Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
3241-)
Mucâhid'den; o da İbn Abbâsradıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben sabâ rüzgârı ile yardım olundum. Âd kavmi de debûr yeli ile helak edildi" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3242-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) gökyüzünde yağışlı sanılan bir bulut görünce ona karşı durur, geri döner (evimizin içine) girer, çıkardı. Ve (bu karanlık buluttan ümmete bir âfet erişmesinden endîşe ederek) yüzü(nün rengi) değişirdi. Gök yağmur yağdırınca da Peygamber'den bu endîşe açılır giderdi. Âişe bunun sebebini Peygamber'den öğrenmek istedi. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: "Ne bileyim? Belki bu kara bulut bir kavmin dediği gibi (bir azâb)olur (Kur'ân'da şöyle hikâye olunmuştur): Artık vaktâ ki onu, vadilerine doğru gelen bir bulut hâlinde görmüşlerdi. Dediler ki: Bu, bize yağmur verici buluttur. (Hûd:) Hayır, bu çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir; bir rüzgârdır ki, onda elem verici bir azâb vardır. O, Rabb'imin emriyle her şeyi helak edecektir (dedi). İşte onlar o hâle geldiler ki, meskenlerinden başka birşey görünmez oldu. İşte günahkârlar güruhunu biz böyle cezalandırırız"(el-Ahkaaf: 24-25).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3244-)
Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Kendisi sâdık ve masdük (yânı: kendisi doğru söyler ve kendisine de doğru bildirilir) olduğu hâlde, bize Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tahdîs edip (insanın yaratılması tavırlarından) şunları söyledi: herbirinizin yaratılması (yaratılma başlangıcında) ana baba maddeleri kırk gün anasının karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde (yani kırk gün içinde) katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde bir çiğnem et olur. Sonra (dördüncü tekâmül tavrında) Allah bir melek gönderir de tekâmül eden o bir çiğnem ete şu dört kelime (yazması) emrolunur: Onun işini, rızkını, ecelim, şaki yahut said olduğunu yaz! Denilir. Sonra ona rûh üflenir (cenîn canlanır). İmdi sizden bir kişi (bu fıtratı gereği dünyâda) iyi iş yapar, nihayet kendisiyle cennet arasında yalnız bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin ana karnında yazdığı) yazı gelir, yazısı o kişinin önüne geçer (yani onu önler). Bu defa o kişi cehennemliklerin işini yapmağa başlar (da cehenneme girer). Sizden bir kişi de kötü iş yapar. Nihayet kendisiyle cehennem arasında ancak bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin yazdığı) o yazı önüne geçer (yani onu önler). Bu defa o kişi cennet ehlinin (hayırlı) emelini yapar (cennete girer)".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3245-)
Bana Mûsâ ibnu Ukbe haber verdi ki, Nâfi' şöyle demiştir: Ebû Hureyre, Peygamber'den söyledi. Ebû Âsim ed-Dahhâk ibn Mahled, Mahled ibn Yezîd'e mutâbaat etti ki, İbn Cureyc şöyle demiştir: Bana Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den haber verdi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: bir kulu sevdiği zaman Cibril'e: Allah fulânı seviyor, onu sen de sev! Diye nida eder. Cibril de o kulu sever. Akabinde Cibril gök ahâlîsine; Allah fulân kulu seviyor, onu siz de seviniz! Diye nida eder. ahâlîsi de o kimseyi sever. Sonra yerde(ki insanların gönlüne) o kimse lehine kabul ve sevgi konulur (da onu tanıyan müslümânlar tarafından sevilir)".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3246-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle derken işittim:"Melekler anân içine -ki o buluttur- inerler de gökte kaza ve hükmolunan emri (istikbâle âid bâzı şeyleri kendi aralarında) zikrederler. Bu sırada şeytânlar (bu haberi) kulak hırsızlığı yapar ve onu işitirler. İşittiklerini de kâhinlere gizlice ulaştırırlar. Kâhinler, şeytânlardan işittikleri kelimelerle beraber yüz yalan da kendi nefislerinden uydururlar".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3247-)
Bize İbn Şihâb, Ebû Seleme ibn Abdirrahmân ibn Avftan ve el-Agarr Selmân el-Cuhenî'den; onlar da Ebû Hureyre'den tahdîs ettiler ki, o şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Cumua günü olunca mescidin kapılarından herbir kapıda melekler bulunur. Onlar mescide ilk gelenleri (birinci, ikinci, üçüncü diye) sırasıyte yazarlar. İmâm minbere oturunca sahîfeleri dürerler ve saflar arasına gelip zikri (yani hutbeyi) dinlerler".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3248-)
Bize ez-Zuhrî tahdîs etti ki, Saîd ibnu'l-Müseyyeb şöyle demiştir: Bir kerre Hassan ibn Sabit mescidde şiir okuduğu sırada Omer mescide uğradı.(Hassân'ın mescidde şiir okumasını çirkin gördü.) Bunun üzerine Hassan: Ben vaktiyle bu mescidde senden daha hayırlı olan Zât hâzır iken de şiir okur idim, dedi. Hassan, Ebû Hureyre'ye döndü ve: Allah aşkına sana sorarım: Rasûlüllah'ın Hassân'a: "Haydi sen de benim tarafımdan (müşriklere) cevâb ver! Allahım, onu Rûhu'l-Kudüs ile kuvvetlendir!" derken işittin mi? diye sordu.. O da; Evet (işittim), diye doğruladı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3249-)
Bize Şu'be, Adiyy ibn Sabit'ten tahdîs etti ki, el Berâ ibn Âzib(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hassân'a hitaben: "Sen de müşrikleri hicvedip kötüle yahut onların hicivlerine karşılık ver, Cibril de seninle beraberdir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3250-)
Bize Cerîr ibn Hazım tahdîs etti. H ve yine bize İshâk ibn Râhûye tahdîs edip şöyle dedi: Bize Vehb ibn Cerîr haber verip şöyle dedi: Bize babam Cerîr ibn Hazım tahdîs edip şöyle dedi: Ben Humeyd ibn Hilâl'den işittim ki, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir:(Rasûlüllah, Kurayza oğulları yurduna sefer ettiğinde melekler de iştirak etti.) Ben Ensâr'dan Ganm oğulları sokağında yükselen bir tozu bugün bile görür gibiyim. Mûsâ ibn İsmâîl, Mağâzî'deki kendi rivayetinde şunu ziyâde etmiştir: Enes: Ben Cibril'in melâike cemâatinin Ganm oğulları sokağından geçtikleri sıra yükselen tozunu bugün bile görür gibiyim, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3251-)
Urve ibnu'z-Zubeyr'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, el-Hâris ibnu Hişâm, Peygamber'den: Sana vahy nasıl gelir? diye sormuştur.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevâblamıştır: "Bunun hepsi(şöyledir): Bazen melek bana çıngırak sesi gibi bir ses içinde gelir, akabinde meleğin bana söylediği şeyleri ezberlemiş olduğum hâlde o benden ayrılır. Bana en ağır olanı budur. Bazen de melek bana bir insan olarak temessül eder (yani sûretlenir), benimle konuşur, ben de söyleyeceklerini iyice bellerim".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3252-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Kim Allah yolunda çift sadaka verirse, cennetin bekçileri, yani melekler onu: Ey Fulân! Buraya gel! Diye da'vet ederler." bu sözü üzerine Ebû Bekr: Artık kendisine hiç helak olmayan kimse, işte budur, dedi. Peygamber de: "Senin de o bahtiyarlardan olmanı umarım" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3253-)
Bize Ma'mer, ez-Zuhrî'den; o da Ebû Seleme'den; o da Âişe(r.anha)'den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'ye: "Yâ Âişe! Şu (yanımdaki) Cibril'dir, sana selâm ediyor" buyurmuş. de: Selâm; Allah'ın rahmeti ve bereketleri onun üzerine olsun, demiş ve Peygamber'i kasdederek: Benim görmediğimi Sen görüyorsun, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3254-)
Bize Ebû Nuaym tahdîs edip şöyle dedi: Bize Omer ibnu Zerr tahdîs etti. Ebû Nuaym dedi ki: Bana Yahya ibn Ca'fer tahdîs edip şöyle dedi: Bize Vekî', Omer ibn Zerr'den; o da Bâbası Zerr ibn Abdillah el-Hamdânî'den; O da Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti ki, Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cibril'e: "Sen bize şu ziyaretinden daha çok ziyaret etmez misin?" demişti(yani daha sık gelmesini arzûlamıştı). Abbâs dedi ki: Bunun üzerine "Biz (melekler) Senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzde, ardımızda ve ikisi arasında ne varsa hepsi O'nundur. Senin Rabbin unutkan değildir" (Meryem: 64) âyeti indi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3255-)
O da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cibril bana Kur'ân'ı bir okunuş üzerine okuttu. Ben de durmadan bunun artmasını isterdim. Tâ yedi türlü okunuşa erişinceye kadar bu dileğimde ısrar ettim".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3256-)
Bize Abdullah ibnu’l-Mubârek haber verip şöyle dedi: Yûnus ibn Yezîd haber verdi ki, ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ubeydullah ibni Abdillah tahdîs etti ki, İbn Abbâs(radıyallahü anhüma)şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu zaman da ramazânda idi ki, bu ay Cibril aleyhi's-selâmın kendisine en çok kavuştuğu zaman idi. Cibril, ramazânın her gecesinde Rasûlüllah'la buluşur ve kendisi ile Kur'ân-ı Kerîm'i mudârese ve müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasûlüllah Cibril kendisiyle buluştuğu bu zamanda hayır dağıtmakta, esmesi maniaya uğramayan rüzgârdan daha cömert idi. Abdullah ibnu'l-Mubârek'ten:(Kendisi:) Bize Ma'mer (ıbnu Râşid, yukarıda verilen) bu isnâd ile o hadîsin ma'nâca benzerini tahdîs etti, demiştir. Ebû Hureyre ile Fâtıma(radıyallahü anhüma) da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den, Cibril'in (her sene ramazânda) Peygamberle Kur'ân'ı karşılaştırma yapar olduğunu rivayet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3257-)
Bize Leys ibnu Sa'd, İbn Şihâb'dan şöyle tahdîs etti: Omer ibnu Abdilazîz bir gün ikindi namazını biraz geri bıraktı. Bunun üzerine Urve ibnu'z-Zubeyr, Omer'e: Dikkat et! Muhakkak ki Cibril inmiş veRasûlüllah’ın önünde namaz kıldırmıştır, dedi. de ona: Yâ Urve, söylediğini iyi bil! Dedi. de hadîsi senediyle nakledip şöyle demiştir: Ben Beşîr ibn Ebî Mes'ûd'dan işittim, şöyle diyordu: Ben Bâbam Ebû Mes'ûd'dan işittim, şöyle diyordu: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: "Cibril indi ve bana imâm oldu, ben de onunla birlikte namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım. Sonra onunla namaz kıldım". Rasûlüllah bunu söylerken birer birer beş namazı parmaklarıyle sayıyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3258-)
Ebû Zerr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Cibril bana: 'Ümmetinden her kim Allah'a hiçbirşeyi ortak koşmayarak (tevhîd inancıyle) ölürse cennete girer -yahut ateşe girmez' dedi". Zerr: Eğer o kişi zina etse ve hırsızlık yapsa da mı? dedi. Peygamber: "Eğer(bu günâhları işlese de)"buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3259-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Melekler arka arkaya gelirler: Hergün birtakım melâike geceleyin, diğer birtakım melâike de gündüzleyin birbiri ardınca size gelirler. Bunlar sabah ve ikindi namazlarında buluştuktan sonra evvelce içinizde kalmış olanlar göğe yükselirler. Rableri (namaz kılmış kullarının)hâllerini en iyi bilirken yine o meleklere: Kullarımı ne hâlde bıraktınız? Diye sorar. Onlar da: Onları namaz kılarlarken bıraktık ve onlara namaz kılarlarken varmıştık, derler".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Allahın Salavâtı Üzerlerine Olsun Meleklerin Zikri Bâbı
3260-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber için bir yastık doldurdum. Onda birtakım suretler vardı. Bu küçük bir yastık gibidir. Peygamber geldi ve iki kapının arasında dikeldi, yüzü de değişmeye başladı. Ben hemen: Bizim için ne (kusur) var, yâ Rasûlallah? Dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu yastığın hâli nedir?" diye sordu. Âişe: Bir yastıktır; ben onu üzerinde yatasın diye Sen'in için yaptım, dedi. "Seniçinde suret bulunan bir eve meleklerin girmeyeceğini; bu sureti yapan kimsenin kıyâmet gününde azâb edileceğini ve Yüce Allah'ın: Yarattıklarınıza (yani sûretlendirdiğiniz bu hayvanlara) can verin! Buyuracağını bilmedin mi?" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3261-)
Bize Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan haber verdi ki, o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan şöyle derken işitmiştir: Ben Ebû Talha'dan işittim, şöyle diyordu: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim: "İçindeköpek bulunan eve melekler girmez, içinde temsillere âid suret bulunan eve de" buyuruyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3262-)
Bize Amr ibnu'l-Hâris haber verdi. Ona da Bukeyr ibnu'l-Eşecc tahdîs etmiştir. Ona da Busr ibn Saîd tahdîs etmiştir. Ona da Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî(radıyallahü anh) tahdîs etmiştir. Busr ibn Saîd'in beraberinde, Peygamber'in zevcesi Meymûne'nin himayesinde bulunmuş olan Ubeydullah el-Havlânî bulunuyordu. Râvî dedi ki: İşte bu ikisine Zeyd ibn Hâlid tahdîs etti. Ona da Ebû Talha şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Melekler, içinde suret bulunan herhangi bir eve girmezler" buyurdu. râvî Busr dedi ki:(Bu hadîsi bana rivayet ettikten bir zaman sonra) Zeyd ibn Hâlid hastalandı. Biz de ona hasta ziyaretine gittik. Eve girdiğimizde içeride, üzerinde birtakım suretler bulunan bir perde ile karşılaştık. Ben orada bulunan Ubeydullah el-Havlânî'ye: Bu Zeyd ibn Hâlid bize Peygamber'den tasvirler hakkındaki hadîsi tahdîs etmedi mi? (Şimdi evinde bu resimli perde ne oluyor?) dedim. bana; Zeyd ibn Hâlid bu hadîsi Ebû Talha'dan bize naklederken, sonunda "İllâ rakmen fîsevbin (Elbisedeki nakış ve resim müstesnadır)" demiştir; sen onu işitmedin mi? dedi. Hayır işitmedim, dedim. O da: Fakat sen o hadîsi işittin, o bunu muhakkak zikretmiştir, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3263-)
Bana Amr ibnu'l-Hâris, Sâlim'den; o da Bâbası Abdullah ibn Omer'den tahdîs etti; o şöyle demiştir: Cibrîl aleyhi's-selâm, Peygamber'in yanına inmeyi va'd etmişti (inmedi; Peygamber sebebini sordu.) Cibrîl: Biz melekler, içinde (canlı hayvana âid) sûret ve köpek bulunan eve girmeyiz, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3264-)
Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İmâm Semiallâhu limen hamideh dediği zaman siz Allâhumme Rabbena leke'l-hamdu deyiniz. Çünkü her kimin böyle demesi melâikenin böyle demesine denk düşerse geçmiş günâhları mağfiret edilir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3265-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) tahdîs etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin herhangi birinizi namaz kılmak habsedip alıkoyduğu müddetçe, bir namaz içindedir. Namaz kıldığı yerden kalkmadığı yahut abdestini bozmadığı müddetçe de melekler onun için: Allâhumme'ğfîr lehu ve'r-hamhu ( Allahım! Ona mağfiret et ve ona merhamet eyle), derler".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3266-)
Ya'lâ ibn Umeyye (radıyallahü anh): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in minber üzerinde (cehennem ahâlîsinin cehennem muhafızına): "Yâ Mâlik! (Rabb'in hakkımızdaki hükmünü versin!) diye nida ettiler... (ez-Zuhrûf: 77) âyetini okuduğunu işittim" demiştir. Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Mes'ûd'un bu âyeti "Ve nâdev yâ Mâli " şeklinde kâf’ı düşürerek okuduğunu söylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3267-)
Peygamber'in zevcesi Âişe(r.anha) şöyle tahdîs etmiştir: Âişe, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Sana Uhud gününden daha şiddetli olan bir gün erişti mi? dedi. O da: olsun ki kavmim Kureyş'ten gelen birçok zorluklarla karşılaştım. Fakat onlardan Akabe günü karşılaştığım zorluk hepsinden şiddetli idi. Şöyle ki: Ben (Kureyş'ten gördüğüm ezâ üzerine Taife gidip) hayâtımın korunmasını Abdu Kulâl'in oğlu İbnu Abdu Yâlîl'e teklif etiğim zaman o benim dileğime cevâb vermemişti. Ben de kederli ve hayretli bir hâlde yüzümün doğrusuna (Mekke'ye) dönmüştüm. Bu hayretim Karnu's-Seâlib mevkiine kadar devam etti. Burada başımı kaldırıp (semâya) baktığımda beni gölgelendirmekte olan bir bulut gördüm. Buluta (dikkatle) baktığımda bunun içinde Cibril bulunduğunu gördüm. Cibril bana nida etti de: kavminin Sen'in hakkında dediklerini ve Seni korumayı reddettiklerini muhakkak işitti. Ve Allah Sana şu Dağlar Meleği'ni gönderdi. Kavmin hakkında ne dilersen ona emredebilirsin, dedi. Bunun üzerine Dağlar Meleği bana nida edip selâm verdi. Sonra: Yâ Muhammedi Cibril'in bu söylediği bir hakikattir. Sen ne istersen emrine hazırım. Eğer (Ebû Kubeys ile Kuaykân denilen)şu iki yalçın dağı Mekkeliler üzerine kapaklamamı istersen (onu da emret), dedi. karşıPeygamber: Hayır, ben Allah'ın bu müşriklerinin sulblerinden yalnız Allah 'a ibâdet eder ve Allah 'a hiçbirşeyi ortak kılmaz (tevhîdci) bir nesil meydana çıkarmasını arzu ederim, dedi".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3268-)
Bize Ebû İshâk eş-Şeybânî tahdîs edip şöyle dedi: Ben Zırr ibn Hubeyş'e Yüce Allah'ın şu kavlinden sordum: "Sonra (Cibrîl O'na) yaklaştı, sarktı. İki yay kadar, yahut daha yakın oldu da (Allah) kuluna vahy edeceğini etti. O'nun gördüğünü kalbi yalana çıkarmadı" (en-Necm: 8-11). ibn Hubeyş: Bize İbnu Mes'ûd: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Cibril'i (yaratılmış olduğu surette) altıyüz kanatlı olarak gördü, diye tahdîs etti, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3269-)
Bize Hafs ibn Omer tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şu'be, el-A'meş'ten; o da İbrahim'den; o da Alkame'den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) "And olsun ki O, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür"(en-Necm:18) âyetinin tefsirinde: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) semânın etrafını yeşil bir kumaş(hâlinde Cibril'in kanadı) kaplamış gördü, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3270-)
Bize el-Kaasım haber verdi ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Her kim Muhammed (uyanık olarak baş gözüyle) Rabb'ini gördü sanırsa, en büyük yalanı irtikâb etmiş olur. Lâkin muhakkak olan şudur ki, Rasûlüllah Cibrîl'i ufkun arasını kaplamış olduğu hâlde hakîkî suret ve hilkatinde görmüştür.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3271-)
Mesrûk şöyle demiştir: Ben (Peygamber'in Rabb'ini görmesini reddettiği zaman) Âişe'ye: Öyleyse Yüce Allah'ın şu kavli nerededir (yani bunun vechi nedir)? Dedim:"Sonra yaklaştı, derken sarktı. (Bu suretle Peygamber'e) iki yay kadar, yahut daha yakın oldu da (Allah'ın) kuluna vahy ettiğini etti”. (en-Necm: 8-11). (r. anha): Bu yanaşma ancak Cibril'in yanaşmasıdır. Cibril Peygamber'e insan suretinde gelirdi. Şübhesiz Cibril bu kerre Peygamber'e kendi hakîkî sureti olan sureti içinde gelmiş ve ufku kapatmıştır, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3272-)
Semure ibn Cundeb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:"Ben bu gece rü'yâmda iki kimse gördüm. Onlar bana geldiler... şöyle dediler: O ateş yakan adam, cehennemin bekçisi olan Mâlik'tir... Ben Cibril'im. Bu da Mikâîl'dir...".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3273-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kişi kadınını (cinsî yaklaşmak için) yatağına da'vet eder de kadın çekinir ve bu yüzden koca, kadına öfkeli, sinirli bir hâlde gecelerse melekler o kadına sabah oluncaya kadar la'net ederler". hadîsi el-A'meş'ten rivayet etmekte Ebû Avâne'ye Şu'be, Ebû Hamza, İbnu Dâvûd ve Ebû Muâviye mutâbaat etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3274-)
İbn Şihâb şöyle demiştir: Ben Ebû Seleme'den işittim, şöyle dedi: Bana Câbir ibnu Abdillah (radıyallahü anh) haber verdi. O,Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işitmiştir:"Sonra benden vahy bir süre habs olundu. Ben bir gün yürürken birdenbire gökyüzü tarafından bir ses işittim. Başımı kaldırdım. Bir de baktım ki, Hıra'da bana gelen melek (yani Cibrîl) semâ ile Arz arasında bir kürsî üzerinde oturmuş. Ondan pek ziyâde korktum, hattâ yere düştüm. Akabinde aileme geldim ve: Beni örtünüz, beni örtünüz! Dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu âyet leri indirdi: “Ey bürünüp sarınan! Kalk, artık korkut. Rabb'ini büyük tanı. Elbiselerini temizle. Azâb (a götürecek şeyleri) terkeyle..." (el-Müddessir: 1-5). Seleme: Âyetteki "er Rücz ", putlardır, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3275-)
Müfessir Ebu’l-Âliye şöyle demiştir: Bize Peygamerimizin amcası oğlu, yani İbn Abbâs radıyallahü anhüma tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: " (Mi'râc’da) bana gece sefer ettirildiğinde ben Musa'yı esmer yüzlü, uzun boylu, kıvırcık saçlı bir tipte gördüm. Musâ (uzunluk ve esmerlikçe) Ezdu Şenûe adamlarından bir kişi gibidir. İsâ'yı da gördüm: Ne uzun ne kısa, orta boyda, benzi kırmızı ile beyaza meyilli olup başı, salıverilmiş düz saçlı bir kimse idi. Allah'ın bana gösterdiği hayrete düşürücü daha birtakım garibeler arasında cehennem muhafızı Mâlik'i ve Deccâl'i de gördüm. Ey mü'min! Peygamber'in Musa'ya kavuşmasından şübhede olma". ve Ebû Bekre(radıyallahü anh), Peygamber'in "Melekler Medine'yi, Deccâl'den bekçilik yapıp korurlar" hadîsini söylemişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Sizlerden Biri Âmin Dediği Zaman Melekler De Semâda Âmîn Deseler Her İkisi Birbirine Denk Düşerse, O Kimsenin Geçmiş Günâhları Mağfiret Edilir Bâbı
3276-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz öldüğünde sabah akşam âhiretteeki oturak yeri kendisine gösterilir: Eğer o ölü cennet ehlinden ise, kendisine cennet ehli makaamlarından yeri gösterilir. Eğer ateş ehlinden ise, cehenenemliklerden (yânı onların yerinden) gösterilir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3277-)
Bize Ebû Recâ’ İmrân ibn Husayn'dan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben (mi'râc gecesi) cennette baktım da, cennet ahâlîsinin çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehenneme de baktım. Cehennemdekilerin çoğunu da kadınlar gördüm" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3278-)
İbnu Şihâb şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın yanında bulunduğumuz sırada O bize şöyle buyurdu: "Ben bir kere uyurken kendimi cennette gördüm. O sırada bir kadın (Ümmü Suleym)bir köşkün yanında abdest almakta idi. Ben(yanımdaki meleklere): Bu köşk kimin içindir? Diye sordum. Onlar: Bu köşk Omer ibnu'l-Hattâb için, dediler. Omer'in kıskançlığını hatırladım da hemen yüzümü arkama çevirdim". bu latîfeli müjdesi üzerine) Omer -sevincinden- ağladı da: Yâ Rasûlallah, Sana karşı mı kıskançlık edeceğim? Dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3279-)
Abdullah ibn Kays el-Eş'arî(radıyallahü anh)'den: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: " (Cennetteki) çadır, içi boşaltılmış bir incidir. Bunun semâya doğru uzunluğu otuz mildir. Bu çadırın herbir köşesinde mü'min bir aile topluluğu bulunur ki, onları başkaları göremezler". Abdissamed ile Haris ibnu Ubeyd yukarıdaki hadîsin râvîsi olan Ebû îmrân el-Cevnî'den, altmış mil diye söylemişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3280-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah: Ben iyi kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan gönlüne gelmeyen birtakım ni'metler hazırladım, buyurdu. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: "Artık onlar için yapmakta olduklarına bir mükâfat olarak gözlerin aydın olacağı (ni'metlerden) neler gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez" (es-Secde: 17).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3281-)
Bize Ma'mer, Hemmâm ibn Münebbih'ten haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:"Cennete ilk giren zümrenin yüzleri ayın ondördüncü gecesindeki nurlu sureti üzeredir. Cennetlikler cennette tükürmezler, sümkürmezler, dışkı çıkarmazlar. Onların cennetteki kabları altın, tarakları altın ve gümüştendir. (Buhurdanlıklarının) ûdları Hind ududur. Onların teri misktir. Cennet ehlinden herbir erkeğin iki kadını vardır ki, vücûdunun güzelliğinden iki baldır kemiğinin iliği etinin arkasından görünür. Cennetlikler arasında ihtilâf da yoktur, düşmanlık da yoktur. Kalbleri bir kalbdir. Onlar sabah akşam Allah'ı tesbih ederler".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3282-)
Bize Ebu'z-Zinâd, el-A'rac'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk girecek zümre, ayın ondördüncü gecesindeki nurlu sureti üzeredirler. Bunların ardından cennete girecek olanlar ise en keskin ışık yayan yıldızlar gibidirler. Cennet ahâlîsinin gönülleri, birtek kişinin gönlü (ndeki tek irâdeye benzer bir fıtrat)üzerinedir. Onların aralarında ihtilâf ve kinleşme yoktur. Cennet erkeklerinden herbiri için iki zevce vardır. Bu iki zevceden herbirinin baldırının iliği, güzellik ve latîfliğinden dolayı, etinin ötesinden görülür. Cennetlikler sabah akşam Allah'ı tesbîh ederler. Hasta olmazlar, sümkürmezler, tükürmezler. Onların kabları altın ve gümüştür. Tarakları da altındır. Buhurdanlıklarının yakacağı ûd ağacıdır-Ebu'l-Yemân: el-Ulve ile ûd ağacını kasdediyor, demiştir-. Onların teri misktir". "el-îbkâr", fecrin (sabahın) evvelidir"el-Aşıyy" ise güneşin meylidir; batıyor diye düşünmen zamanındaki meylidir, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3283-)
Bize Fudayl ibn Süleyman, Ebû Hâzım'dan; o da Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ki, ümmetimden yetmişbin yahut yediyüzbin (kişi veya zümre cennete)girecektir. Bu ilk zümrenin sonundakiler cennete girinceye kadar öndekileri girmeyecektir (yânı hepsi bir saff hâlinde birden gireceklerdir). Bunların yüzleri, ondördüncü gecesindeki ayın nurlu sureti üzeredir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3284-)
Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e -Ukeydir tarafından- ince atlas bir cübbe hediye olundu. Peygamber(erkekleri) ipekli kullanmaktan nehyeder olduğundan, insanlar Peygamber'in bunu kabul etmesine hayret ettiler. (Libâs'ta şu ziyâde olmuştur: Peygamber: "Buna şaşıyor musunuz?" buyurdu. Sahâbîler: Evet, dediler.) Peygamber:"Muhammed'in nefsi yed’inde olan Allah'a yemîn olsun ki Sa'd ibn Muâz'ın cennetteki mendilleri şaştığınız şu cübbeden muhakkak daha güzeldir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3285-)
Ben el-Berâ ibn Azib (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah'a ipekten bir elbise getirildi. Sahâbîler bunun güzelliği ve yumuşaklığından hayret edip beğendiler. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Elbette Sa'd ibn Muâz'ın cenneteki mendilleri bundan daha faziletlidir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3286-)
Sehl ibnu Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cennette bir kamçının yeri, dünyâdan ve dünyâdaki herşeyden hayırlıdır" buyurdu, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3287-)
Bize Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): bir ağaç vardır ki, bir süvari onun gölgesinde yüz sene yürüse onun gölgesini kesip bitiremez" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3288-)
ve 3289......Bize Hilâl ibn Alî, Abdurrahmân ibn Ebî Hamza'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz cennette öyle bir ağaç vardır ki, bir süvâri onun gölgesinde yüz sene yürür. İsterseniz, -Uzatılmış gölge- (el-vâkıa: 30) âyetini okuyunuz. Yemîn olsun cennette sîzin birinizin yayının mikdârı, üzerine güneşin doğduğu yahut battığı herşeyden hayırlıdır" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3290-)
Bize Bâbam Fuleyh ibn Süleyman, Abdurrahmân ibn Ebî Hamza'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennete girecek ilk zümre, ondördüncü bedir gecesindeki ayın sureti üzeredirler. Bunların izleri üzerinde cennete girecekler ise, gökteki incimsi parlak yıldızın güzelliği gibidirler. Cennet ahâlîsinin kalbleri bir kişinin kalbi (ndeki tek irâdeye benzer bir fıtrat) üzeredir. Aralarında kinleşme ve hasedleşme yoktur. Her kişi için el-Hûru'l-Ayn dilberlerinden iki zevce vardır. Bu dilberlerin baldırlarının iliği kemiklerinin ve etlerinin arkasından görülür".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3291-)
Adiyy ibn Sabit bana haber verip şöyle dedi: Ben el-Berâ(radıyallahü anh)'dan işittim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) oğlu İbrâhîm öldüğü zaman: "Şübhesiz cennette İbrâhîm için bir sütannesi vardır" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı
3292-)
Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Cennet ahâlîsi cennette kendilerinden yüksekteki gurfeler ehli denilen birtakım köşklerin sahiplerini (aralarındaki uzaklık farkından dolayı) güçlükle görebilirler. Nitekim gündüz doğu veya batı ufkunda ışıklı kalan parlak yıldızı, aradaki mesafe uzaklığından dolayı dikkatle bakanlar seçebilir" buyurdu. Yâ Rasûlallah, o yüksek köşkler peygamberlerin menzilleri midir? Başkaları oralara erişemez mi? diye sordular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet, o köşkler peygamberlerin köşkleridir. Fakat (Allah başkalarına da ihsan edebilir) nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim, (o başkaları) öyle erlerdir ki, onlar Allah'a îmân ve rasûlleri (hakkıyle) tasdik etmişlerdir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennetin Sıfatı Ve Yaratılmış Yani Şimdi Mevcûd Olduğu Hakkında Gelen Şeyler Bâbı