Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

7631-) Bize Müsedded Yahya ibn Saîd el-Kattân'dan; o da et-Teymî'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh),Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i zikretti de şöyle buyurdu, dedi: " (Yüce Allah şöyle buyurdu:) Kul bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kul bana bir arşın yaklaştığı zaman ben ona bir kulaç yaklaşırım".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Ve Onun Cibrilin Aracılığı Olmaksızın Rabbinden Rivayet Etmesini Zikretme Bâbı
7632-) Mu'temir şöyle dedi: Ben babam Süleyman et-Teymî’den işittim. O da: Ben Enes'ten işittim ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Azîz ve Celîl olan Rabb'inden rivayet ediyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Ve Onun Cibrilin Aracılığı Olmaksızın Rabbinden Rivayet Etmesini Zikretme Bâbı
7633-) Bize Muhammed ibn Ziyâd tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den işittim, o da Peygamber'den ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Rabb'inizden şöyle rivayet ediyordu: "Rabb'iniz şöyle buyurdu: " (Ma'siyetlerden) herbir amel için (onun örtülmesi ve mağfiret edilmesini gerektiren) bir keffâret vardır. Oruç doğrudan doğruya benim için yapılan bir ibâdettir(onunla benden başkasına ibâdet edilmez). Onun ecrini dedoğrudan doğruya ben veririm. Yemîn ederim ki, oruçlu kimsenin ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha temizdir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Ve Onun Cibrilin Aracılığı Olmaksızın Rabbinden Rivayet Etmesini Zikretme Bâbı
7634-) BizeYezîd ibnu Zuray', Saîd ibn Arûbe'den; o da Katâde’den; o da Ebû’l-Âliye'den; o da Ibn Abbâs (radıyallahü anh)'tan; o daPeygamber'den olmak üzere tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Rabb'inden rivayet etmekte olduğu hadîsinde: "Hiçbir kul için: Ben muhakkak Yûnus ibn Mettâ'dan hayırlıyım, demek muvafık olmaz” buyurmuş ve Yûnus'u, babası Mettâ'ya nisbet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Ve Onun Cibrilin Aracılığı Olmaksızın Rabbinden Rivayet Etmesini Zikretme Bâbı
7635-) Bize Şu'be, Muâviye ibn Kurre'den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mugaffel el-Muzenî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben fetih günü Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ı dişi devesi üzerinde el-Fetih Sûresi'ni yahut el-Fetih Sûresi'nden okurken gördüm. Abdullah ibn Mugaffel: Rasûlüllah bu okuyuşunda tercî yapıyordu, yani sesini işittirecek şekilde yükseltiyor, dalgalandırıyordu, demiştir. dedi ki: Sonra Muâviye ibn Kurre, İbn Mugaffel'in okuyuşunu hikâye ederek okudu ve: Eğer insanların üzerinize toplanmaları düşüncesi olmasaydı, Abdullah ibn Mugaffel'in “Rasûlüllah'ınokuyuşunu hikâye ederken sesini yükselttiği gibi ben de muhakkak tercî' yaparak, sesimi yükseltirdim”, dedi. Ben Muâviye ibn Kurre'ye: Onun tercî' yapması nasıl olurdu? diye sordum. O: Üç kerre: ÂÂÂ, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Ve Onun Cibrilin Aracılığı Olmaksızın Rabbinden Rivayet Etmesini Zikretme Bâbı
7636-) İbn Abbâs da şöyle dedi: Bana Ebû Sufyân İbnu Harb haber verdi ki, Bizans Kayseri Hırakliyus kendi tercümanını çağırmış, sonra Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in mektubunu istemiş ve onu okutmuştur. İçinde şu varmış: “Bismillâhi 'r-rahmâni’r-rahîm. Kulu ve Rasûlü Muhammed'den Hırakliyus'a: Ey kitâb ehli hepiniz bizimle sizin aranızda müsavi (ve âdil) bir kelimeye gelin: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbirşeyi eş tutmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabb’ler tanımayalım. Eğer yüz çevirirlerse: Şâhid olun, biz muhakkak müslümânlarız! deyin" (Âlu İmrân: 64).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Tevratın Ve Diğer Allah Kitâblarının Arapçaya Ve Diğer Dillere Tefsir Edilmesinin Caiz Olması Bâbı
7637-) Bize Alî ibnu’l-Mubârek, Yahya ibn Kesîr'den; o da Ebû Seleme’den haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir; Ehli Kitâb (olan Yahudiler) Tevrat'ı İbrânîce (metni) ile okurlar ve onu müslümânlara Arab Dili'yle tefsîr ederlerdi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bu hususta müslümânlara: "Sizler kitâb ehlini tasdik de etmeyin, tekzîb de etmeyin. Ancak şunu söyleyin: ‘Deyin ki: Biz Allah’a, bize indirilene, İbrahim'e, İstmaîl’e, İshâk’a, Ya'kûb 'a ve torunlarına indirilenlere; Mûsâ'ya, İsâ'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabb’leri katından verilenlere îmân ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz Allah'a teslim olmuş müslümânlarız’”(el-Bakara: 136).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Tevratın Ve Diğer Allah Kitâblarının Arapçaya Ve Diğer Dillere Tefsir Edilmesinin Caiz Olması Bâbı
7638-) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygambere Yahûdîler'den birbiriyle zina etmiş bir erkekle bir kadın getirildi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdîler'e: "Sizler zina edenlere ne yapıyorsunuz?" diye sordu. Onlar: Bizler onların yüzlerini kömür sürüp karartıyor ve onları (bir merkeb üzerine ters olarak bindirip sokaklarda dolaştırmak suretiyle) hakaaret ediyoruz, dediler. "Eğer doğru söyleyiciler iseniz, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (Âlu İmrân: 93) kavlini söyledi. Tevrat'ı getirdiler ve kendisinden râzı bulunduktan bir adama (ki o, Abdullah ibn Sûriyâ el-A'ver el-Yahûdî'dir): Yâ A'ver, oku! dediler. da Tevrat'tan recm âyetine kadar okudu da oranın üstüne elini koydu. ibn Selâm ona:) Elini onun üstünden kaldır! dedi. da elini kaldırdı. Bir de baktık ki, orada recm âyeti parlayıp durmaktadır. Bunun üzerine Abdullah ibn Selâm: Yâ Muhammed, şübhesiz bunlar üzerine taşlamak cezası vardır. Lâkin bizler recm âyetini aramızda gizliyorduk, dedi. Peygamber zina edenlerin taşlanmalarını emretti. İbn Omer: Ben onların taşlanmalarını gördüm, erkek, kadını taşlardan korumak için üzerine meylediyordu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Tevratın Ve Diğer Allah Kitâblarının Arapçaya Ve Diğer Dillere Tefsir Edilmesinin Caiz Olması Bâbı
7639-) Bana İbnu Ebî Hazım, Yezîd ibn Abdillah'tan; o da Muhammed ibn İbrahim'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işitmiştir: "Allahu Taâlâ hiç-birşeyi, bir peygamberin Kur'ân'ı açıktan, güzel sesiyle okumasını dinlediği kadar dinlemedi". Şihâb şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr, Saîd ibnu'l-Müseyyeb, Alkame ibn Vakkaas ve Ubeydullah ibnu Abdillah, iftira ehlinin Âişe aleyhine söylediklerini söyledikleri zamanki hadîsini haber verdiler. Bunlardan herbiri hadîsten bir parçayı bana tahdîs ettiler. Bu hadîsin sonunda Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Ya'kûb'un sözünü söyledikten sonra yatağımın üzerine yan yattım. Ben o zaman kendimin berî’ olduğumu ve Allah'ın da benim berî' olduğumu ortaya çıkaracağını bilmekte idim. Fakat ben Allah'a yemîn ederim ki, Allah'ın benim işim hakkında tilâvet edilecek bir vahy indireceğini zannetmiyordum. Ve elbette benim şanım, benim nefsim de bana âid bir mes'elede Allah'ın Kur'ân'la tilâvet olunacak bir kelâm söylemesinden çok hakîr idi. Ve Azîz ve Celîl Allah: “O uydurma haberi getirenler içinizden bir zümredir. Onu sizin için bir şerr sanmayın. Bi’'akis o, sizin için bir hayırdır... " (en-Nûr 11-21) on âyetin tamâmını indirdi. Mıs'ar, Adiyy ibn Sâbit'ten, zannederim o da el-Berâ (radıyallahü anh)’dan tahdîs etti ki, o: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den yatsı namâzı (nın bir rek'ati)nda"Ve’t-tîni ve'z-zeytûni" Sûresi'ni okurken işittim, ondan güzel sesli yahut ondan güzel kirâatli hiçbir kimseyi dinlemiş değilim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: “kurânı Güzel Okumakta Maharetli Olan, El-kirâmul-berere El-abese: İle Beraberdir Ve Kurânı Seslerinizle Zînetlendiriniz Kavilleri Bâbı
7642-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'de iken (İslâm'ın evvelinde) gizlenerek yaşardı. Namaz kıldırırken sesini yükseltirdi. Müşrikler Kur'ân işittikleri zaman hem Kur'ân'a, hem onu getirene söverlerdi. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allah, kendi Peygamber'ine: "Namazında pek bağırma, sesini o kadar tasma da. İkisi arası bir yol tut"(el-Isrâ: 110) buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: “kurânı Güzel Okumakta Maharetli Olan, El-kirâmul-berere El-abese: İle Beraberdir Ve Kurânı Seslerinizle Zînetlendiriniz Kavilleri Bâbı
7643-) Abdurrahmân ibn Ebî Sa'saa el-Ensârî el-Mâzinî, oğlu Abdullah'a şöyle haber vermiştir: Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) kendisine: “Seni görüyorum ki, sen koyun beslemeyi ve bâdiyede oturmayı seviyorsun. Davarların başında yahut bâdiyende iken namaz için ezan okuyacak olduğun vakit yüksek sesle nida et. Çünkü müezzin sesinin yetiştiği yere kadar ins, cinn, hattâ hiçbirşey yoktur ki, ezanı duymuş olsun da kıyâmet gününde müezzin için güzel şehâdette bulunmasın”, demiştir. Saîd: Ben bu hadîsi Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: “kurânı Güzel Okumakta Maharetli Olan, El-kirâmul-berere El-abese: İle Beraberdir Ve Kurânı Seslerinizle Zînetlendiriniz Kavilleri Bâbı
7644-) Âişe (r. anha): Ben hayızlı iken Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), başı benim kucağımda olduğu hâlde Kur'ân okur idi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: “kurânı Güzel Okumakta Maharetli Olan, El-kirâmul-berere El-abese: İle Beraberdir Ve Kurânı Seslerinizle Zînetlendiriniz Kavilleri Bâbı
7645-) ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Urve tahdîs etti. Ona da Misver ibn Mahrame ile Abdurrahmân ibnu Abd el-Kaarî tahdîs etmişlerdir. Bu ikisi de Omer ibnu’l-Hattâb(radıyallahü anh)’dan şöyle derken işitmişlerdir: Ben Rasûlüllah'ın hayâtında bir kerre Hişâm ibn Hakîm'i namazda el-Furkaan Sûresi'ni okurken işittim. Onun kıraatini dinledim. Hişâm, Rasûlüllah'ın bana okutup öğretmediği birçok Arab lügati şîvesiyle okuyordu. Az kaldı namazı bozacaktım. Fakat selâm verinceye kadar güçlükle sabrettim. Ve selâm verir vermez hemen rıdâsının yakasına sarılıp çektim ve: Bu sûreyi, okuduğunu işittiğim şekilde sana kim okuttu? diye sordum. Bunu bana Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) okuttu! diye cevâb verdi. Ben derhâl: Yalan söyledin! Çünkü Rasûlüllah bu sûreyi bana, senin okuduğun lügatten başka bir lehçe ile okutup öğretti, dedim. onu sürükleyerek Rasûlüllah'ın huzuruna götürdüm ve: Yâ Rasûlallah! Ben bu adamın el-Furkaan Sûresi'ni, Sen'in bana öğrettiğin lügatten başka lügatlerle okuduğunu işittim! diye şikâyet ettim. "Yâ Omer, hele onun yakasını bırak!” buyurdu. Ve Hişâm'a: "Yâ Hişâm, oku bakayım!" diye emretti. da Rasûlüllah'a karşı, benim kendisinden işittiğim okuyuşla okudu. bunun üzerine: "Bu sûre böyle indirildi!" dedi. Sonra bana: "Yâ Omer, sen de oku bakayım!" buyurdu. de, Kendisinin bana okutmuş olduğu okuyuşla okudum. Rasûlüllah bana da: "Bu sûre böyle indirildi!" diye, okuyuşumu doğru buldu ve: "Şübhesiz bu Kur'ân yedi lügat üzerine indirilmiştir. Bunlardan kolayınıza gelen lügati okuyunuz!” buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: “ Artık Kurân Dan Kolay Geleni Okuyun El-muzzemmil: Kavli Bâbı
7647-) Bize Şu'be, Mansûr'dan ve el-A'meş'ten tahdîs etti. O ikisi de Sa'd ibnu Ubeyde'den; o da Ebû Abdirrahmân'dan; o da Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh)'den işitmişlerdir ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir cenâzede bulundu. Orada eline bir deynek aldı da (düşünceli bir hâlde başını eğerek) onunla yere dürtüp vurmaya başladı. Ve: "Sizden hiçbir kimse müstesna olmamak üzere muhakkak cennetteki yeri de, cehennemdeki oturacağı yeri de takdir edilip yazılmıştır!" buyurdu. Öyleyse (ameli terkedip) bu takdîr ve yazıya dayanamaz mıyız? dediler. "Sizler çalışınız! Çünkü herkes yaratılmış olduğu şeye kolaylaştırılıp hazırlanmıştır!” buyurdu ve şu âyetleri okudu: sonra kim verir ve sakınırsa ve o en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Amma kim cimrilik eder, kendini müstağni görür ve o en güzeli yalan sayarsa, biz de ona o en güç olanı hazırlarız. " (el-Leyl: 5-10).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: And Olsun Ki, Biz Kurânı Düşünmek İçin Kolaylaştırmışızdır. O Hâlde Düşünen Var Mı? El-kamer: Kavli Bâbı
7649-) Bize Mu'temir tahdîs edip şöyle dedi: Ben babam Süleyman ibn Tarhân'dan işittim, şöyle diyordu: Bize Katâde tahdîs etti; ona da Ebû Rafı' tahdîs etmiştir. Ebû Rafı' de Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den işitmiştir: Ebû Hureyre şöyle diyordu: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: "Muhakkak ki, Yüce Allah mahlûktarı yaratmadan önce bir kitâb yazmış (ve onda): Benim rahmetim gadabımın önüne geçmiştir! diye yazmıştır. O kitâb, Arş’ın üstünde, Yüce Allah'ın yanında yazılmış bir kitâbdır"'.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın: Daha Doğrusu O Kitâb, Çok Şerefli Bir Kurân’dır Ki, Mahfuz Bir Levhadadır” El-burûc: 21-and Olsun Tûra, Neşredilmiş Kâğıdlar İçinde Yazılı Kitâba... Et-tûr: 1-kavilleri Bâbı
7650-) Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den ve el-Kaasım et-Teymî'den tahdîs etti ki, Zehdem şöyle demiştir: Bu Cerm kabilesi ile Eş'arîler arasında bir sevgi ve bir kardeşlik vardı. Cerm kabilesinden olan bizler Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nin yanında bulunuyorduk. O sırada ona içinde tavuk eti olan bir yemek yaklaştırıldı. Ebû Musa'nın yanında Teymullah oğulları'ndan, Arab'dan başka milletlerden gibi olan bir zât vardı. Ebû Mûsâ onu yemeğe çağırdı. O da: Ben tavuğu bir kerre tiksindiğim pis bir şeyi yerken gördüm de, onun etini yememeğe yemin ettim, dedi. Mûsâ ona şöyle dedi: Gel de ben sana bu konuda bir hadîs tahdîs edeyim: Ben Eş'arîler'den bir topluluk içinde Peygamberin yanına gitmiş, kendisinden bizlere cihâda gitmek üzere binek ve yük taşıma hayvanları vermesini istiyorduk. Peygamber:"Vallahi ben sizleri develere yükleyemem, benim yanımda sizleri yükleyeceğim develer yoktur" diye yemîn etti. Bu arada Peygamber'e bir mikdâr ganimet develeri getirildi. Bunun üzerine Peygamber bizleri sorup: "O Eş'arîler topluluğu nerede?" dedi. Bizlere hörgüçleri beyaz birkaç tane deve verilmesini emretti. Bundan sonra gittik ve kendi aramızda: Biz ne yaptık? Rasûlüllah bizleri develere yüklemeyeceğine ve yanında bizi yükleyecek develer olmadığına yemin etti, sonra da bizleri develere yükledi. Bizler Resûlüllah’a yeminini unutturduk. Vallahi biz ebeden felah bulmayız! dedik. Ve akabinde Rasûlüllah'ın yanına döndük de O'na bu yeminini söyledik. Bunun üzerine O: "Sizleri develere yükleyen ben değilim. Lâkin sizleri Allah yüklemiştir. Bir de ben vallahi birşeye yemîn eder de sonra yemîn ettiğim şeyin zıddını daha hayırlı görürsem, muhakkak o hayırlı olan işi yaparım da yeminimden keffâretle çıkarım" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7651-) Bize Ebû Cemre Nasr ibn İmrân ed-Dube'î tahdîs etti. Ben ibn Abbâs'a (Abdu’l-Kays hey'eti kıssasını) sordum, o da şöyle dedi, demiştir: Abdu’l-Kays hey'eti Rasûlüllah'ın huzuruna geldiler ve: Yâ Rasûlallah! Sen'inle bizim aramızda şu Mudar kabilelerinden olan müşrikler vardır. Bizler Sana ancak haram aylar içinde ulaşabiliyoruz. O hâlde Sen bizlere öyle kestirme birtakım işler emret de, bizler onları işleyip yapmakla cennete girelim ve arkamızda kalanlarımızı da bu işleri yapmaya da'vet edelim! dediler. aleyhi ve sellem) onları şöyle buyurdu: "Ben sizlere dört şeyi işlemeyi emrediyor ve dört şeyi de işlemeyi nehyediyorum: Ben sizlere Allah'a îmân etmeyi emrediyorum: Sizler Allah'a îmân etmek nedir, bilir misiniz? Allah'tan başka ilâh olmadığına (ve Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna) şehâdet etmek; namazı devamlı kılmak; zekâtı vermek; (ramazân orucunu tutmak), ganimetten beşte birini vermektir. Ben sizleri dört şeyden de nehyediyorum: Dubba ve nakîr denilen kaplarda, ziftlenmiş kaplarda ve hanteme denilen kapta(hurma yahut üzüm şırası) içmeyiniz.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7652-) Bize el-Leys, Nâfî'den; o da el-Kaasım ibn Muhammed'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki,Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şu suretlerin sâhibleri kıyâmet gününde azâb olunacaklar ve kendilerine: Haydi, yaptığınız suretlere can veriniz! denilecektir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7653-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan; o da Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki, şu suretlerin sâhibleri kıyâmet gününde azâb olunacaklar ve kendilerine: Haydin, uydurup düzdüğünüz bu suretlere can veriniz! denilecektir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7654-) Bize Muhammed ibn Fudayl, Umâre'den; o da Ebû Zur’a’ dan tahdîs etti ki, o da Ebû Hureyre'den işitmİştir. Ebû Hureyre(radıyallahü anh) de: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu, demiştir: "Azız ve Celîl olan Allah: Benim yarattığım gibi yaratmaya kasdedip savaşan kimseden daha zâlim kim vardır? Haydi onlar bir zerre yaratsınlar yahut (lezzeti ve gıda özelliği yerinde) bir tanecik yahut bir tek arpa dânesi yaratsınlar! buyurur".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Bâbı:
7657-) Bize Mehdî ibn Meymûn tahdîs etti. Ben Muhammed ibn Sîrîn'den işittim; o, Ma'bed ibn Sîrîn'den; o da Ebû Saîd el-Hud-rî(radıyallahü anh)’den tahdîs ediyordu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Güneş'in doğduğu taraftan birtakım insanlar çıkacak, onlar Kur'ân okuyacaklar. Fakat Kur'ân onların hançereleri ile köprücük kemikleri ötesine geçmeyecek. Onlar, okun av hayvanını delip çıktığı gibi dînden çıkacaklar; onlar, okun bir daha atıldığı kirişine dönmez olduğu gibi artık bir daha dîne dönmeyeceklerdir" buyurdu. alâmetleri nedir? diye soruldu.Peygamber: "Onların alâmetleri saçlarını kazıtmaktır -yahut: Saçlarını dibinden kökleyip gidermektir-" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Fâcir Ve Münafık Kişilerin Kurân Okumaları Hâlini Beyân Bâbı “onların Sesleri Ve Tilâvetleri, Kendi Boğazlarından Öteye Geçmez”.
678485-) Bize Yahya ibn Saîd, Humeyd et-Tavıl'den; o da Sâbıt el-Bunânî'den; o da Enes(radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) iki oğlu arasında (hacc yolunda) yürümekte olan bir ihtiyarı gördüğünde:''Allah, bu ihtiyarın kendi nefsini azâblandırmak suretiyle yaptığı ibadetten elbette müstağnidir" buyurmuştur (ve ihtiyarın binmesini emretmiştir). de Humeyd'den söyledi ki, o: Bana Sabit, Enes'ten tah-dıs etti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-eyman Ve'n-nuzûr
Konu: Mâlik Olmayacağı Şey Hakkındaki Nezr İle Masiyet Hakkındaki Nezr İn Hükmü Bâbı
72857286-) .......Ubâde ibnu's-Sâmit (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (Ensâr cemâati Minâ'da, Akabe gecesinde)Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a hem neş'eli hâlimizde, hem kederli zamanımızda emirlerini dinleyip itaat edeceğimize, meliklik ve valilik işlerine ehil olanlarla niza etmiyeceğimize(yani bu işlerde onlarla mukaatele etmiyeceğimize), her nerede bulunursak bulunalım muhakkak orada hakkı yerine getireceğimize ve hakk söyleyeceğimize ve Allah yolunda hiçbir kimsenin kınama ve kötülemesinden korkmayacağımıza dâir bey'at edip söz verdik.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-ahkam
Konu: Bâb: İmâm Yani Devlet Başkanı İnsanlarla Nasıl Beyat Yapar Yâhud: İnsanlar İmâmla Nasıl Beyat Ederler?
362936303631-) Bize Ebu'z-Zinâd, el-A'rac'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Siz ayakkabıları keçe olan bir kavimle muharebe etmedikçe kıyâmet kopmaz. yine sizler, gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları basık, sanki yüzleri deri üstüne deri kaplanmış kalkanlar gibi olan Türk'le muharebe etmedikçe kıyâmet kopmaz. siz insanların hayırlısı, emir oluncaya kadar emirliği çok fena görenler (ve arzu etmeyen kimseler) bulursunuz. İnsanlar ma'denler (gibi)dir (kimi hâlis, kimi karışıktır). Onların Câhiliyet'te hayırlı olanları İslâm devrinde de hayırlı kimselerdir. Sizin herhangi birinizin üzerine öyle bir zaman gelecek ki, onda beni görmesi, ona kendisinin bir kat daha ehli ve malı olmasından daha sevgili olacaktır".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-menâkıb
Konu: İslâmda Peygamberlik Alâmetleri Bâbı