Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

1080-) Atâ, îbnû Kuseyt'a şöyle haber vermiştir: Kendisi Zeyd ibn Sâbit'e, en-Necm Sûresi'nin sonundaki sucûddan sormuş. Zeyd de Peygamber'in huzurunda Ve'n-Necmi ‏Sûresi'ni okuduğunu ve Peygamber'in bu sûrede secde etmediğini söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Es-secde Süresini Okuyup Da Secde Etmeyen Kimse Bâbı
1081-) Zeyd ibn Sabit(radıyallahü anh): Ben Peygamber'in huzurunda Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudum, fakat Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bu sûre(nin bitimin)de secde etmedi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Es-secde Süresini Okuyup Da Secde Etmeyen Kimse Bâbı
1082-) Ebû Seleme(radıyallahü anha) şöyle demiştir: Ben Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'nin, izâ 's-semâu'n-şakkat sûresini okuyup secde ettiğini gördüm.Yâ Ebâ Hureyre, ben seni secde ederken görmedim mi? dedim. Ebû Hureyre: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i bu(sûrede) secde ederken görmeyeydim, secde etmezdim, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: İzâs-semâu İnşakkat Süresindeki Secde Bâbı
1083-) İbnOmer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), içinde secde âyeti bulunan sûreyi bize karşı okur ve secde ederdi. Biz de (O'na uyarak) secde ederdik. O kadar (kalabalık ve sıkışık bir hâlde secde ederdik) ki, bâzılarımız alnını koyacak yer bulamazdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Okuyucunun Secde Etmesine Tabi Olarak Secde Eden Kimse Bâbı
1084-)  İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) biz yanında olduğumuz hâlde secde âyetini okur ve secde eder, biz de Onunla beraber secde ederdik. Öyle ki bâzımız(yer darlığı ve çokluğumuzdan dolayı) alnı için üzerine koyup da secde edeceği bir yer bulamayacak kadar kalabalık edip sıkışırdık.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: İmam Secde Âyetini Okuduğu Zaman Yer Darlığı Ve Secde Edenlerin Çokluğundan Dolayı Secdede İnsanların Kalabalık Edip Sıkışmaları Bâbı
1085-) Bize Hişâm ibnu Yûsuf haber verdi. Onlara da. İbnu Cureyc haber verip şöyle demiştir: Bana Ebû Bekr ibnu Ebî Müleyke, Usmân ibnu Abdirrahmân'dan; o da Rabîa ibnu Abdillah el-Hüdeyr et-Teymî'den olmak üzere haber verdi. -Ebû Bekr ibnu Ebî Muleyke: Rabîa insanların en hayırlılarındandır, demiştir.- Yani bana Ebû Bekr, Usmân'dan; o da Rabîa'dan; Rabîa'nın Omer ibnu'l-Hattâb'ın meclisinde hazır bulunmuş olduğunun kıssasından olmak üzere haber verdi ki, Omer (radıyallahü anh), bir cumua günü minber üzerinde en-Nahl Sûresi'ni okumuş, nihayet secde âyetine geldiği zaman minberden inip secde etmiş; insanlar da onunla beraber secde etmişler. Ertesi cumua olduğu zaman Omer, o sûreyi yine okumuş, nihayet secde âyetine geldiği zaman: Ey insanlar, biz sucuda uğrayıp geçiyoruz. Binâenaleyh her kim secde ederse, muhakkak sünnete icabet etmiş; doğru yapmıştır. Her kim de secde etmezse, ona da günâh yoktur, demiştir. Ve Omer(radıyallahü anh), kendisi de secde etmemiştir. Nâfî, İbn Omer'den olmak üzere bu rivayette şunu ziyâde etmiştir: Şübhesiz Allahü Taâlâ(tilâvette) secde etmeyi farz kılmadı; istememiz müstesnadır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Aziz Ve Celil Olan Allah Tilavet Secdesini Vacib Kılmamıştır Reyinde Görüşünde Bulunan Kimse Bâbı
1086-) Ebû Râfi' Nufey' şöyle demiştir: Ben Ebû Hureyre'nin ardında yatsı namazını kıldım. Ebû Hureyre : “ize's-semâu’n-şakkat” sûresini okudu da, secde yerinde secde etti. Ben: Bu secde ne oluyor? diye sordum. O da: Ben Ebû'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın arkasında bu secdeyi yaptım. Binâenaleyh O'na kavuşuncaya kadar ben bu secde yerinde hep yapıp duracağım, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Namaz İçinde Secde Âyetini Okuyup Da, O Secde Âyeti Sebebiyle Hemen Secde Eden Kimse Bâbı
1087-) İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), içinde secde âyeti bulunan sûreyi okur, secde ederdi. Biz de O'na uyarak secde ederdik. Hattâ bâzımız alnını koymak için bir yer bulamıyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Kalabalık Ve Sıkışıklıktan Dolayı Secde Etmek İçin Bir Yer Bulamayan Kimse Bâbı
1089-) Bize Yahya ibnu Ebî İshâk tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes'ten işittim; o şöyle diyordu: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte (hacc niyetiyle) Medine'den Mekke'ye çıktık. Peygamber bize Medîne'ye döndüğümüz zamana kadar (akşamdan başka namazları hep) ikişer rek'at ikişer rek'at kıldırıyordu. (Râvî Yahya dedi ki:) Ben Enes'e: Mekke'de hiç ikaamet ettiniz mi? diye sordum. Enes: Mekke'de on gün ikaamet ettik, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Kısaltmak Hakkında Gelen Şeyler Ve Yolcunun Namazı Kısaltmak İçin Kaç Gün İkaamet Edeceği Bâbı
1090-) Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Minâ'da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile, Ebû Bekr ile, Omer ile, emîrliğinin evvellerinde Usmân ile birlikte hep ikişer rek'at kıldım. Sonra Usmân namazı dörde tamamladı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Taş Atma Günlerinde Minada Namaz Bâbı
1091-) Bize Ebû'l-Velîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şu'be (ibnu'l-Haccâc) tahdîs etti. Dedi ki: Bize Ebû İshâk haber verip şöyle dedi: Ben Harise ibnu Vehb'den işittim, o: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Minâ'da en emîn olduğu hâlde bize namazı iki rek'at olarak kıldırdı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Taş Atma Günlerinde Minada Namaz Bâbı
1092-) Bize İbrâhîm(en-Nahaî) tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibn Yezîd'den işittim; o şöyle diyordu: Usmân ibn Affân(radıyallahü anh) bize Minâ'da dört rek'at farz kıldırdı. Bu keyfiyet Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'a söylenildiği zaman, o: "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Bizler Allah'ınız ve bizler muhakkak O'na dönücüleriz) (el-Bakara: 156), dedikten sonra: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ardında Minâ'da iki rek'at kıldım. Ebû Bekr (radıyallahü anh)'in ardında Minâ'da iki rek'at kıldım. Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'ın ardında da Minâ'da yine iki rek'at kıldım. Âh nasîbim o dört rek'at olacağına keski (Allah katında) kabul olunmuş iki rek'at olsa, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Taş Atma Günlerinde Minada Namaz Bâbı
1093-) Bize Eyyûb(Sahtiyanı), Ebû'l Âliye el-Berâ'dan olmak üzere tahdîs etti. İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile sahâbîîeri Mekke'ye hacc niyetiyle telbiye ederek, Zu’l-hicce ayının dördüncü günü sabahı geldiler. Peygamber, yanlarında kurbanlık hayvanı getirenleri müstesna tutup, diğerlerine hacclarını umre'ye çevirmelerini emir buyurdu. ibn Ebî Rebâh, bu hadîsi Câbir ibn Abdillah'tan rivayet etmekte Ebû'l-Âliye'ye mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Haccı Sırasında Mekkede Kaç Gün İkaamet Etti?
1094-) Bize İshâk ibn İbrâhîm el-Hanzalî tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Usâme (Hammâd ibn Üsâme el-Leysî)'ye: Bize Ubeydullah, Nafizden; o da İbn Omer'den olmak üzere tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kadın mahrem sahibinin maiyyetinde olmak müstesna, üç günlük mesafeye yolculuk etmez" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Musalli Kaç Günlük Mesafede Namazı Kısaltır?
1095-) Bize Yahya (ibn Saîd el-Kattân), Ubeydullah'tan; o da Nâfi'den; o da İbn Omer'den tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kadın, nikâh geçmez bir mahrem sahibinin maiyyetinde olmak müstesna, üç gün yolculuk etmez" buyurmuştur. şeyhlerinden biri olan) Ahmed ibn Muhammed el-Mervezî bu hadîsi, İbnu Mubârek'ten; o da Ubeydullah el-Umerî'den; o da Nâfi'den; o da İbn Omer'den; o da Peygamber'den rivayet etmekte Ubeydullah el-Umerî'ye mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Musalli Kaç Günlük Mesafede Namazı Kısaltır?
1096-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'a ve âhiret gününe îmân eder bir kadına, yanında bir mahremi olmaksızın bir gün bir gecelik mesafeye kadar yolculuk etmesi halâl olmaz" buyurdu. hadîsin metninin lâfzım Makburî’den; o da Ebû Hureyre'den olmak üzere rivayet etmesinde Yahya ibn Ebî Kesîr, Süheyl ibn Ebî Salih ve İmâm Mâlik, İbn Ebî Zi'b'e mutâbaat etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Musalli Kaç Günlük Mesafede Namazı Kısaltır?
1097-) Enes(radıyallahü anh): Ben öğle namazını Medine'dePeygamber'in maiyyetinde dört rek'at olarak, ikindi namazını ise Zu'l-Huleyfe'de iki rek'at olarak kıldım, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Yolcu Sefer Kasdiyle Yerinden Çıktığı Zaman Dört Rekatlı Namazları Kısaltır
1098-) Bize Sufyân(ibn Uyeyne), ez-Zuhrî'den; o da Urve'den tahdîs etti. Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Namaz ilk farz kılındığı zaman iki rek'at olarak (farz kılındı). (Hicret'ten) sonra sefer namazı olduğu gibi bırakıldı da hazar namazı dört rek'ata tamamlandı. Şihâb ez-Zuhrî dedi ki: Ben Urve'ye: Öyle olunca Âişe neden seferde dört rek'at kılardı? dedim. Urve: Âişe de Usmân'ın te'vîl etmesi gibi te'vîl etmişti, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Yolcu Sefer Kasdiyle Yerinden Çıktığı Zaman Dört Rekatlı Namazları Kısaltır
1099-) Bize Şuayb(ibn Ebî Hamza), ez-Zuhrî'den haber verdi.O şöyle demiştir: Bana Salim, Abdullah ibn Omer'den haber verdi. Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh): Ben Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı, seferde acele sürüp gittiğinde akşam namazını geri bırakıp, onu yatsı namazı ile birleştirir gördüm, demiştir. Salim: (Bâbam) Abdullah ibn Omer de acele sürüp gittiği zaman bunu yapardı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Yolcu Sefer Esnasında Akşam Namazını Üç Rekat Olarak Kılar Bâbı
1100-) Leys ibn Sa'd (Şuayb'ın rivayeti üzerine) şunu ziyâde edip, şöyle dedi: Bana Yûnus ibn Yezîd, İbn Şihâb'dan tahdîs etti. Salim: (Bâbam) İbnu Omer(radıyallahü anh) akşam ile yatsı namazlarını Muzdelife'de birleştirirdi, demiştir. şöyle demiştir: Bâbam Abdullah ibn Omer'e, zevcesi Safiyye bin-tu Ebî Ubeyd'in ölüm haberi ulaştırılmıştı. Akşam namazını te'hîr etti. Ben kendisine namazı hatırlattım. Bana yürü dedi. Ben yine kendisine namazı söyledim. Tekrar bana yürü dedi. îki mil yahut üç mil kadar yürüdükten sonra bineğinden indi ve(cem' ederek) namazı kıldı. Sonra: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, acele sürüp gittiği zaman böyle kılar gördüm, dedi. yine Abdullah ibn Omer şöyle demiştir: Ben Peygamber'i şöyle yaparken gördüm: Yolculukta acele sürüp gittiği zaman akşam namâzını ikaamet eder ve onu üç rek'at olarak kıldırdıktan sonra selâm verirdi. Ondan sonra yatsıyı ikaamet edinceye kadar pek az bekleyip, onu da iki rek'at kıldırır, sonra selâm verirdi. Yatsıdan sonra da gece ortasında kalkıncaya kadar hiçbir namaz kılmazdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Yolcu Sefer Esnasında Akşam Namazını Üç Rekat Olarak Kılar Bâbı
1101-) Âmir ibn Rabîael-Anzî(37): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i binek devesi üzerinde, devesi O'nu ne tarafa yöneltmişse o tarafa doğru namaz kılarken gördüm, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Binekler Üzerinde Ve Bineğin Yönelttiği Herhangi Cihete Doğru Nafile Namazı Kılınması Bâbı
1102-) Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tatavvu' namazını, binek üzerinde iken kıbleden başka cihete (yönelmiş olarak) kılar idi, diye haber vermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Binekler Üzerinde Ve Bineğin Yönelttiği Herhangi Cihete Doğru Nafile Namazı Kılınması Bâbı
1103-) Bize Mûsâ ibnu Ukbe, Nâfi'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: İbnu Omer (radıyallahü anh) binit devesi üzerinde namaz kılardı ve yine binit üzerinde vitir namazını da edâ eder idi ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in de böyle yapar olduğunu haber verirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Binekler Üzerinde Ve Bineğin Yönelttiği Herhangi Cihete Doğru Nafile Namazı Kılınması Bâbı
1104-) Bize Abdullah ibnu Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Abdullah ibnu Omer (radıyallahü anh) sefer esnasında bineği üzerinde, bineği her ne tarafa yönelirse, îmâ ederek namaz kılardı ve Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in de böyle yapar olduğunu zikrederdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Binek Üzerinde Kılınacak Nafile Namazda Rüku Ve Sucud İçin Îma Edilmesi Bâbı
1105-) Âmir ibnu Rabîa(radıyallahü anh) haber verip şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ı binek devesi üzerinde, bineği hangi cihete yönelirse o cihete doğru, nafile namazı kılar gördüm. Ve Rasûlüllah bunu farz olan namazda yapmaz idi. Leys şöyle dedi: Bana Yûnus (ibn Yezid), İbnu Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Salim: Abdullah ibn Omer yolcu iken geceleyin binek hayvanı üzerinde nafile namazı kılardı; bunda yüzü hangi cihete olursa olsun, aldırmazdı, dedi. ibnu Omer şöyle demiştir:Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de binit devesi üzerinde, yüzü hangi cihete yönelik olursa olsun, nafile namazı kılardı. Ve yine deve üzerinde vitir namazını da edâ ederdi. Şu kadar var ki Rasûlüllah, binek üzerinde farz namazı kılmazdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Farz Namaz İçin Binekten İnme Bâbı
1107-) Abdurrahmân ibn Sevbân şöyle demiştir: Bana Câbir ibnu Abdillâh (radıyallahü anh): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) binit devesi üzerinde olarak doğu tarafına doğru (nafile) namazı kılardı. Farz namaz kılmak istediği zaman bineğinden inip kıbleye yönelirdi, diye tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Farz Namaz İçin Binekten İnme Bâbı
1108-)  Bize Enes ibnu Sîrîn tahdîs edip şöyle dedi: Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) Şam'dan döndüğü vakit karşılamağa çıktık. Ona Aynu't-Temr'de kavuştuk. Gördüm ki yüzü -eliyle işaret ederek- şu canibe, yani kıblenin sol tarafına olduğu hâlde bir eşek üzerinde namaz kılıyor. Ben ona: Ben seni kıbleden başka cihete namaz kılıyor gördüm, dedim. Bunun üzerine Enes: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın böyle yaptığını görmemiş olaydım ben de yapmazdım, dedi. hadîsi İbrâhîm ibnu Tahmân, Haccâc ibn Haccâc el-Bâhîlî'den; o da Enes ibn Sîrîn'den; o da Enes ibn Mâlik'ten; o da Peygamber'den olmak üzere rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Eşek Üzerinde Nafile Namazı Kılınması Bâbı
1109-) Hafs ibnu Âsim tahdîs edip şöyle demiştir: İbnu Omer (radıyallahü anh) sefere çıktı da, şöyle dedi: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yolculuk ettim; O'nım seferde nafile kılar olduğunu görmedim. Zikri yüce olan Allah da: "Lekad kâne lekum fî Rasûlillâhi usvetun hasenetun (Muhakkak Allah Elçisinde size güzel bir örnek vardır)'' buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Seferde Farz Namazların Ardında Ve Önünde Nafile Kılmayan Kimse Bâbı
1110-) îsâ ibn Hafs şöyle demiştir: Bana Bâbam tahdîs etti ki, kendisi İbn Omer'den şöyle derken işitmiştir: Ben Allah Elçisi'ne seferde yoldaşlık ettim; O, seferde iki rek'attan fazla kılmıyordu. Ebû Bekr, Omer ve Usmân (radıyallahü anh)'a da seferde yoldaşlık ettim; onlar da böyle yapıyorlardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Seferde Farz Namazların Ardında Ve Önünde Nafile Kılmayan Kimse Bâbı
1111-) İbnu Ebî Leylâ şöyle demiştir: Bize Ümmü Hânî den başka hiçbir kimse Peygamber'in duhâ namazı kıldığını gördüğünü haber vermedi. Ümmü Hanî'-.Peygamber'in Mekke Fethi günü kendi evinde yıkandığını, akabinde sekiz rek'at namaz kıldığını zikretmiş ve: Peygamber'in bu namazdan daha hafif bir namaz kıldığını görmedim. Şu kadar var ki, Rasûlüllah rukû'u ve sucûdu tamamlıyordu, demiştir. Leys ibn Sa'd da şöyle demiştir : Bana Yûnus ibn Yezîd el-Eylî, İbn Şihâb'dan tahdîs etti. İbn Şihâb ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu Âmir tahdîs etti. Ona da Bâbası Âmir ibn Rabîa el-Anzî, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i seferde geceleyin nafile namazını binit devesinin üzerinde ve devesi O'nu ne tarafa yöneltirse o tarafa doğru kıldığını haber vermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Seferde Farz Namazların Arkaları Ve Önlerinde Olmayarak Yani Ratibelerin Haricinde Olarak Tatavvu’ Namazı Kılan Kimse Bâbı
1113-) ez-Zuhrî şöyle demiştir. Bana Salim ibn Abdillah, İbn Omer'den, Rasûlüllah'ın seferde binit devesi üzerinde yüzü nereye yönelik olursa olsun başıyle îmâ ederek nafile namazı kılar olduğunu ve İbn Omer'in de bunu yapar olduğunu haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Seferde Farz Namazların Arkaları Ve Önlerinde Olmayarak Yani Ratibelerin Haricinde Olarak Tatavvu’ Namazı Kılan Kimse Bâbı
1114-) Bize Sufyân İbn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Ben ez-Zuhrî'den işittim; o da Sâlim'den; o da Bâbası Abdillah ibn Omer'den. O: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) yürüyüş şiddetli olduğu zaman akşam ile yatsı namazları arasını da cem' eder idi. İbrâhîrn ibn Tahmân, el-Hüseyn el-Muallim'den; o da Yahya ibn Ebî Kesîr'den; o da İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan söyledi. İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) yürüyüş üzere olduğu vakitte öğle ile ikindi namazları arasını cem' ederdi. Ve(keza) akşam ile yatsı namazları arısını da cem' eder idi. yine Hüseyn el-Muallim'den; o da Yahya ibn Ebî Kesîr'den; o da Hafs ibn Ubeydillah ibn Enes'ten; o da Enes ibn Mâlik'ten; o: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) seferde akşam namazı ile yatsı namazı arasını cem' eder idi, demiştir. bu hadîsi Yahya el-Kattân'dan; o da Hafs'tan; o da Enes'ten tarikiyle rivayet etmekte Alî ibnu'l-Mubârek ile Harb ibn Şeddâd, el-Hüseyn el-Muallim'e mutâbaat etmişlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cem' yaptı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Seferde Akşam İle Yatsı Namazları Arasını Cem Etmek Bâbı
1117-) Zuhrî şöyle demiştir: Bana Salim, Abdullah ibn Omer'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah'ı gördüm ki, O, sefer esnasında yürümek O'nu acele ettirdiği zaman, akşam namazını geri bırakır, nihayet akşam namazı ile yatsı namazını birleştirirdi.. şöyle dedi: Abdullah ibn Omer de, yürümek kendisini acele sürdüğü zaman bunu yapardı. Akşam namazı için ikaamet eder ve onu üç rek'at olarak kılar, sonra selâm verirdi. Sonra azıcık durur ve yatsıya ikaamet eder, onu iki rek'at olarak kılar, sonra selâm verirdi. Bu iki namaz arasında da, yatsıdan sonra da hiçbir namaz kılmazdı; tâ gece ortasında teheccüde kalkıncaya kadar.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Yolcu Akşam İle Yatsı Namazları Arasını Cem Ettiği Zaman Ezan Mı Yahud İkaamet Mi Eder?
1118-)  Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir: Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde şu iki namaz arasını yani akşam ile yatsı namazlarını birleştirirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Yolcu Akşam İle Yatsı Namazları Arasını Cem Ettiği Zaman Ezan Mı Yahud İkaamet Mi Eder?
1119-) Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), güneş devrilmeden; yâni zeval vaktinden evvel yola çıktığında öğle namazını ikindi vaktine kadar te'hîr eder, sonra inip her iki namazı birleştirirdi. Yola çıkmadan evvel güneş devrildiği takdirde ise öğle namazını kıldırır, sonra binerdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Yolcu, Güneşin Ortadan Meyl Etmesinden Önce Yola Çıktığı Zaman Öğle Namazını İkindiye Kadar Geriye Bırakır
1120-) Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasülullah(sallallahü aleyhi ve sellem), güneş meyil etmeden evvel yola çıktığı zaman, öğle namazını ikindi vaktine kadar geriye bırakır, sonra inip her iki namazı cem' ederdi. Eğer yola çıkmadan evvel güneş meyil ederse, öğle namazını kıldırır, sonra bineğine binerdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Güneş Meyl Ettikten Sonra Yola Çıktığı Zaman Öğle Namazını Kılar, Sonra Bineğine Biner
1121-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta olduğu hâlde kendi evinde(bir defa) namaz kıldırdı idi.Bu namazı kendisi oturarak, bir takım kimseler de arkasında ayakta kıldılar. Rasûlüllah onlara "Oturunuz" diye işaret etti. Namazdan çıktığında: "İmâm kendisine uyulsun diye imâm edilir. Öyle olunca, imâm rukû'a vardığı vakit rukû'a varınız. (Başını) kaldırdığı vakit de siz (başınızı) kaldırınız" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Oturanın Namazı Bâbı
1122-) Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir defa attan düştü de sağ yanı berelendi. Biz kendisine hasta ziyareti yapmak üzere yanına girdik. Ziyaret esnasında namaz vakti geldi. Kendisi oturarak namaz kıldı, bizler de arkasında oturarak namaz kıldık. Rasûlüllah: "İmâm, ancak kendisine uyulmak için imâm yapılmıştır. Öyle olunca imâm tekbîr aldığı zaman siz de (Allâhu Ekber diyerek) tekbîr alın. İmâm rukû'a vardığı zaman siz de rukû'a varın; imâm başını kaldırdığında, siz de başınızı kaldırın. Semiallâhu limen hamıdeh dediği vakit, sizler Rabbena ve lekel-hamd deyin " buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Oturanın Namazı Bâbı
1123-) Bize İshâk ibnu Mansûr tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ravh ibnu Ubâde haber verip şöyle dedi: Bize Hüseyn el-Muallim, Abdullah ibn Bureyde'den; o da İmrân ibn Husayn (radıyallahü anh)'dan haber verdi ki, İmrân Allah'ın Peygamberi'ne sormuştur. bize İshâk haber verip şöyle dedi: Bize Abdussamed haber verip şöyle dedi: Ben Bâbam Abdulvâris ibn Saîd'den işittim, şöyle dedi: Bize el-Hüseyn, İbnu Bureyde'den tahdîs edip şöyle dedi: Bana îmrân ibn Husayn tahdîs etti. Kendisi bâsûrlu idi. Şöyle dedi: Ben Rasûlüllah'a insanın oturarak namaz kılıp kılamayacağını sordum. Rasûlüllah: "Eğer ayakta kılarsa bu efdaldir. Her kim oturarak kılarsa, ayakta kılanın yarı ecrini hakk eder. Her kim de nâimen (yani yan yatarak)kılarsa, oturarak kılanın yarı ecrini hakk eder" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Oturanın Namazı Bâbı
1124-) Bize Hüseyn el-Muallim, Abdullah ibn Bureyde'den tahdîs etti ki, İmrân ibn Husayn -İmrân bâsûrlu bir zât idi. Buhârî'nin şeyhi Ebû'Ma'mer bir defasında "enne İmrâne" yerine "an İmrâne" demiştir- şöyle söyledi: Ben Peygamber'e insanın oturur hâldeki namazından sordum. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim ayakta kılarsa, bu en faziletli olandır. Her kim oturarak kılarsa, ayakta kılanın yarı ecrini hakk eder. Her kim de nâimen (yani yan yatarak) kılarsa, onun lehine oturanın yarı ecri vardır" buyurdu. Abdillah el-Buhârî: Buradaki "nâimen" lâfzı, bana göre "mudtacıan" ma'nâsınadır,dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Oturanın Îma İle Namazı Bâbı
1125-) İmrân (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bende basurlar vardı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e namazdan sordum“ (Gücün yetiyorsa, rukû' ve secde yaparak) Ayağa kalkarak kıl, gücün yetmezse oturarak; ona da gücün yetmezse, yan üstü yatarak kıl" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Oturarak Namaz Kılmaya Güç Yetiremediği Zaman Yan Üstü Yatarak Kılar
1126-)  Bize Mâlik, Hişâm ibn Urve'den; o da Bâbası Urve ibnu'z Zubeyr'den; o da mü'minlerin annesi Âişe'den haber verdi. Âişe, Urve'ye: Allah Elçisi'nin gece namazını yaşı kemâle eresiye kadar hiçbir vakit oturarak kıldığını görmediğini, (yaşı ilerleyince de) Kur'ân'ı oturarak okur olduğunu, tâ rukû'a varmak isteyince kalkıp otuz âyet yahut kırk âyet kadar okuyup sonra rukû'a varır olduğunu haber vermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Kıyamdan Âciz Olan Kimse Namaza Oturarak Başladıktan Sonra Sıhhat Bulsa Yahut Bedeninde Bir Hafiflik Hissetse, Namazın Kalan Kısmını Ayakta Tamamlar Yeni Baştan Kılmaz
1127-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) oturarak namaz kılardı. Şöyle ki: Oturduğu hâlde kıraati okur, kıraatinden otuz yahut kırk âyet kadar kalınca ayağa kalkar ve ayakta iken o mıkdâr âyetleri de okur, sonra rukû'a, daha sonra da secdeye varırdı. Sonra ikinci rek'atta da evvelkisi gibi yapardı. Namazını bitirince bakardı; eğer ben uyanık olursam, benimle konuşurdu; şayet uyumakta isem, yan üstü uzanırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Bâb: Kıyamdan Âciz Olan Kimse Namaza Oturarak Başladıktan Sonra Sıhhat Bulsa Yahut Bedeninde Bir Hafiflik Hissetse, Namazın Kalan Kısmını Ayakta Tamamlar Yeni Baştan Kılmaz
1128-) Bize Sufyân (ibn Uyeyne) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Süleyman ibn Ebî Müslim, Tâvûs'tan tahdîs etti. Tâvûs ibn Keysân, İbn Abbâs'tan işitti ki, o şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gecenin bir kısmında teheccüd namazı kılmak için kalktığında şöyle duâ ederdi: leke'l-hamdu ente kayyimu's-semâvâti vel-ardı ve menfîhinne. Ve leke'l-hamdu leke mülkü's-semâvâti ve'l-ardı ve men fîhinne. Ve leke’l-hamdu nuru's-semâvâti ve’l-ardı. Ve leke'l-hamdu ente’l hakku ve va'duke’l-hakku ve likaauke hakkun ve kavluke hakkun ve’l-cennetu hakkun ve'n-nâru hakkun. Ve'n-nebiyyûne hakkun ve Muhammedun hakkun ve's-sâatu hakkun. leke eslemtu ve bike âmentu ve aleyke tevekkeltu. Ve ileyke enebtu ve bike hâsamtu ve ileyke hâkemtu. Fağfirlî mâ kaddemtu ve mâ ahhartu ve mâ esrartu ve mâ a’lentu ente’l-mukaddimu ve ente'l-muahhiru. "Lâ ilahe illâ ente" ev "lâ ilahe gayruke" Her hamd Sana mahsûstur. Sen göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin dâimi müdebbirisin. Yine her hamd Sana mahsûstur; göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin melikliği Sen'indir. Yine her hamd Sana mahsûstur, Sen göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin nurusun (aydınlatıcısısın).Yine her hamd yalnız Sen'indir. Sen hakksın; Sen'in va'din de hakktır, Sana kavuşmak da hakktır, Sen'in sözün de hakktır. Cennet de hakktır, ateş de hakktır, Peygamberler de hakktır, Muhammed de hakktır. (Kıyâmet gününün geleceği) saat de hakktır. kendimi yalnız Sana verdim, yalnız Sana îmân ettim, yalnız Sana güvendim, yalnız Sana döndüm. Yalnız Sen'in burhanlarına dayanarak mücâdele ettim. Aramızda yalnız Sen'i hakem kıldım. (Yâ Rabb) önce işlediğim, sonra işlerim sandığım, gizli yaptığım ve açıktan işlediğim bütün günâhlarımı bağışla! Öne geçiren, geriye bırakan ancak Sen'sin. lâyık ilâh yok, yalnız Sen varsın (yahut Sen'den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur). şöyle demiştir: Abdulkerîm Ebû Umeyye: "Velâ havle velâ kuvvete illâ billahi” ( Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir) fıkrasını ziyâde etti. Sufyân şöyle dedi: Süleyman ibnu Ebî Müslim, bu hadîsi Tâvûs'tan; o da İbn Abbâs'tan; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğini söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Geceleyin Teheccüd Namazı Kılmak Bâbı
1129-) İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir; Peygamber'in hayâtında birisi bir düş gördüğü zaman, o düşü Rasûlüllah'a hikâye ederdi. Ben de bir düş görmeyi ve onu Rasûlüllah'a arz etmeyi temenni ettim. O sırada ben taze bir gene idim ve Rasûlüllah zamanının âdeti üzere mescidde uyurdum. Derken ben de rüyâmda şöyle gördüm: İki melek beni yakaladılar ve beni ateşin (yani cehennemin) yanına götürdüler. Cehennem kuyu duvarı gibi yanları örülüp dürülmüş ve iki tane boynuzu vardı. Bir de gördüm ki, içinde kendilerini iyice tanıdığım bir takım insanlar var. Ben hemen Eûzu billahi mine'n-nâr(= Ben ateşten Allah'a sığınırım) demeğe başladım. İbn Omer dedi ki: Bu sırada bize başka bir melek kavuştu ve bana hitaben: Sen korkma, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Gece Namazına Kalkmanın Fazileti Bâbı
1130-) Ben bu ra'yâmı (kız kardeşim ve mü'minlerin annesi olan) Hafsa'ya anlattım. Hafsa da bunu Rasûlüllah'a hikâye etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Abdullah ne iyi adamdır, keski gecenin bir kısmında kalkıp da namaz kılmayı âdet edinseydi” buyurmuş. (Salim) Bundan sonra Abdullah geceden az bir kısmı müstesna olmak üzere, uyumaz oldu (demiştir).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Gece Namazına Kalkmanın Fazileti Bâbı
1131-) Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) on bir rek'at namaz kılardı. O'nun gece namazı işte bu idi. O namaz içinde öyle secdeler vardı ki, başını kaldırmadan her birinizin elli âyet okuyacağı kadar dururdu ve (sonunda) sabah namazından evvel iki rek'at kılar, sonra sağ yanı üzerine yatardı. Tâ müezzin (sabah namazının vaktini haber vermek için) O'na gelinceye kadar.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Gece Namazında Sücûdun Uzunluğu Bâbı
1132-) Bize Sufyân (es-Sevrî), el-Esved'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Cundeb'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) keyifsizlendi de bu sebeple bir gece yahut iki gece (namaza) kalkmadı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Hasta Olan Kimsenin Gece Namazını Terk Etmesi Yani Terk Edebileceği Bâbı
1133-) Cundeb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Cibril (sallallahü aleyhi ve sellem- bir müddet) Peygamber'e görünmemişti. O sırada Kureyş'ten bir kadın: Muhammed'in şeytânı Muhammed'e gelmekte gecikti, demişti. Müteakiben "Ve'd-duhâ ve’l-leyli izâ secâ. Mâ ve'd-deake Rabbuke ve mâ kala...”( And olsun kuşluk vaktine. sükûna vardığı dem geceye ki, Rabb'ın seni terk etmedi; darılmadı da..)" sûresi indi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Hasta Olan Kimsenin Gece Namazını Terk Etmesi Yani Terk Edebileceği Bâbı
1134-) Ümmü Seleme(radıyallahü anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece uyandı da: "Subhânallâh!Bu gece ne fitneler indirildi ve ne hazineler indirildi! Hücrelerin sahibelerini kim uyandırır? Dünyâda nice giyinik kadınlar vardır ki, âhirette çıplaktırlar" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Vâcib Kılmaksızın Gece Namazına Ve Nafile Namazlara Teşvik Etmesi Bâbı