Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
1025-)
Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın yanına bir zât geldi de: Yâ Rasûlallah, hayvanlar helak oldu, yollar kesildi; Allah'a dua ediver, dedi.Rasûlüllah hemen duâ etti. Duâ akabinde bir cumuadan diğer cumuaya kadar halkın üzerine hep yağmur yağıp durdu. Nihayet bir zât yine Rasûlüllah'a geldi ve: Yâ Rasûlallah, evler yıkıldı, yollar kesildi, hayvanlar helak oldu, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): Allah, dağ başlarına, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaç bitecek yerlere (yağdır)" diye duâ etti. Bulutlar hemen Medine'nin üstünden kumaş dürülür gibi dürüldü.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur Çokluğundan Yollar Kesildiği Zaman Dua Edilmesi Bâbı
1026-)
Bize Muâfâ ibnu İmrân, el-Evzâî'den; o da İshâk ibn Abdillah'tan; o da Enes ibn Mâlik'ten şöyle tahdîs etti: Bir şahıs Peygamber'e geldi de(su kıtlığı sebebiyle) malların helakini, çoluk çocuğun meşakkatini şikâyetle arz etti. Bunun üzerine Peygamber yağmur istemek üzere Allah'a duâ etti. (Enes'in râvîsi İshâk ibn İbrâhîm yahut onunla Buhârî arasındaki diğer bir) râvî dedi ki: Enes, ne Peygamber'in dış elbisesini tahvîl ettiğini ve ne de kıbleye yöneldiğini zikretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Cumua Gününde Yaptığı Yağmur İsteme Duasında Dış Elbisesini Tahvil Etmedi Denilmesi Bâbı
1027-)
Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kimse Rasûlüllah'a geldi de: Yâ Rasûlallah, hayvanlar helak oldu, yollar kesildi, Allah'a duâ ediver, dedi. Rasûlüllah Allah'a duâ etti. Derken o cumuadan öteki cumuaya kadar üzerimize yağmur yağıp durdu. Nihayet bir zât Peygamber'e geldi de: Yâ Rasûlallah, evler yıkıldı, yollar kesildi, hayvanlar helak oldu, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah, dağların sırtlarına, tepeler üzerine, derelerin içlerine ve ağaç ve ot bitecek yerlere (yağdır)” diye duâ etti. Bu duâ akabinde bulutlar, Medine'nin üstünden kumaş dürülür gibi dürüldü.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Bâb: Halk Kendilerine Yağmur Duası Yapması İçin İmama Gidip Şefaat İstediklerinde, İmam Onları Geri Çevirmez
1028-)
Bize Mansûr ile el-A'meş, Ebu'd-Duhâ'dan; o da Mesrûk'tan tahdîs etti. Mesrûk şöyle demiştir: Ben İbn Mes'ûd'a geldim. O şöyle dedi: Kureyş kavmi İslâm'a girmekte geciktiler. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) onların aleyhine duâ etti de onları bir kıtlık yakaladı ki, o yıl helak oldular, ölü hayvan eti yediler ve kemikleri kemirdiler. Ebû Sufyân, Peygamber'in yanına geldi de: Yâ Muhammed, sen akrabayla ilgilenmeyi emrederek geldin. Senin kavmin ise helak oldular. Artık Yüce Allah'a duâ et, dedi. Rasûlüllah veya İbn Mes'ûd: "O hâlde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle... "(ed-Duhân: ıo) âyetini okudu. Sonra Kureyşliler tekrar kâfirliklerine döndüler. Bu dönüşlerinin cezası da Yüce Allah'ın şu kavlidir: "Çok büyük bir şiddet ve savletle çarpacağımız gün muhakkak ki biz intikaam alıcılarız"(ed-Duhân: 16); bu gün, Bedr günüdür. şöyle dedi: Ve Esbât ibn Nasr, Mansûr'dan isnâdiyle şunu ziyâde etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) duâ yaptı da onlara yağmurlar ihsan olundu. Yedi gün yedi gece adamakıllı ıslandılar. Ondan sonra halk yağmurun çokluğundan şikâyet ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah:"Yâ Allah, etrafımıza yağdır; üzerimize değil" diye duâ etti de, başının üstünden bulut sıyrıldı, etraflarındaki halk yağmurdan istifâde etmeye başladı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Bâb: Kuraklık Sırasında Müşrikler Müslümanlardan Şefaat Diledikleri Zaman?
1029-)
Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir cumua günü hutbe yapıyordu. İnsanlar ayağa kalktılar ve: Yâ Rasûlallah, yağmur kıtaldı, ağaçlar kıpkırmızı olup kurudu, hayvanlar helak oldu. Allah'a duâ et de bize yağmur yağdırsın, diye bağırdılar. Rasûlüllah iki defa Allah, bize yağmur ver; yâ Allah, bize yağmur ver!" diye duâ etti. Allah'a yemîn ederim, o sırada biz gökyüzünde hiçbir bulut parçası görmüyorduk. Hemen bir bulut çıktı ve yağmur yağmağa başladı. Rasûlüllah minberden indi de namaz kıldırdı. Namazdan çıktığı zaman yağmur, ondan sonraki cumuaya kadar hep yağıp durdu. Öteki cumua Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp hutbe yaparken, halk yine kendisine doğru: Evler yıkıldı, yollar kesilip kapandı; Allah'a duâ et de bizden bulutları habsetsin, diye bağırdılar. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümsedi, sonra da: havâleynâ velâ aleynâ(= Yâ Allah etrafımıza yağdır; üzerimize değil)"diye duâ etti. Derken Medine'nin üstü sıyrıldı. Bulutlar Medine'nin etrafına damlarken, Medine'ye bir damla düşmüyordu. Medine'ye baktım, o tacla sarılmış bir baş gibiydi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur Çok Olduğu Zaman: Havâleynâ; Lâ Aleynâ = Etrafımıza; Üzerimize Değil Diye Dua Edilmesi Bâbı
1031-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Abbâd ibnu Temîm tahdîs etti ki, ona da amucası Abdullah ibn Zeyd el-Mâzinî -ki o, Peygamber'in sahâbîlerinden idi- şöyle haber vermiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kendileri için yağmur isteme duası yapmak üzere insanları(namazgaha) çıkardı. Sahrada ayağa kalktı, ayakta dikelerek Allah'a duâ etti. Sonra kıble tarafına yöneldi, üst elbisesini tahvil eyledi. Nihayet insanlara yağmur ihsan olundu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasında Ayakta Dikilerek Dua Etmek Bâbı
1032-)
Abdullah ibn Zeyd el-Mâzinî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur isteme duası yapmak üzere(namazgaha) çıktı. Duâ etmek üzere kıbleye yöneldi ve ridâsını (üst elbisesini) tahvil etti. Sonra iki rek'at namaz kıldırdı, bu iki rek'at içinde kıraati açıktan okudu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duası Namazın Da Kıraati Açıktan Okuma Bâbı
1033-)
Abdullah ibn Zeyd el-Mâzinî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben, yağmur isteme duası yapmak üzere sahraya çıktığı gün Peygamber'i gördüm, Râvî dedi ki: Derken arkasını insanlara döndürüp, duâ etmek üzere kıbleye yöneldi. Sonra ridâsını tahvîl etti. Sonra bize, içlerinde kıraati açıktan okuyarak, iki rek'at namaz kıldırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem -yağmur İsteme Duasında- Sırtını İnsanlara Nasıl Çevirdi?
1034-)
Bize Sufyân(ibn Uyeyne), Abdullah ibn Ebî Bekr'den; o da Abbâd ibnu Temîm'den; o da amucası Abdullah ibn Zeyd'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur isteme duası yapmış ve ridâsını kalb etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Namazı İki Rekattır Bâbı
1035-)
Bize Sufyân(ibn Uyeyne), Abdullah ibn Ebî Bekr'den tahdîs etti. O da Abbâd ibn Temîm'den işitmiştir; o da amucası Abdullah ibn Zeyd'den. O şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), yağmur isteme duası yapmak üzere sahra namazgâhına çıktı, orada kıbleye yöneldi, iki rek'at namaz kıldırdı ve ridâsını tahvîl etti. dedi ki: Bana el-Mes'ûdî,(mezkûr Abdullah'ın Bâbası olan) Ebû Bekr'den haber verdi. O (kalb etmeyi tefsîr ederek): Ridâsının sağ yanını sol yanı üzerine getirdi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Sahra Namazgâhında Yapılan Yağmur İsteme Duası Bâbı
1036-)
Abdullah ibnu Zeyd el-Ensârî (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kıldırmak üzere sahra namazgahına çıktı. Duâ ettiği yahut duâ etmek istediği zaman kıbleye yöneldi ve ridâsını tahvîl eyledi. Abdillah el-Buhârî dedi ki: Bâb hadîsinin râvîsi olan bu Abdullah ibnu Zeyd, Mâzinî'dir.(Yağmur isteme duasında ayakta dikilerek duâ etme bâbı'nda geçen) birinci râvî ise Küfî'dir. O, Abdullah ibnu Yezîd el-Kûfî'dir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasında Kıbleye Yönelme Bâbı
1037-)
Eyyûb ibn Süleyman şöyle dedi: Bana Ebû Bekr ibn Ebî Uveys, Süleyman ibnu Bilâl'den tahdîs etti., Yahya ibnu Saîd şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik'ten işittim, o şöyle dedi: Sahra ahâlîsinden A'rabî bir adam cumua günü Rasûlüllah'a geldi ve: Yâ Rasûlallah, hayvanlar helak oldu, çoluk çocuk helak oldu, insanlar da helak oldu, dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki elini kaldırıp duâ etti: İnsanlar da Rasûlüllah ile beraber ellerini kaldırıp duâ ettiler. Enes dedi ki: Henüz mescidden çıkmamıştık ki, üzerimize yağmur yağmaya başladı. Artık öteki cumua oluncaya kadar üzerimize hep yağmur yağdı durdu. O zât, Allah'ın Peygamberi'ne geldi ve: Yâ Rasûlallah, yolcular yolların kapalılığından artık usandı ve yollar geçilmez oldu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: İnsanların Yağmur İsteme Duasında İmamın El Kaldırması İle Beraber Ellerini Yukarı Kaldırmaları Bâbı
1038-)
Ve Uveysî şöyle dedi: Bana Muhammed ibn Ca'fer, Yahya ibn Saîd ile Şerik'ten tahdîs etti. O ikisi de Enes'ten işitmişlerdir. Enes: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) iki elini, ben koltuk altlarının beyazını görünceye kadar kaldırdı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: İnsanların Yağmur İsteme Duasında İmamın El Kaldırması İle Beraber Ellerini Yukarı Kaldırmaları Bâbı
1039-)
Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hiçbir duasında ellerini yukarıya kaldırmazdı, yalnız yağmur isteme duası müstesna. Çünkü Peygamber (bunda ellerini) koltuk altlarının beyazı görününceye kadar kaldırırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur İsteme Duasında İmamın Kendi Elini Yukarıya Kaldırması Bâbı
1040-)
(Âişe -r. anha- şöyle demiştir:) Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) yağmuru gördüğü zaman: "Allâhumme, sayyıben nâfi'an(Yâ Allah, bize faydalı yağmur ver)" der idi. hadîsi Ubeydullah'tan rivayet etmesinde ona el-Kaasım ibnu Yahya(197) mutâbaat etmiştir ve bu hadîsi el-Evzâî ile Akîl de Nâ-fi'den rivayet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Sema Yağmur Yağdırdığı Zaman Söylenecek Olan Söz Bâbı
1041-)
Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında insanlara bir kıtlık isabet etti. Bir cumua günü Rasûlüllah minber üzerinde hutbe yaparken, A'râbî'nin biri ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah, mallar helak oldu, çoluk çocuk da aç kaldı. Bizim için Allah'a duâ et de, bizleri suya kandırsın, dedi. Enes dedi ki: Rasûlüllah iki elini kaldırdı. Bu esnada gökyüzünde hiçbir bulut parçası yoktu. Enes dedi ki: Dağlar gibi bulutlar -yahut bulutlar dağlar gibi- gökyüzüne hücum etti. Sonra minberinden inmemişti, tâ ki ben yağmur tanelerinin O'nun sakalı üzerinden aşağıya doğru yuvarlandıklarını gördüm. Enes dedi ki: O günümüz, ertesi gün, daha ertesi gün ve onu ta'kîb eden gün; tâ öteki cumuaya kadar hep üzerimize yağmur yağdı durdu. Ertesi cumua yine o A'râbî, yahut ondan başka Bir kimse ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah, artık binalar yıkıldı, mallar suda boğuldu. Binâenaleyh bizim için Allah'a duâ ediver, dedi. Bunun üzerine Rasülullah iki elini kaldırdı ve: "Yâ Allah, etrafımıza (yağdır); üzerimize değil" diye duâ etti. Enes dedi ki:(Bunu söylerken) eliyle semâdan hangi tarafa işaret ettiyse, orası açıldı ve Medîne, üstü açık bir alan gibi oldu. Kanat Vâdîsi bir ay mütemadiyen aktı. Herhangi taraftan kim geldiyse muhakkak bol bol yağmur yağdığını söyledi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yağmur Yağarken, Yağmur Taneleri Kendi Sakalı Üzerinden Aşağıya Doğru Yuvarlanıncaya Kadar Yağmura Tutulan Yahud Tutulmak İsteyen Kimse Bâbı
1042-)
Bana Humeyd et-Tavîl haber verdi ki, o, Enes (radıyallahü anh) şöyle derken işitmiştir: Şiddetli bir rüzgâr estiği zaman bundan dolayı Peygamber'in yüzünde(bir endîşe derhâl) belli olurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Bâb: Rüzgar Estiği Zaman Ne Yapılır?
1043-)
Bize Şu'be, el-Hakem'den; o da Mucâhid ibn Cebr'den; o da İbn Abbâsradıyallahü anhüma'tan tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben sabâ rüzgârı ile yardım olundum. Âd kavmi ise batı rüzgârı ile ihlâk olundular" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin:ben Saba Rüzgârı İle Yardım Olundum Sözü Bâbı
1044-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: kabz olunmadıkça, zelzeleler çoğalmadıkça, zaman yaklaşmadıkça, fitneler meydan alıp gâlib gelmedikçe, öldürmek ve ancak öldürmekten ibaret olan herc (Fitne ve kargaşalık) çoğalmadıkça, sizlerde mal pek çoğalıp sel gibi akıp taşmadıkça kıyâmet kopmaz".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Zelzeleler Ve Alametler Büyük Hadiseler Hakkında Denilenler Bâbı
1045-)
Bize İbnu Avn, Nâfi'den; o da İbn Omer'den olmak üzere tahdîs etti. O, şöyle demiştir: -Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) : bârik lenâ fî Şâminâ ve Yemeninâ (= Yâ Allah, Şam'ımızda ve Yemen'imizde bize bereket ihsan et)" buyurdu. Bâzı kimseler: "Ve fî Necdinâ(= Necd'imize de)" diye niyazda bulundular. Rasûlüllah tekrar: "Allâhumme bârik lenâ fî Şâminâ ve Yemeninâ"buyurdu. Onlar yine: "Ve fî Necdinâ" deyince:"Zelzeleler ve fitneler işte oradadır. Şeytânın karnı (yani hizb ve ümmeti) de orada çıkacaktır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Zelzeleler Ve Alametler Büyük Hadiseler Hakkında Denilenler Bâbı
1046-)
Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye'de geceleyin yağan yağmurdan sonra, bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan çıkınca yüzünü cemâate döndürdü de: "Bilir misiniz Rabb'ınız ne buyurdu?"diye sordu. Allah ve Rasûlü en bilendir, dediler. Dedi ki: "Kullarımdan kimi bana mü'min, kimi kâfir (olarak) sabaha ulaştı. Her kim Allah 'ın fadlı ve rahmeti ile üzerimize yağmur yağdı dedi ise, işte o bana îmân etmiş; yıldıza îmân etmemiştir. Her kim de fulân ve fulân yıldızın nev'i (yani batıp doğması) ile üzerimize yağmur yağdı dedi ise, işte o da bana îmân etmemiş; yıldıza îmân etmiştir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Yüce Allahın: Ve Rızkınızı Siz Herhalde Tekzibe Mi Kalkışırsınız El-vakıa: Kavli Bâbı
1047-)
İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Gaybın anahtarı beştir ki, onları Allah'tan başkası bilemez: Yarın ne olacağını hiçbir kimse bilemez. Rahimlerde olacak şeyi hiçbir kimse bilemez. Hiçbir nefs yarın (hayr ve şerr) ne kazanacağını bilemez. Keza hiçbir nefs hangi yerde öleceğini bilemez. Hiçbir kimse de yağmurun ne zaman yağacağını bilemez".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-istiskâ'
Konu: Bâb; Allahtan Başka Hiçbir Kimse Yağmurun Ne Zaman Yağacağını Bilmez
1048-)
Ebû Bekre(Nufey ibnu'l-Hâris -radıyallahü anh-) şöyle demiştir: Biz Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında idik. Derken güneş tutuldu. Peygamber, ridâsını ardından sürükleyerek kalktı ve mescide girdi. Biz de girdik. Bize güneş siyahlıktan sıyrılıncaya kadar iki rek'at namaz kıldırdı. Sonra: "Şübhesiz güneş ile ay hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. Siz bunların böyle tutulduklarını gördüğünüzde, başınıza gelen bu hâl açılıncaya kadar namaz kılın ve duâ edin" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Sırasında Namaz Kılmak Bâbı
1049-)
Kays(ibn Ebî Hazım) şöyle demiştir: Ben İbn Mes'ûd'dan işittim, şöyle diyordu: aleyhi ve sellem): "Şübhesiz güneş ile ay insanlardan hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. Fakat bu güneş ile ay (ın tutulmaları)Allah 'ın âyetlerinden iki âyettirler. Siz bunları (tutulmuş) gördüğünüz zaman hemen kalkıp namaza durun " buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Sırasında Namaz Kılmak Bâbı
1050-)
İbn Omer(radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyurduğunu haber verir dururdu: güneş ile ay hiçbir kimsenin ölümünden ve de hayatından dolayı tutulmazlar; lâkin bunlar, Allah'ın âyetlerinden iki âyettirler. Siz bunların tutulduklarım görünce hemen namaza durun".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Sırasında Namaz Kılmak Bâbı
1051-)
el-Mugîre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamânında, oğlu İbrahim'in öldüğü gün güneş tutuldu. İnsanlar: Güneş, İbrâhîm'in ölümünden dolayı tutuldu, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): güneş ile ay, hiçbir kimsenin ölümünden ve de hayâtından dolayı tutulmazlar. Bunu gördüğünüz zaman hemen namaz kılın ve Allah'a duâ edin" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Sırasında Namaz Kılmak Bâbı
1052-)
Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah zamanında güneş tutuldu. Rasûlüllah insanlara namaz kıldırdı. Şöyle ki: Namaza durdu ve ayakta durmayı uzattı. Sonra rükû' yaptı; rukû'u da uzattı. Sonra rukû'dan kalktı ve kıyamı yine uzattı ise de bu ikinci kıyamı, evvelki kıyamdan az sürdü. Sonra yine rukû'a vardı ve rukû'u uzattı ise de bu ikinci rukû'u evvelki rukû'undan kısa idi. Sonra secde etti ve sucûdu uzattı. Sonra ikinci rek'atta da ilk rek'atta yaptığı gibi yaptı. Sonra güneş açılmış olduğu hâlde namazdan çıktı. Akabinde insanlara hutbe yaptı. Şöyle ki: Allah'a hamd ve sena etti, sonra: ki, güneş ile ay, Allah'ın âyetlerinden iki âyettir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümü ve de hayâtından dolayı tutulmazlar. Sizler bu tutulmayı gördüğünüz zaman hemen Allah’a duâ edin, tekbîr alın, namaz kılın ve sadaka verin " buyurdu. Sonra da şunları söyledi:"Ey Muhammed ümmeti, Allah'a yemin ederim ki, erkek kulunun veya dişi kulunun zina edişinden dolayı Allah Taâlâ kadar kıskanç olan hiçbir kimse yoktur. Ey Muhammed ümmeti, Allah'a yemîn ederim ki, benim bilmekte olduğumu sizler bilseniz, muhakkak az güler, çok ağlardınız"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Esnasında Sadaka Vermek Bâbı
1053-)
Bize Yahya ibnu Ebî Kesîr tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân ibni Avf ez-Zuhriyyu, Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh)'den haber verdi. O: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutulduğu zaman "İnne's-salâte câmiatun (-Namaz toplayıcıdır)" diye nida edildi, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Sırasında Es-salatu Camiatun Diye Nida Edilmesi Bâbı
1054-)
Bize Yahya ibnu Bukeyr tahdîs edip şöyle dedi: Bana el-Leys ibn Sa'd, Ukayl el-Eylî'den; o da İbnu Şihâb'dan tahdîs etti. H ve yine bana Ahmed ibn Salih tahdîs edip şöyle dedi: Bize Anbese (ibnu Hâlid ibn Yezîd el-Eylî) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Yûnus(ibnu Yezîd el-Eylî), İbn Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Bana Urve, Peygamber'in zevcesi Âişe'den tahdîs etti; o şöyle demiştir: Peygamber'in hayâtında güneş tutuldu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen mescide çıktı. İnsanlar O'nun arkasında saff oldular. Rasûlüllah Allâhu Ekber diyerek tekbîrini aldı, müteakiben uzun bir kıraatle Kur'ân okudu. Sonra Allâhu Ekber deyip uzun bir rükû' yaptı. Sonra Semiallâhu limen hamideh deyip doğruldu. Secdeye gitmedi ve uzun bir kıraat daha yaptı. Bu ikinci kıraati birinci kıraatten daha kısadır.Sonra Allâhu Ekber deyip uzun bir rükû' daha yaptı. Bu ikinci rükû' birinciden daha kısadır. Sonra Semiallâhu limen hamidehu, Rabbena ve lekel-hamd, dedi. Sonra secde yaptı. Bu secdeden sonra sonuncu (yani ikinci) rek'at içinde de, birinci rek'attakiler gibi yapıp söyledi. Böylece Peygamber dört secde içinde dört rukû'u tam kemâle ulaştırdı. Namazdan çıkmadan önce de güneş açıldı. Sonra Rasûlüllah hutbe yapmak üzere ayağa kalktı ve lâyık olduğu sıfatlarla Allah'a sena etti. Bundan sonra da: ile ay Allah 'in âyetlerinden iki âyettir. Onlar hiçbir kimsenin ölümü ve de hayâtından dolayı tutulmazlar. Siz bunların tutulmalarını gördüğünüzde hemen namaza sığınınız''buyurdu. yukarıdaki senedde geçen "Bana Urve tahdîs etti" sözü üzerine atıf olarak şöyle dedi:) Ve Kesîr ibnu Abbâs tahdîs ediyordu ki, Bâba bir kardeşi olan Abdullah ibn Abbâs "Güneşin tutulduğu gün" hadîsini, Urve'nin Âişe'den rivayet ettiği hadîs gibi tahdîs ederdi. Zuhrî dedi ki: Ben Urve'ye: Senin kardeşin Abdullah ibnu'z-Zubeyr Medine'de güneş tutulduğu gün (adedte ve hey'ette) sabah namazı gibi kıldı; iki rek'at üzerine ziyâde etmedi, dedim. Urve: Evet, öyle yaptı; çünkü o sünneti tecâvüz etti, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulmasında İmamın Hutbe Yapması Bâbı
1056-)
Bize Kuteybe ibnu Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Hammâd ibnu Zeyd, Yûnus (ibn Ubeyd)'den; o da el-Hasen el-Basrî'den tahdîs etti. Ebû Bekre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz güneş ile ay Allah'ın âyetlerinden iki âyettir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. Velâkin Yüce Allah bu âyetle kullarını korkutur" buyurdu. Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: Abdulvâris ibnu Saîd, Şu'be ibnu'l-Haccâc, Hâlid ibn Abdillah ve Hammâd ibn Seleme yukarıda adı geçen Yûnus ibnu Ubeydillah'tan yaptıkları rivayetlerinde "Allah bununla kullarını korkutur" kısmını zikretmediler. bu hadîsi Mübarek ibn Fudâle'den, o da el-Hasen'den rivayet etmekte Mûsâ (ibn İsmâîl el-Tebuzekî veya İbn Dâvûd ed-Dabbî), Yûnus ibn Ubeyd'e mutâbaat etmiştir. Bu mutâbaa hadîsinde el-Hasen şöyle demiştir: Bana Ebû Bekre,Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den haber verdi ki, Peygamber: "Şübhesiz Allah bunlarla kullarını korkutur" buyurmuştur. yine bu hadîsi el-Hasen'den rivayet etmekte Eş'as ibnu Ab-dilmelik, Mübarek ibn Fudâle'ye mutâbaat etmiştir(Ancak bunda "Allah'ın bunlarla kullarını korkutması" fıkrası yoktur; bu da mutabaatta şart değildir).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Peygamberin Allah, Güneş Ve Ay Tutulması İle Kullarını Korkutur Sözüne Aid Bâb
1057-)
Bize Abdullah ibn Mesleme, İmâm Mâlik'ten; oda Yahya ibn Saîd'den; o da Amre bintu Abdirrahmân'dan; o da Peygamber'in zevcesi Âişe'den tahdîs etti ki, bir Yahûdî kadın (atıyye) istemek üzere Âişe'ye gelmiş de ona: Allah seni kabir azabından korusun, diye duâ etmiştir. Bunun üzerine Âişe (r.anha) Rasûlüllah'a: İnsanlar kabirlerinde azâb edilirler mi? diye sormuş. Rasûlüllah da:"Ondan, yânı kabir azabından Allah'a sığınırım" demiştir. dedi ki:) Sonra Rasûlüllah, (oğlu İbrâhîm'in son demlerini yaşadığını haber aldığından) sabah vakti bir bineğe binip çıktı. Derken güneş tutuldu. Kuşluk vaktinde döndüğünde Rasûlüllah (mescid bitişiğinde zevcelerine âid olan) hücrelerin aralarına uğradı. Sonra kalkıp namaza durdu. İnsanlar da O'nun arkasında dikilip namaza durdular. Şöyle ki: Rasûlüllah uzun bir kıyam yaptı. Sonra uzun bir rükû' yaptı. Sonra başını rukû'dan kaldırdı ve uzun bir kıyam daha yaptı. Bu ikinci kıyam, birinci kıyamdan kısa oldu. Sonra bir uzun rükû' daha yaptı. Bu da ilk rukû'dan kısa sürdü. Sonra başını rukû'dan kaldırıp secdeye vardı. Sonra kalktı ve uzun bir kıyama durdu. Bu kıyam da birinci kıyamdan kısa sürdü. Sonra uzun bir rukû'a vardı ise de, bu da evvelki rukû'dan kısa sürdü. Sonra başını kaldırıp secdeye gitti. Sonra uzunca bir kıyama durdu ise de, bu da evvelki kıyamdan kısa sürdü. Sonra uzunca bir rukû'a vardı ise bu da birinci rukû'dan kısa sürdü. Sonra rukû'dan başını kaldırıp secdeye vardı. Ve namazdan çıktı. (Hutbede) Allah ne söylemesini diledi ise onları söyledi. Sonra sahâbîlerine kabir azabından(Allah'a) sığınmalarını emretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Ve Ay Tutulması Sırasında Kabir Azabından Allaha Sığınma Bâbı
1059-)
Bize Şeybân(ibn Abdirrahmân), Yahya(ibn Ebî Kesîr)'dan; o da Ebû Seleme'den; o da Abdullah ibn Amr'dan tahdîs etti. Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutulduğunda "İnne's-salâte câmiatun (Şübhesiz namaz toplayıcıdır -toplayacaktır-)" diye nida edildi. Bunun akabinden Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir rek'atta iki kerre rükû' yaptı. Sonra kalkıp, yine bir rek'atta iki kerre rükû' yaptı. Sonra (ka'deye) oturdu. Sonra (ka'dede iken) güneş açıldı. Râvî (Ebû Seleme yahut Abdullah ibn Amr) dedi ki: Âişe.bana: Daha evvel ömrümde bu kadar uzun süren bir sucûdda bulunmamıştım, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Kusüf Namazında Sucûdün Uzatılması Bâbı
1060-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutuldu da Rasûlüllah şöylece namaz kıldırdı: Namaza durdu ve takriben el-Bakara Sûresi'ni okuyacak kadar süren uzun bir kıyam yaptı. Sonra uzun bir rükû' yaptı. Sonra rukû'dan yükselip birinci kıyamdan kısaca olmak üzere, uzun bir kıyam daha yaptı. Sonra ilk rukû'dan kısaca olmak üzere, uzun bir rükû' daha yaptı. Sonra secdeye vardı.(İki secde yaptıktan) sonra, uzun bir kıyam daha yaptı ve bu kıyam, ilk kıyamdan kısa oldu. Sonra ilk rukû'dan kısa olmak üzere uzun bir rükû' yaptı. Sonra bu rukû'dan yükselip yine ilk kıyamdan kısa süren, uzun bir kıyam daha yaptı. Sonra uzun bir rükû' daha yaptı ki, bu rükû' ilk rukû'dan kısa sürdü. Sonra secde yaptı. (Secdelerden) sonra güneş açılmış olduğu hâlde namazdan çıktı. Akabindeki hutbede: güneş ile ay Allah 'in âyetlerinden iki âyettir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümü ve de hayâtı için tutulmazlar. Binâenaleyh sizler bunu (yani bu ikisinden birinin tutulmasını) gördüğünüzde hemen Allah 'ı zikrediniz" buyurdu. Sahâbîler: Yâ Rasûlallah, biz seni(namaz içinde) durduğun yerden bir şeye elinle uzandığını gördük. Sonra (yine namaz içinde) irkilip geri geri geldiğini gördük, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah: ben cenneti gördüm ve elimle bir salkıma uzandım. Eğer ben o salkımı ele geçirebilseydim, dünyâ bakî kaldıkça ondan yerdiniz (de tükenmezdi). Ve bana ateş de gösterildi. Ömrümde bugün gördüğüm kadar çirkin, berbad hiçbir manzara görmemiştim. Ve cehennemin ahâlîsinin çoğunu da kadınlar olarak gördüm" buyurdu. Sahâbîler: Yâ Rasûlallah, ne sebeble (kadınların çoğu cehennemlik oluyorlar)? Diye sordular. Rasûlüllah: Küfürleri sebebiyle " buyurdu. Allah'a îmân etmiyorlar mı? Denildi. Rasûlüllah: karşı ni'mete nankörlük ederler. İyiliğe karşı küfrân ederler. Onlardan birine bütün ömür boyu(yahut bütün zaman) iyilik etsen de sonra senden (hoşlanmadığı ufacık) bir şey görse: Senden hiçbir hayır görmedim ki, der" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Kusüf Namazının Cemaat Halinde Kılınması Bâbı
1061-)
Esma bintu Ebî Bekr(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Güneş tutulduğu vakitte ben, Peygamber'in zevcesi Âişe'nin yanına geldim. Bir de gördüm ki, insanlar hep ayaktalar; namaz kılıyorlar. Âişe de dikelmiş, namaz kılıyor. İnsanlara ne oluyor? Dedim. Âişe, eliyle gökyüzüne doğru işaret etti de: Subhânallâhi dedi. Ben “Bu bir âyet mi (yani azâb veya kıyâmet alâmeti mi)”? diye sordum. Âişe başıyle evet diye işaret etti. Esma dedi ki: Bunun üzerine ben de namaza durdum. (Kıraatin uzamasından dolayı) nihayet üzerime baygınlık geldi. Ben (yanımdaki kırbadan) başımın üstüne su dökmeğe başladım. Rasûlüllah namazdan çıkınca Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şöyle buyurdu: ve cehenneme kadar evvelce bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki, bu makaamımda görmüş olmayayım. Bana vahy olundu ki, sizler kabirlerde Mesih Deccâl (yüzünden çekilecek) fitnelere benzer, yahut ona yakın bir imtihana uğratılacaksınız". Aradaki râvî: Esma bu ta'bîrlerin hangisini söyledi, bilmiyorum, dedi. " (Kabre girdikten sonra) her birinize gelinecek de kendisine: Bu zât hakkındaki (yani Muhammed hakkındaki) bilgin nedir? Diye sorulacak. Mü’min yahut yakîn sahibi olan kimse -Râvî: Esmâ'nın hangi sözü söylediğini bilmiyorum, dedi-: O, Muhammed'dir. O, Allah'ın Rasûlü'dür. Bize beyyineler ile hidâyet getirdi. Biz de da'vetine icabet edip îmân getirdik ve (eserine) uyduk, diyecek. Bu cevâb üzerine o şahsa: Yat da iyice rahat et; biz senin kat'î inanıcı olduğunu bildik, denilecek. Kabirdeki kimse münafık yahut kalbinde şüphe olan biri ise -Râvî yine, Esmâ'nın bu sözlerden hangisini söylediğini bilmiyorum, dedi- o soruya karşılık: Ben bilmiyorum. İşittim. İnsanlar bir şeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim, diye cevâb verecektir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulmasında Kadınların Erkeklerle Beraber Namaz Kılmaları Bâbı
1062-)
Burada Esma: Yemîn ederim ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) güneş tutulması dolayısıyla köle azâd etmeyi emretti, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Sırasında Köleye Hürriyet Vermeyi Seven Kimse Bâbı
1063-)
Bana Mâlik, Yahya ibn Saîd'den; o da Amre bintu Abdirrahmân'dan; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etmiştir. Bir Yahûdî kadın birşey istemek için Âişe'nin yanına gelmiş ve ona: Allah seni kabir azabından korusun diyerek duâ etmiş. Bunun üzerine Âişe, Rasûlüllah'a: İnsanlar kabirlerinde azâb edilirler mi? diye sormuş. Rasûlüllah da: "Ondan (yani kabir azabından) Allah'a sığınırım'' buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Mescid İçinde Güneş Tutulması Namazı Kılınması Babı
1064-)
Sonra Rasûlüllah, (oğlu İbrahim'in vefatı sebebiyle) sabah vakti bir bineğe binip çıktı. Derken güneş tutuldu. Rasûlüllah kuşluk vaktinde (cenazeden) döndü de(ailelerine mahsûs olan) hücreler arasına uğradı. Sonra (mescidde) ayağa kalkıp namaza durdu. İnsanlar da arkasında namaza durdular. Rasûlüllah uzun bir kıyam yaptı, sonra uzun bir rükû' yaptı. Sonra rukû'dan yükselip uzunca bir kıyam daha yaptı. Bu, evvelki kıyamdan kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû' daha yaptı; bu da evvelki rukû'dan kısa sürdü. Sonra rukû'dan yükseldi ve uzun bir secde yaptı. Sonra ayağa kalktı, yine uzun bir kıyam yaptı. Bu da evvelki kıyamdan kısadır. Sonra uzun bir rükû' yaptı. Bu rükû' da evvelkinden kısadır. Sonra tekrar uzun bir kıyam yaptı. Bu da evvelki kıyamdan kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû' daha yaptı ki, bu da evvelki rukû'dan kısadır. Sonra secde yaptı. Bu secde, evvelki sucûddan kısa sürdü. Sonra namazdan çıktı. Müteakiben Rasûlüllah (hutbede) Allah ne söylemesini diledi ise onları söyledi. Sonra sahâbîlerine kabir azabından Allah'a sığınmalarını emretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Mescid İçinde Güneş Tutulması Namazı Kılınması Babı
1065-)
Ebû Mes'ûd el-Ensârî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Güneş iie ay, hiçbir kimsenin ölümünden, ve hayâtından dolayı tutulmazlar. Lâkin bunlar Allah'ın âyetlerinden iki âyettir. Bunların tutulduklarını görünce hemen namaza durun" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Hiçbir Kimsenin Ölümü Ve De Hayâtı İçin Tutulmaz.
1066-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûluliah zamanında güneş tutuldu. Peygamber ayağa kalkıp insanlara namaz kıldırdı. Şöyle ki: Kıraati uzattı. Sonra rukû'a vardı ve rukû'u uzattı. Sonra rukû'dan başını kaldırdı ve tekrar kıraati uzattı. Bu ikinci kıraati, birinci kıraatinden kısarak idi. Sonra tekrar rukû'a vardı ve bu rukû'u birinci rukû'undan biraz eksik uzattı. Sonra rukû'dan başını kaldırdı. Akabinde iki secde yaptı. Sonra ayağa kalktı ve bu ikinci rek'atta da birinci rek'atta yaptığı gibi yaptı. Sonra hutbeye kalktı da: "Şübhesiz güneş ile ay, hiçbir kimsenin ölümü, ve hayâtı için tutulmazlar. Lâkin bunlar Allah'ın âyetlerinden iki âyettir ki, Allah bunları kullarına gösterir. Sizler bu tutulmayı gördüğünüz zaman hemen namaza sığınınız" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Hiçbir Kimsenin Ölümü Ve De Hayâtı İçin Tutulmaz.
1067-)
Ebû Mûsâ el-Eş'ârî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Güneş tutuldu.Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bunun saat(yani kıyâmet alâmeti) olmasından korkarak telâşla kalktı ve mescide geldi. Ve o zamana kadar asla yaparken görmediğim en uzun kıyam, en uzun rükû' ve en uzun sücûdlarla namaz kıldırdı ve: "Allahü teâlâ'nın göndermekte olduğu işte bu âyetler, hiçbir kimsenin ölmesinden ve hayâtından dolayı olmaz. Lâkin Allah bu tutulma ile kullarını korkutur. Binâenaleyh sizler bu kabilden (korkunç) birşey gördüğünüz zaman hemen Allah'ı zikr etmeye, Allah'a dua etmeye ve Allah'tan mağfiret istemeye (koyulup) sığınınız" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Tutulması Zamanında Zikretmek Babı
1068-)
Bize Ziyâd ibnu Ilâka tahdîs edip şöyle dedi: Ben Mugîre ibnu Şu'be'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber'in oğlu İbrahim'in öldüğü gün güneş tutuldu. İnsanlar, güneş İbrahim'in ölümü için tutuldu, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz güneş ile ay Allah 'in âyetlerinden iki âyettir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümü ve de hayâtı için tutulmazlar. Sizler bunları (tutulmuş) gördüğünüz zaman hemen Allah 'a duâ ediniz ve açılıp parlayıncaya kadar namaz kılınız" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Güneş Ve Ay Tutulması Sırasında Dua Etmek Babı
1069-)
Ve Ebû Usâme şöyle demiştir: Bize Hişâm (ibn Urve) tahdîs edip şöyle dedi: Bana Munzir kızı Fâtıma, haber verdi. O, şöyle demiştir: aleyhi ve sellem), güneş karanlıktan açılmış olduğu hâlde namazdan çıktı. Akabinde hutbeye başladı. Şöyle ki: Evvelâ Allah'a lâyık olduğu sıfatlarla hamd etti. "Emma ba'dü" dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: İmamın, Güneş Tutulması Hutbesinde Emma Badü Hitab Ayırımını Söylemesi Babı
1070-)
(Ebû Bekre -radıyallahü anh-:) Rasûlüllah zamanında güneş tutuldu da, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) iki rek'at namaz kıldırdı, demiştir. Ebû Bekre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah zamanında güneş tutuldu. 3unun üzerine Rasûlüllah ridâsını arkasından sürük-leye sürükleye (odasından) dışarıya çıktı da nihayet mescide vardı. da O'nun yanına toplandılar. Rasûlüllah insanlara iki rek'at namaz kıldırdı. Güneş de açıldı. Bunun akabinde Rasûlüllah şöyle buyurdu: "Şübhesiz güneş ile ay Allah'ın (yarattığı) âyetlerden iki âyettir. Ve bunlar hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. Bunlarda tutulma olduğu zaman, sizin başınıza gelen bu hâl açılıncaya kadar namaz kılınız ve dua ediniz" buyurdu. dedi ki:) Bu hutbenin sebebi şu oldu: Peygamber'in İbrâhîm adiyle söylenen bir oğlu vefat etti de(bâzı) insanlar bu hususta dedikodu etmişlerdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Ay Tutulmasında Da Namaz Kılmanın Meşrüluğu Babı
1072-)
Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güneş tutulmasında sahâbîlere iki rek'at içinde dört rükû' olarak namaz kıldırdı. İlk rukûlar daha uzundur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Bab: Kusüf Namazında İlk Rekat Daha Uzundur
1073-)
bize el-Velîd(el-Kuraşî) tahdîs edip şöyle dedi: Bize İbnu Nemir (Abdurrahmân ed-Dımaşkî) haber verdi. O, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den işitti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kusûf namazında kıraatini açıktan okumuştur. Peygamber kıraatini bitirdiği zaman Allâhu Ekber deyip rukû'a vardı. Rukû'dan yükseldiği zaman Semiallâhü limen hamideh, Rabbena ve lekel-hamd dedi. Sonra kusûf namazında tekrar kıraate başlardı ki, iki rek'at içinde dört rükû ile dört secde ederdi. Velîd dedi ki:)el-Evzâî ve ondan başkası şöyle dedi: Ben ez-Zuhrî'den işittim; o da Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den (O, şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutuldu da Rasûlüllah, bi's-salâti câmiaten (yani cemâatle namaza hâzır olun) diye nida etmek üzere munâdî çıkardı. Akabinde öne geçti ve iki rek'at içinde dört rükû' ile dört secde yaparak, kusûf namazını kıldırdı. şöyle dedi: Ve yine bana Abdurrahmân ibnu Nemir haber verdi. O, İbnu Şihâb'dan bunun(yani birinci hadîsin) benzerini işitmiştir. Şihâb ez-Zuhrî dedi ki: Ben Urve'ye hitaben: Senin kardeşin böyle yapmadı. Kardeşin Abdullah ibnu'z-Zubeyr Medine'de kusûf namazı kıldırdığı zaman, sabah namazı gibi iki rek'at namazdan başkasını kıldırmadı, dedim. Evet, çünkü o sünnete denk düşüremedi, dedi. Kusûf namazında kıraati açıktan okumak hakkındaki bu hadîsi, ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Sufyân ibnu Huseyn ile Süleyman ibnu Kesîr, İbnu Nemir'e mutâbaat etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-kusûf
Konu: Kusüf Namazında Kıraati Açıktan Okumak Babı
1075-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'de iken Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudu da bunun sonunda secde yaptı. Onunla beraber olanlar da, bir ihtiyar müstesna (mü'min ve müşrik) hep secdeye vardılar. O ihtiyar kimse de bir avuç çakıl veya toprak alıp alnına götürdü ve: Bu kadarı bana yeter, dedi. İşte o kimse ki, ben onu bundan sonra(Bedr'de) kâfir olarak öldürülmüş gördüm.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bâb
1076-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Cum’a günü sabah namazında Elîf Lâm Mîm. Tenzîlul-kitâbi lâ reybefîhî min Rabbi’l-Âlemîn, yani es-Secde Sûresi ile Hel-etâ ale'l-insâni sûresini okur idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Es-secde, Yani “elîf Lâm Mîm. Tenzîlul-kitâb” Süresinin Secdesi Bâbı
1077-)
İbn Abbâsradıyallahü anhüma: Sâd Sûresi'ndeki secde, kat'iyetle emredilmiş secdelerden değildir. Halbuki ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, bu sûrede secde ederken görmüşümdür, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Sad Süresindeki Secde Bâbı
1078-)
Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudu da bitiminde secde etti. Oradaki topluluktan hiçbir ferd kalmayıp, muhakkak secde etti. O topluluktan bir kimse de bir avuç çakıl veya toprak aldı da onu yüzüne doğru yükseltti ve: Bu kadarı bana yeter, dedi. Yemîn olsun, ben o kimseyi sonra kâfir olarak öldürülmüş görmüşümdür.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Ven-necmi Süresindeki Secde Bâbı
1079-)
Bize Eyyûb, tkrime'den; o da İbn Abbâsradıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Ve'n-Necmi Sûresi'ni okumakla secde etti. Ve Peygamberle beraber müslümânlar da, müşrikler de, cinn de, ins de secde etti. dedi ki:) Ve bu hadîsi İbrâhîm ibnu Tahmân da Eyyûb'dan rivayet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Müşrik Kişi Pis Ve Onun İçin Abdest Almak Bahis Konusu Olmadığı Halde, Müslümanların Müşriklerle Beraber Secde Etmeleri Bâbı.