Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

1242-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Namaza nida edildiği vakit şeytân ezanı işitmemek için yüzgeri edip yeltene yellene kaçar. Ezan bitirildiği zaman gelir. Namaz için ikaamet edilince yine yüzgeri edip kaçar. İkaamet okumak bitirilince yine gelir, insan ile kalbi arasına sokulur. Fulan şeyi hatırla, fulan şeyi hatırla diyerek (namazdan evvel insanın) hiç de aklında olmayan şeyleri hatırlatır durur. Nihayet insan kaç rek'at kıldığını bilemez olur. İşte herhangi biriniz kaç rek'at; üç rek'at mı, yoksa dört rek'at mı kıldığını bilmediği zaman, oturur hâlde iki kerre secde etsin".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Bâb: Musalli Kaç Rekat; Üç Rekat Mı, Yahut Dört Rekat Mı Kıldığını Bilmediği Zaman, Oturduğu Halde İki Kerre Secde Eder.
1243-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Herhangi biriniz kalkıp namaza durduğu zaman şeytân gelir ve namazını karıştırır. Nihayet o kimse kaç rek'at kıldığını bilemez. Sizden herhangi biriniz bu karışıklığı hissettiği zaman oturur vaziyette iken iki kerre secde etsin ".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Farz Namazda Ve Nafile Namazda Yanılmak Bâbı
1244-)  (İbn Abbâs'ın kölesi Kureyb şöyle demiştir:) İbn Abbâs, Mısver ibn Mahrame ve Abdurrahmân ibn Ezher -Allah onlardan razı olsun- ben Kureyb'i, Âişe'ye gönderdiler de: Hepimizden Âişe'ye selâm söyle ve ona ikindinin farzından sonraki iki rek'at nafile namazın hükmünden sor; ve ona: "Bu namazı senin kılmakta olduğundan haberdâr olduğumuzu, Halbuki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu iki rek'at namazdan sahâbîleri men' ettiği haberinin bize ulaştığını" söyle dediler. İbn Abbâs(ilâve olarak): Ben, Omer ibn Hattâb ile beraber halktan böyle iki rek'at namaz kılan insanları döverdim, demişti. dedi ki: Ben Âişe'nin yanına girdim ve beni gönderenlerin benimle yolladıkları haberi kendisine tebliğ ettim.Âişe bana cevaben: Sen bu mes'eleyi Ümmü Seleme'ye sor, dedi. Ben de yanından çıktım ve o üç zâta gelip, Âişe'nin cevâbını onlara haber verdim. Onlar beni Âişe'ye gönderdikleri gibi, bu defa da Ümmü Seleme'ye gönderdiler. Seleme(radıyallahü anha) şöyle dedi: Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den, halkı ikindiden sonraki bu namazdan nehyederken işittim. Sonra bir kerre de Peygamber'i, ikindi namazını kıldığı sırada iki rek'at namaz daha kılarken gördüm. Şöyle ki: Rasûlüllah benim odama girmişti. Fakat -o sırada yanımda Ensâr'dan, Haram oğullarından bir takım kadın konuklar bulunuyordu. Rasûlüllah namaz kılmağa başladı. O'nun böyle ikindinin akabinde benim yanıma girmesinden sonra namaz kıldığını görünce kendisine bir kız gönderdim ve kıza: Rasûlüllah'ın yanında dur:"Yâ Rasûlallah! Sana Ümmü Seleme, şu iki rek'at namazdan nehyettiğini işittim, Halbuki şimdi seni onları kılıyorsun görüyorum" diye soruyor de! Eğer Rasûlüllah (namazda bulunduğuna) eliyle işaret ederse, yanından geri çekil, dedim. Kız bu emrimi yerine getirdi. Ve hakîkaten Rasûlüllah eliyle işaret etti; kız da O'ndan geri çekildi. namazdan ayrılınca bana hitaben: ''Ey Ebâ Ümeyye kızı! İkindi namazından sonra kıldığım iki rek'at namazdan sormuştun. Bunun sebebi şudur: Bana Abdu’l-Kays kabilesinden bir takım insanlar gelmişti. Bunlar, şu öğle namazından sonraki iki rek'at (nâfile) namazdan beni meşgul edip alıkoymuşlardı. İşte kıldığım iki rek'at namaz, öğlenin o iki rek'at son sünnettidir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Bâb: İnsan Namaz Kılmakta İken Kendisine Söz Söylendiği Ve Onun Da Bu Kelamı İşitip Eli İle İşaret Ettiği Zaman Hüküm Nasıl Olur?
1245-) Sehl ibn Sa'd es-Sâidî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir defasındaRasûlüllah'a Amr ibn Avf oğulları arasında bir kavga meydana geldiği haberi ulaşmıştı. Rasûlüllah hemen beraberindeki bir takım insanlar içinde olarak, onların arasında barış yapmak üzere yola çıktı. Bu esnada namaz vakti de olmuştu. Bilâl, Ebû Bekr'e geldi de: Yâ Ebâ Bekr! ŞübhesizRasûlüllah gittiği yerde alıkonulmuştur. Namaz vakti de olmuştur. Sen insanlara imamlık yapar mısın? dedi. Ebû Bekr: Peki, istersen kılalım, dedi. Akabinde Bilâl namaz için ikaamet etti. Ebû Bekr de öne geçip tekbîr alarak insanlara namaz kıldırmaya başladı. İnsanlar henüz namazda iken Rasûlüllah safflar içinde yürüyerek geldi, nihayet saffta dikeldi. İnsanlar el çırpmaya başladılar. Ebû Bekr, namazını kılarken başını çevirip bakmazdı. Arkasındaki cemâat el çırpmayı çoğaltınca, başını çevirip baktı ki, Rasûlüllah kendisine işaret etmekte ve namazı kıldırmasını emir buyurmaktadır. Ebû Bekr hemen iki elini kaldırıp Allah'a hamd etti, sonra geri geri giderek Rasûlüllah'ın arkasına çekildi, saffın içinde durdu. Rasûlüllah da öne geçip insanlara namazı kıldırdı. namazdan çıkınca yüzünü insanlara yöneltti de şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Size ne oluyordu ki, namaz içinde iken size bir şey arız olduğu zaman el çırpmaya başladınız? El çırpmak ancak kadınlara mahsûstur. Sizden her kime namazı içinde iken herhangi bir şey arız olursa Subhânallah desin. Şu muhakkak ki, o Subhânallah dediği zaman, onu işiten kimse muhakkak yüzünü çevirip bakacaktır. Ebâ Bekr, sana işaret ettiğim zaman, insanlara namaz kıldırmaktan seni men' eden nedir?" diye sordu. Ebû Bekr de: Ebû Kuhâfe oğlu için, Rasûlüllah'ın önünde durup namaz kıldırması lâyık olmaz, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Namaz Kılmakta Olan Kimsenin, Namaz İçinde İken İşaret Yapması Bâbı
1246-) Esmâ bintu Ebî Bekr şöyle demiştir: Ben Âişe'nin yanına girdim; o dikilmiş namaz kılmakta idi. İnsanlar da hep dikilmiş namaz kılıyorlardı. Ben, insanların hâli nedir? diye sordum. Âişe(güneş tutulduğunu anlatmak için) başı ile gökyüzüne doğru işaret etti. Ben yine: Bu bir âyet (yânı insanlara bir azâb alâmeti) mi? dedim. Âişe başıyle evet diye işaret etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Namaz Kılmakta Olan Kimsenin, Namaz İçinde İken İşaret Yapması Bâbı
1247-)  Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta olduğu hâlde evinde oturarak namaz kıldıydı. Arkasında da bir takım insanlar ayakta namaz kıldılar. Rasûlüllah onlara(namaz içinde iken eliyle) "Oturunuz!" diye işaret etti. Namazdan çıktığı zaman "İmâm ancak kendisine uyulsun diye imâm edilir. Öyle olunca, imâm rukû'a vardığı vakit rukû'a varın; başını kaldırdığı vakit siz de başlarınızı kaldırın" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Namaz Kılmakta Olan Kimsenin, Namaz İçinde İken İşaret Yapması Bâbı
1248-)  Ebû Zerr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bana Rabb 'im tarafından gelen (Cibril)geldi de: Ümmetimden her kim Allah 'a hiçbir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse cennete girer, diye haber verdi -veya bununla beni müjdeledi-" buyurdu. Ben: Rasûlallah!) O adam zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de (yine cennete girer) mi? dedim. (Evet)zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenazeler Hakkında Ve Son Sözü La İlahe İlle’llah Olan Kimse Hakkındadır
1249-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Allah'a bir şeyi ortak sayarak ölen kimse cehenneme girer" buyurdu. Ben de: Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmayarak ölen kimse cennete girer, dedim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenazeler Hakkında Ve Son Sözü La İlahe İlle’llah Olan Kimse Hakkındadır
1250-) el-Berâu'bnu Âzib(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize yedi şeyi işlememizi emretti, yedi şeyden de bizi nehy eyledi: Peygamber bize cenazeler ardından gitmeyi; hastayı ziyaret etmeyi; da'vetçiye icabet eylemeyi; zulme uğramışa yardım etmeyi; yemini kabul etmeyi; selâmı karşılamayı; aksırana duâ etmeyi emreyledi. Yine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizi gümüş kap(kullanmak)tan; altın yüzükten; harîr, dîbâc, kassıyy, istebrak denilen ipekli kumaşları kullanmaktan da nehyetti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazelerin Ardından Gitmekle Emr Edilmesi Bâbı
1251-) … Bize Amr ibn Ebî Seleme, el-Evzâî'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Bana İbnu Şihâb haber verip şöyle dedi: Bana Saîd ibnu Müseyyeb haber verdi ki Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim; şöyle buyuruyordu: müslümân üzerindeki hakkı beştir: Selâmı karşılamak; hastayı ziyaret etmek; cenazeler ardından gitmek, da'vete icabet eylemek ve aksırana duâ eylemek". hadîsi rivayet etmekte Amr ibn Ebî Seleme'ye, Abdurrazzâk ibn Hemmâm mutâbaat etmiş ve bize Ma'mer ibn Râşid haber verdi demiştir. Bu hadîsi, Selâme ibn Ravh, Ukayl ibn Hâlid'den rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazelerin Ardından Gitmekle Emr Edilmesi Bâbı
1252-) … ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme haber verdi. Ona da peygamberin zevcesi Âişe(r. anha) haber verip şöyle demiştir:( Peygamberin vefatı üzerine) Ebu Bekr, Sunh’daki meskeninden atına binip geldi. Atından inip mescide girdi. Mesciddeki insanlarla konuşmadı. Doğru Âişe'nin odasına girdi. Hemen Peygamber'e yaklaştı. Peygamber'in yüzü Yemânî bir bürde ile örtülü idi. Yüzünden örtüyü açtı. Sonra üzerine kapandı ve O'nu öptü; sonra ağladı. Bunun ardından: Yâ Nebiyallah! Bâbam sana feda olsun. Allah sana bu ölüm şiddetinden başka ikinci bir ölüm vermeyecektir. Sana yazılmış olan bu mukadder ölüm geçidini ise şimdi geçmiş bulunuyorsun, dedi. Ebû Seleme şöyle dedi: İbn Abbâs da bana şunu haber verdi. Ebû Bekr, Âişe'nin odasından çıktı. O sırada Omer insanlara birşeyler söylüyordu. Ebû Bekr ona: Otur, dedi. Omer(dehşetinden) oturmadı. Ebû Bekr tekrar: Otur, dedi. yine oturmadı. Bunun üzerine Ebû Bekr yüksek sesle şehâdet getirdi. Bu sırada halk Omer'i bırakıp, Ebû Bekr'in yanına geldiler. Ebû Bekr Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şunları söyledi: Amma ba'du: Sizden her kim Muhammed'e ibâdet ediyor idiyse, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah'a ibâdet ediyorsa, bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür. Yüce Allah şöyle buyurdu: “Muhammed ancak bir rasûldür. O 'ndan evvel daha nice rasûller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür yahut öldürülürse ökçelerinizin üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz? Kim böyle iki ökçesi üzerinde (ardına) dönerse elbette Allah 'a hiçbir şeyle zarar yapmış olmaz. Allah şükr (ve sebat) edenlere mükâfat verecektir" (Âl-i İmrân: 144). Abbâs rivayetine devamla: Allah'a yemin ederim ki, Ebû Bekr bu âyeti okuyuncaya kadar sahâbîler hayretlerinden bu âyeti hiç bilmiyorlarmış gibi idiler. Sanki Allah bu âyeti yeni indirmişti de, onlar Ebû Bekr'den yeni duyup öğreniyorlardı. Her işiten sahâbî muhakkak âyeti (hayret içinde) kendi diliyle okuyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölümden Sonra, Kefeni İçine Sarıldığı Zaman Ölünün Yanına Girmek Bâbı
1254-) ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Zeyd ibn Sâbit'in oğlu Hârice haber verdi. Ona da Ensâr'dan, Peygamber'e bey'at etmiş olan Ümmü’l-Alâ' ismindeki kadın (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Muhacirler kur'a ile(Ensâr arasında) taksim edilmişti. Bizim ailenin payına da Usmân ibn Maz'ûn düşmüştü. Biz Usmân'ı evlerimizde konuk ettik. Fakat Usmân (bir süre sonra) ölüm sebebi olan bir hastalıkla hastalandı. Vefat edince gasl edildi ve kendi elbisesi ile kefenlendi. Sonra Rasûluilah cenazeye geldi. Ben (cenazeyi tezkiye ederek): Yâ Ebâ Sâib! Allah'ın rahmeti senin üzerine olsun. Benim senin hakkındaki şehâdetim şudur: Yemîn ederim ki, Allah seni kerem ve inayetine mazhar kılmıştır, dedim. üzerine Peygamber: "Allah’n bu ölüye kerem ve inayet ettiğini sana bildiren nedir?" buyurdu. Yâ Rasûlallah! Bâbam sana feda olsun. Allah (buna ikram etmez de) kime ikram eder? dedim. defa da Peygamber: "Usmân ibn Maz'ûn'a gelince, muhakkak ki, ölüm ona gelmiştir. Ve Allah 'a yemîn ederim ki, ben de bu ölü için hayr ve saadet ummaktayım. Yine Allah 'a yemin ederim ki, ben Allah 'in Rasûlü iken bana (ve size, yarm) Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem" buyurdu. Vallahi bundan sonra ben ebeden hiçbir kimseyi tezkiye etmem, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölümden Sonra, Kefeni İçine Sarıldığı Zaman Ölünün Yanına Girmek Bâbı
1255-) Bize el-Leys, bu hadîsin benzerini tahdîs etti. Ve Nâfi' ibnu Yezîd, Ukayl'den "Ona ne muamele yapılacağını bilemem" şeklinde söyledi. hadîsi rivayet etmekte ona Şuayb, Amr ibnu Dînâr ve Ma'mer mutâbaat etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölümden Sonra, Kefeni İçine Sarıldığı Zaman Ölünün Yanına Girmek Bâbı
1256-) Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Ben Muhammed ibnu'l-Münkedir'den işittim; o şöyle dedi: Ben Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh)'ten işittim; o şöyle dedi: Bâbam (Uhud'da) şehîd edildiği zaman, ben ağlayarak yüzünden elbisesini açmaya başladım. Oradakiler beni ağlamaktan nehyediyorlardı. Halbuki Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) beni nehyetmiyordu. Halam Fâtıma da ağlamaya başladı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): " (Yâ Fâtıma!)Siz ona ağlasanız da, ağlamasanız da, siz şehidi yerinden kaldırıncaya kadar melekler kanatlarıyle onu gölgelendirmekte devam ettiler'' buyurdu. hadîsi rivayet etmekte Şu'be'ye, İbn Cureyc mutâbaat etmiş ve şöyle demiştir: Bana ibnu'l-Münkedir, bunu Câbir (radıyallahü anh)'den işittiğini haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölümden Sonra, Kefeni İçine Sarıldığı Zaman Ölünün Yanına Girmek Bâbı
1257-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den (o, şöyle demiştir): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Necâşî'nin vefatını, Necâşî öldüğü gün bizzat haber verdi. Akabinde namaz yerine çıktı, sahâbîlerini saff yaptı ve dört tekbîr aldı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: İnsan, Ölü Sahiblerine Ve Din Kardeşlerine Ölüm Haberini Açıklar
1258-)  Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -minber üzerinde-: "Sancağı Zeyd ibn Harise aldı; akabinde şehîd edildi. Sonra sancağı Ca'fer ibn Ebî Tâlib aldı; o da şehîd edildi. Sonra sancağı Abdullah ibn Revâha aldı; o da şehîd edildi" buyurdu. - (Bunu söylerken) Rasûlüllah'ın iki gözünden yaş akıyordu.- (Rasûlüllah devamla): "Bundan sonra sancağı emirsiz olarak Hâlid ibn Velîd aldı ve ona feth ihsan olundu" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: İnsan, Ölü Sahiblerine Ve Din Kardeşlerine Ölüm Haberini Açıklar
1259-)  İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Hastalığında kendisini Rasûlüllah'ın ziyaret etmekte olduğu bir insan vefat etti. Vefatı da geceleyin oldu da, onu geceleyin gömdüler. Sabah olunca onu Rasûlüllah'a haber verdiler. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Onu bana bildirmekten sizleri men'eden nedir?" buyurdu. Sahâbîler: Gece idi; gece karanlıktı. Bunun için sana meşakkat vermek istemedik, dediler. Akabinde Rasûlüllah o zâtın kabrine geldi ve kabre karşı namaz kıldı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeyi Bildirmek Bâbı Ve Ebû Râfi, Ebû Hureyre Radıyallahü Anhden Söyledi Ki, O: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Onu Bana Neden Bildirmediniz? Buyurdu, Demiştir.
1260-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Henüz ergenlik çağına ulaşmadan üç çocuğu ölen insanlardan hiçbir müslümân yoktur ki, illâ Allah müslümânı, bu çocuklara ihsan ettiği geniş rahmeti ile cennete girdirmiş olmasın".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Çocuğu Ölüp De Allahın Hükmüne Razı; Rahmet Ve Mağfiretini Ümid Edici Olarak Sabreden Kimsenin Fazileti Bâbı.
1261-)  Bize Abdurrahmân ibnu'l-Isbahânî, Zekvân'dan; o da Ebû Saîd(radıyallahü anh)'den tahdîs etti(o, şöyle demiştir): Kadınlar Peygamber'e: Bizim için bir gün ayır, dediler. Nihayet ayırdığı günde Peygamber kadınlara va'z etti. Ve bu arada: "Herhangi bir kadının üç çocuğu ölmüşse, o çocuklar cehenneme karşı birer siper olurlar" buyurdu. Bir kadın; iki tane (ölmüşse)? dedi.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İki tanesi de (öyledir)"buyurdu. Şerîk ibn Abdillah, İbnu'l-Isbahânî'den söyledi. Abdurrahmân ibnu’l-Isbahânî şöyle demiştir: Bana Ebû Salih Zekvân es-Sem'în, Ebû Saîd ile Ebû Hureyre'den; onlar da Peygamber'den olmak üzere tahdîs etti. Ebû Hureyre: "Bulûğ çağına varmamış üç çocuk" demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Çocuğu Ölüp De Allahın Hükmüne Razı; Rahmet Ve Mağfiretini Ümid Edici Olarak Sabreden Kimsenin Fazileti Bâbı.
1263-) Bize Alî ibnu'l-Medînî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Ben ez-Zuhrf den işittim; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: çocuğu ölen herhangi bir müslim kişi cehenneme girmez; ancak Allah'ın yemini yerini bulacak kadar girer". Abdillah el-Buhârî burada: "Sizden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere illâ oraya (cehenneme) uğrayacaktır. Bu, Rabb'ının uhdesinde vâcib kıldığı, kaza ettiği bir şeydir''(Meryem: 71) âyetini söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bir Çocuğu Ölüp De Allahın Hükmüne Razı; Rahmet Ve Mağfiretini Ümid Edici Olarak Sabreden Kimsenin Fazileti Bâbı.
1264-) Bize Sabit el-Bunânî tahdîs etti. Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabir yanında ağlamakta olan bir kadına uğradı da, o kadına "Allah'a ittikaa et ve sabreyle!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Erkeğin, Kabir Yanındaki Bir Kadına Sabret! Demesi Bâbı
1265-)  Ümmü Atıyye el-Ensâriyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: RasûlulIah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın kızı vefat ettiğinde Rasûlüllah yanımıza geldi de :"Kızımı su ve sidr ile üç, yahut beş yahut lüzum görürseniz bundan daha çok yıkayınız. Son defakinde kâfur yahut kâfur nev'inden kokulu birşey kullanınız. Yıkamayı bitirdiğiniz zaman bana bildiriniz!'buyurdu. Biz yıkamayı bitirdiğimizde Peygamber'e haber verip bildirdik. Rasûlüllah bize hıkve denilen kendi izârını verdi de: "Bunu kızıma iç gömleği yapın" buyurdu. Râvî Muhammed ibn Sîrîn: Ümmü Atıyye hıkve ile izârını kasdediyor, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölüyü Su Ve Sidr İle Yıkamak Ve Abdest Aldırmak Yahud Abdest Almak Bâbı
1266-) Bize Abdulvahhâb es-Sakafî, Eyyûb es-Sahtıyânî'den; o da Muhammed ibn Sîrîn'den tahdîs etti. Ümmü Aüyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler, kızını yıkamakta olduğumuz sırada Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza girdi de: "Onu su ve sidr ile üç, yahut beş, yahut da bundan daha fazla yıkayınız. Son yıkayışta kâfur kullanınız. Yıkamayı bitirdiğinizde bana bildiriniz" buyurdu. Biz yıkamayı bitirdiğimiz zaman kendisine haber verip bildirdik. Rasûlüllah bize hıkv denilen izârını attı da: "Bunu kızıma iç gömleği yapın" buyurdu. Eyyûb es-Sahtıyânî, yine geçen isnâd ile şöyle demiştir: Bu Ümmü Atıyye hadîsini bana Muhammed ibn Şîrîn'in haber verdiği gibi, ktzkardeşi Hafsa bintu Şîrîn de tahdîs etti. Fakat Hafsa'nın hadîsinde, Muhammed'in hadîsinden fazla olarak: "Kızımı tek sayıda yıkayınız", yine Hafsa'nm hadîsinde: "Üç su, yahut beş su, yahut yedi su yıkayınız"; yine Hafsa'nm hadîsindeRasûlüllah'ın: "Onu yıkamağa sağlarından başlayınız ve abdest uzuvlarından başlayınız" buyurduğu; yine Hafsa'nın hadîsinde: Ümmü Atıyye'nin, biz onun saçını üç bukle yaptık, dediği fıkraları vardır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölünün Tek Sayıda Yıkanmasının Müstehab Olacağı Bâbı
1267-) Ümmü Atıyye(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kızının yıkanması hususunda: "Bedeni sağ yanları ile ve abdest uzuvları ile yıkamaya başlayınız" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Ölünün Yıkanmasına Sağ Azalarıyle Başlanır
1268-) Ümmü Atıyye(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Peygamber'in kızını yıkamaya koyulduğumuzda; bizler onu yıkarken, bize hitaben: "Onu sağ taraflarıyle ve abdest uzuvlarıyla yakamağa başlayınız" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölünün Abdest Yerleri Bâbı
1269-)  Ümmü Atıyye(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber'in kızı vefat etti. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bize: "Onu üç yahut beş yahut eğer gerekli görürseniz bundan fazla sayıda yıkayınız. Yıkamayı bitirdiğinizde bana bildiriniz" buyurdu. Biz yıkamayı bitirince Peygamber'e haber verip bildirdik. Peygamber belinden izârını çıkardı ve: "Bu izan kızıma iç gömleği yapın" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Kadın, Erkek İzarı İçinde Kefenlenir Mi?
1270-) Bize Hammâd ibri Zeyd, Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den tahdîs etti. Ümmü Atıyye şöyle demiştir:Peygamber'in kızlarından biri vefat etti. Bunun akabinde Peygamber dışarı çıktı da: "Kızımı su ve sidr ile üç yahut beş, yahut eğer gerekli görürseniz bundan daha fazla sayıda yıkayınız. Sonuncu yıkayışta kâfur yahut kâfur nev'inden kokulu birşey kullanınız. Yıkamayı bitirdiğinizde bana bildiriniz" buyurdu. Ümmü Atiyye dedi ki: Biz yıkamayı bitirince kendisine bildirdik. Peygamber bize kendi izârını attı da: "Bunu kızıma iç gömleği yapın" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenazeyi Son Yıkayışında Kafürlu Su Kullanır
1271-) Ve yine Eyyûb es-Sahtıyânî'den; o da Hafsa bîntu Sîrîn'den; o da Ümmü Atıyye'den yukarıda geçen hadîsin benzerini rivayet etti. Burada Ümmü Atıyye şöyle demiştir: Rasûlüllah: "Onu üç, yahut beş, yahut yedi, yahut da eğer gerekli görürseniz bundan daha fazla sayıda yıkayınız" buyurdu. dedi ki: Ümmü Atıyye: Biz onun başım üç bukle yaptık, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Cenazeyi Son Yıkayışında Kafürlu Su Kullanır
1272-) Bize İbn Cureyc haber verdi. Eyyüb es-Sahtıyânî şöyle dedi: Yine ben Hafsa bintu Sîrîn'den işittim; o şöyle dedi: Bize Ümmü Atıyye(radıyallahü anh) tahdîs etti ki, onlar Rasûlüllah'ın kızının başını üç bukle yapmışlardır. İbn Atıyye: Biz yıkayacağımız sırada saç örgülerini çözdük. Sonra başını yıkadık, sonra da saçları üç bukle yaptık, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Yıkama Sırasında Kadının Saç Örgüsünü Çözmek Bâbı
1273-)  Bize İbnu Cureyc haber verdi. Ona da Eyyûb haber verip şöyle demiştir: Ben Muhammed ibn Sîrîn'den işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah ile bey'at etmiş Ensâr kadınlarından biri olan Ümmü Atıyye Basra'ya geldi. Basra'daki bir oğluna yetişip görmek üzere ansızın geliyordu; fakat ona yetişememişti. İşte o zaman bize tahdîs edip şöyle dedi: Biz Peygamber'in kızını yıkama hâlinde iken yanımıza Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) girdi de: "Onu su ve sidr ile üç yahut beş, yahut gerekli görürseniz bundan daha fazla sayıda yıkayınız. Son yıkayışta kâfur kullanınız. Yıkamayı bitirdiğiniz zaman bana bildiriniz" buyurdu. Ümmü Atıyye dedi ki: Biz yıkamayı bitirince Peygamber bize hıkvesini (yani izârını) attı da: "Bu izan o kıza iç gömleği yapın" buyurdu. Eyyûb dedi ki: Muhammed ibn Sîrîn bunun üzerine bir şey ziyâde etmedi Yine Eyyûb: Bu yıkanan kız, Peygamber'in hangi kızıdır bilmiyorum, dedi. Ve yine Eyyûb: İş'âr, yıkayıcı kadınlar o kızı bu izâr içine sardılar demektir. (Tâbiîler'in ölüler bilgisinde en âlim olanı) Muhammed ibn Sîrîn de işte böyle kadın cenazesine boydan boya iç gömleği giydirilmesini ve izâr bağlanmamasını emreder idi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Ölüye İç Gömleği Giydirmek Nasıldır?
1274-)  Bize Sufyân(es-Sevrî), Hişâm ibn Hassân'dan; o da Ümmü'l-Huzeyl (Hafsa bintu Sîrîn)'den; o da Ümmü Atıyye (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Ümmü Atıyye: Biz Peygamber'in kızının saçlarını ördük, yani üç örgü yaptık, demiştir. de dedi ki: Sufyân es-Sevrî: Alın perçemini bir bukle, başın iki yan tarafının saçlarını da ayrı ayrı iki bukle yapmıştır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Ölü Kadının Saçı Üç Bukle Yapılır Mı?
1275-) Ümmü Atıyye(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber'in kızlarından biri vefat etti. Akabinde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bize geldi de: "Onu sidrli su ile tek sayıda yıkayın. Ya üç, ya beş, yahut eğer gerekli görürseniz bundan daha fazla tek sayıda yıkayınız. Son yıkama suyunun içine kâfur yahut kâfur nev'inden güzel kokulu birşey katınız. Yıkamayı bitirdiğinizde bana bildirin" buyurdu. Nihayet biz yıkamayı bitirdiğimizde kendisine bildirdik. Peygamber bize hıkve’sini (yani izârmı) attı. Biz o kızın saçlarım üç örgü yaptık ve bu üç örgüyü de arka tarafına atıp salıverdik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Ölü Kadının Saçları Arkasına Atılır
1276-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pamuktan, suhûliyye denilen üç parça beyaz Yemen bezi içinde kefenlendi. Bu kefen parçalarının içinde gömlek ve başlık yoktu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kefen İçin Beyaz Bez Kullanılması Bâbı
1277-) Bize Hammâd(ibn Zeyd), Eyyûb es-Sahtıyânî'den; o da Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti. İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta vakfe ederken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez deve onun boynunu kırdı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu adamı su ve sidr ile yıkayınız ve iki ihram bezi içinde kefenleyiniz. Ona koku sürmeyiniz; başına bez de sarmayınız. Çünkü bu ihrâmlı hacı kıyâmet gününde Lebbeyk, Allâhumme lebbeyk... diyerek diriltilecektir"buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Cenazeyi İki Bez İçinde Kefenleme Bâbı
1278-) İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın beraberinde bir kimse Arafat'ta vakfe yaparken birden devesinden düştü. Râvî: Deve de onu kana bürüdü, yahut deve onu derhâl öldürdü, demiştir. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onu su ve sidr ile yıkayınız ve iki ihram bezi içinde kefenleyiniz. Ona koku sürmeyiniz; başına da bez sarmayınız. Çünkü bu zât kıyâmet gününde telbiye okuyarak diriltilecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Ölü İçin Güzel Koku Kullanmak Bâbı
1280-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Amr ibn Dînâr ile Eyyûb es-Sahtıyânî'den; bunların ikisi de Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs ettiler, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir; Bir adam Arafat'ta Peygamber ile birlikte vakfe yapmakta idi. Birdenbire devesinden düştü. Râvî Eyyûb "fevakasathu = deve onun boynunu kırdı" ta'bîrini söyledi. Amr ise "feeksaathu = deve onu derhâl öldürdü" ta'bîrini söyledi. Ve o zât derhal öldü. Bunun üzerinePeygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onu su ve sidr ile yıkayın, iki ihram bezi içinde kefenleyin. Onu kokulandırmayın, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyâmet gününde -Eyyûb: Telbiye okuyarak, dedi; Amr ise; Telbiye edici olarak, dedi- diriltilecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: İhramlı İken Ölen Kimse Nasıl Kefenlenir?
1281-) Ubeydullah şöyle demiştir: Bana Nâfi', ibn Omer'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Abdullah ibn Ubeyy öldüğü zaman oğlu Abdullah, Peygamber'e geldi ve: Yâ Rasûlallah! Gömleğini bana ver de Bâbamı onun içinde kefenleyeyim; namazını da Sen kıldır ve onun için mağfiret isteyiver, dedi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Abdullah'a kendi gömleğini verdi ve: "Cenaze hazırlanınca bana haber ver de namazını kılayım" buyurdu. Müteakiben Abdullah cenazenin hazırlandığını Peygamber'e bildirdi.Peygamber onun cenaze namazını kıldırmaya davrandığında Omer (radıyallahü anh)Peygamber'i çekti ve:(Yâ Rasûlallah!) Allah seni münafıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi? dedi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) "Ben iki tercih etme arasında serbestim (yani istiğfar etmekte ve etmemekte muhayyerim). Allah Taâlâ: “Onlar için istiğfar et yahut istiğfar etme. Eğer onlar için yetmiş defa istiğfar dahi etsen, yine Allah kendilerini kafiyyen mağfiret etmiyecektir (Tevbe: 80)buyurdu" diye cevâb verdi. Ve Rasûlüllah, Abdullah ibn Ubeyy'in cenazesine namaz kıldı. Bunun üzerine: "Onlardan ölen hiçbir kimse üzerine dua etme; (defn veya ziyaret için) kabrinin başında da dikilme. Çünkü onlar Allah’ı ve Rasûlü’nü inkâr ile kâfir oldular ve onlar fâsıklar olarak öldüler”(et-Tevbe: 84).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Etrafı Dikilen Yahud Etrafı Dikilmeyen Gömlek İçinde Kefenleme Ve Gömleksiz Kefenlendirilen Kimse Bâbı
1282-)  Bize İbnu Uyeyne, Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti. O, Câbir'den şöyle dediğini işitmiştir: Abdullah ibn Ubeyy gömüldükten sonra, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdullah ibn Ubeyy'in yanına geldi ve onu çukurundan dışarı çıkarttı. Akabinde onun cildine kendi tükürüğünden üfledi ve ona gömleğini giydirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Etrafı Dikilen Yahud Etrafı Dikilmeyen Gömlek İçinde Kefenleme Ve Gömleksiz Kefenlendirilen Kimse Bâbı
1283-) Âişe (r. anha): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç tane beyaz pamuk bezi içinde kefenlendi. Bu kefen parçalarının içinde gömlek de, başlık da yoktu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Gömleksiz Kefenleme Bâbı
1284-) Âişe (r. anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içlerinde gömlek ve başlık bulunmayan üç tane bez içinde kefenlendirildi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Gömleksiz Kefenleme Bâbı
1285-) Âişe (r. anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pamuktan dokunmuş sahûliyye denilen üç parça beyaz bez içinde kefenlendi. Bu kefen parçaları içinde ne gömlek ve ne de başlık vardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Başlık Olmayarak Kefen Bâbı
1286-) Bize İbrâhîm ibn Sa'd, Bâbası Sa'd ibn İbrâhîm'den; o da Bâbası İbrâhîm ibn Abdirrahmân'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Bâbam Abdurrahmân ibn Avf'un önüne bir gün yemeği getirilmişti. Bunun üzerine dedi ki: Mus'ab ibn Umeyr (Uhud'da) şehîd edildi. Halbuki o benden çok hayırlı idi. Ona bir tek kaftandan başka içinde kefenleneceği birşey bulunmamıştı. Hamza da şehîd edildi -.Yâhud diğer bir adam şehîd edildi, demiştir-. O da benden hayırlı idi. Ona da bir kaftandan -yahut kaftanından- başka içinde kefenlenebileceği şey bulunamamıştı. Yemîn olsun ki ben, âhiret için kazandığımız hasenelerin bize bu dünyâ hayâtımızda peşin verilmiş olmasından endîşe etmişimdir, dedi; sonra da ağlamaya başladı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kefen, Ölünün Malının Mecmuundan Tesviye Edilir Üçte Birinden Değil Bâbı
1287-)  Bize Şu'be, Sa'd ibn İbrâhîm'den; o da Bâbası İbrâhîm'den haber verdi. O şöyle demiştir: Oruçlu bulunduğu bir gün Bâbam Abdurrahmân ibn Avf’ın önüne bir iftar sofrası getirilmişti. Bâbam (sofraya bakıp) şöyle dedi: Mus'ab ibn Umeyr (Uhud'da) şehîd edildi. Halbuki o benden daha hayırlı idi. Öyleyken Mus'ab bir tek bürde içinde kefenlendi.-Bununla başı örtülse ayakları açılıyor; ayakları örtülse başı açılıyordu. Râvî dedi ki: Ben Bâbam Abdurrahmân ibn Avf şunu da söyledi zannediyorum: Hamza da şehîd edildi. Halbuki o da benden daha hayırlı idi. Sonra bize dünyâ ni'metlerinden önümüze serilen bunca ni'metler yazılıp serildi -Yâhud da: Dünyâdan bize verilen bunca ni'metlere nail olduk, dedi-. Halbuki bizler, âhiret için kazandığımız hasenelerin ta'cîl edilip de, bize dünyâda verilmiş olmasından endîşe etmekteyiz, dedi; sonra üzülerek ağlamaya başladı, hattâ yemeği de terkeyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Bir Tek Bezden Başkası Bulunmadığı Zaman Ne Yapılır?
1288-) Bize Habbâb(radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Biz Allah rızâsını kasdederek Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile hicret ettik. Artık ecrimiz (va'di gereğince) Allah'a vâcib oldu. Yoldaşlarımızdan bunun ecr ve ni'metinden hiçbirşey tatmadan âhirete gidenler vardır. Mus'ab ibn Umeyr bunlardan birisidir. Dostlarımızdan, kendilerine hicret semeresi ulaşan ve bu meyveyi devşirenler de vardır. Mus'ab, Uhud günü şehîd edilmişti de biz onu saracak bir kefen bulamamıştık. Yalnız (şehide âid) bir kaftan bulmuştuk da bu şehîdi ona sarmağa çalışmıştık. Bürdeyle başını örttüğümüzde ayaklan açığa çıkıyor; ayaklarını örttüğümüz zaman ise başı açığa çıkıyordu.(Bu yokluk karşısında) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de ızhır (denilen kokulu ottan) koymamızı emreyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Bâb: Ölü Sahibleri, Ölünün Yalnız Baş Tarafını Yahud Yalnız Ayak Tarafına Örtecek Şeyden Başka Kefen Yapacak Birşey Bulamadıkları Zaman, O Tek Şeyle Ölünün Yalnız Gövdesiyle Baş Tarafını Örterler.
1289-) Sehl ibn Sa'd'den(o, şöyle demiştir): Bir kadın kenarlı dokunmuş bir bürdeyi Peygamber'in yanına getirdi. Sehl: Bilir misiniz, bürde nedir? diye sordu. Oradakiler: Şemledir, ihramdır, diye cevâb verdiler. Evet öyledir, dedi. Bu bürdeyi kendi elimle dokudum ve sana giydirmek için geldim, dedi. de o bürdeyi aldı ve zâten kendisinin böyle bir bürdeye ihtiyâcı vardı. AkabindePeygamber o bürdeyi örtünerek bizim yanımıza çıktı. Fulân sahâbî de bu bürdenin güzelliğini belirtti ve: Rasülallah!) Bu ne kadar güzel; bunu bana giydir, dedi. Orada bulunanlar, o zâta: Bunu söylemekle iyi etmedin. Peygamber bu bürdeyi ihtiyâcı olarak giymişti. Sonra sen Peygamber'in hiçbir isteyeni reddetmez olduğunu bildiğin hâlde bunu kendisinden istedin, dediler. da: Vallahi ben bu bürdeyi giymek için istemedim. Ben onu ancak benim kefenim olsun diye istedim, dedi. Sa'd: Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Zamanında Kefen Hazırlayan Ve Bu İşi Redd Ve İnkâr Olunmayan Kimse Bâbı
1290-) Ümmü Atıyye: Biz kadınlar cenazeler ardında gitmekten nehy olunduk. Cenazeler ardından gitmek bizim üzerimize vâcib kılınmadı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kadınların Cenazeler Ardından Gitmeleri Meselesi Bâbı
1291-) Muhammed ibn Sîrîn şöyle demiştir: Ümmü Atıyye'nin bir oğlu ölmüştü. Vefatının üçüncü günü olunca, Ümmü Atıyye safranlı bir koku istedi. Akabinde bu kokuyu kendisine sürdü de: Biz kadınlar, kocadan başka ölüler için üç günden fazla yas tutmaktan nehyolunduk, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kadının, Kocasından Başkalarının Ölümü Üzerine Yas İçin Süslenmeyi Terketme Süresi Bâbı
1292-) Bize Eyyûb ibnu Mûsâ tahdîs edip şöyle dedi: Bana Humeyd ibnu Nâfi', Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb'den haber verdi. (Ümmü Habîbe'nin kendi kızı ve râvîsi olan Ebû Seleme kızı) Zeyneb şöyle demiştir : Şam'dan Ebû Sufyân'ın ölüm haberi Medine'ye geldiğinin üçüncü günü (Ebû Sufyân'ın kızı, annem) Ümmü Habîbe zağferânlı bir koku istedi. Akabinde bunu iki yanağının safhasına ve iki kollarına sürdü ve: Şübhesiz ben böyle süslenmekten müstağni bir kadınım. Fakat ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: "Allah'a ve âhiret gününe îmân eden bir kadının, eşinden başka bir ölü üzerine üç günden fazla yas tutması halâl olmaz. Lâkin kadın, eşinin ölümü üzerine dört ay on gün yas tutar".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kadının, Kocasından Başkalarının Ölümü Üzerine Yas İçin Süslenmeyi Terketme Süresi Bâbı
1293-) Zeyneb bintu Ebî Seleme (radıyallahü anha) haber verip şöyle demiştir: Ben Peygamber'in zevcesi olan Ümmü Habîbe'nin yanına girdim. Ümmü Habîbe şöyle dedi: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: 'a ve âhiret gününe îmân eden bir kadına zevcinden başka bir ölü için üç günden fazla yas tutması halâl olmaz. Lâkin kadın, zevcinin ölümü üzerine dört ay on gün yas tutar". bintu Ebî Seleme şöyle dedi: Sonra bir kerre de ben, erkek kardeşi vefat ettiğinde Zeyneb bintu Cahş'ın yanına girdim. Zeyneb bintu Cahş da bir koku isteyip kendisine sürdü. Sonra da şöyle dedi: Benim gibi yaşını başını almış bir kadının kokuya ne ihtiyâcı olabilir? Şu kadar ki, ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan minber üzerinde işittim, şöyle buyuruyordu: "Allah'a ve âhiret gününe îmân eden bir kadına, zevcinden başka bir ölü için üç günden fazla yas tutması halâl olmaz. Lâkin kadın, zevcinin ölümü üzerine dört ay on gün yas tutar".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kadının, Kocasından Başkalarının Ölümü Üzerine Yas İçin Süslenmeyi Terketme Süresi Bâbı
1295-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), bir kabir yanında ağlamakta olan bir kadının yanından geçti de, o kadına: ; "Allah'a ıttıkaa et ve sabreyle" buyurdu. Benden uzaklaş, sen benim musibetimle musîbetlenmedin, dedi. Peygamber'i tanımıyordu. Kadına: Bu zât Peygamber'dir, denildi. üzerine kadın Peygamber'in kapısına geldi. Kadın, Peygamber'in kapısı yanında kapıcılar (bekçiler) bulmadı.(Peygamber'in yanına girdi de:) Ben seni bilemedim, dedi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Sabr ancak musibetin birinci darbesi sırasındadır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-cenâiz
Konu: Kabirleri Ziyaret Etmek Bâbı