Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

6401-) Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki "Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da; ikisinin arası bir yol tut!" (el-İsrâ: 110) âyeti, duâ hakkında indirilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Namazda Duâ Bâbı
6402-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler namaz içinde "es-Selâmu ala'llâhi, es-selâmu alâ fulânin" derdik. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün bize şöyle buyurdu: "Şübhesiz Selâm, Allah'ın kendisidir. Herbiriniz namaz içinde oturduğu zaman: et-Tahıyyâtu lillâhi ve's-salavâtu ve’t-tayyıbâtu. Es-Selâma aleyke eyyuhe'n-nebiyyu ve Rahmetu’llâhi ve berekâtuhû. es-Selâmu aleynâ ve alâ ibâdi'llâhi's-sâlihin' desin. O bunu söylediği zaman, gökte olan ve yerde olan her sâlih kula isabet etmiş olur. Sonra da 'Eşhedu en lâ ilahe ille'llah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluhu' (desin). Bundan sonra da dilediği senayı seçer !".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Namazda Duâ Bâbı
6403-)  Bize Verkaa, Sumeyy'den; o da Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle haber verdi: Muhacirlerin fakîrleri: Yâ Rasûlallah! Çok mâl sâhibleri yüksek dereceleri ve devâmlı ni'meti kazanıp gittiler! dediler. aleyhi ve sellem): "Bu senin söylediğin nasıl oldu?" diye sordu. Onlar şöyle dediler: Zenginler hem bizim kıldığımız gibi namaz kıldılar, bizim cihâd ettiğimiz gibi cihâd ettiler, hem de mallarının fazlalarından Allah yolunda harcadılar. Halbuki bizim için mallar yok (bu yüzden onların harcama yaptıkları gibi harcama yapamıyoruz)? dediler. "Ben size bir iş haber vereyim mi ki, siz onu yapmakla sizden önde olanlara erişirsiniz, sizden sonra gelen mal sahiblerinin de önlerine geçersiniz. Sizin yaptığınızın benzerini yapan herbir kimse de ancak sizin yaptığınızın benzerini yapar: Her (farz) namazın ardından on kerre tesbîh eder, on kerre tahmîd eder, on kene tekbîr getirirsiniz" buyurdu. hadîsi Sumeyy'den rivayet etmekte Verkaa'ya Ubeydullah ibn Omer mutâbaat etti. Bu hadîsi Muhammed İbnu Aclân da Sumeyy'den ve Recâ ibn Hayve'den rivayet etti. yine bu hadîsi Cerîr de Abdulazîz ibn Rufey'den; o da Ebû Salih'ten; o da Ebu'd-Derdâ'dan rivayet etti. hadîsi Süheyl de babası Ebû Sâlih Zekvân'dan; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den rivayet etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Farz Namaz Ardında Yapılacak Duâ Bâbı
6404-)  Verrâd şöyle demiştir: el-Mugîre ibn Şu'be, Muâviye ibn Ebı Sufyân'a (gönderdiği mektûbda) şunu yazdı: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) her namazın ardında selâm verdiği zaman şu duayı söylerdi: ilahe ille'llâhu vahdehû lâ şerike lehu, lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve ala kullî şey’in kadîrun. Allâhumme lâ mania lima a'teyte, ve lâ mu'tiye limâ mena’te, ve lâ yenfeu za’l-ceddi minke’l-ceddu! = Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tek'tir, O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsûstur. Herşeye kudreti yeten de O'dur. Allah'ım! Sen'in verdiğine mâni' olabilecek hiç yok, vermediğini verebilecek de hiç yok! Baht ve zenginlik sahibinin baht ve zenginliği Sen'in lütuf ve ihsanın yerine geçip de kendisine fâide vermez!)" ibnu'l-Haccâc, Mansûr ibnu'l-Mu'temir'den söyledi. O da: Ben el-Müseyyeb ibn Râfi'den işittim, dedi(de bu hadîsi rivayet etti).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Farz Namaz Ardında Yapılacak Duâ Bâbı
6405-)  Bize Seleme ibnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Biz Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde Hayber gazvesine çıkmıştık. Giderken kaafileden bir adam (Âmir ibnu'l-Ekva'a): Yâ Âmir! Bize kısa vezinli şiirlerinden biraz işittirsen! dedi. Bu istek üzerine Âmir, bineğinden indi de onların develerini şu şiirini hatırlatıp söyleyerek yürütüyordu: levlâ'llâhu ma'htedeynâ Velâ tasaddaknâ velâ salleynâ..... ve bundan sonraki mısraları söylüyordu. el-Kattân: Yezîd ibn Ebî Ubeyd bundan başka bir şiir de zikretti, lâkin ben onu ezberimde tutamadım, demiştir.Rasûlüllah: "Şiir inşâd edip develeri yollandıran kimdir?" diye sordu. Sahâbîler: Âmir ibnu'l-Ekva'dır! dediler. Rasûlüllah: "Allah Âmir'e rahmet eylesin!" diye duâ etti. Kaafileden bir adam (Omer ibnu'l-Hattâb): Yâ Rasülallah! Keşki Âmir'le (onun şiir ve yiğitliğiyle) bizleri faydalandırsaydın! dedi. Hayber'de ordu saff bağlayıp Yahûdîler'le harb ettikleri sırada Âmir, kendi kılıcının keskin tarafı kendisine isabet etti ve bu yaradan şehîd oldu. (Hayber'in fethedildiği gün) akşam olunca sahâbîler pekçok ateşler yakmışlardı. Rasûlüllah: "Bu ateşler nedir? Neyin üzerine yakıyorsunuz?" diye sordu. Evcil eşeklerin etlerini pişirmek üzere! diye cevâb verdiler. Rasûlüllah: "O tencereler içinde olan etleri dökünüz, kapları da kırınız!" buyurdu. bir adam: Yâ Rasülallah! İçlerindeki etleri döküp kaplarını yıkasak olmaz mı? diye sordu. "Yâhud öyle yapınız!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Onlara Dua Et. Çünkü Senin Duan Onlar İçin Sükûnettir... Et-tevbe:
6406-)  Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in âdeti, kendisine bir adam bir sadaka getirdiği zaman, onun için: "Yâ Allah! Fulân ailesine salât eyle!" diye duâ ederdi. Babam Ebû Evfâ da Peygamber'e kendi sadakasını getirdiği zaman, onun için de; "Yâ Allah! Ebû Evfâ ailesine salât eyle!" diye duâ etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Onlara Dua Et. Çünkü Senin Duan Onlar İçin Sükûnettir... Et-tevbe:
6407-) Kays ibn Ebî Hazım şöyle demiştir: Ben Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim, o şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: " (Ey Cerîr!) Şu Zu'l-Halasa'dan beni rahata kavuşturmaz mir sın?" buyurdu. O, dikili putlar için yapılmış bir bina idi ki, ona ibâdet ediyorlar ve "el-Ka'betu’l-Yemâniyye" diye isim veriyorlardı. dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah! Ben at üzerinde sabit duramayan bir adamım! dedim. üzerine Rasûlüllah göğsüme vurdu da: "Yâ Allah! Sen Cerîr'i at üzerinde sabit tut ve onu hâdî ve mehdi kıl!" diye duâ etti. dedi ki: Müteakiben ben kavmim olan Ahmes kabilesinden elli süvârî'nin başında Zu'l-Halasa'ya doğru yola çıktım. -Bazen râvî Sufyân ibn Uyeyne: "Kavmimden bir topluluk içinde hareket ettim" dediğini söylemiştir.- Sonunda Zu’l-Halasa'ya vardım ve onu yaktım. SonraPeygamber'e geldim ve: Yâ Rasûlallah! Vallahi ben Sen'in huzuruna muhakkak o put evini uyuz deve gibi bıraktıktan sonra geldim! dedim. sözüm üzerine Rasûlüllah Ahmes kabilesine ve süvarilerine duâ etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Onlara Dua Et. Çünkü Senin Duan Onlar İçin Sükûnettir... Et-tevbe:
6408-) Katâde şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Annem Ümmü Suleym, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Bu Enes, Sen'in hizmetçindir! dedi.Peygamber: "Yâ Allah! Sen bu çocuğun malını ve zürriyetini çoğalt, ona verdiklerinde kendisi lehine bereketler ihsan eyle!" diye duâ etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Onlara Dua Et. Çünkü Senin Duan Onlar İçin Sükûnettir... Et-tevbe:
6409-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde Kur'ân okumakta olan bir adamın sesini işitti de: "Allah ona merhamet eyleşin! Yemin olsun o bana, fulân ve fulân sûrede düşürmüş olduğum şu ve şu âyetleri hatırla'mıştır" bıyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Onlara Dua Et. Çünkü Senin Duan Onlar İçin Sükûnettir... Et-tevbe:
6410-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -Huneyn harbi sonunda- bir ganîmet taksimi yapmıştı. Bu sırada (câhil bedevi) bir adam: Şübhesiz bu, kendisinde Allah'ın rızâsı kasdolunmayan bir taksimdir! dedi. de onun bu sözünü Peygamber'e haber verdim. Peygamber bu sözden çok öfkelendi. Hattâ ben O'nun yüzünde öfke eserini gördüm. SonraPeygamber: "Allah Musa'ya rahmet eylesin! Yemin olsun o, bundan daha çok sözlerle ezâlandırılmıştı da sabretmişti" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Onlara Dua Et. Çünkü Senin Duan Onlar İçin Sükûnettir... Et-tevbe:
6411-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma -irşâd emri olarak- şöyle demiştir: İnsanlara her cumua günü bir kerre hadîs tahdîs et. Eğer bunu az görüp kabul etmezsen, her haftada iki kerre tahdîs et! Eğer daha fazla yapmak istersen, haftada üç defa ders yap! İnsanları bu Kur'ân'dan bıktırma! Sakın seni, bir topluluk, kendi hadîslerinden bir hadîs üzerinde konuşurlarken onların yanına gelip de onlara karşı hadîs kıssa eder ve böylece onların konuşmalarını keser ve onları usandırıp bıktırır hâlde bulmayayım! Lâkin kendin (onlara kulak verip) sus! Onlar sana kendilerine ders anlatmanı isteyip emrederlerse, onlar derse arzulu bulundukları hâlde onlara hadîs ve ders tahdîs et! Duadan da seci'li nev'ini bırak da böylesinden sakın! (Zihnini böylesiye meşgul etme!) Çünkü ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan ve sahâbîlerinden seci'li ve kaafiyeli duâ ile meşgul olmadıklarını bilmişimdir. Yâni onlar bunu değil de ancak seci'li ve kaafiyeli sözlerden çekinmeyi yapıyorlardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Duada Secili Ve Kaafiyeli Sözlerin Mekruh Olacağı Bâbı
6413-) Bize Abdullah ibn Mesleme, Mâlik'ten; o da Ebu'z-Zinâd'dan; o da el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sakın sizin biriniz 'Yâ Allah! Dilersen beni mağfiret eyle! Yâ Allah! Dilersen bana merhamet eyle!' diye dua etmesin. İstemeyi azim ve kat’iyyetle, kesin bir ifâde ile yapsın! Çünkü şübhesiz Allah için hiçbir zorlayıcı yoktur!"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Bâb: İnsan Allahtan İstemeyi Kesin Yapsın, Çünkü Allahı Zorlayacak Hiçbir Kuvvet Yoktur!
6414-) Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da İbnu Ezher'in himayesinde bulunan Ebû Ubeyd'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Sizden herbirinizin duasına acele etmediği takdirde icabet olunur: İnsan (acele edip): 'Dua ettim de kabul olunmadı' der" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Bâb: Acele Etmediği Takdirde Kulun Duasına İcabet Olunur
6415-) Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: bana el-Uveysî söyledi: Bana Muhammed ibn Ca'fer, Yahya ibn Saîd'den ve Serik'ten; onlar da Enes'ten işittiler diye tahdîs etti ki, Enes (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini kaldırdı, hattâ ben O'nun iki koltuk altı beyazlığını gördüm, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Duada Elleri Kaldırmak Bâbı
6416-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir cumua günü hutbe yaparken bir adam kalktı da: Yâ Rasûlallah! Allah'a duâ et de bize yağmur yağdırsın! dedi. duası akabinde) gökyüzü hemen bulutlandı ve bol yağmura kavuşturulduk, hattâ her bir insan nerdeyse kendi menziline ulaşamıyordu. Gelecek cumuaya kadar üzerimize hep yağmur yağdırılmaya devam etti. Ertesi cumua (yine hutbe sırasında) bu adam yahut bir başkası ayağa kalktı da: Yağmuru bizden döndürmesi için Allah'a duâ ediver, sulara gömüldük! dedi. "Allâhumme havâleynâ velâ aleynâ( = Yâ Allah etrafımıza yağdır, üzerimize değil)" diye duâ etti. bulutlar Medîne'nin etrafına parçalanmaya ve Medîne ahâlîsi üzerine yağmur yağmamaya başladı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Kıbleden Başka Tarafa Yönelerek Dua Etme Nin Cevazı Bâbı
6417-) Abdullah ibn Zeyd (radıyallahü anh): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) yağmur duası yapmak üzere şu musallaya çıktı, orada duâ etti ve yağmur yağdırılmasını istedi. Sonra kıbleye karşı yöneldi ve ridâsını çevirdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Kıbleye Yönelerek Duâ Etmek Bâbı
6418-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Annem Ümmü Suleym: Yâ Rasûlallah! Enes Sen'in hizmetçindir, onun lehine Allah'a duâ ediver! dedi. "Allâhumme, eksir mâlehû ve veledehû, ve bârik lehu fîmâ a’taytehû”- Yâ Allah! Onun malını ve evlâdını çoğalt, verdiğin nimetlerinde de ona bereket ihsan eyle)" diye duâ etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kendi Hizmetçisine Ömür Uzunluğu Ve Mal Çokluğu İle Duâ Etmesi Bâbı
6419-) Bize Katâde, Ebû'l-Âliye'den tahdîs etti. İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) keder ve hüzün veren şeyler sırasında duâ eder, şunu söylerdi: ilahe ille'llahu'l-Azîmu'l-Halîm. Lâ ilahe ille'llâhu Rabbu's-Semâvâti ve'l-Ardı, Rabbu’l-Arşı’l-Azîm = (İbâdete lâyık) hiçbir ilâh yok, ancak Azîm ve Halîm olan Allah vardır. İbâdete lâyık hiçbir ilâh yok, ancak göklerin ve Yer'in Rabb'i olan Allah vardır. O, büyük Arş'ın Rabbi'dir]".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Keder, Hüzün Veren Şeyler Sırasında Okunacak Dua Bâbı
6420-) Bize Yahya (ibn Saîd el-Kattân), Hişâm ibn Ebî Abdillah'tan; o da Katâde'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) keder sırasında şu duayı söyler idi: "Lâ ilahe ille'llâhu'l-Azîmu'l-Halîmu, Lâ ilahe ille’llahu Rabbu'l-Arşı'l-Azîmi. Lâ ilahe ille'llâhu Rabbu's-Semâvâti, ve Rabbu'l-Ârdı, Ve Rabbu'l-Arş’l'Kerîm! (İbâdete lâyık) hiçbir ilâh yok, ancak Azîm ve Halîm olan Allah vardır. (İbâdete lâyık) hiçbir ilâh yok, ancak büyük Arş'ın Rabbi olan Allah vardır. İbâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur, ancak göklerin Rabb'i, Yer'in Rabb'i ve Kerîm Arş'ın Rabb'i olan Allah vardır!]" Vehb de şöylededi: Bize Şu'be, Katâde'den bunun benzerini tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Keder, Hüzün Veren Şeyler Sırasında Okunacak Dua Bâbı
6421-)  Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti. Bana Sumeyy, Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) belânın meşakkatinden, şakaanın erişmesinden, kazanın kötüsünden, düşmanların sevinmesinden Allah'a sığınır idi. Sufyân ibn Uyeyne: Ebû Hureyre'nin bu hadîsi üç şey idi: Birisini ben ziyâde ettim. Ziyâde ettiğim o bir, bunların hangisidir, bilmiyorum, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Belânın Meşakkatinden Allaha Sığınmak Bâbı
6422-)  İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb ile Urvetu'bnu'z-Zubeyr, ilim ehlinden birçok adamların içinde haber verdiler ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir; Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) sıhhatte iken birçok defalar: "Hiçbir peygamberin ruhu, cennetteki durağını görmedikçe kabzolunmaz. Sonra muhayyer bırakılır " buyururdu. alâmeti inince, Peygamber'in başı benim dizimin üstünde bulunduğu sırada, üzerine bir müddet baygınlık geldi. Sonra ayıldı da gözünü evin tavanına doğru dikti. Sonra: "Allâhumme, er-Refîka'l-A’lâ ( = Yâ Allah! En yüksek Refik'i tercih ederim)" diye duâ etti. üzerine ben: Artık Rasûlüllah şimdi bizi tercih etmiyor! dedim. Ve bildim ki, bu, O'nun sıhhatte iken bizlere devamlı söylemekte olduğu yukarıki hadîstir. tekellüm ettiği en son kelime bu "Allâhumme, er-Refîka'l-A'lâ" duası oldu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: “allâhumme! Er-refîka’l-a’lâ = Yâ Allah! En Yüksek Refiki Tercih Ederim” Duası Bâbı
6423-) Kays ibn Ebî Hazım şöyle demiştir: Ben Habbâb ibn Erett (radıyallahü anh)'in hasta ziyaretine gitmiştim. Kendisi (bir rahatsızlığından dolayı) karnında yedi defa dağlama tedavisi yapmıştı. İşte o zaman kendisinden işittim: Eğer Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizi ölümü çağırmaktan nehyetmiş olmasaydı, muhakkak ben bu hastalık ıztırâbından dolayı ölümü çağırır, duâ ederdim! dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Ölümle Ve Hayâtla Duâ Etme Nin Hükmü Bâbı
6424-) Kays dedi ki: Habbâb’ın yanına vardım, yedi defa karnını dağlamış bulunuyordu; ve kendisini şöyle derken işittim: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ölümü istememizi yasaklamamış olsaydı, mutlakaa gelmesini isteyecektim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Ölümle Ve Hayâtla Duâ Etme Nin Hükmü Bâbı
6425-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir Raşûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden hiçbiriniz kendisine inmiş olan bir zarardan dolayı sakın ölümü temenni etmesin. Eğer muhakkak ölümü temenni etmek zorunda bulunursa: Allâhumme ahyinî mâ kâneti’l-hayâtu hayran lî, ve teveffenî izâ kâneti’l-vefâtu hayran lî!(= Yâ Allah! Yaşamak benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, ölmek benim için hayırlı olduğu zaman da beni öldür!) desin ".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Ölümle Ve Hayâtla Duâ Etme Nin Hükmü Bâbı
6426-) es-Sâib ibn Yezîd (radıyallahü anh) şöyle diyordu: Çocukluğumda teyzem beni Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına götürdü de: Yâ Rasûlallah! Benim şu kızkardeşimin oğlunun ayağından rahatsızlığı var! dedi. başımı eliyle sıvadı ve bana bereket duası etti. Sonra abdest aldı. Ben O'nun abdest suyundan içtim. Sonra sırtının arka tarafında durdum da iki kürek kemiği arasında gerdek çadırının koca düğmeleri -yahut: Keklik yumurtası- gibi olan Peygamberlik Mührü'ne baktım. Saîd ibnu Ebî Eyyûb tahdîs etti ki, Ebû Akîli, dedesi Abdullah ibn Hişâm (radıyallahü anh) çarşıdan yahut çarşıya çıkarır idi de, kendisi yiyecek maddesi satın alırdı. Bu sırada Abdullah ibn Hişâm'a İbnu'z-Zubeyr ile İbn Omer kavuşurlar da ona: Aldığın şeye bizleri ortak yap. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sana bereket duası yapmıştır, derlerdi. da bu ikisini, satın aldığı mala ortak yapardı. Bâzı zaman olurdu ki, (Peygamber'in duası sebebiyle) tamâm bir deve yükü kâr isabet ederdi de, o kârı Abdullah (olduğu gibi) evine gönderirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Çocuklara Duâ Etmek Ve Başlarına Meshetmek Bâbı
6428-) İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Mahmûd ibnu'r-Rabî' (radıyallahü anh) haber verdi: Kendisi (beş yaşında) bir çocuk iken kendilerine âid olan bir kuyunun başında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yüzüne ağzıyle su püskürtmüş olduğu kimsedir!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Çocuklara Duâ Etmek Ve Başlarına Meshetmek Bâbı
6429-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e çocuklar getirilirdi; O da çocuklar için duâ ederdi. Bir kerresinde küçük bir çocuk getirildi, o küçük çocuk Peygamber'in elbisesi üzerine bevletti. Peygamber biraz su istedi de o suyu idrarın üzerine akıttı ve onu yıkamadı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Çocuklara Duâ Etmek Ve Başlarına Meshetmek Bâbı
6430-)  ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu-Sa'lebe ibn Suayr haber verdi. Bu Abdullah'ı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -Fetih yılında- eliyle dokunup meshetmişti. İşte bu Abdullah, Sa'd ibn Ebî Vakkaas'ı tek rek'atle vitr namazı kılarken görmüştür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Çocuklara Duâ Etmek Ve Başlarına Meshetmek Bâbı
6431-)  Bize el-Hakem ibn Uteybe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibnu Ebî Leylâ'dan işittim, şöyle dedi: Bana bir kerresinde Ka'b ibn Ucre (radıyallahü anh) kavuştu da, şöyle dedi: Sana Peygamber'den işittiğim bir hediye vereyim mi? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizim yanımıza çıktı. Biz O'na: Yâ Rasûlallah! Bizler Sen'in üzerine nasıl Selâm okuyacağımızı bildik. Fakat Sen'in üzerine nasıl Salât okuyacağız (bunu bilmiyoruz)? dedik. bize; "Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ salleyte alâ âli İbrâhîme inneke Hamîdun Mecîdun. bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme inneke Hamîdun Mecîdun. Yâ Allah! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, İbrahîm'in âli üzerine salât ettiğin gibi salât et. Şübhe yok ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin. Yâ Allah! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, İbrahim'in âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şübhesiz ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin!) deyiniz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Üzerine Salât Okumak Bâbı
6432-)  Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz: Yâ Rasûlallah! Şu Sen'in üzerine okunacak Selâm'dır (biz onu biliyoruz), fakat biz Sen'in üzerine nasıl Salât edeceğiz? diye sorduk. aleyhi ve sellem): "Allâhumme salli alâ Muhammedin abdike ve Rasûlike, kemâ salleyte alâ İbrâhime. Ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin, kemâ bârekte alâ İbrâhime ve âli İbrâhîm. (= Yâ Allah, Sen'in kulun ye Rasûlün olan Muhammed'e, İbrahim'in âline salât ettiğin gibi salât eyle! Ve Muhammed'le Muhammed'in âline, İbrâhîm ile İbrâhîm'in âline bereketler ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle!) deyiniz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Üzerine Salât Okumak Bâbı
6433-)  Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in âdeti, bir kimse O'na kendi sadakasını getirdiği zaman: "Allâhumme salli aleyhi (-Yâ Allah, ona salât eyle)"diye salât ederdi. Babam Ebû Evfâ da sadakasını getirdi, ona da: "Allâhumme salli alâ âli Ebî Evfâ( = Yâ Allah, Ebû Evfâ ailesi üzerine salât eyle)" diye duâ etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Başkası Üzerine Salât Okunur Mu?
6434-) Amr ibnu Suleym ez-Zurakî şöyle dedi: Bana Ebû Humeyd es-Sâidî (radıyallahü anh) haber verdi ki, kendileri: Yâ Rasûlallah! Biz Sana nasıl salât edelim? diye sormuşlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allâhumme salli alâ Muhammedin ve ezvâcihi vezurriyyetihi, kemâ salleyte alâ âli İbrâhîme. Ve bârik alâ Muhammedin ve ezvâcihi ve zürriyyetihi, kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme, İnneke Hamîdun Mecîdun (= Yâ Allah, Muhammed'e, zevcelerine ve zürriyetine, İbrâhîm ailesine salât ettiğin gibi salât et. Ve yine Muhammed'e, O'nun zevcelerine ve zürriyetine, İbrâhîm'in âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle. Şübhesiz ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin) deyiniz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemden Başkası Üzerine Salât Okunur Mu?
6435-)  ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, Ebû Hureyre(radıyallahü anh),Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işitmiştir: "Yâ Allah! Herhangibir mü'mine ağır bir söz söylemiş olursam, Sen o sözümü kıyâmet gününde o mü'min için Sana yakınlığa bir vesile kıl!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Her Kime Eza Verdiysem, Bunu Onun Lehine Bir Temizleme Ve Bir Rahmet Kıl! Sözü Bâbı
6436-) Bize Hişâm ed-Destevâî, Katâde'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti:Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a soru sordular, soru sormayı çoğaltıp bunda ısrar ettiklerinde öfkelendi de minbere çıkıp: "Bana bugün hangi şeyden sorarsanız, muhakkak onu size beyân ederim!" buyurdu. dedi ki: Ben bu sırada sağa sola bakmağa başladım, bir de gördüm ki, herkes başını elbisesinin içine dürmüş de ağlamaktadır. Bir de adamlarla kavga ettiği zamanlarda babasından başkasının adiyle çağırılmakta (yani babasından başkasına nisbet edilmekte) olan bir adam: Yâ Rasûlallah! Benim babam kimdir? dedi. Rasûlüllah: " (Baban) Huzâfe'dir" buyurdu. Omer ibnu'l-Hattâb meydana çıktı da: Biz Allah'ı Rabb, İslâm'ı dîn, Muhammed'i de Rasûl olarak kabul ve tasdîk ettik. Biz fitnelerden Allah'a sığınırız! dedi. da: "Ben hayır ve şerr hakkında bu günün benzerini asla görmedim. Şu muhakkak ki, cennet ile cehennem benim için sûretlendirildi (yani suretleri bana gösterildi) de ben şu mihrâb duvarı arkasında onları gözlerimle gördüm" buyurdu. bu hadîsi rivayeti sırasında şu âyeti de zikrederdi: "Ey îmân edenler, Allah 'ın affettiği şeyleri -ki eğer size açıklanırsa ve, siz bunları Kur'ân inerken sorup da hükmü kendinize izhâr edilirse fenanıza gidecektir- sormayın. Allah çok mağfiret edicidir, cezada da aceleci değildir"(el-Mâide:101).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Fitnelerden Allaha Sığınmak Bâbı
6437-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle der idi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem); üvey babam Ebû Talha'ya: "Oğlanlarınızdan bana hizmet edecek bir oğlan araştır" buyurdu. Ebû Talha beni bineğinin arka tarafına bindirerek Rasûlüllah'ın yanına çıkardı. Artık ben Rasûlüllah'a devamlı hizmet ediyordum. (Seferlerde konak için bineğinden) her inişinde O'nun şu duayı çok söyler olduğunu işitip dururdum: "Allâhumme innî eûzu bike minel-hemmi ve'l-hazani ve'l-aczi ve'l-keseli ve’l-buhli, vel-cübni, ve dalai’d-dîni ve ğalebeti'r-ricâli Allah; ben tasadan, mahzunluktan, acizlikten, tenbellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç baskısından ve ağırlığından, kudret sahibi insanların tasallut ve galebesinden Sana sığınırım)" O'na böyle hizmet etmeğe devam ettim. Nihayet Hayber seferinden dönüyorduk, Rasûlüllah kendisine ayırıp aldığı Safiyye bintu Huyeyy ile dönüyordu. Ben Rasûlüllah'ın bineğinin arka tarafını bir abâ yahut bir örtü ile çevirir görüyordum. Sonra arka tarafına Safiyye'yi bindirerek yol aldı. Nihayet es-Sahbâ mevki'inde konakladığımız zaman Rasûlüllah, deriden sofralar içinde hurma, yağ ve kuru yoğurt karışığı olan hays yemeği yaptı. Sonra beni gönderdi. Ben insanları düğün aşına da'vet ettim. İnsanlar gelip bu yemekten yediler. İşte Rasûlüllah'ın Safiyye ile zifafı burada oldu. Sonra dönüşe devam etti. Nihayet Uhud meydana çıkıp görününce: "Şu Uhud'dur. O bizi sever, biz de onu severiz!" buyurdu. Medîne'yi uzaktan görünce de: "Yâ Allah! Ben Medine'nin iki kara taşlığı arasını, İbrâhim’in Mekke'yi haram kıldığı gibi haram kılıyorum. Yâ Allah! Sen Medineliler'in müdd ve sâ' ölçeklerinde kendilerine bereket ihsan eyle!" diye duâ etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Erkeklerin Galebesinden Kahrından Allaha Sığınmak Bâbı
6438-) Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Hâlid kızı ümmü HâIid (radıyallahü anh)'den işittim. dedi ki: Ümmü Hâlid'den başka Peygamber'den bunu işitmiş olan bir kişiyi de işitmedim. Ümmü Hâlid (radıyallahü anh): Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den, kabir azabından Allah'a sığınırken işittim, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Kabir Azabından Ve Cimrilikten Allaha Sığınmak Bâbı
6439-) Mus'ab ibn Sa'd şöyle demiştir: Babam Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) beş şeyi emreder ve bunların Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olduğunu zikrederdi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şu kelimelerle duâ etmeyi emrederdi: "Allâhumme innî eûzu bike mine'l-buhli, Ve eûzu bike minel-cubni, Ve eûzu bike en uredde ilâ erzeli’l-umuri, Ve eûzu bike min fitneti’d-dünyâ ya'nî fitneti'd-Deccâli, Ve eûzu bike min azâbi 'l-kabri(- Yâ Allah, ben cimrilikten Sana sığınırım. Korkaklıktan da Sana sığınırım, ömrün en değersizine döndürülmekten de Sana sığınırım. Dünyâ fitnesinden yani Deccâl fitnesinden de Sana sığınırım. Kabir azabından da Sana sığınırım)"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Kabir Azabından Ve Cimrilikten Allaha Sığınmak Bâbı
6440-)  Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Benim yanıma Medine Yahûdîleri'nden iki yaşlı kadın girdiler de konuşma arasında bana: Şübhesiz, kabirler ahâlîsi kendi kabirleri içinde azâb olunurlar! dediler. o kadınların bu sözünü kabul etmedim, onları tasdik etmem bana güzel gelmedi. Sonra çıkıp gittiler. Bu sıradaPeygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de benim yanıma girdi. Ben kendisine: Yâ Rasûlallah! İki koca-karı benim yanıma geldiler de kabirdekiler kabirlerinde azâb olunurlar dediler, diye zikrettim. "Onlar doğru söylediler. Kabir ehli, öyle bir azâbla azâb edilirler ki, onların azâblarını hayvanların hepsi işitir" buyurdu. sonra Rasülullah'ı, kıldığı her namazda muhakkak kabir azabından Allah'a sığınırken görmüşümdür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Kabir Azabından Ve Cimrilikten Allaha Sığınmak Bâbı
6441-)  Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle derdi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şu duayı söylerdi: innî eûzu bike mine’l-aczi ve'l-keseli ve’l-cubni ve’l-heremi. Ve eûzu bike min azâbi’l-kabri. Ve eûzu bike min fitneti’l-mahyâ ve'l-memâtı! = Yâ Allah, ben acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan ve çok ihtiyarlığın çökkünlüğünden Sana sığınırım. Keza ben kabir azabından da Sana sığınırım. Hayâtın ve ölümün fitnelerinden de Sana sığınırım!)"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Hayât Ve Ölüm Fitnelerinden Allaha Sığınmak Bâbı
6442-) Bize Vuheyb, Hişâm ibn Urve'den; o da babasından; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şu duayı söylerdi: innî eûzu bike mine’l-keseli ve’l-heremi ve’l-me'semi ve’l-mağrami ve min fitneti’l-kabri ve azabi’l-kabri ve minfitneti’n-nâri ve azâbı'n-nâri ve min şerri fitneti’l-ğınâ. Ve eûzu bike min fitneti’l-fakri ve eûzu bike min fitneti’l-Mesîhi’d-Deccâli. Allâhumme'ğsil annî hatâyâye bi-mâi’s-selci ve’l-beradi ve nakkı kalbi mine'l-hatâyâ kemâ nakkayte 's-sevbe’l-ebyâde mine'd-denesi. Ve bâid beynî ve beyne hatâyâye kemâ bâadte beyne’l-meşnkı vel-mağribi! = Yâ Allah, tenbellikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, günâhtan, korkaklıktan, kabir suâlinden ve kabir azabından, ateş fitnesinden ve ateş azabından, zenginlik gururunun şerrinden Sana sığınırım. Fakîrlik fitnesinden de Sana sığınırım. Mesîh Deccâl'in fitnesinden de Sana sığınırım. Yâ Allah! Günahları (mın kirini) benden kar ve buz suyu ile yıka, kalbimi de günâhlardan -beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi- pakla! Benimle günâhlarımın arasını da doğu ile batı arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır!]".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Günâhtan Ve Borçtan Allaha Sığınmak Bâbı
6443-) Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şu duayı söylerdi: innî eûzu bike mine'l-hammi ve'l-hazeni ve aczi ve'l-keseli ve'l-cubni ve'l-buhli ve dalaı'd-deyni ve ğalebeti’r-ricâli!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Korkaklıktan Ve Tenbellikten Allaha Sığınmak Bâbı
6444-) Bize Şu'be, Abdulmelik ibn Umeyr'den; o da Mus'ab ibnu Sa’d'den tahdîs etti ki, babası Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şu beş şeyden sığınmayı emreder ve bunları Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere tahdîs ederdi: innî eûzu bike minel-buhli. eûzu bike mine'l-cubni. eûzu bike en uredde ilâ erzeli’l-umuri. eûzu bike min fîtneti'd-dünyâ. eûzu bike min azâbi'l-kabri!"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Buhlden Yânı Cimrilikten Allaha Sığınmak Bâbı
6445-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şu duayı söyleyerek Allah'a sığınırdı: innî eûzu bike mine'l-keseli. eûzu bike mine'l-cubni. eûzu bike minel-heremi, eûzu bike mine'l-buhli!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Ömrün En Değersizinden Allaha Sığınmak Bâbı
6446-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -Medîne'ye geldiği zaman- şöyle duâ etti: Allah! Bizlere Mekke'yi sevdirdiğin gibi Medine'yi de sevdir yahut Medine'yi daha fazla sevdir. Medine'nin humma ve sıtma hastalığını da Cuhfe'ye naklet! Yâ Allah! Müdd ve sâ' ölçeklerimizle ölçülen rızıklarımızda bizler için bereket ihsan eyle!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Vebanın Ve Hastalığın Kaldırılmasına Duâ Etmek Bâbı
6447-) Bize ibn Şihâb, Âmir ibn Sa'd'dan şöyle haber verdi: Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Veda Haccı'nda benim hastalığımdan dolayı Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bana hasta ziyaretine geldi. Ben bu hastalıktan ölmeye yaklaşmıştım. O'nun bu ziyaretinde ben: Yâ Rasûlallah! Bendeki bu hastalık, görmekte olduğun bu müzmin dereceye ulaştı. Ben mal sahibi bir kimseyim. Bana tek kızım (Âişe)dan başka kimse vâris olmayacaktır. Bu durumda ben malımın üçte ikisini sadaka yapayım mı? diye sordum. "Hayır (tasadduk etme)" buyurdu. Ben: Yarısını sadaka yapayım mı? dedim.Rasûlüllah: "Üçte bir (yeter, üçte bir bile) çoktur. Ey Sa'd! Senin mirasçılarını zengin bırakman, onları fakirler ve (sadaka için) insanlara ellerini açar bir hâlde bırakmandan daha hayırlıdır. Sen Allah rızâsı için harcayacağın her nafakadan muhakkak ecre nail kılınırsın. Hattâ yemek yerken eşinin ağzına koyacağın bir lokmadan da sevâb alacaksın!" dedi. Yâ Rasûlallah! (Siz Medine'ye döneceksiniz de) ben dostlarımdan geriye mi bırakılacağım? diye sordum. şöyle buyurdu: "Hayır, sen bizden asla geri bırakılmazsın. (Şayet burada kalır da) Allah rızâsını aramak için sâlih amel yaparsan, muhakkak bu iyi amelinle derecen artar ve merteben yükselir. Ve öyle ümîd ediyorum ki Senin ecelin geri bırakılacak da sen uzun zaman yaşayacaksın! Hattâ seninle birtakım kavimler fayda görecek, diğer birtakım kavimler de senden zarar göreceklerdir. Yâ Allah! Sahâbîlerimin (Mekke’den Medîne'ye dönüş) hicretlerini tamamla! Onları topukları üzerinde geri döndürme! Lâkin acınacak olan, Sa'd ibn Havle'dir!" buyurdu. ibn Ebî Vakkaas: Rasûlüllah, Sa'd ibn Havle'ye (hicret ettikten sonra) Mekke'de ölmesinden dolayı hüzünlenip acıdı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Vebanın Ve Hastalığın Kaldırılmasına Duâ Etmek Bâbı
6448-)  Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Şu kelimelerle Allah'a sığınınız; Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bu duâ kelimeleriyle Allah'a sığınırdı: innî eûzu bike mine'l-cubni. eûzu bike mine’l-buhli. eûzu bike minen uredde ilâ erzeli’l-umurû eûzu bike min fitneti’d-dünyâ ve azâbi’l-kabri!"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Ömrün En Değersizinden, Dünyânın Fitnesinden Ve Ateşin Fitnesinden Allaha Sığınmak Bâbı
6449-) Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve'den; o daÂişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şu duayı söylerdi; innî eûzu bike mine'l-keseli ve'l-heremi, vel-mağrami ve’l-me 'semi. Allâhumme, innî eûzu bike min azâbi’n-nâri ve fîtneti'n-nâri ve azâbi’l-kabri ve şerri fitneti’l-ğınâ ve şerri fitneti’l-fakri ve min şerri fitneti’l-Mesîhi’d-Deccâli. Allâhumme'ğsil hatâyâye bimâ’s-selci ve’l-beradi ve nakkı kalbî mine’l-hatâyâ kemâ yunakka 's-sevbu’l-ebyâdu mine'd-denesi ve bâid beyni ve beyne hatâyâye kemâ bâadte beyne’l-maşrıkı ve'l-mağribi!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Ömrün En Değersizinden, Dünyânın Fitnesinden Ve Ateşin Fitnesinden Allaha Sığınmak Bâbı
6450-) Bize Sellâm ibnu Ebî Mutî’ Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da teyzesi Âişe(r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), şu duâ ile Allah'a sığınır idi: innî eûzu bike min fitneti’n-nâri, ve min azâbi’n-nâri. Ve eûzu bike min fitneti'l-kabri. Ve eûzu bike min azâbi’l-kabri. eûzu bike min fitneti’l-ğınâ. Ve eûzu bike min fitneti’l-fakri. Ve eûzu bike min fitneti'l-Mesîhi'd-Deccâli!"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Zenginlik Fitnesinden Allaha Sığınmak Bâbı
6451-)  Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şu duayı söylerdi: innî eûzu bike min fitneti’n-nâri ve azâbi’n-nâri vefitneti'l-kabri ve azâbi’l-kabri ve şerri fitneti'l-ğınâ ve şerri fîtneti'l-fakri. Allâhumme innî eûzu bike min şerri fitneti’l-Mesîhi’d-Deccâl. Allâhumme'ğsil kalbî bi-mâi's-selci ve’l-beredi. Ve nakkı kalbî mine’l-hatâyâ, kemâ nakkayte's-sevbe'l-ebyadu mine'd-denesi. Ve bâid beynî ve beyne hatâyâye kemâ bâadte beyne'l-meşrıkı ve'l-mağribi. Allâhumme, innî eûzu bike mine'l-keseli ve'l-me'semi ve'l-mağremi!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Fakîrlik Fitnesinden Allaha Sığınmak Bâbı
6452-) Bize Şu'betahdîs edip şöyle dedi: Ben Katâde'den işittim; o da Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh)'ten ki, Enes'in annesi Ümmü Suleym (radıyallahü anh): Yâ Rasûlallah! Enes Sen'in hizmetçindir, onun için Allah'a duâ ediver! demiş. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) da: "Allâhumme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’teytehû (- Yâ Allah! Onun malını ve çocuğunu çoğalt! Ona verdiğin ni'metlerinde kendisi için bereket ihsan edip mübarek kıl)"diye duâ etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'd-daavat
Konu: Mal Çokluğu İle, Bereketle Duâ Etmek Bâbı