Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

6862-) Bize Vuheyb ibn Hâlid, Eyyüb'dan; o da Abdullah ibn Ebî Muleyke'den; o da Ukbe ibnu'l-Hâris (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna Nuaymân yahut Nuaymân oğlu sarhoş olarak getirildi. Bu kendisine çok ağır geldi de evde bulunan kimselere onu dövmelerini emretti. Oradakiler onu hurma deynekleri ve na'llerle dövdüler. Ben de onu dövenler arasında idim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: İçme Suçunda Yaprakları Soyulmuş Hurma Deynekleri İle Ve Nallerle Dövme Bâbı
6863-) Bize Katâde tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şarâb içmede hurma dalları ve na'llerle dövme cezası uyguladı, Ebû Bekr de kırk deynek vurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: İçme Suçunda Yaprakları Soyulmuş Hurma Deynekleri İle Ve Nallerle Dövme Bâbı
6864-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna şarâb içmiş bir kimse getirildi. Peygamber(orada bulunanlara): "Bunu dövünüz!" buyurdu. Hureyre dedi ki: Artık bizden eliyle döven, ayakkabısı ile döven, ihramı ile döven kimseler vardı. Dövme işi bitince topluluktan bâzı kimseler bu adama: Allah seni hor ve zelîl kılsın! dediler. Peygamber: " (Hayır) böyle söylemeyiniz! Bu adamın aleyhine şeytâna yardım etmeyiniz!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: İçme Suçunda Yaprakları Soyulmuş Hurma Deynekleri İle Ve Nallerle Dövme Bâbı
6865-) Bize Ebû Husayn tahdîs edip şöyle dedi: Ben Omer ibn Saîd en-Nahaî'den işittim, şöyle dedi: Ben Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle dedi: Ben herhangi bir kimseye hadd vurup da onun ölmesiyle nefsimde üzüntü duymuş değilimdir. Ancak böyle bir üzüntüyü içki içen kimse hakkında duymuşumdur. Şayet içki içen kimse hadden dolayı ölseydi, muhakkak ben onun diyetini verirdim. Bunun da sebebi şudur: Çünkü Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) içki içenin haddi hakkında bize sabit bir aded kaanûnlaştırmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: İçme Suçunda Yaprakları Soyulmuş Hurma Deynekleri İle Ve Nallerle Dövme Bâbı
6866-) es-Sâib ibn Yezîd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında, Ebû Bekr'in emirliğinde ve Omer'in halifeliğinin baş tarafında bize şarâb içmiş olan sarhoş getirilirdi de, bizler ona doğru kalkar, ellerimizle, ayakkabılarımızla ve ridâlarımızla döverdik. Omer'in emirliğinin sonunda, Omer sarhoşa kırk deynek vurdu. Nihayet insanlar içki içmek ve fesâd çıkarmakta ileri gittikleri zaman, Omer sarhoşlara seksen deynek vurdurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: İçme Suçunda Yaprakları Soyulmuş Hurma Deynekleri İle Ve Nallerle Dövme Bâbı
6867-) Bize el-Leys tahdîs edip şöyle dedi: Bana Halîd ibn Yezîd, Saîd ibn Ebî Hilâl'den; o da Zeyd ibn Eslem'den; o da babası (Omer'in hizmetçisi olan) Eşlem el-Habeşî'den; o da Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan şöyle tahdîs etti:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Abdullah isminde bir adam vardı. İnsanlar tarafından "Hımâr ( = Eşek)" lakabı ile lakablandırılırdı. Bu zât Rasûlüllah'ı arasıra güldürürdü. Peygamber bu adama, şarâb içtiği için deynekleme cezası uygulamıştı. Bir gün bu Abdullah yine huzura getirildi, Peygamber deyneklenmesini emretti, o da deyneklendi. Topluluktan birisi: Yâ Allah, şu adama la'net et, içki yüzünden ne kadar da çok huzura getiriliyor! dedi. üzerine Peygamber: "Ona la'net etmeyiniz! Vallahi kesin olarak bilmişimdir ki bu zât muhakkak Allah'ı ve Rasûlü'nü sevmektedir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Şarâb İçene Lanet Etmenin Mekruh Olması Bâbı
6868-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e sarhoş bir adam getirildi. Peygamber onun dövülmesini emretti. Artık bizden kimimiz onu eliyle dövüyor, kimimiz ayakkabısıyle dövüyor, kimimiz de elbisesiyle dövüyordu. Dövme işi bitince içimizden bir adam: Buna ne oluyor! Allah bunu zelîl kılsın! dedi. üzerine Rasûlüllah: "Kardeşinizin aleyhinde şeytânın yardımcıları olmayınız!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Şarâb İçene Lanet Etmenin Mekruh Olması Bâbı
6869-)  Bize Fudayl ibn Gazvân, İkrime'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Zina edici kişi zina ettiği sırada mü'min olduğu hâlde zina edemez. Hırsız kişi de hırsızlık ettiği sırada mü'min olduğu hâlde hırsızlık yapmaz!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Çalarken Hırsızın Hâli Nasıl Olur Bâbı
6870-) Bize (Süleyman ibn Mihrân) el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Salih'ten işittim; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah şu hırsız kişiye la'net etsin ki, o bir miğfer çalar da o sebeble eli kesilir, bir ip çalar da o yüzden eli kesilir!" Ebû Hureyre'nin bu hadîsini rivayet edenler, hadîsteki "Beyda" lafzının harbde başa giyilen demir miğfer olduğunu, ipin de en az kıymeti birkaç dirheme müsâvî olan nevi'den değerli birşey olduğu görüşünde bulunurlardı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: İsmi Açıkça Söylenmediği Zaman Hırsız Kişiye Lanet Etmek Bâbı
6871-) Ubâdeibnu's-Sâmit (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler bir mecliste Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik. Bizlere şöyle buyurdu: "Benimle şu şartlar üzere bey'at ediniz: Allah'a (ibâdette) hiçbirşeyi ortak kılmamak, hırsızlık etmemek, zina eylememek..." diye sayıp el-Mümtehıne: 13. âyetinin hepsini okudu. "İçinizden bu and ve sözünde duranın ecri Allah'a âiddir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda ikaaba uğratılırsa, bu ikaab ona keffârettir. Bunlardan bir suçu yapıp da yaptığı fiili Allahü Taâlâ örterse (onun işi de Allah'a âiddir), Allah dilerse onu mağfiret eder, dilerse onu azâblandırır".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Bâb: Haddler Bir Keffârettir
6872-) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccı'nda (Minâ'da Nahr günü yaptığı hutbesinde): "Dikkat edin! Hürmetçe en büyük bilmekte olduğunuz ay hangisidir?" buyurdu. Bu hacc ayımız değil mi? dediler.Rasûlüllah: "Hürmetçe en büyük bilmekte olduğunuz belde hangisidir?" buyurdu. Bu Mekke beldemiz değil mi? dediler.Rasûlüllah: "Hürmetçe en büyük bilmekte olduğunuz gün hangisidir?" buyurdu. Bu hacc günlerimiz değil mi? dediler.(Bu mukaddimeden sonra)Rasûlüllah: "Şübhesiz ki Allah Tebâreke ve Taâlâ sizlere bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün haram olduğu gibi (birbirinize) kanlarınızı, mallarınızı, namuslarınızı haram kılmıştır (bunlar her türlü tecâvüzden korunmuştur). Ancak bir hakk karşılığında olmak müstesnadır. Dikkat edin! Bunları sizlere tebliğ ettim mi?" buyurdu. soruyu Rasûlüllah üç kerre sordu. Sahâbîler her defasında O'na: Evet, tebliğ ettin! diye cevâb veriyorlardı. Sonra Rasûlüllah: "Sizlere yazık -yahut: Sizlere veyl olur- sakın benden sonra birbirlerinizin boyunlarına vuracak surette birbirlerinizi küfre nisbet edip de kıtali halâl saymaya dönmeyin -yahut: Fiilleriniz birbirlerinin boyunlarına vuran kâfirlerin fiillerine benzemesin-!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Bâb: Mü’minin Sırtı Ezâ Etmekten Korunmuştur. Ancak Üzerine Vâcib Olmuş Bir Haddde Yâhud Kul Hakkında Korunmaz
6873-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) dünyâ işlerinde iki iş arasında muhayyer kılındığında, o iş günâh olmadığı müddetçe, muhakkak onların en kolay olanını tercîh ederdi. Eğer o işler günâh nev'inden olurlarsa,Peygamber onların ikisinden de insanların en uzak bulunanı olurdu. Allah'a yemîn ederim ki, O, kendisine getirilen hiçbirşeyde kendi nefsi için asla intikaam almazdı. O ancak Allah'ın haramlarının parçalanıp hürmetsizlik edilmesinde Allah için(öfkelenir) intikaam alırdı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Allahın Tayîn Etmiş Olduğu Haddleri Uygulayıp Yerine Getirmek Ve Allahın Haramlarına Saygısızlık Edenlerden İntikaam Almak Bâbı
6874-) Bize el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Usâme, Kureyş'in Mahzum soyuna mensûb olup hırsızlık yapmış bir kadın hakkında (şefkat için)Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'le konuşmuştu. Bunun üzerine Peygamber:"Sizden evvelki ümmetler ancak şundan helak olmuşlardır: onlar haddi (yani cezayı) hakir kimseye uygular idiler de şerefli olan kimseyi terkederlerdi. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer (Muhammed'in kızı) Fâtıma bu işi yapmış olaydı, muhakkak onun elini de keserdim" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Haddlerin İçtimaî Mevkii Yüksek Olan Şerîfe De, İçtimaî Mevkii Aşağı Olan Hakire De Müsâvı Olarak Uygulanıp Yerine Getirilmesi Bâbı
6875-) Bize el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti (Âişe şöyle demiştir): Kureyş'in Mahzûm soyundan olup da hırsızlık etmiş bulunan bir kadının durumu, Kureyş'e haylî üzüntü vermişti. Onlar: Bu kadını cezadan afv hususunda Rasûlüllah ile kim konuşabilir? Bu hususta kelâm etmeye Rasûlüllah'ın sevgilisi olan Usâme'den başka kim cesaret edebilir ki? dediler. Usâme, bu hususta Rasûlüllah ile konuştu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'ın ta'yîn ettiği cezalardan bir ceza hususunda şefaat mi ediyorsun?" buyurdu. ayağa kalkıp bir hitabe yaparak şöyle dedi: "Ey insanlar! Sizden evvelki (ümmet)ler ancak şu sebebden sapmışlardır: Onlar aralarında şerefli bir kimse çaldığı zaman onu bırakırlardı da zayıf olan çaldığı zaman ona ceza uygularlardı. Allah 'a yemîn ediyorum ki, eğer Muhammed'in kızı Fâtıma çalmış olaydı, muhakkak onun elini de keserdim!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Devlet Başkanına Yahud Onun Vekili Olan Hâkime Yükseltildiği Zaman, Şerî Bir Ceza Hakkında Şefaat Etmenin Çirkinliği Bâbı
6876-) Bize İbrâhîm ibn Sa'd, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)"Hırsızın eli, dörtte bir dînâr ve daha fazla kıymette mal çaldığı zaman kesilir" buyurdu, demiştir. hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Abdurrahmân ibn Hâlid, ez-Zuhrî'nin erkek kardeşinin oğlu ve Ma'mer ibn Râşid üçlüsü de İbrâhîm ibn Sa'd'a mutâbaat etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6877-) Bu seneddeki râvîler de Âişe (r.anha)'den, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in"Hırsızın eli dörtte bir dinarda kesilir" buyurduğunu nakletmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6878-) Âişe (r.anha) buradaki râvîlere, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in:"Dinar'ın dörtte biri kıymetindeki hırsızlıkta el kesilir" buyurduğunu tahdîs etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6879-) Bize Abde, Hişâm'dan tahdîs etti ki babası Urve şöyle demiştir: Bana Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hırsızın eli ancak hacefe denilen kalkan veya turs denilen kalkan kıymetinde bir mal çaldığında kesilirdi, diye haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6880-) Bize Usmân ibn Ebî Şeybe tahdîs etti. Bize Humeyd ibn Abdirrahmân tahdîs etti. Bize Hişâm, babası Urve'den; o da Âişe'den bunun benzeri hadîsi tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6881-) Bize Hişâm ibn Urve, babasından haber verdi ki Âişe (r. anha): Hırsızın eli hacefeden yahut tursten daha aşağıda bir mal için kesilmezdi. Bunların herbiri kıymetli şeylerdi, demiştir. hadîsi Vekî' ile İbn İdrîs de Hişâm'dan; o da babasından mürsel olarak rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6882-) Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hiçbir hırsızın eli mıcenn denilen yahut hacefe denilen bir kalkan bedelinden daha aşağıda bir mal için kesîlmemiştir. Halbuki bu kalkanlardan herbiri kıymetli şeylerdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6883-) Bana Mâlik ibn Enes, Abdullah ibn Omer'in himayesinde bulunan Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) değeri üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kestirmiştir. ona Nâfi'den rivayette Muhammed ibn İshâk mutâbaat etmiştir. de: Bana Nâfi' "Semenehu" yerine "Kıymetehu" şeklinde tahdîs etti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6884-) Bize Cuveyriye, Nâfi'den tahdîs etti ki, İbn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) üç dirhem değerinde olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kestirdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6885-)  Ubeydullah şöyle demiştir: Bana Nâfi' tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) semeni üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kestirdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6886-)  Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den tahdîs etti ki, Abdulah ibn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) semeni üç dirhem olan bir mıcenn kalkanı hırsızlığında hırsızın elini kestirdi, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6887-) Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Salih'ten işittim, şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah şu hırsıza la'net etsin ki, o bir miğfer çalar da eli kesilir, bir ip çalar da(o küçük şey sebebiyle) eli kesilir!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6888-) Bana İbnu Vehb, Yûnus'tan; o da Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hırsızlık eden bir kadının elini kestirmiştir. Âişe: Artık bundan sonra o kadın bana gelir, ben de onun hacetini Peygamber'e yükseltir, arzederdim. Kendisi bu hâdiseden sonra tevbe etti ve tevbesi de güzel oldu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Hırsızın Tevbe Etmesi Bâbı
6889-)  Bize Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Ebû İdrîs'ten haber verdi ki, Ubâdetu'bnu's-Sâmit (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir topluluk içinde Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ile bey'atlaştım da bey'atte şöyle buyurdu: "Ben sizlerle şu şartlar üzerine bey'atlaşıyorum: Allah'a (ibâdette) hiçbir şeyi ortak kılmamanız, hırsızlık yapmamanız, çocuklarınızı öldürmemeniz, ellerinizle ayaklarınız arasından bir iftira düzüp getirmemeniz (yani kendiliğinizden kimseye hiçbir iftira düzüp atmamanız), hiçbir ma'rüf işte bana isyan etmemeniz. Sizden her kim bu sözünde durursa, onun ecri Allah'ın (fazilet ve kerem) zimmetindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda yakalanırsa, bu onun için bir keffârettir ve bir temizliktir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fiili Allah örterse, onun bu işi de Allah'a kalır. Allah isterse onu azâblandırır, isterse onu affeder." Abdillah el-Buhârî: Hırsız, elinin kesilmesinden sonra tevbe ettiği zaman şâhidliği kabul edilir. Her hadd vurulan da böyledir, tevbe ettiği zaman şâhidliği kabul edilir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Hırsızın Tevbe Etmesi Bâbı
6890-) Bize el-Evzâî tahdîs etti. Bana Yahya ibn Ebî Kesîr tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Kılâbe el-Cermî tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ukl kabilesinden bir topluluk Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna geldiler, İslâm Dîni'ne girdiler. Fakat hastalandıklarından dolayı Medîne'de ikaamet etmek istemediler. Peygamber de onlara Beytu'lmâle âid sadaka develerinin bulunduğu yere gitmelerini, develerin sidiklerinden ve sütlerinden içmelerini emretti. Onlar Peygamberin dediğini yaptılar ve sağlıklarını kazandılar. Sonra dînden geri döndüler, develerin çobanlarını öldürdüler ve develeri sürüp götürdüler. Onların bu işleriPeygamberce ulaşınca arkalarına bir süvârî birliği gönderdi. Yakalanıp getirildiler. Peygamber onların ellerini ve ayaklarını kestirdi, gözlerini oydurdu. Peygamber onların kesilen yerlerine kanın dinmesi için dağlama ameliyyesi yapmayıp öylece terketti. Nihayet öldüler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Ve Yüce Allahın Şu Kavli:
6893-) Bize Hammâd, Eyyûb'dan; o da Ebû Kılâbe'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti. Ukl veya Ureyne kabilelerinden bir topluluk -râvî: Ben onun ancak Ukl'den dediğini biliyorum, demiştir- Medine'ye geldiler. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) onlar için sütlü develer emretti. Onlara sadaka develerinin bulundukları yere çıkmalarını, onların sidiklerinden ve sütlerinden içmelerini emretti. Onlar gidip o develerin sütlerinden ve sidiklerinden içtiler. Nihayet hastalıklarından kurtulup iyileştikleri zaman çobanı öldürdüler de develeri sürüp götürdüler. Bu haber kuşluk vakti Peygamber'e ulaşınca, hemen arkalarından arayıcılar gönderdi. Gündüz yükselmeden yakalanıp getirildiler. Peygamber onlarla ilgili emrini verdi. Onların ellerini, ayaklarını kestirdi, gözlerini çıkarttı. Sonra onlar Harre mevkiine atıldılar. Onlar su istediler, fakat kendilerine su verilmedi. Kılâbe: İşte bunlar hırsızlık yapmışlar, insan öldürmüşler, îmândan sonra Allah'ı inkâr etmişler, bu büyük cürümlerle beraber Allah'a ve Rasûlü'ne de muhârib olmuşlardır, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Büyük Cürümler İşleyen Muhariblerin Gözlerini Kızgın Demirlerle Çıkartması Bâbı
6894-) Bize Abdullah ibnu'l-Mubârek, Ubeydullah ibn Omer'den; o da Hubeyb ibn Abdirrahmân'dan; o da Hafs ibn Âsım'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yedi kimseyi Allah kendi gölgesinden başka hiçbir gölge bulunmayan kıyâmet gününde, kendi gölgesi altında gölgelendirecektir: Âdil imâm, Allah 'a ibâdet içinde gelişen genç, tenhâ bir yerde Allah 'ı (kalbi veya diliyle) anıp da gözleri yaş akıtan kimse, kalbi mescide bağlanmış kimse, Allah yolunda birbirleriyle sevişen iki kimse, mevki' ve güzellik sahibi olan bir kadın kendisini nefsini tatmîne çağırdığı zaman 'Ben Allah'tan korkarım' diyen erkek, bir sadaka verdiğinde bunu sol eli, sağ elinin yaptığı işi bilmeyecek kadar gizli olarak veren kimse".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Çirkinliği Apaçık Olan Günâhları Terkeden Kimsenin Fazileti Bâbı
6895-) Bize Ebû Hazım Seleme ibn Dînâr, Sehl ibn Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim bana iki bacağı arasındaki organı ile, iki çene kemiği arasındaki organını günâhtan korumaya kejîl olursa, ben de o kimseye cennete kefil olurum".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Çirkinliği Apaçık Olan Günâhları Terkeden Kimsenin Fazileti Bâbı
6896-) Bize Katâde haber verdi; Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir; Ben size Peygamber'den işittiğim öyle bir hadîs söyleyeceğim ki, benden sonra onu size hiçbir kimse söyleyemiyecektir: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: " (Şunlar olmadıkça) saat ayağa kalkmaz" yahut da Peygamber şöyle buyurdu: "İlmin kaldırılması, cahilliğin meydana çıkıp kökleşmesi, şarâbın içilmesi, zinanın aşikâre olup çoğalması, erkeklerin azalıp kadınların çoğalması kıyâmet alâmetlerindendir. Kadınlar o kadar çoğalacak ki, elli kadın için bir kayyım (yani işlerini görücü) olacaktır".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina Edicilerin Günâhı Ve Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
6897-) Bize el-Fudayl ibnu Gazvân, İkrime'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kul, zina ettiği sıra (kâmil) bir mü 'min olduğu hâlde zina edemez. Hırsızlık yaptığı sıra mü'min olduğu hâlde hırsızlık edemez. İçki içerken de mü'min olduğu hâlde içki içmez. (Haksız olarak birini öldürürken de) mü'min olarak öldüremez". şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'a: Bu günâhları işlerken ondan îmân nasıl sökülüp çıkarılır? diye sordum. Abbâs: İşte şöyle, diye ta'rîf etti de parmaklarını birbirine geçirdi, sonra onları çıkardı. Bu günâhı işleyen kişi tevbe ederse îmân tekrar ona döner, dedi ve bu dönüşü de parmaklarını birbirine geçirerek: İşte böyle döner, diye gösterdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina Edicilerin Günâhı Ve Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
6898-) Bize Şu'be, el-A'meş'ten; o da Zekvân'dan tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zina edici kimse, zina ettiği sıra mü'min olduğu hâlde zina edemez; (hırsız kişi de) hırsızlık yaparken mü'min olduğu hâlde hırsızlık yapamaz. (İçkici kimse de) şarâb içerken mü'min olduğu hâlde içemez. O bu günâhları işledikten sonra tevbe (kapısı kapatılmayıp, ona) arzedilmiştir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina Edicilerin Günâhı Ve Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
6899-) Bize Amr ibn Alî tahdîs etti: Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân tahdîs etti: Bize Sufyân es-Sevrî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Mansûr ile Süleyman ibn Mıhrân, Ebû Vâil'den; o da Ebû Meysere'den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ RasûlaİIah! Hangi günâh en büyüktür? diye sordurn. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah seni yarattığı hâlde Allah'a bir ortak uydurmandır" buyurdu. Sonra hangi (günâh büyüktür)? diye sordum. Rasûlüllah: "Seninle beraber yemek yemesinden korktuğun için çocuğunu öldürmendir" buyurdu. Bundan sonra hangisi (büyüktür)? dedim. Rasûlüllah: "Komşunun halîlesi olan zevcesiyle zina edişmendir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina Edicilerin Günâhı Ve Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
6900-) Yahya bin Saîd şöyle dedi: Ve bize Sufyân es-Sevrî tahdîs etti. Bana Vâsıl ibn Hayyân, Ebû Vâil'den tahdîs etti ki, bunda da Abdullah ibn Mes'ûd: "Ben: Yâ Rasûlallah!... diye sordum" deyip geçen hadîsin benzerini söylemiştir. ibnu Alî şöyle dedi: Ben bu hadîsi Abdurrahmân ibn Mehdî'ye zikrettim. Halbuki o da bu hadîsi bize Sufyân es-Sevrî'den; o da el-A'meş'ten, Mansûr'dan, Vâsıl'dan; bu üçü de Ebû Vâil'den; o da Ebû Meysere'den diye tahdîs ediyordu. Abdurrahmân ibn Mehdî iki kerre:(İçinde Ebû Vâil ile Abdullah ibn Mes'ûd arasında Ebû Meysere'nin zikri bulunmayan) bu isnadı terket, bu isnadı terket! Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina Edicilerin Günâhı Ve Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
6901-)  Bize Seleme ibnu Kuheyl tahdîs edip şöyle dedi: Ben eş-Şa'bî Âmir ibn Şurahbîl'den işittim. O, Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh)'in, cumua günü (Şurâha el-Hamdâniyye denilen) kadını recmettiği zaman, Alî'nin: Ben bu kadım Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sünneti (yani kaanûnu) ile recmetmişimdir, dediğini tahdîs ediyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zinâ Eden Evlinin Taşlanması Bâbı
6902-) Bize Hâlid ibn Abdillah, eş-Şeybânî'den tahdîs etti ki, eş-Şeybânî şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'ya: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) recmetti mi? diye sordum. da: Evet etti, diye cevâb verdi. tekrar: Rasûlüllah en-Nûr Sûresi'nin inmesinden evvel mi, yoksa sonra mı recmetti? dedim. ibn Ebî Evfâ: Bunu bilmiyorum, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zinâ Eden Evlinin Taşlanması Bâbı
6903-) ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibn Abdirrahmân, Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh)'tan şöyle tahdîs etti: Eslem kabilesinden (Mâiz ibn Mâlik isminde) bir adam, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi de, O'na kendisinin zina ettiğini söyledi. Ve kendisi aleyhine dört defa şehâdet etti. Bu şehâdetler üzerine Rasûlüllah emretti de o adam recm olundu. Bu adam evli olduğu hâlde zina etmişti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zinâ Eden Evlinin Taşlanması Bâbı
6904-) Bize el-Leys, Ukayl'den; o da ibn Şihâb'dan; o da Ebû Seleme ibn Abdirrahmân ile Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde iken bir adam geldi de O' na nida etti ve: Yâ Rasûlallah! Ben zina ettim! dedi. ondan yüz çevirdi. Bu adam bu şekilde kendi aleyhindeki i'tirâfını dört kerre tekrar etti. Kendi aleyhine dört kerre şehâdet edince Peygamber onu çağırdı da: "Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât: Hayır (yoktur), dedi. Peygamber: "Sen evli misin?" diye sordu. O zât: Evet (evliyim), dedi. üzerine Peygamber oradakilere: "Bunu götürünüz ve taşlayınız!" emrini verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Deli Erkek Ve Deli Kadın Zinâ Ettiklerinde Recm Olunmazlar
6905-) Ibn Şihâb şöyle dedi: Bana Câbir ibn Abdillah'tan işiten kimse haber verdi ki, Câbir: Ben o zâtı taşlayanların içinde bulundum. Bizler onu (cenazelere namaz kılınan) musallada taşladık. Taşlar ona isabet edip acıtınca kaçtı. Biz de ona Harre'de yetiştik ve recmettik, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Deli Erkek Ve Deli Kadın Zinâ Ettiklerinde Recm Olunmazlar
6906-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Sa'd ibn Ebî Vakkaas ile Abd ibnu Zem'a (bir oğlanın nesebi hususunda) nizâlaşıp da'vâlaştılar. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Oğlan sana âiddir yâ Abd ibne Zem'a! Çocuk, üzerinde doğduğu döşeğe âid olur. Ey Sevde! Sen de bu çocuktan perdelen!" buyurdu. geçen senedle: Bize Kuteybe ibn Saîd, el-Leys'ten yaptığı rivayetinde de Peygamber'in"Zina eden için ancak mahrumiyet vardır"buyurduğunu ziyâde etti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Zina Eden İçin Ancak Mahrumiyet Vardır
6907-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in"Çocuk, üzerinde doğduğu döşeğe âid olur. Ve zina eden için ancak mahrumiyet vardır” dediğini işitmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Zina Eden İçin Ancak Mahrumiyet Vardır
6908-) İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a bir Yahûdî erkeği ile bir Yahûdî kadını getirildi. Bunlar birbirleriyle çirkin bir iş (yani zina fiili) meydana getirmişlerdi. Rasûlüllah Yahûdîler'e: "Sizler kitabınız Tevrat'ta zina edenler için ne cezası buluyorsunuz?" diye sordu. Âlimleriniz, zina edenin yüzünü kömürle karartma ve bir eşek üzerine (yüzlerini birbirine) ters bindirme bid'atini çıkardılar, diye cevâb verdiler. ibn Selâm: Yâ Rasûlallah! Onlara Tevrat'ı getirmelerini emret! dedi. Tevrat getirildi. Yahûdîler'den biri elini recm âyeti üzerine koydu da öncesini ve sonrasını okumaya başladı. Abdullah ibn Selâm ona: Elini kaldır! dedi. de baktılar ki, recm âyeti elinin altındadır. Bunun üzerine Rasûlüllah zina eden o iki kimsenin recm edilmesini emretti, onlar da recm olundular. Omer: Bu zina eden iki kişi Mescid'in yanında düz taşlarla döşenip kaplanmış olan Balat denilen yerde recm olundular. Ben erkek Yahûdî'nin kadını taşlardan korumak için üzerine kapandığını gördüm, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Peygamber Mescidinin Kapısı Yanında Düzgün Taşlarla Döşenip Kaplanmış Yerde Recm Bâbı
6909-) Bize Ma'mer ibn Râşid ez-ZuhrTden; o da Ebû Seleme ibn Abdirrahmân'dan; o da Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan şöyle haber verdi: Eslem kabîlesinden (Mâiz ibn Mâlik el-Eslemî adında) bir adam Peygamberi geldi de zina ettiğini i'tirâf eyledi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ondan yüz çevirdi. O adam kendi aleyhine dört kerre böyle şehâdet edince, Peygamber ona hitaben: "Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât: Hayır (yoktur), dedi. Peygamber: "Sen evlendin mi?" diye sordu. O zât: Evet (evlendim), dedi. üzerine o adamın recm edilmesini emretti ve o zât (cenazelere namaz kılınan) musallada recm olundu. Taşlar ona isabet edip acıtınca adam kaçmaya başladı, kendisine erişilip recm edildi, nihayet öldü. Peygamber onu hayırla zikretti ve üzerine cenaze namazı kıldırdı. Yûnus ile İbn Cureyc, ez-Zuhrî'den yaptıkları rivayetlerinde "Üzerine namaz kıldı" fıkrasını söylemediler. Abdillah el-Buhârî'ye: "Peygamber onun üzerine cenaze namazı kıldı" fıkrası sahîh olur mu? diye soruldu. Bunu Ma'mer ibn Râşid rivayet etti, diye cevâb verdi. Buhârî'ye: Bunu Ma'mer'den başkası rivayet etti mi? denildi de, o: Hayır, diye cevâb verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Cenazelere Namaz Kılınan Musallada Recm Yani Taşlama Cezası Bâbı
6910-) Bize el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Humeyd ibn Abdirrahmân'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Bir adam ramazân ayında oruçlu iken karısı ile cinsî münâsebette bulundu da Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip bunun hükmünü istedi. Rasülullah ona: "Azâd edecek bir köle bulabilir misin?" diye sordu. O zât: Hayır (bulamam), dedi. Rasülullah: "İki ay arka arkaya zincirlemesine oruç tutmaya gücün yeter mi?" dedi. Hayır (buna gücüm yetmez), dedi. Rasülullah: "Öyleyse altmış fakiri doyur!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Haddin Aşağısında Yânı Hadd Olmayan Öpme, Çimdikleme Gibi Bir Günâh İşleyen Ve Bu Suçu İmâma Haber Verilen Kimse Tevbe Ettikten Sonra İmâma Fetva İsteyici Olarak Geldiği Zaman, Bu Kimse Üzerine Hiçbir Ukubet Olmadığı Bâbı
6911-) Ve el-Leys, Amr ibnu'l-Hâris'ten; o da Abdurrahmân ibni'l-Kaasım'dan; o da Muhammed ibn Ca'fer ibni'z-Zubeyr'den; o da Abbâd ibnu Abdillah ibni'z-Zubeyr'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle söyledi: Mescidde iken Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına bir adam geldi de: (Yâ Rasûlallah!) Yandım! dedi. Peygamber: "Bu yanman neden oldu?" diye sordu. O adam: Ramazânda oruçlu iken karımla cinsî münâsebette bulundum! dedi. ona (sırasıyle köle azadı ve iki ay devamlı orucu zikrettikten sonra): " (Altmış fakîri doyuracak) sadaka ver!" buyurdu. O da: Benim yanımda sadaka vereceğim hiçbirşey yoktur, dedi. Ve orada oturdu. O sırada Peygamber'e bir insan, üzerinde yiyecek birşey bulunan bir eşeği sürerek geldi. ibnu'l-Kaasım: Ben o yiyecek şeyin ne olduğunu bilmiyorum, dedi. (Ebû Hureyre hadîsinde o yiyeceğin bir zenbîl hurma olduğu açıkça belirtilmiştir.) insan bu yiyecek şeyi Peygamber'e verdi. Bunun üzerine Peygamber: "O yanan adam nerededir?" diye seslendi. O adam: O benim; buradayım yâ Rasûlallah! dedi. Peygamber: "Bu yiyecek taamı al da bunu keffâret olarak sadaka ver!" buyurdu. adam: Benden daha muhtâc olana mı vereceğim? Benim ailemin hiçbirşeyi yoktur! dedi. de ona: "Öyleyse bunu sizler yiyin!" buyurdu. Abdillah el-Buhârî: Ebû Usmân en-Nehdî'den rivayet edilmiş olan birinci hadîs daha açıktır. Oradaki sözü"Bunu kendi ailene yedir!" şeklindedir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Haddin Aşağısında Yânı Hadd Olmayan Öpme, Çimdikleme Gibi Bir Günâh İşleyen Ve Bu Suçu İmâma Haber Verilen Kimse Tevbe Ettikten Sonra İmâma Fetva İsteyici Olarak Geldiği Zaman, Bu Kimse Üzerine Hiçbir Ukubet Olmadığı Bâbı
6912-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idim. O'na bir adam geldi de: Yâ Rasûlallah! Ben hadd (yani dînî ceza) gerektirecek bir günâha isabet ettim, bana bu cezayı uygula! dedi. dedi ki: Peygamber o adama işlediği günâhı sormadı. dedi ki: Bu sırada namaz vakti geldi. O adam Peygamber'le beraber namazı kıldı. Peygamber namazı bitirince o adam Peygamber'e doğru kalktı da: Yâ Rasûlallah! Ben bir hadde isabet ettim, bana Allah'ın Kitâbı'nı uygula! dedi. "Sen şimdi bizimle beraber namaz kılmış değil misin?" dedi. O da: Evet (namaz kıldım), dedi. Rasûlüllah: "Şübhesiz ki, Allah senin lehine günâhını -yahut: cezanı- mağfiret etmiştir!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Bir Şahıs İmâmın Huzurunda Haddi Gerektiren Bir İş Yaptığını İkrar Eder Ve Bana Hadd İkaame Et Der De, Onun Ne Olduğunu Beyân Etmezse, İmâmın, Bu Suçu Onun Üzerine Örtme Hakkı Var Mıdır Yâhud Yok Mudur?
6913-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Mâiz ibnu Mâlik, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip zina suçunu i'tirâf ettiği zaman Peygamber (ondan birkaç defalar yüz çevirdikten, deli ve sarhoş olup olmadığını araştırdıktan sonra) ona: "Belki sen o kadını öptün yahut elinle elleyip çimdikledin yahut da sâdece baktın?" buyurdu. Hayır yâ Rasûlallah! diye zina ettiğini ısrarla belirtince, Rasûlüllah hiçbir kinayeli lafız kullanmayarak açıkça: "Sen erkeklik organını o kadının ferci içine koydun mu?" diye sordu. Abbâs: Mâiz'in açıkça zina ettiğini ikrar etmesi sırasında artık Rasûlüllah onun recm edilmesini emretti, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: İmâm Zina Suçunu İtiraf Eden Kimseye: Belki Sen O Kadına Elle Dokundun Yâhud Çimdikledin Der Mi?