Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

3814-)  (Abdurrahmân ibn Avf'ın oğlu) Ebû Seleme şöyle demiştir: Âişe (r.anha) şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün: "Yâ Âişe! Şu (yanımdaki) Cibril'dir, sana selâm ediyor" buyurdu. de: Selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketleri onun üzerine de olsun! Benim göremediğim Cibril'i Sen görüyorsun, dedim. bu son sözü ile Rasûlüllah'ı kasdediyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3815-) Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Erkeklerden birçoğu (fazilette) kemâle ulaştı. Halbuki kadınlardan İmrân kızı Meryem ile Fir'avn 'in kadını Âsiye'den başkası kemâle ermedi. Ümmetimin kadınlarına karşı Âişe'nin fazileti de tirit aşının diğer yemeklere karşı fazileti gibidir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3816-) Abdullah ibnu Abdirrahmân, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle derken işitmiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim: "Âişe'nin diğer kadınlara karşı fazileti, tirit aşının diğer yemeklere karşı fazileti gibidir" buyuruyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3817-)  İbnu Avn, el-Kaasım ibn Muhammed'den şöyle tahdîs etmiştir: Âişe hasta oldu. İbnu Abbâs ona hasta ziyaretine geldi de: Ey Mü'minlerin Anası, sen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekr'in, senden Önce varıp cennette hazırladıkları güzel bir makaama gideceksin (ne mutlu sana! Artık endîşe etme, ferah ol)! Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3817-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Mina'da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde iken Ay ikiye bölündü de Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Şâhid olunuz!" buyurdu. Ve Ay'dan bir parça Hıra Dağı tarafına gitti. Müslim ibn Subayh da Mesrûk'tan; o da Abdullah ibn Mes'ûd'dan: Ay Mekke'de ikiye bölündü, diye söylemiştir. hadîsi Ebû Ma'mer'den rivayette İbrâhîm en-Nahaî'ye Muhammed ibn Müslim de İbn Ebî Necîh'ten; o da Mucâhid ibn Cebr'den; o da Ebû Ma'mer'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd'dan senediyle rivayet etmekte mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ayın İkiye Bölünmesi Bâbı
3818-) Şu'be, el-Hakem ibn Uteybe'den tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Ben Ebû Vâil'den işittim, şöyle dedi: Alî ibn Ebî Tâlib, Ammâr ibn Yâsir ile kendi oğlu Hasen'i Kûfeliler'in Alî tarafına yardımlarını istemeleri için Kûfe'ye gönderdiği zaman, Ammâr bir hutbe yapıp, bunda: Ben kesin surette biliyorum ki, Aişe dünyâda ve âhirette Peygamber'in zevcesidir. Lâkin Allah sizleri, kendi hükmüne mi, yahut Âişe'ye mi tâbi' olacaksınız diye imtihan etmektedir, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3819-) Âişe (r.anha)'den: Kendisi, kızkardeşi Esmâ'dan ariyet bir gerdanlık almıştı. Sonra bu gerdanlık bir seferde kayboldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sahâbîlerinden bâzı kimseleri -ki Useyd ibn Hudayr da bunlar arasında idi- onu aramağa gönderdi. Onlara bu sırada namaz vakti erişti. Su bulamadıkları için abdestsiz olarak namaz kıldılar. Peygamber'e geldikleri zaman bunu kendisine arzettiler. İşte bu vak'a üzerine Teyemmüm Âyeti (el-Mâide: 6) inmiştir. Bunun üzerine Useyd ibn Hudayr, Âişe'ye: Allah seni hayır ile mükâfatlandırsın. Vallâhî senin başına (hoşlanmadığın) hiçbir iş gelmez ki, Allah onda senin için de, müslümânlar için de bir hayır bulundurmasın, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3820-) Urve ibnu'z-Zubeyr'den (şöyle demiştir): Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat sebebi olan hastalığı içinde, kadınlarının nevbetlerinde dolaşmayı ve Âişe'nin evinde olmayı şiddetle arzu ederek: "Yarın ben nerede olacağım? Yarın ben nerede olacağım?" demeğe başladı. dedi ki:) Âişe: Benim nevbet günüm olunca, Peygamber (bu sözü söylemez) sükût ederdi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3821-) Urve ibnu'z-Zubeyr şöyle demiştir: İnsanlar Peygamber'e takdim edecekleri hediyelerini Âişe'nin nevbeti gününde vermeyi kasdederlerdi. Âişe şöyle dedi: Kadın arkadaşlarım(bundan gayrete gelerek) Ümmü Seleme'nin yanında toplandılar da: Ey Ümmü Seleme, şübhesiz biliyorsun ki, insanlar hediyelerini Âişe'nin nevbeti gününde getirmeye çalışıyorlar. Halbuki bizler de Âişe'nin hayır istemekte olduğu gibi hayır istemekteyiz. Binâenaleyh sen Rasûlüllah'a söyle de, O, insanlara hediyelerini kadınlarından kimin yanında bulunur ve kimlerin nevbet günlerini dolaşırsa, orada vermelerini emretsin! dediler. dedi ki: Ümmü Seleme diğer kadınların kendisine söylediklerini nevbetinde Peygamber'e zikretti. Ümmü Seleme dedi ki: Ben bunu Peygamber'e zikrettim, O benden yüz çevirdi. Sonra benim nevbetimde bana geldiğinde kendisine bunu yine zikrettim, benden yine yüz çevirdi. Üçüncü nevbetim de geldiği zaman bunu kendisine yine söyledim. Bu defa bana: "Yâ Ümme Seleme, Âişe hakkında bana eziyet etme. Çünkü şu bir hakikattir ki, vallahi Âişe'den başka sizden hiçbir kadının örtüsü altında bulunduğum hâlde bana vahiy inmedi" buyurdu. hadîsin daha uzun bir rivayeti Hibe Kitabı, "Hibenin kabulü bâbı"nda geçmişti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili Ashâbi'n-nebî
Konu: Âişe R.anhanin Fadlı Bâbı
3822-) Gaylân ibn Cerîr tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Enes'e: Reyin nedir: Siz Medineliler, Kur'ân'da gelmezden önce Ensâr adiyle anılır mıydınız, yoksa Ensâr adını size Allah mı vermiştir? Diye sordum. Evet, bu adı bize Allah verdi, dedi. şöyle demiştir: Biz Basra'da Enes'in yanına girerdik de, o bize Ensâr'ın menkabelerini, hazır bulundukları harb yerlerini tahdîs ederdi. Enes, bana yahut Ezd kabilesinden bir adama yönelip gelirdi de bana yahut o Ezdli'ye hitaben Ensâr'ı kastederek: Senin kavmin Ensâr şu gün, şu gün, şu gün, şu gün bu işleri yaptı, derdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr In Menkabeleri
3823-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Buâs günü, Allah'ın kendi Rasûlü için hazırladığı bir gündür. Bunun üzerine(yani bu muharebenin neticesi üzerine) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret edip gelmiştir. bir hâl üzerine ki, hicret sırasında Evs ve Hazrecliler'in cemiyetleri dağılmış, hayırlıları ve önde gelenleri öldürülmüş ve yaralanmışlardı. İşte onların bu perişanlıkları üzerine Allah muhariplerin İslâm camiasına girmeleri için bu günü Rasûlü'ne önden hazırlamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr In Menkabeleri
3824-) Ebu't-Teyyâh şöyle demiştir: Ben Enes (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Mekke'nin fethi günü Rasûlüllah, yeni müslümân olan Kureyş büyüklerinden her birine(gönüllerini Müslümanlığa alıştırmak için Huneyn ve Hevâzin ganimet mallarından yüzer deve gibi, Ensâr'ın nail olmadığı) bol pay vermişti. Ensâr'dan bâzı kimseler bunu görünce, sebebini ve hikmetini anlamayarak: Vallahi şu işe muhakkak hayret edilir: Kılıçlarımız henüz Kureyş kanı damlatırken, kazandığımız ganimetlerimiz Kureyş eşrafına geri döndürülüyor, dediler. bu sözleri Peygamber'e ulaşınca, Ensâr'ı da'vet etti. Enes dedi ki: Peygamber onlara: "Sizden bana erişen sözler nedir?" diye bunun mâhiyetini sordu. da yalan söylemez olduklarından: Sana erişen bu sözleri biz söyledik, dediler. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de: "Diğer insanlar aldıkları ganimet mallarıyla evlerine dönüp giderlerken, sizler de Allah'ın Rasûlü ile evlerinize dönüp gitmenizden razı olmaz mısınız? Eğer Ensâr bir dere veya dağ yoluna girseler, muhakkak ben Ensâr'ın dere yoluna yahut dağ yoluna girerdim" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr In Menkabeleri
3825-) Bize Şu'be, Muhammed ibn Ziyâd'dan tahdîs etti ki, Ebû Hureyre(radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; yahut da Ebû'l-Kaasım(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Ensâr bir dere yoluna yahut bir dağ yoluna girselerdi, muhakkak ben Ensâr'la beraber onların vâdisinin içine girerdim. Eğer hicret (dînî bir emir ve ibâdet) olmasaydı, ben muhakkak Ensâr'dan bir kişi olurdum". sonunda râvî Ebû Hureyre: Rasûlüllah bu sözüyle haksızlık etmemiştir. Babam anam O'na feda olsun! Çünkü Ensâr, Rasûlüllah'ı barındırdılar ve O'na yardım ettiler, demiş yahut başka bir kelime daha söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Eğer Hicret Olmasaydı, Muhakkak Ben Ensârdan Olurdum Sözü Bâbı
3826-)  İbrâhîm ibn Abdirrahmân ibn Avf(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Medine'ye geldikleri zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdurrahmân ibn Avf ile Sa'd ibnu'r-Rabî' arasında kardeşlik kurdu. Sa'd ibnu'r-Rabî', Abdurrahmân'a hitaben: Ben mal yönünden Ensâr'ın en zenginiyim. Malımı iki kısma böleyim. Benim iki kadınım var. Bak düşün! Onlardan hangisi senin hoşuna giderse onun ismini bana şöyle de ben onu boşayayım. Boşayacağım o kadının iddeti geçince sen onunla evlenirsin, dedi. ibn Avf da Sa'd'a: Allah ehlini ve malını sana mübarek eylesin! Ticâret yapılan çarşınız nerde? Dedi. üzerine ona Kaynukaa oğulları çarşısına delâlet ettiler. Artık Abdurrahmân o çarşıdan her dönüşünde beraberinde muhakkak keş ve yağdan bir fazlalıkla döndü. Sonra her sabah ticâret için o çarşıya gitmeye devam etti. Sonra bir gün kendisinde(zifafa girenlere mahsûs) zağferân eseri olduğu hâlde, Peygamber ziyarete geldi. Peygamber: "Hâlin sânın nedir?" diye sordu. Abdurrahmân: Evlendim, dedi. Peygamber: "Kadına ne kadar mehr verdin?" dedi. Abdurrahmân: Altından bir çekirdek yahut bir çekirdek (beş dirhem) ağırlığında altın verdim, dedi. İbrâhîm ibn Sa'd şekkli söylemiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Muhâcirlerle Ensâr Arasında Kardeşlik Kurması Bâbı
3826-) Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan(o şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Necâşî üzerine cenaze namazı kıldı, bizi de kendi arkasında saff yaptı. Ben ikinci yahut üçüncü saffta idim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Habeş Hükümdarı Necâşînin Ölümü Bâbı
3827-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Abdurrahmân ibn Avf Medine'ye bizim yanımıza geldi. Rasûlüllah onunla Sa'd ibnu'r-Rabî' arasında kardeşlik akdi yaptı. Bu Sa'd, malı çok bir zât idi. Sa'd, Abdurrahmân'a: Ensâr, benim malca en zengini olduğumu bilmişlerdir. Ben malımı benimle senin aranda ikiye taksim edeceğim. Benim iki tane kadınım vardır. Bak düşün! Onlardan hangisi senin hoşuna giderse, ben onu boşayacağım da o kadın iddetten çıkıp evlenmesi halâl olunca, sen onunla evlen, dedi. Sa'd'a: Allah sana ehlin hakkında bereket ihsan eylesin! Dedi. Abdurrahmân o günlerde çarşıdan muhakkak yağdan, keşten bir miktâr şey kazanmadan dönmedi. Çok geçmedi. Nihayet Abdurrahmân, üzerine sarı koku bulaşmış olduğu hâlde Rasûlüllah'a (ziyarete) geldi. Rasûlüllah ona: "Senin hâlin nedir (evlendin mi?)" diye sordu. Abdurrahmân: Ben Ensâr'dan bir kadınla evlendim, dedi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "O kadın hakkında ne kadar mehr sevkettin?" dedi. Oda: Altından bir çekirdek ağırlığı yahut altından bir çekirdek verdim, dedi. üzerine Rasûlüllah: "Bir koyunla olsun düğün aşı yap" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Muhâcirlerle Ensâr Arasında Kardeşlik Kurması Bâbı
3827-) Bize Saîd İbnü Mînâ tahdîs etti ki, Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Habeş Hükümdarı Necâşî Ashame üzerine cenaze namazı kıldı da dört tekbîr aldı, demiştir. Yezîd ibn Harun'a mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Habeş Hükümdarı Necâşînin Ölümü Bâbı
3828-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ensâr, Peygamber'e: Hurmalıklarımızı bizimle Muhacirler arasında taksim et, dediler. aleyhi ve sellem): "Hayır, taksim etmem" buyurdu. Ensâr, Muhâcirler'e: (Terbiye ve sulama) işlerini sizler yükleniniz de hurma mahsûlünde bizlere ortak olunuz, dediler. Ensâr'a: (Peygamber'den gelen bu emri) işittik ve itaat ettik, dediler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Muhâcirlerle Ensâr Arasında Kardeşlik Kurması Bâbı
3829-) Bize Haccâc ibn Minhâl tahdîs etti. Bize Şu'be, tahdîs edip şöyle dedi: Bana Adiyy ibnu Sabit haber verip şöyle dedi: Ben el-Berâ (radıyallahü anh)'dan işittim, şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) den işittim -yahut el-Berâ: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ki onları ancak mü'min olan sever ve yine onlara ancak münâfık olan kimse buğz edip kin tutar. Her kim Ensâr'ı severse Allah da onu sever, her kim de Ensâr'a buğz ederse, Allah da ona buğz eder".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensârı Sevmek Îmândandır Bâbı
3830-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): " (Kâmil) îmânın alâmeti Ensâr'a sevgi, münafıklığın alâmeti de Ensâr'a buğz etmektir" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensârı Sevmek Îmândandır Bâbı
3831-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kerresinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) birtakım kadınlar ve çocukları karşıdan gelirlerken -râvî: Düğün aşından gelirlerken dediğini sanıyorum, demiştir- gördü de ayağa kalkıp dikelerek: "Allah şâhid olsun ki, sizler bana insanların en sevimlilerindensiniz" buyurdu ve bu sözü üç kerre tekrarladı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ensâra Hitaben: Sizler Bana İnsanların En Sevimlilerindensiniz Sözü Bâbı
3832-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kerresinde Ensâr'dan bir kadın, kendi çocuğu ile beraber Rasûlüllah'a geldi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) onunla konuştu. Sonra Rasülullah iki kerre: "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, siz Ensâr cemâati bana insanların en sevimlilerisiniz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ensâra Hitaben: Sizler Bana İnsanların En Sevimlilerindensiniz Sözü Bâbı
3833-) Zeyd ibn Erkam (radıyallahü anh)'dan (şöyle demiştir): Ensâr, Peygamber'e hitaben: Her peygamberin tâbi'leri (kendi sünnetine uyan sahâbîleri) vardır. Biz de bütün kanâatimizle Sana uymuşuzdur. Bunun için bizim tâbi'lerimizi bizden (bizim seviyemizde kimseler) kılmasını Allah'a duâ ediver, dediler. üzerine Peygamber onların dilekleri için duâ etti. Râvî Amr ibn Murre dedi ki: Ben bu hadîsi İbnu Ebî Leylâ'ya naklettim de o: Bunu Zeyd ibn Erkam söyledi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâra Tâbi Olanlar Bâbı
3834-) Amr ibnu Murre tahdîs edip şöyle demiştir: Ben, Ensâr'dan bir adam olan Ebû Hamza'dan işittim (şöyle dedi): Ensâr, Peygamber'e hitaben: Her kavmin tâbi'leri vardır. Biz de bütün kanâatimizle Sana uymuşuzdur. Binâenaleyh bizim tâbi'lerimizi de bizden kılmasını Allah'a duâ ediver, dediler. aleyhi ve sellem): "Yâ Allah! Ensâr'ın tâbi'lerini kendilerinden kıl (yani onlara uyan kimseler kıl)" diye duâ etti. Amr dedi ki: Ben bu hadîsi ibnu Ebî Leylâ'ya zikrettim. O: Bunu Zeyd söylemiştir, dedi. Râvî Şu'be: Ben Ibnu Ebî Leylâ'nın Zeyd sözünün, Zeyd ibn Erkam olduğunu zannediyorum, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâra Tâbi Olanlar Bâbı
3835-) Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Ben Katâde'den işittim; o da Enes ibn Mâlik'ten ki, Ebû Useyd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ensâr yurtlarının hayırlısı Neccâr oğullaradır. Sonra Abdu'l Eşhel oğulları, sonra el-Hâris ibn Hazrec oğulları, sonra Sâide oğulları'dır. Ve Ensâr yurtlarının hepsinde hayır vardır" buyurdu. (ibn Ubâde): Ben Peygamber'in muhakkak bâzı Ensâr kabilelerini bizden daha faziletli kılmış olduğunu düşünüyorum, dedi. Kendisine: Peygamber sizi birçok Ensâr kabileleri üzerine faziletli kılmıştır, denildi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr Yurtlarının Fadlı Bâbı
3836-) Ve Abdussamed şöyle dedi: Bize Şu'be tahdîs etti: Bize Katâde tahdîs edip: Ben Enes'ten işittim, dedi. Ebû Useyd de Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den bu hadîsi söyledi. Ve râvî bu hadîste Sa'd ibnu Ubâde diye ismi tam söyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr Yurtlarının Fadlı Bâbı
3837-) Ebû Seleme (ibn Abdirrahmân ibn Avf) şöyle demiştir: Bana Ebû Useyd haber verdi ki, kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den:"Ensâr'ın hayırlısı -yahut da şöyle buyurdu: Ensâr yurtlarının hayırlısı-Neccâr oğulları, Abdu'l-Eşhel oğulları, el-Hâris oğulları, Sâide oğulları'dır" buyururken işitmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr Yurtlarının Fadlı Bâbı
3838-) Bana Amr ibnu Yahya, Abbâs ibnu Sehl’den; o da Ebû Humeyd es-Sâidî'den tahdîs etti ki; Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şübhesiz Ensâr yurtlarının hayırlısı, Neccâr oğulları yurdudur. Sonra Abdu'l-Eşhel oğulları yurdu, sonra el-Hâris oğulları yurdu, sonra Sâide oğulları yurdudur. Ve Ensâr yurtlarının hepsinde hayır vardır". Humeyd dedi ki:) Sonra biz (Sâide oğulları kabîlesinin başkanı) Sa'd ibnu Ubâde'ye kavuştuk. (Arkadaşımız) Ebû Useyd, Sa'd ibn Ubâde'ye: Görmedin mi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr'ın bir kısmını öbürlerinden daha hayırlı kıldı; biz Sâide oğulları'nı da hayırlılıkta sonuncu yaptı, dedi. da hemen Peygamber'e yetişti de: Yâ Rasûlallah! Ensâr yurtlan hayırlılık tertibiyle sayıldı da biz (Sâide oğulları) sonuncu kılındık, dedi. "Hayırlılardan olmanız size kâfî değil midir?" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ensâr Yurtlarının Fadlı Bâbı
3839-) Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Ben Katâde'den işittim; o da Enes ibn Mâlik'ten; o da Useyd ibn Hudayr'den: Ensâr'dan bir kişi: Yâ Rasûlallah! Fulân kimseyi me'mûr ta'yîn ettiğin gibi, beni de zekât âmili veya bir yere vâlî ta'yîn etmez misin? Dedi. cevaben: " (Ey Ensâr cemâati!) Benden sonra yakında sizler (böyle dünyâ işlerinde) başkalarının size tercih edildiği zamana kavuşacaksınız. Bununla beraber sizler havuz başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber’in Ensâra Hitaben: Sizler Havuz Başında Bana Kavuşuncaya Kadar Sabrediniz Sözü Bâbı
3840-)  Hişâm ibn Zeyd şöyle demiştir: Ben'Enes ibn Malik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr'a: "Şübhesiz sizler benden sonra yakında başkalarının sizlere tercih edildiği zamana kavuşacaksınız. Bununla beraber siz bana kavuşuncaya kadar sabrediniz. Sizin bana kavuşma yeriniz (Kevser) havuzudur".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber’in Ensâra Hitaben: Sizler Havuz Başında Bana Kavuşuncaya Kadar Sabrediniz Sözü Bâbı
3840-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb bintu Cahş ile gerdeğe girdi de ekmek ve etle düğün aşı yaptı. Ben konukları yemeğe da'vetçi olarak gönderildim. Da'vetlilerden bir takım geliyor ve yemek yiyip gidiyorlardı. Sonra bir takım daha geliyor, onlar da yiyorlar ve çıkıp gidiyorlardı. Ben çağıracağım kimseyi bulamayıncaya kadar cemâatin hepsini da'vet ettim. (davetlilerden kimsenin kalmadığını ve hepsinin yemek yiyip gittiklerini anlayınca): Ey Allah'ın Peygamber'i, artık ben da'vet edeceğim hiçbir kimse bulamıyorum, dedim. "Yemek sofranızı kaldırınız!" buyurdu. sırada da'vetlilerden üç grup, yemekten sonra gitmeyip evin içinde oturmuş konuşuyorlardı. Peygamber Âişe'nin odasına kadar gitti de: "es-Selâmu aleykum ehlel-beyti ve Rahmetullâhi (Selâm ve Allah'ın rahmeti üzerinize olsun ey ev halkı)" dedi. de: Selâm ve Allah'ın rahmeti Sen'in üzerine de olsun, ehlini nasıl buldun; Allah Sana mübarek eylesin! Dedi. sırasıyle kadınların hepsini dolaşıyor ve onlara Âişe'ye söylediği sözlerin benzerini söylüyor, onlar da Peygamber'e Âişe'nin söylediği gibi sözler söylüyorlardı. Bundan sonra Peygamber, Zeyneb'in evine döndü ve üç grup kişiyi hâlâ evde oturup konuşmaktalar buldu. Peygamber çok utangaç idi. Bu sebeble tekrar Âişe'nin odası tarafına çıkıp gitti. Nihayet o topluluğun çıkıp gittiklerini kendisine ben mi haber verdim, yahut başkası tarafından mı haber verildi bilmiyorum. Akabinde Peygamber döndü. Nihayet, ayağını kapının eşiğine koyunca, bir ayağı içeride, diğer ayağı dışarıda iken kendisiyle benim arama kapı perdesini sarkıtıp indirdi. Ve bu sırada Hicâb Âyeti indirildi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-ahzâb Sûresi
3841-) Bize Sufyân (ibn Uyeyne) tahdîs etti ki, Yahya ibn Saîd, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işitmiştir. Enes, Haccâc'ın zulmünden şikâyet etmek üzere Basra'dan Şam'a, el-Velîd'in yanına çıktığı zaman, Yahya da Enes'in beraberinde çıkmıştı. Şikâyet sırasında Enes ibn Mâlik kendisinin Ensâr'dan olması münâsebetiyle Velîd'e şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Bahreyn arazîsini kıt'a kıt'a ayırıp sahâbîlere dağıtmak üzere önce Ensâr'ı çağırdı. Ensâr feragat göstererek: Muhacir kardeşlerimize bunun benzerini bölüp taksim etmedikçe bize bir arazî kesip vermeyiniz, dediler. aleyhi ve sellem): "Madem ki(başkalarını kendinize tercîh ederek) almak istemiyorsunuz, şu hâlde Kevser havuzunda bana kavuşuncaya kadar sabrediniz! Çünkü şu muhakkak: Benden sonra yakında size, başkalarının tercîh edileceği bir zaman gelip isabet edecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber’in Ensâra Hitaben: Sizler Havuz Başında Bana Kavuşuncaya Kadar Sabrediniz Sözü Bâbı
3842-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Lâ ayşe illâ ay şu’l-âhire fe aslıhi 'l-ensâra ve 'l-muhâcirah (Âhiret yaşayışından başka yaşama yok, sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e iyilik ihsan eyle)" buyurdu. Enes'ten; o da Peygamber'den bunun benzerini rivayet etti, lâkin burada: "Ensâr'a mağfiret eyle" demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber’in: Ensâra Ve Muhâcirlere İyilik İhsan Eyle Duası Bâbı
3843-) Bize Şu'be, Humeyd et-TavîI'den tahdîs etti(o, şöyle demiştir): Ben Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Ensâr Hendek günü (toprak kazıp taşırlarken): bâyeu Muhammeden Ale'l-cihâdi mâhayînâ ebeden” ( Bizler yaşadığımız müddetçe dâima cihâd etmek üzere Muhammed'e bey'at edip söz vermiş kişileriz) diyorlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara cevâb vererek: "Allâhumme lâ ayşe illâ ayşu'l-âhireh Fe ekrimi'l-Ensâra ve’l-Muhâcireh!" (Yâ Rabb! Dirlik ve yaşamak ancak âhiret dirliğidir. Sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e ikram eyle!) buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber’in: Ensâra Ve Muhâcirlere İyilik İhsan Eyle Duası Bâbı
3844-) Sehl ibn Sa'd şöyle demiştir: Bizler hendek kazar ve oradan çıkan toprağı omuzlarımız üzerinde taşırken, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza geldi de: lâ ayşe illâ ayşu'l-âhireh Fa'ğfir lil-Muhâcirîne ve'l-Ensârı" (Yâ Rabb! Yaşama ancak âhiret yaşamasıdır.Sen Muhâcirler'e ve Ensâr'a mağfiret eyle) buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber’in: Ensâra Ve Muhâcirlere İyilik İhsan Eyle Duası Bâbı
3845-) Bize Abdullah ibn Dâvûd, FudayI ibn Gazvân'dan; o da Ebû Hâzım'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Bir kişi (Ebû Hureyre'nin kendisi)Peygamber'e geldi. Peygamber onu (doyurmak için) kadınlarına gönderdi. Kadınlar: Bizim yanımızda sudan başka birşey yoktur, dediler.Bunun üzerine Rasûlüllah, yanında bulunan kimselere hitaben: "Şu aç insanı kim yemeğine ortak kılar yahut bunu kim konuk eder?" buyurdu. biri: Ben konuklarım, dedi. o kimseyi eşinin yanına götürdü ve: Haydi Rasûlallah'ın konuğuna ikram et, dedi. Fakat kadın: Yanımızda çocuklarımın azığından başka birşey yoktur, dedi. O yemeğini hazırlayıp getir, ışığını yak, çocuklarını da uyut, dedi. da akşam yemeğini yemek istedikleri zaman yemeğini hazırladı, ışığını yaktı, çocuklarını da uyuttu. Sonra kalktı, kandili düzeltir gibi oynayıp söndürdü. Bu suretle karı koca kendilerini konuğa yemek yiyorlar gibi göstermeye başladılar. İkisi de aç gecelediler. Sabah olunca ev sahibi, Rasûlüllah'a gitti. Rasûlüllah onu görünce şöyle buyurdu: "Bu gece Allah güldü, yahut karı koca sizin güzel hareketinize hayret etti. Ve Allah şu âyeti indirdi: “Onlar kendilerinde fakirlik ve ihtiyâç olsa bile (onları) öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte murâdlarına erenler onların tâ kendileridir" (el-Haşr: 9).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Bâb
3846-)  Hişâm ibn Zeyd şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: (Peygamber'in ölüm hastalığı sırasında) Ebû Bekr ile Abbâs (radıyallahü anh), Ensâr toplantılarından bir meclise uğramışlardı. Ensâr orada ağlıyorlardı. Ebû Bekr veya Abbâs: Sizleri ağlatan nedir? Diye sordu. Ensâr: Peygamber'in bizimle beraber oturduğu zamanı hatırlayıp zikrettik (O'nu kaybedeceğimiz korkusuyla ağlıyoruz), dediler. Bekr yahut Abbâs, Peygamber'in yanına girdi ve O'na, Ensâr'ın bu üzüntülerini haber verdi. dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) başına bir kumaş kenârıyle bir çatkı çatmış olduğu hâlde mescide çıkıp minber üzerine yükseldi. Peygamber bu günden sonra bir daha minbere çıkmadı. Peygamber Allah'a hamd ve sena ettikten sonra: " (Sahâbîlerim!) Sizlere Ensâr'ı(onlara iyi muamele etmenizi) vasiyet ederim. Çünkü onlar benim cemâatim, sırdaşlarım, eminlerimdir. Onlar üzerlerine düşen yardım vazifesini yerine getirdiler. Şimdi (vazife karşılığındaki) hakları kalmıştır. Şu hâlde siz Ensâr'ın iyilik edenlerinden iyiliklerini kabul edin, (haddlerin dışında) kötülük edenlerin kusurlarından da vazgeçin (yânı affedin)” buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Ensârın İyilik Edenlerinden Kabul Edin, Kötülük Edenlerinin Kusurlarından Da Vazgeçin Sözü Bâbı
3847-)  Ben İkrime'den işittim, şöyle diyordu: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim, şöyle diyordu: Rasülullah(sallallahü aleyhi ve sellem) ölüm hastalığında üzerinde bir örtü ile ve örtüyü iki omuzu üzerine kıvırarak, başına da siyah bir kumaş parçası çatmış olduğu hâlde mescide çıktı ve nihayet minberin üzerine oturdu. Akabinde Allah'a hamd ve sena etti. Sonra "Amma ba'du" diye başladığı hutbesini şöyle sürdürdü: "Ey insanlar! Hiç şübhesiz müslümânlar çoğalıyor, fakat Ensâr (günden güne)azalıyor. Hattâ onlar yemek içinde tuz mesabesinde (azalmış) olurlar. Şu hâlde (ey Muhacirler!) sizden her kim -bir kimseye zarar verebilecek yahut yararı dokunacak- bir iş başına geçerse, Ensâr'ın iyilerinin iyiliklerini kabul etsin, kötülerinin kusurlarından vazgeçsin!

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Ensârın İyilik Edenlerinden Kabul Edin, Kötülük Edenlerinin Kusurlarından Da Vazgeçin Sözü Bâbı
3848-) Şu'be tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Katâde'den işittim, o da Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh)'ten ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ensâr benim samimî dostlarım, sırdaşlarım ve emînlerimdir. İnsanlar günden güne çoğalacaklar, Ensâr ise azalacaktır. Şu hâlde siz Ensâr'ın iyilik edenlerinden kabul edin, kötülük edenlerinin kusurlarından vazgeçin" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Ensârın İyilik Edenlerinden Kabul Edin, Kötülük Edenlerinin Kusurlarından Da Vazgeçin Sözü Bâbı
3849-)  Ebû İshâk şöyle demiştir: Ben el-Berâ(ibnu Âzib (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber'e ipek bir takım elbise hediye edildi. Sahâbîler o elbiseye elleriyle dokunmaya ve yumuşaklığına hayret etmeye başladılar. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler bu ipek elbisenin yumuşaklığına şaşıp hayret mi ediyorsunuz? (Allah'a yemîn ederim) Sa'd ibn Muâz'ın (cennetteki) mendilleri muhakkak bundan daha hayırlıdır -yahut daha yumuşaktır-" buyurdu. hadîsi Katâde ile ez-Zuhrî de rivayet ettiler. Onlar bunu Enes ibn Mâlik'ten işitmişlerdir. O da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Sad İbnu Muâz Radıyallahü Anhın Menkabeleri Bâbı
3850-) Ebü Avâne, el-A'meş'ten; o da Ebû SufyânTalha ibn Nâfi'den tahdîs etti ki, Câbir(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygam-ber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim: "Arş, Sa'd ibn Muâz'ın ölümü için titredi" buyuruyordu. Ve yine el-A'meş'ten (o, şöyle demiştir): Bize Ebû Salih, Câbir'den; o da Peygamber'den bu hadîsin benzerini tahdîs etti. Bir adam Câbir'e: el-Berâ ibn Âzib(Peygamber'in geçen sözünün ma'nâsı hakkında): Sa'd ibn Muâz'ın üzerinde taşındığı- serîr titredi diyor, dedi. Câbir de cevaben: Bu iki kabîle(yani Evs ve Hazrec) arasında kinler vardı. BenPeygamber'den işittim: "Rahmân'ın Arş'ı, Sa'd ibn Muâz'ın ölümü için titredi" buyuruyordu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Sad İbnu Muâz Radıyallahü Anhın Menkabeleri Bâbı
3851-) Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den(o şöyle demiştir): Kurayza oğulları'ndan birtakım insanlar Sa'd ibn Muâz'ın hükmüne boyun eğdiler de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd'a haber gönderdi. Sa'd bir merkeb üzerinde geldi. Sa'd (Kurayza oğulları muhasarasında namaz kılman) mescide yakın bir yere ulaşınca, Peygamber Ensâr'a hitaben: "Haydi hayırlınıza -yahut seyyidinize- ayağa kalkınız!" buyurdu. da Sa'd'a hitaben: "Yâ Sa'd! Şu Kurayza oğulları senin hükmüne razı oldular" buyurdu. Sa'd da: Ben onlar hakkında şu hükmü veriyorum: Onların harb edenleri öldürülür, kadınları ve çocukları da esîr edilir, dedi. "Sen Allah 'in hükmüne uygun yahut Melik'in hükmüne uygun hükmettin" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Sad İbnu Muâz Radıyallahü Anhın Menkabeleri Bâbı
3852-) Bize Katâde, Enes (radıyallahü anh)'ten şöyle haber verdi: İki zât bir karanlık gecede Peygamber'in yanından(evlerine doğru) çıktılar. Birden önlerinde bir nûr meydana geldi. Nihayet onlar birbirinden ayrıldıklarında o nûr da onlardan, herbiriyle beraber olmak üzere, ikiye ayrıldı. Ma'mer ibn Râşid, Sâbit'ten; o da Enes'ten: "Useyd ibn Hudayr ile Ensâr'dan bir adam" şeklinde söylemiştir. ibn Seleme de: Bize Sabit, Enes'ten "Useyd ibn Hudayr ile Abbâd ibn Bişr, Peygamber'in yanında idiler" diye haber verdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Useyd İbn Hudayr İle Abbâd İbn Bişr Radıyallahü Anhin Menkabeleri Bâbı
3853-) Şu'be ibnu'l-Haccâc, Amr ibn Murre'den; o da İbrahim en-Nahaî'den; o da Mesrûk'tan tahdîs etti ki, Abdullah ibn Amr(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim: "Kur'ân okumayı şu dört kişiden isteyiniz: Abdullah ibn Mes'ûd'dan, Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Sâlim'den, Ubeyy ibn Ka'b'dan, Muâz ibn Cebel'den" buyuruyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Muâz İbnu Cebel Radıyallahü Anhin Menkabeleri Bâbı
3854-)  Katâde tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim: Ebû Useyd şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ensâr mahallelerinin hayırlısı Neccâr oğulları'dır. Sonra Abdu'l-Eşhel oğulları'dır. Sonra el-Hâris ibnu'l-Hazrec oğulları'dır. Sonra Sâide oğulları'dır; Ensâr mahallelerinin hepsinde hayır vardır" buyurdu. bir kıdem sahibi olduğu hâlde Sa'd ibn Ubâde: Ben Rasûlüllah'ın, kabîlelerin bâzısını bizden daha faziletli kıldığını görüyorum, dedi. Kendisine: Rasûlüllah siz Sâide oğulları'na (burada zikredilmeyen Ensâr kabilelerinden) birçok insanlar üzerinde fazilet verdi, denildi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Sad İbnu Ubâde Radıyallahü Anhnin Menkabesi Bâbı
3855-) Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah ibn Amr'ın yanında Abdullah ibn Mes'ûd anıldı da, Abdullah ibn Amr hemen şöyle dedi: Bu Abdullah ibn Mes'ûd öyle bir adamdır ki, artık ben onu sevmekte devam edeceğim: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, o şöyle buyuruyordu: "Kur'ân okumayı dört kişiden alınız: Abdullah ibn Mes'ûd'dan -Rasûlüllah isimleri saymağa Abdullah ibn Mes'ûd'dan başladı-, Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Sâlim'den, Muâz ibn Cebel'den ve Ubeyy ibn Ka'b'dan". ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ubeyy ibn Ka'b'a: "Allah bana Lemyekunillezîne keferû Sûresi'ni muhakkak sana okumamı emretti" buyurdu. Ubeyy: Allah benim adımı(açıkça) andı mı? diye sordu. Peygamber: "Evet andı" diye tasdik etti. Enes: Bunun üzerine Ubeyy ibn Ka'b(sevincinden) ağladı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ubeyy İbnu Kab’ın Menkabeleri Bâbı
3857-) Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'ten (o şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Kur'ân'ı dört kimse ezberlemişti ki, bunların dördü de Ensâr'dandı: Ubeyy ibn Ka'b, Muâz ibn Cebel, Ebû Zeyd, Zeyd ibn Sabit. Katâde şöyle demiştir: Ben Enes'e: Ebû Zeyd kimdir? diye sordum. Enes: Amcalarımdan biridir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Zeyd İbn Sâbit Radıyallahü Anhin Menkabeleri Bâbı
3858-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir:(Medine'de) İslâm içinde ilk doğan çocuk Abdullah ibnu'z-Zubeyr'dir. Onu Peygamber'e getirdiler, Peygamber bir hurma aldı da onu çiğnem yaptı, sonra da onu çocuğun ağzının içine soktu.. Böylece çocuğun karnına ilk giren şey, Peygamber'in tükrüğüdür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Sahâbîlerinin Medineye Hicret Etmeleri Bâbı
3858-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Uhud günü askerler bozulup insanlar Peygamberin yanından dağıldığı sırada Ebû Talha, Peygamber'in önünde deriden kalkanını O'na siper yaparak sebat etmiş bulunuyordu. Ebû Talha usta bir atıcı idi, yayının kirişi sertti (oku hızlı giderdi). Uhud günü Ebû Talha (çok ok attığından) iki yahut üç yay kırıyordu. O gün Ebû Talha'nın yanından terkisi okla dolu olarak geçen her mücâhide Peygamber: "Terkindeki okları Ebû Talha'nın önüne boşalt" derdi. Peygamber düşman okçularına bakmak için ayağa kalktığında hemen Ebû Talha: Yâ Nebiyyallah! Babam, anam sana feda olsun, sakın yükselme! Düşman oklarından biri sana isabet etmesin! Benim göğsüm senin göğsünün önündedir (yani ona siperdir)! derdi. olsun ben Uhud günü Ebû Bekr'in kızı Âişe ile annem Ümmü Suleym'i (mücâhidler arasında) görmüşümdür: Bu iki kadın, elbiselerini çemremişlerdi. Ben onların bacaklarının halhallarını görüyordum. Bunlar arkalarında kırbalar naklediyorlar, çeviklikle su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına döküyorlardı. Kırbalar boşalınca sür'atle geri dönüp gelerek kırbaları dolduruyorlar, sonra gelip yaralı mücâhidlerin ağızlarına boşaltıyorlardı. Yemîn olsun yine Uhud günü Ebû Talha'nın elinden(düşmanın vurmalanyle) iki yahut üç kerre kılıç düşmüştü

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Ebû Talha Radıyallahü Anhnın Menkabeleri Bâbı
3859-) Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber'den (şimdi) yeryüzünde gezen hiçbir kimse için "Bu cennet ehlindendir" buyururken işitmedim. Ancak Abdullah ibn Selâm müstesnadır. Peygamber bu sözü Abdullah ibn Selâm için söylemiştir ve şu âyet onun hakkında inmiştir: ki: Bana haber verin, eğer(bu Kur'ân) Allah tarafından olup da siz (buna rağmen) onu inkâr ediyorsanız ve İsrail oğulları'ndan bir şâhid de onun benzerine (istinaden) bana şâhidlik etmiş, îmân etmiş olduğu hâlde siz (îmân etmeyi) kibirinize yediremiyorsanız (zulmetmiş olmaz mısınız)? Şübhe yok ki, Allah, o zâlimler güruhunu muvaffak etmez"(el-Ahkaaf:10) Abdullah ibn Yûsuf: Ben İmâm Mâlik'in bu âyetin nüzulünün bu kıssanın içinde olduğunu kendi nefsinden mi söyledi yahut bu hadîsin içinde midir; bilmiyorum, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Menâkıbi'l-ensâr
Konu: Abdullah İbnu Selâm Radıyallahü Anhın Menkabeleri Bâbı