Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
5094-)
Ebû Mes'ûd el-Ensârî şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "el-Bakara Sûresi'nin sonundan iki âyet: Her kim bu iki âyeti bir gecede okursa, bunlar o kimseye kifayet ederler" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: El-bakara Sûresi, Şunun Sûresi Ve Şunun Sûresi Demekte Bir Zarar Görmeyen Kimse Bâbı
5095-)
ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr, el-Mısver ibn Mahrame ve Abdurrahmân ibn Abdin el-Kaarî hadîsinden haber verdi. Bu iki zât, Omer ibnu'l-Hattâb'dan şöyle derken işitmişlerdir: Ben, Rasûlüllah'ın sağlığında Hişâm İbn Hakîm ibn Hizâm'ı el-Furkaan Sûresi'ni okumaktayken işittim. Onun okuyuşuna kulak tuttum, duydum ki, Hişâm bu sûreyi Rasûlüllah'ın bana okutmadığı birtakım lehçeler üzere okuyor. Az kaldı namazın içinde üzerine atılıp onunla çekişecektim. Fakat onu bekledim. Nihayet selâm verince(kaçırmamak için) hemen ridâsını göğsünün üzerinde toparlayıp: Senden işittiğim bu sûreyi sana kim okuttu? Dedim. Bana bu sûreyiRasûlüllah okuttu, dedi. Yalan söyledin. Allah'a yemîn ederim ki, senden işittiğim bu sûreyi bana muhakkak Rasûlüllah okutmuştur, dedim. onu yakasından çekerek Rasûlüllah'a götürdüm de: Yâ Rasûlallah! Ben bunu, el-Furkaan Sûresi'ni, Sen'in bana okutmamış olduğun birçok lehçeler üzere okurken işittim. Halbuki el-Furkaan Sûresi'ni bana okutan Sen'sin, dedim. üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Hişâm, o sûreyi oku!" diye emretti. da o sûreyi benim kendisinden işitmiş olduğum kıraatle okudu. "Sûre böyle indirildi" buyurduktan sonra: "Oku yâ Omer!" diye emretti. de o sûreyi, kendisinin bana okutmuş olduğu okuyuşla okudum. Bitirdiğimde Rasûlüllah: "Sûre böyle indirildi" buyurdu. Bundan sonra da Rasûlüllah: "Şübhesiz bu Kur'ân yedi harf üzere indirilmiştir. Binâenaleyh kolay gelenini okuyunuz" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: El-bakara Sûresi, Şunun Sûresi Ve Şunun Sûresi Demekte Bir Zarar Görmeyen Kimse Bâbı
5096-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin mescidin içinde Kur'ân okumakta olan bir okuyucunun sesini işitti de: "Allah o kimseye merhamet eylesin. Yemîn olsun o kimse bana şu ve şu sûreden (unutturulması sebebiyle) düşürdüğüm şu ve şu âyetleri hatırlattı" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: El-bakara Sûresi, Şunun Sûresi Ve Şunun Sûresi Demekte Bir Zarar Görmeyen Kimse Bâbı
5097-)
Ebû Vâil Şakîk ibnu Seleme şöyle dedi: Biz kuşluk vakti Abdullah ibn Mes'ûd'un yanına gittik. Bir kimse: — Ben dün gece el-Mufassal'ı okudum, dedi. Bunun üzerine İbn Mes'ûd: — Şiir okuyuşu gibi çabuk çabuk okudun. Bizler kıraati işittik. ben Peygamber'in okumak i'tiyâdında olduğu uzunlukta birbirine yakın olan sûreleri el-Mufassal grubundan on sekiz sûreyi ve "Hâ Mîm" ailesinden iki sûreyi elbette ezberimde tutmaktayım, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kıraatte Tertîl Ve Yüce Allahın: Kurânı Tertîl İle Yâni Açık Açık, Tane Tane Oku El- Muzzemmil: Kavli Bâbı
5098-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma "Onu acele etmen için dilini onunla depretme"(el-Kıyâme. 16) kavli hakkında şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cibril kendisine vahy getirdiği zaman, vahyi çabuk ezberlemek kasdıyle dilini ve dudaklarını kımıldatırdı, bu da kendisine şiddetli olurdu da kendisine vahy geldiği bundan anlaşılırdı. Bunun üzerine Allah "Lâ uksimu bi-yevmi’l-kıyâmeti" Sûresi'ndeki şu âyetleri indirdi: acele etmen için dilini onunla depretme. Onu toplamak, onu okutmak şübhesiz bize âiddir. Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit, sen onun kıraatine uy" (yani: Biz onu indirdiğimiz zaman sen yalnız dinle). "Sonra onu açıklamak da hakikat bize âiddir". Abbâs: "Onu senin lisânınla beyân etmek bize âiddir" dedi. yine İbn Abbâs: Cibril O'na geldiği zaman sessizce dinler, o gittiği zaman ise Allah'ın O'na va'd ettiği gibi gelen vahyi okurdu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kıraatte Tertîl Ve Yüce Allahın: Kurânı Tertîl İle Yâni Açık Açık, Tane Tane Oku El- Muzzemmil: Kavli Bâbı
5100-)
Katâde şöyle dedi: Enes ibn Mâlik'e: Peygamber'in okuyuşu nasıl idi? diye soruldu. O da: Peygamber'in okuyuşu, uzatılacak harfleri uzun okur idi, dedi. Enes(misâl olarak) Bismi’llah’ir-rahmân’ir-rahîm” okudu da; Peygamber Bismi’llah’ı uzatır, er-Rahmân’ı uzatır ve er-Rahîm'i uzatır idi, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Okumada Uzatılacak Harfleri Uzatmak Bâbı
5101-)
Ebû Iyâs tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Mugaffel'den işittim, o şöyle dedi: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i dişi devesi -yahut erkek devesi- üzerinde Kur'ân okurken gördüm; deve Peygamber'e yol aldırıyor, Peygamber de el-Feth Sûresi'ni - yahut el-Feth Sûresi'nden - yumuşak bir okuyuşla okuyordu. Peygamber tercî' yaparak okuyordu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kıraatte Tercî Bâbı
5102-)
Ebû Musa'dan, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona hitaben: "Yâ Ebâ Mûsâ! Muhakkak sana Dâvûd Peygamberin nağmelerinden bir nağme -bir sadâ ahengi- verilmiştir" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Okumakta Ses Güzelliği Bâbı
5103-)
Bize Omer ibn Hafs ibn Gıyâs tahdîs etti. Bize babam tahdîs etti. Bize el-A'meş, İbrahim'den; o da Abîde'den tahdîs etti. Abdullah ibn Mes'ûd şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Haydi, bana karşı Kur'ân oku" diye emretti. . Kur'ân Sana indirildiği hâlde ben onu Sana karşı mı okuyayım? dedim. "Ben Kur'ân 'ı kendimden başkasından işitmeyi severim " buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Başkasından Kurân Dinlemeyi Seven Kimse Bâbî
5104-)
Abdullah ibn Mes'ûd şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Haydi, bana karşı oku" diye emretti. Ben: Yâ Rasûlallah! Kur'ân Sana indirildiği hâlde, onu Sana karşı mı okuyacağım? Dedim. "Evet" buyurdu. üzerine ben en-Nisâ Sûresi'ni okumağa başladım. Nihayet şu "Her ümmetten birer şâhid, onların üzerine de seni bir şâhid olarak getirdiğimiz zaman hâlleri nice olur" (en-Nisâ: 41) âyete geldiğimde, Peygamber: "Şimdilik sana yeter" buyurdu. Peygamber'e döndüm, bir de baktım ki, Peygamber'in iki gözü yaş döküyordu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Okutucu Olan Kimsenin Okuyucuya “hasbuke =sana Yeter” Sözü Bâbı
5105-)
Bize Alî ibnu'l-Medînî tahdîs etti. Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Abdullah ibn Şubrume bana: Ben kişiye Kur'ân'dan ne mikdârının kâfî geleceğine baktım da üç âyetten daha az bir süre bulamadım, dedi. üzerine ben de: Hiçbir kimseye üç âyetten daha az okuması lâyık olmaz, dedim
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Ne Kadar Müddette Okunup Hatmedilir?
5106-)
Alî ibnu'l-Medînî şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti. Bize Mansür ibnu'l-Mu'temir, İbrâhîm en-Nahaî'den; o da Abdurrahmân ibn Yezîd'den haber verdi. Ona da Alkame, Ebû Mes'ûd'dan haber vermiştir. Alkame şöyle demiştir: Ben Ebû Mes’ûd'a Beyt'i tavaf eder hâlde kavuştum; Ebû Mes'ûd, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i (ve O'nun):"Bir gecede el-Bakara Sûresi'nin âhirinden iki âyeti okuyan kimseye bu iki âyet kifayet eder" sözünü zikretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Ne Kadar Müddette Okunup Hatmedilir?
5107-)
Abdullah ibn Amr şöyle dedi: Babam beni asâletli bir aile kadını ile evlendirdi ve her zaman geçimimiz hususunda göz kulak olup, gelininden kocası Abdullah hakkında sorguda bulunurdu. Karım da: Abdullah erkek nev'i arasından öyle güzel bir kocadır ki, biz ona geldiğimizden beri aile döşeğimize ayak basmadı (yatmadı), örtülü eteğimizi araştırıp yoklamadı, demiştir. Amr'in bu yoldaki incelemeleri uzayınca, nihayet Peygamber'e oğlunun bu hâlini arzetti. Peygamber de: "Abdullah'ı bana getir" buyurdu. Sonra Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e kavuştuğumda bana: "Nasıl oruç tutarsın?" diye sordu. Ben de: Her gün, dedim. "Nasıl hatmedersin?" dedi. Her gece, dedim. Bunun üzerine Peygamber: "Her ayın üç gününde oruç tut, her ayda bir Kur'ân'ı okuyup hatmeyle" buyurdu. Ben: Bundan çoğuna da gücüm yetişir, dedim. Peygamber: "Öyleyse her haftada üç gün oruç tut" buyurdu. Ben: Bundan çoğuna da gücüm yetişir, dedim. Peygamber: "İki gün iftar et, bir gün oruç tut" dedi. Ben de: Bundan çoğuna da gücüm yetişir, dedim. Peygamber: "Oruçların en faziletlisi olan DâvûdPeygamber orucu tut ki, bir gün oruç, bir gün iftardır. Bir de yedi gecede bir kerre Kur'ân'ı okuyup hatmeyle" buyurdu.(Abdullah sonraları bu hadîsi rivayet ederken:) Ah keski ben,Rasûlüllah'ın bana verdiği ruhsatı kabul edeydim. İşte şimdi yaşlandım, zayıf düştüm! Diye hayıflanıyordu. dolayı ihtiyarlık çağında Abdullah ibn Amr, Kur'ân’ın yedide birini gündüzden ailesinden bâzılarının yanında okurdu ve gece okuyacağı Kur'ân'ı gündüz okuyup hazırlardı ki, gece okuması hafiflesin. Oruç hususunda kuvvetli bulunmak isteyince de birkaç günler arka arkaya oruç tutmazdı ve bu oruç tutmadığı günleri sayardı ve -Peygamber'den ayrıldığı sıradaki ibâdet hayâtından birşey bırakmayı çirkin gördüğünden- oruç tutmadığı günlerin sayısınca arka arkaya oruç tutardı. Abdillah el-Buhârî dedi ki: Râvîlerin bâzısı, "Üç gecede bir defa hatmet"; bâzısı "Beş gecede hatmet" dedi diye rivayet etmiştir. Abdullah ibn Amr'dan rivayet eden râvîlerin çoğu "Yedi gecede bir defa hatmet" dedi, diye rivayet ettiler
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Ne Kadar Müddette Okunup Hatmedilir?
5108-)
Abdullah ibn Amr: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Sen Kur'ân'ı ne kadar müddet içinde okuyorsun?" diye sordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Ne Kadar Müddette Okunup Hatmedilir?
5109-)
Bana İshâk tahdîs etti. Bize Ubeydullah ibnu Mûsâ, Şeybân en-Nahvî'den; o da Yahya ibn Ebî Kesîr'den; o da Zuhre oğulları'nın âzâdlısı Muhammed ibn Abdirrahmân'dan; o da Ebû Seleme'den haber verdi. Yahya ibn Ebî Kesîr: Ben kendimi bu hadîsi Ebû Seleme'den işittim sanıyorum, dedi. Bundan biraz durakladıktan sonra, kendisine bu hadîsi Muhammed ibn Abdirrahmân vâsıtasıyle işitmiş olduğu tahakkuk etti: Ben bu hadîsi Ebû Seleme'den işittim; o da Abdillah ibn Amr'dan, dedi. Amr şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kur'ân'ı bir ayda oku" diye emretti. Ben: Kendimde kuvvet buluyorum, dedim. Nihayet Rasûlüllah: "Kur'ân'ı yedi günde oku, bunun üzerine artırma!" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Ne Kadar Müddette Okunup Hatmedilir?
5110-)
Bize Sadaka ibnu'l-Fadl tahdîs etti. Bize Yahya ibn Kattan, Sufyân es-Sevrî'den; o da Süleyman el-A'meş'ten; o da İbrâhîm en-Nahaî'den; o da Abîdete'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd'dan haber verdi. Yahya: Hadîsin bâzısı Amr ibn Murre'dendir, dedi. İbn Mes'ûd: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle buyurdu:,., dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Okuma Esnasında Ağlamak Bâbı
5111-)
Bize Müsedded, Yahya'dan; o da Sufyân'dan; o da el-A'meş'ten; o da İbrahim'den; o da Abîdete'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd'dan tahdîs etti. A'meş şöyle dedi: Hadîsin biri "Bana Amr ibnu Murre, İbrahim'den tahdîs etti" senediyledir. Ve keza "Sufyân'ın babasından; o daEbu'd-Duhâ'dan; o da Abdullah ibn Mes'ûd'dan" senediyledir. ibn Mes'ûd şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Bana karşı oku" diye emretti. Ben: Kur'ân Sana indirildiği hâlde, Sana karşı mı okuyayım? Dedim. Rasûlüllah: "Ben Kur'ân'ı benden başkasından işitmeyi arzu ederim " dedi. Mes'ûd dedi ki: Bunun üzerine ben en-Nisâ Sûresi'ni okudum. Nihayet "Her ümmetten birer şâhid, onların üzerine de seni bir şâhid olarak getirdiğimiz zaman hâlleri nasıl olur?" (en-Nisâ: 41) âyetine ulaştığımda, Peygamber bana: "El çek -yahut: Tut-!" diye emretti. Peygamber'in iki gözünü gördüm ki, onlar yaş akıtıyorlar senedle gelen rivayette Abdullah ibn Mes'ûd şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bana oku" dedi. Ben: Sana indirildiği hâlde, Sana karşı mı okuyayım? dedim. Peygamber: "Ben kendimden başkasından işitmeyi severim" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Okuma Esnasında Ağlamak Bâbı
5112-)
Alî(radıyallahü anh) şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Zamanın sonunda yaşları küçük, akılları az, tecrübeleri kıt bir zümre yetişecektir. Onlar mahlükaatın hayırlısı olan Peygamber'in sözünden bahsedecekler. Fakat bunlar şiddetle atılan okun avı delip avdan öteye çıktığı gibi, İslâm dîninden hemen çıkıvereceklerdir. Onların îmânları boğazlarından öte geçmeyecektir. Siz onları her nerede rastgelirseniz hemen öldürünüz. Çünkü (bunlar bozguncu anarşistlerdir;) bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyâmet gününde ecr ve sevâb vardır"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Okuması İle Gösteriş Yapan Yâhud Kurânla Yiyicilik Etmek İsteyen Yâhud Da Kurânı Âlet Ederek Yalan Ve Fâcirlikle Haksızlık Yapan Kimseler İn Günâhı Bâbı
5113-)
Ebû Saîd el-Hudrî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben RasûlulIah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işitim, şöyle buyuruyordu: "Sizin içinizden öyle zümreler türeyecektir ki, siz onların namazlarının yanında kendi namazlarınızı, onların oruçlarının yanında kendi oruçlarınızı, onların iyi işleri yanında kendi iyi işlerinizi küçük göreceksiniz. Onlar Kur'ân da okuyacaklar. Fakat Kur'ân (ın feyzi) onların hançerelerini geçmeyecek. Onlar okun avdan (delip) çıktığı gibi dînden çıkacaklar: Okun sahibi (avı delip geçen) okunun demirine bakar (kan nâmına) birşey göremez. Ağaç kısmına bakar, orada da birşey göremez. Yelesine bakar, onda da kan bulaşığı göremez. Sonra avcı (acaba ava dokunmadı mı?) şübhesi ile fûk (denilen yayın girecek) yerine bakar (orada da kan izi göremez)"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Okuması İle Gösteriş Yapan Yâhud Kurânla Yiyicilik Etmek İsteyen Yâhud Da Kurânı Âlet Ederek Yalan Ve Fâcirlikle Haksızlık Yapan Kimseler İn Günâhı Bâbı
5114-)
Katâde, Enes ibn Mâlik'ten; Ebû Musa'dan: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kur'ân'ı okuyan ve onunla amel eden mü'min kişi, tadı güzel, kokusu da güzel portakal meyvesi gibidir. Kur'ân 'ı okumayan, fakat onunla amel eden mü'min kişi ise hurma meyvesi gibidir; onun tadı güzel, fakat kokusu yoktur. Kur'ân'ı okuyan münafık kişinin meseli, kokusu güzel, fakat tadı acı reyhâne bitkisi gibidir. Kur'ân'ı okumayan münafık kişinin meseli de tadı acı yahut kötü ve kokusu acı Ebû Cehil karpuzu gibidir"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Okuması İle Gösteriş Yapan Yâhud Kurânla Yiyicilik Etmek İsteyen Yâhud Da Kurânı Âlet Ederek Yalan Ve Fâcirlikle Haksızlık Yapan Kimseler İn Günâhı Bâbı
5115-)
Cundeb ibn Abdillah'tan: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Kalbleriniz ülfet edip birleştiği müddetçe Kur'ân'ı okuyunuz, Kur'ân üzerinde ihtilâf ettiğiniz zaman da artık kalkıp ondan dağılınız" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Üzerinde Kalbleriniz Birleştikçe Kurân Okuyunuz
5116-)
Cundeb'den:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kur'ân üzerinde gönülleriniz birleştiği müddetçe okuyunuz. Kur'ân hakkında ihtilâf ettiğiniz zaman da artık kalkıp ondan dağılınız". Imrân'dan; o da Cundeb'den rivayet edilen bu hadîsi ref etmekte Haris ibnu Ubeyd ile Saîd ibnu Zeyd, Sellâm ibnu Muti'a mutâbaat etmişlerdir. Zikredilen bu hadîsi Hammâd ibn Seleme ile Ebân ibn Yezîd ref etmeyip, Cundeb üzerine mevkuf olarak rivayet etmişlerdir.(Lâkin Müslim, Ebân hadîsini merfû' olarak rivayet etmiştir.) zikredilen bu hadîsi, Şu'be'den; o da Ebû Imrân'dan rivayet etti. Ebû İmrân: Cundeb'den işittim, diyordu. İbn Avn da bu hadîsi Ebû Imrân'dan; o da Abdullah ibn Sâmit'ten; o da Omer ibnu’l-Hattâb'dan onun kavli olarak rivayet etti. rivayet etmek, isnâd bakımından daha sahîh; bu hadîsi Omer'den rivayet edişten de daha çoktur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Üzerinde Kalbleriniz Birleştikçe Kurân Okuyunuz
5117-)
Abdullah ibn Mes'ûd, bir kimseyi, kendisinin Peygamber'den hilafını işittiği bir okuyuşla bir âyeti okurken işitti.(Dedi ki:) Hemen o kimsenin elinden tutup, onu Peygamber'e götürdüm. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Her ikiniz de güzel okuyorsunuz. Binâenaleyh her ikiniz de okuyunuz" buyurdu. Şu'be şöyle dedi: Gâlib zannıma göre Peygamber: "Şübhesiz sizden evvelki milletler ihtilâf ettiler de bu ihtilâfları kendilerini helak etti" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Fadâili'l-kur'ân
Konu: Kurân Üzerinde Kalbleriniz Birleştikçe Kurân Okuyunuz
5118-)
Bize Humeyd ibnu Ebî Humeyd et-Tavîl haber verdi ki, kendisi Enes İbn Mâlik (radıyallahü anh)‘ten şöyle derken işitmiştir: Üç kişi Peygamber’in kadınlarının evlerine geldi de, Peygamber’in ibadetinden soruyorlardı. Bunlara Peygamber’in ibadeti haber verilince kendileri bu ibadeti azımsadılar ve: “Biz nerede,Peygamber nerede? Muhakkak Allah peygamberini geçmiş olan ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan bütün günahlarını mağfiret etmiştir, dediler. İçlerinden biri: Bana gelince, ben geceleri daima namaz kılacağım! Dedi. Diğeri de: Ben her zaman oruç tutacağım ve oruçsuz olmayacağım, dedi. Üçüncüsü de: Ben de kadınlardan ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyeceğim, dedi. bu sözleri söylerken Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem onların yanlarına çıkageldi de: “ Sizler şöyle şöyle söyleyen kimselersiniz. Dikkat edin! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve en çok takvalı olanınız bulunuyorum. Bununla beraber ben oruç tutarım, oruçsuz bulunurum, nafile namaz kılarım, (gecenin bir kısmında) uyurum, kadınlarla da evlenirim. (İşte benim sünnetim, hayat yolum budur.) Her kim benim bu sünnetimden (hayat yolumdan) yüz çevirirse, o benden değildir” buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâha Rağbetlendirme Bâbı.
5119-)
Ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve haber verdi ki, kendisi Aişe’ye Yüce Allah’ın şu kavlinden sormuş: “Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeveğinizden korkarsanız, sizin için halal olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin. Şayet (bu suretle de) adalet yapamayacağınızdan endişe ederseniz, o zaman bir tane ile yahut malik olduğunuz câriye ile yetinin. Bu, sizin için (hakk’tan) eğerilip sapmamanıza daha yakındır”.(en-Nisâ;3) şöyle demiştir: Ey kızkardeşimin oğlu! Bu yetim kız, velisinin velâyet ve himayesinde bulunur. Velisi onun malı ve güzelliği hakkında rağbet hisseder de o yetim kızın akranına vereceği mehrin en az miktarı mukabilinde onunla evlenmek ister.(yani mehrinden az vermek suretiyle haksızlık eder). İşte (bu ayette) o çeşit veliler, velâyetleri altındaki yetim kızları, haklarında adalet edinceye ve mehirlerini tekmilleyinceye kadar nikâh etmelerinden nehy olundular da bunlardan başka(kendilerine helal olan) kadınlardan nikâh etmeleriyle emrolundular.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâha Rağbetlendirme Bâbı.
5120-)
….Alkame şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Mes’ud’un beraberinde idim. Onunla Mina’da Osman ibn Affan karşılaştı da: Ya eba Abdirrahman! Benim sana bir hâcetim var! dedi. Akabinde ikisi tenhalığa çekildiler. Obman, Abdullah’a: Ya eba Abdirrahman! Seni, bilmekte olduğun gençlik kuvvetini sana hatırlatacak, genç bir kızla evlendirmemiz hususunda arzun var mı? Dedi. nefsi için Osman’ın zikrettiği bu evlendirmeye bir ihtiyacı olmadığını görünce, bana işaret etti ve: Ya Alkame! Diye seslendi. de yanına vardım. Bu sırada Abdullah, Osman’a karış şunları söylüyordu: Haberin olsun! Eğer sen bunu söylediysen, yeminle bildiririm ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem de bize şöyle buyurmuştur: gençler zümresi! Sizden her kim evlenmek külfetine gücü yeterse evlensin. Nikâh külfetine gücü yetmeyen kimse de oruç tutsun. Çünkü oruç, oruç tutan kimse için şehveti kıran birşeydir”.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Şu Kavli Bâbı: “sizden Kimin Evlenmeye Gücü Yeterse Evlensin. Çünkü Evlenmek Gözü Haramdan En Çok Men Eder, Ferci De En İyi Korur”.
5122-)
….Abdurrahman ibn Yezid şöyle demiştir: ben Alkame ve el-Esved ile beraber Abdullah ibn Mes’ud’un yanına girdim. Abdullah ibn Mes’ud şöyle dedi: Bizler Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’in maiyetinde (evlenmek için) hiçbir imkan bulamayan bir takım gençler idik. Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellem bize: “Ey gençler zümresi! Evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan ençok men eder, ferci de en iyi korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruca devam etsin. Çünkü oruç tutmak, kişi için bir inemedir (yani şehveti kıran bir şeydir)” buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Evlenme Külfetin Gücü Yetmeyen Oruç Tutsun”
5124-)
Bize Müsedded tahdîs etti. Bize Yezîd ibnu Zuray' tahdîs etti. Bize Saîd ibn Ebû Arûbe, Katâde'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki,Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in dokuz kadını olduğu hâlde, tek bir gece içinde kadınlarının hepsi üzerine dolaşırdı. yine bana Halîfe ibn Hayyât şöyle dedi: Bize Yezîd ibnu Zuray' tahdîs etti: Bize Saîd, Katâde'den tahdîs etti ki, onlara da Enes, Peygamber'den olmak üzere bunu tahdîs etmiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Aralarında Adalete Gücü Yeten Kimse İçin Kadınların Çok Olması Bâbı:
5125-)
Saîd ibn Cubeyr şöyle demiştir: İbn Abbâs bana: Evlendin mi? diye sordu. Ben: Hayır, evlenmedim, dedim. İbn Abbâs: Evlen. Çünkü bu ümmetin hayırlısı, kadınları çok olanlardır, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Aralarında Adalete Gücü Yeten Kimse İçin Kadınların Çok Olması Bâbı:
5126-)
Bize Yahya ibn Kazaa tahdîs etti. Bize Mâlik, Yahya ibn Saîd'den; o da Muhammed ibn îbrâhîm ibni'l-Hâris'ten; o da Alkame ibn Vakkaas'tan tahdîs etti ki, Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh) şöyle demiştir:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Amel niyete göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan ancak odur. Her kimin hicreti Allah'a ve Rasûlü'ne yönelik ise, onun hicreti Allah'a ve Rasûlü'ne varıcıdır. Kimin hicreti de nail olacağı bir dünyâya yahut nikâh edeceği bir kadına yönelik ise, onun hicreti de (Allah'ın ve Rasûlü'nün rızâsına değil), hicret sebebi olan şeye varıcıdır"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bir Kadını Kendisine Eş Yapmak İçin Hicret Eden Yahut Bir Hayır Yapan Kimseye, Niyet Ettiği Şey Vardır.
5127-)
Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Peygamber'in beraberinde gazveye giderdik, yanımızda kadınlarımız yoktu(Cinsî münâsebete şiddetle ihtiyâç duyardık). Bunun üzerine biz: Yâ Rasûlallah! Erkeklik yumurtalarımızı çıkartıp hadım olalım mı? Diye sorduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri hadım olmaktan nehyetti
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Beraberinde Kurân Ve İslâm Bulunan Fakigr Kimseyi Evlendirmek Bâbı
5128-)
Humeyd et-Tavî! Şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik'ten işittim, şöyle dedi: Abdurrahmân ibn Avf, (Muhacir olup Mekke'den Medîne'ye) geldiği zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), onunla Sa'd ibnu'r-Rabî' el-Ensârî arasında kardeşlik akdi yaptı. Ensârî'nin yanında iki kadın vardı. Ensârî, Abdurrahmân'a kadınlarını ve malını yarı yarıya bölüşmeyi teklif etti. Abdurrahmân ibn Avf, Sa'd ibnu'r-Rabî'e: Allah ehlin ve malın hususunda sana bereket ihsan eylesin! Sen bana içinde alışveriş yapılan çarşıya delâlet et, dedi. Abdurrahmân ibn Avf (Kaynukaa kabilesine âid) çarşıya gitti. Sonunda bir mikdâr yoğurt kurusu, bir mikdâr da yağ kazandı. Birkaç günler sonra Peygamber, Abdurrahmân'ı, üzerinde evlenen kişilere mahsûs olan sarı boyalı bir koku olduğu hâlde gördü ve ona hitaben: "Hâlin, şanın nedir yâ Abdarrahmân (evlendin mi)?” dedi. O da: Ensârlı bir kadınla evlendim, dedi. Peygamber: "O kadına ne kadar mehr verdin?" dedi. Abdurrahmân: Bir çekirdek ağırlığında (beş dirhem) altın verdim, dedi. Peygamber: "Bir koyunla olsun düğün aşı yap!" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bir Kişinin Kendi Ahdî Kardeşine Hitaben: Bak! İki Kadınımdan Hangisini İstersen Ben Senin İçin O Kadını Boşayayım Demesi Bâbı
5129-)
İbn Şihâb, Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den şöyle derken işittiğini haber vermiştir: Ben Sa'd ibn Ebî Vakkaas'tan işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), Usmân ibn Maz'ûn'un kadınlardan kesilip evlenmekten çekinmesini reddetti. Eğer Rasûlüllah onun kadınlardan kesilip çekinmesine izin verseydi (biz daha ileri giderek) muhakkak hadımlaşırdık
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınlardan Kesilip Evlenmeyi Terketmenin Ve Erkeklik Yumurtalarını Çıkartmanın Mekruh Kılınması Bâbı
5130-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, kendisi Sa'd ibn Ebî Vakkaas'tan şöyle derken işitmiştir: Yemîn olsun Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Usmân ibnu Maz'un'un bu kadınlardan kesilme teşebbüsünü reddetmiştir. Şayet Peygamber ona kadınlardan kesilip çekinmeye icazet vermiş olsaydı, bizler muhakkak erkeklik yumurtalarımızı çıkartırdık
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınlardan Kesilip Evlenmeyi Terketmenin Ve Erkeklik Yumurtalarını Çıkartmanın Mekruh Kılınması Bâbı
5131-)
Kays ibn Ebî-Hazım dedi ki: Abdullah (ibnu Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle dedi: Biz Rasûlüllah'ın maiyyetinde gazveye giderdik. Yanımızda maldan hiçbirşey yoktu.(Cinsî münâsebete şiddetle ihtiyâç duyardık). Bu sebeble biz: Erkeklik yumurtalarımızı çıkartıp hadım olalım mı? Diye sorduk. bizi hadım olmaktan nehyetti. Sonra bize -muayyen bir müddete kadar- elbise(ve benzeri bir ücret) mukaabilinde kadın eş almamıza ruhsat verdi. Bundan sonra Abdullah ibn Mes'ûd bize karşı şu âyeti okudu: "Ey îmân edenler! Allah’ın size halâl ettiği o en temiz şeyleri (nefsinize) haram kılmayın, haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez"(el-Mâide: 87)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınlardan Kesilip Evlenmeyi Terketmenin Ve Erkeklik Yumurtalarını Çıkartmanın Mekruh Kılınması Bâbı
5132-)
Esbağ ibnu'l-Ferec de şöyle dedi: Bana İbnu Vehb, Yûnus ibn Yezîd'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Ebû Seleme'den haber verdi ki, Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah! Ben genç bir erkeğim. Nefsim aleyhine kötü bir iş yapmaktan korkuyorum. Kadınlarla evlenecek dünyalık da bulamıyorum, dedim. (Erlik yumurtalarımı çıkartayım mı? Demek istedim.) aleyhi ve sellem) bana cevâb vermekten sustu. Sonra bu suretle hâlimi bir daha arzettîm. Yine sükût etti. Sonra bunun gibi bir daha söyledim, yine sustu. (Dördüncü) bir daha söylediğimde Rasülullah (azarlayarak) bana: "Yâ Ebâ Hureyre, senin kavuşacağın mukadderatı yazan kalemin mürekkebi) kurumuştur. Şu hâl üzerine sen ister hadımlaş, ister bırak (müsavidir)" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınlardan Kesilip Evlenmeyi Terketmenin Ve Erkeklik Yumurtalarını Çıkartmanın Mekruh Kılınması Bâbı
5133-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir; Ben: Yâ Rasûlallah! Lütfen bana bildirir misin: Sen bir vâdîye insen de orada üzerindeki mahsûlü yenilmiş ve mahsûlü yenilmemiş hâlde iki nevi' ağaç bulsan, deveni bunların hangisinde yayar otlatırsın? diye sordum. aleyhi ve sellem): "Başkası tarafından otlatılmayan ağaçta otlatırım" buyurdu. Âişe bu sorusu ile Rasûlüllah'ın kendisinden başka bakir kız olarak kimse ile evlenmediğini kasdediyordu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bakire Kızları Nikâh Etmek Bâbı
5134-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: " (Yâ Âişe!) Sen iki kerre ru'yâda bana gösterildin. Baktım ki, bir zât, senin suretini bir ipekli kumaş parçasında taşıyor ve: Bu resmin sahibi senin müstakbel zevcendir, diyordu. Ben de o ipek kumaşı açıyorum, bir de bakıyorum ki, o kumaş parçasındaki suret sen idin. O zâtın, yâni Cibril'in o sözü üzerine ben; Eğer bu rü'yâ Allah tarafından gösterilmiş ise, Allah bunu yerine getirir, dedim"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bakire Kızları Nikâh Etmek Bâbı
5135-)
Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Peygamber'in beraberinde bir gazveden dönüyorduk. Ben yavaş yürüyen bir devenin üzerinde acele hareket ettim. Derken arkamdan bana bir süvârî yetişti de beraberindeki bir deynekle benim deveme vurdu. Bu vuruş üzerine benim devem, görmekte olduğum develerin en hızlısı gibi yürüdü. Bir de baktım ki, o zât, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) imiş. Bana: "Seni acele ettiren nedir?" dedi. Ben de O'na: Ben yakında evlenmiş bir kimseyim, dedim. Peygamber: "Kız ile mi yoksa dul ile mi evlendin?" dedi. Ben: Dul ile evlendim, dedim. Peygamber: "Senin onunla, onun da seninle oynaşacağınız bir genç kızla evlenseydin yâ!" buyurdu. devamla dedi ki: Nihayet Medine'ye girmek için hareket edip gittiğimizde Peygamber: "Kocasından ayrı kalmış kadının ustura tutunup temizlenmesi ve dağınık saçlarını temizleyip taraması için yavaş hareket edin de, evlerinize geceleyin, yânı yatsı vaktinde girin" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Dul Kadınlar Bâbı
5136-)
Muhârib ibn Disâr es-Sedûsî şöyle demiştir: Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim, şöyle diyordu: Ben evlendim. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Ne ile evlendin?" diye sordu. Ben: Dul bir kadınla evlendim, dedim. Rasûlüllah: "Senin neyin vardı ki bakire kızları ve onlarla oynaşmayı tercih etmedin?" buyurdu... Ben bu "Senin neyin vardı, bakire kızları neye tercîh etmedin?" sözünü Amr ibn Dînâr'a zikrettim. Amr şöyle dedi: Ben Câbir ibn Abdillah'tan işittim; o bu fıkrayı: Rasûlüllah bana "O seninle, sen de onunla oynaşacak genç bir kızla evlenseydin yâ" buyurdu, şeklinde söylüyordu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Dul Kadınlar Bâbı
5137-)
Bize el-Leys, Yezîd ibn Ebî Habîb'den; o da Irak ibn Mâlik'ten; o da Urve'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Bekr'den Âişe'yi nikahlamak için istedi.Ebû Bekr, Peygamber'e: Fakat ben Sen'in kardeşinim, dedi. Peygamber de ona: "Sen benim Allah'ın dîninde ve kitabında kardeşimsin. Bu cihetle Âişe bana halâldır" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Küçüklerin Yaşça Büyüklerden Olanlarla Evlendirilmeleri Nin Hükmünü Beyân Bâbı
5138-)
Bize Ebu'z-Zinâd, el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den olmak üzere tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Kadınların hayırlıları, deve binen Arab kadınlarıdır. Kureyş kadınlarının en iyileri ise küçüklüğünde çocuğu üzerine en şefkatlisi, kocasına karşı da onun elindeki malını korumak hususuna en iyi riâyet edenleridir" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Evlenmek İsteyen Kişi Hangi Kadınla Nikah Akdi Yapar, Kadınların Hangileri Daha Hayırlıdır, Vâcib Kılmayarak Erkeğe, Nutfeleri İçin Tercîh Etmesi Müstehâb Olacak Kadın Çeşidi Nedir?
5139-)
Bize Salih ibnu Salih el-Hemdânî tahdîs etti. Bize eş-Şa'bî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Burde tahdîs etti ki, babası Ebû Mûsâ şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Herhangi bir adamın yanında bir câriye bulunur da kendisi ona ilim öğretir ve öğretimini güzel yapar, onu terbiye eder ve edeblendirmesini güzel yapar, sonra onu âzâd eder ve onunla evlenirse, o kimse için iki ecir vardır. Ehli kitâbdan herhangibir adam hem kendi peygamberine îmân etmiş, hem de bana îmân etmişse, onun için de iki ecir vardır. Herhangibir köle hem efendilerinin hakkını ödemiş, hem de Rabb'inin hakkını ödemiş ise, onun için de iki ecir vardır". eş-Şa'bî, muhatabı olan kimseye: Sen bu rivayeti hiçbir bedel ödemeksizin al. Halbuki vaktiyle, Peygamber devrinde, insan bunun aşağısında bir mes'ele için tâ Medine'ye kadar giderdi, demiştir. Bekr Şu'be ibn Ayyaş da Ebû Husayn'dan; o da Ebû Burde'den; o da babası Ebû Musa'dan; o daPeygamber'den olmak üzere “O cariyeyi âzâd eder, sonra da on un mehrini verirse..," şeklinde söyledi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Seriyyeler Cariyeler Edinme Ve Cariyesine Hürriyet Verip De Sonra Onunla Evlenen Kimsenin Sevabı Bâbı
5140-)
Bize Saîd ibn Telîd tahdîs edip şöyle dedi: Bana İbnu Vehb haber verip şöyle dedi: Bana Cerîr ibnu Hazım, Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Şîrîn'den haber verdi ki, Ebû Hureyre: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir Süleyman ibn Harb, Hammâd ibn Zeyd'den; o da Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti (ki, Rasûlüllah şöyle buyurmuştur): "İbrâhîm yalnız üç defa (te'vîl ile) yalan söylemiştir: İbrâhîm günün birinde zâlimlerden bir zalim hükümdarın memleketine uğramıştı. Beraberinde (bir kadın güzeli olan eşi) Sâre de vardı... " Hadîsin gerisini -Kitâbu’l-Enbiyâ'da geçtiği gibi- zikretti. o zâlim hükümdar Sâre'ye, Hâcer ismindeki cariyeyi hediye olarak verdi. Sâre, İbrahim 'in yanına gelince ona: Allah o kâfirin elini benden men' etti, bir de bana Hâcer'i hizmetçi olarak verdi, dedi." Hureyre: Ey semâ suyunun oğulları, sizin ananız işte bu kadındır, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Seriyyeler Cariyeler Edinme Ve Cariyesine Hürriyet Verip De Sonra Onunla Evlenen Kimsenin Sevabı Bâbı
5141-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber’den dönüşte onun)la Medine arasında üç gün ikaamet etti. Bu müddet içinde Safiyye bintu Huyey' ile evlendi. Ben de müslümânları Peygamber'in düğün aşına da'vet ettim. Bu ziyafette ekmek de, et de yoktu. Tabaklanmış deri sofraların yayılması emredildi. Akabinde bunların içlerine hurmadan, akt denilen kuru yoğurttan ve tereyağından konuldu. İşte bu,Peygamber'in düğün yemeği oldu. Yemek esnasında müslümânlar aralarında: Safiyye, mü'minlerin analarından birisi midir, yoksa Rasûlüllah'in sağ elinin mâlik olduğu cariyelerden midir? dediler. kısım müslümânlar da: Eğer Rasûlüllah Safiyye'yi örterse, o, mü'minlerin analarından birisidir. Eğer onu örtmezse Safiyye, Rasûlüllah'ın sağ elinin mâlik olduğu cariyelerinden birisidir, dediler. aleyhi ve sellem) hareket etmeğe karar verince, binitinin arkasına Safiyye için üzerine oturacağı bir taht hazırlattı ve Safiyye ile insanlar arasına da bir perde uzattı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Seriyyeler Cariyeler Edinme Ve Cariyesine Hürriyet Verip De Sonra Onunla Evlenen Kimsenin Sevabı Bâbı
5142-)
Bize Hammâd ibn Zeyd, Sabit el-Bunânî'den ve Şuayb ibnu'l-Habhâb'dan; o da Enes ibn Mâlik'ten tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Safiyye'yi âzâd etmiş ve âzâdlığını kendisine sadak, yani mehr yapmıştır
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Cariyenin Hürriyete Kavuşturulmasını Onun Mehri Yapan Kimse Bâbı
5143-)
Sehl ibn Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bir kadın geldi de: Yâ Rasûlallah! Ben nefsimi Sana hibe etmeye (mehirsiz Sen'inle evlenmeye) geldim, dedi. dedi ki: Rasûlüllah kadına baktı, bakışını kadın üzerinde yukarı kaldırdı, aşağıya indirdi, sonra da Rasûlüllah başını eğdi. Kadın, Rasûlüllah'ın kendisi hakkında hiçbir hüküm vermediğini görünce oturdu. Bu sırada sahâbîlerinden bir adam ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah! Eğer Sen'in bu kadına bir hacetin yoksa, beni bu kadınla evlendir, dedi. "Yanında mehr verecek birşey var mı?" dedi. O sahâbî: Hayır, vallahi yâ Rasûlallah! dedi. Rasûlüllah: "Ailenin yanına git de, bak birşey bulacak mısın?" buyurdu. Bunun üzerine o zât gitti, sonra dönüp geldi de: Hayır, vallahi, hiçbirşey bulamadım, dedi. Rasûlüllah: "Bak, demirden bir yüzük olsun(getir)" buyurdu. Sahâbî dönüp geldi de: Hayır, yâ Rasûlallah! Demirden bir halka bile bulamadım. Lâkin şu izârım(belden aşağı ihramım) var -Râvî Sehl: Bu fakîr sahâbînin (izârı üzerine giyecek) ridâsı yoktu, dedi-, bu izârımın yarısı kadının olsun, dedi. "Sen izârınla ne iş yapabilirsin(neye yarar)? Onu sen giyersen kadının üstünde ondan birşey bulunmaz, açıkta kalır; onu kadın giyerse senin üzerinde birşey olmaz (sen çıplak kalırsın)" buyurdu söz üzerine adamcağız bulunduğu yere oturdu. Nihayet bu oturuşu uzayınca da(ümîdsizce) kalkıp gitti. Rasûlüllah bu zâtın ümîdsizce dönüp gittiğini gördü de, onun çağırılmasını emretti. Adam gelince: "Kur'ân'dan ezberinde ne var?" diye sordu. Adam: Ezberimde şu sûre var, şu sûre var! diye birtakım sûreleri saydı. Bunun üzerine Rasûlüllah: "Sen bu sûreleri ezberinden okuyor musun?" dedi. O zât: Evet okuyorum, dedi. Rasûlüllah: "Git, Kur'ân 'dan ezberindeki bu sûrelerle seni bu kadına mâlik kıldım (yani seni onunla evlendirdim)" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yüce Allahın ...eğer Fakîr İseler Allah Onları Fadlından Zengin Yapar En-nûr: Kavlinden Dolayı Fakîr Olanı Evlendirme Bâbı
5144-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr, Âişe(r.anha)'den olmak üzere şöyle haber verdi: Ebû Huzeyfe ibn Utbe ibn Rabîa ibn Abdi Şems -ki bu Ebû Huzeyfe, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Bedir gazasında bulunmuştu- Salim ibn Ma'kıl'ı oğul edinmişti. Nitekim Peygamber de Zeyd ibn Hârise'yi oğul edinmişti. Aynı zamanda Sâlim'e, kardeşi Velîd ibn Utbe ibn Rabîa'nın kızı Hind'i nikâh etmişti. Halbuki Salim, Ensâr'dan (Subeyte adında) bir kadının kölesi idi. Câhiliyet zamanında bir kimse birisini evlâd edinirse, insanlar o evlâdlığı o kimsenin adiyle çağırırlardı. (Fulân'ın oğlu Fulân derlerdi). Ve evlâdlık -neseb yönünden oğul gibi- o kimsenin mirasından mîrâs alırdı. Bu töre, Yüce Allah "Evlâdlıklarınızı(neseb) babaları adiyle çağırınız. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, o hâlde dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdırlar..."(el-Ahzâb: 5) kavlini indirinceye kadar devam etti. Bu âyetin inmesi üzerine artık âzâdlı köleler ve evlâdlıklar nesebi babaları adına döndürüldüler. Bunlardan babalan bilinmeyenler de(eski efendisine) dînde dost ve kardeş oldu. vaziyet üzerine Kureyşli, sonra Amirli olan Süheyl ibn Amr'ın kızı Sehle -ki Ebû Huzeyfe'nin öbür karısıdır, Subeyte'nin de ortağıdır-Peygamber'e geldi ve: Yâ Rasûlallah! Biz Sâlim'i oğul edinmiştik. Halbuki Allah evlâdlık hakkında bildiğiniz âyeti indirdi (Şimdi ne buyurursun)? diye sordu. şeyhi Ebû'l-Yemân bu hadîsi müellif Buhârî'ye bu suretle zikretti şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) amcası Zubeyr ibn Abdilmuttalib'in kızı Dubâa'nın yanına girdi ve ona: "Öyle sanıyorum ki, hacca gitmek istiyorsun" dedi. Dubâa da: öyledir, fakat) vallahi kendimde hastalık hissediyorum, dedi. "Ey Dubâa, sen hacc et ve (hacca niyet ederken): Yâ Allah, beni hacc menseklerini yerine getirmekten men' ettiğin yerde ihramdan çıkacağım! diye şart kıl" buyurdu. o sırada Mıkdâd ibn Esved'in nikâhı altında bulunuyordu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâhta Erkekle Kadın Arasında Aranan Denklikler Dîn Husûsundadır Bâbı.
5146-)
Saîd ibnu Ebî Saîd, babasından; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Kadın dört (hâl ve sıfatı) için nikâh olunur; Malı için, soyu için, güzelliği için, dîni için. (Ey mü'min, sen bunlardan) dîndâr olanı ele geçirmeye bak. (Eğer dediğimi yapmazsan) iki elin fakîrleşir"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâhta Erkekle Kadın Arasında Aranan Denklikler Dîn Husûsundadır Bâbı.
5147-)
Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın yanından zengin bir adam geçti. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu zengin kişi hakkında ne dersiniz?" diye onu tezkiye etmişti. hazır bulunanlar da: Bu kimse bir kadının izdivacına tâlib olsa, nikâh olunmaya; birisi hakkında şefaat ve tavsiye ederse, şefaati kabul edilmeye; bir söz söylese, sözü dinlenmeye lâyık bir kimsedir! diye şehâdet ettiler. ibn Sa'd dedi ki: Sonra Rasûlüllah sükût etti. Bu sırada müslümânların fakirlerinden birisi geçti. Bu defa da Rasûlüllah: "Bu fakır kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Orada bulunanlar: Bu kimse de bir kadının nikâhına tâlib olsa, nikâh olunmaya; birisi hakkında şefaat ederse şefaati kabul olunmaya ve bir re'y beyân ederse, sözü dinlenmeye lâyık bir kimse değildir! dediler. üzerine Rasûİullah: "Bu fakır, öbür zengin gibi dünyâ dolusu insandan hayırlıdır" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâhta Erkekle Kadın Arasında Aranan Denklikler Dîn Husûsundadır Bâbı.