah’ın yüzündeki öfke alâmetini görünce: Yâ Rasûlallah! Biz Azîz ve Celîl olan Allah'a tevbe ediyoruz! dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Çok Suâl Sormanın Ve Kendini İlgilendirmeyen Hususlarda Külfet Ve Zorluk Aramanın Mekruh Olması Bâbı
7378-) Bize Abdulmelik ibn Umeyr tahdîs etti ki, el-Mugîre'nin âzâdlısı ve kâtibi olan Verrâd şöyle demiştir: Muâviye, el-Mugîre'ye: "Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın namazdan sonra okuduğunu işittiğin şeyi bana yaz!" diye mektûb gönderdi. el-Mugîre de ona şöyle yazdı: Allah'ın Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem) her (farz) namazdan sonra şunu söylerdi: “Lâ ilahe ille’llâhu vahdehu lâ şerike lehu. Lehu'l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve ala külli şey'in kadir. Allâhumme lâ mania limâ a'teyte velâ mu'tiye limâ mena'te velâ yenfau ze'l-ceddi minke’l-ceddu (Tek Allah'tan başka ilâh yoktur, O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsûstur. Herşeye kudreti yeten de O'dur. Allah'ım, Sen'in verdiğine mâni' olabilecek hiç yok, vermediğini verebilecek de hiç yok. Baht ve sâmân sahibinin baht ve samanı Sen'in lütuf ve ihsanının yerine geçip de kendisine fayda vermez)" Muâviye'ye mektubunda şunu da yazdı: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir de kîl ve kaalden, çok çok suâlden, mal telef etmekten nehyeder idi. YineRasûlüllah, analara itaatsizlikten, kızları diri diri gömmekten, verilecek şeyi vermemekten, almak hakkı olmayan şeyi istemekten de nehyederdi. Bize Hammâd ibn Zeyd, Sabit el-Bunânî'den tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Bizler Omer ibnu'l-Hattâb'ın yanında idik. Omer (radıyallahü anh): Bizler üzerimize renç ve meşakkatli iş olmaktan nehyolunduk, dedi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Çok Suâl Sormanın Ve Kendini İlgilendirmeyen Hususlarda Külfet Ve Zorluk Aramanın Mekruh Olması Bâbı
7380-) ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) güneş gündüzün ortasından meylettiği zaman hücresinden çıktı ve öğle namazını kıldırdı. Selâm verince minber üzerine çıkıp ayakta durdu. Kıyâmet saatini zikretti ve onun önünde pek büyük işler olacağını söyledi. Sonra: "Bana birşey sormak isteyen varsa şimdi sorsun. Vallahi bu makaamimda durduğum müddetçe bana her ne sorarsanız hemen sizlere haber vereceğim!" buyurdu. şöyle dedi: İnsanlar (Peygamber'in gadabından müteessir olarak) pek çok ağlaştılar.Rasûlüllah da tekrar tekrar "Bana sorunuz" demeyi çoğaltıyordu. dedi ki: Bu sırada bir adam O'na doğru ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah! Benim gireceğim yer neresidir? diye sordu. Rasûlüllah ona: "Cehennemdir" cevâbını verdi. Abdullah ibn Huzâfe es-Sehmî(radıyallahü anh) ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah! Benim babam kimdir? diye sordu. Rasûlüllah ona da: "Baban Huzâfe'dir!" buyurdu. dedi ki: Sonra Rasûlüllah yine "Banasorunuz, banasorunuz" demeyi çoğalttı. Bunun üzerine Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh) iki dizi üzerine çöktü de: (Yâ Rasûlallah, bu kadarı yeter!) Biz Allah Taâlâ'yı Rabb, İslâm'ı dîn, Muhammed'i rasûl olarak kabul ve tasdîk ettik, dedi. dedi ki: Omer bu sözü söylediği zaman Rasûlüllah biraz sükût ettikten sonra şöyle buyurdu: "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, demincek ben namaz kılarken cennet ile cehennem şu duvarın yüzünde bana arz olundu. Ben hayırda ve şerrde bu günün benzeri bir gün görmüş değilim" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Çok Suâl Sormanın Ve Kendini İlgilendirmeyen Hususlarda Külfet Ve Zorluk Aramanın Mekruh Olması Bâbı
7381-) Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana Basra Kaadısı Mûsâ ibnu Enes haber verip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Bir adam: Ey Allah'ın Peygamberi! Benim babam kimdir? diye sordu. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) da ona: "Senin baban Fulân'dır (yani Huzâfe'dir)" buyurdu. Bunun üzerine 'Ey imân edenler! Size apaçık söylenirse fenanıza gidecek şeyler sormayınız..."(el-Mâide: 101) âyeti indi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Çok Suâl Sormanın Ve Kendini İlgilendirmeyen Hususlarda Külfet Ve Zorluk Aramanın Mekruh Olması Bâbı
7382-) Bize Verkaa ibn Amr, Abdullah ibn Abdirrahmân'dan tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İnsanlar birbirlerine birtakım suâller sormaktan asla vazgeçmiyeceklerdir. Hattâ: 'Herşeyi yaratan Allah'tır, fakat Allah'ı kim yaratmıştır?' diyeceklerdir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Çok Suâl Sormanın Ve Kendini İlgilendirmeyen Hususlarda Külfet Ve Zorluk Aramanın Mekruh Olması Bâbı
7383-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Medîne'de Peygamber'in beraberinde bir tarlada yürüyordum. O da hurma dalından bir deyneğe dayanıyordu. O sırada birkaç Yahudi'ye rastladı. Onların bâzısı: O'na ruhtan sorun, dedi. Bâzısı da: Hayır, O'na sormayın, olur ki size hoşlanmayacağınız bir cevâb işittirir, dedi. Ona doğru kalkıp geldiler ve: Yâ Eba'l-Kaasım! Bize ruhun mâhiyetini söyle! dediler. Rasûlüllah bu suâl üzerine bir müddet bakarak dikeldi. Ben O' na vahy edilmekte olduğunu anladım da O' ndan biraz geriye çekildim. Nihayet vahy yükselip kalktı. Sonra: "Sana ruhu sorarlar. De ki: Rûh Rabb 'imin emrindendir. Size az bir ilimden başkası verilmemiştir"(el-İsrâ: 85) âyetini söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Çok Suâl Sormanın Ve Kendini İlgilendirmeyen Hususlarda Külfet Ve Zorluk Aramanın Mekruh Olması Bâbı
7384-) Ebû Zerr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin yatağına alıp girdiği zaman: "Sen 'in isminle ölür ve yaşarız" der, uykusundan uyandığı zaman da: "Hamd, bizleri öldürdükten sonra dirilten ve son diriliş de ancak kendisine âid olan Allah 'a mahsûstur" der idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın İsimleriyle İstemek Ve Bunlarla Allaha Sığınmak Bâbı
7386-) Bana İbrâhîm ibn Yezîd et-Teymî tahdîs etti. Bana Yezîd ibn Şurayh tahdîs edip şöyle dedi: Alî ibn Ebî Tâlib bizlere pişirilmiş tuğladan yapılmış bir minber üzerinde hutbe yaptı. Üzerinde, kınında asılı bir sahîfe bulunan bir kılıç vardı. Vallahi bizim yanımızda okunan hiçbir yazı yoktur, ancak Allah'ın Kitabı ve bir de şu sahîfedeki şeyler vardır, dedi ve sahîfeyi açtı. diyet develerinin yaşlan ile“Medine Aîr Dağı 'ndan şuraya kadar haremdir. Kim Medine'nin bu haremi içinde bir bid'at çıkarırsa, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti onun üzerine olsun. Allah o kimseden hiçbir sarf ve adl kabul etmesin!" hadîsi, bir de "Müslümanların emânı birdir. O emânı müslümânların (kadın ve köle nev'inden) en aşağı bir ferdi de üzerine alır. Her kim bir müslümânın verdiği ahdi bozarsa, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti onun üzerine olsun. Allah o kimseden hiçbir sarf ve hiçbir adl kabul etmesin!" o sahîfede "Her kim de kendi efendilerinden başka bir kavmi, efendilerinin izni olmaksızın velî ve efendi edinirse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti onun aleyhine olsun; Allah ondan hiçbir sarf ve hiçbir adl kabul etmesin!" hadîsi yazılmıştır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: İşte Şiddetten Ve Derinlemeye Gitmekten; İlimde İhtilâf Hâlinde Nizâlaşmadan; Dînde Aşırılıktan Ve Bidatlerden Yânı Kitâb Ve Sünnette Olmayan Sonraki Uydurmalardan Mekruh Olacak Şeyler Bâbı
7387-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir iş yaptı da o hususta ruhsat verdi. (Birtakım insanlar Peygamber'in yapıp da ruhsat verdiği o iş kendisine hâstır zannedip) o işi yapmaktan çekindiler. Onların bu çekinmesi Peygamber'e ulaşınca, Allah'a hamdettikten sonra: "Birtakım topluluklara ne oluyor ki, onlar benim yapmakta olduğum birşeyi yapmaktan çekiniyorlar! Allah'a yemîn ederim ki, ben onların Allah'ı en çok bilenleri ve Allah'tan en çok korkanlarıyımdır!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: İşte Şiddetten Ve Derinlemeye Gitmekten; İlimde İhtilâf Hâlinde Nizâlaşmadan; Dînde Aşırılıktan Ve Bidatlerden Yânı Kitâb Ve Sünnette Olmayan Sonraki Uydurmalardan Mekruh Olacak Şeyler Bâbı
7388-) Abdullah ibnu Ebî Muleyke şöyle demiştir: Çok hayırlı iki zât Ebû Bekr ile Omer helak olmaya yaklaşmışlardı:Peygamber'in huzuruna Temîm oğulları hey'eti geldiği zaman, bu ikisinden biri (yani Omer), "Mucâsi' oğulları'nın kardeşi olan el-Akra ibn Habis et-Teymî el-Hanzalî'yi onlara emîr yap" diye işaret etti. Diğeri de başkasını (yani Ka'kaa ibn Ma'bed ibn Zurâre et-Teymî'yi) emîr yap diye işaret etti. Bunun üzerine Ebû Bekr, Omer'e: Sen sırf bana muhalefet etmek istedin! dedi. Omer de: Hayır sana muhalefet etmek istemedim, dedi. yanında münâkaşa ettiler ve sesleri yükseldi. Bunun üzerine şu âyetler indi:"Ey imân edenler, sesleriniziPeygamber'in sesinden yüksek çıkarmayın. Ona sözle, birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider... " (el-Hucurât: 2-3). Muleyke şöyle dedi: Abdullah ibnu'z-Zubeyr şöyle dedi: Artık Omer bu âyetin inmesinden sonra -İbnu'z-Zubeyr bunu, dedesi Ebû Bekr'i kasdederek anasının babasından zikretmedi- Peygamber'le bir hadîs konuştuğu zaman, O'na gizli şeyler söyleyen bir kardeş gibi konuşur,Peygamber anlamak isteyip soruncaya kadar sesini O'na işittirmezdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: İşte Şiddetten Ve Derinlemeye Gitmekten; İlimde İhtilâf Hâlinde Nizâlaşmadan; Dînde Aşırılıktan Ve Bidatlerden Yânı Kitâb Ve Sünnette Olmayan Sonraki Uydurmalardan Mekruh Olacak Şeyler Bâbı
7389-)  Bana Mâlik, Hişâm ibn Urve'den; o da babası Urve ibnu'z-Zubeyr'den; o da mü'minlerin anası Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtiyle netîcelenen hastalığı içinde: "Ebû Bekr'e söyleyin de insanlara namazı kıldırsın!" buyurdu. Âişe şöyle dedi: Ben: Ebû Bekr Sen'in makaamında (yani namaz kıldırdığın mihrâbda) durursa, ağlamaktan kıraati insanlara işitteremez. Omer'e emret de insanlara o namaz kıldırsın! dedim. yine: "Ebû Bekr'e söyleyin de insanlara namaz kıldırsın!” buyurdu. Âişe şöyle dedi: Ben Hafsa'ya da: Peygamber'e: Ebû Bekr Sen'in makaamında durursa ağlamaktan kıraati insanlara işittiremez. Onun için Omer'e emret de insanlara o namaz kıldırsın! diye söyle! dedim. dediğimi yaptı. Onun üzerineRasûlüllah: "Şübhesiz ki, sizler elbette YûsufPeygamber'in sahibeleri olan kadınlarsınız (yani onun günündeki kadınlar gibisiniz). Ebû Bekr'e emredin de insanlara namazı o kıldırsın!" buyurdu. üzerine Hafsa, Âişe'ye hitaben: Zâten senden bana hayır gelecek değildi! dedi (de canının sıkıntısını açıkladı).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: İşte Şiddetten Ve Derinlemeye Gitmekten; İlimde İhtilâf Hâlinde Nizâlaşmadan; Dînde Aşırılıktan Ve Bidatlerden Yânı Kitâb Ve Sünnette Olmayan Sonraki Uydurmalardan Mekruh Olacak Şeyler Bâbı
7390-) Bize ez-Zuhrî tahdîs etti ki; Sehl ibn Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Uveymir el-Aclânî, Aclân oğulları'nın başkanı olan Âsim ibn Adiyy'e geldi de: Bana re'yini haber ver: Bir adam karısı ile beraber bir adamı bulsa, kadının kocası o adamı öldürmeli, siz de öldürdüğü adama mukaabil onu öldürmeli misiniz? (Yoksa bu koca nasıl yapar?) Yâ Âsım, sen bu mes'eleyi benim için Rasûlüllah'a soruver! dedi. üzerine Âsim bunu Peygamber'e sordu. Peygamber de böyle soruları, hoşlanmayıp, ayıpladı. Akabinde Âsım ailesi yanına döndü, Uveymir de geldi. Âsim, Uveymir'e Peygamber'in böyle sorulardan hoşlanmayıp ayıpladığını haber verdi. Bunun üzerine Uveymir: Vallahi ben bizzat kendim Peygamber'e gideceğim de bunu soracağım! dedi ve Peygamber'e geldi. sırada Yüce Allah, Âsım’ın ardından-"Zevcelerine zina isnâd eden, kendilerinin kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayan kimselere gelince, onlardan herbirinin yapacağı şâhidlik, kendisinin hakîkaten sâdıklardan olduğunu Allah'a yemin ile dört kerre tekrar edeceği şâhidliktir. Beşinci şehâdet de eğer yalancılardan ise Allah'ın lâ’neti muhakkak kendisinin üstüne (olmasını ifâde etmesidir..." (en-Nûr: 6-9) âyetleri olan - Kur'ân indirmişti. Peygamber, Uveymir'e: "Allah senin ve karın hakkında Kur'ân âyeti indirdi" dedi ve onların ikisini çağırdı. karı-koca, Peygamber'in önüne geçip birbiriyle la'netleşme yemîni yaptılar. Uveymir: Yâ Rasûlallah! Eğer ben bu kadını yanımda tutarsam, ben bunun aleyhine yalan söylemiş olurum! dedi de Peygamber ona kadınından ayrılmasını emretmeden o kadını boşayıp ayrıldı. la'netleşme yapanlar hakkında onların birbirlerinden ayrılmaları sünnet yani kaanûn oldu. Peygamber meclistekilere: "Bu kadına bakınız! Eğer bu kadın keler fasilesinden kızılca kurt gibi kısa bir çocuk getirirse, ben Uveymir'in kadına ancak iftira ettiğini sanırım. Eğer kadın bedeni siyah, iri gözlü ve kıçının iki yanı büyük tipte bir çocuk getirirse, ben Uveymir'in kadına zina isnadında doğru söylediğini sanırım" buyurdu. kadın, çocuğu sevilmeyen iş üzerine getirdi (yani esmer, iri gözlü hâlde getirdi; çünkü bu, âdette kadının zinasının sübütunu tazammun etmekteydi).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: İşte Şiddetten Ve Derinlemeye Gitmekten; İlimde İhtilâf Hâlinde Nizâlaşmadan; Dînde Aşırılıktan Ve Bidatlerden Yânı Kitâb Ve Sünnette Olmayan Sonraki Uydurmalardan Mekruh Olacak Şeyler Bâbı
7391-) İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Mâlik ibn Evs en-Nasrî haber verdi. (İbn Şihâb dedi ki:) Muhammed ibn Cubeyr de bana bu gelecek hadîsten şöyle zikretti: Ben Mâlik ibn Evs'in yanına girdim de, ona bu hadîsi sordum. O şöyle dedi: Ben gittim, nihayet Omer'in yanına girdim. Ben onun yanında otururken, kapıcısı Yerfa, Omer'e geldi de: (Ey Mü'minlerin Emîri!) Usmân ibn Affân, Abdurrahmân ibn Avf, ez-Zubeyr ibnu'l-Avvâm, Sa'd ibn Ebî Vakkaas geldiler, senin huzuruna girmeye izin isterler, onlara iznin var mı? dedi. Evet vardır, dedi. izin verdi. Girdiler, selâm verip oturdular. Biraz sonra Yerfa yine geldi ve: Alî ile Abbâs da geldiler, izin isterler, müsâade var mı? dedi. Omer onlara da izin verdi. Bunlar da girdiler. Abbâs: Ey Mü'minlerin Emîri! Benimle (Alî'yi işaret ederek) şu zâlim arasında hükmet! dedi ve bu ikisi birbirine kaba ve sert sözler söylediler. bulunan topluluk, Usmân ve diğer arkadaşları: Ey Mü'minlerin Emîri, bunların aralarında hükmedip gönüllerine huzur ve sükûn ver! dediler. Bunun üzerine Omer: Sabrediniz, acele etmeyiniz! Gök ve Yer izni iradesiyle duran Allah hakkı için size sorarım: Siz bilirsiniz ki,Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Biz peygamberler camiasının terîkesi vâris olunmaz. Bizim bıraktığımız her mal sadakadır, vakıftır!" buyurdu. Ve bu sözüyleRasûlüllah kendisini kasdediyordu, değil mi? dedi. topluluk, yânı Usmân ile arkadaşları: Evet, Rasûlüllah böyle buyurdu! diye tasdîk ettiler. Bunun üzerine Omer, Alî ile Abbâs'a dönüp: Allah hakkı için size de sorarım:Rasûlüllah'ın, kendisini kasdederek böyle buyurduğunu siz de bilirsiniz, değil mi? dedi. ile Abbâs da: Evet, diye tasdîk ettiler. Bunun üzerine Omer: Şimdi ben size bu malın hukukî vaziyetini söyleyip bildireyim! diye şöyle îzâh etti: Allahü Taâlâ bu fey'de tasarrufu Rasûlüllah'a tahsîs buyurdu. O'ndan başka kimseye bu hakkı vermedi. Çünkü şânı yüce olan Allah Kur'ân'da "Allah'ın onlardan Rasûlü'ne verdiği fey'e gelince; siz bunun üzerine ne ata, ne deveye binip koşmadınız. Fakat Allah rasûllerini dileyeceği kimselere musallat eder. Allah herşeye hakkıyle kaadirdir... "(el-Haşr 6-8) buyurmuştur. dolayı bu malda tasarruf etme, sâde Rasûlüllah'ın hakkı idi. Sonra vallahi bu mala sizden başka kimse ortak olmadı. Ve sizin zararınıza kimse tasarruf da iddia eylemedi. Rasûlüllah bu fey' malının nemasını size verdi ve onu aranızda taksim edip dağıttı. Nihayet fey'den o malın aslı mahfuz kaldı. Peygamber bu maldan ailesinin bir senelik nafakasını ayırır, onları infâk ederdi. Sonra bundan arta kalanı alırdı. Onu Allah'ın malı (vakıf) kılardı. (Cihâd ve hayır yollarına harcardı.) Bu malı Peygamber sağlığında böyle kullandı. Ey cemâat! Size Allah adiyle soruyorum: Sizler de bunu böyle biliyor musunuz? dedi. Onlar da: Evet, dediler. Omer, Alî ile Abbâs'a: Ben sizlere de Allah adiyle soruyorum: Siz ikiniz de bunun böyle olduğunu biliyor musunuz? dedi. da: Evet biliyoruz, dediler. (Omer devamla:) Sonra Allah, Peygamber'ini vefat ettirdiğinde Ebû Bekr: Ben Rasûlüllah'ın vekîliyim! diye bu mallara el koydu ve Rasûlüllah'ın kullandığı gibi kullandı. Omer Alî ile Abbâs'a doğru dönerek: Ebû Bekr'in bu suretle muamele ettiği zamanı siz de hatırlarsınız. dedi ki: Siz ikiniz o zaman Ebû Bekr'in o mal hakkında şöyle şöyle yaptığını söylüyordunuz. Allah bilir ki, Ebû Bekr bu hareketinde doğru idi, lutufkârdı, akıl ve zekâ sahibi idi. Hakka uymuştu. Sonra Allah Ebû Bekr'i vefat ettirdi. Ben de: Rasûlüllah'ın ve Ebû Bekr'in halefiyim! dedim. Ve emaretimin ilk iki yılında bu mala el koydum. Ve Rasûlüllah ile Ebû Bekr'in kullandığı gibi idare ettim. Sonra ikiniz müştereken bir kelime üzerinde birleşip bana geldiniz. İşiniz toplu olup aranızda niza yoktu. (Sizinle görüştüm. Sonra ayrı ayrı geldiniz.) Yâ Abbâs, sen bana geldin. Benden kardeşinin oğlundan isabet eden hisseni istiyordun. (Alî'yi kasdederek:) Bu da eşinin babasından nasîbine düşen hissesini istiyordu. Bunun üzerine ben size: İsterseniz bu hurmalıkları size vereyim. Allah'ın ahdi ve andı boynunuza olmak üzere siz bu malı Rasûlüllah'ın, Ebû Bekr'in ve emirliğim zamanında benim idare ettiğimiz gibi idare ediniz. Şayet kabul etmezseniz, artık bana birşey söylemeyiniz! dedim. Bu teklifim üzerine siz de: Peki, bu şartla bize ver! dediniz. Ben de ikinize teslîm ettim. Şimdi ey cemâat! Allah adına yemînle sizlere soruyorum: Ben bu malı bu şartla bu ikisine teslîm ettim mi? dedi. Evet, teslîm ettin! dediler. Omer Alî ile Abbâs'a döndü de: Sizlere de Allah'a yemînle soruyorum: Ben bu malı bu suretle sizlere teslîm ettim mi? dedi. da: Evet, teslîm ettin! dediler. Omer onlara: (Aranızda çıkan ihtilâf üzerine) şimdi benden bunun hâricinde bir hüküm mü istiyorsunuz? Gök ve Yer kendi izniyle, iradesiyle ayakta duran Allah'a yemîn ederim ki, ben kıyâmet kopuncaya kadar bunun hâricinde bir hükümde bulunamam. Eğer siz idareden âciz iseniz bana geri veriniz. Ben onu sizin hesabınıza yeterlilikle idare ederim! dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: İşte Şiddetten Ve Derinlemeye Gitmekten; İlimde İhtilâf Hâlinde Nizâlaşmadan; Dînde Aşırılıktan Ve Bidatlerden Yânı Kitâb Ve Sünnette Olmayan Sonraki Uydurmalardan Mekruh Olacak Şeyler Bâbı
7392-) Bize Âsim ibn Süleyman el-Ahvel tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'e: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'yi harem kıldı mı? diye sordum. Evet. “Medine'nin şuradan şuraya kadar olan sahası haremdir. Bu hudûdlar arası sahanın ağacı kesilmez. (Bu sahada bid'at çıkarılmaz.) Kim burada bir bid'at (dîne aykırı bir iş) meydana çıkarırsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti onun üzerine olsun!” dedi. şöyle dedi: Bana Mûsâ ibnu Enes haber verdi ki: O "Yâhud bir bid'atçiyi barındırırsa" demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Bir Bidatçiyi Barındıran Kimsenin Günâhı Bâbı
7394-) Ben el-A'meş'ten işittim, şöyle dedi: Ben Ebû Vâil’e: Sen Sıffîn harbinde hazır bulundun mu? diye sordum. O: Evet hazır bulundum. Ben Sehl ibn Huneyn'den şöyle derken işittim... dedi. Yine bize Mûsâ,ibnu İsmâîl tahdîs etti. Bize Ebû Avâne, el-A'meş'ten tahdîs etti ki, Ebû Vâil şöyle demiştir: insanlar, (bu kıtal hakkında) dîniniz aleyhine olan re'ylerinizi ittihâm ediniz. (Çünkü sizler ictihâd ettiğiniz bir ictihâdla İslâm'da dîn kardeşlerinizle muharebe yapmaktasınız.) Yemîn olsun ki, ben Hudeybiye'deki Ebû Cendel gününde kendi nefsimi şöyle gördüm: Eğer Rasûlüllah'ın(Ebû Cendel'i sulh maddesine göre müşriklere) geri vermesi emrini reddetmeye muktedir olaydım, muhakkak onu reddedecektim. Biz Allah yolunda kılıçlarımızı henüz omuzlarımızdan indirmemiştik. Ebû Cendel'i geri vermeme teşebbüsümüz bizleri muhakkak korkunç bir iş içine düşürecekti. Şu kadar var ki, kılıçlarımız bizi şu harb işinden başka hayırlı bilmekte olduğumuz kolay bir işe götürmüştür. şöyle dedi: Ebû Vâil: Ben Sıffîn vak'asında hazır bulundum. O ne kadar çirkin Sıffîn idi (yânı orada olan muharebe ne kadar kötü idi)! demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Kitâb, Sünnet Ve İcmâdan Bir Asıla Dayanmayan Reyin Kötülenmesi İle Bu Asıllar Üzerine Olmayan Kıyâs Külfeti Ve Meşakkatinin Kötülenmesinin Zikrolunması Bâbı
7395-) Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim, şöyle diyordu: hasta oldum. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekr yürüyerek Selime oğulları yurdundaki evime, bana hasta ziyaretine geldiler. Onlar bana geldiklerinde ben bayılmış hâldeydim. Rasûlüllah abdest aldı da sonra abdest aldığı sudan benim üzerime döktü. Ben bunun üzerine ayıldım ve: Yâ Rasûlallah! -Bazen râvî Sufyân şöyle söyledi: Ey Rasûlallah!- Ben malımda nasıl hükmedeyim, malımda nasıl yapayım? diye sordum. Rasûlüllah bana en-Nisâ: 11-13. Mîrâs Âyeti ininceye kadar hiçbir cevâb vermedi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kendisine Vahy İndirilmeyen Konularda Suâl Sorulduğunda Bilmiyorum Der, Yâhud Kendisine O Konuda Vahy İndirilinceye Kadar, O Soruya Cevâb Vermezdi. Peygamber:
7398-) Bize İbnu Vehb, Yûnus'tan haber verdi ki, ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Humeyd haber verip şöyle dedi: Ben Muâviye ibn Ebî Sufyân (radıyallahü anh)'dan işittim, o hutbe yapıyordu, şöyle dedi: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Allahü Taâlâ her kimin hayrını irâde ederse, ona dîn hususunda (büyük bir) anlayış verir. Ben (verici değil) yalnız aranızda taksim ediciyim. Veren ise Allah'tır. Bu ümmetin işi, kıyâmet kopuncaya -yahut: Allah’ın emri gelinceye- kadar hep hakk dîn üzerinde dosdoğru olmakta devam edecektir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Ümmetimden Dâima Hakk Üzere Mukaatele Ederek Gâlib Ve Zahir Olacak Bir Taife Hiç Eksik Olmayacaktır Sözü Bâbı
7401-) Bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den; o da Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan şöyle tahdîs etti: Bir kadın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de: Annem hacc yapmayı nezretmişti, hacc edemeden evvel öldü. Şimdi ben onun adına hacc yapabilir miyim? diye sordu. "Evet, ananın yerine vekâleten hacc etmelisin! Bana ne düşündüğünü söyle: Eğer onun üzerinde bir kula borcu olsaydı, sen ananın bu borcunu öder miydin?" diye sordu. Evet öderdim, dedi. üzerine Rasûlüllah, onun şahsında: "Allah'ın hakkı olan borcu da ödeyiniz! Şübhe yok ki, Allah hakkı ödenmeye başkalarından daha ziyâde lâyıktır!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Soranın Maksadı Anlaması İçin Bilinen Bir Asılı, Beyân Edilen Bir Asıla Benzeten Kimseye Allah Bu İkisinin Hükmünü Beyân Etmiştir Bâbı
7404-) Ben hemen yanından çıktım ve akabinde Muhammed ibn Mesleme'yi buldum ve onu Omer'e getirdim. O da benimle beraber Peygamberin"Ceninin diyeti hakkında bir köle yahut bir cariyenin gurresi vardır" buyururken işittiğine şehâdet eyledi. ibnu Ebi'z-Zinâd, babası Abdullah ibnZekvân'dan; o da Urve'den; o da el-Mugîre'den olmak üzere bu hadîsi rivayette Hişâm ibn Urve'ye mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Kaadıların Yüce Allahın İndirdikleri İle Hüküm Vermeleri İçin İctihâd Edip Çalışmaları Yolunda Gelen Şeyler Bâbı
7406-) Bize Yemen'den Ebû Omer es-San'ânî, Zeyd ibn Eslem'den; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)’den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): ''Muhakkak sizler, sizden önceki ümmetlerin yolunca karış karış, arşın arşın uyup gideceksiniz. Hattâ onlar bir keler deliğine girmiş olsalar bile (siz de o daracık yere girecek) onlara tâbi' olacaksınız" buyurdu. Yâ Rasûlallah! Bu ümmetler Yahûdîler’le Hrıstîyanlar mı? diye sorduk. "Onlardan başka kim olacak?" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Muhakkak Sizler Kendinizden Önce Gelen Milletlerin Yoluna Uyup Gideceksiniz Kavli Bâbı
7409-)  Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma tahdîs edip şöyle demiştir: ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh) 23 yılında son haccını yaptığı zaman ben Minâ'da Abdurrahmân ibn Avf'ın yanında birtakım kimselere Kur'ân okutuyordum. Abdurrahmân ibn Avf bana şöyle dedi: Bugün ben Omer'in yanında idim. Eğer sen de Emîru'l-Mü'rninîn'ûı yanında hazır bulunsaydın (elbette acâib birşeye şâhid olurdun)! Onun yanına bir adam geldi: Ey Mü’minlerin Emîri, haberin olsun; Fulân kimse: "Eğer Mü'minlerin Emîri Omer ölürse, ben elbette Fulân kimseye bey'at ederim!" diyordu, dedi. üzerine Omer: Vallahi bu akşam halkın karşısına dikilip bir hutbe yapacağım da milletin mukadderatını gasbetmek isteyen bu adamları ortaya koyarak, bunların tesvîlâtından halkı sakındıracağım! dedi. Ey Mü’minlerin Emîri, böyle yapma! Çünkü bu hacc mevsimi sırasında insanların câhilleri ve rezîlleri toplanırlar ve senin meclisin üzerine gâlib olurlar. Ben onların senin konuşmanı yerli yerine koyamıyacaklarından ve onu, her nakledip taşıyıcının sür'atle ve düşüncesizce bir yerlere uçuracağından (ve bir ihtilâle sebeb olacağından) korkarım. Onun için sen sabret, nihayet Medine'ye, hicret yurdu ve sünnet yurdu olan Medine'ye var ve orada Muhacir ve Ensâr'dan olan Rasûlüllah'ın sahâbîleri ile buluşur toplanırsın. Onlar senin konuşmanı iyi muhafaza ederler ve onu gerekli yerine indirirler, dedim. üzerine Omer: Vallahi Medine'de ilk duracağım makaamda elbette dikilip bu konuşmayı yapacağım! dedi. Abbâs rivayetine devamla şöyle dedi: Medine'ye geldiğimizde (cumua günü güneş meyledince Omer geldi, minbere oturdu, müezzin susunca ayağa kalktı, Allah'a hamd ve senadan sonra) şöyle dedi: Şübhesiz Allah, Muhammed'i hakk peygamber olarak gönderdi ve O'na Kitâb'ı indirdi. O'na indirilen şeyler içinde Recm Âyeti de vardı!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7410-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan tahdîs etti ki, Muhammed ibn Sîrîn şöyle demiştir: Biz Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’nin yanında idik. Ebû Hureyre'nin üzerinde mışk denilen kırmızı çamur boyasıyle boyanmış ketenden iki elbise vardı. Bu sırada sümkürdü de: Bah bah! Ebû Hureyre keten elbise içinde sümkürüyor! Yemîn olsun bir vakitler ben kendimi şu hâlde görmüşümdür: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın minberi ile Âişe'nin hücresi arasında bayılmış olarak yere düşerdim de biri gelir, ayağını boynum üzerine kor ve beni deli olmuş zannederdi; Halbuki bende hiçbir delilik yoktu, bende açlıktan başka birşey yoktu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7411-) BizeSufyân es-Sevrî haber verdi ki, Abdurrahmân ibn Abis şöyle demiştir: İbn Abbâs radıyallahü anhüma'a: Sen Peygamber'in beraberinde bayram namazgâhında hazır bulundun mu? diye soruldu. Abbâs şu cevâbı verdi: Evet, bulundum. O'na olan yakınlığım olmasa idi, küçüklüğümden dolayı orada hazır bulunamayacaktım. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Kesîr ibnu's-Salt (ibn Ma'dikerb el-Kindî)’ın evinin hizasındaki sütunun yanına geldi. Orada bayram namazını kıldırdı. Sonra hutbe yaptı. -Ne bir ezan ve ne bir ikaamet zikretti-. Sonra Peygamber(kadınlar tarafına gelip onlara) sadaka vermelerini emretti. Bunun üzerine kadınlar kulaklarına ve boğazlarındaki zînetlerine işaret etmeye başladılar. Peygamber, Bilâl'e emretti de Bilâl kadınların yanına vardı, kadınlar zînetlerini onun elbisesi içine attılar. Sonra Bilâl, Peygamber'in yanına döndü.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7412-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Dinar'dan; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Küba'ya bazen yürüyerek, bazen binerek gelir idi, diye tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7413-) Bize Ebû Usâme, Hişâm'dan; o da babası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e: Ben öldüğüm zaman beni kadın arkadaşlarımın beraberinde Bakî’ Mezarlığı'na göm. Sakın beni içinde iki sahâbîsiyle birlikte gömülü olduğu benim hücremde Peygamber'in yanına gömmeyesin! Çünkü ben (diğer kadınlarından ayrı, Peygamber ve iki sahâbîsinin yanında gömülü olmakla) tezkiye edilip övülmemi istemiyorum, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7414-) Ve Hişâm'dan; o da babası Urve'den gelen rivayette, Omer ibnu'l-Hattâb yaralanınca, Âişe'ye haber gönderdi de: Bana iki arkadaşımın yanına gömülmeme müsâade et! dedi. Âişe de: Evet vallahi, diye müsâade etti. Urvetu'bnu'z-Zubeyr şöyle dedi: Sahâbîlerden herhangibiri Âişe'den Peygamber ve iki sahâbîsiyle beraber gömülmesini istediği zaman, Âişe: Hayır vallahi, ben ebeden onların yanına herhangibir kimsenin gömülmesini tercih etmem, diye cevâb vermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7415-) ibn Şihâb şöyle dedi: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldırırdı da (namazdan sonra) Avâlî'ye gider ve oraya varırdı da, güneş hâlâ yüksek bulunurdu. ibn Sa'd, Yûnus'tan: Avâlî’nin uzaklığı dört mil yahut üç mildir, dediğini ziyâde etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7416-) Bize el-Kaasım ibn Mâlik tahdîs etti ki, el-Cuayd şöyle demiştir: Ben es-Sâib ibn Yezîd'den işittim: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında sâ' ölçeği, bugünkü müdd'ümüz ölçüsüyle bir müdd ile üçte bir müdd mikdârı idi. Sâ' ölçeği Omer ibn Abdilazîz zamanında artırıldı, diyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı