Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
764-)
Ebû Hureyre -radıyallahü anh- şöyle demiştir:) Rasûlüllah mescide girdi. Akabinde bir kimse de girdi ve namaz kıldı. Sonra Peygamber'e selâm verdi. Peygamber selâmını aldıktan sonra: "Dön de yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın" buyurdu. O kimse döndü, kıldığı gibi tekrar namaz kıldı. Sonra geldi ve Peygamber'e selâm verdi. Peygamber yine: "Dön de yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın" buyurdu. Bu da üç defa oldu. Nihayet o kimse: Seni hakk ile Peygamber gönderen Allah'a yemîn olsun ki, bundan başka türlüsünü bilmiyorum; bana (doğrusunu) öğret, dedi. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: "Namaza durduğun vakitte Allâhu Ekber de. Sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kur'ân oku. Sonra rükû'a var, beden uzuvların yatışmış oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldırıp, ayakta büsbütün doğruluncaya kadar, yâni tâ beden uzuvların yatışmış oluncaya kadar dur. Sonra secdeye var, tâ mutma'in oluncaya kadar kal. Sonra başını kaldır, tâ mutma'in oluncaya kadar otur. Bunu namazın bütününde (böylece) yapın.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Hazarda, Seferde, Açıktan Okunanda, Gizli Okunanda Olsun, Namazların Hepsinde İmam Ve Memüm İçin Kurân Okumanın Vücubu Bâbı
765-)
Câbir ibn Semure(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Sa'd ibn Ebî Vakkaas: Ben onlara (yani Küfe ahâlîsine) Rasûlüllah'ın namazını kıldırıyor, ondan hiçbir şey eksiltmiyordum. Şöyle ki, öğle ile ikindi namazlarını kıldırırken ilk iki rek'atlarda fazla durur, son iki rek'atta hafîf tutardım, dedi. Bunun üzerine Omer: Senin hakkındaki zann (ımız zâten) budur, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Öğle Namazında Kıraat Bâbı
766-)
Ebû Katâde(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazının ilk iki rek'atında Fâtihatu'l-Kitâb ile beraber birer de sûre okur, birinci rek'atta uzunca, ikinci rek'atta ise kısa sûre okurdu. Gizlice okuduğu âyeti de bâzan bizlere işittirirdi. İkindi namazında da (ilk iki rek'atta) Fâtihatu'l-Kitâb ile beraber birer sûre okur, birincisinde uzun, ikincisinde kısa sûre okurdu. Sabah namazının ilk rek'atında kıraati uzatır, ikincisinde kısaltırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Öğle Namazında Kıraat Bâbı
767-)
Ebû Ma'mer şöyle demiştir: Biz, Habbâb ibnu'l-Erett'e: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarında (Kur'ân) okur muydu? Diye sorduk. Evet, dedi. Biz: Bunu hangi şeyle tanırdınız? Dedik. Sakalının oynamasından(anlardık), dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Öğle Namazında Kıraat Bâbı
768-)
Ebû Ma'mer şöyle demiştir: Ben Habbâb ibnu'l-Erett'e: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarında Kur'ân okur mu idi? dedim. Habbâb: Evet, dedi. Ben: Siz Peygamber'in okumasını hangi şeyle bilirdiniz? Diye sordum. Sakalının debelenmesiyle, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: İkindi Namazında Kıraat Bâbı
769-)
Ebû Katâde (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarının ilk iki fek'atlarında Fâtihatu'l-Kitâb ile beraber birer de sûre okur, bâzı defalarda okuduğu âyeti bizlere işittirirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: İkindi Namazında Kıraat Bâbı
770-)
İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir:(Bir defa annem)Ümmü'l-Fadl, oğlu ben Abdullah'ın Ve’l-mürselâti urfen sûresini okuduğunu işitti de: Ey oğulcuğum, Allah'a yemîn ederim ki, bu sûreyi okuman ile derdimi aklıma getirdin. Bu sûre Rasûlüllah'ın akşam namazında okuduğunu en son işittiğim sûredir, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Akşam Namazında Kıraat Bâbı
771-)
(Medine Vâlîsi bulunan) Mervân ibnu'l-Hakem şöyle demiştir: Zeyd ibn Sabit bana: Sen neden akşam namazında hep Kısârı Mufassal'dan (yânı mufassal grubunun kısa sûrelerinden) okuyorsun? Halbuki ben Rasûlüllah'tan dinledim; O, akşam namazında en uzun iki sûrenin uzununu okuyordu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Akşam Namazında Kıraat Bâbı
772-)
Cubeyr ibn Mut'im: BenRasûlüllah'ın akşam namazında Ve't-Tûri sûresini okuduğunu işittim, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Akşam Namazında Kıraati Açıktan Okumak Bâbı
773-)
Ebû Râfi' Nufey' es-Sâğî şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre'nin ardında yatsı namazını kıldım. İza's-semâu'nşakkat sûresini okudu da secde yerinde secde etti. Ben ona bunu sordum. O da: Ben Ebu'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın arkasında bu secdeyi yaptım. Binâenaleyh O'na kavuşuncaya kadar bu secdeyi hep yapıp duracağım, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Yatsı Namazında Kıraati Açıktan Okumak Bâbı*
774-)
Bize Şu'be, Adiyy(ibn Sâbit)'den tahdîs etti. O, şöyle demiştir: Ben el-Berâ'dan işittim (şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferde idi. Yatsı namazında iki rek'atın birinde Ve't-tîni ve'z-zeytûni sûresini okudu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Yatsı Namazında Kıraati Açıktan Okumak Bâbı*
775-)
Bu Ebû Râfi' Nufey es-Sâğî şöyle demiştir: Ben Ebû Hureyre'nin ardında yatsı namazını kıldım, iza's-semâu'nşakkat sûresini okudu da secde yerinde secde etti. Bu nedir? diye sordum. O da: Ben Ebû'l-Kaasım'ın ardında bu secdeyi yaptım. Binâenaleyh O'na kavuşuncaya kadar bu secdeyi hep yapıp duracağım, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Yatsı Namazında İçinde Tilavet Secdesi Bulunan Sûreyi Okumak Bâbı
776-)
el-Berâ(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim; yatsı namazında Ve't-tîni ve'z-zeytûni sûresini okuyordu. O'ndan güzel sesli -yahut O'ndan güzel okuyuşlu- hiçbir kimseyi dinlemedim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Yatsı Namazında Kıraat Bâbı
777-)
Ben Câbir ibn Semure'den işittim, şöyle dedi: Omer, Sa'd ibn Ebî Vakkaas'a, Kûfeliler senden namaza varıncaya kadar herşey hakkında şikâyet ettiler, dedi. Sa'd: Bana gelince, ben namazın ilk iki rek'atında uzatma yapar, son iki rek'atında kısaltır ve Resûlüllah'ın iktidâ etmiş olduğum namazından hiçbir şeyi eksiltmiyordum, dedi. Omer: Sen doğru söyledin. Senin hakkındaki zann zâten budur -yahut hakkındaki zannım zâten budur, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli, İlk İki Rekatta Uzatma. Son İki Rekatta İse Kısaltma Yapar
778-)
Bize Seyyar ibn Selâme tahdîs edip şöyle dedi: Ben Bâbam ile beraber Ebû Berze el-Eslemî'nin yanına girdim ve ona namazların vakitlerini sorduk. Bunun üzerine Ebû Berze şöyle dedi:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğleni güneş semânın ortasında batıya meylettiği zaman kılardı. İkindiyi de (öyle bir saatte kıldırdı ki), insan Medîne'nin en uzak yerine (gidip evine) dönerdi de güneş henüz dipdiri olurdu. Ebu'l-Minhâl Seyyar ibn Selâme: Ebû Berze'nin akşam namazı hakkında söylediğini unuttum, dedi. Ebû Berze dedi ki: Peygamber yatsı namazını gecenin ilk üçte birine kadar geri bırakmakta be's görmezdi; yatsı namazından evvel uyumayı ve yatsı namazından sonra da oturup konuşmayı sevmezdi. Sabah namazını kıldırır, namazdan ayrılınca insan yanında oturanı tanırdı. Sabah namazının iki rek'atında -yahut ikisinden birinde- altmış âyetten yüz âyete kadar Kur'ân okurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
779-)
Bize İbn Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Atâ haber verdi. O, Ebû Hureyre'den şöyle derken işitmiştir: Her namazda Kur'ân okunur. Rasûlüllah'ın bize işittirdiklerini biz de sizlere işittiriyoruz. Bizden gizlice okuduklarını, biz de sizlerden gizli okuyoruz. Ümmü'l-Kur'ân'dan başka bir şey okumazsan sana yeter. Daha ziyâde okursan daha hayırlıdır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Sabah Namazında Kıraat Bâbı
780-)
İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sahâbîlerinden birkaç kişi ile birlikte Ukaz panayırına doğru yürüyorlardı. O târihte şeytânlar semâdan haber almaktan men' edilmiş, (haber almaya çıktıkça) üzerlerine şihâblar (ateşli şeyler) atılmış bulunuyordu.(Semâdan kovulan) şeytânlar, kavimleri yanına döndüklerinde kendilerine: Ne oluyorsunuz (Neden hiçbir haber getirmiyorsunuz)? dediler. Onlar da: Semâdan haber almaktan men edildik; üzerimize şihâblar salıverildi, dediler. Bunun üzerine onlara: Sizinle semâ haberi arasına girip, sizin haber almanıza mâni olan şey, muhakkak yeni peyda olmuş bir şeydir. Arzın doğularını ve batılarını dolaşın da, sizinle semâ haberi arasına engel olan şeyi, bakıp öğreniniz, denildi. İşte bunların içinden Tihâme cihetine yollanmış olan takım da Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle'de bulunan Peygamber'in bulunduğu yere varmış oldular. O sırada Rasûlüllah orada sahâbîlerine sabah namazını kıldırıyordu. (Namazda okuduğu) Kur'ân'ı işitince, bunlar kulak verdiler. Ve birbirlerine: Semâdan haber almaktan sizi men' eden yemîn olsun işte budur, dediler. İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: "Ey kavmimiz, biz, hayranlık veren bir Kur'ân dinledik ki, o Hakk 'a ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona îmân ettik. Rabbımıza asla hiçbir şeyi ortak tutmayacağız," dediler. Allah da Peygamber'ine: Kul ûhiye iley-le ennehu istemea neferun mine 7-cinn sûresini indirdi. Rasûlüllah'a vahyolunan işte cinnlerin bu sözleridir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Sabah Namazı Kıraatinin Açıktan Okunması Bâbı
781-)
İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda emr olunduğu yerde(açıktan) okudu. Yine emr olunduğu yerde sükût etti (yani gizli okudu). "Ve mâ kâne Rabbüke nesiyyen — Ve Senin RâbbUn unutkan değildir"(Meryem: 64), Ve "And olsun ki, Allah'ın Elçisinde sizin için güzel bir örnek vardır”(el-Ahzâb: 21).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Sabah Namazı Kıraatinin Açıktan Okunması Bâbı
782-)
Ubeydullah dedi ki: Sabit el-Bunâni’den, o da Enes ibn Mâlik’ten (o, şöyle demiştir): Ensâr'dan bir zât kendi kavmine Kubâ mescidinde imamlık ederdi. O zât açıktan okunacak namazlarda ne zaman namazda okunacak sûrelerden birini okuyacak olsa, evvelâ Kul huvellahu ahad Sûresi'ni okur, onu bitirdikten sonra ötekine başlardı. Bunu her rek'atta yapardı. Arkadaşları ona itirâz edip: Sen bu sûreyi okuyorsun, sonra buna kanmıyorsun da başka bir sûre daha okuyorsun- Ya bu sûreyi okumakla yetin, yahut bunu bırak da başka sûre oku, dediler. O da: Ben bunu terkedecek değilim. Böylece imamlık etmemi isterseniz, edeyim. İstemediğiniz takdirde sizi terkederim, kıldırmam, dedi. Halbuki o zâtı onlar kendilerinin en faziletlilerinden sayarlardı. Bunun için başkasının imâm olmasını da istemiyorlardı. Peygamber onlara geldiği zaman keyfiyyeti O'na haber verdiler. Peygamber de: "Yâ fulan, arkadaşlarının tavsiye ettikleri şeyi yapmaktan seni men eden nedir? Her rek'atta seni bu sûreye yapışmana sevkeden sebeb nedir?" diye sordu. O zât: Ben bu sûreyi seviyorum, dedi. Peygamber de: "Onu sevmen şübhesiz seni cennete girdirecektir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Bir Rekat İçinde İki Ve Daha Ziyade Sûrenin Cem Edilmesi, Sûre Sonları İle Kıraat Yapılması Ve Usman Mushafının Tertibine Muhalif Olarak Bir Sûreden Evvel Diğer Bir Sûre Okunması, Bir Sûrenin Evveli İle Kıraat Yapılması Bâbı
783-)
Amr ibn Murre şöyle demiştir: Ben Ebû Vâil'den işittim, şöyle dedi: Bir gün İbn Mes'ûd'a bir kimse geldi ve: Ben bu gece bütün Mufassalı bir rek'atta okudum, dedi. İbn Mes'ûd cevaben: Şiir okur gibi acele acele mi? Vallahi ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Nazâir'den (nıikdârca birbirine yakın sûrelerden) hangilerini bir araya getirdiğini biliyorum, dedi ve her biri ikişer okunmuş sûreler olmak üzere, mufassaldan yirmi sûre saydı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Bir Rekat İçinde İki Ve Daha Ziyade Sûrenin Cem Edilmesi, Sûre Sonları İle Kıraat Yapılması Ve Usman Mushafının Tertibine Muhalif Olarak Bir Sûreden Evvel Diğer Bir Sûre Okunması, Bir Sûrenin Evveli İle Kıraat Yapılması Bâbı
784-)
(Ebû Katâde -radıyallahü anh- şöyle demiştir:) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazının ilk iki rek'atında Ümmü'l-Kitâb (yânı el-Fâtiha) ile birer de sûre; son iki rek'atında da yalnız Ümmü'l-Kitâb okurdu. Bazen bize (gizli okuduğu) âyeti de işittirirdi. İlk rek'atta kıraati, ikinci rekattan ziyâde uzatırdı. İkindi namazında da böyle, sabah namazında da böyle yapardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli Dört Rekatlı Namazların Son İki Rekâtlarında Fatihatü’l-kitab Okur
785-)
Bize Cerîr, el-A'meş'ten; o da Umâre ibn Umeyr'den; o da Ebû Ma'mer'den tahdîs etti(o, şöyle demiştir): Ben Habbâb'a: Rasûlallah(sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarında (Kur'ân) okur muydu? Diye sordum. Evet, dedi. Biz, bunu nereden bildin? Diye sorduğumuzda: Sakalının oynamasından, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Öğle Ve İkindi Namazlarında Kıraati Gizli Okuyan Kimse Bâbı
786-)
Bana Ebû Katâde'nin oğlu Abdullah şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarının ilk iki rek'atlarında Ümmû'l-Kur'ân ile beraber birer de sûre okurdu. Ve bazen gizli okuduğu âyeti bizlere işittirirdi. Birinci rek'atta kıraati uzatırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: İmam Sırrî Namazda Okuduğu Âyeti İşittirirse?
787-)
(Ebû Katâde şöyle demiştir:) Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazının birinci rek'atında kıraati uzatır, ikinci rek'atında kısaltırdı. Bu, birinci rek'atta uzatıp, ikincide kısaltmayı sabah namazında da yapardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli Birinci Rekatta Kıraati Uzatır
788-)
Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den ve Abdurrahmân oğlu Ebû Seleme'den haber verdi, Bu ikisi de Ebû Hureyre'den haber vermişlerdir.(Ebû Hureyre şöyle demiştir:) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İmâm Âmîn dediği zaman, siz de Âmîn deyiniz. Zîrâ her kimin Âmîn demesi meleklerin Âmîn demesine denk olursa, geçmiş günâhları mağfiret edilir" buyurdu. Râvî İbn Şihâb ez-Zuhrî: Rasûlüllah da Âmîn der idi, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: İmamın Âmin Sözünü Açıktan Söylemesi Bâbı
789-)
(Ebû Hureyre -radıyallahü anh- şöyle demiştir:)Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizlerden biri Âmîn dese, melekler de gökte Âmîn deseler de her ikisi birbirine uygun düşerse, o kimsenin geçmiş günâhları mağfiret edilir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Âmin Demenin Fazileti Bâbı
790-)
Bize Abdullah ibn Mesleme, Mâlik'ten; o da Ebû Bekr'in himayesinde bulunan Sumeyy'den; o da Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İmâm Gayril-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn dediği zaman, sizler Âmîn deyiniz. Çünkü her kimin Âmîn demesi, meleklerin Âmîn demesine uyarsa, onun geçmiş günâhı mağfiret edilir". ibn Amr, bu hadîsi Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den senediyle rivayet etmekte Sumeyy'e mutâbaat etmiştir. Keza Nuaym el-Mucmir de yine Ebû Hureyre'den olmak üzere Sumeyy'e mutâbaat etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Memûmun Âmin Sözünü Açıktan Söylemesi Bâbı
791-)
Bize Hemmâm, Ziyâd el-A'lem'den; o da el-Hasen'den; o da Ebû Bekre'den tahdîs etti. Ebû Bekre(bir defa koşa koşa) Peygamber'in yanına vardı. Peygamber rukû'da idi. O da saffa ulaşmadan geri tarafta rukû'a varıverdi. Sonra bu hareketini Peygamber'e haber verdi. Peygamber: "Allah hırsını artırsın, lâkin bir daha (bunu) yapma" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Namaz Kılacak Kimse Saffın Ötesinde Rükü Etse?
792-)
İmrân ibn Husayn, Basra'da Alî'nin arkasında namaz kılmıştır. Namazdan sonra râvî Mutarrıf ibn Abdillah'a: Vallahi bu zât bize Rasûlüllah ile birlikte kılageldiğimiz namazı hatırlattı, deyip, Rasûlüllah'ın her kalkıp eğildikçe Allâhu Ekber dediğini zikretmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Tekbirin Rükü’ İçinde Tamamlanması Bâbı
793-)
Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre'den olmak üzere haber vermiştir. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) onlara namaz kıldırmış da, her eğilip kalktıkça tekbîr alırmış. Namazdan çıktıktan sonra da: Şübhesiz ki içinizde namazı Rasûlüllah'ın namazına en çok benzeyen benim, dermiş.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Tekbirin Rükü’ İçinde Tamamlanması Bâbı
794-)
Mutarrıf şöyle demiştir: Ben, İmrân ibn Husayn ile birlikte Alî ibn Ebî Tâlib'in arkasında namaz kıldım. Alî, secdeye varırken, secdeden başını kaldırırken, ikinci rek'attan kalkarken hep Allâhu Ekber diyordu. Alî namazı bitirdikten sonra, İmrân ibn Husayn elimden tuttu da: "Bu zât bana, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namaz kıldırışını hatırlattı" yahut "Vallahi bize Muhammed'in kıldırdığı namazı kıldırdı" dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Tekbirin Sucüdda Tamamlanması Bâbı
795-)
İkrime şöyle demiştir: Ben Makaami İbrâhîm'in yanında bir kimse gördüm; her eğilme ve yükselmede tekbîr alıyordu, dikelince ve alçalınca da. Ben bunu İbn Abbâs'a haber verdim. İbn Abbâs: Hey anasız kalası, bu şekilde namaz kılmak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sünneti değil midir? Dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Tekbirin Sucüdda Tamamlanması Bâbı
796-)
Bize Mûsâ ibn İsmâîl tahdîs edip şöyle dedi: Bize Hemmâm, Katâde'den; o da İkrime'den haber verdi. İkrime şöyle demiştir: Mekke'de bir ihtiyar adamın ardında namaz kıldım. Yirmi iki kerre tekbîr aldı. Ben İbn Abbâs'a: Bu harîf ahmaktır, dedim. Bunun üzerine İbn Abbâs: Öyleyse anan seni kaybetsin -diğer ta'bîrle anan ağlasın-; bu, Ebû'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sünnetidir, dedi. Mûsâ ibn İsmâîl şöyle dedi: Bize Ebân tahdîs edip şöyle dedi: Bize Katâde tahdîs edip şöyle dedi: Bize İkrime tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Sucüdden Kalkarken Allahü Ekber Demek Bâbı
797-)
Bize el-Leys, Ukayl’den; oda İbn Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Bana Abdurrahmân ibnu'l-Hâris'in oğlu Ebû Bekr haber verdi. O, Ebû Hureyre'den şöyle derken işitmiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) namaza kalktığında ayakta iken ihram tekbîri alırdı. Sonra rukû'a varırken tekbîr alırdı. Sonra rukû'dan belini doğrulttuğunda Semiallâhu limen hamideh, sonra ayakta iken Rabbena ve leke'l-hamd derdi. Sonra secdeye inerken tekbîr alır, sonra secdeden başını kaldırırken tekbîr alır, sonra (ikinci) secdeye varırken tekbîr alır, sonra bir daha başını kaldırırken tekbîr alır, sonra tamâm edinceye kadar bütün namazda böyle yapardı. İkinci rek'atı bitirip oturduktan sonra ayağa kalkarken de tekbîr alırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Sucüdden Kalkarken Allahü Ekber Demek Bâbı
798-)
Bize Şu'be, Ebû Ya'fûr'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Mus'ab ibn Sa'd'dan işittim, o şöyle diyordu: Ben, (bir defa) Bâbam Sa'd ibn Ebî Vakkaas'ın yanında namaz kıldım. Rukû'da iki avucumu birbirine yapıştırdıktan sonra, o vaziyette ellerimi iki uyluğumun arasına koydum. Bâbam beni bundan nehyetti ve: Biz bunu evvelleri yapardık, (lâkin sonra bundan) nehyolunduk ve ellerimizi dizlerimizin üzerine koymakla emrolunduk, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Rukûda Avuçları Dizler Üzerine Koymak Bâbı
799-)
Bize Şu'be, Süleyman'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Zeyd ibn Vehb'den işittim, şöyle dedi: Huzeyfe rukü'u ve sucûdu tamam yapmayan bir kimse gördü de, ona: Sen namaz kılmış olmadın. Şayet bu hâl üzere ölürsen, Allah'ın Muhammed'i yaratmış olduğu fıtrattan başka bir fıtrat üzere ölürsün, dedi .
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli Ruküu Tam Yapmadığı Zaman?
800-)
el-Berâ(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kıyam ile ka'de müstesna olmak üzere rukû'u, sucûdu, iki secde arası, rukû'dan baş kaldırması birbirine takriben müsâvî idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Ruküu Tamamlamanın Sınırı İle Ruküda İtidal Ve Tumaninet Bâbı
801-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girdi. Derken biri de girdi ve namaz kıldı. Sonra Peygamber'in yanına gelip selâm verdi. Peygamber onun selâmını aldıktan sonra: "Dön, yeni baştan namaz kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın" buyurdu. O kimse tekrar namaz kıldı, sonra gelip Peygamber'e selâm verdi. Peygamber yine: "Dön de yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın" buyurdu. Bu kılıp dönmeler üç defa oldu. Nihayet o kimse: Seni hakk ile Peygamber gönderen Allah'a yemîn olsun ki, bunun başka türlüsünü bilmiyorum; bana doğrusunu öğret, dedi. Peygamber de şöyle buyurdu: "Namaza durduğun vakitte, ihram tekbîrini al, sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kur'ân oku. Sonra rukû'a var da beden organların yattşıncaya kadar dur. Sonra başını kaldır, ayakta (büsbütün) doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var da mutmain oluncaya kadar kal. Sonra başını kaldır, tâ mutmain oluncaya kadar otur. Sonra yine secdeye varıp, bedenin secdede sâkinleşinceye kadar kal. Sonra bunu namazının bütününde de böylece yap".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin, Ruküunu Ve Sucüdunu Tam Yapmayan Kimseye Namazı Yeniden Kılmayı Emretmesi Bâbı
802-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) rukû'unda ve sucûdunda; "Subhâneke Allâhümme Rabbena ve hl-hamdike. Alla-humme iğfir lî (= Ey Rabb'imiz olan Allah, Seni kendi kuvvetimle değil, hamde lâyık olan tevfîk ve hidâyetinle sana mahsûs olan hamd ile tesbîh ederim. Yâ Allah, bana mağfiret eyle)" der idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Ruküda Dua Etmek Bâbı
803-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Semiallâhu limen hamideh dediği zaman Allâhümme Rabbena ve lekel-hamdu der idi. Ve yine Peygamber, rükû' ettiği zaman ve rükû'dan başını kaldırdığı zaman tekbîr alırdı. İki secdeden sonra ayağa kalktığında daAllâhu Ekber der idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Ruküdan Başlarını Kaldırdıkları Zaman İmam Ve Arkasında Namaz Kılanların Söyleyecekleri Söz Bâbı
804-)
(Ebû Hureyre -radıyallahü anh- şöyle demiştir:) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İmâm Semiallâhu limen hamideh dediği zaman, sizler Allâhümme Rabbena lekel-hamd deyiniz. Çünkü her kimin böyle demesi, meleklerin böyle demesine uygun düşerse, geçmiş günâhları mağfiret edilir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Allahümme Rabbena Lekel-hamd Sözünün Fazileti Bâbı
805-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh): Yemîn olsun sizlere Peygamber'in namazına yakın namaz kıldıracağım, dedi. Ebû Hureyre öğle, yatsı ve sabah namazlarının son rek'atlarında Semiallâhıı limen hamideh dedikten sonra kunût yapar, bu kunûtta mü'minlere duâ ve kâfirlere la'net ederdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Bâb
806-)
Enes ibn Mâlik(vaktiyle) kunût, akşam ile sabah namazlarında(okunur) idi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Bâb
807-)
Rifâa ibn Râfi(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir gün Peygamber'in arkasında namaz kılıyorduk. Rukû'dan başını kaldırdığında Semiallâhu limen hamidehu dedi. Ardında namaz kılmakta olan biri: Rabbena ve lekel-hamdu hamden kesîran tayyiben mubâreken fîhi (Allah'a çok hayırlı, tertemiz, bereketli kılınmış olarak bol bol hamd olsun), dedi. Peygamber namazdan çıkınca: "Demin şu kelâmı söyleyen kim idi?" diye sordu. O zât da: Benim, dedi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'a yemin olsun, otuz bu kadar melek gördüm ki, o sözü hangisi evvel yazacak diye yarış ediyorlardı" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Bâb
808-)
Bize Şu'be, Sabit(ibn Eşlem el-Bunânî)'den tahdîs etti' O, şöyle demiştir: Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) bizeRasûlüllah'ın namazını ta'rîf ederdi. Namaz kıldırdı da başını rukû'dan kaldırdığı vakitte secdeye varmayı(galiba) unuttu diyeceğimiz kadar ayakta kalırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Ruküdan Başını Kaldırdığı Zaman Beden Uzuvlarının Tamamen Sakinleşip Yatışması Bâbı
809-)
el-Berâ(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in rukû'u, sucûdu, rukû'dan başını kaldırdığı zamanki durması ve iki secde arasındaki oturması birbirine takrîben musâvî idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Ruküdan Başını Kaldırdığı Zaman Beden Uzuvlarının Tamamen Sakinleşip Yatışması Bâbı
810-)
Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb es-Sahtıyânî'den; o da Ebû Kılâbe'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Mâlik ibnu'l-Huveyris (radıyallahü anh) bize Peygamber'in namazının nasıl olduğunu gösteriyordu. Bunu göstermesi namaz vakti dışında oluyordu. Mâlik ayağa kalkıp ayakta durdu, sonra rukû'a vardı ve rukû'u tam yerleştirdi. Sonra başını kaldırdı, azıcık durdu. Râvî der ki: Ve bize bu şeyhimiz Ebû Bureyd'in namazı gibi kıldırdı. Ebû Bureyd de ikinci secdeden başını kaldırdığı zaman dümdüz oturur, sonra ayağa kalkardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Ruküdan Başını Kaldırdığı Zaman Beden Uzuvlarının Tamamen Sakinleşip Yatışması Bâbı
811-)
Bize Şuayb, ez-Zuhrî'den tahdîs etti. O, şöyle demiştir. Bana Abdurrahmân ibnu'l-Hâris ibn Hişâm'ın oğlu Ebû Bekr ile Abdurrahmân ibn Avf'un oğlu Ebû Seleme şöyle haber verdiler: Ebû Hureyre farz nev'inden olsun, başka nevi'den olsun; keza ramazânda olsun, ramazân dışında olsun, her namazda tekbîr alırdı". Şöyle ki, namaza dikilip başladığı zaman tekbîr alırdı. Sonra rukû'a varırken tekbîr alırdı. Sonra Semiallâhu limen hamideh der, daha sonra secdeye varmazdan evvel Rabbena ve lekel-hamd derdi. Sonra secdeye süzülüp inerken Allâhu Ekber der, daha sonra secdeden başını kaldırırken tekbîr alırdı. Sonra ikinci secdeyi ederken tekbîr alırdı. Sonra secdeden başını kaldırırken tekbîr alırdı. Sonra ikinci rek'attaki ilk oturuştan ayağa kalktığı zaman tekbîr alırdı. Namazı bitirinceye kadar her rek'atta bunu yapardı. Sonra namazdan kalktığı zaman: Nefsim elinde olan Allah'a yemîn olsun ki, içinizde Rasûlüllah'ın namazına en çok benziyen namazı kıldıran benim. Şu muhakkak ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dünyâdan ayrılıncaya kadar O'nun namazı vallahi işte böyle idi, derdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli Secdeye Giderken Tekbirle Birlikte Süzülerek İner
812-)
Râvî Ebû Bekr ibn Abdirrahmân ile Ebû Seleme ibn Abdirrahmân şöyle dediler: Yine Ebû Hureyre şöyle dedi: Rasûlüllah başını rukû'dan kaldırırken Semiallâhu limen hamidehu, Rabbena ve lekelhamd der, isimlerini söyleyerek bir takım kimseler için dua eder ve: Yâ Allah, Velîd ibnu'l-Velîd'i, Seleme ibn Hişâm'ı, Ayyaş İbn Ebî Rabîa'yı ve (kâfirlerin elinde bunalıp) zaîf görülen diğer mü'minleri kurtar. Yâ Allah, Mudâr'ı daha şiddetli çiğne, içinde bulundukları bu yıllan Yûsuf Peygamber'in o şiddetli yıllarına benzet, der idi. Ebû Hureyre: O sıralarda Mudâr'ın doğu tarafta olanları, Rasûlüllah'a henüz muhalif idiler, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli Secdeye Giderken Tekbirle Birlikte Süzülerek İner
813-)
Bize Sufyân ibn Uyeyne birçok kerre ez-Zuhrî'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik'ten işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah bir defasında attan düştü - Sufyân "min feresin" yerine belki "an feresin" demiştir - de sağ tarafı berelendi. Bizler hasta ziyareti yapmak üzere yanına girdik. Derken namaz vakti geldi. Peygamber bize oturduğu hâlde namaz kıldırdı, biz de oturduk. Sufyân bir kerre de: Biz de oturarak namaz kıldık şeklinde söyledi. Peygamber namazı bitirince: "İmâm ancak kendisine uyulmak için imâm yapılmıştır. Binâenaleyh imâm tekbîr aldığında, siz de tekbîr alınız. Rukû'a vardığında, siz de rükû'a varınız. Rukû'dan başını kaldırdığında siz de kaldırınız. Semiallâhu limen hamideh dediği zaman, Rabbena ve leke'l-hamdu deyiniz. Secde ettiğinde siz de secde ediniz" buyurdu. ibn Uyeyne, tilmizi Alî ibn Abdillah'a: Ma'mer ibn Râşid de hadîsi bunun gibi mi getirdi? diye sordu. Alî ibn Abdillah: Evet, dedim. Sufyân: Vallahi Ma'mer, Zuhrî'den sağlam, sahîh bir ezberleme ile ezberlemiştir. Zuhrî de Ma'mer'in söylediği gibi Ve leke'l-hamdu demiştir, dedi. Ben de Zuhrî'den, onun, sağ yanından berelendi dediğini ezberledim. Biz İbn Şihâb ez-Zuhrî'nin yanından çıktığımızda İbn Cureyc: Ben de Zuhrî'nin yanında bulunduğum hâlde, sağ bacağından berelendi dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ezân
Konu: Musalli Secdeye Giderken Tekbirle Birlikte Süzülerek İner