Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

499-) Bize Şâzân, Şu'be'den; o da Atâ ibn Ebî Meymûne'den tahdîs etti. O, şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik'ten işittim, şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hacetini defe çıktığı zaman bir çocukla beraber yanımızda ucu harbeli bir değnek, ya harbesiz bir asâ, yahut kısa bir mızrak, bir de su matarası olduğu hâlde(hizmet için) ardından giderdik. İşini bitirince su kabını eline verirdik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Ucu Demirli Yahud Demirsiz Değneğe Doğru Namaz Kılmak Bâbı
500-) Ebû Cuheyfe(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke yakınındaki Bathâ'da sıcağın şiddetli zamanında dışarı çıktı. Abdest alıp kıbleye gelen ön tarafına bir değnek dikerek, bizlere öğle ile ikindi namazlarını ikişer rek'at kıldırdı. Abdest alırken abdest suyunun damlalarını insanlar ellerine yüzlerine sürmeye başlamışlardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mekkede Ve Mekke Dışında Namaz İçin Sütre Edinmek Bâbı
501-) Bize Yezîd ibn Ebî Ubeyd tahdîs edip şöyle dedi: Ben Seleme ibnu'l-Ekva' (radıyallahü anh) ile beraber geliyordum. Seleme, Mushaf'ın yanındaki direğe doğru namaz kılmaya çalışırdı. Ben ona: Yâ Ebâ Müslim, seni hep bu direğin yanında namaz kılmaya çalışır görüyorum, dedim. Seleme: Ben de Peygamber'in bu direğin yanında namaz kılmayı tercîfi eder olduğunu gördüm, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Üstüvaneye Yani Sütuna Doğru Namaz Kılmak Bâbı
502-) Enes(radıyallahü anh): Yemîn olsun, ben Peygamber'in büyük sahâbîlerinin akşam ezanında, Peygamber çıkıncaya kadar direklere koşuşup beklediklerini gördüm demiştir. "Peygamber çıkıncaya kadar" fıkrası Şu'be rivayetinde ziyâde olmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Üstüvaneye Yani Sütuna Doğru Namaz Kılmak Bâbı
503-) İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ka'be'nin içine girdi. Beraberinde Usâme ibn Zeyd, Usmân ibn Talha ve Bilâl de girdiler. Peygamber içeride kalmasını uzattı. Sonra çıktı. Onun izi üzerinde içeriye ilk giren insan ben oldum. Ve Bilâl'e: Peygamber nerede namaz kıldı? diye sordum. Bilâl: İlerideki iki direğin arasında; dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Cemaat Olmadığı Zaman Münferid İken Direkler Arasında Namaz Kılmak Bâbı
504-) Bize Abdullah ibn Yûsuf tahdis edip şöyle dedi: Bana Mâlik, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer'den şöyle haber verdi: Rasûulullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ka'be'nin içine girdi. Beraberinde Usâme ibn Zeyd, Bilâl ve Usmân ibn Talha el-Hacebî de girdiler. Usmân el-Hacebî Rasûlüllah'ın üzerine Ka'be'nin kapısını kilitledi. Rasûlüllah içeride bir müddet kaldı. Bilâl, dışarı çıktığı anda ben Bilâl'e: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ne yaptı? diye sordum. Bilâl: Bir direği sol tarafına, bir direği sağ tarafına, üç direği de arka tarafına aldı. -Beyt o zaman altı direk üzerinde idi.-Sonra namaz kıldı, dedi. Buhârî dedi ki: Bize Ismâîl ibn Ebî Uveys şöyle dedi: Bana bu hadîsi Mâlik tahdîs etti. Bunda Bilâl: İki direği sağ tarafına aldı demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Cemaat Olmadığı Zaman Münferid İken Direkler Arasında Namaz Kılmak Bâbı
505-) Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den şöyle haber verdi: Abdullah ibn Omer, Ka'be'nin içine girince alnına doğru yürür, Ka'be'nin kapısını ardında bırakır, alnına gelen duvar ile arasında yaklaşık olarak üç arşın kalıncaya kadar ilerler, oraya varınca namaz kılardı ki, Bilâl'in "Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kıldı" diye haber verdiği yeri arardı. Yine Abdullah ibn Omer: Beyt'in istediği herhangi cihetinde namaz kılınsa hiçbirimize be's yoktur, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Bâb
506-) Bize Mu'temir, Ubeydullah'dan; o da Nâfi'den; o da İbn Omer'den şöyle tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) binit devesini aykırı vaziyete getirir ve ona karşı namaz kılardı. İbnu Omer'den bu hadîsi rivayet eden Nâfi'e: Ya develer ayağa kalkarsa ne (yapmalı) dersin? diye soruldu. O da: "Rasûlüllah(böyle bir hâl vukuunda) semeri alıp diker ve semerin arkasına doğru namaz kılardı. İbnu Omer de bunu yapardı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Binite, Deveye, Ağaca Ve Üzerine Binilecek Olan Semere Doğru Namaz Klmak Bâbı
507-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Siz, bizleri köpek ve eşek ile bir mi tutuyorsunuz? Yemîn olsun, ben görmüşümdür ki, kendim serîr üzerinde yan yatmış bulunurdum da Peygamber gelir ve serîrin tâ ortasına yönelerek namaza dururdu. Ben bir ihtiyâç üzerine kalkmak istediğimde (oturup) kıblesine karşı gelmeyeyim diye, serîrin ayakları tarafından yorganımdan sıyrılıp çıkardım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Şerire Doğru Namaz Kılmak Bâbı
508-) Bize Ebû Salih es-Semmân tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Saîd el-Hudrî'yi gördüm ki, o bir cum’a günü kendisini (gelip geçecek) insanlardan setr edecek bir şeye doğru namaz kılıyordu. Ebû Muayt oğullarından bir genç önünden geçmek istedi. Ebû Saîd de onun göğsüne bir yumruk vurup def etti. O genç etrafına bakındı, fakat onun önünden başka geçecek yer bulamadı. Bunun üzerine dönüp yine geçmeye davrandı. Ebû Saîd, evvelkinden daha şiddetli surette def etti. Bunun üzerine o genç Ebû Saîd'e sövdükten sonra (Medine vâlîsi olan) Mervân'ın yanına gidip, Ebû Saîd'den karşılaştığı muameleyi ona şikâyet etti. Arkasından Ebû Saîd de Mervân'ın yanına girdi. Mervân: Yâ Ebâ Saîd, şu kardeşinin oğlu ile ne alıp veremiyorsun? Dedi. O da şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: biri kendisini gelen geçen insanlardan koruyacak bir sütreye karşı namaza durup da biri önünden geçmeye davranacak olursa onu def etsin; dinlemez dayatırsa onunla döğüşsün; çünkü o ancak bir şeytândır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Bab: Namaz Kılmakta Olan Kimse Önünden Geçecek Olanı Mendub Olarak Redd Eder
509-)  Bize Mâlik, Omer ibn Ubeydullah'ın kölesi Ebu'n-Nadr'dan; o da Busr ibn Saîd'den haber verdi ki, Hâlid ibn Zeyd, Busr ibn Saîd'i, namaz kılanın önünden geçen kimse hakkında Rasûlüllah'tan ne işittiğini haber vermesi için Ebû Cuheym el-Ensârî'nin yanına yollamıştır. Ebû Cuheym de şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: kılanın önünden geçen kimse, üzerine ne kadar günâh aldığını bilseydi, onun önünden geçmektense kırk (zaman yerinde) durmayı daha hayırlı bulurdu". Mâlik ibn Enes dedi ki: Râvî Ebu'n-Nadr: Kırk gün mü, yahut ay mı, yahut yıl mı dedi bilemiyorum, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Namaz Kılanın Önünden Geçecek Kimsenin Yükleneceği Günah Bâbı
510-) Bize Alî ibn Mushir, el-A'meş'ten; o da Müslim ibn Subayh'den; o da Mesrûk'tan şöyle tahdîs etti: Âişe'nin yanında: Namazı ne keser? Diye soruldu. Orada bulunanlar: Namazı köpek, eşek ve kadın keser, dediler. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Yemîn olsun, sizler biz kadınları (namazı kesme hükmünde) köpekler(gibi) kıldınız. Yine yeminle söylerim, ben Peygamber'i, kendisi ile kıblesi arasında ve sedir üzerinde yatmış bulunduğum hâlde namaz kılar hâlde görmüşümdür. Bu vaziyette iken bana bir ihtiyâç hasıl olurdu da, oturup O'nun karşısına gelmemi istemediğim için, usulca sıyrılıp çıkardım. yine Alî ibn Mushir, el-A'meş'ten; o da İbrahim'den; o da el-Esved'den; o da Âişe'den isnâdıyle, bu hadîsin benzerini tahdîs etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kişinin Namaz Kılmakta Bulunan Arkadaşını Yüz Yüze Karşılaşması Bâbı
511-) Bize Hişâm tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Urve, Âişe'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ben onun döşeği üzerinde aykırı yatıp uyuduğum hâlde (bana doğru) namaz kılar, vitri kılmak istediği zaman beni de uyandırırdı. Ben de vitri onunla birlikte kılardım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Uyuyan Kimsenin Arkasında Namaz Kılmak Bâbı
512-) Âişe(r.anha) şöyle'demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın önünde, ayaklarım kıblesine(yânı secde ettiği yere) gelecek şekilde yatar uyurdum. Secdeye vardığı zaman eliyle beni dürterdi de ben ayaklarımı geriye çekerdim. Secdeden kalktığı zaman yine uzatırdım. Âişe dedi ki: O zamanlarda evlerde ışıklar yoktu..

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kadının Arka Tarafında Nafile Namazı Kılmak Bâbı
513-) Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Bize İbrâhîm, el-Esved'den; o da Âişe'den tahdîs etti. El-A'meş dedi ki: Ve yine bana Müslim (yani İbn Subayh), Mesrûk'tan; o da Âişe'den şöyle tahdîs etti: Âişe'nin yanında namazı kesecek şeyler zikr olundu da, bunlar köpek, eşek ve kadındır denildi. Bunun üzerine Âişe: Sizler bizi eşeklere ve köpeklere benzettiniz. Allah'a yemîn ederim ki, ben Peygamber'i, kendim serîr üzerinde ve Peygamber'le kıblesi arasında yatmış olduğum hâlde namaz kılarken görmüşümdür. Bu vaziyette iken, benim için bir ihtiyâç meydana gelir. Ben oturup da Peygamber'e eziyet vermemi istemediğim için şeririn ayakları tarafından usulca sıyrılıp çıkardım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Namazı Hiçbir Şey Kesmez Diyen Kimse Bâbı
514-) Bana İbnu Şihâb'ın kardeşinin oğlu (Muhammed ibn Abdillah ibn Müslim) tahdîs etti. Kendisi amucası Muhammed ibn Şihâb ez-Zuhrî'ye namazı, namazı kesecek şeyi sormuş. Bunun üzerine İbn Şihâb şöyle demiştir: Namazı hiçbir şey kesmez. Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verdi ki, Peygamber'in zevcesi Âişe şöyle demiştir: Yemîn olsun ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin kalkardı da ben kendisiyle kıblesi arasında aykırı yatmış olduğum hâlde, o eşinin yaygısı üzerinde namaz kılardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Namazı Hiçbir Şey Kesmez Diyen Kimse Bâbı
515-) Amr ibn Suleym ez-Zurakî'den; o da Ebû Katâde (38) el-Ensârî'den haber verdi (O, şöyle demiştir):Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kendi kızı Zeyneb'in, Ebû'l-Âs ibnu'r-Rabî' ibn Abdişşems'ten olma kızı Umâme'yi taşıyarak namaz kılardı. Şöyle ki, secdeye vardığı zamân onu yere koyar, secdeden kalktıkça da, onu tekrar yüklenirdi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Musalli Namazda Boynu Üzerinde Küçük Kız Çocuğu Taşıdığı Zaman Namazın Hükmü Nasıldır?
516-) Abdullah ibn Şeddâd ibnu'l-Hâd şöyle demiştir: Bana teyzem Meymûne bintu'l-Hâris(radıyallahü anh) haber verip-şöyle dedi: Benim döşeğim Peygamber'in namaz kıldığı yerin yanında idi. Bazen Peygamber'in giydiği elbise (namaz kıldığı zaman) ben döşeğin üzerinde iken, benim üzerime düşerdi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Musalli, İçinde Hayızlı Kadın Bulunan Bir Döşeğe Doğru Namaz Kılarsa Namazın Hükmü Nasıl Olur?
517-)  Bize Abdullah ibnu Şeddâd tahdîs edip şöyle dedi: Ben Meymûne'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ben yanıbaşında uyuduğum ve hayizlı bulunduğum hâlde namaz kılardı. Secdeye vardığı zaman giydiği elbisesi bana dokunurdu. Müsedded, Hâlid ibn Abdillah'tan şunu ziyâde etti: Hâlid dedi ki: Bize Süleyman eş-Şeybânî tahdîs etti. Meymûne: Ben hayızlı iken, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Musalli, İçinde Hayızlı Kadın Bulunan Bir Döşeğe Doğru Namaz Kılarsa Namazın Hükmü Nasıl Olur?
518-) Bize Ubeydullah tahdîs edip şöyle dedi: Bize el-Kaasım, Âişe'den tahdîs etti. O(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ne kötü bir denkleştirmedir ki, sizler biz kadınları köpek ve eşekle bir seviyede tuttunuz. Yemîn olsun, ben kendisi ile kıblesi arasında yatmış olduğum hâlde Rasûlüllah'ın namaz kılar olduğunu kat'î olarak bilmişimdir. Secdeye varmak istediği zaman eliyle ayaklarımı dürterdi de ben ayaklarımı geriye çekip büzerdim

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Erkek Namaz Kılarken Secde Sırasında, Secde Edebilmesi İçin Eliyle Karısını Dürter Mi?
519-)  Bize İsrâîl, Ebû îshâk'tan; o da Amr ibn Meymûn'dan; o da Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh)'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), Ka'be'nin yanında kalkıp namaz kılmakta bulunduğu sırada, Kureyş'ten bir topluluk da kendi meclislerinde oturmaktalardı. Birdenbire onlardan bir sözcü: Şu(açıkça İnsanların içinde ibâdet eden) murâî kimseye bakmaz mısınız? Sizin hanginiz fulanca ailesinin yeni boğazlanan devesinin yanına kalkıp gider de, henüz işkenbesindeki tersini, kanını, döl yatağını kasdedip, onu buraya getirir; sonra onu şunun yanında bekletir de o secdeye vardığı zaman iki kürek kemiğinin arasına koyar? Dedi. Oradakilerin en şakisi seğirdip getirdi. Bekledi; nihayet Rasûlüllah secdeye varınca, onu iki küreği arasına koydu. Peygamber secde vaziyetinde başını kaldırmadan sabit durdu. Müşrikler gülmeye başladılar, hattâ gülmekten dolayı birbirlerine meylettiler. Bir kimse hemen Fâtıma aleyhi's-selâma gidip haber verdi. Fâtıma o zaman küçük bir kızdı. Koşarak geldi. Peygamber hâlâ secde vaziyetinde sabit duruyordu. Nihayet Fâtıma o şeyi sırtından atıp uzaklaştırdı. Ve o herîflere karşı dönüp, onlara ağır sözler söyledi. Rasûlüllah namazı tamamladığı zaman üç defa: Allah, Kureyş'i Sana havale ediyorum. Yâ Allah, Kureyş'i Sana havale ediyorum. Yâ Allah, Kureyş'i Sana havale ediyorum " dedi. Sonra da isimlerini söyleyerek: "Yâ Allah, Amr ibn Hişâm'ı, Utbe ibn Rabîa'yi, Şeybe ibn Rabîa'yı, Velîd ibn Utbe'yi, Ümeyye ibn Halefi, Ukbe ibn Ebî Muayl'ı ve Umâre ibnu'l-Velîd'i Sana havale ediyorum " dedi. ibn Mes'ûd şöyle dedi: Allah'a yemîn ederim ki, bu isimleri sayılanları, Bedr gününde yıkılıp yere serilmişler gördüm. Sonra bunların cesedleri kuyuya, yani Bedr'deki çukura sürüklendiler. Bundan sonra Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): Kalîb'in (yani bu kuyuya atılanların) hemen ardından la'net gönderildi'' buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kadın Namaz Kılmakta Olan Erkekten Eza Nevinden Bulunan Bir Şeyi Atıp Uzaklaştırır Bâbı
520-) Bize Abdullah ibn Mesleme tahdîs edip şöyle dedi: Ben Mâlik'in huzurunda okudum; o da İbn Şihâb'dan (o, şöyle demiştir): Omer ibn Abdilazîz bir gün ikindi namazını geri bıraktı. Yanına Zubeyr ibnu'l-Avvâm'ın oğlu Urve girdi de, ona şunu haber verdi: Mugîre ibn Şu'be Irak'ta iken bir gün namazı geç bırakmıştı. Bunun üzerine Ebû Mes'ûd el-Ensârî onun yanına girdi de: Yâ Mugîre! Bu, namazı geç bırakma nedir? Kat'î bilmez misin ki, Cibril indi namaz kıldı. Rasûlüllah da(ardında) kıldı. Sonra bir daha kıldı, Rasûlüllah da kıldı. Sonra bir daha kıldı. Rasûlüllah da kıldı. Sonra bir daha kıldı, Rasûlüllah da kıldı. Sonra bir daha kıldı, Rasûluliah da kıldı. "İşte bununla emr olundum" dedi. sözlerin sonunda Omer ibn Abdilazîz, Urve'ye: Söylemekte olduğunu iyi bil. Namaz vakitlerini Rasûlüllah için ikaame eden, yânı vakitleri ta'yîn eden Cibril'in kendisi midir? dedi. Bunun üzerine Urve de: Beşîr ibn Mes'ûd, Bâbasından böyle tahdîs ederdi, dedi. Urve şöyle dedi: Yemîn olsun (teyzem) Âişe bana, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın henüz hücresinde güneş varken ve gölge hücreden yükselmeden ikindiyi kılar olduğunu söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Namaz Vakitleri Ve Faziletleri Bâbı
522-) İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Abdu'l-Kays hey'eti, Rasûlüllah'ın huzuruna geldiler ve: Biz şu topluluktan Rabîa kabîlelerindeniz. Biz sana başka zaman değil, yalnız haram ayda ulaşabiliriz. O halde bize bir şey emret de, biz onu senden alalım ve arkamızda kalanları ona da'vet edelim, dediler. Bunun üzerineRasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sizlere dört şey emrediyor ve dört şeyden nehy ediyorum: Allah'a îmân etmek" dedikten sonra, Allah'a îmân etmeyi onlara şöyle tefsîr etti: "Lâ ilahe ille'llah - Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah 'ın Rasûl'ü olduğuma şahadet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı edâ etmek, ganimet aldıklarınızın beşte birini bana vermenizdir. Dubbâ', hantem, mukayyer ve nakîrden nehyediyorum" (Yani, bu isimlerdeki kablara şıra kurmaktan nehyediyorum).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli:
524-) Bana Şakîk tahdîs edip şöyle dedi: Ben Huzeyfe'den işittim, şöyle dedi: Biz Omer(radıyallahü anh)'in yanında oturuyorduk. Omer:Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın fitne hakkındaki sözünü hanginiz ezberinde tutuyor? diye sordu. Ben ezberimde tutuyorum, hem de Rasûlüllah'ın söylediği gibi, dedim. Omer: O'na (yani Peygamberce) yahut buna(bu makaaleye) karşı çok cesursun, dedi Ben: “İnsanın ehli, malı, çocukları ve komşusu yüzünden uğradığı fitneye, namaz, oruç, sadaka, iyiliği emr, kötülükten nehy keffâret olur” dedim. Omer: Sormak istediğim bu fitne değildir, lâkin denizin dalgalanması gibi dalgalanacak olan fitnedir, dedi. Bunun üzerine Huzeyfe: Ey Mü'minlerin Emîri, o fitneden senin üzerine bir şey yoktur. Çünkü seninle onun arasında kilitli bir kapı vardır, dedi. Omer; Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı? Diye sordu. Huzeyfe: Kırılacak, dedi. Omer: O takdirde ebeden kilitlenemiyecek, dedi. Biz Huzeyfe'ye: Omer kapıyı biliyor mu? Diye sorduk. Huzeyfe: Evet, yarından evvel bu gecenin geleceğini bildiği gibi (biliyordu). Ben ona, içinde hiçbir yalan yanlış bulunmayan bir söz söylemişimdir, dedi.(Râvî Şakîk ibn Seleme el-Esedî:) Biz kendimiz Huzeyfe'ye sormağa cesaret edemedik de, Mesrûk ibnu'l-Ecda'a: Kapı kimdir? Diye sordurduk. O da kapıyı ondan öğrenip: Kapı Omer'dir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Namaz Kılmak Günahlara Keffarettir
525-)  İbn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kimse(yabancı) bir kadından bir öpücük aldı. Müteakiben o zât Peygamber'e geldi ve olan işi ona haber verdi. Bu hâdise üzerine Azîz ve Celîl olan Allah, şu âyeti indirdi: iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl. Çünkü güzellikler kötülükleri (günâhları) giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüddür" (Hûd: H4). üzerine o kimse: Yâ Rasûlallah, bu yalnız benim için mi? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Ümmetimin hepsi için, bütün ferdleri içindir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Namaz Kılmak Günahlara Keffarettir
526-) Bize Şu'be tahdîs edip, şöyle dedi: Bana Velîd ibnu'l-Ayzâr haber verip şöyle dedi : Ben Ebû Amr eş-Şeybânî (96)'den işittim, şöyle diyordu: Abdullah ibn Mes'ûd'un evini işaret ederek, bize şu evin sahibi tahdîs edip şöyle dedi: Ben Peygamber'e: Amellerin hangisi Allah'a daha sevgilidir? diye sordum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz" buyurdu. Abdullah dedi ki: Sonra hangisi? dedim. Peygamber: ana-Bâbaya iyilik etmek" buyurdu. Abdullah dedi ki: Sonra hangisi? dedim, Peygamber: "Allah yolunda cihâd etmek"buyurdu. İbn Mes'ûd: Bunları bana Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) tahdîs edip söyledi. Daha ziyâdesini soraydım, yine bana haber verecekti, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Vakti İçinde Kılınan Namazın Fazileti Bâbı
527-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan şöyle buyururken işitmiştir: "Re 'yinizi söyler misiniz: Birinizin kapısı önünde bir akarsu bulunsa, (ev sahibi) her günde beş defa onun içinde yıkansa, ne dersiniz? Bu yıkanma, onun kirinden pasından birşey bırakır mı?" buyurdu. Sahâbîler: Hayır, bu onun kirinden hiçbir şey bırakmaz, dediler. Rasûlüllah"Beş (vakit) namaz da işte bunun gibidir. Onlarla Allahü Taâlâ günâhları siler, mahveder" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Beş Namaz Aralarındaki Günahkara Keffarettir
528-) Bize Mehdî, Geylân'dan; O da Enes'ten tahdîs etti. Enes (Haccâc namazı vaktinden te'hîr edince): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında mevcûd olanlardan hiçbir şey tanımıyorum, dedi. Kendisine: Namaz(Peygamber zamanında mevcûd olup devam eden bir şeydir, binâenaleyh bu umûmî selbedici kazıyye nasıl doğru olur?) denildi. Enes (cevâbında): O, kendisinde zayi' kılmalar, tağyîrler yapıp, zayi' etmiş olduğunuz bir şey değil mi? dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Namazın Kendi Vaktinde Zayi Kılınması Bâbı
529-) Usmân ibn Ebî Ravvâd şöyle demiştir: Ben ez-Zuhrî'den işittim, şöyle diyordu: Ben Dımaşk'ta Enes ibn Mâlik'in yanına girdim; o ağlıyordu. Ona: Seni ağlatan nedir? dedim. Enes:(Beni Rasûlüllah zamanında) erişmiş olduklarımdan, namaz müstesna, hiçbir şeyi tanımaz olmaklığım(ağlatıyor). İşte bu namaz dahi zayi' edilmiştir, dedi. Bekr ibn Halef şöyle dedi: Bize Muhammed ibn Bekr el-Bursânî (203) tahdîs edip, şöyle dedi: Bize Usmân ibn Ebî Ravvâd, bu tarzda haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Namazın Kendi Vaktinde Zayi Kılınması Bâbı
530-) Bize Hişâm, Katâde'den; o da Enes'ten olmak üzere tahdîs etti. Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): biriniz namaz kıldığı zaman şübhesiz Rabb 'ı ile münâcât eder. O hâlde sakın sağ tarafına tükürmesin, velâkin (sıkıştığında) sol ayağının altına (tükürsün)" buyurdu. Ve Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde'den şöyle dedi:"Ön tarafına yahut önüne tükürmesin, velâkin (muztarr kalırsa) ya sol tarafına, ya ayaklarının altına (tükürsün)". Ve Şu'be ibnu'l-Haccâc yine Katâde'den olmak üzere şöyle dedi: "Önüne ve sağına tükürmesin, velâkin (sıkışırsa) ya sol tarafına, ya (sol) ayağının altına tükürsün". Humeyd de Enes'ten; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere şöyle buyurduğunu söyledi: kılmakta olan kimse kıblesine karşı ve sağ tarafına tükürmesin, lâkin (sıkışırsa) sol tarafına yahut (sol) ayağının altına tükürür". Katâde, Enes(radıyallahü anh)'ten; o da Peygamber'den olmak üzere şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Secde ederken secdenizi tam yolunda yapınız. (Namaz kılan kimse) kollarını köpek gibi yere yaymasın. (Sıkışıp) tükürdüğü vakit de önüne ve sağ tarafına tükürmesin. Çünkü o, Rabb'i ile münâcâtetmektedir"..

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Namaz Kılmakta Olan Kimse Aziz Ve Celil Olan Rabbına Munacat Etmektedir
532-) Salih ibn Keysân şöyle dedi: Bize el-A'rac Abdurrahmân ve ondan başkası, Ebû Hureyre'den tahdîs etti. ibn Keysân dedi ki:) Ve yine Abdullah ibn Omer'in himayesinde bulunan Nâfi', Abdullah ibn Omer'den tahdîs etti. Ebû Hureyre ile İbn Omer bu râvîlerden her birine Rasûllulah'tan tahdîs etmişlerdir.Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sıcak şiddetlendiği vakitte namazı serinliğe bırakınız. Çünkü sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Sıcağın Şiddetli Vaktinde Öğle Namazını Serinliğe Bırakmak Bâbı
534-) Ebû Zerr(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber'in müezzini öğle namazı ezanını, okumağa davrandı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hemen: "Serinliği bekle, serinliği bekle!" buyurdu.-Yâhud da: "Bekle, bekle!" buyurdu.- Ve yine Peygamber: "Sıcağın şiddeti, cehennemin kaynamasındandır. Sıcak şiddetli olduğu zaman, (namazı serin vakte bırakıcılar olarak) namazdan geri durun, tâ tepelerin gölgelerini uzanmış gördüğünüz zamana kadar" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Sıcağın Şiddetli Vaktinde Öğle Namazını Serinliğe Bırakmak Bâbı
535-)  Bize Sufyân(ibn Uyeyne) tahdîs edip şöyle dedi: Biz bunu ez-Zuhrî'den ezberledik, o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre'den. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sıcak şiddetli olduğu zaman namazı serinliğe bırakın. Çünkü sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır.”

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Sıcağın Şiddetli Vaktinde Öğle Namazını Serinliğe Bırakmak Bâbı
536-) “Cehennem ateşi Rabb'ına şikâyet arzetti de: Yâ Rabb, bir kısmım bir kısmımı yedi (yani ben beni yiyorum, izin ver) dedi. Allah da iki defa nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın. İşte hissetmekte olduğunuz sıcağın en şiddetlisi ile soğuğun en şiddetlisi budur".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Sıcağın Şiddetli Vaktinde Öğle Namazını Serinliğe Bırakmak Bâbı
537-) Ebû Saîd şöyle demiştir:Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Öğle namazını serinliğe bırakınız. Çünkü sıcağın şiddeti, cehennemin kaynamasındandır" buyurdu. es-Sevrî, Yahya el-Kattân ve Ebû Avâne, Hafs ibn Gıyâs'a mutâbaat ettiler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Sıcağın Şiddetli Vaktinde Öğle Namazını Serinliğe Bırakmak Bâbı
538-) Ebû Zerr el-Gıfârî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Peygamber'le birlikte bir seferde bulunuyorduk. Müezzin öğle namazı için ezan okumak istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "Serinliği bekle!" buyurdu. Bir müddet sonra müezzin yine ezan okumak istedi. Peygamber yine: "Serinliği bekle!" buyurdu. Nihayet müezzin, biz tepelerin gölgelerini uzanmış gördüğümüz zamana kadar bekledi. Bunun üzerine Peygamber: "Şübehesiz sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır. Binâenaleyh sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe bırakın" buyurdu. "Tetefeyyeu zılâluhû = Gölgeleri meyillenir döner"(en-Nahl: 48) demektir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Öğle Namazını Seferde De Serinliğe Bırakmak Bâbı
539-) ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Enes ibn Mâlik şöyle haber verdi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) güneş(gündüzün ortasından) meylettiği zaman çıktı ve öğle namazını kıldırdı. Akabinde minber üzerinde ayakta durdu, kıyâmet saatini zikretti. Kıyâmet gününde büyük büyük işler olacağını zikredip haber verdi. Sonra: "Bana birşey sormak isteyen varsa sorsun. Bu makaamımda durduğum müddetçe her ne sorarsanız hemen muhakkak haber veririm" buyurdu. İnsanlar ağlamakta ileri gittiler, Rasûlüllah da: sorunuz" demeyi çoğalttı. Derken İbn Huzâfe es-Sehmî ayağa kalkıp: Benim Bâbam kimdir? diye sordu. Rasûlüllah: Huzâfe'dir"buyurdu. Sonra yine sorunuz" demeyi çoğalttı. Bunun üzerine Omer ibn Hattâb, iki dizi üstüne çöktü de: Biz Allah'ı Rabb, İslâm'ı dîn ve Muhammed'i peygamber olarak kabul ve tasdîk ettik, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah sükût etti. Sonra "Demincek cennet ile cehennem şu duvarın yüzünde bana arz olundu. Ben böyle hayrın ve şerrin benzerini görmedim" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Öğle Namazının Başlanğıç Vakti, Güneşin Tam Ortadan Batıya Meylettiği Sıradır
540-) Bize Şu'be, Ebu'l-Minhâl'den; o da Ebû Berze'den tahdîs etti (Ebû Berze -radıyallahü anh- şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını her birimiz yanında oturanı tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman kıldırır, bu namazda altmıştan yüz âyete kadar okurdu. Öğle namazını güneş(batıya) meylettiği vakitte kıldırırdı. İkindiyi de, birimiz (namazdan sonra mescidden) Medine'nin en uzak yerine gider dönerdi de, güneş henüz dipdiri bulunurdu. Râvî Ebu'l-Mİnhâl dedi ki: Ben Ebû Berze'nin akşam namazı hakkında dediğini unuttum. Ebû Berze: Rasûlüllah yatsı namazını gecenin (ilk) üçte birine kadar -sonradan dediğine göre, yarısına kadar- geriye bırakmakta be's görmezdi, dedi. Muâz ibn Muâz(196) dedi ki: Şu'be ibn Haccâc(yukarıda geçen isnâdıyle) şöyle dedi: Sonradan Ebu'l-Minhâl’e diğer bir kerre daha kavuştum da kendisi: Yâhud gecenin üçte birine kadar, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Öğle Namazının Başlanğıç Vakti, Güneşin Tam Ortadan Batıya Meylettiği Sıradır
541-) Bana Gâlib el-Kattân, Bekr ibn Abdillah el-Muzenî'den; o da Enes ibn Mâlik'den tahdîs etti. O şöyle dedi: Biz Rasûlüllah'ın arkasında öğle namazlarını kıldığımız zamanlarda sıcaktan korunmak için kendi elbiselerimiz üzerine secde ederdik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Öğle Namazının Başlanğıç Vakti, Güneşin Tam Ortadan Batıya Meylettiği Sıradır
542-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Amr ibn Dinar'dan; o da Câbir ibn Zeyd'den; o da İbn Abbâs'tan tahdîs etti(O, şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı(birlikte) yedi rek'at ve sekiz rek'at olarak kıldırdı. Eyyûb Sahtiyanı Câbir'e: Muhtemil ki bu yağmurlu bir(gündüz ve) gecede olmuştur, dedi. Câbir de: Muhtemildir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: Öğle Namazını İkindiye Kadar Geri Bırakmak Bâbı
543-) Bize Enes ibn Iyâd, Hişâm'dan o da Bâbası Urve'den tahdîs etti. Âişe (r. anha): Rasûluilah (sallallahü aleyhi ve sellem), ikindi namazını güneş Âişe'nin hücresinden çıkmamış hâlde iken kılardı, demiştir. Ve Ebû Usâme, Hişâm'dan: "Güneş Aişe'nin odasından çıkmadan" dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
544-) Âişe(r.anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını henüz Âişe'nin hücresinde güneş varken ve gölge Âişe'nin hücresinden yükselmeden kılardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
545-) Bize Sufyân ibnu Uyeyne, ez-Zuhrî'den; o da Urve'den; o da Âişe'den olmak üzere şöyle haber verdi: Âişe(r. anha): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), güneş odamda zahirken ve henüz gölge yükselmemişken ikindi namazını kılardı, demiştir. Ve İmâm Mâlik, Yahya ibn Saîd, Şuayb ibn Ebî Hamza ve İbn Ebî Hafsa: "Güneş yükselmeden önce" diye rivayet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
546-) Bize Avf, Seyyar ibn Selâme'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben ve Bâbam, Ebû Berze el-Eşlemi(radıyallahü anh)'nin yanına girdik. Bâbam ona:Rasûlüllah farz yazılmış namazı nasıl kılardı? diye sordu. Ebû Berze şöyle dedi: Rasûlüllah, sizin Ûlâ Namazı diyegeldiğiniz zuhur(yâni öğle) namazını, güneş göğün ortasından batı cihetine kaydığında kıldırırdi. İkindi namazını kıldırır, birimiz namazdan sonra Medine'nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş henüz dipdiri bulunurdu. (Râvî Seyyar dedi ki:) Ben Ebû Berze'nin akşam namazı ' hakkında söylediği sözü unuttum. Ebû Berze şöyle devam etti: Rasûlüllah, sizin Atame adını vermekte olduğunuz yatsı namazını geri bırakmayı sever, tercîh, ederdi. Bu namazdan evvel uyumayı ve ondan sonra oturup konuşmayı kerîh görürdü, hoşlanmazdı. Sabah namazından da, insan kendi yanında oturanı tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman çıkar ve (bu namazda) altmışla yüz âyete kadar okurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
547-) Enes(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz ikindi namazını kılardık. Sonra insan Amr ibn Avf oğulları yurduna giderdi de, onları ikindi namazı kılıyorlar bulurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
548-) Bize Ebû Bekr ibnu Usmân ibnSehl ibn Huneyf haber verip şöyle dedi: Ben Ebû Umâme(Es'ad ibn Sehl)'den işittim, şöyle diyordu : Bir defa Omer ibn Abdilazîz'in arkasında öğle namazını kıldık. Sonra çıkıp Enes ibn Mâlik'in yanına girdik. Biz onu ikindiyi kılıyor hâlde bulduk. Ben ona: Ey amucam, şu kıldığın ne namazıdır? diye sordum. Enes: İkindi namazıdır; bu namaz, vaktiyle beraberinde kılmakta olduğumuz Rasûhıllah'ın namazıdır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
549-) ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), güneş henüz yüksek ve dipdiri olduğu halde ikindi namazını kıldırdı. Namazdan sonra Avâlî'ye gidecek insan giderdi de, güneş hâlâ yüksek bulunurken onların yanına varırdı.(Râvî dedi ki:)Avâlî'nin bâzı yerleri Medine'ye dört mil yahut ona yakın mesafededir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
550-)  Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Enes ibn Mâlik'ten olmak üzere haber verdi. O şöyle demiştir: Bizler ikindi namazını kılardık. Namazdan sonra bizlerden Kuba'ya gidecek olan kimse gider, güneş hâlâ yüksek bulunurken Kubâlıların yanına varırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazının Vakti Bâbı
551-) Rize Mâlik, Nâfi'den; o da İbn Umcr (radıyallahü anh)'dcn haber verdi: O şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "İkindi namazını vaktinden kaçıran kimse sanki ehlini ve malını elinden kaçırmış gibidir" buyurdu. Ebû Abdillah şöyle dedi: Yetirukum a'mâlekum "Size amellerinizi eksiltti" demektir. Kendisinin bir yakınım öldürdüğüm yahut ona âid malı aldığım zaman Vetertu'r-racule (denir).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazını Kaçıran Kimsenin Günahı Bâbı
552-) Ebu'l-Melîh şöyle demiştir: Biz bulutlu bir günde Bureyde ile gazvede bulunduk. Bureyde şöyle dedi: İkindi namazını ta'cîl ediniz. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ikindi namazını (kasden) terk ederse ameli bâtıl olur" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Mevâkîti’s-salât
Konu: İkindi Namazını Terkeden Kimsenin Günahı Bâbı