Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
6015-)
Müslim ibn Subayh şöyle dedi: Biz Mesrûk'la beraber Yesâr ibn Numeyr'in evinde idik. Mesrûk evin sofasında birtakım timsâller (hayvan resimleri) gördü de: Ben Abdullah ibn Mes'ûd'dan işittim, şöyle dedi: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim: "Şübhesiz kıyâmet gününde Allah katında insanların en şiddetli azâblıları suret yapanlardır" buyuruyordu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Suret Yapan Musavvirlerin Kıyâmet Günündeki Azâbları Bâbı
6016-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz bu suretleri yapmakta olanlar, kıyâmet gününde azab olunurlar, onlara: Haydi, yaptığınız suretlere can veriniz! denir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Suret Yapan Musavvirlerin Kıyâmet Günündeki Azâbları Bâbı
6017-)
Bize Hişâm ibn Abdillah, Yahya ibn Kesîr'den; o da İmrân ibn Hıttân'dan tahdîs etti ki, ona da Âişe (r.anha) şöyle tahdîs etmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi evinde, içinde (Hrıstiyanlar'ın) haç resimleri nakşedilmiş bulunan hiçbirşeyi bırakmaz, muhakkak onu nakzedip bozardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Suretleri Bozmak Bâbı
6018-)
Bize Ebû Zur'a tahdîs edip şöyle dedi: Ben bir kerre Ebû Hureyre ile beraber Medine'de bir eve girdim. Ebû Hureyre bu evin üst katında bir ressamın resim ve suretler yapmakta olduğunu gördü de şöyle dedi: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim; O, Yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu söylüyordu: "Benim yarattığım gibi yaratmağa çalışan kişiden daha zâlim kim vardır? Haydi onlar (lezzetli ve gıda bolluğu yerinde) bir tek zerre yaratsınlar!" sonra Ebû Hureyre bir kap su istedi de tâ koltuk altına ulaşıncaya kadar ellerini, kollarını (İsmâîlî rivayetinde: Ve dizlerine kadar iki ayaklarını) yıkadı. Zur'a dedi ki: Ben: Yâ Ebâ Hureyre! Böyle yukarılara kadar yıkama Rasûlüllah'tan işittiğin birşey midir? dedim. Hureyre: (yânı suyu koltuğa kadar ulaştırma, cennetteki) süsün sonudur, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Suretleri Bozmak Bâbı
6019-)
Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibnu'l-Kaasım'dan işittim. O günlerde Medine'de ondan daha faziletli kimse yoktu. O şöyle dedi: Ben babam (el-Kaasım ibn Muhammed ibn Ebî Bekr)'dan işittim, şöyle dedi: Ben Âişe (r.anha)'den işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferden geldi. Ben de kendisinde birtakım timsâller bulunan bir perdemi bana âid olan bir raff üzerine örtmüştüm. Rasûlüllah onu görünce yerinden çıkarıp yırttı ve: "Kıyâmet gününde insanların en şiddetli azâblıları, Allah'ın yaratmasına benzetmeye çalışan kimselerdir" buyurdu. Müteakiben biz o perdeyi bir yastık yahut iki yastık yaptık, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tasvirlerden Ayakla Basılıp Çiğnenenler Bâbı
6020-)
Buradaki senedde Âişe şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferden geldi. Ben de "Durnûk" denilen ve üzerinde timsâller bulunan bir perde asmıştım. Rasûlüllah bana onu yerinden çıkarmamı emretti, ben hemen onu oradan çıkardım.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tasvirlerden Ayakla Basılıp Çiğnenenler Bâbı
6021-)
Ben Peygamber ile tek bir kaptan yıkanırdım.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tasvirlerden Ayakla Basılıp Çiğnenenler Bâbı
6023-)
Bize el-Leys, Bukeyr'den; o da Busr ibnu Saîd'den; o da Zeyd ibn Hâlid'den; o da Rasûlüllah'ın sahâbîsi olan Ebû Talha'dan tahdîs etti ki, Ebû Talha: aleyhi ve sellem):"Melekler, içinde suret bulunan bir eve girmezler" buyurdu, demiştir. dedi ki: Bu hadîsi bana rivayet eden, Zeyd ibn Hâlid'dir. Bunu bana bildirdikten bir zaman sonra hastalanmış, biz de ona hasta ziyaretine gitmiştik. Eve girdiğimde kapısı üzerinde bir perde asılı olduğunu, perdede de bir suret bulunduğunu gördüm. Orada bulunan Ubeydullah el-Havlânî'ye -ki bu, Peygamber'in zevcesi Meymûne'nin terbiye edip yetiştirdiği bir kimsedir-: İslâm'ın ilk günlerinde suretin nehyedilmiş olduğunu bize haber veren bu Zeyd ibn Hâlid değil midir? (Şimdi bu resimli perde nedir ya?) dedim. bana: Zeyd ibn Hâlid bu hadîsi Ebû Talha'dan bize naklederken, sonunda "İllâ rakmen fî sevbin (Elbisedeki nakş ve resim müstesnadır)" dediğini işitmedin mi? diye cevâb verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Sûretli Ve Resimli Şeyler Üzerine Oturmayı Sevmeyen Kimse Bâbı
6024-)
İbn Vehb de şöyle dedi: Bana Amr ibnu'l-Hâris haber verdi. Ona da Bukeyr tahdîs etti. Ona da Busr tahdîs etti. Ona da Zeyd ibn Hâlid tahdîs etti. Ona da Ebû Talha, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Sûretli Ve Resimli Şeyler Üzerine Oturmayı Sevmeyen Kimse Bâbı
6028-)
Bize Şu'be, Ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn'dan lahdîs etti ki, Ebû Cuhayfe (radıyallahü anh) kan alıcı bir köle satın almıştı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kan alma ücretinden, köpek bedelinden, zina kazancından nehyetti. Ve ribâ yiyene, ribâ yedirene, döğme yapana, döğme yaptırana, suret yapana la'net etti, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Suret Yapıcıya Lanet Eden Kimse Bâbı
6033-)
Bize Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) tahdîs etti. Muâz ibn Cebel (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir seferde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in bindiği bineğin arka tarafına binmiş idim. Peygamber'le benim aramda, semerin arka ağacından başka birşey yoktu. İşte bu kadar yakınında bulunurken Rasûlüllah: "Yâ Muâz!" diye nida etti. Ben: Lebbeyke yâ Rasûlallah ve sa'deyke! dedim. Sonra bir müddet yürüdü. Sonra yine: "Yâ Muâz!" diye çağırdı. Ben: Lebbeyke yâ Rasûlallah ve sa'deyke! dedim. Sonra bir daha yürüdü. Sonra yine: "Yâ Muâz!" diye çağırdı. Ben yine: Buyur yâ Rasûlallah, emrine hazırım ve Sana tâata tekrar tekrar yardımcıyım! dedim. "Allah'ın kulları üzerinde ne hakkı vardır bilir misin?" diye sordu. Allah ve Rasûlü en bilendir! dedim. "Allah 'ın kulları üzerinde sabit olan hakkı, kulların Allah 'a ibâdet etmeleri ve O'na hiçbirşeyi ortak kılmamalarıdır" buyurdu. bir müddet daha yürüdü. Sonra: "Yâ Muâz ibne Cebel!" diye çağırdı. Ben: Buyur yâ Rasûlallah, emrine hazırım ve Sana tâata tekrar tekrar yardımcıyım! dedim. "Bunu yaptıkları zaman kulların Allah üzerinde sabit olan hakları nedir bilir misin?" dedi. Allah ve Rasûlü en bilendir, dedim.Rasûlüllah: "Bunu yaptıkları zaman kulların Allah üzerinde sabit olan hakları, Allah'ın onlara azâb etmemesidir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Binek Üzerindeki Binicinin Arka Tarafına Başka Birini Bindirmesi Bâbı
6038-)
Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Ben cihâda gidiyorum, dedi. "Senin anan baban var mı?" diye sordu. O zât: Evet var, dedi. Peygamber: "Öyleyse sen (evvelâ) onların rızâları yolunda çalış!” buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: İnsan Ana-babasının İzni Olmadıkça Cihâda Gidemez
6039-)
Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Büyük günâhların en büyüğünden birisi, kişinin anasına babasına la'net etmesidir" buyurdu. orada bulunanlar tarafından: Yâ Rasûlallah! İnsan anasına babasına nasıl la'net eder? denildi. "O kimse birisinin babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver; yine o kişi birisinin anasına söver, o da karşılık olarak onun anasına söver" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: İnsan Ana-babasına Sövmemelidir
6041-)
Bize Şeybân, Mansûr'dan; o da el-Müseyyeb'den; o da Verrâd'dan; o da el-Mugîre'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Şübhesiz Allah sizlere analara isyanı, verilecek borcun men' edilip verilmemesini, verilmeyen birşeyin alınmasını, kız çocuklarını diri diri gömmeyi haram kıldı. Ve yine Allah sizler için dedikoduyu, çok soru sormayı ve mal zayi' etmeyi kerîh gördü" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb; Ana-babaya İsyan Ve Ezâ Etmek Büyük Günâhlardandır
6042-)
Ebû Bekre (Nufey' -radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Büyük günâhların en büyüğünü size haber vereyim mi?" buyurdu. sahâbîler: Evet haber ver yâ Rasûlallah! dedik.Rasûlüllah: "Allah 'a ortak koşmak, anaya-babaya isyan ve ezâ etmektir" buyurdu. dayanmakta iken oturdu da: "İyi dinleyin! Bir de yalan söz ve yalan şâhidliğidir. Dikkat edin, bir de yalan söz ve yalan şâhidliğidir" buyurdu ve bu sözü durmadan tekrar tekrar söylüyordu. Bekre dedi ki:) Hattâ ben: Rasûlüllah susmayacak, dedim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb; Ana-babaya İsyan Ve Ezâ Etmek Büyük Günâhlardandır
6043-)
Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ubeydullah ibnu Ebî Bekr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) büyük günâhları zikretti yahut kendisine büyük günâhlardan soruldu da: "Allah'a ortak tanımak, insan öldürmek, ana-babaya isyan ve ezâ etmektir" buyurdu ve şunu ilâve etti: "Dikkat edin! Size büyük günâhlardan en büyüğünü haber, veriyorum: Yalan söylemektir -yahut- Yalan şâhidliğiyapmaktır-" buyurdu. (geçen senedle): En büyük zannım O'nun "Yalana şâhidliğidir" demiş olmasıdır, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb; Ana-babaya İsyan Ve Ezâ Etmek Büyük Günâhlardandır
6044-)
Ebû Bekr'in kızı Esma (radıyallahü anh) haber verip şöyle demiştir: aleyhi ve sellem) zamanında annem beni özleyerek ziyaretime gelmişti. Ben Peygamber'e: Anamla ilgilenip onu kabul edeyim mi? diye sordum. Peygamber: "Evet (onunla ilgilenip iyilik eyle)" buyurdu. Sufyân ibn Uyeyne dedi ki: Yüce Allah o kadın hakkında şu âyeti indirmiştir: "Sizinle dîn hususunda muharebe etmemiş, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış olanlara iyilik, onlara adaletle muamele etmenizden Allah sizi men' etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever"(el-Mumtehine: 8).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Müşrik Olan Babaya İyilik Etmeyi Devam Ettirmek Bâbı
6045-)
Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Hişâm, Urve'den tahdîs etti ki, Esma şöyle demiştir: Kureyş'in ahdi ve onların barış için ta'yîn etmiş oldukları müddetleri içinde annem bir müşrike olduğu hâlde bana ziyarete gelmişti. O zaman Kureyşliler Esmâ'nın annesinin babası beraberinde Peygamber ile muharebeyi bırakıp barış anlaşması yapmışlardı. Annem gelince ben Peygamberden fetva istedim ve: Annem arzu ederek -yahut İslâm'ı istemediği hâlde- bana geldi(onu kabul edeyim mi)? dedim. Peygamber:"Evet (ananla ilgilenip ona iyilik eyle) buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Kadının, Kendi Kocası Varken Annesiyle İlgilenip Ona İyilik Etmesi Bâbı
6046-)
Bize el-Leys, Ukayl'den; o da İbn Şihâb'dan; o daUbeydullah ibn Abdillah'tan tahdîs etti ki, ona da İbn Abbâs haber vermiş; ona da Ebû Sufyân şöyle haber vermiştir: Hırakl, Ebû Sufyân'a haber gönderip huzuruna çağırtmış ve Peygamber'i kasdederek: O sizlere ne emrediyor? diye sormuş. Ebû Sufyân da: O bize (yalnız Allah'a ibâdet ediniz, hiçbirşeyi O'na ortak etmeyiniz, dedelerinizin ibâdet ettiğini terkediniz diyor), namaz kılmayı, sadaka vermeyi, iffetli olmayı; hısımlarla irtibatı devam ettirip onlara iyilik yapmayı emrediyor, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Kadının, Kendi Kocası Varken Annesiyle İlgilenip Ona İyilik Etmesi Bâbı
6047-)
Bize Abdullah ibn Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Omer (radıyallahü anh) 'den işittim, şöyle diyordu: Omer, ipekten bir takım elbisenin satılmakta olduğunu gördü ve: Yâ Rasûlallah! Bu takım elbiseyi satın al da onu cumua günleri ve Sana sefaret hey'etleri geldiği zamanlarda giy! dedi. "Bunu ancak âhiretten nasibi olmayan kimse giyer" buyurdu. Peygamber'e bu cinsten birçok takım elbiseler getirildi. O da Omer'e bunlardan bir takım yolladı. Bunun üzerine Omer: Bu ipek hülle hakkında daha önce söylemiş olduğun sözleri söylediğin hâlde, ben bu takım elbiseyi nasıl giyerim? dedi. aleyhi ve sellem): "Ben bunu sana giyesin diye vermedim, lâkin sen onu satarsın yahut da başka bir kimseye verir giydirirsin" buyurdu. ibnu'l-Hattâb da bu takım elbiseyi Mekke ahâlîsinden ve henüz İslâm'a girmemiş olan bir kardeşine yolladı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Müşrik Olan Kardeşle İlgilenip Ona İyilik Edilmesi Bâbı
6048-)
Buradaki üç senedden birinde: Bize İbnu Usmân ibn Abdillah ibn Vehb ve onun babası Usmân ibnu Abdillah tahdîs ettiler ki, bu ikisi Mûsâ ibn Talha'dan; o da Ebû Eyyûb el-Ensârî (radıyallahü anh)'den şöyle işitmişlerdir: Bir adam: Yâ Rasûlallah! Bana, beni cennete girdirecek bir amel haber ver! dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Hısımlarla, Yakınlarla Bağlı Ve İlgili Olmanın Fazileti Bâbı
6049-)
Oradaki topluluk: Buna ne oluyor ki, bunun ne dileği var ki? dediler. Rasülullah: "Onun bir haceti vardır, nesi olacak!" buyurdu; soran kimseye karşı da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevâb verdi; "Kendisine hiçbirşeyi ortak kılmayarak Allah 'a ibâdet edersin, namazı devamlı ayakta tutarsın, zekâtı verirsin, hısımlara bağlılık ve ilgiyi ekler durursun. Artık bineğini bırak, menziline doğru yürüsün!" buyurdu. O adam binek devesi üzerinde bulunmuş gibidir, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Hısımlarla, Yakınlarla Bağlı Ve İlgili Olmanın Fazileti Bâbı
6054-)
Bize Abdullah ibn Dînâr, Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Rahm (adı ki, karın yakınlığı, hısımlıktır) Rahman (ismin)den alınmıştır. (Bu rahm yakınlığı) sık ağaçların birbirine sarılmış kökleri gibidir. Allahü Taâlâ buyurdu ki: Ey rahm karabeti! Her kim sana bağlı bulunur (hısımlık bağını ekler) durursa, ben de ona rahmetimi ekler dururum, kim de seninle münâsebetini keserse, ben de ona rahmetimi keserim!"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Hısımlık Bağını Ekleyip Duran Kimseye Allah Da Fadlından İhsanını Ekler Durur
6055-)
Bize Süleyman ibn Bilâl tahdîs edip şöyle dedi: Bana Muâviye ibnu Ebî Muzerrid, Yezîd ibn Rûmân'dan; o da Urve'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe (r.anha)'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Rahm, sık ağaçların birbirine sarılmış kökleri gibidir. Kim onunla ilgili ekler durursa, ben de ona ihsanı ekler dururum; kim de onunla ilgiyi keserse, ben de ondan ihsanı keserim" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Hısımlık Bağını Ekleyip Duran Kimseye Allah Da Fadlından İhsanını Ekler Durur
6057-)
Bize Sufyân (es-Sevrî), el-A'meş'ten; el-Hasen ibn Amr'dan; Fıtr ibn Halîfe'den; onlar da Mucâhid ibn Cebr'den; o da Abdullah ibn Amr'dan haber verdi. Sufyân: Bu hadîsi el-A'meş,Peygamber'e yükseltmedi; bunu el-Hasen ile Fıtr, Peygamber'e yükselttiler. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Misliyle bilmukaabele ihsan eden kişi hısımlara hakîkî sıla-i rahim etmiş değildir. Lâkin hakîkî sılacı, kendisinden akrabalık sıla ve ihsanı kesildiği hâlde, sıla ve ihsanda bulunan kimsedir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Sıla Yapıcılık Karşılık Vermekle Değildir
6061-)
.Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) tahdîs edip şöyle dedi: kerre yanında kendisine âid iki kız çocuğu bulunan bir kadın bana geldi, benden birşey vermemi istiyordu. Fakat o sırada benim yanımda bir tek hurmadan başka birşey bulamadı. Ben o tek hurmayı kadına verdim. Kadın onu iki kızı arasında taksim etti. Sonra kalktı ve çıkıp gitti. Akabinde Peygamber içeri girdi, ben kendisine kadının yaptığını söyledim. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Her kim bu kız çocuklarından herhangi birşeye (bakıma, terbiyeye) velayet eder ve onlara iyilik edip güzel muamelede bulunursa, o kız çocukları kendisi için cehennem ateşinden koruyan bir perde olurlar" buyurdu. Katâde (el-Hâris ibn Rıb'î el-Ensârî -radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizim yanımıza çıktı, omuzu üzerinde damadı Ebû'l-Âs ibnu'r-Rabî' ibn Abdişşems ile kızı Zeyneb'den olma kız torunu Umâme vardı. Peygamber bu Ebû'l-Âs kızı Umâme'yi taşıyarak namaz kıldırdı. Rukû'a vardığı zaman onu yere kor, rukû'dan başını kaldırdığı zaman onu yerden tekrar kaldırır idi Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) torunu el-Hasen ibn Alî'yi öptü, o sırada yanında el-Akra' ibn Hâbis et-Temîmî oturmakta idi. el-Akra': Benim on tane çocuğum vardır, onlardan hiçbirini öpmedim, dedi. ona doğru baktı, sonra da: "Merhamet etmeyen merhamet olunmaz" buyurdu. (r.anha) şöyle dedi: Peygamber'e bedevî bir Arab geldi de: (Yâ Rasûlallah!) Sizler çocukları öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız, dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmıştır. Ben senin için neye mâlik olabilirim (yani ne yapabilirim)?"diye cevâb verdi. Zeyd ibn Eslem, babası Eslem'den; o da Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna (Havâzin kabilesinden) birtakım esirler gelmişti. Bunların içinde emzikli bir kadın vardı. (Çocuğunu kaybetmişti.) O kadın göğsüne biriken sütü sağıyor, çocuklara veriyor, emziriyordu. Bu kadın esirler arasında çocuğu (nu) bulunca hemen alıp onu sinesine bastı ve (derin bir şefkatle) çocuğunu emzirmeye başladı. Bu yüksek şefkat levhasını görünce Peygamber bize: "Şu kadının kendi çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız?" dedi. de: Hayır, atmamağa muktedir oldukça atmaz! dedik. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İşte Yüce Allah kullarına bu kadının çocuğuna şefkatinden daha merhametlidir"buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Babanın Çocuğa Merhameti, Onu Öpmesi Ve Sarmaşması Bâbı
6068-)
Hişâm şöyle demiştir: Bana babam ürve, Âişe (r.anha)'den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) küçük bir çocuğu kucağına koyup onun damağını çiğnenmiş bir şeyle ovalarken, çocuk Peygamber'in üstüne bevletmiş, Peygamber su isteyip idrarın üzerine suyu akıtmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Çocuğun Şefkat Ve Merhamet Olarak Kucağa Konulması Bâbı
6072-)
Ebû Hazım tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'dan işittim, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Ben, yetim işine bakan kimse ile beraber cennette şöyle bulunacağız" buyurmuş da şehâdet parmağı ve orta parmağı ile işaret edip göstermiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bir Yetîmin İşlerini Gören, Büyütüp Terbiye Eden Kimsenin Fazîleti Bâbı
6078-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp namaza durmuştu. Biz de O'nunla beraber namaza durmuştuk. (Câhil) Bedevî bir Arab namaz içinde iken: Allah'ım, bana ve Muhammed'e rahmetini ihsan et, bizden başka hiç kimseye rahmet etme! diye duâ etti. selâm verince o bedevî Arab'a hitaben: "Sen genişi (yânı Allah'ın geniş rahmetini) daralttın" buyurdu. bu sözüyle "Benim rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır... "(el-A'râf: 156) kavlinde zikredilen Allah'ın geniş rahmetini kasdediyordu. ibn Beşîr (radıyallahü anh) şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bütün mü'minleri birbirlerine merhamette, mahabbette, lütuf ta ve yardımlaşma hususlarında sanki bir vücûd misâli görürsün! O vücûdun bir organı hastalanınca, vücûdun diğer kısımları birbirlerini hasta organın elemine -uykusuzlukla harekete- ortak olmaya çağırırlar." Ebû Avâne, Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"İslâm camiasından bir müslümân bir ağaç diker de onun mahsûlünden bir insan, yahut bir hayvan yerse, muhakkak o yenilen şey, ağacı diken kimse için bir sadaka olur". ibn Vehb tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Cerîr ibn Abdillah el-Becelî (radıyallahü anh)'den işittim, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: İnsanların Hayvanlara Merhamet Ve Şefkat Göstermeleri Nin Fazileti Bâbı
6084-)
Bize Âsim ibn Alî tahdîs etti. Bize İbnu Ebî Zi'b, Saîd'den; o da Ebû Şurayh'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) arka arkaya üç kerre: "Vallahi îmân etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz!"buyurdu. hazır bulunanlar tarafından:) Yâ Rasûlallah! Bu îmân etmiş olmayan kimdir? diye soruldu. "Komşusu zulümlerinden, şerrlerinden emîn olmayan kimsedir" diye cevâb verdi. hadîsi İbn Ebî Zi'b'den rivayet etmekte Şebâbe ibnu Sevâr ile Esed İbnu Mûsâ, Âsim ibnu Alî'ye mutâbaat etmişlerdir. ibnu'l-Esved, Usmân ibnu Omer, Ebû Bekr ibnu Ayyaş, Şuayb ibnu İshâk dörtlüsü de İbn Ebî Zi'b'den; o da el-Makburî'-den; o da Ebû Hureyre'den senediyle söylediler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Komşusu Zulümlerinden Emîn Olmayan Kimsenin Günâhı Bâbı
6086-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Ey müslümân kadınlar! Komşu bir kadın, kadın komşusunun hediyesini, hediye bir koyun ayağı olsa bile sakın küçük görmesin!" buyururdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Hiçbir Komşu Kadın, Sakın Komşusunun Hediyesini Hor Görmesin
6087-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ve son güne îmân etmekte olan kimse komşusuna eza etmesin. Yine Allah 'a ve son güne îmân etmekte olan kimse konuklarına ikram etsin. Yine Allah 'a ve son güne îmân etmekte olan her kişi hayır söylesin yahut sussun."
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Allaha Ve Son Güne Îmân Etmekte Olan Kimse Komşusuna Eza Etmesin
6088-)
Bize el-Leys tahdîs edip şöyle dedi: Bana Saîd el-Makburî tahdîs etti. Ebû Şurayh el-Adevî şöyle demiştir: Peygamber bu hadîsi tekellüm ederken sesini iki kulağım işitti, yüzünü de iki gözüm gördü.Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'a ve son güne îmân etmekte olan, komşusuna ikram etsin; Allah'a ve son güne îmân etmekte olan kimse, konuğuna caizesini ikram etsin" buyurdu. Yâ Rasûlallah, konuğun caizesi (gelip geçicisi) nedir? dedi. "Onun caizesi bir gün ve bir gecedir. Ziyafet, yânı konukluk ise üç gündür. Üç günden sonraki ikram ise ona sadakadır. Her kim Allah'a ve son güne îmân etmekte ise ya hayır söylesin yahut sussun!" buyurdu..
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Allaha Ve Son Güne Îmân Etmekte Olan Kimse Komşusuna Eza Etmesin
6089-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah! Benim iki komşum var. (Hediye vermek istediğimde) hediyemi bunlardan hangisine önce vereyim? diye sordum. (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kapısı sana en yakın olan komşuna ver!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Komşuluk Hakkı, Kapıların Yakınlığı Ölçüsündedir Yani Yakınlığa Göre Derecelenir Bâbı
6090-)
Bize Ebû Gassân tahdîs edip şöyle dedi: BanaMuhammed ibnu'l-Munkedir, Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Her ma'rûf sadakadır" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Her Marûf Yani Her İyilik Sadakadır
6091-)
Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Her müslümân üzerine sadaka vermek vâcibdir" buyurdu. Sadaka verecek birşey bulamazsa (ne yapar)? dediler. "Elleriyle çalışır, elinin emeğiyle kazandığını hem kendisine harcar, hem de sadaka verir" buyurdu. Çalışmaya gücü yetmez yahut yapmazsa? dediler. "İhtiyâç sahibi olan bunalmışa (mazluma) yardım ve himaye eder" buyurdu. Böyle bir yardımı da yapamazsa? dediler. "Hayır ile yahut ma'rûf ile emreder" buyurdu. Bunu da yapamazsa? deyince: "Kendini şerrden tutar. Çünkü bu da onun için bir sadakadır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Her Marûf Yani Her İyilik Sadakadır
6092-)
Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ateşi zikretti de ondan Allah'a sığındı ve yüzünü ondan çevirdi. Sonra yine ateşi yani cehennemi zikretti, ondan sığındı ve yüzünü döndürüp çevirdi. -Râvî Şu'be: İki kerre böyle yaptığında şübhe etmiyorum, amma üçüncüsünde şübhe ediyorum, demiştir.- Bundan sonra Rasûlulah: "Sizler tek hurmanın yarısı ile, bunu da bulamayan güzel bir sözle de olsa ateşten korununuz!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Kelâmı Güzel, Tatlı Ve Hoş Söylemek Bâbı
6093-)
Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın huzuruna beş on kişilik bir Yahûdî hey'eti girdi. - Huzura girince selâm vermiş olmak için-: "Ölüm üzerinize" demek olan "es-Sâmu aleykum" dediler. dedi ki: Ben bu sözü anladım da: Sâm ve Allah'ın la'neti sizin üzerinize olsun! diye karşıladım. Âişe dedi ki: Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Âişe ağır ol! Çünkü Allah her hususta rıfk ile, yumuşaklık ile muamele etmeyi sever" buyurdu. Yâ Rasülallah! Dediklerini işitmediniz mi? dedim. Rasûlüllah: "Ben de: Ve aleykum (Sizin üzerinize de) dedim " buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Her İşte Ve Herşeyde Yumuşaklık Ve Kolaylık Göstermenin Fazileti Bâbı
6094-)
Bize Hammâd ibn Zeyd, Sabit ibn Eşlem el-Bunânî'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti: Bir bedevî, mescidin içinde bevletti. Sahâbîler onu dövmek ve ezâ etmek için kalkıştılar. Rasûlüllah onlara: "Onun bevlini kestirmeyin!" buyurdu. bir kova su istedi de, onun idrarı üzerine döküldü.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Her İşte Ve Herşeyde Yumuşaklık Ve Kolaylık Göstermenin Fazileti Bâbı
6095-)
Ebû Burde Bureyd ibnu Ebî Burde şöyle demiştir: Bana dedem Ebû Burde, babası Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir hutbesinde: "Mü'minin mü'mine bağlılığı, taşları birbirine kenetleyen duvar gibidir" buyurmuş, sonra iki elinin parmaklarım birbirine geçirmiştir. Ebû Mûsâ dedi ki:)Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde otururdu, bu sırada kendisine bir kimse gelip birşey ister yahut bir hacet dileğinde bulunan olursa yüzünü bizlerden yana döndürür ve: " (Bu işin olması için) bana delâlet ediniz, sizlere bunun ücreti, sevabı verilir. Bununla beraber Allah, Peygamberi'nin şefaati ve niyazı üzerine dilediği şeyi muhakkak yerine getirir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Müminlerin Birbirlerine Yardım Etmeleri Bâbı
6097-)
Bize Ebû Usâme, Bureyd'den; o da Ebû Burde'den; o da Ebû Musa'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine birşey isteyip sorucu yahut bir hacet sahibi geldiğinde: "Siz de (bu işin olması için bana) delâlet ediniz ki, sizler de ecre nail kılmasınız. Gerçi Allah, Rasûlü 'nün diliyle, yani O'nun şefaat ve niyazı üzerine ne dilerse onu infaz edecektir"buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Kim Güzel Bir Şefaatle Şefaatte Bulunursa, Ondan Kendisine Bir Pay Vardır. Kim De Kötü Bir Şefaatle Şefaatte Bulunursa Ondan Da Kendisine Bir Günâh Payı Vardır. Allah Her Şeye Hakkıyle Muktedir Ve Koruyucudur En-nisâ: 85
6098-)
Buradaki iki senedde Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah ibn Amr ibni’l-Âs (41 yılında) Muâviye ibn Ebî Sufyân'ın beraberinde Kûfe'ye geldiği zaman bizler Abdullah ibn Amr'ın yanına girdik. O, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ı zikretti de: Rasûlüllah(sözünde, fiil ve hareketlerinde) taşkınlık yapacak seciyede değildi ve hiçbir zaman taşkınlık yapıcı da olmamıştır, dedi. Abdullah ibn Amr: Rasûlüllah"Muhakkak sizin en güzel huylunuz, en hayırlı olanınızdır" buyurmuştur, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Taşkınlık Yapacak Tabîatte Değildi, Taşkınlık Yapıcı Da Olmamıştır
6099-)
Bize Abdulvahhâb, Eyyûb'dan; o da Abdullah ibn Ebî Muleyke'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle haber verdi: Bir Yahûdî topluluğu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldiler de (selâm yerine "Ölüm üzerinize" demek olan) "es-Sâmu aleykum" ta'bîrini söylediler. Âişe de: O sizin üzerinize olsun, Allah sizlere la'net etsin, Allah sizlere gadab etsin! dedi. "Yâ Âişe yavaş ol, incelik ve yumuşaklıkla muamele etmen lâzımdır; seni katılık ve aşırılıktan sakındırırım" buyurdu. (Yâ Rasûlallah!) Onların dediklerini işitmediniz mi? dedi. Rasûlüllah: "Sen de benim onlara ("Sizin üzerinize de" şeklinde) söylediğimi işitmedin mi? Ben de onu onlara aynen reddettim. Benim onlar hakkındaki duam kabul olunur, fakat onların benim hakkımdaki dilekleri kabul olunmaz" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Taşkınlık Yapacak Tabîatte Değildi, Taşkınlık Yapıcı Da Olmamıştır
6100-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) sövücü, aşırı söz ve harekette bulunucu ve la'net edici değildi. O bizden birine darıldığında sâdece "Ona ne oldu? Alnı toprak olası!" der idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Taşkınlık Yapacak Tabîatte Değildi, Taşkınlık Yapıcı Da Olmamıştır
6101-)
Bize Ravh ibnu'l-Kaasım, Muhammed ibnu'l-Munkedir'den; o da Urve'den; o da Âişe(r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Bir adam Peygamber'in huzuruna gelmek için izin istedi. Peygamber onu uzaktan görünce: "O, aşiretin ne kötü kardeşidir -yahut: Aşiretin ne kötü oğludur-" buyurdu. içeri girip oturunca ona güleryüz gösterdi ve ona genişleyip açıldı (yânı ona yumuşak sözler söyledi). Adam gidince Âişe: Yâ Rasûlallah! Adamı gördüğün zaman onun için şöyle şöyle sözler söyledin, sonra da onun yüzüne karşı güleç oldun ve ona açılıp yayıldın? dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Âişe! Sen beni ne zaman aşırı hareket edici buldun? Kıyâmet günü Allah katında mevkice insanların şerrlisi, (dünyâda) kötülüğünden korunmak için insanların terkettiği -yahut: Karşılaşmak ve konuşmaktan kaçındığı- kimsedir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Taşkınlık Yapacak Tabîatte Değildi, Taşkınlık Yapıcı Da Olmamıştır
6102-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) insanların en güzeli idî, insanların en cömerdi idi, insanların en cesuru idi. Bir gece Medîne ahâlîsi düşman baskınından korkmuştu da insanlar sesin geldiği tarafa doğru gitmişlerdi. Peygamber(Ebû Talha'nın çıplak atma binmiş), sesin geldiği yöne doğru sürerek Medîneliler'i geride bırakıp geçmişti. Sonra O, Ebû Talha'nın eyersiz çıplak beygiri üzerinde, boynunda bir kılıç olduğu hâlde döndü de insanlara: "Korkmayın, korkmayın!"diyordu. Bu arada: "Yemîn olsun, ben bu beygiri bir deniz (gibi çabuk akar) buldum -yahut: Muhakkak ki bu beygir bir deryadır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Ahlâk Güzelliği Ve Cömertliğin Sevilmesi, Cimriliğin İse Sevilmemesi Bâbı
6103-)
İbnu'l-Munkedir şöyle demiştir: Ben Câbir (radıyallahü anh)'den işittim: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den birşey istenildiğinde, O'nun "Hayır!" dediği asla vâki' değildir, diyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Ahlâk Güzelliği Ve Cömertliğin Sevilmesi, Cimriliğin İse Sevilmemesi Bâbı
6104-)
Mesrûk şöyle demiştir: Bizler Abdullah ibn Amr'in beraberinde oturuyor, o da bize hadîs tahdîs ediyordu. Bu sırada: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aşırılık yapıcı seciyede değildi, aşırılık yapıcı da olmamıştır. Muhakkak olan şu ki, O "Sizin en hayırlı olanlarınız, ahlâkı en güzel olanlarınızdır" buyurur dururdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Ahlâk Güzelliği Ve Cömertliğin Sevilmesi, Cimriliğin İse Sevilmemesi Bâbı
6105-)
Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir gün bir kadın (elinde kenarlı dokunmuş) bir bürde ile Peygamber'e geldi. Sehl oradaki topluluğa: Bürde nedir bilir misiniz? diye sordu. Onlar: Şemledir (yânı bürünülen bir kisvedir), dediler. Sehl: Evet, semle, saçakları olan dokunmuş bir ihramdır, dedi. O kadın: Yâ Rasûlallah! Bu bürdeyi Sana giydireceğim, dedi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bürdeyi aldı, kendisinin hakîkaten buna ihtiyâcı vardı, onu hemen giydi. Sahâbîlerden bir adam onu Peygamber'in üstünde gördü de: Yâ Rasûlallah, bu bürde ne kadar da güzelmiş, bunu bana giydir! dedi. "Evet" diyerek kalkıp soyunmağa gittiği zaman, sahâbîlerî o adamı ayıpladılar da: Sen bunu istemekle iyi etmedin, Peygamber'in o bürdeye ihtiyâcı olarak alıp giydiğini gördüğün hâlde, sonra onu kendisinden istedin. Halbuki sen Peygamber'in kendisinden istenen hiçbir,şeyi reddetmez olduğunu bilip duruyordun! dediler. BenPeygamber'in o bürdeyi giydiğini gördüğüm zaman onun bereket kazandığını ümîd ettim, belki ben bunun içinde kefenlenirim, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Ahlâk Güzelliği Ve Cömertliğin Sevilmesi, Cimriliğin İse Sevilmemesi Bâbı
6106-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Zaman yakınlaşır, amel eksilir, insanlara aşırı cimrilik ve hırs atılır, herc çok olur" buyurdu. Herc nedir? diye sordular. Rasûlüllah: "Öldürmek, öldürmek!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edeb
Konu: Ahlâk Güzelliği Ve Cömertliğin Sevilmesi, Cimriliğin İse Sevilmemesi Bâbı