Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
2550-)
Amr ibn Dînâr şöyle dedi: Ben Câbir ibn Abdillah'tan işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ka'b ibn'l-Eşref(i öldürmek) için kim hazırdır? Çünkü o, Allah'a ve Rasûlü'ne eza etmiştir" buyurdu. ibn Mesleme: Ben hâzırım, dedi. Muhammed ibn Mesleme, Ka'b'a vardı ve: Biz, senin bize bir vesk yahut iki vesk ödünç (hurma) vermeni istedik, dedi. Ka'b onlara: Kadınlarınızı bana rehin edin, dedi. Muhammed ve arkadaşları: Sen bugün Arab'ın en güzel erkeği iken, biz sana kadınlarımızı nasıl rehin edebiliriz! dediler. Öyle ise bana oğullarınızı rehin verin, dedi. Oğullarımızı nasıl rehin ederiz? Sonra bunların biri hakkında "Biri iki deve yükü hurmaya rehin olundu!" diye sövülür ki, bu bize ebedî bir ardır. Lâkin biz sana silâhımızı zırhımızı rehin edelim, dediler. -Sufyân ibn Uyeyne: Silâhı kasdediyor, demiştir-, kabul ederek) kendisine gelmesi için İbn Mesleme'ye va'de, yâni zaman ta'yîn etti... Sonunda onlar İbnu'l-Eşref i öldürdüler. Sonra Peygamber'e gelip haber verdiler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Silâhın Rehnedilmesi Bâbı
2551-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Rehin, nafakası mukaabilinde binilir. Sağım hayvanı da rehin olduğu zaman nafakası mukaabilinde sütü içilir" buyururdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Bâb: Rehin Edilen Hayvan, Binilir Ve Sağılır
2552-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: hayvanı rehin olduğu zaman yemi verilmekle binilir. Sağım hayvanı rehin olduğu zaman, onun sütü de yemi verilerek içilir. Hulâsa rehin edilen hayvanın nafakası, ona binen ve sütünü içen kimse üzerine vâcibdir”
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Bâb: Rehin Edilen Hayvan, Binilir Ve Sağılır
2553-)
Âişe (r. anha):Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir Yahudi'den hububat satın aldı ve kendi zırhını o Yahudi'ye rehin etti, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Yahudilerin Ve Diğerlerinin Yanında Rehin Etme Bâbı
2554-)
İbn Ebî Muleyke şöyle demiştir: Ben ibn Abbâs'a bir mektûb yazıp sordum. O da bana: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Yemin etmek da'vâya âiddir" diye hükmetti, cevâbını yazdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Bâb: Rehin Veren, Rehin Alan Ve Bunun Benzeri Kimseler İhtilâf Ettikleri Zaman Beyyine Davacıya, Yemîn İse Davalıya Ait Olur.
2555-)
Ebû Vâil şöyle dedi: Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) bir mecliste: Her kim bir malı hakk etmek için kendisi yalancı olarak, yalan bir yemîn üzerine and içerse, Allah kendisine öfkeli olduğu hâlde Allah'a kavuşur. Allah bunun tasdikini de indirmiştir, dedi ve sonra şu âyeti okudu: Allah'a olan ahitlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar; Onlar için âhirette hiçbir nasip yoktur. Allah kıyâmet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azâb vardır"(Âlu İmrân: 77).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Bâb: Rehin Veren, Rehin Alan Ve Bunun Benzeri Kimseler İhtilâf Ettikleri Zaman Beyyine Davacıya, Yemîn İse Davalıya Ait Olur.
2556-)
Sonra Eş'as ibn Kays bulunduğu yerden çıkıp bizim yanımıza geldi de: Ebû Abdirrahmân size ne tahdîs ediyor? dedi. Râvî dedi ki: Biz onunla konuştuk. Râvî dedi ki: Eş'as: Ebû Abdirrahmân doğru söyledi. Yemîn olsun ki, bu âyet benim hakkımda indirildi. Benimle bir adam arasında bir kuyu hakkında bir çekişme vardı. Rasûlüllah'a muhakeme olduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şahidin yahut onun yemini" buyurdu. Ben: O takdirde bu zât(doğru, eğri) aldırmayarak yemîn eder, dedim. üzerine Rasûlüllah: “Her kim yemininde fâcir (yani yalancı) olduğu hâlde yemini ile bir malı hakk etmek için yalan bir yeminle yemin ederse, Allah'a, kendisine öfke edici hâlde kavuşur"buyurdu. bunun tasdikini de indirdi. SonraRasûlüllah bu Âlu İmrân: 77. âyetini sonuna kadar okudu: "Hakikat, Allah'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar; Onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyâmet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz- Onlar için pek acıklı bir azâb vardır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'r-rehn
Konu: Bâb: Rehin Veren, Rehin Alan Ve Bunun Benzeri Kimseler İhtilâf Ettikleri Zaman Beyyine Davacıya, Yemîn İse Davalıya Ait Olur.
2557-)
Bana Alî ibn Hüseyn Zeyne'l-Âbidîn'in dostu olan Saîd ibnu Mercâne tahdîs edip şöyle dedi: Alî ibn Hüseyin dedi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) bana şunu söyledi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Her kim bir müslümân kişiyi kölelikten âzâd ederse (hürriyetine kavuşturursa) Allah, o âzâd edilenin her uzvuna mukaabil âzâd eden adamın uzuvlarını ateşten âzâd eder". senedle) Saîd ibn Mercâne şöyle dedi: Ben bir kerre Ebû Hureyre'nin bu hadîsini dostum Alî ibn Hüseyin (Zeyne'l-Âbidîn)'e götürdüm.Alî ibn Hüseyin hemen kendisine âid olan bir köleyi kastedip, onu hürriyete kavuşturdu. Halbuki vaktiyle Abdullah ibn Ca'fer ibn Ebî Tâlib, Alî ibn Hüseyin'e bu köle mukaabilinde on bin dirhem yahut bin dînâr vermişti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Hürriyete Kavuşturma Ve Bunun Fazileti Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
2558-)
Ebû Zerr (radıyallahü anh) şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Hangi amel daha faziletlidir? Diye sordum. Peygamber: "Allah'a îmân etmek ve Allah yolunda cihâd eylemek" buyurdu. Esîr veya kölelerin hangisi(ni âzâd etmek) daha faziletlidir? diye sordum. "Bahâca en yüksek ve sahibleri yanında en iyi olandır" buyurdu. Köle âzâd edemez isem? diye sordum. Peygamber: "Fakir veya ailesinden ayrı olana yardım edersin, yahud da beceriksiz, iş bilmez kimseye iş yapıverirsin" buyurdu. Ben: Eğer bu yardımı da yapamaz isem? dedim. Peygamber: "Şerr(in)den insanları serbest bırakırsın! Şübhesiz bu da kendi nefsine sadaka yapmakta olduğun bir sadakadır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Kölelerin Hangisi Nin Hürriyete Kavuşturulması Daha Faziletlidir?
2559-)
Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) güneş tutulması hâdisesinde köleleri hürriyete kavuşturmayı emretti, demiştir. Bu hadîsi ed-Derâverdî'den; o da Hişâm'dan senediyle rivayet etmekte Alî ibnu’l-Medînî, Mûsâ ibn Mes'ûd'a mutâbaat etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Güneş Tutulmasında Yakıcı Rüzgârlar, Zelzeleler Gibi Diğer İlâhî Âyetler Sırasında Köleleri Hürriyete Kavuşturmanın Müstehâb Olması Bâbı
2560-)
Buradaki senedle yine Esma bintu Ebî Bekr(radıyallahü anh): Bizler ay tutulması sırasında(da) köle âzâd etmekle emrolunurduk, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Güneş Tutulmasında Yakıcı Rüzgârlar, Zelzeleler Gibi Diğer İlâhî Âyetler Sırasında Köleleri Hürriyete Kavuşturmanın Müstehâb Olması Bâbı
2561-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh)'den, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "iki kişi arasında ortak olan bir köleyi âzâd eden, eğer zengin ise kölenin kıymeti ta'yin olunur, sonra kölenin tamâmı hürriyete kavuşturulur” buyurmuştur,.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahıs İki Kişi Arasında Ortak Bir Köleyi Âzâd Ettiği Yahut Ortaklar Arasındaki Bir Dişi Köleyi Âzâd Ettiği Zaman?
2562-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den (o, şöyle demiştir):Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir köledeki hissesini bağışlayıp âzâd eder ve kölenin, geri kalan değerine ulaşacak derecede bir malı bulunursa, o pay için köleye âdilce bir kıymet konulur da o payını âzâd eden, diğer ortakların hisselerini verir ve onun hesabına köle hürriyetine kavuşup âzâd olur. Şayet hissesini ilk âzâd edenin diğer ortakların hisselerini ödeyecek malı bulunmazsa, köleden âzâdladığı hissesi âzâd olmuştur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahıs İki Kişi Arasında Ortak Bir Köleyi Âzâd Ettiği Yahut Ortaklar Arasındaki Bir Dişi Köleyi Âzâd Ettiği Zaman?
2563-)
İbn Omer (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir köledeki payını bağışlayıp âzâd eder ve o kölenin, bütün bedeline yetişecek bir malı bulunursa, o kölenin tamamen hürriyete kavuşturulması bu zâtın üzerine vâcibdir. Eğer bu zâtın böyle bir malı yoksa köleye hissesini âzâd edenin huzurunda kölenin âdil surette kıymeti takdir olunur da o köleden bu zâtın âzâd ettiği pay kadarı âzâd edilmiş olur". Müsedded tahdîs edip şöyle dedi: Bize Bişr, Ubeydullah'tan tahdîs etti. Müsedded, zikrolunan bu isnâdla bu hadîsi kısaca getirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahıs İki Kişi Arasında Ortak Bir Köleyi Âzâd Ettiği Yahut Ortaklar Arasındaki Bir Dişi Köleyi Âzâd Ettiği Zaman?
2565-)
Bize Hammâd, Eyyûb'dan; o da Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim bir memlûkteki kendi payını yahut bir abddeki kendi hissesini bağışlayıp âzâd eder ve kendisinin de bu kölenin âdil surette ta'yin edilecek kıymetine ulaşacak kadar malı varsa, bu köle hürriyete kavuşmuştur" buyurmuştur. dedi ki: "Eğer bu zâtın böyle bir malı yoksa artık o köleden bu kişinin âzâdladığı hissesi âzâd olur". Eyyûb es-Sahtıyânî: Bu malsızın hükmü, Nâfi'in kendinden söylediği bir şey mi, yahut hadîse dâhil bir şey mi; bilmiyorum, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahıs İki Kişi Arasında Ortak Bir Köleyi Âzâd Ettiği Yahut Ortaklar Arasındaki Bir Dişi Köleyi Âzâd Ettiği Zaman?
2566-)
Bize Mûsâ ibnu Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Bana Nafi', ibn Omer (radıyallahü anh) 'den haber verdi ki, İbn Omer, ortaklar arasında ortak bulunacak erkek köle yahut kadın köle hakkında fetva verir idi de şöyle derdi: Ortaklardan biri köleden olan kendi payını âzâd ederse, bu kölenin tamamen âzâd edilmesi şu takdirde onun üzerine vâcib olmuştur: Şöyle ki: Bu âzâd edenin, ortakların hisselerine yetecek kadar malı bulunduğu zaman, bu âzâd edenin malından âdil surette bir kıymet takdiri yapılır (yani diğerlerinin payları hesâb ve ta'yîn olunur) da diğer ortakların payları kendilerine ödenir ve hürriyete kavuşturulan kölenin yolu boşaltılır. İbnu Omer, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere haber veriyordu. hadîse el-Leys ibn Sa'd, İbnu Ebî Zi'b, Mağâzi sahibi Mu-hammed ibn İshâk, Cuveyriye ibn Esma, Yahya ibn Saîd, İsmâîl ibn Umeyye de Nâfi'den; o da İbn Omer'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere muhtasar olarak rivayet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahıs İki Kişi Arasında Ortak Bir Köleyi Âzâd Ettiği Yahut Ortaklar Arasındaki Bir Dişi Köleyi Âzâd Ettiği Zaman?
2567-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim bir köleden bir hisse bağışlayıp âzâd ederse..." buyurdu. Saîd (ibn Muserhed), Katâde'den; o da en-Nadr ibnu Enes'ten; o da Beşîr ibnu Nehîkin'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Her kim bir memlûkteki bir payı yahut hisseyi bağışlayıp âzâd eder ve kendine âid bir malı da bulunursa, (diğer hisseleri bu şahıs kendi malından ödemek yoluyla) bu kölenin kölelikten tamâmiyle kurtulması bu kimse üzerine vâcibdir. Şayet bu hissesini bağışlayanın malı yoksa, kölenin âdil surette kıymeti takdir olunur ve (diğer ortağın hissesini kazanması için), üzerine meşakkat olmayacak şekilde çalıştırılır". hadîsi Katâde'den rivayet etmesinde Saîd ibn Ebî Arûbe'ye Haccâc ibnu Haccâc, Ebân ibn Yezîd ve Mûsâ ibnu Halef mutâbaat etmişlerdir. Bu hadîsi Şu'be ibnu'l-Haccâc kısaltmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahıs Kendi Malı Olmadığı Hâlde Bir Köledeki Hissesini Bağışlayıp Âzâd Ederse, Bu Köle, Hürriyeti Satın Alma Akdinde Olduğu Gibi, Kendisine Meşakkat Verilmeksizin Çalıştırılır.
2569-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah benim sebebimle ümmetim ferdlerinin gönüllerinin sessizce konuşup düşündüğü yaramaz hâtıraları -kul onları işlemediği veya söylemediği müddetçe- affeylemiştir" buyurdu. ibn Vakkaas el-Leysî şöyle demiştir: Ben Omer ibnu'l-Hattâb(radıyallahü anh)'dan işittim; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Amellerin (kıymeti) ancak niyete göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan odur. Her kimin hicreti Allah'a ve Rasûlü'ne yönelik ise, hicreti Allah'a ve Rasûlü 'ne varıcıdır. Artık nail olacağı bir dünyâ veya evleneceği bir kadından dolayı hicret etmiş kimsenin hicreti (Allah'ın ve Rasûlü'nün rızâsına değil), hicretinin sebebi olan şeye varıcıdır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Kul Âzâd Etmek, Kadın Boşamak Ve Benzeri İşlerde Yanılma Ve Unutma Nın Hükmü Bâbı.
2571-)
Ebû Hureyre, kölesiyle beraber İslâm'a girmek isteyerek (Yemen'den Medine'ye) yönelip gelirken, bu iki yolcudan her biri yolu şaşırıp birbirinden ayrı düşmüştü. Bundan sonra (günün birinde) Ebû Hureyre Peygamber'in beraberinde oturduğu sırada, köle çıkageldi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hemen: "Yâ Ebâ Hureyre! Şu kölendir. Sana gelmiştir" buyurdu. Hureyre de: (Yâ Rasûlallah!) Ben de seni şâhid yapıyorum ki, o köle muhakkak(Allah için) hürdür, dedi ve içinde Medine'ye ulaştığı vakti söylerken şu beyti inşâd etti: leyleten min tulihâ ve anâiha alâ ennehâ min dâreti'l-küfri necceti(Ey sefer gecesi! Uzunluğundan, yorgunluk ve meşakkatinden Allah'a sığınırım. Maamâfîh bu meşakkatli uzun gece küfür yurdundan beni kurtarmıştır.)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Adam Kendi Kölesi İçin, Onu Hürriyete Kavuşturmaya Niyet Ederek O Allah İçin Hürdür Dediği Zaman Bu Sahihtir. Ve Hürriyete Kavuşturmada Şâhid Getirme.
2572-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (islâm'a girmek isteyerek) Medine'ye Peygamber'in huzuruna geldiğim zaman(yolda söylediğim) şu şiiri inşâd ettim: leyleten min tûlihâ ve anâihâ Ala ennehâ min dâreti'l-küfri necceti. Hureyre dedi ki: Bana âid olan bir köle yolda benden kaçmıştı. Ebû Hureyre dedi ki: Peygamber'in huzuruna geldiğim zaman O'nunla İslâm üzerine bey'atlaştım. Ben Peygamber'in yanında bulunduğum sırada ansızın o köle çıkageldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen bana hitaben: "Yâ Ebâ Hureyre! Şu senin kölendir!" buyurdu. Ben de: O, Allah rızâsı için hürrdür, dedim ve o köleyi âzâd eyledim. Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: Ebû Kurayb, Ebû Usâme'den yaptığı rivayetinde: ("O, Allah rızâsı içindir" dedi de) "Hürrdür" sözünü söylemedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Adam Kendi Kölesi İçin, Onu Hürriyete Kavuşturmaya Niyet Ederek O Allah İçin Hürdür Dediği Zaman Bu Sahihtir. Ve Hürriyete Kavuşturmada Şâhid Getirme.
2573-)
Bize İbrâhîm ibn Humeyd, İsmail'den; o da Kays'tan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ebû Hureyre (radıyallahü anh) İslâm'a girmek isteyerek kölesiyle birlikte Medine'ye yönelip gelirken, bu iki yolcudan her biri yolu şaşırıp kendi yol arkadaşından ayrı düştü. Hadîsin gerisi yukarıda geçen lâfız iledir. Sonunda da: Muhakkak ben seni şâhid yapıyorum ki, o köle Allah içindir, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Adam Kendi Kölesi İçin, Onu Hürriyete Kavuşturmaya Niyet Ederek O Allah İçin Hürdür Dediği Zaman Bu Sahihtir. Ve Hürriyete Kavuşturmada Şâhid Getirme.
2574-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe ibn Ebî Vakkaas, kardeşi Sa'd ibn Ebî Vakkaas'a, Zem'a'nın cariyesinin oğlu Abdurrahmân'ı kendisine almasını vasıyyet etmiş ve Utbe: O çocuk benim oğlumdur, demiş. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) fetih zamânı Mekke'ye gelince Sa'd (ibn Ebî Vakkaas), Zem'a'nın cariyesinin oğlunu yakaladı ve onu Rasûlüllah'a getirdi. Beraberinde (Sevde'nin erkek kardeşi) Abd ibn Zem'a'yı da getirdi. Sa'd: Yâ Rasûlallah! Bu kardeşim Utbe'nin oğludur. O bana bu çocuğun kendi oğlu olduğuna ahid vermiştir, dedi. üzerine Abd ibn Zem'a da: Yâ Rasûlallah! Bu çocuk benim kardeşimdir. (Bâbam) Zem'a'nın cariyesinin oğludur. Onun döşeği üzerinde kendi cariyesinden doğmuştur, dedi. Zem'a'nın cariyesinin oğluna baktı. Gördü ki o çocuk, Utbe'ye insanların en çok benzeyenidir. Akabinde Rasûlüllah, o çocuk kendi Bâbasının döşeği üzerinde doğduğu için: Abdu'bne Zem'a! Bu (Abdurrâhmân) senin (kardeşin)dir" buyurdu. Rasûlüllah, nesebi da'vâ konusu olan bu çocuğun yüzce Utbe'ye benzediğini gördüğünden: "Yâ Sevdetu binte Zem'ate! Sen (bundan sonra) bu Abdurrahmân'dan perdelen!" buyurdu. Sevde o zaman Peygamber'in zevcesi idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Çocuk Anası Nın Hükmü Bâbı
2575-)
Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Ensâr cemâatinden bir adam, kendisine âid olan bir köleyi "Ben öldükten sonra hürsün" deyip, müdebber olarak âzâd etmişti. (Sonra bu zât fakir düştü ve bu kölenin bedeline muhtâc oldu.) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o köleyi çağırdı, akabinde o köleyi Nuaym ibn Abdillah satın aldı. (Peygamber parayı o muhtâc sahâbîye verdi.) Bu köle birinci yılda öldü, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Hürriyeti Sahibinin Ölümüne Bağlanmış Müdebber Kölenin Satılıp Alınması Bâbı
2576-)
Bana Abdullah ibnu Dînâr, haber verip şöyle dedi: Ben İbn Omer (radıyallahü anh) 'den işittim: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) velânın alınıp satılmasını ve hibe edilmesini nehyetti, diyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Velânın Âzâd Edenin Âzâd Edilene Mîrâsçı Olma Hakkının Satılması Ve Hibe Edilmesinin Hükmü Bâbı
2577-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Berîre'yi satın aldım. Eski sâhibleri onun velâsının kendilerine âid olması şartını ileri sürdüler. Ben bunu Peygamber'e zikrettim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sen Berîre'yi satın alıp âzâd eyle! Çünkü velâ, basılıp damgalanmış gümüş parayı verene âiddir" buyurdu. de Berîre'yi âzâd ettim. Akabinde Peygamber, Berîre'yi çağırdı da onu(henüz köle bulunan kocası Mugîs'ten) muhayyer kıldı. Berîre bu muhayyer kılınması üzerine: Eğer kocam bana şöyle şöyle verse bile, ben onun yanında sabit olmazdım, dedi de, kendi nefsini tercih etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Velânın Âzâd Edenin Âzâd Edilene Mîrâsçı Olma Hakkının Satılması Ve Hibe Edilmesinin Hükmü Bâbı
2578-)
Enes (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir: Ensâr'dan bir takım kimseler Rasûlüllah'tan izin istediler ve: Bize izin ver de kız kardeşimizin oğlu Abbâs lehine, kendini esirlikten kurtaracak olan fidyesini ona terk edelim, dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onun fidyesinden bir tek dirhemi de terk etmeyeceksiniz" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Adamın Kardeşi Yahut Amcası Müşrik Bulunup Da Esîr Alındığı Zaman, Fidye Verilip Esirlikten Kurtarılır Mı?
2579-)
Hişâm şöyle dedi: Bana Bâbam Urvetu'bnu'z - Zubeyr şöyle haber verdi: Hakîm ibn Hızâm (radıyallahü anh) Câhiliyet zamanında yüz tane köle âzâdlamış ve yüz tane(kurbanlık) deve sevk etmişti. Müslüman olunca da(hacc mevsiminde) yüz tane kurbanlık deve sevk etmiş ve yüz tane köle âzâd eylemiştir. Hakîm söyledi ki: Ben Rasûlüllah'a sorup şöyle dedim: Yâ Rasûlallah! Birtakım şeyler hakkında re'yini bana söyler misin? Ben Câhiliyet devrinde(sadaka, köle âzâd etme gibi) birtakım işler yapıyor ve bunlarla taabbüd ediyordum, yânı bunlarla insanlara hayır ve iyilik yapmayı, Allah'a da yakınlık kazanmayı istiyordum (Bunlarda benim için bir ecir ve sevâb var mıdır? Dedim). dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sen, senin lehine geçmiş olan hayırlar üzerine müslümân "oldun" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Müşrikin Âzâd Etmesi Nin Hükmü Bâbı
2580-)
İbnu Şihâb şöyle demiştir: Urve şöyle zikretti: Mervan ibnu'l-Hakem ile el-Mısver ibn Mahrame, Zuhrî'ye şöyle haber vermişlerdir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Huneyn seferinde- kendisine Hevâzin hey'eti geldiği ve ondan mallarını ve esirlerini geri vermesini istedikleri zaman ayağa kalktı da şöyle buyurdu: "Şüphesiz benim beraberimde şu görmekte olduğunuz insanlar vardır. Bana sözün en sevimlisi, en doğrusudur. Şimdi siz iki taifenin birini tercih ediniz: Ya malı, ya da esirlerinizi. Ben onların temsilci hey'eti gelir diye esirlerin taksimini geri bırakmış idim". Peygamber Tâif'ten (Cı'râne'ye) döndüğü zaman on bu kadar gece Hevâzin hey'etinin gelmesini beklemiş idi. Hevâzin hey'etine, Peygamber'in onlara ancak iki şıkktan birini geri vereceği apaçık belli olunca, onlar: hakkında bir tefsir şöyledir: Biz esirlerimizin geri verilmesi şıkkını seçiyoruz, dediler. üzerine Peygamber insanların içinde ayağa kalktı, akabinde Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyle övdü. Sonra "Amma ba'du (أَمَّا بَعْدُ = Sözün bundan sonrası)" hitâb faslını söyleyerek şu hutbeyi yaptı: " (Sahâbîlerim!) Şu Hevâzin hey'eti kardeşleriniz tevbe ediciler olarak bize geldiler. Ben de (hısımlarımın payı olan) esirleri kendilerine geri vermemi uygun gördüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız vererek) kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeyi severse, bunu yapsın! Sizden her kim de kendi hissesi üzerine (bağlı) kalmak (karşılıksız vermemek) arzu ederse (bu bedeli) biz ona Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından veririz. Bu kanâatle de böyle yapsın!'' buyurdu. üzerine halk (hep birden): Peygamber'in hatırı için Hevâzin reislerine esirlerini vermekle memnun oluruz, dediler. Peygamber: "Şimdi biz sizden esirini vermeye razı olan kimseleri, rızâsı olmayanlardan bilip ayırt edemiyoruz. Haydi, siz gidiniz de muvafakat emrinizi iş bilir nakipleriniz bize yükseltsinler!" buyurdu. yerlerine döndüler. Kabilelerin iş bilir arifleri, kabileleri halkıyla konuştular. Sonra Peygamber'in yanına dönüp her biri kavminin esirleri geri vermekten memnun olduklarını ve Peygamber'e bu iş için izin verdiklerini haber verdiler. ez-Zuhrî: Hevâzin esirlerinden bize ulaşan işte budur, demiştir. Enes şöyle dedi: Abbâs, Peygamber'e hitaben: Ben kendim için fidye verdim, Akîl için de fidye verdim, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Arabdan Esîr Alarak Köleye Mâlik Olup Da Bunu Hibe Eden, Satan, Onunla Cinsî Münâsebet Yapan, Fidyesini Veren Ve Çoluk Çocuğu Esîr Alan Kimse Bâbı
2581-)
Bize İbnu Avn haber verip şöyle dedi: Ben Nâfi'e mektûb yazdım. O da bana şunu yazdı: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Medine'yi basmak isteyen- Mustalık oğulları üzerine gece baskını yaptı. Onlar gafil bulunuyorlardı. Yaylım hayvanları da subaşında sulanıyordu. Peygamber onların kıtale girişenlerini öldürdü, zürriyetlerini esir etti. Peygamber o gün Cuveyriye'ye de nail oldu. Nâfi' (mektubunda): Bu hadîsi bana Abdullah ibn Omer tahdîs etmiştir; kendisi bu orduda idi, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Arabdan Esîr Alarak Köleye Mâlik Olup Da Bunu Hibe Eden, Satan, Onunla Cinsî Münâsebet Yapan, Fidyesini Veren Ve Çoluk Çocuğu Esîr Alan Kimse Bâbı
2582-)
Abdullah ibnu Muhayrîz şöyle dedi: Ben Ebû Saîd Hudri (radıyallahü anh)'yi gördüm de kendisine azli (yâni cinsî yaklaşmada meniyi dışarıya akıtmanın dînî hükmünü) sordum. O da şöyle dedi: Biz Rasûlüllah'ın maiyyetinde Mustalık oğulları gazasına çıktık. Sonunda bizlere Arab esirlerinden birer esîr düştü. Bu sırada kadınlara çok iştihâ ve arzu hissetmiştik; bekârlık bizlere şiddetli olmuştu. (Çocuk olup da satışa mâni' olmasın diye) cinsî yaklaşmada azl yapmak istiyorduk. Ve azlin hükmünü Rasülullah'tan sorduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Azli yapmamanız sizin üzerinize bir be's değildir. Kıyâmet gününe kadar (İlâhî ilimde) var olacağı mukadder olan her insan, muhakkak var olacaktır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Arabdan Esîr Alarak Köleye Mâlik Olup Da Bunu Hibe Eden, Satan, Onunla Cinsî Münâsebet Yapan, Fidyesini Veren Ve Çoluk Çocuğu Esîr Alan Kimse Bâbı
2583-)
Burada iki senedle gelen hadîste Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Benû Temîm kabilesi hakkında Rasûlüllah'tan şu üç sözü söylerken işittiğim zamandan beri, Benû Temîm kabilesini sevmekte devam ediyorum: Rasülullah: "Temîmîler ümmetimin Deccâl'a karşı en şiddetli olan bir sınıfıdır" buyuruyordu. Benû Temîm'in zekât malları gelmişti. Bunun üzerine Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu mallar kavmimizin sadakalarıdır" buyurdu. Âişe’nin yanında Benû Temîm kabîlesinden esir bir kadın vardı. Rasülullah, Âişe'ye: "Bu esîr kadını âzâd et! Çünkü o İsmâîl neslindendir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Arabdan Esîr Alarak Köleye Mâlik Olup Da Bunu Hibe Eden, Satan, Onunla Cinsî Münâsebet Yapan, Fidyesini Veren Ve Çoluk Çocuğu Esîr Alan Kimse Bâbı
2584-)
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kendisi köle bir kıza mâlik olup da onun ihtiyâçlarına harcama yapan -diğer bir rivayette: Ona ilim öğreten- ona ihsan edip güzelleştiren, sonra da onu hürriyete kavuşturan ve onunla evlenen kimsenin iki ecri vardır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Cariyesini Güzel Edeblendiren Ve Ona İlim Öğreten Kimsenin Fazileti Bâbı
2585-)
Bize Vâsıl el-Ahdeb tahdîs edip şöyle dedi: Ben el- Ma'rûr ibn Suveyd'den işittim; şöyle dedi: Ben Ebû Zerr el-Gıfârî(radıyallahü anh)'yi -Rebeze'de- kendi üzerinde bir hülle, kölesinin üzerinde de bir hülle olduğu hâlde gördüm. Biz Ebû Zerr'e, kölesine de kendi elbisesinden giydirmesini sorduk. Ebû Zerr şöyle dedi: Ben(bir kerre) bir adamla sövüştüm(onu anasından dolayı ayıpladım).O da beni Peygamber'e şikâyet etti. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Sen onu anasından dolayı ayıpladın mı?" buyurdu ve sonra şunları söyledi: "Şübhesiz sizin kardeşleriniz, sizin hizmetçilerinizdir, Allah onları sizin ellerinizin altına (yani mülk ve kudretinizin altına) koymuştur. Her kimin eli altında kardeşi bulunursa, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Ve onlara güçleri yetmeyecek (zahmetli) işler yüklemeyiniz. Şayet onlara zahmet verecek işler yüklerseniz, onlara yardım ediniz".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Peygâmber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Köleler Sizin Kardeşlerinizdir. Onun İçin Onlara Yemekte Olduğunuz Yemeklerden Yediriniz Kavli Bâbı
2586-)
İbn Omer (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Köle efendisine doğru ve iyi iş yaptığı ve Rabb'inin ibâdetini de güzel yerine getirdiği zaman, bu köle için iki ecir vardır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Rabbinin İbâdetini Güzel Yaptığı, Efendisine De Doğru Ve İyi İş Yaptığı Zaman Böyle Kölenin Ecri Bâbı
2587-)
Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Her kimin kendine âid bir köle kadını olur da o, bu köle kadını eğitir ve eğitimini güzel yapar, onu hürriyete kavuşturur ve onunla evlenirse, işte böyle kimsenin iki ecri vardır. Hem Allah'ın hakkını, hem de efendilerinin hakkını eda edip yerine getiren herhangi köle için de iki ecir vardır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Rabbinin İbâdetini Güzel Yaptığı, Efendisine De Doğru Ve İyi İş Yaptığı Zaman Böyle Kölenin Ecri Bâbı
2588-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Ben Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den işittim; şöyle diyordu: Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Salih olan memlûk kul için iki ecir vardır". (Ebû Hureyre şöyle dedi): "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, eğer Allah yolunda cihâd etmek, hacc yapmak ve anama itaat ve iyilik etmek olmasaydı, muhakkak köle olduğum hâlde ölmemi arzu ederdim".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Rabbinin İbâdetini Güzel Yaptığı, Efendisine De Doğru Ve İyi İş Yaptığı Zaman Böyle Kölenin Ecri Bâbı
2589-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Rabb'inin ibâdetini güzel yapmakta ve efendisi için de iyilik ve doğrulukla iş yapmakta olan her birinize ne mutlu" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Rabbinin İbâdetini Güzel Yaptığı, Efendisine De Doğru Ve İyi İş Yaptığı Zaman Böyle Kölenin Ecri Bâbı
2590-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh)'den: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kul efendisine iyilik ve doğrulukla hizmet eder ve Rabb'inin ibâdetini de güzel yaptığı zaman onun ecri iki kat olur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köleye Karşı Büyüklenmenin Kerîhliği Ve İnsanın Kendi Kölesine Kulum, Cariyem Demesinin Hükmü Bâbı
2591-)
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)'dan: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Rabb'inin ibâdetini güzel yapmakta ve üzerinde hak, nasihat, tâat vazifesi bulunan efendisine de bu vazifelerini tam yerine getirtmekte bulunan kölenin de iki ecri vardır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köleye Karşı Büyüklenmenin Kerîhliği Ve İnsanın Kendi Kölesine Kulum, Cariyem Demesinin Hükmü Bâbı
2592-)
Bize Ma'mer (ibn Râşid), Hemmâm ibn Münebbih'ten haber verdi ki, o, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'yiPeygamber'den hadîs söylerken işitmiştir. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin herhangi biriniz (kölesine): Rabb'ini doyur, Rabb'ine abdest aldır, Rabb 'ine su içir! Diye hitâb etmesin. Köle de: Efendim, velî ni'metim! desin. Yine sizin herhangi biriniz (kölesine): Kulum, cariyem! Demesin. Fakat: Yiğidim, kızım, oğlum! Diye hitâb etsin".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köleye Karşı Büyüklenmenin Kerîhliği Ve İnsanın Kendi Kölesine Kulum, Cariyem Demesinin Hükmü Bâbı
2593-)
İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Her kim köleden olan payını âzâd eder ve kendisinin kölenin kıymetine ulaşacak derecede malı da varsa, kölenin âdil suretle kıymeti ta'yîn olunur da köle onun malından hürriyete kavuşturulur. Şayet âzâd edenin malı yoksa köleden âzâd ettiği hissesini âzâd etmiş olur”
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köleye Karşı Büyüklenmenin Kerîhliği Ve İnsanın Kendi Kölesine Kulum, Cariyem Demesinin Hükmü Bâbı
2594-)
Bana Nâfi', Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her birerleriniz birer çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur. İnsanlar üzerinde bulunan devlet başkanı da bir çobandır ve o da idaresinde bulunan insanlardan sorumludur. Erkek insan da ev halkı üzerinde bir çobandır ve o da ev halkından sorumludur. Kadın da kocasının evi ve çocukları üzerinde bir çobandır; o da bunlardan sorumludur.(Hizmetçi)kul da efendisinin malı üzerinde bir çobandır ve o da bundan sorumludur. Dikkat edin! Her birerleriniz çoban ve her birerleriniz kendi eli ve idaresi altındakilerden sorumludur"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köleye Karşı Büyüklenmenin Kerîhliği Ve İnsanın Kendi Kölesine Kulum, Cariyem Demesinin Hükmü Bâbı
2595-)
ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Ubeydullah tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre'den ve Zeyd ibn Hâlid (radıyallahü anh)'den işittim.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir câriye zina ettiği zaman onu kamçılayın. Sonra yine zina ettiğinde onu yine kamçılayın. Sonra yine zina ettiğinde ona yine kamçılama cezası uygulayın. Üçüncüde yahut dördüncüde o cariyeyi kıldan örülmüş bir ip bahasıyla de olsa satınız!"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köleye Karşı Büyüklenmenin Kerîhliği Ve İnsanın Kendi Kölesine Kulum, Cariyem Demesinin Hükmü Bâbı
2596-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh), Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in şu hadîsini söylemiştir: "Sizden birinize, hizmetçisi yemeğini getirdiği zaman eğer hizmetçiyi beraberinde oturtmazsa, efendi hizmetçisine bir yahut iki lokma veya bir yahut iki çiğnem sunsun. Çünkü o yemeğin yapılıp hazırlanması işini bu hizmetçi üzerine almıştır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Bir Şahsa Hizmetçisi Yemeğini Getirdiği Zaman Onun Da Yemesi İçin Beraberinde Oturtsun
2597-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh), Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiştir: "Her birerleriniz birer çobandır ve elinin altındakilerin lâyıkıyla korunmasından sorumludur. Devlet başkanı da bir çobandır ve idaresi altındakilerden sorumludur. Erkek de ailesi içinde bir çobandır; o da idaresinde olanlardan sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir çobandır; o da idaresi altındakilerin iyi korunmasından sorumludur. Hizmetçi de efendisinin malında bir çobandır; o da elinin altındaki emânetlerden sorumludur". Omer dedi ki; Ben bunları Peygamber'den işittim. Bir de Peygamber'in şöyle buyurduğunu zannediyorum: "İnsan babasına âid malda da bir çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur. Böylece her birerleriniz çoban ve her birerleriniz güttüklerinden sorumludur"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: Köle, Efendisinin Malında Bir Çobandır; Peygamber ; Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Malı Efendiye Nisbet Etti
2598-)
Burada ayrı ayrı iki senedle Ebû Hureyre'den getirilen bu hadîste Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Sizden biriniz (îcâb-ı hâlinde)dövdüğü zaman yüze vurmaktan sakınsın" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ıtk (köleyi...)
Konu: İnsan Köleyi Dövdüğünde Yüzüne Vurmaktan Sakınsın.
2599-)
Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Urve şöyle dedi: Âişe şöyle dedi: Berîre, kitâbet bedeli hakkında yardım istemek için Âişe'ye geldi. Berîre'nin üzerinde beş sene içinde taksitlere ayrılmış beş ûkıyye borç vardı. Âişe bu hususta arzu duyarak, Berîre'ye: Re'yini bana haber ver! Ben senin sâhiblerine bu beş ûkıyye’yi bir defada saysam, sâhiblerin seni satarlar mı? Ve velâlık hakkın bana âid olmak üzere seni âzâd edeyim, dedi. Berîre sâhiblerine gitti ve bu teklifi onlara arzetti. Onlar: Hayır (seni satmayız), ancak velâ bize âid olursa (satmayı kabul ederiz), dediler. Âişe dedi ki: Ben Rasûlüllah’ın huzuruna girdim ve onların dediğini kendisine söyledim.Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'ye: "Sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyete kavuştur. Şüphesiz velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturanındır" buyurdu. Rasûlüllah hutbe yapmak üzere ayağa kalktı, (Allah'a hamd ve övgü yaptıktan sonra) şöyle buyurdu: "Bir takım adamlara ne oluyor ki, Allah'ın Kitabı'nda olmayan bir takım şartlar ileri sürüyorlar! Her kim Allah'ın Kitabı'nda bulunmayan bir şartla şart kılarsa, o şart bâtıldır; hükümsüzdür. Allah'ın şartı (ve kaanûnu) daha haklı ve daha kuvvetlidir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-mükâteb
Konu: Hürriyetini Satın Alma Yazışması Yapılmış Olan Kölesine Zina İftirası Yapan Kimsenin Günâhı Bâbı
2600-)
Bize el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti. Urve'ye de Âişe şöyle haber vermiştir: Berîre kitabet bedeli hakkında yardım istemek için Âişe'ye gelmişti. Berîre kitabet bedelinden (o güne kadar) birşey ödememişti. Âişe, Berîre'ye: Sen efendilerine dön, eğer velân bana âid olmak üzere senin adına kitabet bedelini (bir defada) ödememi arzu ederlerse, öyle yapayım, dedi. bu teklîfi efendilerine bildirdi. Fakat onlar kabul etmediler ve: Âişe kitabet bedelini senin adına hasbî olarak (yani sevabını gözeterek) vermek isterse, velân bize âid olmak üzere versin! dediler. bunu Rasûlüllah'a arzetti..Bunun üzerine Rasûlüllah, Âişe'ye "Sen Berîre'yi satın al, sonra hürriyete kavuştur. Velâ da muhakkak surette hürriyete kavuşturan kimseye âiddir" buyurdu. dedi ki: Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkıp şu hitabeyi yaptı: "Bir takım insanlara ne oluyor ki, onlar Allah'ın Kitabı'nda olmayan bir takım şartları şart kılıyorlar! Kim Allah'ın Kitâbı'nda (hükmünde) bulunmayan bir şartı şart kılarsa, eğer o kimse bunu yüz kerre şart kılsa da onun hükmü yoktur. Allah’ın şartı daha hakk ve daha sağlamdır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-mükâteb
Konu: Mukâtebin Şartlarından Caiz Olanlar Ve Allahın Kitâbında Olmayan Bir Şartı Şart Kılan Kimse Bâbı.
2601-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Mü'minlerin annesi Âişe (r.anha) köle bir kızı sâhiblerinden satın alıp, onu hürriyete kavuşturmak istedi. O köle kızın sâhibleri: Biz bu kızı, onun velâ hakkı bize âid olmak üzere (sana satarız), dediler. aleyhi ve sellem): "Onların ileri sürdükleri bu şart, senin velâ hakkına mâni' olamaz. Çünkü velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye âiddir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-mükâteb
Konu: Mukâtebin Şartlarından Caiz Olanlar Ve Allahın Kitâbında Olmayan Bir Şartı Şart Kılan Kimse Bâbı.
2602-)
Âişe (r.anha) şöyle dedi: Berîre geldi ve: Ben sâhiblerimle her bir yılda bir ûkıyye vermek şartıyle dokuz ûkıyye üzerine hürriyetimi satın alma yazışması(mukavelesi) yaptım; bu sebeple bana yardım et, dedi. Berîre'ye hitaben: Eğer sâhiblerin, velâ hakkı benim olmak üzere, benim bu bedeli kendilerine bir defada peşin olarak vermemi ve seni hürriyete kavuşturmamı isterlerse, öyle yaparım, dedi. Berîre sahihlerine gitti(teklifi bildirdi). Onlar bunu Berîre'ye karşı kabul etmediler. Berîre, Âişe'ye gelip şöyle dedi: Ben bu teklîfi onlara arz ettim. Onlar velâ hakkı kendilerine âid olmadıkça kabul etmemekte direttiler, dedi. dedi ki:) Rasûlüllah bunu işitti de benden sordu. Ben de kendisine haber verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Velâyı onlara şart ederek Berîre'yi (satın) al ve hürriyete kavuştur. Çünkü velâ, ancak hürriyete kavuşturana âiddir" buyurdu. dedi ki: Akabinde Rasûlüllah insanlar içinde ayağa kalktı. Allah'a hamd edip sena eyledi. Sonra "Amma ba'du"deyip şunları söyledi: "Sizden bir takım adamlara ne oluyor ki, onlar Allah'ın Kitâbı'nda olmayan bir takım şartları şart kılıyorlar! Allah'ın Kitabında bulunmayan (ona muhalif olan) herhangi bir şart, yüz defa şart kılınmış olsa da, o bâtıldır; hükümsüzdür, Allah'ın hükmü uyulmaya (ona aykırı olan şartlardan) daha haklıdır ve Allah'ın şartı en sağlamdır. Sizden bir takım adamlara ne oluyor ki, onlardan herhangi biri: Yâ Fulân! Velâ benim olmak üzere âzâd eyle, diyor? Hiç şüphesiz velâ hakkı, hürriyete kavuşturanındır"'.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-mükâteb
Konu: Hürriyetini Satın Alma Yazışmasına Bağlanmış Kölenin Yardım Araması Ve Bu Yardımı İnsanlardan İstemesi Bâbı