Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

7417-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh):Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Medîneliler'i kasdederek: "Allah'ım, bunların mikyâl ölçeklerinde bereket ihsan et. Onların sâ' ve müdd ölçeklerine de bereket ver!" diye duâ buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7418-) Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den şöyle tahdîs etti: Yahudiler, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına birbiri ile evli iken zina etmiş bir adamla bir kadın getirdiler. Peygamber o zinâcıların taşlanmalarını emretti de, onlar Mescid'in yanında cenazelerin konulduğu yerin yakınında taşlandılar.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7419-) Bana Mâlik, Muttalib'in âzâdlısı Amr'dan; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud Dağı kendisine görününce: "Şu Uhud'dur. O bizi sever, biz de onu severiz. Allah 'ım! Şübhesiz İbrâhîmPeygamber Mekke'yi harem kıldı. Ben de Medine'nin şu iki kara taşlık arasındaki sahasını harem kılıyorum" buyurdu. hakkındaki bu hadîsi Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivayet etmekte Sehl ibn Sa'd da Enes ibn Mâlik'e mutâbaat etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7420-) Bana Ebû Hazım tahdîs etti ki, Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh):Peygamber Mescidi'nin kıbleye yakın olan duvarı ile minberi arasında davar geçecek kadar açıklık vardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7421-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh):Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Evimle minberim arasındaki saha, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de (bana bahşedilen) havzımın üzerindedir" buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7422-) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) atlar arasında koşu yarışı yaptırdı. Evvelâ idmana çekilmiş, zayıflatılmış atlar salıverildi. Bu koşunun uzaklığı Hayfâ ile Veda Tepesi’ne kadardı. Bir de zayıflatılmamış atlar salıverildi. Bu koşunun uzunluğu Veda Tepesi ile Zurayk oğulları Mescidi'ne kadardı. ibn Omer de yarış yapan binicilerin içinde idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7423-) Bize İsâ ibn Yûnus, İbnu Idrîs ve İbnu Ebî Ganıyye; her üçü de Ebû Hayyân'dan; o da eş-Şa'bî'den haber verdiler ki, İbn Omer (radıyallahü anh): Ben Omer ibnu’l-Hattâb'dan Peygamber’in minberi üzerinde işittim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7424-) ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana es-Sâib ibn Yezîd haber verdi ki, kendisi Usmân ibn Affân (radıyallahü anh)'ıPeygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberi üzerinde hutbe yaparken işitmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7425-) Âişe (r. anha): Benimle Rasûlüllah'ın cenabetten yıkanmamız için şu (içinde elbise ve diğer şeyler yıkanan) "Mirken" denilen leğen konulurdu da biz yıkanırken beraberce onun içinden suyu elimizle almaya başlardık, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7426-) Bize Âsim el-Ahvel tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr ile Kureyş'ten olan Muhacirler arasında Medine'deki benim evimde birbirlerine yardım etmek üzere muahede yaptı. yine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -Kur'ân hafızlarını öldüren- Suleym oğulları'ndan bâzı kabileler aleyhine bir ay rükû'dan sonra kunût yapıp duâ etti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7427-) 7428.......Bize Bureyd tahdîs etti ki, Ebû Burde şöyle demiştir: Medine'ye geldim. Beni Abdullah ibn Selâm kavuşup karşıladı da bana: Haydi benim evime yürü de sana Resûlüllah’ın içinden su içmiş olduğu bir kadehle su içireyim ve sen de Peygamber'in namaz kıldığı bir mescid içinde namaz kılarsın, dedi. üzerine ben onunla beraber gittim. Evinde bana sevîk içirdi ve hurma yedirdi. Ben de onun mescidinde namaz kıldım!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7429-) Bana İkrime, ibn Abbâs'tan tahdîs etti ki, ona da ibn Omer tahdîs edip şöyle demiştir: Bana Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) tahdîs edip şöyle buyurdu: "Bu gece bana Rabb'im tarafından bir gelen geldi de, Akîk Vâdîsi'nde iken bana: Bu mübarek vâdîde namaz kıl ve 'Umretun ve haccun' diye söyle! buyurdu". Hârûn ibn İsmâîl şöyle dedi: Bana Alî ibnu'l-Mubârek kendi rivayetinde "Umretun fî haccetin (Hacc içinde umre)" şeklinde tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7430-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Dinar'dan; o da İbn Omer'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem- Mekke'den iki merhale uzaktaki) Kann mevkiîni Necd ahâlîsi için, (Mekke'den altı merhale uzakta ve Râbığ yakınındaki) el-Cuhfe'yi Şâm ahâlîsi için, (Medîne'den altı mil uzaktaki en uzak mîkaat olan) Zu’l-Huleyfe'yi de Medine ahâlîsi için mîkaat ta'yîn etmiştir. Omer dedi ki: Ben bunu Peygamber'den işittim. Ve bana ulaştı ki, Peygamber, “Yemen ahâlîsi için de Mekke'ye iki merhaledeki Yelem mevkiini mîkaat ta'yîn etmiştir.” Omer'in yanında Irak zikredildi de; İbn Omer: O vakit Irak yoktu (yani o zaman Irak ahâlîsi müslümân değildi), demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7431-) Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs etti. Bana Salim ibn Abdillah, babası İbn Omer (radıyallahü anh) ’den şöyle tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e -Veda Haccı'nda- Zu’l-Huleyfe'deki gece sonu istirahatı içinde iken ru'yâda gösterildi ve kendisine: "Şübhesiz ki sen mübarek bir Bathâ vâdîsindesin" denildi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Zikrettiği Ve İlim Ehlinin İttifakına Teşvîk Eylediği Şeyler, İki Harem Ahâlîsinin; Mekke Ve Medinedeki Sahâbîlerin Üzerinde İttifak Ettikleri Şeyler, Medinede Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerler, Muhacirlerin Ve Ensârın Hazır Bulundukları Yerler, Peygamberin Namaz Kıldırdığı Yerler İle Peygamberin Minberi Ve Kabri Bâbı
7433-) ez-Zuhrî'den (o, şöyle demiştir): Bana Alî ibnu Hüseyin haber verdi, ona da babası Hüseyin ibn Alî (radıyallahü anh) haber verdi; ona da babası Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) haber verip şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece kendisine ve Rasûlüllah'ın kızı Fâtıma aleyha's-selâma ziyaret için geldi de, bu ikisine hitaben: "Sizler namaz kılmaz mısınız?" buyurdu. (Bu sorusu ile teheccüd kılmayı teşvik ediyordu.) dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah! Nefislerimiz ancak Allah'ın elindedir. Bizi uyandırmak istediği zaman uyandırır! dedim. O' na bunu söylediği zaman Rasülullah geri döndü ve Alî'ye hiçbir cevâb vermedi. Sonra Rasûlüllah dönüp giderken Alî O' ndan, dizini vurarak: insan ne kadar da çok cidalci oluyor!” (el-Kehf: 54) âyetini söylemekte olduğunu işitmiştir. Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Sana geceleyin gelen "Târık"tır. (Işığı ile karanlıkları deldiği için) "en-Necmu’s-sâkibu" (et-Târık: 3) denilir. "et-Târık (Yıldız)”; "es-Sâkıb (Ziya saçan)"dır. Ateş yakacak kimseye emir fiili olarak "Eskıb nârake (Ateşini ziyâlandır)" denilir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7434-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz mescidde bulunduğumuz sırada Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bizim yanımıza çıktı da: "Haydin Yahûdîler'in yurduna yürüyün!'' buyurdu. O'nun beraberinde yola çıktık, nihayet Yahûdîler'in, içinde âlimlerinin Tevrat okudukları Beytu'l-Mıdrâs'a vardık. Peygamber ayakta dikilip onlara nida ederek: "Ey Yahudi topluluğu! İslâm Dîni'ne girin ki, selâmette olunuz!" buyurdu. üzerine Yahudiler: Sen elçiliğini teblîğ ettin yâ Eba'l-Kaasım! dediler (ve O'na itaate yanaşmadılar). dedi ki: Rasûlüllah onlara: "Ben ancak bunu, yânı 'İslâm'a girin, selâmette olun' tebliğimin gerçekleşmesini istiyorum" dedi. yine: Sen risâletini teblîğ ettin yâ Eba'l-Kaasım! dediler. Rasûlüllah onlara tekrar: "Ben ancak bunu; 'İslâm'a girin, selâmette olun' tebliğimin gerçekleşmesini istiyorum" buyurdu. Rasûlüllah bu sözünü üçüncü defa onlara söyledi de ardından şöyle buyurdu: "Biliniz ki, Arz ancak Allah'a ve Rasûlü'ne âiddir. Ben sizleri bu arazîden çıkarmak istiyorum. Bunun için sizden her kim kendi malından taşıyamıyacağı birşeyi olursa onu satsın. Yoksa iyi biliniz ki, Arz ancak Allah’a ve Rasûlü'ne âiddir”.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7436-) Ca'fer ibn Avn'dan da: Bize el-A'meş, Ebû Salih'ten; o da Ebû Saîd el-Hudrî'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere bu geçen hadîsi tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Yüce Allahın: Böylece Sizi Vasat Bir Ümmet Yapmışızdır, Hakikate Şâhidler Olasınız, Bu Rasûl De Sizin Üzerinize Tam Bir Şâhid Olsun Diye.., El-bakara: Kavli İle Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin İlim Ehli Topluluğu Olan Cemâatten Ayrılmamayı Emretmesi Bâbı
7439-) Abdulazîz ibnu'l-Muttalib de Abdullah ibn Ebî Bekr'den; o da Ebû Seleme'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)’den olmak üzere bunun benzerini söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Hâkim Hükmünde İctihâd Ettiği Zaman Îsabet Etse Yâhud Hatâ Da Yapsa Ücret Alacağı Bâbı
7441-) ez-Zuhrî tahdîs etti ki, kendisi el-A'rec'den şöyle derken işitmiştir: Bana Ebû Hureyre (radıyallahü anh) haber verip şöyle dedi: Sizler: "Ebû Hureyre, Rasûlüllah üzerine çok hadîs rivayet ediyor" diye iddia ediyorsunuz. Allah mev'ıddır -yani kıyâmet günü sizin inkârda yahut benim çoğaltmakta hakk üzere olduğum meydana çıkacaktır-. Ben Suffa ehlinin miskinlerinden fakır bir kimse idim. Karnımın doyması karşılığında Rasûlüllah'tan hiç ayrılmazdım. Muhacirler çarşılarda alışveriş etmekle meşgul bulunurlar, Ensâr da malları, toprakları üzerindeki işlerinde çalışmalarıyle meşgul bulunurlardı. Ben bir gün Rasûlüllah'tan şuna şâhid oldum. Rasûlüllah: "Her kim ben sözümü bitirinceye kadar ridâsını yayar, sonra onu yumarsa, benden işitmiş olduğu hiçbir şeyi asla unutmayacaktır” buyurdu. üzerine ben üzerimde bulunan bir bürdeyi yaydım. Rasûlüllah'ı hakk ile gönderen Allah adına yemîn ediyorum ki, bundan sonra ben kendisinden işittiğim hiçbir şeyi unutmadım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamberin Hükümleri İnsanlar İçin Gizli Değil, Meydanda Olurdu. Sahâbîlerin Bâzısı İse Peygamberin Hazır Bulunduğu Yerlerde Hazır Bulunamaz Ve İslâm İşlerinin Kararlaştığı Yerlerden Başka Yerlerde Bulunurlardı Diyen Kimse Üzerine Hüccet Bâbı
7443-) Bana Mâlik, Zeyd ibn Eslem'den; o da Ebû Salih es-Semmân'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "At ırkı üç sınıf insan için olur; Bir kimse için ecirdir, bir kimse için (fakirlik ve ihtiyâcına) perdedir; bir kimse üzerinde ise vebaldir. At kendisi için hayır olan kimseye gelince, o öyle bir adamdır ki, atını Allah yolunda (cihâd için) bağlamıştır. Ve atını da (yani bağladığı ipini) bol otlu geniş bir sahada veya çayırlıkta uzatmıştır. Bu bol otlu sahadan veya çayırlıktan atın bu uzun ipinde iken yediği her ot, at sahibi için birer hasenedir. Hele bir de atın ipi kopsa da şahlanarak bir veya iki mil sevinç ile koşsa, yerde tırnaklarının bıraktığı izleri ve onun gübreleri de sahibi için haseneler olur. Bir de hayvan (bu arada) bir nehre uğrayıp da ondan su içerse -sahibi sulamak istememiş olsa bile- bu su da sahibi için haseneler olur. Binâenaleyh cihâd maksadıyle bağlanan bu gazâ atı, sahibi için büyük bir sevâbdır. kimse de atını (onunla kazanmak), insanlardan müstağni olmak, iffetini korumak için bağlar da sonra o kimse gerek hayvanlarının üzerindeki Allah hakkını, gerek arkalarına takatinden fazla yüklememeyi unutmazsa, bu at da o kimse için (fakirliğe karşı) bir perdedir. kimse de atını öğünmek için, gösteriş için bağlarsa, bu hayvan da onun için büyük bir günâhtır". aleyhi ve sellem)'a merkeblerin hükmünden (yani onlardan zekât ve sâir vergiler olup olmadığı) soruldu. Resûlüllah: "Allahü Taâlâ bana onlar hakkında her hükmü toplayıcı bir vecize olan şu âyetten başka bir nass indirmedi: İşte kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecek, kim de zerre ağırlığınca şerr yapıyorsa onu görecek" (ez-Zilzâl: 7-8) âyetlerini okudu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Delillerle Bilinecek Hükümler İle Delâletin Manâsının Nasıl Olduğu Ve Bunun Peygamber Tarafından Tefsiri Bâbı
7444-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, Mansûr ibn Safiyye'den; o da annesi Safiyye bintu Şeybe ibn Usmân ibn Ebî Talha'dan; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, bir kadın, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e suâl sormuştur. Mansûr ibn Abdirrahmân ibn Şeybe tahdîs etti. Bana annem Safiyye bintu Şeybe, Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Bir kadın Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e hayızdan sonra nasıl yıkanacağını sordu. Peygamber de (nasıl yıkanacağını ta'rîf etti de sonra) ona: "Miske bulanmış pamuklu parçası alırsın ve onunla yıkanır temizlenirsin" buyurdu. Onunla nasıl temizlenip abdest alayım yâ Rasûlallah? diye tekrar sorunca, Peygamber: " (Subhânallah!) Temizlen işte!" buyurdu. üzerine ben Rasûlüllah'ın kasdetmekte olduğu şeyi anladım da kadını tutup kendime doğru çektim ve ona öğrettim, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Delillerle Bilinecek Hükümler İle Delâletin Manâsının Nasıl Olduğu Ve Bunun Peygamber Tarafından Tefsiri Bâbı
7445-) Bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den; o da Saîd ibn Cubeyr’den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma’tan şöyle tahdîs etti: Ümmü Hafîd bintu'l-Hâris ibn Hazn -ki İbn Abbâs'in teyzesidir- bir kerre Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir mikdâr tereyağı, keş ve birkaç tane keler hediye etmişti. Peygamber onların getirilmesini istedi de onun sofrası üzerinde bunlar yenildi. FakatPeygamber(yağ ile keşten yedi de) kelerleri tiksinmiş gibi bıraktı. Eğer kelerler haram olsaydı, Peygamber'in sofrası üzerinde yenilmezdi ve Peygamber onların yenilmesini emretmezdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Delillerle Bilinecek Hükümler İle Delâletin Manâsının Nasıl Olduğu Ve Bunun Peygamber Tarafından Tefsiri Bâbı
7446-) Bize ibnu Vehb, tahdîs etti. Bana Yünus,Ibn Şihâb'dan haber verdi. Bana Atâ ibn Ebî Rebâh haber verdi ki, Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim sarmısak, soğan yemiş bulunursa bizden -yahut: Mescidimizden- uzak durup evinde otursun" buyurdu. aynı sened ile rivayet etti:-Peygamber'in huzuruna, içinde taze sebzeler bulunan yuvarlak bir kap getirildi. -Abdullah ibn Vehb: "Bedr" sözü ile tabak kasdediyor, dedi.- Rasûlüllah onda sevilmeyen bir koku duydu. O tabağın içinde ne olduğunu sordu. Kendisine onun içindeki sebzelerin ne olduğu haber verildi. Bunun üzerine sahâbîlerine: "Bunu (fulân kimseye) götürünüz!" buyurdu. da bu tencereyi yanında bulunan bir sahâbîye götürdüler. O sahâbî de Peygamber'in böyle yaptığını görünce onu yemek istemedi. Bunun üzerine: "Sen bundan ye! Çünkü ben senin münâcât etmediklerinle münâcât ederim" buyurdu. Ufeyr, İbnu Vehb'den: "İçinde yeşil sebzeler bulunan bir tencere" şeklinde söyledi. ibn Sa'd ile Ebû Safvân, Yûnus'tan "el-Kıdr" kıssasını zikretmediler. Ben bunun ez-Zuhrî'nin kavlinden mi, yahut bu hadîsin lafzından olarak mı rivayet edildiğini bilmiyorum.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Delillerle Bilinecek Hükümler İle Delâletin Manâsının Nasıl Olduğu Ve Bunun Peygamber Tarafından Tefsiri Bâbı
7447-) İbrâhîm ibn Sa'd şöyle demiştir: Bana Muhammed ibn Cubeyr haber verdi: Ona da babası Cubeyr ibn Mut'ım (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Ensâr'dan bir kadın Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi de O'nunla (vereceği) birşey hakkında konuşmuştu. Rasûlüllah da o kadına (dönerken) birşey emretmişti. Bunun üzerine kadın: Yâ Rasûlallah! Ben gelir de Seni bulamazsam ne dersin? dedi. Rasûlüllah: "Şayet beni bulamazsan Ebû Bekr'e git" buyurdu. İbrahim ibn Sa'd'dan rivayetinde: Kadın "Eğer Seni bulamazsam" sözüyle, Rasûlüllah'ın ölümünü kasdeder gibiydi, fıkrasını ziyâde etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Delillerle Bilinecek Hükümler İle Delâletin Manâsının Nasıl Olduğu Ve Bunun Peygamber Tarafından Tefsiri Bâbı
7448-) Ve Ebû'l-Yemân şöyle dedi: Bize Şuayb haber verdi ki, ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Humeyd ibn Abdirrahmân haber verdi; kendisi Muâviye'den işitmiştir. Muâviye, halifeliğinde hacc ettiği zaman Medine'de tahdîs ediyordu. Ve bu arada zikretti de şöyle dedi: bu Ka'b, Kitâb ehlinden İslâm'a girip de eski kitâblardan hadîs tahdîs etmekte olan bu muhaddislerin en doğru söyleyenidir. Yine muhakkak ki, bununla beraber biz onun eski kitâblardan nakletmekte olduğu haberlerinde, Ka’bın bazen hatâ edip yalan yanlış şeyler söylemekte olduğunu da Ka'b aleyhine tecrübe etmekteyizdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kitâb Ehline Şerîatle İlgili Herhangi Birşey Sormayınız” Kavli Bâbı
7449-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ehli kitâb (olan Yahûdîler) Tevrat'ı İbrânîce metni ile okurlar, Arab diliyle de onu müslümânlara tefsîr ederlerdi. Bu husustaRasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) sahâbîlerine: "Siz kitâb ehlinin sözlerini tasdik de, tekzîb de etmeyin. Ancak ‘Şöyle deyin: Biz Allah ya, bize indirilene, İbrâhîm’e, İsmâîl’e, İshâk’a, Ya'kûb'a ve torunlarına indirilenlere; Mûsâ 'ya, Îsâ 'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabb’leri katından verilenlere imân ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz Allah'a teslim olmuşlarız!’"(el-Bakara: 136).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kitâb Ehline Şerîatle İlgili Herhangi Birşey Sormayınız” Kavli Bâbı
7450-) Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Sizler kitâb ehli olanlara şerîatten herhangi birşeyi nasıl soruyorsunuz? Halbuki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerine indirilmiş olan Kitâb'ınız, kitâbların en yenisidir. Sizler onu hâlis olarak ve içine başka hiçbirşey karışmamış olduğu hâlde okumaktasınız. Bu Kur'ân sizlere, ehli kitâb olanların Allah'ın kitabını tebdil edip değiştirdiklerini ve Kitâb'ı kendi elleriyle yazdıklarını ve bununla az bir bahâyı satın almaları için "Bu Allah katındandır" dediklerini sizlere söylemiştir. edin! Size gelmiş olan ilim, sizleri onlara suâl sormaktan nehyetmektedir. Vallahi biz onlardan hiçbir kimseyi size indirilmiş olan kitâbdan size suâl sorar görmüş değiliz!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kitâb Ehline Şerîatle İlgili Herhangi Birşey Sormayınız” Kavli Bâbı
7451-) Cundeb ibn Abdillah el-Becelî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kur'ân üzerinde kalbleriniz ülfet edip birleştiği müddetçe Kur'ân'ı okuyunuz. Kur'ân üzerinde ihtilâf ettiğiniz zaman da artık kalkıp ondan dağılınız" buyurdu. Abdillah el-Buhârî: Râvî Abdurrahmân ibn Mehdî, bu hadîsi Sellâm ibn Ebî Mutî'den işitmiştir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Şerî Hükümlere- Muhalefet Etmenin Keraheti Yani Çirkinliği Bâbı
7452-) Bize Ebû İmrân el-Cevnî, Cundeb ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kur'ân üzerinde kalbleriniz birleştiği müddetçe Kur'ân okuyunuz. Kur'ân hakkında ihtilâf ettiğiniz zaman da artık kalkınız" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Şerî Hükümlere- Muhalefet Etmenin Keraheti Yani Çirkinliği Bâbı
7453-) Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Ve Yead ibn Hârûn, Hârûn ibn Mûsâ el-Esdî el-A'ver'den söyledi. O da: Bize Ebû îmrân el-Cevnî, Cundeb'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs etti, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Şerî Hükümlere- Muhalefet Etmenin Keraheti Yani Çirkinliği Bâbı
7454-) Bize Hişâm ibn Yûsuf, Ma'mer ibn Râşid'den; o da ez-Zuhrî'den; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan haber verdi ki, ibn Ab-bâs (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in vefatı yaklaştığı zaman, evde içlerinde Omer ibnu'l-Hattâb'ın da bulunduğu birtakım adamlar varken, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Gelin size, ondan sonra hiç sapmayacağınız bir yazı (bir vasiyetname) yazayım" buyurdu. Peygamber'in hastalığı ağırlaştı. Yanınızda Kur'ân vardır. Bize Allah'ın Kitabı yeter, dedi. üzerine evdeki sahâbîler ihtilâf ettiler ve münâkaşa edip çekiştiler. Onlardan kimi: "Yazacak birşey yaklaştırın da Rasûlüllah sizler için ondan sonra sapıtmayacağınız bir yazı yazsın" diyor; kimi de Omer'in dediği sözü söylüyordu. Nihayet onlar Peygamber'in yanında gürültüyü ve ihtilâfı çoğalttıkları zaman, Peygamber onlara: "Yanımdan kalkın (benim yanımda çekişme lâyık olmaz)" buyurdu. Ubeydullah ibn Abdillah şöyle dedi: İbn Abbâs bu hadîsin sonunda: Âh! Ne büyük musibettir o musibet ki, gürültü etmeleri ve ihtilâf eylemeleri yüzünden o musibet, Rasûlüllah ile sahâbîler için yazmak istediği bu yazı arasına perde oldu! Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Şerî Hükümlere- Muhalefet Etmenin Keraheti Yani Çirkinliği Bâbı
7455-) Bize ibn Cureyc tahdîs edip şöyle dedi: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh haber verip şöyle dedi: Ben yanında bulunan birçok insanlar içinde iken Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan şöyle dediğini işittim: Biz Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sahâbîleri yalnız ve hâlis olarak, beraberinde umre olmayarak hacc niyetiyle ihrama girdik. dedi ki: Câbir şöyle dedi: Peygamber, zu’l-hiccenin dördüncü sabahında (Mekke'ye) geldi. Biz de oraya geldiğimiz zaman, Peygamber bizlere ihramdan çıkmamızı emretti ve: "İhramlarınızdan çıkınız ve kadınlarınızdan da nasîbleniniz" buyurdu. dedi ki: Câbir şöyle dedi: Fakat Peygamber onlara kadınlarla cinsî münâsebet etmeleri hususunda kesin emir vermedi. Lâkin kadınları erkekler için halâl kıldı. "Bizimle arafe günü arasında ancak beş gün kaldığı hâlde kadınlarımızla cinsî münâsebet yapmamızı ve neticede zekerlerimiz menî damlatarak Arafat'a çıkmamızı emrediyor!" diye söylendiğimiz Peygambere ulaştı. "Câbir işaret eder ve elini hareket ettirip şöyle diye gösterirdi" demiştir. üzerine Rasûlüllah ayağa kalktı da şöyle buyurdu: "Kat'î olarak biliniz ki, ben sizin Allah'a en takvâlınız, en sâdıkınız, en itâatlinizim. Eğer yanımda kurbânım olmasaydı sizin ihramdan çıkışınız gibi, ben de muhakkak ihramdan çıkacaktım. Hacc aylarında umrenin cevazı şimdi olduğu gibi ihrama girerken de bana zahir olsaydı, ben beraberimde kurban sevketmezdim. Onun için artık sizler ihramdan çıkınız!" buyurdu. üzerine bizler ihramdan çıkıpPeygamber'i dinledik ve itaat ettik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Mübâhlığı Siyak Delâleti Yâhud Hâl Karinesi Yâhud Delîl Getirmekle Bilinen Şeyleri Haram Kılmaya Karşı Nehyi Olduğu Bâbı:
7456-) Bana Abdullah ibnu'u Muğaffel el-Muzenî(radıyallahü anh) tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Akşam namazından önce (de iki rek'at) namaz kılınız" buyurdu. defasında insanların bunu terkedilmez bir yol edinmelerini istemeyerek: "Bu, isteyen içindir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Mübâhlığı Siyak Delâleti Yâhud Hâl Karinesi Yâhud Delîl Getirmekle Bilinen Şeyleri Haram Kılmaya Karşı Nehyi Olduğu Bâbı:
7457-)  İbn Şihâb'dan (şöyle demiştir): Bana Urve, İbnu'l-Müseyyeb, Alkame ibn Vakkaas ve Ubeydullah, Âişe (r.anha)'den tahdîs ettiler, Âişe, iftira ehlinin kendisi hakkında dediklerini dedikleri zaman şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o sabah Alî ibn Ebî Tâlib ile Usâme ibn Zeyd'i yanına çağırdı. Vahy gecikince ehli ile ayrılması hususunda onlara görüşlerini sorup istişare ediyordu. Usâme Ehli Beyt için nefsinde bilip gönlünde beslediği muhabbeti ve ehlinin berâetiniRasûlüllah'a tavsiye ve işaret etti. ibn Ebî Tâlib'e gelince, o: Yâ Rasûlallah, Allah Sana dünyâyı dâr etmemiştir. Âişe'den başka kadın çoktur. Bununla beraber Âişe'nin cariyesi Berîre'ye de sor. O doğrusunu Sana söyler, demişti. üzerine Rasûlüllah, Berîre'yi çağırıp: "Ey Berire, Âişe'de sana şübhe veren herhangibir hâl gördün mü?" diye sordu. de: Hayır yâ Rasûlallah, görmedim. Ben ondan hatâ, ayıp olarak meydana gelmiş şundan büyük bir iş görmedim: Âişe küçük yaşta taze bir kadındı. Hamur yoğururken uyur kalırdı da evin besi koyunu gelir hamuru yerdi! demiş. üzerine Rasûlüllah o günü minber üstünde durup şöyle buyurdu: "Ey müslümânlar topluluğu! Ehlim hakkında bana ezası ulaşan bir adamdan dolayı bana kim yardım eder de benim o kimseyi kınamamı haklı görür? Vallahi ben ehlim hakkında hayırdan başka birşey bilmiş değilim” dedi ve Âişe'nin berâetini zikretti... Ebû Usâme Hammâd ibn Usâme, Hişâm ibn Urve'den bu hadîsi rivayet etti H.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Yüce Allahın: Onların İşleri Dâima Aralarında Müşavere İledir Eş-şûrâ: İş Hususunda Onlarla Müşavere Et... Bir Kerre De Azmettin Mi, Allaha Güvenip Dayan... Âlu İmrân: Kavilleri Bâbı
7458-) Bize Yahya ibn Ebî Zekeriyyâ el-Gassânî, Hişâm'dan; o da babası Ur ve'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanlara bir hutbe yaptı, Allah'a hamd ve sena eyledi de: "Kendileri üzerine asla bir kötülük bilmediğim ehlime sövmekte olan bir topluluk hakkında bana ne işaret edersiniz?”dedi... Urve ibnu'z-Zübeyr'den: O şöyle demiştir: Âişe'ye iftira ehlinin söylediği iş haber verilince, Âişe: Yâ Rasûlallah! Ebeveynimin evine gitmek üzere bana izin verir misin? dedi. da kendisine izin verdi ve Âişe'nin beraberinde hizmetçi bir köleyi de gönderdi. Bu sırada Ensâr'dan bir zât (İbn İshâk ve Hâkim'de Ebû Eyyûb Hâlid, bunu söyleyenlerden taaccüb ederek): Subhâneke! Seni tenzîh ederiz! Bu iftirayı konuşmak bizlere yakışmaz. Seni tenzîh ederiz! Bu büyük bir iftiradır! Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-itisâm Bi'l-kitâbi…
Konu: Yüce Allahın: Onların İşleri Dâima Aralarında Müşavere İledir Eş-şûrâ: İş Hususunda Onlarla Müşavere Et... Bir Kerre De Azmettin Mi, Allaha Güvenip Dayan... Âlu İmrân: Kavilleri Bâbı
7459-) Bize İsmaîl ibn Umeyye, Yahya ibn Abdülah ibn Muhammed ibn Safî tahdîs etti. O da ibn Abbâs'ın kölesi Ebû Ma'bed'den işitti. O da der ki: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim, şöyle diyordu: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz ibn Cebel'i Yemen'in bir tarafına vâlî gönderdi ve ona şöyle ta'lîmât verdi: aleyhi ve sellem), Muâz ibn Cebel'i Yemen'in bir tarafına vâlî gönderdi ve ona şöyle ta'lîmât verdi: " (Ey Muâz!) Şimdi sen kitâb ehli olan bir kavim üzerine vâli gidiyorsun. Oraya vardığında tik vazifen Yemenlileri Yüce Allah'ı birleyip tevhîd etmelerine çağırmak olsun. Allah'ın birliğini tanıdıkları zaman onlara Allah 'ın kendilerine gece ve gündüzleri içinde üzerlerine beş vakit namaz farz kılmış olduğunu haber ver. Namaz kılmaya başladıklarında da Allah'ın kendilerine mallarının zekâtını farz kılmış olduğunu ve bu zekâtlarının zenginlerinden alınıp fakirlerine verileceğini haber ver. Yemenliler bunu da ikrar ve kabul edince, onlardan zekât al, fakat insanların mallarının en iyilerini almaktan sakın!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetini Azîz Ve Celîl Olan Allahı Birlemeye Çağırması Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
7461-) Bize Şu’be, Ebû Husayn ile el-Eş’as ibn Suleym'den tahdîs etti. Bu ikisi de el-Esved ibn Hilâl’den işitmişlerdir ki, Muâz ibn Cebel şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Muâz! Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?” diye sordu. Muâz: Allah ve Rasûlü en bilendir, dedi.Peygamber: "Kulların Allah'a ibâdet etmeleri ve O’na hiçbirşeyi ortak kılmamalarıdır" buyurdu. Sonra da: "Kulların Allah üzerindeki hakları nedir, bilir misin?" diye sordu. da: Allah ve Rasûlü en bilendir, dedi.Peygamber: " (Büyük günâhlardan çekinen ve emirleri yerine getiren) kullarını azâb etmemesidir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetini Azîz Ve Celîl Olan Allahı Birlemeye Çağırması Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
7462-) Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den (o şöyle demiştir): Sahâbîlerden birisi diğer birinin geceleyin “Kul huvellahu ahad" Sûresi'ni okumakta olduğunu, hiç durmadan bu sûreyi tekrarlamakta olduğunu işitti. Sabah olunca Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve bunu kendisine zikretti, Sûreyi okuyan zât, okumasını azımsayarak sanki hâlâ bu sûreyi tekrarlıyordu. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Nefsim elinde bulunan Allah'ayemîn ederim ki, bu sûre muhakkak Kur'ân'ın üçte birine denk olur" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetini Azîz Ve Celîl Olan Allahı Birlemeye Çağırması Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
7463-) İsmâîl ibn Ca'fer, Mâlik'ten; o da Abdurrahmân'dan; o da babası Abdullah ibn Abdirrahmân ibn Ebî Sa'saa'dan; o da Ebû Saîd'den şunu ziyâde etti: Ebû Saîd: Bana annemin erkek kardeşi olan Katâde ibnu'n-Nu'mân, Peygamberden haber verdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetini Azîz Ve Celîl Olan Allahı Birlemeye Çağırması Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
7464-) Ebu'r-Ricâl Muhammed ibn Abdirrahmân, annesi Amr bintu Abdirrahmân'dan; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti. Annesi Peygamberin zevcesi Âişe'nin terbiyesinde bulunmuştu. Âişe şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) sahâbîlerinden bir zâtı bir askerî birliğe kumandan yapıp gazaya göndermişti. Bu zât maiyyetindeki arkadaşlarına kıldırdığı namazlarda Kur'ân okur ve kıraatini her zaman "Kul huvellâhu ahad" Sûresi ile bitirirdi. Bu sefer hey'eti gazadan döndüklerinde kumandanın bu âdetini Peygamber'e zikrettiler. Peygamber de onlara: böyle yapmakta olduğunu kendisine sorunuz" buyurdu. Onlar da gidip bunu kendisine sordular. Kumandan da: "Kul huvellâhu ahad" Sûresi, Rahmân'ın vasıf ve ta'rîfidir(Allah'ın bütün isimleri ve sıfatları bu sûrededir). Onun için ben bu sûreyi okumayı severim, diye cevâb verdi. bu cevâbı haber verdiklerindePeygamber: "Siz de kumandana, Allah'ın da onu muhakkak sevmekte olduğunu haber veriniz!" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetini Azîz Ve Celîl Olan Allahı Birlemeye Çağırması Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
7465-) Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh):Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Allah, insanlara merhamet etmeyene merhamet etmez" buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: “de Ki Gerek Allah Diye Ad Verin, Gerek Rahmân Diye Ad Verin, Hangi Adı Verirseniz, Nihâyet En Güzel İsimler Onundur... El-isrâ: Kavli Bâbı
7466-)  Usâme ibn Zeyd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında bulunuyorduk. O'na kızlarından birinin elçisi geldi de kendisini ölmek üzere olan bir çocuğuna gelmesi için çağırıyordu. Peygamber, elçiye: "Kızıma dön ve ona Allah'ın almak ve vermek istediği herşey kendisine âiddir. Ve herşeyin ilâhî ilimde ta'yîn edilmiş bir ömrü var olduğunu ona haber ver ve kendisine: Sabret ve bu sabrın Allah yanında bir ecir ve sevabı olduğunu da hatırla! diye emret" buyurdu. gidip tekrar döndü de: Kızınız herhalde kendisine geliniz diye yemîn etti, dedi. Bunun üzerine Peygamber, beraberinde Sa'd ibn Ubâde, Muâz ibn Cebel olduğu hâlde kalkıp gitti. Hasta çocuk Peygamber'in kucağına verildi. Çocuğun nefesi gidip gelmekte idi. Nefsi, canı sanki eski bir kırba içinde gibi idi. Peygamber'in iki gözü yaş döktü. Sa'd ibn Ubâde bu yaşları görünce: Yâ Rasûlallah! Bu yaş, bu ağlama nedir? dedi. Rasûlüllah: "Bu gözyaşı, Allah'ın kullarının kalblerine koyduğu bir rahmettir. Allahu Taâlâ ancak kullarından merhametli ve şefkatli olanlara merhamet eyler" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: “de Ki Gerek Allah Diye Ad Verin, Gerek Rahmân Diye Ad Verin, Hangi Adı Verirseniz, Nihâyet En Güzel İsimler Onundur... El-isrâ: Kavli Bâbı
7467-) Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh),Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: "Hiçbir kimse(kendisi hakkında) duyduğu ezâ verici isnâd ve iftiraya Allah'tan çok sabırlı değildir. Kâfirler ve müşrikler Allah'a oğul isnâd ederler de sonra Allah yine onları illetler ve afatlardan selâmette kılar ve onları türlü nimetlerle rızıklandırıp yaşatır".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu: Şübhesiz Rızkı Veren, O Pek Çetin Kuvvet Sahibi Allahın Kendisidir Ez-zâriyat: Kavli Bâbı
7468-) Abdullah ibn Dînâr, İbn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Gaybın anahtarları beştir ki, onları Allah 'tan başkası bilemez. Rahimlerin ne artırıp ne eksilttiğini Allah'tan başkası bilemez. Yarın ne olacağını Allah' tan başka hiçbir kimse bilemez. Yağmurun ne zaman geleceğini de Allah'tan başka kimse bilemez. Hiçbir nefis hangi yerde öleceğini bilemez. Allah'tan başka hiçbir kimse kıyâmetin ne zaman olacağını bilemez”.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7469-) Bize Sufyân es-Sevrî, İsmail'den; o da eş-Şa'bî'den; o da Mesrûk'tan tahdîs etti ki, Âişe (r.anha)Mesrûk'a: Her kim sana "Muhammed (Mîrâc gecesinde) Rabb'ini gördü" diye tahdîs ederse, yalan söylemiştir. Çünkü Allah: "O'na gözler erişemez O ise bütün gözleri ihata eder..." (el-En'âm: 103) buyurur. Yine sana Muhammed'in gaybı bilir olduğunu kim tahdîs ederse, muhakkak o da yalan söylemiştir. Çünkü Yüce Allah: "De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah 'tan başka kimse bilmez..." (en-Neml: 65) buyuruyor, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7471-) Bize Yûnus, ibn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah kıyâmet günü bütün yer tabakalarını kudret kabzasıyle tutar, gökleri de sağ eli içine dürer, büker de sonra (mahşer halkına): İşte (kâinatta hakîkî) Melik benim! Hani yeryüzünün melikleri nerede? diye hitâb eder". ez-Zubeydî, İbnu Musâfir, İshâk ibnu Yahya; yani bu dördü ez-Zuhrî'den; o da Ebû Seleme'den bu hadîsin benzerini söylemişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: Melikin-nâsi... = İnsanların Meliki... En-nâs: Kavli Bâbı
7472-) Bize Hüseyin el-Muallim tahdîs etti. Bana Abdullah ibnu Bureyde, Yahya ibn Ya'mer'den; o da Ibn Abbâs (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle duâ ederdi: bi-izzetike’llezî lâ ilahe illâ ente lâyemûtu ve’l-cinnu ve’l-insu yemûtûne(Allah'ım, Sen'in izzetine sığınırım, Sen o kudret sahibisin ki, Sen'den başka ibâdet edilecek ma'bûd yoktur, yalnız Sen varsın! Ve Sen ebedî hayât sahibisin. Halbuki cinn ve ins -görülen ve görülmeyen bütün varlıklar- ölürler)".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7473-) Bize Şu'be, Katâde'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti Ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehennemin içine kâfirler devamlı atılır durur". şöyle dedi: Bana Halîfe ibn Hayyât söyledi: Bana Yezîd ibn Zuray' tahdîs etti: Bana Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten ve (yine bana Yezîd ibn Zuray' ile) Mu'temir ibn Süleyman'dan; o, şöyle demiştir: Ben babam Süleyman'dan işittim; o da Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik'ten ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehennemin içine kâfirler atılır durur. Cehennem de: Daha ziyâde var mı? der. Nihayet Âlemlerin Rabbi ona ayağını koyacak da cehennem, bâzısı bâzısına toplanıp, dürülecek. Sonra cehennem: Yâ Rabb! Sen 'in izzetine ve keremine yemîn ederim ki, yeter, yeter! diyecek. Ve cennet ise (içine girenlerle) devamlı artıp büyüyecek, nihayet Allah onun (boşluğunu doldurmak) için yeniden birtakım halk yaratıp da bunları kalan cennet fazlalığında iskân edecektir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7474-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin şöyle duâ eder idi: lekel-hamdu, Ente Rabbu's-Semâvâti ve'l-Ardu, Leke'l-hamdu, Ente kayyımu's-semâvâti ve’l-Ardu, Kavluke'l-hakku ve va'duke'l-hakku, ve likaauke hakkun. Ve'l-cennetu hakkun ve'n-nâru hakkun ve's-sâatu hakkun. leke eslemtu, ve bike âmentu, ve aleyke tevekkeltu, Ve ileyke enebtu, ve bike hâsemtu, ve ileyke hâkemtu, Feğfîrli mâ kaddemtu, ve mâ ahhartu, ve esrartu, ve a’lentu. Ente ilâhî lâ ilahe lî ğayruke!) Allah! Hamd ancak Sana mahsûstur. Sen göklerin ve Yer’in Rabbisin. Hamd ancak Sana mahsûstur. Gökleri ve Yer'i tedbîr edip ayakta tutan Sen'sin. Sen'in sözün haktır, va'din haktır. Sana kavuşmak haktır. Cennet haktır, cehennem haktır. Kıyâmetin kopması haktır! Allah! Yalnız Sana teslîm oldum, yalnız Sana îmân ettim. Yalnız Sana güvenip dayandım. Yalnız Sana döndüm. Yalnız Sen'in burhanına dayanarak mücâdele ettim. Aramızda yalnız Sen'i hakem kıldım. Evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum bütün günâhlarımı mağfiret eyle! Sen benim ilâhımsın. Sen'den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur!)". Sabit ibn Muhammed tahdîs etti. Bize Sufyân es-Sevrî, bu sened ve metinle tahdîs etti. Ve bunda "Ancak Sen 'sin ve ancak Sen'in sözün haktır" demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: O, Gökleri Ve Yeri Hakk İle Yaratandır... El-enâm: İbrâhîm: En-nahl: El-ankebût: Ez-zumer: El-câsiye: Et-teğâbun: Kavli Bâbı
7475-) el-A'meş de Temîm ibn Seleme'den; o da Urve ibnu'z-Zubeyr'den söyledi ki, Âişe (r. anha): İşitmesi bütün sesleri ihata eden Allah'a hamd olsun! Yüce Allah, Peygamberi üzerine "Zevci hakkında seninle direşip duran, Allah'a da şikâyet etmekte olan kadının sözünü Allah dinlemiştir. sizin konuşmanızı zâten işitiyordu. Çünkü Allah hakkıyle işitici, kemâliyle görücüdür" (el-Mücâdile: 1) âyetini indirdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: Ve Kânellâhu Semîan Basîran - Allah Hakkıyle İşitici, Kemâliyle Görücüdür En-nisâ: 134,kavli Bâbı