Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

971-) İbn Omer (radıyallahü anh):Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr, Omer (radıyallahü anh) her iki bayram namazını hutbeden evvel kılarlardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Hutbe Bayram Namazından Sonradır Bâbı
972-)  İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ramazân bayramı günü yalnız iki rek'at namaz kıldırdı; ondan evvel de, sonra da hiçbir namaz kılmadı. Sonra yanında Bilâl olduğu hâlde kadınların bulundukları yere geldi, onlara sadaka vermeyi emretti. Kadınlar atmaya başladılar. Kadın taifesi artık halkalarını, gerdanlıklarını (Bilâl’in eteği içine) atıyor, atıyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Hutbe Bayram Namazından Sonradır Bâbı
973-) el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmamızdır. Ondan sonra evlerimize dönüp kurbân kesmemizdir. Her kim böyle yaparsa, bizim sünnetimize uygun iş yapmış olur. Her kim de namazdan evvel boğazlarsa, bu yalnız ehline takdim ettiği bir et demek olup, kurbân ibâdeti ile hiçbir münâsebeti yoktur". Rasûlüllah'ın bu sözleri üzerine Ensâr'dan Ebû Burde ibnu Niyâr denilen bir zât: Yâ Rasûlallah! Ben (davarımı namaza gelmeden önce) kesmiş bulundum. Bende yaşına girmiş keçiden daha iyi bir çepiş vardır, dedi. ona: "Dediğin çepişi onun yerine kurbân et. Lâkin sonra da böylesi hiçbir kimse için kifayet etmiyecek -yahut: kurbân yerine geçmiyecektir"- buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Hutbe Bayram Namazından Sonradır Bâbı
974-) Saîd ibn Cubeyr şöyle demiştir: Mızrak demiri tabanının çukuruna dokunup da ayağı üzengiye yapıştığı zaman, ben İbn Omer'in yanında idim. Hemen deveden indim ve mızrağı ayağından çıkardım. Bu vak'a Minâ'da oldu. Haccâc'a haber ulaştı da Haccâc, İbn Omer'i yoklamaya geldi. Haccâc: Ah seni yaralayan kimdir, bilseydik! dedi. İbn Omer: Beni yaralayan sensin, dedi. Haccâc: Bu nasıl söz? dedi. O da: Silâh taşınmayacak bir günde silâh taşıttın ve Harem'e silâh girmezken, oraya sen silâh soktun, cevâbını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayramda Ve Harem Arazisi İçinde Silah Taşımanın Mekruh Kılınması Bâbı
975-) Saîd ibn Amr şöyle demiştir: Haccâc, ibn Omer'in yanına yoklamak için girdi, ben de onun yanında idim. Haccâc: O(yani ibn Omer) nasıldır? dedi. İbn Omer: İyidir, dedi. Haccâc: Seni kim yaraladı? dedi. İbn Omer de(Haccâc'ın bizzat kendisine ta'rîz ederek): Beni, silâh taşımak halâl olmayan bir günde silâh taşımayı emreden kimse yaraladı, dedi. İbn Omer bu sözüyle Haccâc'ı kastediyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayramda Ve Harem Arazisi İçinde Silah Taşımanın Mekruh Kılınması Bâbı
976-) el-Berâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kurbân bayramı günü bizlere hutbe yapıp şöyle buyurdu: "Bu günümüzde yapmaya başlayacağımız ilk şey, namaz kılmamızdır. Ondan sonra (evlerimize) dönmemiz ve kurbân kesmemizdir. Her kim böyle yaparsa, bizim sünnetimize uygun iş yapmış olur. Her kim de namaz kılmadan evvel hayvanı keserse, bu ancak acele edip ehline verdiği bir etten ibaret olmuş olur; kurbân ibâdeti ile hiçbir münâsebeti olmaz". Peygamber'in bu sözleri üzerine dayım Ebû Burde ibnu Niyâr ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah! Ben davarımı namaz kılmadan evvel kesmiş bulundum. Bende yaşma girmiş keçiden daha iyi bir çepiş vardır, dedi. "Dediğin çepişi onun yerine kurbân et -yahut: Onu kes-. Lâkin (yaşına girmemiş olan böyle) bir çepiş, senden sonra hiçbir kimse için kifayet etmeyecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Namazına Erken Davranmak Bâbı
977-) Bize Şu'be, Süleyman ibn Mihrân'dan; o da Müslim el-Batîn'den; o da Saîd ibn Cübeyr'den; o da ibn Abbâs'tan; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs etti.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "On günlerdeki iyi ameller, bu günlerdekinden, yânı teşrik günlerindekilerden daha faziletli değildir" buyurdu. Sahâbîler: Cihâd da mı (daha faziletli değil)? dediler. Peygamber: "Cihâd da; meğerki Bir kimse (Allah yolunda cihâda) çıkıp canını ve malını tehlikeye atar da hiçbir şeyi geri getiremez olursa" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Teşrik Günlerindeki İbadet Amelinin Fazileti Bâbı
978-) Bize Mâlik ibnu Enes tahdîs edip şöyle dedi: Bana Muhammed ibnu Ebî Bekr es-Sakafî tahdîs edip şöyle dedi: Ben Minâ'dan Arafat'a doğru yürüdüğümüz sırada Enes'e telbiyenin keyfiyetinden sordum. Sizler Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber iken nasıl yapardınız? dedim. Enes: Lebbeyk okuyan lebbeyk okur, inkâr edilmezdi; tekbîr getiren tekbîr getirir, inkâr olunmazdı (yani hiç kimse tarafından kendisine niçin telbiye ediyorsun, yahut niçin tekbîr alıyorsun denilmezdi), dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Mina Günlerinde Ve Dokuzuncu Günü Sabahı Arafata Giderken Tekbir Getirmek Bâbı
979-) Ümmü Atiyye(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz kadınlara, bayram günü namazgaha çıkmamız, hattâ bulundukları ev köşelerinden bakire kızlara ve hayızlı kadınlara varıncaya kadar namazgaha çıkarmamız emredilirdi de, kadınlar erkeklerin arka tarafında olurlar, onların tekbîr getirmelerine uyup tekbîr getirirler ve onların duâlarıyla duâ ederlerdi. Onlar bu bayram gününün bereketini ve paklığını (yani günahlardan temizlenmeyi) umud ederlerdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Mina Günlerinde Ve Dokuzuncu Günü Sabahı Arafata Giderken Tekbir Getirmek Bâbı
980-) Bize Ubeydullah, Nâfi'den; o da ibn Omer'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Ramazân bayramı ve kurbân bayramı günü(namazgâhta), Peygamber'in önüne bir harbe dikilirdi. Ondan sonra Peygamber (o harbeye doğru) bayram namazını kıldırırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Gününde Harbeye Doğru Namaz Kılınması Bâbı
981-) İbnu Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazgâha, önünde kısa bir mızrak taşınır hâlde giderdi. Bu mızrak namazgâhta Peygamber'in ön tarafına dikilirdi. Peygamber de o mızrağa doğru yönelerek namazı kıldırırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Günü İmamın Önünde Ucu Demirli Yahut Demirsiz Kısa Mızrak Taşınması Bâbı
982-) Bize Hammâd, Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den tahdîs etti. Ümmü Atıyye (radıyallahü anh): Bizlere, henüz kocaya gitmemiş taze kızları, perde arkasında yaşayan kadınları (namaz kılınacak yere) çıkarmamız emrolundu, demiştir. Ve yine Eyyûb'dan; o da Hafsa bintu Sîrîn'den, Muhammed'in hadîsi tarzında rivayet etti. Eyyûb, Hafsa hadîsinde şunu ziyâde etti: Eyyûb yahut Hafsa şöyle rivayet etmiştir: Taze kızları ve perde arkasında yaşayan kadınları (çıkarmamız) ve hayızlı kadınlar namaz yerinden uzakça dursunlar (diye bize emredildi).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Temiz Kadınların Ve Hayızlı Kadınların Bayramda Namaz Kılınacak Yere Çıkmaları Bâbı
983-)  "Bize Sufyân(es-Sevrî), Abdurrahmân (ibn Âbis)'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben İbn Abbâs'tan işittim, şöyle dedi: Ben bir ramazân bayramı yahut kurbân bayramı günü Peygamber'in maiyyetinde namazgaha çıktım. Peygamber bayram namazını kıldırdı, sonra hutbe yaptı, ondan sonra da kadınların bulunduğu yere geldi de, kadınlara va'z etti, onlara hatırlatmalar yaptı ve sadaka vermelerini emreyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Çocukların Namaz Kılınacak Yere Çıkmaları Bâbı
984-) el-Berâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbân bayramı günü Bakî'a çıktı da iki rek'at bayram namazını kıldırdı. Sonra yüzünü bize döndürdü ve şöyle buyurdu: "Bu günümüzde ibâdetimizin ilki namaza başlamamızdır. Ondan sonra (evlerimize) dönüp kurbân kesmemizdir. Herkim böyle yaparsa, işte o bizim sünnetimize uygun iş yapmıştır. Her kim ondan evvel boğazlarsa, o ancak acele edip ailesine verdiği bir şey olmuş olur, kurbân ibâdeti ile hiçbir münâsebeti olmaz"- Bu söz akabinde bir kimse: Yâ Rasûlallah, ben davarımı namazdan evvel kesmiş bulundum. Benim yanımda yaşına girmiş keçiden daha iyi bir çepiş vardır, dedi. Rasûlüllah: "O çepişi kes; fakat böylesi senden sonra hiçbir kimse için kâfî gelmez" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Hutbesinde İmamın İnsanlara Yönelmesi Bâbı
985-) Bana Abdurrahmân ibnu Abis tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim. Ona birisi tarafından: Sen Peygamber'le birlikte bayram namazında hâzır bulundun mu? diye soruldu. İbn Abbâs: Evet (bulundum). O'na olan yakınlığım olmasaydı, yaşımın küçüklüğünden dolayı orada bulunamayacaktım. Peygamber namaz yerine çıktı, nihayet Kesîr ibnu's-Salt'ın evinin hizasındaki alâmetin(sütunun) yanına geldi. Ve bayram namazım kıldırdı. Sonra orada hutbe yaptı. Ondan sonra da yanında Bilâl olduğu hâlde kadınların bulunduğu tarafa geldi. Kadınlara va'z etti, hatırlatmalar yaptı ve onlara sadaka vermelerini emir buyurdu. Bu emir akabinde ben kadınları gördüm ki, onların her biri elleri üzerindeki şeyleri uzatıyor, onu Bilâl'in elbisesi içine atıyorlardı. Sonra Peygamber, Bilâl ile birlikte kendi evine gitti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Namazı Kılınacak Yerdeki Alâmet Bâbı
986-) Bize İbn Cureyc tahdîs edip şöyle dedi: Bana Atâ, Câbir ibn Abdillah'tan haber verip şöyle dedi: Ben Câbir'den işittim, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ramazân bayramı günü ayağa kalkıp, bayram namazı kıldırdı. Yani evvelâ namazla işe başladı. Sonra hutbeyi yaptı. Peygamber hutbeyi bitirince bulunduğu yerden indi ve kadınların yanına geldi. Bilâl'in eline dayanarak kadınlara va'z etti. Bilâl elbisesini açmıştı. Kadınlar sadakalarını onun içine atıp duruyorlardı. Râvî İbn Cureyc: Ben Atâ ibn Ebî Rebâh'a: Kadınların bu verdikleri ramazân bayramı zekâtı mı idi? diye sordum.Atâ: Hayır, lâkin o zamanda vermekte oldukları bir sadaka idi. Her bir kadın kendi gümüş halkalarını atıyor, hepsi de atıyorlardı, dedi. Cureyc: Ben yine Atâ'ya: Sen imâmın hutbeyi bitirince kadınlar tarafına gidip, onlara va'z ve hatırlatma yapmasını imâm üzerinde bir hakk görüyor musun? Dedim. Atâ: Bu, onlar üzerinde elbette bir haktır. Bunu yapmamakla bilmem ki ellerine ne geçer! Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Erkeklerin Beraberinde Hutbeyi İşitemedikleri Zaman İmamın Kadınlara Vaz Vermesi Bâbı
987-) İbn Cureyc (yine yukarıki isnâdla) şöyle dedi: Ve bana Hasen ibn Müslim, Tâvûs'tan; o da İbn Abbâs'tan haber verdi. O şöyle demiştir: Ben, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile ondan sonra Ebû Bekr ile Omer ile ve Usmân ile birlikte ramazân bayramı namazında hâzır bulundum. Hepsi de namazı hutbeden evvel kılarlardı. Sonra namazı kılmalarının ardından hutbe yapılırdı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hutbeden sonra yerinden çıktı. (Cemâat dağılmadan, bilhassa kadınlar çekilmeden erkekler çıkmasınlar diye) mübarek eliyle oturun diye işaret etmesi hâlâ gözümün önündedir. Sonra (oturmakta olan) erkeklerin safflarını yararak gelip, kadınların safflarına kadar gitti. Bilâl de beraberinde idi.. Oraya varınca şu âyeti okudu: mü'min kadınlar sana gelip de Allâhu Teâlaya hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, evlâtlarını öldürmemek, başkasının çocuğunu kocalarına yapıştırma iftirasında bulunmamak, hiçbir iyi işte sana muhalefet etmemek üzere bey'at etmek isterlerse, bu şartlar dâiresinde sen de onların bey'atını kabul et ve kendileri için Allah'tan mağfiret iste. Çünkü Allah çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir" (el-Mümtehine: 12). bu âyetin okumasını bitirdiği zaman: "Sizler bu bey 'at üzere sabit misiniz?" diye sordu. İçlerinden, kim olduğunu râvî Hasen'in bilmediği, yalnız bir tek kadın; Evet, dedi. Ondan başkası cevâb vermedi. Onun üzerine; "Madem ki öyledir, sadaka verin" buyurdu. Bilâl elbisesini yaydı da sonra: Gelin, anam Bâbam size feda olsun, haydi getirin atın, dedi. Kadınlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl'ın ihramı içine atmaya başladılar. el-Fetahu büyük halkalardır; Câhiliyyet’te vardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Erkeklerin Beraberinde Hutbeyi İşitemedikleri Zaman İmamın Kadınlara Vaz Vermesi Bâbı
988-) Bize Eyyûb, Hafsa bintu Sîrîn'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Biz taze kızlarımızı bayram gününde namaz yerine çıkmalarından men eder idik. Basra'ya bir kadın geldi ve Halef oğulları kasrına indi. Ben de o kadının yanına geldim. O kadın, kız kardeşinin kocasının Peygamber ile birlikte on iki gazvede bulunduğunu, kız kardeşinin de bizzat bunlardan altı gazvede kocasıyla beraber bulunduğunu, onun "Biz hastalara bakıyor ve yaralılara ilâç yapıyorduk" dediğini rivayet ettikten sonra dedi ki: Kız kardeşim: Yâ Rasûlallah, bizden herhangi birimizin cilbâbı yani örtünecek dış elbisesi olmazsa, namaz yerine çıkmamasında be's var mı? diye sormuş. Rasûlüllah da: "Diğer bir kadın arkadaşı kendi cilbâblarından birini ona giydirsin de bu kadın hayır(meclislerin)de ve mü'minlerin duasında hâzır bulunsun” buyurmuştur. bintu Şîrîn şöyle dedi: Ümmü Atıyye buraya geldiğinde ben onun yanına geldim ve: Böyle böyle buyurduğunu senPeygamber'den işittin mi? diye sordum. Ümmü Atıyye şöyle dedi: Bâbam O'na feda olsun, evet işittim. -Ümmü Atıyye ne zaman Peygamber'i ansa, muhakkak bi-ebî, yani O'na Bâbam feda olsun der idi- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Perde sahibi olan genç kızlar -yahut: Genç kızlar ve perde sahibi olan hanımlar(râvî Eyyûb terdîdli söylemiştir)- ve hayızlı kadınlar namaz yerine çıksınlar ve kadınlar da hayır (meclislerinde) ve mü'minlerin duasında hâzır bulunsunlar; yalnız hayızlı kadınlar namaz yerinden uzakça dursunlar" buyurdu. dedi ki: Ben Ümmü Atıyye'ye: Hayızlılar da mı? dedim. Ümmü Atıyye: Evet, bu hayızlı kadınlar Arafat'ta ve fulân fulân yerlerde hâzır bulunmuyorlar mı? diye cevâb verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bâb : Kadının Bayramda Dışa Giyecek Elbisesi Bulunmadığı Zaman Nasıl Yapacağı?
989-) Ümmü Atıyye(radıyallahü anh) şöyle dedi: Bize namaz yerine çıkmamız ve hayızlıları, genç kızları ve perde sahibi kadınları çıkarmamız emredildi. -İbn Avn şekk ederek: Yâhud, perde sahibi olan genç kızları, dedi.- Hayızlı kadınlara gelince, onlar da müslümânların cemaatında ve(topluca yaptıkları) dualarında hâzır bulunurlar ve müslümânların namaz kıldıkları yerden biraz ayrı dururlardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Hayızlı Olan Kadınların Namaz Yerinden Uzakça Durmaları Bâbı
990-) ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılma yerinde edilecek hayvanı- nahr veya zebh eder idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Kurban Bayramı Günü Namaz Kılma Yerinde Nahr Ve Zebh Yapmak Bâbı
991-) el-Berâ ibn Âzib(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbân bayramı günü bayram namazının ardından bize hutbe yaptı da şöyle buyurdu: kim bizim bu namazımızı kılar ve (ondan sonra) keseceğimiz kurbânı keserse muhakkak kurbân sünnetine uygun iş yapmış olur. Her kim de kurbânını namazdan evvel keserse, o, eti yenmek için kesilmiş bir davar olmuş olur". üzerine Ebû Burde ibn Niyâr ayağa kalkıp şöyle dedi: Yâ Rasûlallah, yemîn olsun ki, ben namaza çıkmadan evvel davarı kesmiş bulundum. Ve bu günün yeme içme günü olduğunu bildim de, artık acele ettim, hem kendim yedim, hem aileme ve komşularıma yedirdim. Rasûlüllah da: "Bu, eti yenmek için kesilmiş bir davar olmuştur" buyurdu. Ebû Burde: Benim yanımda yaşına girmemiş dişi bir çepiş vardır ki, o bence iki et davarından daha iyidir. (Onu kesecek olsam) benim adıma kurbân yerine yeter mi? dedi. Rasûlüllah: "Evet, lâkin senden sonra hiçbir kimse için yetmeyecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Hutbesi Esnasında İmamın Ve İnsanların Kelam Etmesi Ve İmam Hutbe Yaparken Dinden Herhangi Bir Şey Sorulduğu Zaman Sorana Cevap Vermesi Bâbı
992-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kurbân günü bayram namazını kıldırdıktan sonra hutbe yaptı da, bayram namazından evvel kesmiş olan kimseye kurbânını tekrar kesmesini emretti. Bunun üzerine Ensâr'dan bir zât -ki Ebû Burde'dir- ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah, benim bir takım komşularım vardır. zât, ya komşularda açlık vardır, veyahut da onlarda fakîrlik vardır dedi de, şöyle devam etti: Ve ben namazdan evvel davarımı kesmiş bulundum. Benim yanımda yaşına basmamış bir dişi oğlak daha vardır ki, o, bana iki et davarından daha sevgilidir, dedi. da bu zâta, o keçi oğlağını kurbân etmek hususunda ruhsat verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Hutbesi Esnasında İmamın Ve İnsanların Kelam Etmesi Ve İmam Hutbe Yaparken Dinden Herhangi Bir Şey Sorulduğu Zaman Sorana Cevap Vermesi Bâbı
993-) Cundeb (ibn Abdillah el-Becelî-radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kurbân kesme günü bayram namazını kıldırdı, sonra hutbe yaptı, ondan sonra kurbân kesti de: "Her kim namazı kılmadan evvel kurbân kestiyse, onun yerine başka bir kurbân daha kessin. Her kim de kesmemiş ise Bismillah ile kessin" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Hutbesi Esnasında İmamın Ve İnsanların Kelam Etmesi Ve İmam Hutbe Yaparken Dinden Herhangi Bir Şey Sorulduğu Zaman Sorana Cevap Vermesi Bâbı
994-) Bize Ebû Tumeylete Yahya ibnu Vâdıh, Fulayh ibn Süleyman'dan; o da Saîd ibnu'l-Hâris'ten; o da Câbir'den haber verdi. Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bayram günü olunca (namaz yerine gitmek için) başka yol, (oradan dönmek için de başka yol) tercîh eder idi, demiştir. hadîsi, Yûnus ibnu Muhammed de, Fulayh'tan; o da Saîd'-den; o da Ebû Hureyre'den rivayet etmekle Ebû Tumeylete'ye mutâ-baat eylemiştir. Ve Câbir hadîsi daha sahîhtir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Günü Namaz Yerinden Dönerken Gittiği Yoldan Başka Yol Tercih Eden Kimse Bâbı
995-) Bize Leys, UkayI(ibn Hâlid el-EyIî)'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Âişe'den şöyle tahdîs etmiştir: Minâ günlerinde benim yanımda iki kız def çalıp tegannî ederlerken içeriye Ebû Bekr girdi. Peygamber de o sırada içeride ihrâmıyle örtünmüş hâldeydi. Ebû Bekr girmesiyle beraber hemen o iki kızı azarladı. Ebû Bekr'in bu azarlaması üzerinePeygamber yüzünü açtı da: "Yâ Ebâ Bekr, o kızlara ilişme, onları serbest bırak.Çünkü bu günler bayram günleridir, bu günler Minâ günleridir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bâb: Cemaatle Bayram Namazı Kılmayı Kaçıran Kimse İki Rekat Namaz Kılar
996-) Yine geçen isnâdla Âişe şöyle demiştir: Peygamber'i şu hâlde gördüm: Habeşliler mescidde oyun oynuyorlardı, ben de Habeşliler'e bakıyordum; bu hâlde iken Peygamber beni perdeliyordu. Omer o Habeşliler'i oyunlarından men' etmeye davrandı. Peygamber Omer'e: "Onları eminler olarak bırak. Ey Erfide oğulları, emniyet içinde olun (oynayın)" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bâb: Cemaatle Bayram Namazı Kılmayı Kaçıran Kimse İki Rekat Namaz Kılar
997-)  (İbn Abbâs -radıyallahü anh- şöyle demiştir:) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ramazân bayramı günü namazgaha çıktı ve yalnız iki rek'at namaz kıldırdı.Ondan evvel de, sonra da hiçbir namaz kılmadı. Yanında Bilâl de vardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıydeyn
Konu: Bayram Namazından Önce Ve Sonra Nafile Namaz Kılınıp Kılınmayacağı Bâbı
998-) Bize Mâlik, Nâfi'den ve Abdullah ibn Dinar'dan; onlar da ibn Omer'den haber verdi(O, şöyle demiştir): Bir kimse, Rasûlüllah'a gece namazını sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namazı ikişer ikişerdir. Herhangi biriniz sabah vaktinden endîşe ettiği zaman bir tek rek'at kılar ki, (bu tek rek'at) onun evvelce kılmış olduklarını(tekleştirir)" buyurdu. isnâd ile yine Nâfi'den, o: Abdillah ibn Omer vitr'de tek rek'at ile iki rek'at arasında selâm verirdi. O kadar ki, arada bâzı işlerinin yapılmasını bile emrederdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Vitr Namazı Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
1000-) İbn Abbâsradıyallahü anhüma, Kureyb'e, Meymûne'nin yanında -ki o İbn Abbâs'ın teyzesidir- gecelediğini haber verip, şöyle demiştir: Ben başımı bir yastığın enine koyup uzandım. Rasûlüllah ile ehli de yastığın boyuna başlarını koyarak uzandılar.Rasûlüllah gece yarısı oluncaya yahut buna yakın bir zamana kadar uyudu. Sonra yüzünden uykuyu eliyle silerek uyandı. Sonra Âlu İmrân Sûresi'nden son on âyeti okudu. Sonra Rasûlüllah kalkıp asılı duran küçük bir kırbaya uzandı. Güzelce bir abdest aldı. Sonra kalkıp namaza durdu. Ben de(kalkıp) O'nun yaptığı gibi yaptım ve O'nun(sol) yanına namaza durdum. Sağ elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımı tutup bükmeye koyuldu. Sonra iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at namaz kıldı. Ondan sonra tek rek'atlı bir namaz kıldı. Sonra müezzin gelinceye kadar yine uzandı. (Müezzin gelince) kalkıp iki rek'at namaz kıldı, sonra çıktı ve sabah namazını kıldırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Vitr Namazı Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
1001-) Bana Amr (ibn Haris) haber verdi. Ona da Abdurrahmân ibnu'l-Kaasım, kendi Bâbasından; o da Abdullah ibn Omer'den tahdîs etmiştir. Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Gece (kılınacak nafile) namazı ikişer ikişerdir. Gece nafilesinden çıkmak istediğin zaman bir rek'at kıl ki, senin daha önce kılmış olduğun rek'atleri (tekleştirsin). ibn Muhammed: Biz bulûğa erdiğimiz günden beri birçok insanları hep üç rek'atle vitr kılıyorlar gördük. Bununla beraber hepsi -yani bir de, üç de, beş de, yedi de caizdir. Ben bu sayıdan hiçbirinde be's olmadığım umarım, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Vitr Namazı Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
1002-) Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) on bir rek'at namaz kılardı. Namazı işte bu idi. Mü'minlerin annesi, gece namazını kasdediyor.- O bu namaz içinde öyle secde eder idi ki, hiç başını kaldırmadan her birinizin elli âyet okuyacağı kadar dururdu: Ve sonunda sabah namazından evvel iki rek'at kılar, sonra müezzin sabah namazı için kendisine gelinceye kadar sağ yanı üzerine yatardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Vitr Namazı Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
1003-)  Bize Enes ibn Sîrîn tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Omer'e: Sabah namazından evvelki iki rek'at hakkında ne re'y edersin (yani ne dersin)? Bunlarda kıraati uzatayım mı? dedim. İbn Omer: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin ikişer ikişer namaz kılar ve bir rek'atla vitr yapardı. Sabah namazından evvel sanki eli kulağında ezan (yani ikaamet) okunuyormuşçasına (sür'atle) iki rek'at namaz kılardı, dedi. Hammâd: Yânı sür'atle, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Vitr Namazının Saatleri Kılınma Vakitleri Bâbı
1004-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Gecenin her saatindeRasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vitr namazı kılmıştır.(Son vakitlerindeki) vitri ise (gecike gecike) seher vaktine varıp dayanmıştı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Vitr Namazının Saatleri Kılınma Vakitleri Bâbı
1005-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ben O'nun döşeği üzerinde aykırı vaziyette uyuduğum hâlde (bana doğru) namazını kılar, vitri kılmak istediği sırada beni de uyandırırdı. Ben de vitr namazını kılardım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İn Geceleyin Ehlini Vitr Namazı İçin Uyandırması Bâbı
1006-) Bana Nâfî', Abdullah ibn Omer'den tahdîs etti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Geceleyin namazınızın sonunu vitr yapınız" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Bâb : Musalli Namazının Sonunu Vitr Yapsın
1007-) Saîd ibn Yesâr şöyle demiştir: Ben, Abdullah ibn Omer ile birlikte Mekke yolunda gece sefer ediyordum. Yine Saîd dedi ki: Sabah vakti yakın mı diye şübhe edince devemden indim ve vitr namazını kıldım. Sonra Abdullah ibn Omer'e yetiştim. Abdullah ibn Omer: Nerede idin? diye sordu. Ben de: Sabah olacağından endîşe ettim de inip vitr namazım kıldım, dedim. Bunun üzerine Abdullah: Allah'ın Elçisi'nde senin için güzel bir örnek yok mu? dedi. Ben: Evet, vallahi vardır, dedim. Abdullah: Muhakkak Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) deve üzerinde vitr namazı kılar idi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Binek Hayvanı Üzerinde Vitr Namazı Bâbı
1008-) İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sefer esnasında binek devesi üzerinde, deve yönünü hangi cihete çevirirse çevirsin namaz kılardı. Farzlardan başka gece namazını îmâ ederek edâ ederdi. Vitr namazını da binek devesi üzerinde kılardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Sefer Esnasında Vitr Namazı Bâbı
1009-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb (es-Sahtıyânî)'den; o da Muhammed(ibn Sîrîn)'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Enes ibn Mâlik'e, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında kunût duasını okudu mu? diye soruldu. O da: Evet, dedi. Bunun üzerine kendisine: Rukû'dan evvel mi kunût yaptı? diye soruldu. O da: Az müddet sürmek üzere rukû'dan sonra kunût yaptı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Rukûdan Evvel Ve Sonra Kunutun Meşruluğu Bâbı
1010-) Bize Müsedded tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulvâhid tahdîs edip şöyle dedi: Bize Âsim ibn Süleyman tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik'e kunût hakkında suâl sordum. Enes: Muhakkak kunût vardır, dedi. Ben: Kunût rukû'dan evvel mi, yahut sonra mı idi? dedim. Enes: Rukû'dan evvel idî, dedi. Âsim: Fulân kimse senden rivayet ederek bana haber verdi ki, sen rukû'dan sonra idi demişsin(buna ne dersin)? dedi. Bunun üzerine Enes: O yanlış söylemiştir. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) rukû'dan sonra yalnız bir ay kunût yaptı. Bu kunûtun sebebi şu oldu zannederim: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) takriben yetmiş kişiye varan ve kendilerine Kurrâ adı verilen bir takım insanları, müşriklerden bir kavmin yanına göndermişti. O kurrâ, sayıca müşriklerden az idiler, (bunun için onların eliyle helak olmuşlardı). O müşrikler ile Rasûlüllah arasında bir ahd de vardı. Rasûlüllah bir ay o müşrikler aleyhine düâ ederek kunût yaptı. isnâdla) bize Ahmed ibn Yûnus haber verip şöyle dedi: Bize Zaide ibn Kudâme, et-Teymî, Süleyman ibn Tarhân'dan; o da Ebû Mıclez'den haber verdi. Enes: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Rı'l ve Zekvân kabileleri aleyhine bir ay dua ederek kunût yaptı, demiştir. bize Müsedded tahdîs edip şöyle dedi: Bize İsmâîl tahdîs edip şöyle dedi: Bize Hâlid, Ebû Kılâbe'den tahdîs etti. Enes: Kunût (vaktiyle) akşam ve sabah namazlarında idi, demiştir. Vitr bâbları, 15 merfû' hadîs ihtiva etti. Bunlardan bir tanesi muallaktır. Burada ve daha öncekiler içinde mükerrer olanlar 8 tanedir. Buraya hâlis, 7 hadîstir. Bunları tahrîc etmekte Müslim Buhâri’ye muvafakat etti. Burada 3 tane de mevsûl âsâr vardır. Vallâhu a'lem (İbn Hacer).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vitr
Konu: Rukûdan Evvel Ve Sonra Kunutun Meşruluğu Bâbı
1013-) Abdullah ibn Zeyd şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur isteme duası yapmak üzere (namazgaha) çıktı ve ridâsını tahvîl etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duası Ve Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yağmur İsteme Duasına Çıkması Bâbı
1014-) Bize Mugîre ibnu Abdirrahmân, Ebu'z-Zinâd'dan; o da el-A'rac'dan; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti ki (o, şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) son rukû'dan başını kaldırdığı zaman şöyle der idi: Allah! Ayyaş ibn Rabia'yı kurtar. Yâ Allah! Selemete'bne Hişâm'ı kurtar. Yâ Allah! el-Velîd ibnu Velîd'i kurtar. Yâ Allah! (Kâfirler elinde bunalıp) zaîf ve âciz görülen diğer mü'minleri kurtar! Yâ Allah! Mudâr (kâfirleri) üstüne baskını daha da şiddetlendir. Yâ Allah! (İçinde bulundukları) bu yılları onlara Yûsuf Peygamberin yılları gibi kıtllk yılları yap!". yine Peygamber şöyle dedi: kabilesine gelince Allah onlara mağfiret etsin. Eslem kabilesi ile de Allah musâlim olsun, yâni barışık gitsin". Ebî'z-Zinâd, Bâbası Ebu'z-Zinâd'dan olmak üzere: Bu duanın hepsi sabah namazı içinde idi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İn: Yâ Allah, İçinde Bulundukları Bu Yılları Onlara, Yûsuf Peygamberin Yılları Gibi Kıtlık Yılları Yap Diye Dua Etmesi Bâbı
1015-) Mesrûk şöyle demiştir: Biz Abdullah ibn Mes'ûd'un yanında bulunuyorduk. O şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) insanlarda(yani Kureyş'te İslâm'a karşı) aleyhdârlık görünce: ''Yâ Allah! (Bunlar hakkındaki dileğim) Yûsuf Peygamber'in yedi kıtlık seneleri gibi yedi senedir" dedi. Bunun üzerine onları öyle bir kıtlık yakaladı ki, her şeyi kökünden kuruttu (bütün bitkileri yok etti). O derecede ki, her çeşit hayvan derilerini, ölü hayvan etlerini hem de kokmuşlarını yediler. Onlardan biri gökyüzüne bakınca açlıktan dolayı(gözleri ortalığı) duman görürdü. Derken Ebû Sufyân Peygamber'in yanına geldi de: Yâ Muhammed, Sen Allah'a tâatı ve hısımlara ilgiyi emredip duruyorsun. Kavmin ise helak oldu. Artık onlar için Allah'a duâ et, dedi. Yüce Allah şöyle buyurdu: hâlde semânın ap-âşikâr bir duman getireceği günü gözetle. (Öyle bir duman ki) insanları saracaktır o. Bu pek yaman bir azâb (diyecekler). Ey Rabb 'imiz, bizden bu azâbı açıp kaldır. Çünkü biz îmân edeceğiz. Onlar için düşünüp, ibret almak nerede? Kendilerine (hakikatleri) açıklayan bir Rasûl geldiği hâlde, yine O'ndan yüz çevirdiler. Bir öğretilmiş, bir mecnûn dediler. Biz bu azâbı biraz açıp kaldıracağız. Fakat siz hiç şüphe yok ki, tekrar dönecek olanlarsınız. Çok büyük bir şiddet ve savletle çarpacağımız gün, muhakkak ki biz (onlardan) intikaam alıcılarız" (ed-Duhân: 10-16). Bedr günü olandır. Demek ki Duhân da, Batşe de, Lizâm da, Rûm âyeti de(meydana gelmiş ve) geçmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İn: Yâ Allah, İçinde Bulundukları Bu Yılları Onlara, Yûsuf Peygamberin Yılları Gibi Kıtlık Yılları Yap Diye Dua Etmesi Bâbı
1016-) Bize Abdurrahmân ibnu Abdillah, Bâbası Abdullah ibnu Dinar'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Abdullah İbn Omer'i, Ebû Tâlib'in şu şiirini mesel edinerek okuduğunu işittim: Bâbasız, ırz ve harîmi himaye eden, kötü sözlü olmayıp kimseye de yük teşkîl etmeyen bir efendiyi bir kavmin terk etmesi nedir? O öyle bir seyyiddir ki, bembeyazdır; yüzü suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenir; yetimlerin yediricisi, dulların koruyucusudur). Omer ibn Hamze şöyle dedi : Bize Salim, Bâbası İbn Omer'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (Medine'de minbere çıkıp) yağmur duası yaptığını ve daha inmesine mahal kalmadan olukların gürül gürül coşup aktığım görünce, Rasûlüllah'ın mübarek yüzüne baka baka o ma'lûm şâirin: ebyadu yusteskaa'l -gamâmu bi-vechihi Simâlu'l-yetâmâ, ısmetun li’l-erâmili...sözünü nice defalar hatırlamışımdır. (Râvî Abdullah ibn Dînâr el-Adevî dedi ki:) Bu söz Ebû Tâlib'in sözüdür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmursuz Kaldıkları Zaman İnsanların İmamdan Yani En Büyük Âmirlerinden Yağmur Duası Yapmasını İstemeleri Bâbı
1018-) Bize Muhammed ibnu Abdillah el-Ensârî tahdîs edip şöyle dedi; Bana Bâbam Abdullah ibnu’l-Musennâ, Sumâme ibnu Abdillah ibni Enes'ten; o da Enes ibn Mâlik'ten olmak üzere tahdîs etti ki, halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıkları zaman, Omer ibnu’l-Hattâb(Peygamber'in amucası) Abbâs ibnu'l-Abdilmuttalib'i vesîle edinerek yağmur duası yapar ve duada: "Yâ Allah, bizler Peygamber'imizi vesîle edinerek Sen'den niyazda bulunurduk da, Sen bize yağmur ihsan ederdin.(Şimdi de) Peygamber'imizin amucasını vesîle edinerek Sen'den niyaz ediyoruz; bize (yine) yağmur ihsan eyle" der idi.Râvî Enes: (Bu duanın akabinde) kendilerine yağmur ihsan olunurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmursuz Kaldıkları Zaman İnsanların İmamdan Yani En Büyük Âmirlerinden Yağmur Duası Yapmasını İstemeleri Bâbı
1019-) Bize Şu'be, Muhammed ibn Ebî Bekr'den; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da Abdullah ibn Zeyd'den haber verdi. O: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur isteme duası yaptı da ridâsını (yani üst elbisesini) geriye döndürüp tersine çevirdi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasında Üst Elbiseyi Tahvil Etme Bâbı
1020-) Afabâd ibn Temîm, kendi amucası Abdullah ibn Zeyd'den olmak üzere, Bâbası Ebû Abdillah ibn Ebî Bekr'e şöyle tahdîs ediyordu: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) namazgaha çıktı ve yağmur isteme duası yaptı; akabinde kıbleye yöneldi, ridâsını kalb etti ve iki rek'at namaz kıldırdı. Abdillah el-Buhârî der ki: Sufyân ibn Uyeyne, bu yağmur duası hadîsinin râvîsi, ezan sahibi olan Abdullah ibn Zeyd ibn Abdi Rabbih'tir zannediyordu. Bu zann bir vehimdir. Çünkü bu yağmur duası hadîsinin râvîsi olan zât, Abdullah ibn Zeyd ibn Âsim el-Mâzinî'dir; Mazinu’l-Ensâr'dır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasında Üst Elbiseyi Tahvil Etme Bâbı
1021-) Bize Şerik ibnu Abdillah ibni Ebî Nemir tahdîs etti. O da Enes ibn Mâlik'ten şöyle zikrederken işitmiştir : Bir kimse cumua günü Rasûlüllah ayakta hutbe yaparken, minberin karşısında bulunan bir kapıdan içeriye girdi veRasûlüllah'ın karşısında ayakta dikelerek: Yâ Rasûlallah, davarlar helak oldu, yollar kesildi. Binâenaleyh Allah'a duâ et de imdadımıza yetişsin, dedi. Râvî dedi ki: Bu söz üzerine Rasûlüllah hemen iki elini kaldırdı da:"Allâhumme eskınâ; Allâhumme eskınâ; Allâhumme eskınâ (= Yâ Allah bize yağmur ver; yâ Allah bize yağmur ver; yâ Allah bize yağmur ver)" dedi. Yine Enes şöyle dedi: Allah'a yemîn ederim ki, o sırada biz gökyüzünde ne kalın, ne ince bulut; hiç, hiçbir şey görmüyorduk. Bizimle Sel'i Dağı arasında o zaman hiçbir ev ve hiçbir konak da yoktu. Enes dedi ki: DerkenRasûlüllah'ın arka tarafından, kalkan şeklinde bir bulut parçası çıkageldi. Semânın ortasına varınca yayıldı. Sonra yağmur yağmağa başladı. Enes dedi ki: Allah'a yemînle söylüyorum, biz altı gün(yânı bir hafta) güneşin yüzünü görmedik. Sonra öbür cumua günü yine Rasûlüllah ayakta hutbe yaparken, yine o kapıdan bir kimse girdi, Peygamber'in karşısına geçti ve ayakta dikelerek: Yâ Rasûlallah, mallar helak oldu, yollar da kesilip kapandı. Allah'a duâ et de artık bu yağmuru tutsun, dedi. Enes dedi ki: Bunun üzerine Rasûlüllah iki elini kaldırdı ve: "Yâ Allah, etrafımıza (yağsın), üzerimize değil. Yâ Allah, tepelere, dağlara, kal'alara, bayırlara, derelere, ağaçlıklara yağdır" diye duâ etti. Enes dedi ki: Bunun üzerine hemen yağmur kesildi. Ve namazdan çıktığımızda güneşte yürür olduk. Hadîsi Enes'ten rivayet eden Şerîk ibn Abdillah dedi ki: İkinci hafta gelen adam, evvelki hafta gelen adam mıydı? diye Enes'ten sordum. Enes, bilmem, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasının Câmi’ Mescid İçinde Dahi Yapılması Bâbı
1022-) Bize İsmâîl ibn Ca'fer, Serik'ten; o da Enesibn Mâlik'ten tahdîs etti (O, şöyle demiştir): Bir kimse cumua günü Rasûlüllah ayakta hutbe yaparken Dâru'l-Kadâ tarafında vaktiyle mevcûd olan bir kapıdan içeriye girdi de, Rasûlüllah'ın karşısında ayakta durdu. Sonra: Yâ Rasûlallah, mallar helak oldu, yollar kesildi. Allah'a duâ et de bizlere yağmur ihsan etsin, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah iki elini kaldırdı, sonra: "Allâhumme eğısnâ, Allâhumme eğısnâ, Allâhumme eğısnâ (= Yâ Allah bize yağmur ver, yâ Allah bize yağmur ver, yâ Allah bize yağmur ver)" dedi. Enes dedi ki: Allah'a yemîn ile söylüyorum, o sırada biz gökyüzünde ne kalın, ne de ince bir bulut görüyorduk; bizimle Sel'ı Dağı arasında hiçbir ev ve hiçbir konak da yoktu. Enes dedi ki: Derken Rasûlüllah'ın arka tarafından kalkan şeklinde bir bulut çıktı. O bulut semânın ortasına varınca yayıldı. Sonra yağmur yağmağa başladı. Allah'a yemîn ediyorum ki, biz altı gün güneşi görmedik. Sonra (öbür) cuma günü, yine RasûlulIah ayakta hutbe yaparken, yine o kapıdan bir kimse daha girdi; Rasülullah'ın karşısına geçip dikeldi. Ve: Yâ Rasûlallah, mallar helak oldu, yollar kesilip kapandı. Allah'a duâ et de artık bu yağmurları bizden tutsun, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah iki elini kaldırdı, sonra: "Yâ Allah, etrafımıza(yağsın), üzerimize değil. Yâ Allah, tepelere, bayırlara; derelerin içlerine, ağaç ve ot bitecek yerlere (yağdır)" diye duâ etti. Enes dedi ki: Bu duâ üzerine hemen yağmur kesildi. Biz de mescidden çıkıp, güneşte yürüyorduk. ibn Abdillah dedi ki: Enes'e: İkinci hafta gelen zât, evvelki hafta gelen zât mıydı? diye sordum da, o: Bilmiyorum, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasının Kıbleye Yönelmeksizin, Cumua Hutbesi İçinde Yapılması Bâbı
1023-) Enes(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Cumua günü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe yaparken birdenbire bir adam geldi ve: Yâ Rasûlallah, yağmur kıtaldi. Allah'a duâ et de bize yağmur yağdırsın, dedi. Rasûlüllah hemen duâ etti. Derken üzerimize yağmur yağmağa başladı. Öyle ki, az daha evlerimize ulaşamayacaktık. Ondan sonraki cumuaya kadar üzerimize hep rahmet yağdı durdu. Enes dedi ki: Öbür cumua, bu adam yahut bir başkası ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah, bu yağmuru bizden çevirmesi için Allah'a duâ et de, bu yağmuru üzerimizden çevirsin, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah:"Yâ Allah, etrafımıza (yağdır), üzerimize değil" dedi. Enes dedi ki: Yemîn olsun, bulutların sağa sola doğru parçalandıklarını ve etraftakiler üzerine yağmur yağarken Medîne ahâlîsinin yağmur altında olmadıklarını muhakkak görmüşümdür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Minber Üzerinde Yağmur İsteme Duası Bâbı
1024-) Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam geldi de: Hayvanlar helak oldu, yollar kesilip kapandı, dedi. Akabinde Peygamber duâ etti. Artık bize o cumuadan i'tibâren öteki cumuaya kadar yağmur verildi. Sonra bir daha geldi ve: Evler yıkıldı, yollar kesildi, hayvanlar helak oldu. Allah'a duâ et de şu bulutların sağanağını tutsun, dedi. Bunun üzerine Peygamber: "Yâ Allah, tepelere, bayırlara, derelere ve ağaç bitecek yerlere (ağaçlıklara yağdır)" diye duâ etti. Bu duâ akabinde bulutlar, Medîne'nin üstünden kumaş dürülür gibi dürüldü.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duâsı Hâlinde Cumua Namazı İle Yetinen Kimse Bâbı