Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

2064-) Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ramazândan son on gün içinde i'tikâf ederdi, demiştir. eşi Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ramazândan son on günde i'tikâf ederdi. O'nun bu âdeti tâ Yüce Allah O'nu vefat ettirinceye kadar devam etmiştir. Sonra O'nun ardından zevceleri i'tikâf etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Yüce Allahın Şu Kavlinden Dolayı İtikâf Mescîdlerin Hepsinde Yapılabilir Bâbı
2066-) Ebû Saîd el-Hudrî(radıyallahü anh)'den (o, şöyle demiştir): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ramazândan ortadaki on günde i'tikâf ederdi. Yine bir sene tâ ramazânın yirmi birinci gecesi oluncaya kadar i'tikâf etti. Bu gece O'nun, sabahında i'tikâf yerinden çıkacağı gecedir. O sabah Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir konuşma yaptı da şöyle buyurdu: "Kim benimle i'tikâf etmiş ise, son on günde de i'tikâf etsin. Çünkü bu Kadir gecesi bana gösterilmişti. Sonra o gece bana unutturuldu. Halbuki ben ru'yâda kendimi o gecenin sabahında bir su ve çamur içine secde ediyor görmüşümdür. Siz o geceyi her tek sayılı gece içinde arayın!" konuşmanın yapıldığı gecede gök boşandı. Mescid o zaman arış üzere(yani çardak biçiminde olup tavansız, gölgelik hâlinde) yapılmış idi. Bu sebeble mescid aktı. İşte yirmi birinci gecenin sabahından çıkarken benim iki gözüm Rasûlüllah'ı, alnı üzerinde su ve çamur izi olduğu hâlde görmüştür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Yüce Allahın Şu Kavlinden Dolayı İtikâf Mescîdlerin Hepsinde Yapılabilir Bâbı
2067-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde i'tikâf ederken başını bana doğru eğip uzatırdı. Ben de hayızlı olduğum hâlde O'nun başının saçlarını tarayıp ayırırdım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Hayızlı Kadın İtikâftaki Erkeğinin Saçlarını Tarayabilir Bâbı
2069-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ben hayızlı iken tenini tenime dokundurur idi. yine kendisi mescidde i'tikâf etmekte ve ben de hayızlı iken başını i'tikâf yerinden dışarı çıkarırdı da ben O'nun başım yıkar idim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: İtikâf Eden Kişinin Yıkanması Bâbı
2071-) Bize Müsedded tahdîs edip şöyle dedi: Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân, Ubeydullah'tan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Bana Nâfi', İbn Omer'den haber verdi ki, Omer ibnu'l-Hattâb(Radıyallahü anhüma'dan) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sorup şöyle demiştir: Ben Câhiliyet devrinde bir gece Mescidi Haram içinde i'tikâf edeyim diye adamıştım (ne buyurursun)? "Adağım îfâ et" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Geceleyin İtikâf Bâbı
2072-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ramazânın son on gününde i'tikâf ederdi. Ben kendisi için yünden bir çadır kurardım. Sabah namazını kıldırır, sonra bu çadıra girerdi. Bir defasında Hafsa da bir çadır kurmak için Âişe'den izin istedi. Âişe de Hafsa’ya izin verdi. O da bir çadır kurdu. Zeyneb bintu Cahş bunu görünce o da başka bir çadır kurdu. Peygamber sabaha girip de bu çadırları görünce: "Bu çadırlar da nedir ki?" diye sordu. Hafsa ile Zeyneb'e âid çadırlar olduğu) haber verildi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Onlar bunları hayr ve tâat mı sanıyorlar?" buyurdu. Ve o ramazân ayında i'tikâfı terk etti de sonra, şevval ayından on gün i'tikâf etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Kadınların İtikâf Etmeleri Bâbı
2073-) Âişe (r.anha)'den(şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ramazânın son onunda i'tikâf etmek istedi. Mescidde i'tikâf etmek istediği yere döndüğünde bir takım çadırlar kurulmuş olduğunu gördü. Bunlar Âişe'nin çadırı, Hafsa'nın çadırı, Zeyneb'in çadırı idi.Peygamber (Bu çadırlar da nedir? diye sorup, kendi eşlerine âid olduklarım öğrenince): "Onlar bu yaptıklarına hayır ve takva mı diyorlar?" buyurdu ve geriye döndü de o ramazân i'tikâf etmedi. Tâ şevvalin(ilk) onunda i'tikâf etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Mescidin İçine Çadırlar Kurulduğu Bâbı
2074-)  ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Alî ibnu'l-Hüseyin - Zeynelâbidîn- haber verdi. Ona da Peygamber’in eşi Safiyye haber vermiştir. Peygamber ramazânın son onunda mescidindeki i'tikâf yerinde iken Safiyye O'nu ziyaret etmek üzere Rasûlüllah'ın yanına gelmiş ve huzurunda bir saat konuşmuş. Sonra evine dönmek üzere ayağa kalkmış. Rasûlüllah da Safiyye'yi evine geçirmek üzere onunla beraber kalkmış. Nihayet Ümmü Seleme'nin oda kapısı önündeki mescid kapısına ulaştığında Ensâr'dan iki kimse oradan geçmiş ve Rasûlüllah'a selâm vermişlerdi. Peygamber onlara: "Yavaş olun durun! Yanımdaki bu kadın eşim Huvey kızı Safiyye'dir" buyurdu. iki Ensârî zât: Yâ Rasûlallah! Allah'ı tesbîh ederiz, dediler ve bu iş (Peygamber'in Safiyye'nin hüviyetini ta'yîne mecburiyet duyması) kendilerine ağır geldi. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz şeytân, insan vücûdunda kanın ulaştığı yere ulaşır (yânı kan deveranı gibi deveran eder). Ben sizin (temiz) gönüllerinize şeytânın (kötü) bir şübhe atmasından endîşe ettim" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Bâb: İtikâf Etmekte Olan Kimse İhtiyâçlarından Dolayı Mescidin Kapısına Kadar Çıkar Mı?
2075-) Yahya ibnu Ebî Kesîr tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân'dan işittim, şöyle dedi: Ben Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'ye sorup: Sen bizzat Rasûlüllah'tan Kadir gecesini zikrederken işittin mi? dedim. Saîd şöyle dedi: Evet. Biz Rasûlüllah'ın beraberinde ramazânın ortasındaki on günü i'tikâfına girmiştik. Saîd dedi ki: Nihayet yirminci günün sabahı (i'tikâf yerinden) çıktık. Ebû Saîd dedi ki: İşte bu yirminci günün sabahında Rasûlüllah bizlere bir hutbe yaptı da, bunda şöyle buyurdu: "Kadir gecesi rüyamda bana gösterildi. Ve Kadir gecesi bana unutturuldu. Artık sizler onu ramazânın son onunda tek sayılı gecelerde arayınız. Çünkü ben(ru'yâmda kendimi)su ve çamur içinde secde eder gördüm. Kim Allah Elçisi'nin beraberinde i'tikâf ediyorsa şimdi i'tikâf yerine dönsün!" hutbe üzerine insanlar tekrar mescide döndüler. Ve bizler gökte bir bulut parçası görmüyorduk. Ebû Saîd dedi ki: Akabinde bir bulut parçası geldi ve (yirmi birinci gece) yağmur yağdı. Sabah namazı ikame edildi. Rasûlüllah çamur ve su içine secde etti. Hattâ ben Rasûlüllah'ın burnunun ucunda ve alnında çamur gördüm.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Peygamberin İtikâfı Ve Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ayın Yirminci Sabahında Dışarı Çıktı Bâbı
2076-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Bir kerre Rasûlüllah ile birlikte zevcelerinden istihâzalı bir kadın i'tikâf etti. O kadın kırmızılığı ve sarılığı görüp duruyor ve bâzan biz onun altına kanın akmasından dolayı bir leğen koyardık. İşte bu hâlinde o namaz kılardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: İstihâzalı Kadının İtikâfı Bâbı
2078-) Safiyye(radıyallahü anh) Alî ibnu'l-Hüseyin'e şöyle haber vermiştir: H Bize Alî ibn Abdillah tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Ben ez-Zuhrî'den işittim; o Alî ibnu'l-Hüseyin(Zeynelâbidîn)'den şöyle haber veriyordu: (radıyallahü anh), Peygamber i'tikâf yapmakta iken, Peygamber'in yanına geldi. Safiyye evine döndüğü zaman, Peygamber de onun beraberinde bir süre yürüdü. Bu esnada O'nu Ensâr'dan bir kimse gördü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensârlı zâtı görünce, onu çağırdı da: "Buraya gel! O kadın Safiyye'dir -Sufyân bâzan: Bu kadın demiştir.- Şübhesiz şeytân Âdemoğlu'nun bedeninde kanın akışınca akar durur.." buyurdu. Alî ibnu'l-Medînî dedi ki: Ben Sufyân'a: Safiyye Peygamber'e geceleyin mi gelmiştir? diye sordum. Sufyân ibn Uyeyne: Başka değil, ancak geceleyindir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Bâb: İtikâf Etmekte Olan Kimse Kendini Söz Ve Fiille Müdâfaa Eder Mi?
2079-)  Ebû Saîd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Rasûlüllah ile beraber ayın ortasındaki on günde i'tikâf ettik. Nihayet yirminci günün sabahı olunca i'tikâf yerimizdeki eşyalarımızı naklettik. Derken bize Rasûlüllah gelip şöyle buyurdu: "Her kim i'tikâf ettiyse yine i'tikâf yerine dönsün. Çünkü ben bu geceyi gördüm. Şu hâlde ki, ben kendimi bir su ve çamur içinde secde ediyorum gördüm". i'tikâf yerine döndüğü zaman gök hücuma geçmiş hâldeydi. Biz yağmura tutulduk. Onu hakk ile Peygamber yapan Allah'a yemîn ediyorum ki, gökyüzü bu günün sonundan i'tibâren hücum etmiştir. Mescid ise o zaman hurma dallarından gölgelik biçiminde yapılmış bir çardak (yâni tavansız) idi. Yeminle söylüyorum ki, ben Peygamberin burnu üzerinde ve burnunun ucundaki yumuşak yeri üzerinde su ve çamur izini muhakkak görmüşümdür.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Sabah Vaktinde İtikâf Yerinden Çıkan Kimse Bâbı
2080-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her ramazân ayında i'tikâf eder idi. Sabah namazını kıldırınca, içinde i'tikâf etmekte olduğu mekâna(yani çadırına) girerdi. Râvî dedi ki: Bir defasında Âişe de mescidde i'tikâf etmek için Peygamber'den izin istedi. Peygamber Âişe'ye izin verdi ve Âişe için de bir çadır kuruldu. Hafsa, Âişe'nin çadır kurduğunu işitince, o da bir çadır kurdu. Zeyneb de bunu işitince, o da başka bir çadır kurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazından çıktığı zaman dört tane kubbe gördü. Ve: "Bunlar nedir?" diye sordu. o çadırların haberleri bildirildiğinde: "Kadınları bu işe sevkeden nedir?Birr mi? (yani hayır ve ibâdet mi)? Bu çadırları, sökün, onları bir daha görmeyeyim" buyurdu. emir üzerine bütün çadırlar bozulup söküldü. Kendisi artık o ramazân ayında i'tikâf etmedi. Nihayet şevval ayının son on günü içinde i'tikâf etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Şevval Ayında İtikâfın Beyânı Bâbı
2081-) Omer ibnu'l-Hattâb(radıyallahü anh) -câhiliyede Rasûlüllah'a- şöyle demiştir: Yâ Rasûlallah! Ben Câhiliyet zamanında Mescidi Harâm'da bir gece i'tikâf etmeyi adamıştım(ne buyurursun)? Diye sorduğunda, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona hitaben: ''Adadığını yerine getir!" buyurmuş; bu emir üzerine Omer de bir gece i'tikâf etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: İtikâfa Girdiği Zaman Kendisine Oruç Tutmayı Şart Görmeyen Kimse Bâbı
2082-) Nâfi' ibn Omer(radıyallahü anh) 'den: Omer ibnu'l-Hattâb(radıyallahü anh) Câhiliyye'de Mescidi Haram içinde i'tikâf etmeyi adamıştır. Buhârî'nin şeyhi Ubeyd yahut Buhârî dedi ki: Zannediyorum ki "Bir gece" demiştir. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Omer'e hitaben:"Adağını yerine getir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Bâb: Câhiliyette İtikâf Etmeyi Adayıp, Sonra İslâm’a Girdiği Zaman Adağını Yerine Getirmesi Gerekir Mi Yoksa Gerekmez Mi?
2083-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) her ramazânda on gün i'tikâf eder idi. Ruhunun kabz olunduğu yılın ramazanında ise yirmi gün i'tikâf etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: Ramazândan Ortadaki On Günde İtikâf Bâbı
2084-) Bize el-Evzâî haber verip şöyle dedi: Bana Yahya ibn Saîd el-Ensârî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Abdurrahmân kızı Amre, Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ramazânın son on gününde i'tikâf edeceğini söyledi. Âişe de i'tikâf etmek için izin istedi. Rasûlüllah Âişe'ye izin verdi.Hafsa da Âişe'den (beraberinde i'tikâf etmesi için) kendisine izin vermesini istedi. Âişe onun isteğini yaptı. Bunları Cahş kızı Zeyneb görünce, o da mescidde bir çadır kurulmasını emretti. Onun için de başka bir çadır kuruldu. Rasûlüllah sabah namazını kıldırdığı zaman i'tikâf çadırına dönmek âdetinde idi. Bu dönüş sırasında kurulmuş olan çadırları gördü ve: "Bunlar nedir ki?" diye sordu. Sahâbîler: Âişe'nin, Hafsa'nın ve Zeyneb'in çadırlarıdır, dediler. Rasûlüllah: "Onlar bununla birr mi (yânı hâlis iyilik ve ibâdet mi) irâde ediyorlar? Ben bu ay i'tikâf etmiyorum" buyurdu ve i'tikâf etmeyi bırakıp döndü. ramazândan çıkınca, şevvalden on gün i'tikâf etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: İtîkâf Etmeyi İrâde Eden, Sonra Da Kendisine Yapmak İstediği İtîkâfı Terk Edip İtikâftan Çıkma Fikri Zahir Olan Kimsenin Durumunu Beyân Bâbı
2085-) Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Urve'den; o da Âişe'den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde i'tikâf ederken, Âişe de kendi odasında ve hayızlı vaziyette iken, Peygamber başını Âişe'ye doğru uzatır, Âişe de onu (yıkayıp) tarar idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu'l-itikâf Fî’l Aşri'l…
Konu: İtikâftaki İnsanın Yıkatmak İçin Başını İtikâf Yerinin Dışında Bulunan Odaya Sokması Bâbı
2086-) Bize Şuayb, ez-Zuhrî'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Saîd ibnu'l-Müseyyeb ve Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân tahdîs ettiler ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Sizler; Ebû Hureyre, Rasûlüllah'tan hadîs rivayetini çok yapıyor diyorsunuz ve yine sizler: Muhâcirler'in ve Ensâr'ın hâlleri nedir ki bunlar Rasûlüllah'tan Ebû Hureyre'nin hadîs rivayet edişi gibi hadîs rivayet etmiyorlar, diyorsunuz. Şu muhakkak ki muhacir kardeşlerimiz çarşılarda alış-veriş etmekle meşgul idiler. Ben ise karın tokluğuna karşılık Rasûlüllah'tan hiç ayrılmaz, dâima O'nunla beraber olurdum. Bunun için onların bulunmadıkları zaman ben hâzır bulunur, onlar unuttuklarında ben hafızamda tutar ezberlerdim. Ensâr'dan olan kardeşlerimi de mallarındaki çalışmaları meşgul ediyordu. Ben ise Suffa fakirlerinden olan fakır bir kişi idim. Diğer sahâbîler hadîsleri unuturlarken, ben ezberimde tutar bellerdim. Muhakkak Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) söylemekte bulunduğu bir hadîs hakkında: "Ben şu makaalemi bitirinceye kadar elbisesini yayacak; sonra da elbisesini kendine doğru toplayacak her kişi elbette benim söyleyeceğim sözleri kesin olarak ezberleyecektir” buyurmuştu. Bunun için ben hemen üzerimdeki renkli bezi Rasûlüllah o makaalesini bitirinceye kadar yaydım, akabinde o bezi göğsüme doğru topladım. Artık sonra Rasûlüllah'ın bu konuşmalarından hiçbirşeyi unutmadım.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı:
2087-)  Abdurrahmân ibnu Avf (radıyallahü anh) şöyle demiştir: geldiğimiz zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle Sa'd ibnu'r-Rabî' arasında kardeşlik kurmuştu. Bunun üzerine Sa'd ibnu'r-Rabî' (ben Abdurrahmân'a): Ben "mal cihetiyle Ensâr'ın en zenginiyim. Bunun için malımın yarısını sana ayırıyorum. Ve bak! İki kadınımın hangisini seversen senin için ondan vazgeçer, onu boşarım. İddeti geçip de evlenme halâl olduğu zaman onunla evlenirsin”, dedi. dedi ki: Bu teklif üzerine Abdurrahmân, Sa'd'e: Benim bu hususta ihtiyâcım yoktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşı var mı? dedi. Kaynukaa' kabilesinin çarşısı vardır, dedi. dedi ki: Abdurrahmân sonra Kaynukaa' çarşısına gitti. Satmak üzere keş ve yağ götürdü. Sonra çarşıya gidişleri arka arkaya devam etti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Rasûlüllah'ı ziyarete geldi. Üstünde(zifafa girenlere mahsûs olan) sarı zağferân lekesi vardı. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Evlendin mi?" diye sordu. Abdurrahmân: Evet evlendim, dedi. Rasûlüllah: "Kimle evlendin?" dedi. da: Ensâr'dan bir kadınla evlendim, dedi. "Ne kadar mehr verdin?" dedi. Bir çekirdek (yani beş dirhem) ağırlığında altın yahut altından bir çekirdek verdim, dedi. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdurrahmân'a: "Bir koyun(kesmek suretiy)le olsun düğün yemeği yap!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı:
2088-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle dedi: Abdurrahmân ibn Avf Medine'ye geldi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Abdurrahmân ibn Avf ile Ensâr'lı Sa'd ibnu'r-Rabî arasında kardeşlik akdi kurdu. Sa'd zenginlik sahibi bir kimse olduğundan, Abdurrahmân'a hitaben: Malımı yarı yarıya seninle bölüşeyim, ve bir de seni evlendireyim, dedi. da Sa'd'e: Allah sana ehlini ve malım bereketli kılıp mübarek eylesin. (Benim bunlara ihtiyâcım yoktur.) Siz bana çarşıya delâlet ediniz, dedi. çarşıya gidip bir mikdâr keş ve yağ kazancıyla döndü ve bu kârı ev halkına getirdi. Az bir zaman yahut Allah'ın dilediği süre ikaamet ettik ki, Abdurrahmân, üzerinde (evlenenlere mahsûs olan) sarı koku bulaşığı olduğu hâlde geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu, hâlin nedir?" dedi. Abdurrahmân: Yâ Rasûlallah, ben Ensâr'dan bir kadınla evlendim, dedi. Rasûlüllah: "O kadına ne kadar mehr verdin?" diye sordu. Abdurrahmân: Altından bir çekirdek yahut bir çekirdek ağırlığı (yani beş dirhem) altın, dedi. üzerine Peygamber: "Bir koyunla olsun düğün yemeği yap" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı:
2089-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ukâz, Mecenne ve Zu'l-Mecâz, Câhiliyet devrinde bir takım büyük çarşılar(yani panayırlar) idi. İslâm devri olunca müslümânlar bu panayırlarda ticâret etmeyi günâh sayıp çekindiler. Bunun üzerine: (Hacc mevsimlerinde ticâretle) Rabbinizden kazanç istemenizde üzerinize bir günâh yoktur"(el-Bakara: 198) âyeti indi. Bu âyetin sonundaki " Hacc mevsimlerinde" ziyâdesini İbn Abbâs, Kur'ân'dan olmak üzere okumuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın Şu Kavilleri Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı:
2090-) Nu'mân ibnu Beşîr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Halâl olan şeyler bellidir. Haram olanlar da bellidir. Fakat halâl ile haram arasında bir takım şübheli şeyler vardır. Her kim kendisince günâh olması sezilen bir şeyi terk ederse o, harâmlığı apaçık olan şeyi daha çok terkedici olmuştur. Her kim günâh olması şübheli olan şeye cür'et ederse, bu da harâmlığı apaçık olan şeylere dalmağa yaklaşmıştır. Ma'siyetler (haramlar) Allah'ın korumasındadır. Her kim sürüsünü korunmuş arazî etrafında otlatırsa, o koruluğa düşmesi yakın olur".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Halâl Bellidir, Haram Da Bellidir; Fakat Bu İkisi Arasında Bir Takım Şübheli Şeyler Vardır
2091-) Ukbetu'bnu'l-Hâris (radıyallahü anh)'ten(şöyle demiştir): Siyah bir kadın geldi de, Ukbe'yi ve Ukbe'nin evlendiği kadını emzirdiğini iddia etti. Akabinde Ukbe bu emzirilmeyi Peygamber'e zikretti. Peygamber Ukbe'den yüz çevirip tebessüm ederek: " (Senin, evlendiğin kadınla süt kardeşi bulunduğun) söylenmiş olduğu hâlde (onunla temasın) nasıl olur?!" buyurdu. Ukbe'nin nikâhı altında Ebû îhâb ibn Azîze't-Temîmî'nin kızı (Guneyye) vardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Şübheli Şeylerin Tefsîri Bâbı
2092-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir; Utbe ibnu Ebî Vakkaas, kardeşi Sa'd ibnu Ebî Vakkaas'a vasiyet edip: Zem'a'nın cariyesinin oğlu(Abdurrahmân), benim sulbümdendir, Bu çocuğu al, demiştir. dedi ki: Mekke'nin fethi yılı olup Mekke'ye varıldığında, Sa'd ibnu Ebî Vakkaas bu çocuğu yakaladı ve: Bu, kardeşim Utbe'nin oğludur. Bunun nesebinin kendisine katılması hususunda bana vasiyet etmiştir, dedi. zerine Abd ibnu Zem'a ayaklanıp: Bu, benim kardeşimdir; Bâbamın cariyesinin oğludur, Bâbamın döşeği üstünde doğmuştur, dedi. iki taraf bu niza' ve husûmetleriniPeygamber'e sevk ettiler. Sa'd ibn Ebî Vakkaas: Yâ Rasûlallah! Bu çocuk, kardeşim Utbe'nin oğludur. Nesebinin kendisine katılması hususunda bana vasiyette bulunmuştu, dedi. ibnu Zem'a da: Bu, benim kardeşimdir; Bâbamın cariyesinin oğludur, Bâbamın döşeği üstünde doğmuştur, dedi. aleyhi ve sellem): "Yâ Abd ibne Zem'a! Bu(Abdurrahmân),senin (kardeşin)dir" buyurdu. da: "Çocuk döşek sahibinindir. Zina eden erkeğe de mahrumiyet düşer" dedi. Peygamber husûmet sebebi olan bu çocuğun sîmâca Utbe'ye benzediğini görerek eşi Şevde bintu Zem'a'ya hitaben: "Ey Sevde! Bundan sonra sen de bu Abdurrahmân'dan perdelen" buyurdu. bundan sonra bu Abdurrahmân, Sevde Allah’a kavuşuncaya kadar, Sevde'yi açık olarak görmemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Şübheli Şeylerin Tefsîri Bâbı
2093-) Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber’e mı'râd(avın)dan sordum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Mı'râd sivri tarafıyla isabet ettiği zaman o avı ye. Enli tarafıyla isabet ettiği ve öldürdüğü zaman, artık o av hayvanını yeme. Çünkü okun enli tarafıyle vurulan hayvan vakizedir (sopa ile vurulmuş olup, haramdır)" buyurdu. bu sefer: Rasûlallah! Ben av köpeğimi Bismillah diyerek salıyorum. Akabinde avın üzerinde onun beraberinde üstüne Besmele çekmediğim başka bir köpek buluyorum ve o avı bu iki köpekten hangisinin yakaladığını bilemiyorum? Dedim. "Sen o avı yeme! Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Bismillah dedin, diğer köpek üzerine Bismillah demedin!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Şübheli Şeylerin Tefsîri Bâbı
2094-)  Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) bir kerresînde yerde düşürülmüş bir hurmaya tesadüf etti de: "Şu hurmanın sadaka malından olmadığını bileydim, muhakkak onu yerdim" buyurdu. Hemmâm, Ebû Hureyre'den; o da Peygamberden söyledi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Bâzı defa gece ailemin yanına yatmağa geldiğimde yatağımın üstüne düşmüş bir hurma bulurum, yemek üzere ağzıma götürürüm de, sonra sadaka malı olmasından korkarak elimden bırakırım. Onun sadaka hurması olmadığını yakînen bilseydim muhakkak yerdim" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Uzak Durulacak Şübheli Şeyler Bâbı
2095-) Abbâd ibnu Temîm'in amucası Abdullah ibnu Zeyd el-Mâzinî şöyle demiştir: Bir kimsenin namaz kılarken gönlünde abdestinin bozulduğu hakkında bir vesvese hisseder olduğu Peygamber'e şikâyet tarzında arz olundu da: O zât namazı kesip bozar mı? Denildi.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayır, bir ses işitmedikçe yahut bir koku duymadıkça namazı kesmez" diye cevâb verdi. Muhammed ibn Ebî Hafsa, ez-Zuhrî'den söyledi ki, o: Abdest almak ancak koku duyduğun yahut ses işittiğin hâllerde olur, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Vesveseleri Ve Benzerleri Olan Hâtıraları Sakınılması Gereken Şübheli Şeyler Nevinden Görmeyen Kimse Bâbı
2096-)  Âişe (r.anha)'den (şöyle demiştir): Bir topluluk: Yâ Rasûlallah! Bir kavim bize et getiriyor. Onların bu hayvanları keserken üzerlerine Allah ismini söyleyip söylemediklerini bilemiyoruz? Dediler. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.):- "Bu et üzerine sizler Bismillah deyin ve onu yiyin" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Vesveseleri Ve Benzerleri Olan Hâtıraları Sakınılması Gereken Şübheli Şeyler Nevinden Görmeyen Kimse Bâbı
2097-) Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (bir defa)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) ile birlikte cumua namazı kılarken Şam'dan yiyecek yüklü bir kervan geldi. Cemâat birer birer kervan kafilesine doğru yönelip oniki kişi kalıncaya kadar hep dağıldılar. İşte bunun üzerine şu âyet indi: bir ticâret yahut bir oyun, bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar, seni ayakta bıraktılar. Deki: Allah nezdindeki(sevâb mü'minler için) eğlenceden de, ticâretten de hayırlıdır. Allah rızk verenlerin en hayırlısıdır"(el-cumua: 11).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın: “onlar Bir Ticâret Yahut Bir Oyun, Bir Eğlence Gördükleri Zaman Ona Yönetip Dağıldılar... El-cuma: Kavli Bâbı
2098-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi, ele geçirdiği malı halâldan mı, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmaz" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Malı Nereden Kazandığına Aldırmayan Kimse Bâbı
2099-) Ebu'l-Minhâl şöyle dedi: Ben sarraflıkta ticâret yapardım. Zeyd ibn Erkam'a sordum. O: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu... dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Karada Ticâret Yapmanın Mübâhlığı Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
2100-) H ibn Cureyc şöyle dedi: Bana Amr ibnu Dînâr ile Âmir ibnu Mıs'ab haber verdiler. Bu ikisi Ebu'l-Minhâl'den şöyle derken işitmişlerdir: Ben el-Berâ ibn Âzib'e ve Zeyd ibn Erkam'a sarraflıktan sordum. İkisi de şöyle dediler: Biz Rasûlüllah zamanında iki tacir idik. Rasûlüllah'a sarraflıktan sorduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "(Bir mecliste) bir elden bir ele verilir alınırsa be's yoktur. Eğer va'de ile olursa sahîh olmaz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Karada Ticâret Yapmanın Mübâhlığı Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
2101-) Bize İbnu Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh Ubeyd ibnu Umeyr'den şöyle haber verdi: Ebû Mûsâ el-Eş'ârî, Omer ibnu'l-Hattâb'ın yanına girmek için izin istedi de ona izin verilmedi. Ve Omer o sırada meşgûliyetli olsa gerekti. Bunun üzerine Ebû Mûsâ geri döndü. Omer meşguliyetten kurtulunca (Ebû Mûsâ'yı kasdederek): Ben Abdullah ibn Kays'ın sesini işitmedim mi?Ona izin veriniz de gelsin, demiş. Ebû Mûsâ gitti, denilmiş. Ebû Musa'yı çağırtıp dönüşünün sebebini sorunca, o: Biz bununla (yânı izin verilmeyen, kapıdan dönmekle) emrolunuyorduk, dedi. üzerine Omer: Rasûlüllah'ın böyle emrettiğine dâir beyyine getireceksin! Dedi. Bunun üzerine Ebû Mûsâ, Ensâr meclisine gitti de, onlardan bu emri bileni istedi. Ensâr: Bu mes'ele üzerine sana büyüklerimizin şâhidliğine ihtiyâç yok; bunu en küçüğümüz (meselâ) Ebû Saîd Hudrî (bile bilir) muhakkak şehâdet eder, dediler. Ebû Mûsâ, Ebû Saîd Hudrî'yi Omer'e götürdü (o da Peygamber'in emrini anlattı). Omer: Rasûlüllah'ın emrinden bu geri dönme mes'elesi bana kapalı mı kaldı?(Öyle ya) çarşılara, pazarlara çıkıp alışveriş etmek beni alıkoymuş, meşgûl etmiştir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Ticâret İçin Çıkmak Ve Yüce Allahın: Artık O Namaz Kılınınca Yeryüzüne Dağılın, Allah’ın Fadlından Nasîb Arayın.., El-cumua: Io Kavli Bâbı
2103-) Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.)'in beraberinde cum’a namazını kılmakta iken bir ticâret kervanı geldi. Oniki kişi müstesna, insanlar dağıldılar. Bunun üzerine şu âyet indi: "Onlar bir ticâret yahut bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar..."(el-Cum’a:62/11).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb:
2104-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: evinin yiyeceğinden, evinin geçimini bozucu olmayarak ikram ve infâk yaptığında, bu ikram ve infâkı sebebiyle kadın için bir ecr vardır. Bu malı kazanması sebebiyle kocasına,(bunu muhafaza etmesi sebebiyle) bekçisine de bir o kadar sevâb vardır. Bunların bâzısının sevabı, öbürlerinin sevabından hiçbir şey eksiltmez"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın: Ey Îmân Edenler, Kazandıklarınızın En Güzellerinden İnfâk Edin... El-bakara: Kavli Nin Tefsiri Bâbı
2105-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.):"Kadın, kocasının kazancından, kocasının emri olmaksızın infâk ettiği zaman, kocası için de yarı ücret vardır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın: Ey Îmân Edenler, Kazandıklarınızın En Güzellerinden İnfâk Edin... El-bakara: Kavli Nin Tefsiri Bâbı
2106-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Beri Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: "Kim rızkının kendisine genişletilmesi yahut ömrünün bakıyyesi kendisine uzatılması kendini sevindirirse, o kimse hısımlarıyle ilgilensin (yânı onlara iyiliği, ihsanı ekleyip dursun)".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Rızkında Genişlik İsteyen Kimse Bâbı
2107-) Âişe (r. anha):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) bir Yahudi'den, bedelini bir müddet sonra ödemek üzere zahire satın aldı ve ona demirden bir zırhı rehin bıraktı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem.a.v.in Müddetle Satın Alması Bâbı
2108-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten: Enes (bir kerresinde)Peygamber'e bir arpa ekmeği ve bir mikdâr bayat yağ götürdü. Yemîn olsun o sırada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) demirden bir zırhını Medine'de bir Yahûdî’nin yanında rehin bırakmış ve ondan ailesi için (va'de ile bir mikdâr) arpa almak üzere idi. Yine yemîn olsun bu hâlde iken, ben Peygamber'den işittim ki, O: "Muhammed'in ev halkı yanında ne bir sâ' buğday, ne bir sâ dâne akşamladı" buyuruyordu. Ve hakîkaten o zaman Peygamber'in yanında dokuz kadın vardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem.a.v.in Müddetle Satın Alması Bâbı
2109-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ebû Bekr es-Sıddîk halîfe yapıldığı zaman şöyle dedi: Muhakkak ki benim kavmim, benim kazanç cihetimin kendi ailemi geçindirmekten âciz olmadığım kat'îyetle bilmiştir. Şimdi ise ben müslümânların işiyle meşgul kılındım. Onun için bundan sonra Ebû Bekr ailesi şu Beytü'l-mâl'den yiyecek ve Ebû Bekr de müslümânlarm Beytü’l-mâli hesabına kazanacaktır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kişinin Kazanması Ve Eliyle Çalışması Bâbı
2110-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın sahâbîleri kendi işlerinin işçileri idiler (Bizzat çalışırlar, terlerler, namaza gelirlerdi). Bu sebeble vücûdlarında ağır kokular olur idi. (Rasûlüllah tarafından) kendilerine "Keski yıkansaydınız!" denilirdi. hadîsi Hemmâm, Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den; o da Âişe'den rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kişinin Kazanması Ve Eliyle Çalışması Bâbı
2111-)  el-Mıkdâm (;radıyallahü anh)'dan: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Hiçbir kimse kendi elinin çalışmasını yemekten daha hayırlı Bir yiyecek asla yememiştir. Allah'ın Peygamberi Dâvûd aheyhi's-selâm da kendi elinin emeğinden yer idi".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kişinin Kazanması Ve Eliyle Çalışması Bâbı
2112-) Hemmâm ibn Münebbih şöyle demiştir: Ebû Hureyre (radıyallahü anh) bizlere RasûlulIah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.)'ın: "Şübhesiz DâvûdPeygamber (A.sallallahü aleyhi ve sellem.) kendi elinin emeğinden başkasını yemez idi" buyurduğunu tahdjs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kişinin Kazanması Ve Eliyle Çalışması Bâbı
2113-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)şöyle der idi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Yemîn ederim ki, sizden herhangi birinizin (ipini alıp da dağdan) arkasına bir bağ odun yüklenmesi, verecek yahut vermeyecek olan herhangi bir kişiden istemesinden çok hayırlıdır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kişinin Kazanması Ve Eliyle Çalışması Bâbı
2114-) ez-Zubeyr İbnu'l-Avvâm (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Yemîn ederim ki, sizden birinizin iplerini alması, insanlardan istemesinden elbette daha hayırlıdır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kişinin Kazanması Ve Eliyle Çalışması Bâbı
2115-) Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Satarken, satın alırken, alacağını taleb ve borcunu öderken cömertlik ve kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet eylesin" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Alışverişte Kolaylıklı Ve Müsamahalı Yani Mülayim Ve Cömert Olmak Bâbı
2116-) Huzeyfe (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Sizden evvelki milletlerden müsamahalı bir kişinin ruhunu melekler karşıladılar ve: (Dünyâda iken) hayır nev'inden bir şey işledin mi? diye sordular. kişi: Ben hizmetçilerime: (Borçlu olan)fakire mühlet veriniz ve müsamaha ediniz, diye emreder idim, dedim. üzerine melekler de ona müsamaha eylediler" buyurdu. Ebû Mâlik, Rıb'î'den rivayetinde: "Ben zengine karşı kolaylaştırır, fakire de mühlet verirdim' tarzında söylemiştir. hadîsi Abdulmelik'ten; o da Rıb'î'den rivayet etmekte Ebû Mâlik'e Şu'be ibnu'l-Haccâc mutâbaat etmiştir. Ebû Avâne, Abdulmelik'ten; o da Rıb'î'den rivayetinde: "Ben (borçlu olan) zengine mühlet verir, fakirden de vazgeçerdim" şeklinde söyledi. Nuaym ibnu Ebî Hind, Rıb'î'den rivayetinde: "Ben zenginden kabul eder, fakirden de müsamaha ederdim" şeklinde söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Borçlu Olan Zengine Mühlet Veren Kimse Nin Fazileti Bâbı
2117-)  Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den; Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Bir tacir vardı. İnsanlara borç verir dururdu. Borçluyu fakir gördüğü zaman hizmetçilerine hitaben: Buna müsamaha gösteriniz; Allah 'ın da bizlere müsamaha etmesi ümtd edilir, derdi. İşte bu huyundan dolayı Allah o taciri müsamaha ve afv eylemistir" ,

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Borçlu Olan Fakire Mühlet Veren Kimse Nin Fazileti Bâbı
2118-)  Hakîm ibn Hızâm (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Alışveriş eden iki kişi (yani satıcı ile satın alıcı)birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe -yahut: Ayrılıncaya kadar, dedi- muhayyerliğe sâhiptirler. Bunlardan her biri dürüst ve doğru söyler ve (mala, semene âid hususları) birbirlerine beyân ederlerse, bu alışverişlerinde kendilerine bereket ihsan olunur. Eğer iki taraf (mal ve bedelin ayıbını) gizlerler ve yalan söylerlerse, bu alışverişlerinin bereketi giderilir".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı İle Satın Alıcı Mal Ve Bedelin Ayıbını Birbirlerine Beyan Ettikleri; Ayıbı Gizlemedikleri Ve Birbirlerine Doğru Öğüt Verdikleri Zaman Alışverişleri Kendilerine Bereketli Kılınır