Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

5593-)  Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Merru'z- Zahrân'da iken bir tavşan ürkütüp kaçırmıştık. Topluluk arkasından koştular, fakat yoruldular. Ben hayvanı tuttum ve onu (üvey babam) Ebû Talha'ya getirdim. Ebû Talha onu kesti. Sonra uyluğunun üst tarafını -yahut şöyle demiştir: İki budunu- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gönderdi, Peygamber de bunu kabul etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Tavşan Etinin Halâl Olduğu Bâbı
5594-) Abdullah ibn Dînâr tahdîs edip şöyle demiştir: Ben İbn Omer (radıyallahü anh) 'den işittim:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben keleri yemem, onu haram da kılmam" buyurdu, diyordu. Abdullah ibn Mesleme, Mâlik'ten; o da İbn Şihâb'dan; o da Ebû Umâme ibn Sehl'den; o da Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan;' o da Hâlid ibnu'l-Velîd (radıyallahü anh)'den olmak üzere şöyle tahdîs etti: Hâlid, Rasûlüllah'ın beraberinde olarak Meymûne'nin evine girdi. Akabinde kızartılmış keler getirildi. Rasûlüllah elini ona doğru uzattı. Tam bu sırada kadınlarından biri: Rasûlüllah'a yemek istediği şeyin ne olduğunu haber verin, dedi. Bu kelerdir yâ Rasûlallah! dediler.Rasûlüllah elini kelerden kaldırdı. (Hâlid dedi ki:) Ben: Bu haram mıdır yâ Rasûlallah? diye sordum. Rasûlüllah:"Hayır, lâkin bu benim kavmimin arazîsinde yoktur. Onun için ben bundan kendimi tiksiniyor hissederim" buyurdu. Bunun üzerine ben o keleri kendime doğru çektim de Rasûlüllah bakarken onu yedim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Keler Yemenin Halâl Olduğu Bâbı
5598-) Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan o da ibn Abbâs'tan; o da Meymûne (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Meymûne: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e yağ içine düşmüş farenin hükmü soruldu da: "Fareyi ve etrafındaki kısmı atınız ve o yağı yiyiniz" buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Bâb: Donmuş Yâhud Erimiş Yağ İçine Fare Düştüğü Zaman Hüküm Nasıldır?
5601-) Râfi' ibn Hadîc (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber'e: Bizler yarın düşmanla karşılaşırız.(Hayvan kesmek için) yanımızda bıçaklar da yoktur? dedim. aleyhi ve sellem): "Üzerlerine Allah'ın ismi anılıp da bol kan akıtan herşeyle kesilen hayvanları yiyiniz; kesici âlet diş ve tırnak olmadığı müddetçe. Bunun sebebini sizlere söyleyeceğim: Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez), tırnağa gelince; o da Habeşliler'in bıçaklarıdır" buyurdu. dedi ki:) İnsanların sür'atli olanları, yani öncüleri ileri gittiler de bâzı ganimetlerden elde ettiler.Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de ordunun arkasında idi. Önde gidenler (ganimet hayvanlarından kesip) tencereleri dikmişlerdi. Peygamber gelince emretti de tencereler devrildi. Peygamber ganîmet mallarını taksim etti ve taksimde bir deveyi on koyuna denk saydı. Sonra ordunun önünde bulunanlardan bir deve kaçtı, onların yanlarında atlar da yoktu. Mücâhidlerden biri ona ok atıp vurdu. Bu suretle Allah o deveyi hareketten alıkoyup habsetti. Bunun üzerine Peygamber: "Şübhesiz vahşî hayvanların kaçakları olduğu gibi, ehlî hayvanların da kaçakları vardır. Hayvanlardan biri bu işi yapar, kaçarsa, ona böyle muamele ediniz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Bâb: Bir Topluluk Kâfirlerden Bir Ganimet Elde Ettiğinde, Kendilerinden Bâzıları Taksimden Önce Sâhiblerinin Emri Olmaksızın Koyun Yâhud Deve Keserlerse, Râfi İbn Hadîcin Peygamberden Rivayet Ettiği Hadîsten Dolayı, O Hayvan Yenilmez
5602-) Râfi' ibn Hadîc şöyle demiştir: Bizler bir seferde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in maiyyetinde idik. Ganîmet develerinden biri kaçtı. Râfi' dedi ki: Bir adam onu ok atıp vurdu, böylece onu hareketsiz bıraktı. dedi ki: Sonra Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Vahşî hayvanların kaçakları olduğu gibi, bu develerin de kaçakları vardır. Onlardan size galebe edeni olursa, ona böyle muamele edip vurunuz" buyurdu. dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah! Bizler gazvelerde ve seferlerde bulunuyoruz, bu sırada hayvan boğazlamak istiyoruz, fakat beraberimizde bıçaklar bulunmuyor (kılıçlarımızı da bu işte köreltmek istemiyoruz)? dedim. "Üzerine Allah 'in ismi anılmış olarak kan akıtan bir şeye bak -yahut: Bol kan akıtan herhangi birşeyle öldür- de onu ye! Bu şey diş ve tırnak olmasın. Çünkü diş bir kemiktir (kesmez). Tırnak da Habeşliler'in bıçaklarıdır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kıtabu'z-zebaıh Ve's-sayd
Konu: Bâb: Bir Topluluğa Âid Bir Deve Kaçtığında Onu Topluluktan Bâzısı Ok Atıp Da Öldürdüğü Zaman Bu Fiiliyle Topluluğun İyiliğini İrâde Etmiş Olursa, Bu İşi Caizdir.
5604-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Her kim namazdan evvel kurbanını keserse, o ancak kendi nefsi için kesmiş olur. Her kim namazdan sonra keserse nüsükü yânı kurban kesme ibâdeti tamâm olmuş ve müslümânların sünnetine isabet etmiş olur".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Udhiye Sünneti Bâbı
5607-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Kurban bayramının birinci günü Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim namazdan evvel kurbanını kesmişse, bir daha kessin!" buyurdu. üzerine bir adam ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah, bu, kendisinde et yemek arzu edilen bir gündür, dedi ve komşularının fakirliğini zikretti ve: Benim yanımda henüz yaşına basmamış dişi bir çebiş vardır ki, o iki et davarından daha hayırlıdır, dedi. ona bunu kurban etmesine ruhsat verdi. dedi ki: Ben bu ruhsatın ondan başka insanlara ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum. sonra Peygamber(hutbe yerinden kesme yerine) döndü de iki koçun yanına varıp onları kesti. İnsanlar küçük bir sürünün yanına vardılar da onu aralarında dağıttılar -yahut onu aralarında hisse hisse taksim ettiler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurban Bayramının Birinci Günü Et Arzu Edilmesi Bâbı
5608-)  Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Abdurrahmân ibn Ebî Bekre'den; o da Ebû Bekre ibnu'l-Hâris (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -Minâ'da yaptığı hutbede- şöyle buyurmuştur. "Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü ilk vaziyetine dönmüştür. Bir yıl (ay ölçüsü ile) oniki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü arka arkaya zu'l-ka'de, zu'l-hicce, muharrem'-dir. (Dördüncü) Mudar kabilesinin ayı olan receb'dir. O, cumâdâ'l-âhire ile şa'bân arasındadır".Sonra Peygamber: "Bu ay hangi aydır?" diye sordu. Biz: Allah ve Rasülü daha iyi bilir! dedik. sükût etti. Biz Rasûlüllah bu aya eski adından başka bir ad verecek sandık. Sonra: "Zu'l-hicce (ayı) değil midir?" buyurdu. Biz: Evet zu’l-hicce'dir! dedik. Rasûlüllah: "Bu içinde bulunduğunuz hangi beldedir?" buyurdu. Biz: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir! dedik.Rasûlüllah sustu. Hattâ biz Rasûlüllah Mekke'ye yeni bir isim verecek sandık. Sonra: "Bu Belde (yani Mekke) değil midir?" buyurdu. Biz: Evet Belde'dir! dedik. Rasûlüllah: "Bu hangi gündür?" diye sordu. Allah ve Rasûlü en bilendir! dedik. Rasûlüllah sükût etti. Hattâ biz, bu güne eski adından başka bir ad verecek sandık. Rasûlüllah: "Nahr günü değil midir?" buyurdu. Biz: Evet nahr günüdür! dedik. mukaddime sorulardan) sonraRasûlüllah şöyle buyurdu: "Şu hâlde iyi biliniz ki, kanlarınız ve mallarınız -Muhammed ibn Sîrîn: Ben İbn Ebî Bekre'nin şunu da söylediğim sanıyorum: Ve ırzlarınız, bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün haram olduğu gibi haramdır(her türlü saldırıdan korunmuştur). Sizler Rabb'inize kavuşacaksınız da Rabb'iniz sizlere bütün amellerinizden soracaktır. Aklınızı başınıza toplayın da benden sonra birbirinizin boyunlarına vuracak sapıklar hâline dönmeyin. Dikkat edin! Bu nasihatlerimi burada hazır bulunanlarınız, burada bulunmayan müstakbel nesillere tebliğ etsin! Olabilir ki, kendisine bu tebliğ ulaşan kimselerin bâzısı, burada bulunup da bizzat işiten bâzı kimselerden daha iyi anlayıp bellemiş olur." Muhammed ibn Sîrîn bu hadîsi zikrettiği zaman: Peygamber doğru söyledi, der idi. Bundan sonra Peygamber: "Dikkat edin! Tebliğ ettim mi? Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Yevmul-adhâ, Nahr Günüdür Diğer Günler Değil Diyen Kimse Bâbı
5610-) Bize el-Leys, Kesîr ibn Ferkad'den; o da Nâfi'den tahdîs etti. Nâfi'e de Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) haber verip: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) musallada kurban davarını boğazlar ve kurban devesini gerdanından keserdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Bayram Namazı Kılma Ve Deve Nahr Etme Yerinin Musallada Olduğu Bâbı
5611-) Bize Abdulazîz ifanu Suheyb tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'ten işittim, O:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) iki koç kurban ederdi, ben de iki koç kurban ediyorum, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kurbanlığının Boynuzlu İki Koç Olduğu Hakkında
5612-)  Bize Abdu'l-Vahhâb, Eyyûb'dan; o da Ebû Kılâbe'den; o da Enes'ten: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) alacalı, boynuzlu iki koçun yanına döndü de onları kendi eliyle boğazladı, diye tahdîs etti. hadîsi Eyyûb'dan; o da Ebû Kılâbe'den rivayet etmekte, Abdu'l-Vahhâb'a Vuheyb ibn Hâlid el-Basrî mutâbaat etmiştir. İsmâîl ibn Uleyye ile Hatim ibnu Verdân da: Eyyûb'dan; o da İbn Sîrîn'den; o da Enes'ten senediyle söylemişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kurbanlığının Boynuzlu İki Koç Olduğu Hakkında
5613-) Bize el-Leys, Yezîd'den; o da Ebû'l-Hayr'dan; o da Ukbe ibn Âmir (radıyallahü anh)'den,Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in ona, sahâbîlerine taksîm etmek üzere birtakım kurbanlıklar sürüsü verdiğini, kendisine onlardan yaşına ulaşmamış bir oğlak kaldığını, bunu Peygamber'e zikrettiğinde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in"Sen de onu kurban et!" buyurduğunu tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Bâb: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kurbanlığının Boynuzlu İki Koç Olduğu Hakkında
5615-) Bize Şu'be, Seleme ibn Kuheyl'den; o da Ebû Cuheyfe'den tahdîs etti ki, el-Berâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Burde ibn Niyâr kurbanını namazdan önce kesti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Onun yerine yeniden başka bir kurbân kes!" buyurdu. Ebû Burde: Yanımda yaşına basmamış dişi bir çebişten başkası yoktur, dedi. ibnu'l-Haccâc: Ben Ebû Burde'nin: O yaşına basmamış dişi çebiş, yaşına basmış olandan daha hayırlıdır, dediğini sanıyorum, demiştir. "Sen dediğin çebişi onun yerine kurban et. Lâkin senden sonra da böylesi hiçbir kimse için yetmeyecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ebû Burde İbn Niyâra: Sen, Çebiş Olan O Keçi Oğlağını Kurban Yap, Fakat Bu Çebiş Senden Sonra Hiçbir Kimse İçin Yetmeyecektir Buyurması Bâbı
5616-) Hatim ibn Verdân, Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Enes'ten; o daPeygamber'den bu hadîsi söyledi ki, bunda "Anâkun cezeatun dedi" şeklindedir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ebû Burde İbn Niyâra: Sen, Çebiş Olan O Keçi Oğlağını Kurban Yap, Fakat Bu Çebiş Senden Sonra Hiçbir Kimse İçin Yetmeyecektir Buyurması Bâbı
5617-) Bize Katâde tahdîs etti ki, Enes (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) iki tane alaca koç kurban etti. Ayağını kurbanlarının yan tarafları üzerine basıp Bismillah diyerek tekbîr alırken gördüm. Sonra onları kendi eliyle boğazladı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanları Kendi Eliyle Kesen Kimse Bâbı
5619-) el-Berâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, Kurban Bayramı hutbesini yapıyordu; şöyle buyurdu: "Bu günümüzde bizim ilk yapacağımız şey, namaz kılmaklığımızdır. Ondan sonra (musalladan evlerimize) dönüp kurban kesmemizdir. Her kim böyle yaparsa sünnetimize isabet etmiştir. Her kim kurbanını namazdan evvel keserse, bu ancak ailesine takdim etmekte olduğu bir et demek olup, kurban ibâdeti ile hiçbir münâsebeti yoktur." Burde: Yâ Rasûlallah! Ben davarımı namazı kılmamdan önce kesmiş bulundum. Benim yanımda yaşına girmiş keçiden daha hayırlı bir çebiş vardır? dedi. "Dediğin çebişi onun yerine kurban et, lâkin senden sonra böylesi hiçbir kimse için yetmeyecek -yahut: Tam kurban yerine geçmeyecektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurban Kesme Vakti, Bayram Namazından Sonradır Bâbı
5621-) Bize el-Esved ibnu Kays tahdîs etti. Ben Cundeb ibnu Sufyân el-Becelî'den işittim; o: Ben kurban bayramı günü Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda bulundum. "Her kim namaz kılmadan evvel kurban kestiyse onun yerine bir daha kessin. Her kim de kesmemişse (Allah'ın ismiyle teberrük ederek) kessin!" buyurdu, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanını Namazdan Evvel Kesen Kişi, Kesmeyi Tekrar Eder Bâbı
5622-) Bize Ebû Avâne, Fırâs'tan; o da Âmir eş-Şa'bî'den tahdîs etti ki, el-Berâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün namaz kıldırdı da: "Her kim bizim kıldığımız namazı kılıyor, yöneldiğimiz kıbleye dönüyorsa (yani her kim İslâm Dîni üzere ise) namazı kılıp ayrılmadıkça kurban kesmesin" buyurdu. üzerine Ebû Burde ibnu Niyâr ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah! Ben kurban kesme işini namazdan önce yaptım, dedi. "O senin acele edip de kestiğin bir hayvandır" buyurdu. Ebû Burde: Benim yanımda dişi bir çebiş vardır ki, o, iki tane yaşına basmıştan daha hayırlıdır; ben onu kurban edeyim mi? diye sordu. "Evet, onu kes!" buyurdu ve sonra: "Senden sonra da böylesi hiçbir kimse için yetmez" buyurdu. eş-Şa'bî: Bu sonra kestiği kurban, kestiklerinin en hayırlısı oldu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanını Namazdan Evvel Kesen Kişi, Kesmeyi Tekrar Eder Bâbı
5624-) Bize Ebû Avâne, Katâde'den tahdîs etti ki, Enes (radıyallahü anh): aleyhi ve sellem) iki tane alacalı ve boynuzlu koç kurban etti, onları Bismillah ve Allâhu Ekber diye tekbîr getirerek ve ayağını boyunları üzerine koyarak kendi eliyle kesti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurban Kesme Sırasında Tekbîr Getirme Bâbı
5628-) Seleme ibnu'l Ekva' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem- bayram hutbesinde): "Sizlerden her kim kurban keserse, bayramın üçüncü gecesinden sonra evinde kurban etinden birşey bulunduğu hâlde sabahlamasın" buyurdu. sene gelince sahâbîler: Yâ Rasûlallah! (Kurban etlerini) geçen sene yaptığımız gibi mi dağıtacağız? diye sordular. şöyle cevâb verdi: "Bu yıl kendiniz yiyiniz, başkalarına yediriniz ve ailenize azık edininiz. Çünkü geçen sene insanlar arasında geçim zorluğu vardı. Bu sebeble ben o sene insanlara yardım etmenizi istedim"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanlıkların Etlerinden Hiçbir Kayıdlama Olmaksızın Yenilmesi Ve Azık Edinilmesi Bâbı
5629-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Biz kurban etlerinden bir kısmını tuzlardık da sonra bu tuzlu etleri Medine'de Peygamber'e getirirdik. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler kurban etlerini üç günden sonra yemeyiniz" buyurdu. dedi ki: Bu nehy, tahrîm için değildi (üç günden sonra yemeyi terketmek de vâcib değildi), lâkin Peygamber bu etlerden zenginlerin fakîrleri doyurmasını istemiştir ve Allah, Peygamberi'nin murâdını en bilendir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanlıkların Etlerinden Hiçbir Kayıdlama Olmaksızın Yenilmesi Ve Azık Edinilmesi Bâbı
5630-) Abdullah ibnu'l-Mubârek haber verip şöyle dedi: Bana Yûnus ibn Yezîd el-Eylî haber verdi ki, ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Abdurrahmân ibn Ezher'in himayesinde bulunan Ebû Ubeyd tahdîs etti ki, kendisi bir kurban bayramı günü Omer ibnu'l-Hattâb'ın beraberinde bayram namazında hazır bulunmuştur. Omer bayram namazını hutbeden evvel kıldırıp, sonra insanlara şöyle hitâb etmiştir: Ey insanlar! Şübhesiz ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) sizleri şu iki bayram gününde oruç tutmaktan nehyetti: Bu bayramlardan biri, orucunuzu bıraktığınız bu Ramazân Bayramı gününüzdür. Diğerine gelince; o da içinde kurbanlarınızın etlerinden yemekte olduğunuz Kurban Bayramı günüdür!

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanlıkların Etlerinden Hiçbir Kayıdlama Olmaksızın Yenilmesi Ve Azık Edinilmesi Bâbı
5631-) Ebû Ubeyd dedi ki: Sonra ben Usmân ibn Affân'ın beraberinde kılınan bir bayram namazında hazır bulundum. Bu bayram bir cumua gününde idi. Usmân da bayram namazını hutbeden evvel kıldırdı, sonra hutbe yapıp şöyle dedi: Ey insanlar! Şübhesiz bu cumua, kendisinde sizin için iki bayramın bir yerde birleşmiş olduğu bir gündür! (Cumua bayramı ve Kurban bayramı.) Böyle olunca yüksek köyler ahâlîsinden olup da (öğleyin kılınacak olan) cumua namazını beklemek isteyen (cumua namazı kılınıncaya kadar) beklesin. Yüksek köylerdeki evine dönmek isteyene de ben köyüne dönmesine izin vermişimdir!

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanlıkların Etlerinden Hiçbir Kayıdlama Olmaksızın Yenilmesi Ve Azık Edinilmesi Bâbı
5632-) Ebû Ubeyd dedi ki: Sonra ben Alî ibn Ebî Tâlib'in maiyyetinde kılınan bir Kurban Bayramı namazında hazır bulundum. O da bayram namazını hutbeden Önce kıldırdı. Sonra insanlara hutbe yapıp: Şübhesiz Allah Elçisi, sizlerin üç günden fazla zaman içinde kurbanlarınızın etlerini yemenizi nehyetmiştir! dedi. ibn Râşid'den; o da ez-Zuhrî'den; o da Ebû Ubeyd'den bu hadîsin benzerini rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanlıkların Etlerinden Hiçbir Kayıdlama Olmaksızın Yenilmesi Ve Azık Edinilmesi Bâbı
5633-) Bize Ya'kûb ibn İbrâhîm ibn Sa'd, İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlundan; o da amcası İbnu Şihâb'dan; o da Sâlim'den; o da babası Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den haber verdi ki, o: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)"Kurbanların etlerinden üç gün içinde yiyiniz" buyurdu, demiştir. ibn Omer, kurban develerinin etlerini yemekten sakınmak için Minâ'dan hareket ederken ekmeği zeytinyağı ile yerdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-edahı
Konu: Kurbanlıkların Etlerinden Hiçbir Kayıdlama Olmaksızın Yenilmesi Ve Azık Edinilmesi Bâbı
5634-) Bize Mâlik, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Kim dünyâda şarâb içer de sonra bu günâhından tevbe etmezse, o kişi âhirette cennet şarâbından mahrum olur" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb
5635-) ez-Zuhrî (şöyle demiştir): Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, kendisi Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işitmiştir: Rasûlüllah'a isrâ ettirildiği gece Îliyâ'da (yani Beytu'l-Makdis'te) biri şarâb, biri süt dolu olan iki kadeh getirildi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) onlara baktı, sonra süt kadehini aldı. Bunun üzerine Cibrîl: "Seni fıtrata hidâyet eden Allah'a hamd olsun! Eğer sen şarâbı almış olsaydın, ümmetin azgın olurdu" dedi. hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Ma'mer ibn Râşid, İbnu'l-Hâd, Usmân ibnu Omer ve ez-Zubeydî, Şuayb'e mutâbaat etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb
5636-) Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan bir hadîs işittim ki, onu sizlere benden başka hiçbir kimse söyleyemeyecektir: Şöyle buyurdu: "Cehlin yayılması, ilmin azalması, zinanın yayılması, şarâbın içilmesi, erkeklerin mikdârı azalıp da kadınların çoğalması, o derecede ki elli kadının yalnız bir tek kayyımları, yani bakanı olması kıyâmet alâmetlerindendir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb
5637-) İbnu Şihâb şöyle demiştir: Ben Ebû Seleme ibn Abdirrahmân ile İbnu'l-Müseyyeb'den işittim, şöyle diyorlardı: Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zina edici(mü'min) kişi zina ettiği sıra (tam ve kâmil bir) mü'min olduğu hâlde zina etmez. İçki içen de içki içtiği zamanda (kâmil bir) mü'min olarak içemez. Hırsız da hırsızlık yaparken (kâmil bir) mü'min olarak hırsızlık yapamaz." Şihâb şöyle dedi: Ve yine bana Abdulmelik ibnu Ebî Bekr ibn Abdirrahmân ibni'l-Hâris ibn Hişâm haber verdi ki, zikredilen Abdulmelik'in babası Ebû Bekr, bu hadîsi Ebû Hureyre'den tahdîs ederdi. Sonra şöyle der idi: Bu Ebû Bekr ibnu Abdirrahmân, şu Ebû Hureyre hadîsinde zikredilenlerin beraberine şunu da katardı: "İnsanların gözleri önünde yağmacılık yapan yüksek mevki' sahibi (zâlim) kişi, yağmacılık ettiği zaman (kâmil) mü'min olarak yağmacılık edemez".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb
5639-) Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Hamr bizlere haram kılındı. Haram kılındığında biz üzümlerden yapılan hamrı -Medine'de demek istiyor- ancak pek az buluyorduk. Bizim hamrımızın çoğu (yani aslı) rutab kertesine varmamış olan hurma koruğu ve hurmadır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb: Üzümden Yapılan Hamr Şarâb
5640-) Bize Âmir eş-Şa'bî tahdîs etti ki, İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Omer, Peygamber'in minberi üzerinde ayağa kalktı da şöyle dedi: "Amma ba'du: Hamrın, yani şarâbın haram kılınması indi. Hamr ise (bu gün) beş şeyden yapılıyor: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, aklı ve şuuru örtüp karıştıran içkididir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb: Üzümden Yapılan Hamr Şarâb
5642-) Bize Mu'temir tahdîs etti ki, babası Süleyman ibn Tarhân el-Basrî şöyle demiştir: Ben Enes'ten işittim, şöyle dedi: Ben bir işret meclisinde kalkıp amcalarıma fadîh denilen içki sunuyordum. Ben onların en küçükleri idim. Bu sırada "Şarâb haram kılındı" denildi. Bunun üzerine o mecliste bulunanlar: Şarâbları dök! dediler. Biz de şarâbları döktük. ibn Tarhân dedi ki:) Ben Enes'e: Onların şarâbları ne idi? diye sordum. Enes: Yaş hurma ve hurma koruğu içkisi idi, dedi. Ebû Bekr ibn Enes: Onların hamrı bu idi, dedi de Enes, oğlunun bu sözünü reddetmedi. şöyle dedi:) Ve bana arkadaşlarımdan biri tahdîs etti ki, o, Enes'ten: Fadîh, o gün onların hamrı idi, derken işitmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb: Hamrın Tahrîmi İndi, Hamr İse Hurma Koruğundan Ve Hurmadan Yapılıyordu
5643-) Bana Bekr ibnu Abdillah tahdîs etti ki, onlara da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh): Şübhesiz hamr haram kılındı. Hamr ise o gün "Büsr" ve "Temr" (yani alacası düşmüş hurma koruğu ve hurma) idi, diye tahdîs etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb: Hamrın Tahrîmi İndi, Hamr İse Hurma Koruğundan Ve Hurmadan Yapılıyordu
5646-) Yine ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Enes ibnu Mâlik tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Dubbâ' ve muzeffet denilen kaplarda şıra kurmayın" buyurmuştur. dedi ki:) Ebû Hureyre bu iki kabın beraberine "Hantem" ile "Nakîr" ismindeki kapları da katardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâb: Baldan Yapılan Hamr Ki, O Biti Denilen İçkidir.
5649-) Ve Hişâm ibnu Ammâr şöyle söyledi: Bize Sadaka ibnu Hâlid tahdîs etti. Bize Abdurrahmân ibnu Yezîd ibn Câbir tahdîs etti. Bize Atıyye ibnu Kays el-Kilâbî tahdîs etti. Bize Abdurrahmân ibnu Ganmin el-Eş'arî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Âmir yahut Ebû Mâlik el-Eş'arî tahdîs etti: Vallahi o bana yalan söylemedi. Kendisi Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işitti ki, şöyle buyuruyordu: "Yemîn olsun, ümmetimden muhakkak birtakım kavimler meydana gelecektir. Bunlar ferci (yânı zina etmeyi), ipek elbiseler giymeyi, şarâb içmeyi, çalgı âletleri çalıp eğlenmeyi halâl ve mübâh sayacaklar. Ve yine birtakım (merhametsiz) zümreler de bir dağın yanına(dağ mesirelerine) konaklayacaklar, onlara âid koyun sürüsü ile çoban sabahları yanlarına gelecek(akşamları gidecek). Bunlara fakir kişi bir hacet için gelecek de bu duygusuz insanlar fakire: Haydi(bugün git), bize yarın gel! diyecekler. Bunun üzerine Allah (eğlendikleri) dağı geceleyin üzerlerine indirip bir kısmını helak edecek, (sağ kalan) öbürlerini de kıyâmet gününe kadar maymunlar ve domuzlar suretine tebdil edecektir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Hamrı Halâl Saymak İsteyen Ve Ona Hamrdan Başka İsim Veren Kimseler Hakkında Gelen Haberler Bâbı
5653-) Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kırba, tulum gibi deriden yapılmış olanlardan başka kaplarda şıra yapılmasını nehyettiği zaman, sahâbîler tarafından Peygamber'e: İnsanların hepsi kırba ve tulum gibi deri kaplar bulamaz ki, denildi. üzerine Peygamber onlara ziftlenmemiş olan balçık çömlek ve küp içinde şıra kurmalarına ruhsat ve müsâade verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Birçok Kaplar Ve Zarflar İçinde Şıra Kurmayı Nehyetmesinin Ardından, Bu Kaplarda Ve Zarflarda Şıra Kurmaya Ruhsat Verip Müsâade Etmesi Bâbı
5654-) Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân, Sufyân'dan tahdîs etti. Bana Süleyman el-A'meş, İbrâhîm et-Teymî'den; o da el-Hâris ibn Suveyd'den tahdîs etti ki, Alî (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) dubbâ'dan ve ziftlenmiş kap (içinde şıra kurmak)tan nehyetti, demiştir. Usmân ibn Ebî Şeybe tahdîs etti. Bize Cerîr ibn Abdilhamîd, el-A'meş'ten... bu geçen hadîsi tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Birçok Kaplar Ve Zarflar İçinde Şıra Kurmayı Nehyetmesinin Ardından, Bu Kaplarda Ve Zarflarda Şıra Kurmaya Ruhsat Verip Müsâade Etmesi Bâbı
5655-) Bize Cerîr, Mansûr'dan tahdîs etti ki, İbrâhîm en-Nahaî (şöyle demiştir): Ben, el-Esved ibn Yezîd'e: Sen mü'minlerin anası Âişe'ye, hangi şeyler içinde şıra tutulması mekruh olur diye sordun mu? dedim. Evet, dedi ve şöyle ilâve etti: Ben: Ey mü'minlerin anası! Peygamber hangi şeylerin içinde şıra tutulmasından nehyetti? dedim. Bu hususta biz ev halkını dubbâ'da ve muzeffette (yânı ziftlenmiş kapta) şıra kurmamızdan nehyetti, dedi. en-Nahaî dedi ki:) Bu sefer Esved'e: Âişe, hantem ve cerr denilen testiyi zikretmedi mi? diye sordum. Ben sana ancak işittiğim şeyi tahdîs ediyorum, sana işitmediğim şeyi mi tahdîs edeyim? Dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Birçok Kaplar Ve Zarflar İçinde Şıra Kurmayı Nehyetmesinin Ardından, Bu Kaplarda Ve Zarflarda Şıra Kurmaya Ruhsat Verip Müsâade Etmesi Bâbı
5656-) Bize eş-Şeybânî tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'dan işittim, o şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yeşil testi (içinde şıra tutmak)tan nehyetti. dedi ki:) Ben Abdullah'a: Beyaz testi içinde mi içelim? dedim. Abdullah: Hayır, ondan da içmeyin (çünkü hüküm birdir), dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Birçok Kaplar Ve Zarflar İçinde Şıra Kurmayı Nehyetmesinin Ardından, Bu Kaplarda Ve Zarflarda Şıra Kurmaya Ruhsat Verip Müsâade Etmesi Bâbı
5658-) Bize Sufyân es-Sevrî haber verdi ki, Ebû’l-Cuveyriye şöyle demiştir: Ben İbn Abbâs'a "el-Bâzak" içkisinin hükmünü sordum. İbn Abbâs: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) bâzak içkisinin hükmünü önceden bildirip "Sarhoş eden her şey haramdır" buyurmuştur, dedi. Bâzak, halâl-tayyib içkidir, (çünkü o, halâl-tayyib olan üzümün sıkılmış sırasıdır), dedi. Abbâs: Halâl-tayyib olanı iç, şu muhakkak ki halâl-tayyib olandan sonra harâm-habîsten başkası yoktur, (çünkü o şıra ilk haletinden hamrlığa dönüşmüştür), dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâzak Ve Sarhoşluk Veren Her İçkiden Nehyeden Kımse Yi Zikr Bâbı
5659-) Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) tatlıyı ve balı severdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Bâzak Ve Sarhoşluk Veren Her İçkiden Nehyeden Kımse Yi Zikr Bâbı
5661-) Bana Atâ ibn Ebî Rebâh haber verdi ki, kendisi Câbir (radıyallahü anh)’den şöyle derken işitmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kuru üzümle hurmayı, alacalanmış hurma koruğu ile taze hurmayı birleştirmekten nehyetti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Karıştırılmaları Sarhoş Edici Olduğu Zaman Alacalı Hurma Koruğu İle Hurmayı Şıra Kurmakta Karıştırmamayı Ve İki Katığı Bir Katık Hâline Getirmemeyi Düşünen Kimse Bâbı.
5662-) Ebû Katâde (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), olgun hurma ile ermemiş hurma koruğunun, yine hurma ile kuru üzümün bir arada birleştirilmesini nehyetti. Bunlardan herbirisi ayrı ayrı şıra ve hoşaf yapılmalıdır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Karıştırılmaları Sarhoş Edici Olduğu Zaman Alacalı Hurma Koruğu İle Hurmayı Şıra Kurmakta Karıştırmamayı Ve İki Katığı Bir Katık Hâline Getirmemeyi Düşünen Kimse Bâbı.
5663-) Bize Yûnus, ez-Zuhrî'den; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh):Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a, isrâ ettirildiği gece (Beytu'l-Makdis'te) bir kadeh süt ve bir kadeh şarâb getirildi... demiştir. el-Humeydî tahdîs etti ki, o Sufyân ibn Uyeyne'den işitmiştir. Bize Salim Ebu'n-Nadr haber verdi ki, kendisi Ümmü’l-Fadl'in himayesinde bulunan Umeyr'den işitmiştir. O Ümmü’l-Fadl'dan tahdîs ediyordu. Ümmü’l-Fadl (radıyallahü anh): İnsanlar (Arafat'ta) Arefe günü Rasûlüllah'ın oruçlu bulunmasında şübhe ettiler. Bunun üzerine ben Rasûlüllah'a içi süt dolu bir kap gönderdim, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) o sütü içti, demiştir. Sufyân ibn Uyeyne bazen hadîsi şöyle söylemiştir: İnsanlar arefe günü Rasûlüllah'ın orucu hususunda şübhe ettiler. Bunun üzerine Ümmü’l-Fadl, Rasûlüllah'a içinde süt bulunan bir kap gönderdi... bu hadîs üzerinde durdurulup da sorulduğu zaman: Bu hadîs, Ümmü’l-Fadl'dandır, derdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süt İçilmesi Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5665-) Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Humeyd Abdurrahmân es-Sâidî, en-Nakî' merasından Rasûlüllah'a bir kâse süt getirmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Humeyd'e: "Bu kâseyi bir bezle örtmedin mi? Keski bunun üzerine enlilemesine bir tahta parçası olsun koysaydın!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süt İçilmesi Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5666-) Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Salih Zekvân'dan işittim, o zannediyorum ki, Câbir'den zikrediyordu. Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ensâr'dan bir zât olan Ebû Humeyd, en-Nakî' merasından Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir kap süt getirdi. Peygamber de ona: 'Bunu bir bezle örtmedin mi? Keşki bunun üzerine enlilemesine bir tahta parçası olsun koysandın!" buyurdu. dedi ki:) Ve bana Ebû Sufyân Talha ibn Nâfi', Câbir'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere bu hadîsi tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süt İçilmesi Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5667-) Ebû İshâk şöyle demiştir: Ben el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh)'den işittim şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberinde Ebû Bekr olduğu hâlde, Mekke'den (Medîne'ye Muhacir olarak) geldi. Ebû Bekr dedi ki: Biz yolumuz üzerinde bir çobana uğradık. Rasûlüllah çok susamış hâldeydi. Bekr dedi ki: Ben bir kâse içine bir mikdâr süt sağdım. Rasûlüllah bu sütten içti, hattâ ben onun ihtiyâcı ve yeteri kadar içip doyduğunu bilip hoşnûd oldum. Bu sırada bize Surâka ibnu Cu'şum bir at üzerinde olarak geldi. Rasûlüllah ona beddua etti. Bunun üzerine Surâka, Rasûlüllah'tan kendisi aleyhine beddua etmemesini ve kendisinin selâmetle geri dönüp gitmesini İstedi. Peygamber de onun isteğini yerine getirdi (yani ona beddua etmedi).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süt İçilmesi Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5668-) Bize Ebu'z-Zinâd, Abdurrahmân'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den olmak üzere tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bol sütlü sağım devesi -sağılıp sahibine geri verilmek üzere- hediye etmek ne güzel sadakadır. Seçkin sağmal koyun hediye etmek de böyle güzel bir sadakadır. Bu bereketli hayvan, sabahleyin bir kap süt verir, akşamleyin bir kap süt verir". Ebû Âsım, el-Evzâî'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) süt içip ağzını çalkalamış da "Bu yağlıdır" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süt İçilmesi Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5670-) Ve İbrâhîm ibn Tahmân, Şu'be'den; o da Katâde'den söyledi ki, Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) -Mi'râcı anlatırken-şöyle buyurdu: "Bana Sidre ağacı gösterildi. Baktım ki, orada dört nehir vardı. İki nehir zahir, iki nehir de bâtın idi. Zahir olan nehirler Nil ile Furât nehirleridir. Bâtınî olan nehirler cennetteki iki nehirdir. Sonra bana üç bardak sunuldu. Birinde süt, birinde bal, birinde de şarâb vardı. Ben süt dolu olan bardağı aldım ve içtim. Bana: Sen ve ümmetin fıtrata isabet ettiniz, denildi...". ed-Destevâî, Saîd ibn Ebî Arûbe ve Hemmâm ibn Yahya hepsi de Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik'ten; o da Mâlik ibn Sa'saa'dan; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere nehirlerin zikrine kadar, geçen metin tarzında bu hadîsin metnini ittifakla söylediler, fakat "Üç kadeh" fıkrasını zikretmediler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süt İçilmesi Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5672-)  ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) haber verdi ki, kendisi Rasûlüllah'ın süt içtiğini görmüş. dedi ki:) Rasûlüllah, Enes'in evine gelmiş hâldeyken, ben bir koyunun sütünü sağdım ve Rasûlüllah için kuyudan biraz su ile karıştırdım. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kadehi alıp içti. Bu sırada solunda Ebû Bekr, sağında da bir bedevi bulunuyordu.Rasûlüllah kendisinden artan sütü bedeviye verdi. Sonra da: "Sağa (ve Sıra ile sağa (ver)!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-eşribe
Konu: Süte Su Karıştırıp İçmek Bâbı