Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

1628-) İbnu Umer (radıyallahü anh): Ben Rasûlullah'ın-Vedâ Haccı'ndaMekke'ye gelişinde yapacağı her tavafın evvelinde Siyah Rüknü isti'lâm ettiğini ve yedi tavaftan üçünde remel yürüyüşü yaptığını gör­düm, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacı Adayının Mekkeye Geldiği Zaman Yapacağı Her Tavafın Evvelinde Haceri Esvedi İstilam Etmesi Ve Tavafın İlk Üçünde Remel Yürüyüşü Yapması Bâbı
1629-) Bize Sureyh ibnu'n-Nu'mân tahdîs edip şöyle dedi: Bize Fuleyh, Nâfi'den tahdîs etti ki, İbn Umer (radıyallahü anh) Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hacc ve umredeki tavafların ilk üç şavtında remel yaptı, dört şavtında da yürüdü, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacc Ve Umre Tavaflarının Bir Kısmında Remel Yürüyüşü Yapmak Bâbı
1630-) Bu hadîsi rivayet etmekte Sureyh'e, el-Leys ibnu Sa'd mutâbaat edip şöyle demiştir: Bana Kesîru'bnu Ferkad, Nâfi'den; o da İbn Umer'den; o da Peygamber'den tahdîs etti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacc Ve Umre Tavaflarının Bir Kısmında Remel Yürüyüşü Yapmak Bâbı
1631-) Bana Zeyd ibnu Eşlem, Bâbası Eslem'den haber verdi ki, Umer ibnu'l-Hattâb(radıyallahü anh), Rükn yani Haceri Esved için: Dikkat! Vallahi ben senin zarar veremez, fayda veremez bir taş olduğunu pek iyi bilmekteyim. Eğer Peygamber'in seni isti'lâm ettiğini görmüş olmayaydım seni isti'lâm etmezdim, demiş ve akabinde Haceri Esved'i isti'lâm etmiştir. İsti'lâmdan sonra: Bizim bu hızlı yürüyüş ile hâlimiz nedir (yani buna neden devam ediyoruz)? Biz bu hızlı yürü­yüşle ancak müşriklere kuvvet gösterişi yapar idik. Halbuki Allah on­ları helak etmiştir, dedi. Sonra da (bu düşünceden dönerek): Bu remel, yani hızlı yürüyüş, Peygamber'in yaptığı bir şeydir; işte bunun için biz remel yürüyüşünü terketmek istemiyoruz, dedi . Yahya (el-Kattân), Ubeydullah'tan; o da Nâfi'den tahdîs etti ki, Umer (radıyallahü anh): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şu iki köşeyi isti'lâm ettiğini gördüğüm zamandan beri şiddette ve rahatlıkta(yani Harem'in kalabalık ve tenhâ hâlinde) Yemen tarafındaki bu iki rük­nü isti'lâm etmeyi hiç terketmedim, demiştir. Râvî Ubeydullah dedi ki: Ben Nâfi'e: İbn Umer bu iki rükn arasında yürür(diğerleri ara­sında koşar) mıydı? diye sordum. Nâfİ': İbn Umer bu iki rükün ara­sında ancak isti'lâmının daha kolay olması için yürür idi, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacc Ve Umre Tavaflarının Bir Kısmında Remel Yürüyüşü Yapmak Bâbı
1633-) Bana Yûnus ibn Yezîd, îbn Şihâb'dan; o da Ubeydul­lah ibn Âbdillah'tan haber verdi ki, İbn Abbâs (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccı'nda bir deve üzerinde "mihcen" denilen deynek ile Ha­ceri Esved'i isti'lâm ederek tavaf etti, demiştir . hadîsi İbn Şihâb'dan rivayet etmekte olan Yûnus'a, Abdulazîz ed-Derâverdiyyu mutâbaat etmiştir: ed-Derâverdî, Zuhrî'nin kardeşinin oğlu Muhammed ibn Âbdillah'tan; o da amucası Muhammed ibn Müslim ez-Zuhrî'den diye rivayet etmiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Haceri Esved Rüknünün Deynekle İstilam Edilmesi Bâbı
1634-) Ve Muhammed ibn Bekr dedi ki: Bize İbn Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Amr ibn Dînâr haber verdi ki, Câbir ibn Zeyd: Beyt'ten olan birşeyden kim sakınır ki? (Yani: Hiçbir kimseye Beyt'in herhangi bir parçasından sakınması lâyık olmaz) demiştir . Muâviye(radıyallahü anh), dört köşeyi de isti'lâm eder idi. İbn Abbâs ona: Şübhesiz Hıcr'a yakın olan bu iki köşe isti'lâm olunmaz, dedi. Muâviye de ona: Beyt'ten hiçbirşey terkedilmiş değildir, dedi . İbn Zubeyr de bu dört köşenin hepsini isti'lâm eder idi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: İki Yemânî Köşeden Başkasını İstilâm Etmeyen Kimse Bâbı
1635-) Abdullah ibn Umer (radıyallahü anh): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Beyt'ten iki Yemânî köşelerden başkasını isti'lâm eder görmedim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: İki Yemânî Köşeden Başkasını İstilâm Etmeyen Kimse Bâbı
1636-) Bize Zeyd ibn Eşlem haber verdi ki, Bâbası Eşlem şöyle demiştir: Ben Umer ibnu'l-Hattâb'ı gördüm, O Haceri Esved'i öp­tü de: Eğer Rasûlullah'in seni öptüğünü görmeseydim, seni Öpmezdim, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Haceri Esvedin Öpülmesi Bâbı
1637-) Bize Hammâd ibn Zeyd tahdîs etti ki, ez-Zubeyr ibnu Arabî şöyle demiştir: Bir kimse, îbn Umer'e, Haceri Esved'in isti'lâm edilmesinin hükmünü sordu. İbn Umer de: Ben Rasûlullah'ın Ha­ceri Esved'i isti'lâm ettiğini,(yani eliyle dokunduğunu) ve onu öptüğünü gördüm, diye cevâb verdi. Zubeyr ibn Arabî dedi ki: Ben îbn Umer'e: Eğer dar yerde kıstırılıp sıkıştırılırsam ne dersin? Zor ve kuvvetle oraya varmaktan yenilmiş olursam ne dersin? diye sordum. îbn Umer (bu suâllerden hadîse aykırı re'y ve ictihâd ileri sürüldüğünü anlayıp üzülerek): Ey sorucu! Sen bu "Eraeyte - Ne re'y edersin" sorularını Yemen'de kıl! Ben Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı bu taşı isti'lâm ederken ve onu öperken gördüm, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Haceri Esvedin Öpülmesi Bâbı
1638-) İbn Abbâs (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir deve üzerinde Beyt'i tavaf etti. Haceri Esved hizasına her gelişinde(elin­deki deynekle) ona işaret etti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Tavafta Haceri Esvede Geldiği Zaman Sadece Ona İşaret Eden Kimse Bâbı
1639-) Bize Hâlid el-Hazzâ, İkrime'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir deve üzerinde Beyt'i tavaf etti. Bu tavafta Haceri Esved rüknüne her geldikçe, yanında bulu­nan birşey ile Haceri Esved'e işaret etti ve Allâhu Ekber diye tekbîr getirdi . hadîsi Hâlid el-Hazzâ'dan rivayet etmekte Hâlid ibn Abdillah et-Tahmân'a, İbrahim ibn Tahmân el-Herevî mutâbaat etmiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Haceri Esved Rüknü Yanında Tekbir Edilmesinin Müstehablığı Bâbı
1640-) Bana Amr (ibnu'l-Hâris), Urve'nin yetimi olan Muhammed ibn Abdirrahmân'dan haber verdi (o şöyle demiştir): Ben Urve'ye, Mekke'ye gelen kimsenin hükmü hakkında söylenilen şey­leri zikrettim . dedi ki: Bana Âişe şöyle haber verdi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye geldiğinde îfâya başladığı ilk ibâdet olmak üzere abdest aldı. Sonra tavaf etti. Sonra Peygamber'in bu tavaf ve sa'yi umre olmadı (yani Peygamber bunu umre sayıp ihramdan çıkmadı). Peygamber'den sonra Ebû Bekr ve Umer de Peygamber'in haccı gibi hacc yaptı­lar (yani tavaf ve sa'yi umre saymadılar). dedi ki: Sonra ben Bâbam Zubeyr'in beraberinde hacc et­tim. Onun da ilk başladığı hacc fiili, tavaftır. Sonra muhacirleri ve Ensâr'ı gördüm; onlar da böyle yapıyorlardı. Anam Esma bintu Ebî Bekr de bana: Kendisinin ve kızkardeşi Âişe'nin, Zubeyr'in, fulân ve fulân zâtların umre niyetiyle ihrama girip telbiye ettiklerini, bunların Haceri Esved'e elleriyle dokunup tavafı ve sa'yi tamamladıkla­rı zaman ihramdan çıktıklarını haber verdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Mekkeye Geldiğinde Kendi Evine Dönmeden Önce Beyti Tavaf Eden, Sonra İki Rekat Namaz Kılan Sonra Da Sallallahü Aleyhi Ve Sellemay İçin Safaya Çıkan Kimse Bâbı
1641-) Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Umer (radıyallahü anh)'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc veya umre için Mekke'ye gelişinin evvelinde tavaf ettiği zaman, tavafın ilk üç dolaşmasını koşmuş, dört dolaşmasını da yürümüştür. Böylece ta­vafı yaptıktan sonra iki rek'at tavaf namazı kılmıştır. Bu namazdan sonra da Safa ve Merve arasında dolaşırdı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Mekkeye Geldiğinde Kendi Evine Dönmeden Önce Beyti Tavaf Eden, Sonra İki Rekat Namaz Kılan Sonra Da Sallallahü Aleyhi Ve Sellemay İçin Safaya Çıkan Kimse Bâbı
1642-) Bize Enes ibnu Iyâd, Ubeydullah'tan; o da Nâfi'den; o da İbnu Umer'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyt'i ilk tavaf ettiği zaman ilk üç dolaşmayı koşar, dört dolaşmayı da yürürdü. Peygamber Safa ile Merve arasında dolaştığı zaman da vâdînin karnında yine koşardı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Mekkeye Geldiğinde Kendi Evine Dönmeden Önce Beyti Tavaf Eden, Sonra İki Rekat Namaz Kılan Sonra Da Sallallahü Aleyhi Ve Sellemay İçin Safaya Çıkan Kimse Bâbı
1643-) Buhârî dedi ki: Bana Amr ibn Alî söyledi: Bize Ebû Âsım en-Nebîl(212) tahdîs etti : İbn Cureyc(150) şöyle dedi: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh (114) haber verdi: îbnu Hişâm (Hacc emirliği sırasın­da) kadınların erkeklerin beraberinde tavaf etmelerini men' ettiği za­man bu Atâ, (İbrâhîm ,ibn Hişâm'a veya kardeşi Muhammed ibn Hişâm'a): Peygamber'in kadınları erkeklerin beraberinde tavaf et­miş oldukları hâlde, sen bu kadınları nasıl men' edersin? demiştir. İbn Cureyc dedi ki: Ben Atâ'ya: Kadınların, erkeklerin beraberinde yaptıkları o tavafları, hicâb âyetinin (el-Ahzâb: 35) inişinden sonra mı, yâhud evvel miydi? diye sordum. Atâ: Evet, ömrüme yeminle söylü­yorum, ben hicâb âyetinden sonra o kadınların, erkeklerin berabe­rinde tavaf ettiklerine eriştim, dedi. Cureyc dedi ki: Ben Atâ'ya: Kadınlar erkeklere nasıl karışırlar? diye sordum. Atâ: Kadınlar erkeklere karışmazlardı. Âişe (radıyallahü anha) erkeklerden ayrı bir yerde tavaf eder ve erkeklere karışmazdı. Âişe ile beraber tavaf eden (Dıkre isminde) bir kadın, Âişe'ye: Ey Mü'minlerin Anası! Haydi yürü de Haceri Esved'e el sürüp isti'lâm ede­lim, dedi. Âişe ona: Benden ayrıl, dedi ve (el sürmek suretiyle) isti'lâmdan çekindi. Âişe ve arkadaşları geceleyin tanınmaz hâlde (veya örtülü oldukları hâlde) çıkarlar ve erkeklerin beraberinde tavaf eder­lerdi. Lâkin bu kadınlar Beyt'in içine girdiklerinde, oradan çıkacak­ları zamana kadar, erkekler Beyt'ten çıkarılmış olduğu hâlde içeride ibâdetle kaaim olurlardı, dedi. Atâ: Ben(Peygamber devrinde doğmuş olup Mekke Kaadısı bulunan) Ubeyd ibn Umeyr ile birlikte, Âişe, Muzdelife'deki Sebîr Dağı'nın içinde mücavir, yânı ikaamet edici hâlde iken, Âişe'nin yanına gider idim, dedi. İbn Cureyc dedi ki: Ben Atâ'ya: Âişe'nin o günkü hicabı ne idi? diye sordum. Atâ: Âişe o gün keçeden yapıl­mış bir küçük Türk çadırı içinde idi. Çadırın bir perdesi vardı. Âişe ile bizim aramızda bundan başka birşey yoktu. Ben Âişe'nin üzerin­de gül rengi ile boyanmış bir gömlek gördüm, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Kadınların Erkeklerin Beraberinde Tavafları Bâbı
1644-) Peygamber'in zevcesi olan Ümmü Seleme şöyle demiştir: Ben(hacc esnasında) rahatsız olduğumu Rasûlullah'a söyle­dim. "Halkın arka tarafından deveye binerek tavaf et!" buyurdu. Ben de öylece tavaf ettim. O sırada Rasûlullah Beyt'in tâ yanında namaza durmuş, sabah namazı kıldırıyor, namaz içinde de Vet-Tûri ve Kita­bin Mestûrin sûresini okuyordu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Kadınların Erkeklerin Beraberinde Tavafları Bâbı
1645-) îbn Cureyc tahdîs edip şöyle demiştir: Bana Süley­man el-Ahvel haber verdi; ona da Tâvûs, İbn Abbâs (radıyallahü anh)'tan haber verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kâ'be'yi tavaf ederken, elini diğer bir insanın eline bir kayışla yâhud bir iple yâhud bunlardan başka bir şeyle bağ­lamış bir insanın yanından geçti. Peygamber, kendi eliyle bu bağı kopardı. Bundan sonra da onun yanındaki adama: "Bu insanı eliyle yed, götür!" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Tavaf Esnasında Kelam Etmek Bâbı
1646-) Bize Ebû Âsım, îbn Cureyc'den; o da Süleyman el-Ahvel'den; o da Tâvûs'tan; o da İbn Abbâs (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Pey­gamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kâ'be'de bir yular yâhud bundan başka bağlayacak bir bağ ile tavaf eder bir kimse gördü de, onun bağını kopardı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Şahıs Tavaf Esnasında Çirkin Görülen Bir Yürüme Yahud Bir Kayış Veya Herhangi Birşey Gördüğü Zaman Onu Koparır
1647-) Ebû Hureyre şöyle haber vermiştir: Ebû Bekr es-Sıddîk, Veda Haccı'ndan bir sene evvel Rasûlullah tarafından hacc emîri olarak Mekke'ye gönderildiği haccda, Ebû Bekr de Ebû Hureyre'yi, kurbân bayramının ilk günü Minâ'da büyükçe bir topluluk içinde halka şu iki maddeyi i'lân etmeye yollamıştır: "Ey insanlar! İyi biliniz! Bu yıldan sonra hiçbir müşrik hacc yapamaz, ve çıplak kişi de Ka'be'yi tavaf edemez!" .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Kâbeyi Çıplak Kişi Tavaf Etmez; Müşrik Olan Da Hacc Yapamaz
1648-) Bize Sufyân (ibn Uyeyne), Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Biz İbn Umer'e: Umre niyetiyle Ka'be'yi tavaf eden kimse Safa ile Merve arasında sa'y etmeden evvel, kadınıyle cinsî münâsebet yapabilir mi? diye sorduk. İbn Umer: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) -umre için Mekke'ye geldi. Beyt'i yedi defa dolaşıp tavaf etti. Sonra Makaamı İbrâhîm arkasında iki rek'at namaz kılıp Safa ile Mer­ve arasında sa'y etti, dedi ve: "And olsun, Allah Elçisinde sizin için güzel bir uyma numunesi vardır"(el-Ahzâb: 21) âyetini söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Yedi Dolaşmalık Tavafı İçin İki Rekat Namaz Kıldı
1649-) Amr ibn Dînâr dedi ki: Ben Câbir ibn Abdillah'a da aynı şeyi sordum; Câbir: Safa ile, Merve arasını dolaşıp sa'y etmedikçe erkek, kadınına yaklaşmaz, diye cevâb verdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Yedi Dolaşmalık Tavafı İçin İki Rekat Namaz Kıldı
1650-) İbn Abbâs (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Veda Haccı'nda Mekke'ye- geldi, Beyt'i tavaf etti, Safa ile Merve arasın­da sa'y etti ve bu tavafından sonra tâ Arafat'tan dönünceye kadar Ka'be'ye yaklaşmadı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Mekkeye Gelip Yaptığı İlk Geliş Tavafından Sonar, Ta Arafata Çıkıp Tekrar Dönüp Gelinceye Kadar Kabeye Yaklaşmayan Ve Nafile Tavaf Yapmayan Kimse Bâbı
1651-) Bize Mâlik, Muhammed ibn Abdirrahmân'dan; o da Urve'den; o da Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb'den tahdîs etti ki, Ümmü Seleme (radıyallahü anh): Ben Rasülullah'a rahatsızlığımı arzettim... demiş­tir. H ve yine bana Muhammed ibn Harb tahdîs edip şöyle dedi: Bi­ze Ebû Mervân Yahya ibnu Ebî Zekeriyyâ el-Gassânî, Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den; o da Peygamber'in zevcesi Ümmü Seleme'den tahdîs etti (O, şöyle demiştir): Rasûlullah Mekke'de iken Ümmü Seleme de(radıyallahü anhahatsızlığı sebebiyle) henüz tavaf etmemişken, Rasûlullah ve Ümmü Seleme (Harem'den veya Mekke'den) çıkmak istediklerin­de, Rasûlullah Ümmü Seleme'ye: "Sabah namazı ikaamei edildiği zaman insanlar namaz kılarlarken, sen devenin üzerinde tavaf et!" buyurdu. Seleme böyle yaptı ve tavaf namazı kılmadan dışarı çık­tı

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: İki Rekat Tavaf Namazını Mescidden Dışarı Çıkarak Kılan Kimse Bâbı
1652-) Bize Amr ibnu Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Umer (radıyallahü anh)'den işittim; şöyle diyordu: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye geldi. Beyt'i yedi kerre dolaşıp tavaf etti. Müteakiben Makaam'ın arkasın­da iki rek'at namaz kıldı. Sonra da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sa'y yapmak için Safâ'ya çıktı. Yüce Allah da zâten: "And olsun, Allah Elçisnde sizin için güzel bir uyma numunesi vardır..." (el-Ahzâb: 21) buyurmuş­tur .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: İki Rekat Tavaf Namazını Makam I İbrahim İn Arkasında Kılan Kimse Bâbı
1653-) Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Bir takım insanlar sabah namazından sonra Beyt'i tavaf ettiler, sonra da bir vaizin huzurunda oturdular. Nihayet güneş doğduğu zaman kalkıp namaza koyuldu­lar. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha): Bunlar oturdular; nihayet içinde namaz kılmak mekruh kılınan şu saatte kalkmış, namaz kılıyorlar, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Sabah Ve İkindi Namazlarından Sonra Tavaf Etmek Bâbı
1654-) Bize Mûsâ ibnu Ukbe, Nâfi'den tahdîs etti ki, Ab­dullah ibn Umer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, O, güneşin doğması sırasında ve bir de batışı sırasında namaz kılmak­tan nehyediyordu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Sabah Ve İkindi Namazlarından Sonra Tavaf Etmek Bâbı
1655-) Bize Ubeyde ibnu Humeyd tahdîs edip şöyle dedi: Bana Abdulazîz ibnu Rufey' tahdîs edip, şöyle dedi: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr (radıyallahü anh)'i gördüm. O fecr namazından sonra tavaf eder, sonra da iki rek'at namaz kıldırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Sabah Ve İkindi Namazlarından Sonra Tavaf Etmek Bâbı
1656-) Râvî Abdulazîz dedi ki: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'i gördüm, ikindiden sonra iki rek'at namaz kılardı ve Âişe'nin kendisine Peygamber'in bu iki rek'atı kılmadan evine girmediğini tah­dîs ettiğini haber verdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Sabah Ve İkindi Namazlarından Sonra Tavaf Etmek Bâbı
1657-) Bize Hâlid et-Tahhân, Hâlid el-Hazzâ'dan; o da îbn Abbâs'tan tahdîs etti(o, şöyle demiştir): Rasûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir deve üze­rinde olduğu hâlde Beyt'i tavaf etti. Haceri Esved rüknüne geldikçe ona elindeki bir şeyle işaret edip, tekbîr getirdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Rahatsız Olan, Bir Binite Binerek Tavaf Eder Bâbı
1658-) Ümmü Seleme (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlullah'a rahatsız olduğumu arzettim. Bunun üzerine bana: "Sen binekli ola­rak insanların ötesinden tavaf et!" buyurdu. Ben, Rasûlullah Beyt'in yanında namaz kıldırırken tavaf ettim; kendisi namaz içinde “Ve't-tûri ve Kitabin Mestûrin” sûresini okuyordu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Rahatsız Olan, Bir Binite Binerek Tavaf Eder Bâbı
1659-) İbn Umer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Abbâs ibnu Abdilmuttalib (radıyallahü anh) hacılara su (ve şerbet) dağıtmak için Minâ gecelerinde Mekke'de ikaâmet etmek üzere Rasûlullah'tan izin istedi. Rasûlullah da ona izin verdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacılara Su İçirilmesi Bâbı
1660-) Bize Hâlid et-Tahhân, Hâlid el-Hazzâ'dan; o da İkrime'den; o da İbn Abbâs (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasû­lullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Harem'deki şerbet dağıtılan sebîl yerine geldi ve şerbet istedi. Abbâs, oğluna: Ey Fadl, anana git de yanındaki (husûsî) şerbetten Rasûlul­lah'a getir! dedi. (Hayır.) Bana bu şerbetten ver!" buyurdu. Abbâs: Yâ Rasûlallah! Halk buradaki şerbete ellerini sokuyorlar! dedi.; Rasûlullah: "İşte halkın içtiği bu şerbetten ver!" buyurdu. Abbâs'ın sunduğu umûmî şerbetten içti. Sonra Rasûlullah Zemzem Kuyusu'na geldi. Abbâs oğulları (burada hacılara) su içiriyorlardı ve kuyudan su çekiyorlardı. Rasûlullah: (Ey Abdulmuttalib oğulları,) çekiniz! Siz hayırlı bir iş yapı­yorsunuz, dedi. Rasûlullah: "Halkın (sallallahü aleyhi ve sellemu çekişine uymak için)kalabalık etmesi endîşesi olmasaydı ben de devemden iner, hattâ -kuyunun ipini, eliyle omuzuna işaret ederek- şuraya kor, sizin gibi su çekerdim" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Hacılara Su İçirilmesi Bâbı
1661-) Enes ibn Mâlik dedi ki: Ebû Zerr (radıyallahü anh) bu Mi'râc kıssasını şöyle tahdîs eder idi: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ben Mek­ke'de iken içinde bulunduğum evin tavanı yarıldı. Cibril aleyhi's-selâm indi. Göğsümü yardıktan sonra içini Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve îmân ile dolu altın bir leğen getirip, içindekini göğsümün içine boşalttı. Sonra göğsümü kapattı. Sonra elimden tutup beni dünyâ semâsına doğru çıkardı. Cibril oranın, yâni yere en yakın semânın bekçisine "Aç!" dedi. Bekçi: Kimdir o? dedi. Cibril: Ben Cibril'im” de­di .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Zemzem Suyu Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1662-) İbnu Abbâs (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiş: Ben Rasûlullah'a zemzem suyundan sundum. O da ayakta olduğu hâlde içti, demiştir. el-Ahvel dedi ki: İbn Abbâs'ın âzâdlısı İkrime Allah adıy­le yemîn edip: Rasûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem), îbn Abbâs'ın kendisine Zemzem suyundan içirdiği gün, muhakkak deve üzerinde bulunuyordu, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Zemzem Suyu Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1663-) Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Biz Rasûlullah'ın beraberin­de Veda Haccı'na çıktık, ve umre niyetiyle ihrama girip telbiye ettik. Sonra Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Beraberinde hedy kurbânı olan, hacc ve um­re niyetiyle ihram edip, telbiye eylesin. Sonra bu ikisini bitirinceye kadar ihramdan çıkmasın" buyurdu. Nihayet ben hayızlı olarak Mek­ke'ye geldim. Haccımızı yapıp tamamladığımızda, Rasûlullah beni Abdurrahmân'ın beraberinde Ten'îm mevkiine gönderdi. Ben ora­dan umre için ihrama girip, umremi yaptım. Rasûlullah: "İşte bu um­re, senin yapacağın umrenin yerinedir" buyurdu. Umre niyetiyle ihrama girip telbiye etmiş olanlar, Mekke'de tavaf ve sa'yi yaptıktan sonra ihramdan çıktılar. Sonra da Minâ'dan dönmelerinin ardından hacc için diğer bir tavaf daha yaptılar. Amma (yanlarında hedy olan­larla) hacc ile umreyi (bir ihramda) cem' etmiş olanlara gelince, bun­lar bir tavaf yaptılar . ibnu Uleyye, Eyyûb'dan; o da Nâfi'den tahdîs etti(Nâfi şöyle demiştir): İbnu Umer'in binek devesi hacc yolculuğu için evinde hazırlanmış bulunduğu sırada oğlu Abdullah ibn Abdillah yanına girdi de: Ben bu yıl insanlar arasında bir harb olacağın­dan ve bu sebeble onların seni Beyt'i ziyaretten men' edeceklerinden endîşe ediyorum. Onun için bu yıl hacca gitmesen de evinde ikaamet etsen! dedi. Bunun üzerine İbn Umer: Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) umre için yola çıktı. Kureyş kâfirleri O'nunla Beyt arasında perde oldular. Eğer be­nimle Beyt arasına mâni' olunursa, ben de Rasûlullah'm yaptığı gibi yaparım:"And olsun Allah Elçisinde sizin için güzel bir uyma nu­munesi vardır ". (el-Ahzâb: 21) dedi. Sonra da: Ben sizi şâhid kılıyorum. Ben umremle beraber bir haccı kendime vâcib kıldım (yani kıran haccına niyet ettim), dedi. Oğlu Abdullah dedi ki: Bundan sonra baham İbn Umer (Arafat'ta vukuftan sonra Minâ'dan Mekke'ye) geldi ve hacc ile umresi için bir tek tavaf yaptı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Kıran Haccı Yapan Kimsenin Tavafı Bâbı
1665-) Bize el-Leys, Nâfi'den tahdîs etti ki (o, şöyle demiş­tir): İbnu Umer, Haccâc'ın İbn Zubeyr ile harb etmek için Mekke'ye indiği yıl hacc etmek istedi. Çocukları tarafından kendisine: İnsanlar ara­sında bir harb vardır. Biz onların seni haccdan men' edeceklerinden korkuyoruz, denildi. İbn Umer: "And olsun Allah Elçisi'nde sizin için çok güzel bir uyma numunesi vardır"(el-Ahzâb: 21). Eğer Beyt'i zi­yaretten men' olunursam, o takdirde ben de Rasûlullah'm yaptığı gi­bi yaparım. Ben sizleri şâhid kılıyorum ki, ben umre yapmayı kendime vâcib kıldım, dedi. Sonra yola çıktı. Nihayet (Zu’l-Huleyfe'nin önün­deki) Beydâ meydanına vardığı zaman: Hacc ile umrenin hâli (mâni' olunmakla ihramdan çıkmak cevazında) bir şeydir(yani aralarında fark yoktur). Sizleri şâhid kılıyorum ki, ben umremle beraber haccı kendime vâcib kıldım, dedi. Yolda Cuhfe yakınındaki Kudeyd mev­kiinden satın aldığı kurbânı hedy olarak şevketti. Ve bu tek kurbân üzerine ziyâde etmedi. Çünkü ihramın haram kıldığı suçlardan birini işlemediğinden başka bir kurbân kesmedi. Arada ihramdan çıkma­dı, ihramdan dolayı haram olan fiillerin hiçbiri kendine halâl olma­dı, tıraş olmadı, saçını kısaltmadı. Nihayet nahr günü olunca, İbn Umer kurbânını kesti, tıraş oldu ve ifâda tavafını yaptı. İbn Umer nahr günü yaptığı bu ilk tavâfiyle hacc ve umre tavafını edâ etmiş olduğu görüşünde bulundu. Ve Rasûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem) da böyle yaptı, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Kıran Haccı Yapan Kimsenin Tavafı Bâbı
1666-) Bize İbnu Vehb tahdîs edip şöyle dedi: Bana Amr ibnu'l-Hâris Muhammed ibn Abdirrahmân ibn Nevfel el-Kuraşî ha­ber verdi ki, bu Muhammed ibn Abdirrahmân, Urvetu'bnu'z-Zubeyr'e, (hacc niyetiyle ihrama giren kimse tavaf ve sa'y ile ihram­dan çıkabilir mi, çıkamaz mı mes'elesini, yani haccın umreye çevril­mesi mes'elesini) sormuş. Urve de -hacc niyetiyle ihrama giren kimsenin yalnız haccı bitirdikten sonra ihramdan çıkabileceğini, haccın umreye çevrilemeyeceğini isbât yolunda- şöyle demiştir: aleyhi ve sellem) şöyle hacc etmiştir: Bana Âişe (radıyallahü anha) haber verdi: Peygamber Mekke'ye geldiğinde îfâya başladığı ilk ibâdet olmak üzere abdest aldı. Sonra Beyt'i tavaf etti. Sonra Peygamber, bu tavaf ve sa'yi umre olmuş saymadı. Peygamberden sonra Ebû Bekr hacc yaptı. Onun da Beyt'i tavaf etmek ilk yaptığı şey oldu. Sonra bu tavaf ve sa'y umre olmadı. Ebû Bekr'den sonra Umer de bunun gibi yaptı. Umer'den sonra Usmân (radıyallahü anh) hacc yaptı. Ben Usmân'ı iyice gördüm; onun da ilk yaptığı iş, Beyt'i tavaf etmektir. Sonra bu tavaf ve sa'y, umre olmadı. Sonra Muâviye ve Abdullah ibnu Umer hacc yaptılar. Sonra ben Bâbam Abdullah ibnu'z-Zubeyr ibni'l-Avvâm'ın berabe­rinde hacc yaptım. Onun da Beyt'i tavaf etmek, ilk yaptığı iş oldu. Sonra bu tavaf ve sa'y, umre olmadı. Sonra ben Muhacirler ve Ensâr'ı gördüm; onlar da hep böyle yapıyorlardı da, onların bu tavaf ve sa'yleri bir umre olmadı. Sonra böyle yaptığını gördüğüm insan­ların sonuncusu İbnu Umer'dir. Sonra o da haccı bozup umreye çe­virmedi. işte İbnu Umer, o suâli soranların yanındadır. Öyleyken bunu niye ondan sormuyorlar? İbnu Umer haccını bozup umre yapmamış; geçmiş olanlardan da hiçbir kimse haccını bozmamıştır. Onların hepsi Beyt'i tavaf için ayaklarını Mescid'in içine koydukları zaman, başka bir ibâdete başlamazlardı. Tavaftan sonra da kendileri halâl olmaz, yani ihramdan çıkmazlardı. Ben annem Esma ve teyzem Âişe'yi de gördüm ki, onların ikisi de Mekke'ye geldikleri zaman Beyt'i tavaf etmekten evvel başka bir işe başlamazlardı. Onlar Beyt'i tavaf ederler, sonra da halâl olmazlardı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Tavafın Abdestli Yapılacağı Bâbı
1667-) Bana annem Esma bintu Ebî Bekr haber verdi ki, kendisi ve kızkardeşi Âişe,Zubeyr, fulân ve fulân kimseler umre niyetiyle ihrama girip telbiye etmişler, bunlar Haceri Esved'i isti'lâm edip el sürdükleri, yani tavafı ve sa'yi tamamladıkları zaman ihramdan çıkmışlardır .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Tavafın Abdestli Yapılacağı Bâbı
1668-) Urve şöyle demiştir: Ben Âişe'ye şöyle sordum: Yüce Allah'ın "Şübhesiz Safa ile Merve Allah'ın alametlerindendir. İşte kim o Beyt'i hacc ve umre kasdıyle ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir beis yoktur. Kim gönüllü olarak (vâcib olmayan amellerden) bir hayr işlerse (mükâfatını görür). Çünkü Al­lah tâatlerin ecrini veren, hakkıyle bilendir"(el-Bakara: 158) kavli hak­kında ne re'y edersin? Yemîn ederim ki, Safa ile Merve arasında sa'y etmemek hiç kimse üzerine bir günâh olmaz, dedim. Ey kardeşim oğlu, sen fena söz söyledin! Eğer bu âyetin ma'nâsı (hükmü) senin te'vîl ettiğin gibi (sallallahü aleyhi ve sellema'y mubah) olsaydı, âyet "Sa­fa ile Merve arasında sa'y etmemekte günâh yoktur'' suretinde olurdu. Şu kadar ki, bu âyet Ensâr hakkında indirilmiştir. Ensâr müslümân olmalarından önce, Müşellel mevkii yanında bulunup kendisine ibâ­det edegeldikleri Tâğıye Menât putu için ihrama girip telbiye ederler­di. İşte Ensâr'dan ihrâmlanan kimseler (kendi putları karşısında dikili bulunan) Safa ile Merve putları arasında sa'y etmeyi günâh sayarlar­dı. Ensâr müslümân oldukları zaman müşkil saydıkları bu vaziyeti Rasûlullah'a şöyle sordular: Yâ Rasûlallah! Bizler Safa ile Merve arasında sa'y etmeyi günâh sayıyorduk(bu iş bize ağır geliyor), dediler. üzerine Yüce Allah "Şübhesiz Safa ile Merve Allah 'ın alâ­metlerindendir..." âyetini indirdi. Âişe(radıyallahü anha): Rasûlullah Safa ile Merve arasında dolaşıp sa'y etmeyi kendi fiili ile de kaanûnlaştırmıştır. Artık bu iki tepe arasında dolaşmayı, yani sa'yi terketmek kimse için caiz değildir, demiştir. dedi ki: Âişe'nin bu hadîsini Abdurrahmân'ın oğlu Ebû Bekr'e haber verdim(ve bu konudaki bilgisini sordum). O bana ce­vaben şöyle dedi: Âişe'nin Câhiliyet devrinde Safa ile Merve arasında sa'yi günâh sayan bir zümre bulunduğunu haber vermesi, şübhesiz ki bir ilim­dir. Fakat ben bunu işitmiş değilim. Ben ilim ehli olan birçok kimselerden işittim ki, onlar şöyle zikrediyorlardı: Âişe'nin haber ver­diği Menât için ihrama girmekte olan bu zümreden başka, Ensâr'­dan bir zümre daha vardı. Bunların hepsi de bil'akis Câhiliyet devrinde Safa ile Merve arasında tavaf ederlerdi. İslâm devri gelip, Yüce Al­lah "... O kadîm Beyt'i tavaf etsinler"(el-Hacc: 29) kavliyle Beyt'i ta­vaf etmeyi zikredip de Safa ile Merve tavafı Kur'ân'da zikredilmeyince, bunlar: Yâ Rasûlallah! Biz öteden beri Safa ile Merve arasında tavaf ederdik. Allah Beyt'i tavaf emrini indirdiği hâlde, Safa ile Merve ara­sında sa'yi zikretmedi. Biz Safa ile Merve arasında sa'y edersek, bize günâh var mıdır? diye sordular. üzerine Yüce Allah: "Şübhesiz Safa ile Merve Allah'ın alâmetlerindendir. İşte kim o Beyt’i hacc veya umre kasdı ile ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir günâh yoktur. Kim gönlünden bir hayr işlerse (mükâfatını görür). Çünkü Allah tâatle-rin ecrini veren, hakkıyle bilendir"(el-Bakara: 158) âyetini indirdi . Yine Abdurrahmân oğlu Ebû Bekr devam edip şöyle dedi: Ben bu el-Bakara: 158. âyetinin Ensâr ve Arablar'ın diğer bir kavminden oluşan her iki fırka hakkında, yani hem Câhiliyet dev­rinde Safa ile Merve arasında tavaf etmeyi günâh sayanlar fırkası, hem de Câhiliyette Safa ile Merve arasını tavaf edegeldikleri hâlde sonradan İslâm devrinde Allah'ın Beyt'i tavafı emredip de (el-Hacc: 29) Safa ve Merve'yi zikretmediği için Safa ile Merve arasını tavaf etme­yi günâh sayanlar fırkası hakkında indiğini işitirim. Nihayet Allah Beyt'i tavafı zikretmesinin (el-Hacc: 29) ardından, bu Safa ile Merve arasında sa'yi de (el-Bakara: 158) zikretti (yani el-Bakara: 158. âyetinin inmesi, el-Hacc: 29 âyetinin inmesinden sonra oldu) .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Safa İle Merve Arasını Say Etmenin Vücübu Ve Bu Sa’yın Allahın Şeairinden Alametlerinden Kılınmış Olduğu Bâbı
1669-) İbn Umer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem), geliş tavafı olan ilk tavafı yaparken ilk üç dolaşmayı hızlı, dört dolaşmayı ise(âdet olan yürüyüşle) yürürdü. Safa ile Merve arasında dolaşır­ken de sel yerinin karnında (bugünkü iki yeşil sütûncuk arasında) ko­şardı. Râvî dedi ki: Ben, Nâfi'e: Abdullah ibn Umer, Yemen tarafındaki köşeye ulaştığı zaman yürür müydü? diye sordum. Nâfi': Hayır, ancak rükn üzeri kalabalık ve sıkışık olması hâlinde yü­rürdü. Çünkü İbn Umer, rüknü isti'lâm etmedikçe terketmezdi . Amr ibn Dînâr şöyle demiştir: Biz İbn Umer'e: Eğer bir kimse umre niyetiyle Beyt'i tavaf eder de Safa ile Mer­ve arasını dolaşmazsa(ihramdan çıkıp) kadınına gelebilir mi? Diye sorduk. Umer: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -umre için- Mekke'ye geldi. Beyt'i yedi defa dolaştı, Makaam'ın arkasında iki rek'at namaz kıldı, akabinde Safa ile Merve arasını da yedi kerre dolaştı. "And olsun, Allah Elçisinde sizin için çok güzel bir uyma örneği vardır”(el-Ahzâb: 21), dedi. dedi ki: Biz Câbir ibn Abdillah'a da aynı şeyi sorduk. Cabir de: Safa ile Merve arasında sa'y etmedikçe, kadına sakın yaklaşmasın, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Safa İle Merve Arasında Sayin Keyfiyeti Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1672-) Bize Mekkî ibnu İbrâhîm tahdîs etti ki, İbn Cureyc şöyle demiştir: Bana Amr ibnu Dînâr haber verip şöyîe dedi: Ben İbn Umer (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye geldi, Beyt'i tavaf etti, sonra iki rek'at namaz kıldı, Sonra Safa ile Merve arasın­da sa'y etti. Sonra da "And olsun, Allah Elçisinde sizin için güzel bir uyma örneği vardır" (el-Ahzâb: 21) âyetini okudu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Safa İle Merve Arasında Sayin Keyfiyeti Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1673-) Bize Asım ibn Süleyman haber verip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik'e: Sizler Safa ile Merve arasında sa'y etmeyi çirkin görüyor muydunuz? diye sordum. Evet. Çünkü bu sa'yler, Allah "Şübhesiz Safa ile Merve Allah alâmetlerindendir, İşte kim o Beyt’i hacc veya umre niyetiyle ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir günâh yok­tur... " (el-Bakara: 158) âyetini indirinceye kadar, Câhiliyet alâmetlerin­den idi, diye cevâb verdi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Safa İle Merve Arasında Sayin Keyfiyeti Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1674-) Bize Sufyân (ibn Uyeyne), Amr ibn Dinar'dan; o da Atâ'dan tahdîs etti ki, îbn Abbâs (radıyallahü anh): Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyt'i ve Safa ile Merve arasını ancak müşriklere kendi kuvvetini göstermek için ko­şarak sa'y etti, demiştir .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Safa İle Merve Arasında Sayin Keyfiyeti Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1675-) el-Humeydî şunu ziyâde edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize Amr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Atâ'­dan işittim, İbn Abbâs'tan yukarıki hadîsin benzerini rivayet etti .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Safa İle Merve Arasında Sayin Keyfiyeti Hakkında Gelen Haberler Bâbı
1676-) Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Ben Mekke'ye hayızlı olarak geldim. Ka'be'yi de, Safa ile Merve arasını da tavaf etmedim. Âişe dedi ki: Ben bu hâlimi Rasûlullah'a şikâyet ettim. Rasûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ha­cının yapacağı işleri sen de yap, şu kadar ki, sen ancak temiz olunca­ya kadar Beyt'i tavaf etme!" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Hayızlı Kadın Hacc Ve Umrede Kabeyi Tavaf Etmesi Hariç, Diğer Menseklerin Hepsini Yerine Getirir
1677-) Bize Muhammed ibnu'l-Musennâ tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulvahhâb tahdîs edip şöyle dedi: Müellif Buhârî dedi ki: Ve yine bana Halîfe ibn Hayyât söyledi. Bize Abdulvahhâb tahdîs edip şöyle dedi: Bize Habîbun el-Muallimu, Atâ'dan tahdîs etti ki, Câbir ibn Abdillah şöyle demiş­tir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sahâbîleri hacc için ihrama girdiklerinde, Pey­gamber ile Talha'dan, bir de Yemen'den gelen Alî'den başka sahâbîlerden hiçkimsenin beraberinde kurbanlığı yoktu. Alî, Yemen'­den kurbânı beraberinde olarak Mekke'ye geldi ve ben Peygamber'in ihrama girdiği gibi ihrâmlandım, dedi.(Biz Mekke'ye geldiğimizde) Peygamber, sahâbîlerine, ihrama girerken niyet ettikleri haccı umre­ye çevirmelerini, tavaf ve sa'y yapmalarını, sonra saçlarını kısaltma­larını ve ihramdan çıkıp halâl olmalarını; yalnız yanında kurbanlığı bulunanların ihramlarından çıkmamalarını emretti. (Haccı feshedip, um­reye çevirmeye me'mûr olan sahâbîler, bu hâle taaccüb ederek:) Bizler herbirimizin cinsiyet âletleri menî damlatır hâlde mi Minâ'ya gideceğiz? dediler. arasında söylenen bu söz Peygamber'e ulaşınca, cevaben: "İşimden şimdi bildiğimi (yânı hacc aylarında umrenin caiz olduğunu şimdi bildiğim gibi) ihrama girerken de bilmiş olaydım, kur­bân sevketmezdim. Ve yanımda kurbânım olmasaydı, şimdi ben de sizin gibi ihramdan çıkardım" buyurdu. Âişe hayz oldu da bütün hacc fiillerini yerine getirdi, yalnız Beyt'i tavaf etmedi. Nihayet temizlenince Beyt'i tavaf etti. Âişe: Yâ Rasûlallah, sizler bir hacc ve bir umre ile gidiyorsunuz, ben ise yalnız bir hacc ile gidiyorum, dedi. üzerine Rasûlullah, Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân'a Âişe'nin beraberinde Ten'îm'e kadar çıkmasını emretti. Âişe de haccdan sonra oradan bir umre yaptı .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Hayızlı Kadın Hacc Ve Umrede Kabeyi Tavaf Etmesi Hariç, Diğer Menseklerin Hepsini Yerine Getirir
1678-) Hafsa bintu Şîrîn şöyle demiştir: Biz taze kızlarımızı (ihtiyâçlar veya diğer işler hususunda) dışarı çıkmalarından men' eder­dik. Nihayet Basra'ya bir kadın gelip Halef oğulları kasrına indi. O kadın, kızkardeşinin Rasûlullah'ın sahâbîlerinden birinin nikâhında olduğunu, kocasının Rasûlullah'm beraberinde oniki gazvede bulun­duğunu, kızkardeşinin de bizzat kocasının beraberinde altı gazaya iş­tirak ettiğini, kızkardeşinin: Biz yaralılara ilâç yapar, hastalara bakardık, dediğini tahdîs etti. Ve sonra: Kızkardeşim, Rasûlullah'a: Birimizin cilbâbı, yânı örtünecek bir şeyi bulunmazsa, böyle işler için dışarıya çıkmamasında üzerine bir günâh var mıdır? diye sormuş. ona: "Arkadaşı kendi cilbâblarından birini ona giydirsin de, hayr (işlerin) da ve mü'minlerin da'vet ve dualarında hazır bulunsun" bu­yurmuştur. bintu Sîrîn dedi ki:) Ümmü Atiyye buraya geldiğinde kadınlar bunu ona sordular yâhud da biz ondan bu hadîsi sorduk. Hafsa bintu Sîrîn: Ümmü Atıyye ne zaman Rasûlullah'ı ansa, muhakkak"Bi-ebi:O'na Bâbam feda olsun" cümlesini bir ara cümlesi olarak söy­lerdi, dedi. Ümmü Atıyye'ye: Sen Rasülullah'tan şunu şunu, yani yukarıki hadîsi söylerken bizzat işittin mi? dedik. Atıyye yine: Bâbam O'na feda olsun, evet işittim. Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Koca­ya gitmemiş tazeler, perde sahibleri -yâhud da: Kocaya gitmemiş ta­ze kızlar, perde sahibesi olan kadınlar- ve hayızlı kadınlar dışarı çıksınlar da hayır - (meclislerin)-da ve müslümânların duasında hâzır bulunsunlar. Yalnız hayızlı kadınlar namaz yerinden ayrıca dururlar" buyurdu, dedi. Hayızlı kadınlar da mı? diye tekrar sordum. Ümmü Atıyye: Bu hayızlı kadınlar Arafat'ta hazır bulunmuyorlar mı? Fulân yerde hazır bulunmuyorlar mı? Fulân yerde hazır bulunmuyor­lar mı? dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Hayızlı Kadın Hacc Ve Umrede Kabeyi Tavaf Etmesi Hariç, Diğer Menseklerin Hepsini Yerine Getirir
1679-) . Abdulazîz ibnu Rufey' şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik'e sordum ve: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den hatırladığın bir şeyi, yani zu’l-hiccenin sekizinci günü öğle ile ikindi namazlarını nerede kıldığını bana haber verir misin? dedim. Minâ'da kıldı, dedi. Ben: Minâ'dan dönüş günü ikindi namazını nerede kıldı? dedim. Enes: Muhassab'da) kıldı, dedi. Bundan sonra Enes, ben Abdulazîz'e: Sen de emirlerinin işleyeceği gibi işle, dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Terviye Günü Öğle Namazını Nerede Kılar?
1680-) Bize Abdulazîz ibnu Rufey' tahdîs edip şöyle dedi: Enes'e kavuştum. H Buhârî dedi ki: Ve bana Ismâîl ibn Ebân tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ebû Bekr ibn Ayyaş tahdîs etti ki, Ab­dulazîz şöyle demiştir: Ben terviye günü Minâ'ya çıktım ve Enes'e bir eşek üzerinde giderken kavuştum. Ve kendisine: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu gün öğle namazını nerede kıldı? dedim. Enes: Sen emirlerinin kı­lacağı yeri gözetle de, sen de orada kıl! dedi .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Bâb: Terviye Günü Öğle Namazını Nerede Kılar?
1681-) İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu Umer'in oğlu Ubeydullah, Bâbasından haber verdi. O: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Minâ'da (dört rek'atlı farzları) iki rek'at kıldı. Ebû Bekr ile Umer de, ve halifeliğinin başlarında Usmân da böyle kıldılar .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbuz-zekât
Konu: Minadaki Namaz Ların Keyfiyyeti Bâbı