Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
448-)
Sehl(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadına: "Marangoz olan kölene emret de benim için, üzerine oturabileceğim bir takım tahtalar yapsın" haberini yolladı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid Yapmkata Yapıcı Sanatkarlardan; Minberin Kuru Ağaçları Hususunda Da Sanatkar Marangozdan Yardım İstenmesi Bâbı
449-)
Bize Abdülvâhid ibnu Eymen, babasından; o da Câbir'den tahdîs etti ki: Bir kadın: Yâ Rasûlallah, senin için üzerine oturacağın bir şey yaptırayım mı? Çünkü benim marangoz olan bir kölem vardır, dedi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Eğer istersen (yaptır)"buyurdu. Bunun işitince o kadın minberi yaptırdı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid Yapmkata Yapıcı Sanatkarlardan; Minberin Kuru Ağaçları Hususunda Da Sanatkar Marangozdan Yardım İstenmesi Bâbı
450-)
Bana Amr haber verdi. Ona da Bukeyr tahdîsetti. Ona da Âsim ibn Omer ibn Katâde tahdîs etti. O da Ubeydullah el-Havlânî'den işitti. O da Osmân ibn Affân'dan işitti. O, Rasûlüllah’ın mescidini yeniden bina ettiği zaman, insanların kendisi hakkındaki dekikoduları üzerine şöyle diyordu. Siz (yaptığım iş aleyhine) çok söylemeğe başladınız. Halbuki ben Rasûlüllah'tan işitmişimdir, O şöyle buyuruyordu: kim -Bukeyr dedi ki: Ben Âsım’ın "Allah 'ın rızâsını isteyerek" dediğini sanıyorum- bir mescid bina ederse, Allah da ona cennette onun gibi bir ev bina eder"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Bir Mescid Bina Eden Kimse Nin Fazileti Bâbı
451-)
Bize Küteybe ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân tahdîs edip şöyle dedi: Ben Amr ibn Dînâr'a: Sen Câbir ibn Abdillah'ı: "Bir kimse mescidden geçti. Yanında(demirleri meydanda) oklar vardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: “Okların demirlerinden tut buyurdu derken işittin mi?" dedim
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: B3ab: Şahış Mescide Uğradığı Zaman Ok Ve Mızrakları Demirlerinden Tutar
452-)
Bize Ebû Burde ibnu Abdillah tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Burde'den işittim; o da babasından: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim mescidlerimizin yahut çarşılarımızın birinden yanında ok varken geçecek olursa eliyle demirlerinden tutsun ki, bir müslümânı yaralamasın"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidden Geçmek Bâbı
453-)
Zuhri, şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân ibn Avf haber verdi. O, Hassan ibn Sabit el-Ensârî'den işitmiştir. Hassan, (mescidde şiir inşâd etmenin cevazı hususunda) Ebû Hureyre'yi şâhid yapmak isteyerek, ona: Allah aşkına söyle, sen Peygamber'in"Yâ Hassan, Allah'ın Rasûlü'nden yana (Kureyş kâfirlerine) cevâb ver. Yâ Allah, sen onu Rûhu'l-Kuds(yani Cebrâîl) ile te'yîd et!" derken işittin mi? dedi. Ebû Hureyre: Evet(işittim), dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde Şiir İnşad Etmenin Hükmü Bâbı
454-)
Bize İbrâhîm ibn Sa'd, Salih (ibn Keysân)'den; o da İbn Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle dedi: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Yemîn ederim ki, bir gün Rasûlüllah'ı hücremin kapısı üzerinde şu hâlde gördüm: Habeşliler mescidde oyun oynuyor, Rasûlüllah da ben onların oyunlarına bakabileyim diye, kendi ridâsı ile beni perdeliyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kısa Mızraklı Kimselerin Mescide Girmelerinin Cevazı Bâbı
455-)
İbrâhîm ibnu'l-Munzir Bir ziyâde yapıp şöyle dedi: Bize İbnu Vehb tahdîs etti. Bana Yûnus, ibn Şihâb'dan; o da Urve'den; o da Âişe'den tahdîs etti. Âişe: Ben Peygamber'i şu hâlde gördüm: Habeşliler kendi kısa mizraklarıyle oynuyorlardı, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kısa Mızraklı Kimselerin Mescide Girmelerinin Cevazı Bâbı
456-)
Bize Sufyân(ibn Uyeyne), Yahya (ibn Saîd)'dan; o da Amre (bintu Abdirrahmân)'den; o da Âişe'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: hürriyetini satın alma yazışması hakkında, yardımını istemek için Âişe'ye geldi. Âişe: Eğer istersen üzerindeki borcun kalanını sahiblerine veririm, velîlik hakkı bana âid olur, dedi Berîre'nin sâhibleri Âişe'ye: İstersen Berîre'ye, üzerindeki borcunun kalanını verirsin, dediler. Sufyân ibn Uyeyne bir defa da -bu "Sen Berîre'ye verirsin" ifâdesi yerine- istersen Berîre'yi azâd edersin, velîlik hakkı da bize âid olur dediler, şeklinde söyledi. Rasûlüllah gelince Âişe bu mes'eleyi kendisine hatırlattı. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): Berîre'yi satın al, sonra azâd et. Velilik hakkı muhakkak surette azâd eden kimseye âiddir" buyurdu. Sonra Rasûlüllah, minber üzerinde kalktı. (Sufyân ibn Uyeyne bir kerre de -kalktı yerine- Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerine yükseldi, dedi.) Ve şöyle buyurdu: "Bir takım kimselere ne oluyor ki, onlar Allah'ın Kitâbı'nda bulunmayan bir takım şartları şart koşuyorlar? Her kim Allah'ın Kitâbı'nda bulunmayan (ve ona muhalif olan) bir şartı şart kılarsa, o şartın kendi lehine bir faydası yoktur; öyle yüz şart koşsa da". Alî ibnu'l-Medinî şöyle dedi: Yahya ibn Saîd el-Kattân ile Abdulvahhâb, Yahya ibn Saîd el-Ensârî'den; o da Amre'den diye söylediler. Ca'fer ibn Avf ise: Yahya ibn Saîd el-Ensârî'den, o şöyle dedi: Ben Amre'den işittim, O, şöyle dedi: Ben Âişe'den işittim... Dedi. Ve bu hadîsi Mâlik: Yahya'dan; o da Amre'den; Berîre (geldi)… şeklinde rivayet etti, fakat bunda "Peygamber minbere yükseldi" sözünü zikretmedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mesciddeki Minber Üzerinde Alım Ve Satım İşinin Zikredilmesi Bâbı
457-)
Bize Yûnus(ibn Yezîd), Zuhrî'den; o da Ka'b ibn Mâlik'in oğlu Abdullah'tan; o da babası Ka'b'dan haber verdi, (o, şöyle demiştir): Ka'b ibn Mâlik (radıyallahü anh), (Abdullah) ibn Ebî Hadred'den ondaki alacağını mescidde (hasmına yapışıp) istedi. Her ikisinin sesleri yükseldi. Nihayet evinde bulunan Rasûlüllah, onların seslerini işitti. Ve onlara doğru çıktı, hücresinin perdesini açarak: Ka'b!" diye nida etti. Ka'b: Lebbeyk Yâ Rasûlallah, deyince, Rasûlüllah eliyle işaret vererek:"Alacağından şu kadarını yani yarısını bağışla" buyurdu. Ka'b, hemen: Vallahi bağışladım Yâ Rasûlallah, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İbn Ebî Hadred'e hitaben:"Kalk, borcunu öde" diye emretti
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde Borçlu Kimseden Borcunu Ödemesini İstemek Ve Borcu İstemek İçin Borçluya Yapışmak Bâbı
458-)
(Ebû Hureyre şöyle demiştir): Bir zencî adam, yahut zencî kadın, mescidi süpürür idi. Vefat etti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) onun hâlinden sordu. Öldü dediler. "Bana haber vermeli değil miydiniz? O adamın -yahut: o kadının- kabrini bana gösteriniz" buyurdu. Müteakiben o adamın veya kadının kabrine vardı ve üzerine namaz kıldı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidi Süpürmek. Ötesine Berisine Düşmüş Paçavraları. Çöpleri Ve Ağaç Kırıntılarını Toplamak Bâbı
458-)
Bize Alî ibnu Abdillah tahdîs etti. Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti. Bize Mansûr, Ebû Vâil'den haber verdi ki, Abdullah ibn Mesûd(radıyallahü anh): Biz câhiliyette bir kabile çok oldukları zaman "Emira Benû Fulanın = Fulân oğulları çok oldu" der idik, demiştir. bu senedle: Bize el-Humeydî tahdîs etti. Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti. Ve el-Humeydî, Sufyân'dan "Emira" şeklinde söyledi. Nûh ile beraber taşıdığımız (insanlar) zürriyeti, şu bir hakikattir ki, Nûh pekçok şükreden bir kuldu"(Âyet: 3)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Benû İsrâîl Sûresi
459-)
Âişe(r.anha) şöyle demiştir: el-Bakara Sûresi'nden, ribâ hakkındaki (275-279.) âyetler nazil olduğu zaman Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) mescide çıktı. Ve bu âyetleri insanlara karşı okudu. Sonra şarâbın ticâretini(yani alınmasını ve satılmasını) haram kıldı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Şarab Ticaretinin Haram Kılınmasını Mescidde Zikredip Beyan Eylemek Bâbı
460-)
Bize Hammâd, Sâbit'ten; o da Ebû Râfi'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Bir kadın yahut bir adam mescidi süpürür idi. Ebû Râfi': Ben Ebû Hureyre'nin "bir kadın" dediğini kuvvetle zannediyorum, demiştir. Sonra Ebû Hureyre (iki bâb önce) geçen hadîsi zikredip: Peygamber onun kabri üzerine namaz kıldı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescide Mahsus Hizmetçiler Bâbı
461-)
Bize Ravh ve Muhammed ibn Ca'fer, Şu'be'den; o da Muhammed ibn Ziyâd'dan; o da Ebû Hureyre'den haber verdi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: bir ifrit dün gece namazımı kesmek için ansızın üzerime geldi. - Râvî: Yâhud, Peygamber bu tefellete cümlesine benzer bir cümle söyledi, demiştir. -Hemen Allah beni ona karşı muktedir kıldı da, sabaha girdiğiniz zaman hepiniz ona bakasınız diye, mescidin direklerinden birine bağlamak istedim. Fakat kardeşim Süleyman Peygamber'in: heblî mulken lâ yanbeğî liahadin min ba 'dî inneke ente l-vahhâb)“O Ey Rabb'im, bana mağfiret et ve bana öyle bir mülk -saltanat-ver ki, o, benden başka hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şübhesiz bütün murâdları ihsan eden Sen'sin Sen” (es-sâd:35) kavlini hatırladım". Râvî Ravh: Rasûlüllah o ifrîti köpek gibi kovdu, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Esirin Yahud Borçlunun Bağlanarak Mescidin İçinde Bulundurulması Bâbı
462-)
Bize Saîd ibn Ebî Saîd tahdîs etti. O Ebû Hureyre'den şöyle dediğini işitmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Necd cihetine bir süvârî müfrezesi gönderdi. Bu müfreze Benû Hanîfe kabilesinden Sümâme ibn Usâl denilen bir kişiyi esîr edip getirdiler Ve onu mescidin direklerinden birisine bağladılar. NihayetPeygamber Sümâme'nin yanıa çıktı da:"Artık Sümâme'yi salıverin" buyurdu Sümâme bırakılınca, hemen mescidin yakınında bulunan bir suya gitti ve yıkandı. Sonra mescide girdi ve: Eşhedu en lâ ilahe illellâh ve eşhedu enne MuhammedenRasûlüllah dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kâfirin Müslüman Olduğu Zaman Yıkanması Ve Yine Esirin Mescid İçinde Bağlanması Bâbı
463-)
Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Sa'd ibn Muâz Hendek gününde pazu damarından yaralandı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona yakından hasta ziyareti yapabilmek için mescidin içine (ona mahsûs) bir çadır kurdurdu. Mescidde Gifâr oğulları'ndan (bâzı kimselere âid) bir çadır daha vardı. İşte bu Gıfârîler'i kendilerine doğru akıp gelen kandan başkası ürkütmedi. Kanı görünce onlar: Ey çadır ahâlîsi, sizin tarafınızdan bize doğru gelen bu kan nedir? dediler. Bir de baktılar ki, Sa'd'ın yarası kanayıp duruyor. İşte Sa'd orada vefat etti
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidin İçinde Hastalar İçin Ve Hastalardan Başkaları İçin Çadır Kurmak Bâbı
465-)
Katâde şöyle demiştir: Bize Enes (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etti:Peygamber'in sahâbîlerinden iki zât, karanlık bir gecede Peygamber'in yanından, önlerinde parıldayan çerâğa benzer iki şey olduğu hâlde çıktılar. O iki kişi birbirlerinden ayrıldıkları zaman, o çerâğlardan her biri biriyle beraber ayrıldı. Ve tâ ehlinin yanına gidinceye kadar (yolunu aydınlattı)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Bab
466-)
Ebû Saîd Hudrî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (son hastalığında) hutbe yaptı da: "Allah bir kulu, dünyâ ile kendi yanında olan şeyler arasında muhayyer bıraktı. O kul da Allah yanındakileri seçti "dedi. (Bu söz üzerine) Ebû Bekr ağladı. Ben kendi kendime: Allah'ın bir kulu dünyâ ile kendi yanında olan şey arasında muhayyer bulunmasında, onun da Allah yanındakileri tercîh etmesinde ne var ki bu şeyh (böyle) ağlıyor? dedim. Meğer o muhayyer kılınan kul, Rasûlüllah'ın kendisi imiş. Ebû Bekr de(bunu) hepimizden daha bilici imiş. Rasûlüllah: "Yâ Ebâ Bekr, ağlama. Arkadaşlığı hususunda ve malı hususunda insanların bana en çok vergisi olan Ebû Bekr'dir. Ümmetimden bir halîl edinecek olsa idim muhakkak Ebû Bekr'i edinirdim. Lâkin İslâm kardeşliği (yânı İslâm yüzünden hâsıl olan kardeşlik) ve İslâm sevgisi (şahsî dostluktan daha faziletlidir). Mescide çıkacak hiçbir husûsî kapı kalmasın, muhakkak kapatılsın. Bundan Ebû Bekr'in kapısı müstesna" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescide Çıkacak Küçük Kapı Ve Gelip Geçme Yeri Bâbı
467-)
İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), vefatı ile neticelenen hastalığı sırasında başını bir bez ile bağlamış olduğu hâlde mescide çıktı ve minber üzerine oturdu. Akabinde Allah'a hamd ve sena etti. Sonra şöyle buyurdu: muhakkak ki, insanlar içinde nefsi ve malı i'tibâriyle benim üzerimde, Ebû Kuhâfe'nin oğlu Ebû Bekr'den çok menn ve atası olan 'hiçbir kimse yoktur. İnsanlardan bir hatıl edinecek olaydım, muhakkak Ebû Bekr'i kendime bir halîl edinirdim. Lâkin İslâm yüzünden olan hullet (yânı derin dostluk) daha faziletlidir. Ebû Bekr'in küçük kapısından başka mescide açılan kapıların hepsini benim tarafımdan kapatınız"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescide Çıkacak Küçük Kapı Ve Gelip Geçme Yeri Bâbı
468-)
Bize Hammâd, Eyyûb'dan; o da Nâfi'den; o da İbn Omer'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -Mekke fethinde- Mekke'ye geldi. Usmân ibn Talha'yı çağırdı. O da (Ka'be'ye âid) kapıyı açtı. Akabinde Peygamber ile beraber Bilâl, Usâme ibn Zeyd ve Usmân ibn Talha içeriye girdiler. Sonra kapı kilitlendi. Peygamber orada bir zaman kaldı. Sonra çıktılar. İbn Omer der ki: çıktıklarını görünce) hemen koştum. Bilâl'e sordum. Bilâl: Evet, içeride namaz kıldı, dedi. Neresinde? Dedim. Bilâl: İki direğin arasında, dedi. İbn Omer der ki: Bilâl'e, Peygamber kaç rek'at kıldı? Diye sormak aklıma gelmemiş.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Kabe İçin Ve Diğer Mescidler İçin Kapılar Ve Kilidler Edinme Bâbı
469-)
Bize Leys, Saîd ibn Ebî Saîd'den tahdîs etti. O Ebû Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Necd tarafına bir süvârî müfrezesi gönderdi. Bu müfreze Benû Hanîfe kabilesinden Sümâme ibn Usâl denilen bir adamı esîr alıp getirdi. Onu mescidin direklerinden bir direğe bağladılar
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescide Müşrikin Girmesi Bâbı
470-)
Bana Yezîd ibn Husayfe, Sâib ibn Yezîd'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben mescidde dikeliyordum. Bir kimse bana bir çakıl taşı attı. Baktım ki, o Omer ibn Hattâb'dır. Omer bana hitaben: Git şu iki kişiyi bana getir, dedi. Ben gidip o iki şahsı Omer'e getirdim. Omer onlara: Sizler kimsiniz? yahut: Sizler neredensiniz? Diye sordu. Onlar: Biz Tâif ahâlîsindeniz, dediler. Omer: Şayet siz bu şehir halkından olaydınız muhakkak canınızı acıtırdım. Sizler Rasûlüllah'ın mescidi içinde seslerinizi yükseltiyorsunuz, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde Sesi Yükseltmenin Hükmü Bâbı
471-)
İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Ka'b ibn Mâlik'in oğlu Abdullah tahdîs etti. Ona da babası Ka'b ibn Mâlik haber vermiştir: ibn Mâlik,(Abdullah) ibnu Ebî Hadred'den üzerindeki alacağını mescidde ödemesini istemiş. Her ikisinin sesleri, evinde bulunan Rasûlüllah işitecek derecede yükselmiş.Rasûlüllah onlara doğru çıkıp, hücresinin perdesini açarak: Ka'b ibn Mâlik! Ya Ka’b"-diye nida etmiş. Ka'b: Lebbeyk yâ Rasûlallah, deyince, Rasûlüllah eliyle işaret ederek: "Alacağından yarısını indir, bağışla" buyurmuş. Ka'b: Yâ Rasûlallah öyle yaptım, demiş. Rasûlüllah da, İbnu Ebî Hadred'e: "Kalk, o kalanı öde" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde Sesi Yükseltmenin Hükmü Bâbı
472-)
İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) minberde iken bir kimse: Gece namazı hakkında ne buyurursun? diye sordu. Peygamber:"İkişer ikişerdir. Sabah vaktinden endîşe ettiği zaman bir rek'at kılar ki, bu tek rek'at kılmış olduklarını tekleştirir" buyurdu. İbn Omer: Geceleyin namazınızın sonunu tek yapınız. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu emretmiştir, der idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde İlim İçin Halkalar Teşkil Etmek Ve Oturmak Bâbı
473-)
İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe yaparken bir kimse geldi de, gece namazı nasıldır? diye sordu. Peygamber:"İkişer ikişerdir. Sabahtan endîşe ettiğin zaman kılmış olduğun rek'atları senin için tekleştirecek olan bir tek rek'at kılıp vitr yap" buyurdu El-Velîd ibn Kesîr şöyle dedi: Bana Abdullah'ın oğlu Ubeydullah tahdîs etti ki, onlara da İbn Omer şöyle tahdîs etmiştir: Peygamber mescid içinde iken bir kimse Peygamber'e nida etti...
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde İlim İçin Halkalar Teşkil Etmek Ve Oturmak Bâbı
474-)
Akîl ibn Ebî Tâlib'in himayesinde olan Ebû Murre, Ebû Vâkıd el-Leysî'den haber vermiştir. O şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde iken karşıdan üç kişi geldi. İkisi Rasûlüllah'a doğru yöneldi, birisi de gitti. O ikiden birisi halkada bir aralık gördü de oracıkta oturdu. Diğeri ise halkadakilerin arkasında oturdu. Diğer üçüncü kimse ise arkasına dönüp gitti. Rasûlüllah(meşgul olduğu sözden) ayrılınca şöyle buyurdu: bu üç kişinin hâlini haber vereyim mi? Onların biri Allah'a sığındı, Allah da onu barındırdı. Diğeri (sıkıntı vermekten) utandı, Allah da ondan hayâ etti. Ötekisi ise (bu meclisten) yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi”
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescidde İlim İçin Halkalar Teşkil Etmek Ve Oturmak Bâbı
475-)
Bize Abdullah ibn Mesleme, Mâlik'ten; o da ibn Şihâb'-dan; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da amucasından tahdîs etti. Amucası Abdullah ibn Zeyd, Rasûlüllah'ı mescidin içinde sırt üstü yatıp, bir ayağını diğeri üzerine koymuş olarak görmüştür Ve yine ibn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den, o: Omer ile Usmân da bunu yaparlardı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid İçinde Sırt Üstü Yatmak Ve Ayak Uzatmak Bâbı
476-)
Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Babamla anamın İslâm dîni ile mütedeyyin olmayarak yaşadıklarını hiç hatırlamadım. O zamanlarda bir günümüz geçmezdi ki, o günün iki ucunda sabah ve akşam vakitlerinde Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bize gelmemiş olsun.. Bir zaman sonra Ebû Bekr'e bir re'y hâsıl oldu da, evinin avlusunda bir mescid yaptı. Burada namaz kılmağa, Kur'ân okumağa başladı. Müşrik kadınları ve çocukları, onun yanında duruyor, onun ibâdet ve kıraatine taaccüb ediyor ve ona bakıyorlardı. Ebû Bekr, ince yürekli, çok ağlar bir kimse idi. Kur'ân okuduğu vakit göz yaşlarını tutamazdı. Ebû Bekr'in bu hâli Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerini korkuttu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: İnsanlara Zarar Gelmeksizin Yolda Mescid Yapılır Bâbı
477-)
Bize Ebû Muâviye, el-A'meş'ten; o da Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: cemâatle kıldığı namaz, evinde ve çarşı, pazarda (yalnız) kıldığı namazdan yirmi beş derece ziyâde olur. Çünkü sizlerden biri abdeste niyet edip, abdesti tamâm aldığı ve namazdan başka bir kasdı olmaksızın mescide gittiği zaman, tâ mescide girinceye kadar hiçbir adım atmaz ki Allahü Teâlâ, o adımından dolayı onu bir derece daha yükseltmesin ve bir günâhını eksiltmesin. Mescide girince de, mescid onu alıkoydukça (yânı orada kaldıkça) hep namazda (gibi) olur. Ve namaz kıldığı yerden ayrılmadığı ve kendisinden hades vâki' olmadığı müddetçe (yanındaki) melekler: Yâ Allah, ona mağfiret et, yâ Allah, ona merhamet eyle, diye ona duâ ve istiğfar ederler".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Çarşı - Pazar Mescidinde Namaz Kılmak Bâbı
478-)
Bize Hâmid ibn Omer(233), Bişr (189)'den tahdîs etti. O şöyle dedi: Bize Âsım tahdîs edip şöyle dedi: Bize Vâkid babasından; o da İbn Omer'den yahut İbn Amr'dan tahdîs eni. O: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) parmaklarını birbirine geçirip kilitledi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid İçinde Ve Dışında Parmakları Birbirine Geçirip Kiltlemek Bâbı
479-)
Buhârî dedi ki: Ve Âsım ibn Alî (221) şöyle dedi: Bize Âsım ibn Muhammed tahdîs edip şöyle dedi: Ben bu hadîsi babam Muhammed ibn Zeyd'den işittim. Fakat ben bunu hafızamda iyi tutamadım, akabinde kardeşim Vâkıd, babasından olmak üzere bu hadîsi benim için doğrulttu ve şöyle dedi: Ben babamdan işittim, o şöyle diyordu: Abdullah ibn Amr şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Abdellah ibn Amr! İnsanların işe yaramaz olan kıymetsizleri içinde kaldığın zaman bu hâlin nasıl olur ki?" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid İçinde Ve Dışında Parmakları Birbirine Geçirip Kiltlemek Bâbı
480-)
Ebû Mûsâ(radıyallahü anh)'dan (şöyle demiştir): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): ile mü'min (birbirine karşı) duvar gibidir, birbirini sımsıkı tutarlar" buyurdu da bunu söylerken parmaklarını birbirine geçirip sımsıkı kilitledi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid İçinde Ve Dışında Parmakları Birbirine Geçirip Kiltlemek Bâbı
481-)
Bize İbnu Avn, İbn Sîrîn'den haber verdi. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğlen veya ikindi namazlarından birini kıldırdı. -İbn Sîrîn: Ebû Hureyre bu namazın ismini söyledi, fakat ben unuttum, dedi.- Râvî der ki: Rasûlüllah bize iki rek'at kıldırdıktan sonra selâm verdi. Ondan sonra mescidin içinde yana uzatılmış bir tahta parçasına doğru kalktı ve oraya öfkeli gibi dayandı. Ve sağ elini sol elinin arkası üstüne koyduktan sonra parmaklarını birbirine geçirdi, sağ yanağını sol elinin ayasına yapıştırdı(ve o vaziyette baka durdu). Acele çıkmak isteyenler mescidin kapılarından çıktılar da (kendi kendilerine): Namaz kısaldı, dediler. Cemâatin içinde Ebû Bekr ve Omer de vardı. Bunlar Peygamber'e birşey söylemekten çekindiler. Yine o cemâatin içinde kolları uzun olduğu için Zu'l-Yedeyn dedikleri bir zât vardı. O zât: Yâ Rasûlallah, unuttun mu? Yoksa namaz mı kısaldı? dedi. Rasûlüllah: "Unutmadım da, namaz da kısalmadı" buyurduktan sonra: "Zu'l-Yedeyn'in dediği gibi mi?" diye sordu. Sahâbîler: Evet, dediler. Bunun üzerine hemen ileriye varıp namazdan eksik bıraktığını kıldırdı. Sonra selâm verdi. Sonra tekbîr alıp secdeye vardı.(Her vakitki) sucûdu kadar yahut daha uzun müddet secdede kaldı. Sonra başını kaldırıp tekbîr aldı. Sonra tekbîr alıp(yine) secdeye gitti. Sonra(yine) başını kaldırıp tekbîr aldı. İbn Sîrîn'e: Sonra selâm verdi mi? diye sordular. O da: İmrân ibn Husayn'ın sonra selâm verdi dediği bana haber verildi, diye cevâb verir idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Mescid İçinde Ve Dışında Parmakları Birbirine Geçirip Kiltlemek Bâbı
482-)
Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah'ın oğlu Sâlim'in yolda bir takım mekânlar araştırır, oralarda namaz kılar olduğunu gördüm. Ve yine Salim, babası Abdullah ibn Omer'in de bu mekânlarda namaz kılmayı i'tiyâd ettiğini gördüğünü ve Abdullah ibn Omer'in de Peygamber'i bu mekânlarda namaz kılarken görmüş olduğunu tahdîs ederdi.(Mûsâ ibn Ukbe tekrar şöyle dedi:) Ve bana Nâfi', İbn Omer'den, onun bu mekânlarda namaz kılar olduğunu tahdîs etti. Ben Salim'e bu mekânları sordum, Salim, biri hâriç, bu mekânların hepsinde Nâfi'e uygun cevâb verdi. Nâfi' ile Salim sâdece Şerefu'r-Ravhâ'daki mescid hakkında ihtilâf ettiler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
483-)
Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs etti. Ona da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) umreye gittiği zamanlarda ve Veda Haccı'na çıktığı vakitte Zu'l Huleyfe'de ,(evvelce) Zu'l-Huleyfe'deki mescidin yerinde bulunan bir mugaylân ağacı altında (bineğinden inip) konaklardı. (Keza) güzergâhı o yola uğrayan bir gazadan, ya haccdan ya umreden döndüğünde Batn Vâdî'den ki Vâdî'l-Akîk'tir iner. Batn Vâdî'nin üstüne çıkınca da vâdînin ağzında ve doğu cihetindeki bathâya (yânı kumsal yere) konar, gecenin sonunda oracıkta sabah oluncaya kadar mola verirdi. (Gece istirahatgâhı işte orası olup) ne taş mescidin yanında, ne de üzerinde (öteki) mescid binası olan kaya tepe idi. - (Abdullah ibn Omer'den rivayet eden râvî der ki:) Orada Abdullah ibn Omer'in namaz kıldığı yerde, içinde (müteaddid) kum yığınları olan bir halîc (yânı derin bir vâdî girintisi) vardı ki, Rasûlüllah orada namaz kılarmış. Seyller bathâda (ki kumları getire getire) halîcdeki kum yığınlarını düzleyip, Abdullah ibn Omer'in namaz kıldığı o yeri belirsiz etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
484-)
Yine râvî der ki: Abdullah ibn Omer, Peygamber'in Şerefu'r-Ravhâ'daki mescidin berisine tesadüf eden küçük mescidin yanında namaz kıldığını söylerdi. Peygamber'in namaz kıldığı yeri Abdullah bilir ve: Tâ orada, mescidde namaza durduğun vakit sağına düşer, derdi. Bahsettiği o mescid de, Mekke'ye doğru gittiğin vakit sağ tarafına gelir. Onunla büyük mescidin arası bir taş atımı, yahut ona yakın bir mesafedir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
485-)
Yine Abdullah, Munsarafu'r-Ravhâ'nın yanındaki ırka (yani tepeciğe) doğru namaz kılardı. Bu tepeciğin son tarafı, Mekke cihetine gittiğin vakit Munsaraf ile kendi arasındaki mescidin yakınında caddenin kenarına varır. Oracıkta bir mescid bina edilmiş ise de, Abdullah ibn Omer o mescidde namaz kılmazdı. Onu ya solunda, ya ardında bırakarak mescidin kıble cihetinde ırkın kendisine yönelerek namaz kılardı. Abdullah, Ravhâ'dan zevalden sonra çıktığında öğle namazını oraya gelinceye kadar kılmayıp, orada kılar; Mekke'den döndüğünde de oraya sabahtan bir saat evvel, yahut seherin sonunda yolu düşerse, orada tâ sabah namazını kılıncaya kadar geceleyip mola verirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
486-)
Yine Abdullah, râvîye şöyle tahdîs etti: Peygamber Ruveyse’ye varmadan caddenin sağında ve altına gelen cihetinde Ruveyse menzilhânesinin iki millik azıcık berisinde bir tepeciğe kadar geniş ve düz bir yerde (bitmiş olan) koca bir ağacın altına konardı. Bu ağacın yukarısı kırılmış, içi oyulmuştur. Özdeki sâkı hâlâ durur. Dibinde birçok kum yığınları vardır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
487-)
Yine Abdullah şöyle tahdîs etti: Giderken Arec'in arkasına düşen yokuşça bir seyl yatağının kenarında, caddenin sağında ve yolu gösteren kayaların (yahut ağaçların) yanında ve o kayaların (yahut ağaçların) arasında Peygamber genişçe bir tepeye doğru namaz kıldı. Namazgâhın yanıbaşında iki üç kabir mevcûddur ki, üstlerinde taş yığınları vardır. Abdullah öğle vakti güneşin zevalden sonra Arec'den kalkıp öğle namazını işte o namazgâhta kılardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
488-)
Yine Abdullah tahdîs etti ki: Rasûlüllah caddenin solunda ve Herşâ dağının ilerisindeki inişte bulunan büyük ağaçların yanında konak ederdi. Bu iniş Herşâ dağının kenarına bitişiktir. Cadde ile arasında bir ok atımı mesafe vardır. Abdullah işte bu ağaçların en uzun ve yola en yakın olanına doğru namaz kılardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
489-)
Yine Abdullah ibn Omer tahdîs etti ki: Peygamber Merru'z-Zuhrân'a Medîne cihetinde en yakın olan yerdeki inişte konak ederdi. Safrâvât'tan aşağıya inerken yokuşun dibindeki genişlikte ve Mekke'ye gidene göre caddenin sol tarafına Rasûlüllah'ın konak yeri ile cadde arasında bir taş atımından ziyâde mesafe yoktu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
490-)
Yine Abdullah ibn Omer şöyle tahdîs etti: Peygamber, Zû Tuvâ'da konaklayıp, sabah oluncaya kadar orada geceler ve Mekke'ye gireceği sırada sabah namazını kılıp öyle girerdi. Rasûlüllah'ın oradaki musallası kayadan bir tepe üstündedir. Orada bina olunan mescidde değildir. Lâkin biraz aşağıda taştan kocaman bir tepe üzerindedir. Abdullah şöyle tahdîs etti: Peygamber(namaz kılarken) kendisi ile Ka'be cihetine gelen yüksek dağ arasındaki iki tepeyi karşısına alırdı. -(Râvî der ki: Abdullah ibn Omer o iki tepeyi karşısına almakla) o mahalde bina olunan mescidi, taş tepenin kenarındaki mescidin sol tarafına almış olurdu. Peygamber'in namazgâhı (taş tepe kenarındaki) bu mescidin alt başında, kara taş üstündedir. Taş tepe kenarındaki mescidden on arşın yahut ona yakın ayrılıp, seninle Ka'be arasına düşen dağın o iki tepesini karşına alarak namaz kılarsın. SÜTRESİNE ÂİD BÂBLAR)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Medineye Giden Yollar Üzerindeki Mescidler Ve Peygamberin Namaz Kılmış Olduğu Mübarek Yerler Bâbı
492-)
Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Abdullah ibn Utbe'nin oğlu Ubeydullah'tan haber verdi ki, Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Minâ'da duvarsız olarak insanlara namaz kıldırdığı sırada, ben dişi merkebe binerek karşıdan geldim. Ben o zaman bulûğ yaşma yaklaşmıştım. Safflardan birinin önünden geçtim. Akabinde merkebden indim de otlasın diye merkebi salıverdim ve saffa girdim. Bana karşı bu yaptığımı kimse ayıblamadı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: İmamın Sütresi, Arkasındakilerin De Sütresidir
493-)
Bize Ubeydullah(149), Nâfi'den; o da İbn Omer'den tahdîs etti kî, o şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bayram günü(namaza) çıktığı zaman (hizmetçisine) bir harbe taşımasını emrederdi. Harbe namazda karşısına konulur, kendisi de ona doğru namaz kılar, insanlar da onun arkasında namaza dururlardı. Rasûlüllah bunu seferde de yapardı. İşte emîrlerin (bayram namazlarında) o harbeyi taşıtmaları bundan ileri gelmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: İmamın Sütresi, Arkasındakilerin De Sütresidir
494-)
Bize Şu'be, Ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn'dan tahdîs etti. O şöyle dedi: Ben babamdan işittim, şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Bathâ'da önünde bir harbe dikilmiş olduğu hâlde öğle ile ikindi namazlarını ikişer rek'at kıldırdı. Ve namaz içinde iken önünden kadın da, eşek de geçti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: İmamın Sütresi, Arkasındakilerin De Sütresidir
495-)
Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın namaz kıldığı yer ile(kıble cihetindeki) duvar arasında bir davar geçebilecek kadar mesafe olurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Musalli İle Sütre Arasındaki Uzaklığın Ne Kadar Olması Lâzımdır Bâbı
496-)
Seleme ibn Ekva'(radıyallahü anh): Peygamber'in mescidinin duvarının minberin yanına uzaklığı, hemen hemen bir davarın geçeceği kadardı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Musalli İle Sütre Arasındaki Uzaklığın Ne Kadar Olması Lâzımdır Bâbı
498-)
Bana Nâfi', Abdullah'tan şöyle haber verdi: Peygam ber için kıble cihetine bir harbe yani kısa mızrak dikilirdi de, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona doğru namaz kıldırırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Harbeye Yani Kısa Mızrağa Doğru Namaz Kılmak Bâbı
498-)
Bize Avn ibn Ebî Cuheyfe tahdîs edip şöyle dedi: Ben babam Ebû Cuheyfe'den işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sıcağın şiddetli olduğu zamanda bizim yanımıza çıkageldi. Akabinde kendisine abdest alacak su getirildi ve abdest aldı. Müteakiben bizlere öğle ile ikindi namazlarını kıldırdı. Önünde bir değnek dikilmişti ve onun arkasından kadın da, eşek de geçiyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu's-salât
Konu: Ucu Demirli Yahud Demirsiz Değneğe Doğru Namaz Kılmak Bâbı