Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

2603-) Bize Mâlik, Yahya ibn Saîd'den; o da Abdurrahmân kızı Amre'den tahdîs etti ki, Berîre yardım istemek için mü'minlerin annesi Âişe (r.anha)'ye geldi. Âişe ona: Eğer sahiplerin isterse, senin mukâtebe bedelini bir döküşle onlara dökeyim ve seni âzâd edeyim; bunu yapayım, dedi. Berîre bu teklîfi sâhiblerine zikretti. Onlar: Hayır, razı olmayız; ancak velâ hakkın bize âid olması şartıyle kabul ederiz, dediler. İmâm Mâlik geçen senedle dedi ki: Yahya şöyle dedi: Amre muhakkak olarak şöyle dedi: Âişe bunu Rasûlüllah'a zikretti. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Âişe'ye: "Sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyete kavuştur. Şüphesiz velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye âittir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-mükâteb
Konu: Mukâteb, Kendisi Razı Olduğu Zaman Satılıp Alınması Bâbı
2604-) Bize Abdulvâhid ibnü Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Ben Âişe'nin yanına girdim de ona hitaben: Ben Utbete'bni Ebî Leheb'e âid idim. O öldü ve beni onun oğulları mîrâs aldılar. Onlar da beni İbn Ebî Amr'e sattılar. Abdullah ibn Ebî Amr da beni hürriyete kavuşturdu. Utbe'nin oğulları velâyı kendilerine şart kıldılar, dedim. üzerine Âişe şöyle dedi: Berîre hürriyetini satın alma mukavelesine bağlanmış bir mukâtebe olduğu hâlde benim yanıma girdi de: Beni (sahihlerimden) satın al ve beni hürriyetime kavuştur, dedi. dedi ki: Ben de Berîre'ye: Evet, dedim. sahiplerini kastederek: Onlar senin üzerine benim velâ hakkımın kendilerine âid olmasını şart kılmadıkça beni satmıyorlar, dedi. dedi ki: Ben: Benim buna (yani velânın onlara âid olması şartına) hiç ihtiyâcım yok, dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu işitti yahut bu söz O'na ulaştı da, Peygamber bunu Âişe'ye zikretti. Âişe de Peygamber'e Berîre'ye söylediği sözü söyledi. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'ye: "Sen Berîre'yi satın al ve onu âzâd eyle; sahiblerini de kendi hâllerine bırak. Onlar diledikleri şartı şart koşsunlar" buyurdu. üzerine Âişe, sâhipleri velâyı şart kıldıkları hâlde Berîre'yi satın aldı ve onu hürriyete kavuşturdu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onlar yüz şart ile şart kılsalar da velâ hakkı hürriyete kavuşturan kimseye âiddir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-mükâteb
Konu: Mukâteb, Bir Kimseye Beni Sahibimden Satın Al Ve Hürriyete Kavuştur Dediği Ve O Kimse De Mukâteb Köleyi Âzâd Etmek İçin Satın Aldığında Bu Caiz Olur
2605-)  Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Müslüman kadınlar! Bir komşu kadın kendi komşusunu, (onun hediyesi) bir koyun ayağı bile olsa, sakın küçük görmesin" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bâb
2606-) Âişe (r.anha) kız kardeşi Esmâ'nın oğlu Urve'ye şöyle demiştir: Ey kız kardeşimin oğlu! Biz (Peygamber kadınları) hilâle bakardık. Sonra bir hilâle daha, sonra bir hilâle daha. İki ay içinde üç hilâle bakar görürdük de Rasûlüllah'ın evlerinde hiçbir ateş yakılmazdı. dedi ki: Ben Âişe'ye: Ey teyze! Sizleri ne yaşatıyordu? Diye sordum. O: İki siyah şey: Hurma ve su. Ancak şu da var ki, Rasûlüllah'ın Ensâr'dan bir takım komşuları ve bunların da sağım koyunları vardı. Bunlar hayvanlarını sağarlardı ve sütlerinden Rasülullah'a hediye ederlerdi. Rasülullah(sallallahü aleyhi ve sellem) da ondan bizlere içirirdi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bâb
2607-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ben koyun ayağı yahut sığır ve davar ayağı yemeğine çağırılsam, muhakkak bu çağrıya icabet ederdim. Yine bana koyun ayağı yahut sığır ve davar ayağı hediye edilse, onu da muhakkak kabul ederdim".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hibe Nevinden Olan Az Şey İn Beyânı Bâbı
2608-)  Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'dan(şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Muhâcirler'den (Ensârî) bir kadına haberci yolladı. O kadının marangoz bir kölesi vardı.Peygamber o kadına:"Kölene emret de bizim için minberin tahtalarını yapsın" buyurdu. Bunun üzerine kadın kölesine bunu emretti. O da gidip Gâbe'nin ılgın ağaçlarından kesti ve Peygamber için bir minber yaptı. Köle minberi yapıp sağlamlaştırdığı zaman, kadın, Peygamber'e: Köle minberi kurmuştur, diye haber gönderdi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kadına:"Minberi bana gönder!" buyurdu. Akabinde minberi getirdiler. Peygamber onu yüklenip taşıdı da, görmekte olduğunuz yere koydu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Arkadaşlarından Herhangi Bir Şeyi Kendisine Hibe Etmelerini İsteyen Kimse Bâbı
2609-) Ebû Katâde şöyle demiştir: Ben bir gün Peygamber'in sahâbîlerinden bir takım adamlarla beraber Mekke yolundaki bir konakta oturuyordum. Rasûlüllah önümüzde konaklamıştı. Sahâbîler ihrama girmişlerdi. Ben (keşif vazifesinde olduğum için) ihrama girmemiştim. Arkadaşlar bir yaban eşeği gördüler. Ben meşgul idim; ayakkabımı dikiyordum. Onlar yaban eşeğini bana bildirmediler; (kendileri ihrâmlı olduklarından) onu ben kendim göreyim istediler. Döndüm ve hayvanı gördüm. Hemen ata doğru kalktım ve onu eyerledim. Sonra bindim. Fakat kamçıyı ve mızrağı unuttum. Hemen arkadaşlara: Kamçı ile mızrağı bana uzatıverin, dedim. Onlar: Hayır, vallahi biz sana bu hayvan aleyhine hiçbir surette yardım etmeyiz, dediler. Ben öfkelendim ve attan aşağı inip, onları kendim aldım. Sonra ata bindim ve onu yaban eşeğinin üzerine koşturdum. Akabinde yaban eşeğini yaraladım. Sonra ölü olarak onu getirdim. Arkadaşlar onun üzerine üşüşüp etini yemeğe giriştiler. Sonra kendileri ihrâmlı iken bu av etinden yemeleri hususunda şübhe ettiler. Akabinde biz yürüdük. Ben beraberimde ön budunu sakladım. Rasülullah'a yetiştik ve kendisine bu mes'eleyi sorduk. Rasûlüllah:"Beraberinizde ondan bir şey var mı?" diye sordu. Ben: Evet var, dedim ve kendisine o budu uzatıp verdim. Rasûlüllah ihrâmlı olduğu hâlde onu yedi ve tamâmiyle bitirdi. Muhammed ibn Ca'fer dedi ki: Bu hadîsi bana Zeyd ibn Eşlem, Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Katâde'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Arkadaşlarından Herhangi Bir Şeyi Kendisine Hibe Etmelerini İsteyen Kimse Bâbı
2610-) Ebû Tuvale -ki ismi Abdullah ibn Abdirrahmân'dır- şöyle demiştir: Ben Enes'ten işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah şu evimizde bize geldi ve içmek için birşey istedi. Biz bize âid bir koyunu onun için sağdık. Sonra ben bu sütü evimizdeki şu kuyunun suyu ile karıştırdım ve Rasûlüllah'a verdim. Ebû Bekr solunda, Omer karşısında ve bir bedevi de sağında bulunuyordu. Rasûlüllah sütü içince, Omer: Bu Ebû Bekr'indir, dedi. Rasûlüllah kendisinden artan sütü o bedeviye verdi. Sonra: "Sağdakiler(öne geçirilir), sağdakiler (öne geçirilir). Dikkat edin; sağ tarafa gidin" buyurdu. ibn Mâlik üç kerre: Sağdan başlamak sünnettir, sağdan başlamak sünnettir, sağdan başlamak sünnettir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: İçmek İçin Su Veya Süt İsteyen Kimse Bâbı
2611-) Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz(bir seferde) -Mekke yakınında Merru'z-Zahrân'da iken bir tavşanı ürkütüp kaçırdık. Sefer topluluğu (yakalamak için ona doğru) koştular da hepsi yorulup âciz kaldılar. Ben hayvana yetiştim ve onu tutup (üvey Bâbam) Ebû Talha'ya getirdim. Talha onu kesti ve uyluğunun üst tarafını, yahut iki budunu(benimle) Rasûlüllah'a yolladı. -Râvî Şu'be: İki budu olduğunda şekk yoktur, demiştir.- Rasûlüllah onu kabul etti. Ben: Ondan yedi, dedim. Enes de: Ondan yedi, dedi. Sonra yedi sözünün ardından onu kabul etti, dedi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Avcının Av Hediyesinin Kabul Edilmesi Bâbı
2612-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan (o, şöyle demiştir): es-Sa'b ibn Cessâme (radıyallahü anh), Rasûlüllah'a Ebvâ yahut Veddân'da bulunduğu sırada bir yaban eşeği hediye etmişti. Fakat Rasûlüllah bu hediyeyi kabul etmeyip geri çevirdi. Rasûlüllah bu sebebden Sa'bı'ın yüzünde meydana gelen üzüntüyü görünce (onu hoş etmek için): "Dikkat et! Biz senin hediyeni reddetmemişizdir; ancak şu var ki, bizler ihrâmlı bulunuyoruz" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2613-) Âişe (r.anha)'den(o şöyle demiştir): İnsanlar hediyelerini Rasûlüllah'a, Âişe'nin nevbeti gününde vermeyi kastedip buna çalışırlardı. Onlar bu hediyeleri ile yahut bu araştırma ve çalışmalarıyle Rasûlüllah'ın rızâsını isterlerdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2614-)  İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: (İbn Abbâs’ın teyzesi olan) Ümmü Hufeyd bir kerresinde Peygâmber'e(çöl armağanı olarak) bir mikdâr keş, tereyağı ve birkaç tane keler hediye etmişti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) keşten ve tereyağından birer parça yedi de, istek duymadığı için kelerlerden yemeyi terketti İbn Abbâs şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın yemek sofrası üzerinde keler yenilmiştir. Eğer keler (yemek) haram olsaydı, Rasûlüllah'ın sofrası üzerinde yenilmezdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2615-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a (ailesi dışından) bir yiyecek getirildiği zaman: "Bu hediye midir yoksa sadaka mıdır?" diye sormak âdeti idi. Eğer cevâbında "Sadakadır" denilirse Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) sahabelerine: "Siz yiyiniz!" buyururdu da kendisi yemezdi. "Hediyedir" denilirse, Rasûlüllah hemen elini uzatırdı da sahâbîleriyle beraber yer idi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2616-) Enes ibn Mâlik şöyle demiştir: Bir kerre Peygâmber'e bir mikdâr et getirildi. Bu, Berîre'ye sadaka edildi denilince, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"O, Berîre'ye sadakadır; fakat (şimdi Berîre’nin) bize yaptığı bir hediyedir" buyurdu .

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2617-) Şu'be dedi ki: Ben bu gelecek hadîsi Abdurrahmân'dan; o da Bâbası el-Kaasım'dan; o da Âişe (r.anha)'den olmak üzere işittim. Âişe, Berîre'yi sâhiblerinden satın almak istedi. Sâhibleri Berîre'nin velâsının kendilerine âid olmasını şart kıldılar. Âişe'ye karşı ileri sürülen bu şart Peygamber'e zikredildi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "SenBerîre'yi satın al ve onu hürriyete kavuştur. Çünkü velâ ancak hürriyete kavuşturana âiddir" buyurdu. bir mikdâr et hediye edilmişti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu et Berîre'ye sadaka verilmiştir; o Berîre için sadakadır, bizim için hediyedir" buyurdu. hürriyetine kavuşunca(kocasından ayrılmak ve onun nikâhı altında kalmak arasında) muhayyer kılındı. Râvî Abdurrahmân: Berîre'nin kocası(Mugîs) hürr yahut köledir, demiştir. Şu'be ibnu'l-Haccâc ise şöyle demiştir: Ben Abdurrahmân'a Berîre'nin kocasından sordum. Abdurrahmân: O bir hürr mü, yoksa köle mi; bilmiyorum, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2618-) Ümmü Atıyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'nin yanına girdi de, ona: "Yanınızda(yiyecek) birşey var mı?" diye sordu. Âişe de: Hayır yoktur. Yalnız Sen'in sadaka malından Ümmü Atıyye Nuseybe'ye göndermiş olduğun o koyundan Ümmü Atıyye Nuseybe'nin bize yolladığı bir mikdâr et vardı, dedi. Peygamber: " (Getir); o zekât yerine ulaşmıştır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeyi Kabul Etmek Bâbı
2619-) Âişe (r. anha): İnsanlar Peygamber'e verecekleri hediyelerini, O'nun benim evimde bulunacağı benim nevbetim gününde vermeyi kastederlerdi, demiştir. (İsmâîlî bu isnâdla şunu ziyâde etmiştir: Kadın arkadaşlarım Ümmü Seleme'de toplandılar da ona: Rasûlüllah'a, insanlara hediyelerini bulunduğu yerde vermelerini emretmesini haber ver, dediler.) Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme dedi ki: Peygamber'in nikâhında bulunan kadın arkadaşlarım benim yanımda toplandılar. Ümmü Seleme bunu(yânı hediyeler Peygamber'e bulunduğu yerde verilsin fikrini) Peygamber'e söyledi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Seleme'den yüz çevirdi (onun dediğine yönelmedi).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Arkadaşına Bir Şey Hediye Eden Ve Onun Kadınlarından Bâzısını Kasteden Kimse Bâbı
2620-) Bana kardeşim Ebû Bekr Abdulhamîd, Süleyman ibn Bilâl'den; o da Hişâm ibn Urve'den; o da Bâbası Urve'den; o da Âişe'den şöyle tahdîs etti (Âişe -r. anha- şöyle demiştir): Rasülullah'ın kadınları iki fırkaya ayrılmışlardı. Bir fırkada Âişe, Hafsa, Safiyye, Sevde vardı. Diğer grupta ise Ümmü Seleme ile Rasûlüllah'ın öteki kadınları bulunuyordu. Müslümanlar, Rasûlüllah'ın Âişe'ye sevgisini pek iyi bildiklerinden, bunlardan birisinin yanında Rasûlüllah'a vermek istediği bir hediyesi bulunursa, o hediyesini Rasûlüllah'ın, Âişe'nin evinde bulunduğu zamana kadar geri bırakır da, hediye sahibi bu hediyesini Rasûlüllah, Âişe'nin evinde iken gönderirdi. Bu sebebden Ümmü Seleme grubu dedikoduya başladı da, bunlar Ümmü Seleme'ye: Sen Rasûlüllah'a, insanlarla konuşup onlara: Her kim Rasûlüllah'a bir hediye vermek isterse, o kimse Rasûlüllah kadınlarından hangisinin evinde bulunursa bulunsun, hediyesini versin! Demesini söyle, demişlerdi. Seleme kadınların kendisine söyledikleri bu sözü Rasûlüllah'a söyledi. Fakat Rasûlüllah ona hiçbir cevâb vermedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar, Ümmü Seleme'den vaziyeti sorduklarında, o da: Rasûlüllah bana bir şey söylemedi, diye cevap verdi. Onlar da ona: Rasûlüllah'a, dediğimizi bir daha söyle, dediler. da Rasûlüllah'ın nevbeti ona dolaşıp geldiğinde, yukarıda geçtiği gibi mes'eleyi Rasûlüllah'a arz etti. FakatRasûlüllah bu sefer de ona bir şey söylemedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar vaziyeti Ümmü Seleme'den sorduklarında o da: Rasûlüllah bana birşey söylemedi, dedi. Onlar da Ümmü Seleme'ye: Artık Rasûlüllah sana bir cevâb verinceye kadar bu dileğimizi Rasûlüllah'a söyle, dediler. Hakîkaten Ümmü Seleme de Rasûlüllah'a kendi nevbetinde dönüp geldiğinde söyledi. Bu defa Rasûlüllah, Ümmü Seleme'ye: "Sakın Âişe hakkında söylenip de bana ezâ verme, bana hiçbir kadının örtüsü altında bulunduğum sırada vahiy gelmez de yalnız Âişe'nin evinde (onun nevbetinde) iken vahiy gelir" buyurdu. dedi ki: Ümmü Seleme: Yâ Rasûlallah, ben de sana ezâ vermekten Allah'a tevbe ediyorum, dedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar Rasûlüllah'ın kızı Fâtima'ya müracaat ettiler ve onu Rasûlüllah'a gönderdiler de: Yâ Rasûlüllah! Kadınların Ebû Bekr'in kızı hakkında Allah'tan senin için adalet istiyorlar, demesini rica ettiler. da Rasûlüllah'a bunları söyledi. Rasûlüllah: "Ey kızcağızım! Benim her sevdiğimi sen sevmez misin?" buyurdu. da: Evet severim, dedi.(Müslim'in rivayetinde: Öyle ise sen de Âişe'yi sev! buyurdu, ziyâdesi vardır.) Fâtıma kadınlara döndü ve onlara olup biteni haber verdi. Kadınlar Rasûlüllah'a tekrar müracaat etmesini Fâtıma'dan istediler. Fakat Fâtıma tekrar dönmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Ümmü Seleme grubu Zeyneb bintu Cahş'ı gönderdiler. Zeyneb,Rasûlüllah'a geldi ve sertlikle söze başlayıp: Yâ Rasûlallah! Kadınların İbnu Ebî Kuhâfe'nin kızı hakkında Allah'tan senin için adalet istiyorlar, dedi. sesini yükselterek, o sırada oturmakta olan Âişe'ye saldırıya kadar ileri gitti de ona sövdü. Nihayet Rasûlüllah, karşılık verecek mi diye Âişe'ye bakmağa başladı. Urve dedi ki: Bu sırada Âişe söze başladı ve Zeyneb'e sözlerini geriye çevirdi ve neticede onu susturdu. Âişe dedi ki: Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'ye baktı da: "Muhakkak ki o, Ebû Bekr'in kızıdır" buyurdu şöyle dedi: Fâtıma'nın kıssası olan son kelâm Hişâm ibn Urve'den; o da bir adamdan; o da ez-Zuhrî'den;'o da Muhammed ibn Abdirrahmân'dan senediyle olmak üzere zikrolunuyor. Mervân, Hişârn'dan; o da Urve'den "İnsanlar hediyelerini Âişe'nin gününde vermeyi kasdediyorlardı" diye söyledi. Ve yine Hişâm ibn Urve, hem Kureyş'ten bir adamdan, hem de kölelerden bir adamdan; o da Zuhrî'den; o da Muhammed ibn Abdirrahmân ibni'l-Hâris ibn Hişâm'dan senediyle: Âişe: Ben Peygamber'in yanında idim; Fâtıma izin istedi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Arkadaşına Bir Şey Hediye Eden Ve Onun Kadınlarından Bâzısını Kasteden Kimse Bâbı
2621-) Bize Azre ibnu Sabit el-Ensârî tahdîs edip şöyle dedi: Sümâme ibnu Abdillah ibn Enes tahdîs etti: Azre şöyle dedi: Bir kerre ben Enes ibn Mâlik'in torunu ve Basra Kaadısı Sümâme ibn Abdillah'ın huzuruna girdim. Sümâme bana güzel bir koku uzattı da: (Al, dedem) Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) güzel koku hediye edilince reddetmezdi, dedi. Sümâme şunu da söyledi: Ve Enes ibn Mâlik: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güzel kokuyu geri döndürmez idi, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hediyeden Geri Döndürülmeyecek Olan Şey Bâbı
2622-) İbn Şihâb şöyle demiştir: Urve zikretti ki Misver ibn Mahreme (radıyallahü anh) ile Mervân ibnu'l-Hakem ona şöyle haber vermişlerdir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Hevâzin kabilesinin temsilci hey'eti geldiği zamân Peygamber insanlar arasında(hitâb etmek için) ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyle övdü. Sonra şunları söyledi: "Amma ba'du (أَمَّا بَعْدُ، = Sözün bundan sonrasına gelince, sahâbîlerim!) Bu Hevâzin temsilcileri kardeşleriniz kusurlarından dönücüler olarak bize geldiler. Ben de onların esirlerini kendilerine geri vermemi uygun gördüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız vererek) kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeyi severse, bunu yapsın! Sizden her kim de kendi hissesi üzerine bağlı kalmak (karşılıksız vermemek) arzu ederse (bu bedeli) biz ona, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından veririz; o da böyle yapsın!'' buyurdu. Bu hutbe üzerine insanlar: Senin için Hevâzin esirlerini geri vermeyi gönüllerimizle hoş ve temiz bulduk, dediler -

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Gâibde Yapılan Hediyeyi Caiz Gören Kimse Bâbı
2623-) Bize İsâ ibn Yûnus, Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti. Âişe (r. anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hediyeyi kabul eder ve hediyenin karşılığında hediye verirdi, demiştir. şöyle dedi: Vekı' ibnu'l-Cerrâh ile Muhâdır ibnu'l-Muverrı', Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den; o da Âişe'den senedini zikretmediler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hibede Hediyede Karşılık Vermek Bâbı
2624-) Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Humeyd ibn Abdirrahmân ile Muhammed ibn Nu'mân ibn Beşîr'den haber verdi ki, bu ikisi ona Nu'mân ibn Beşîr'den şöyle tahdîs etmişlerdir: Nu'mân'ın Bâbası Beşîr ibn Sa'd, Nu'mân'ı Rasûlüllah'ın yanına getirip: Ben bu oğlum Nu'mân'a bir köle verdim, dedi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Çocuklarının hepsine bunun benzerini verdin mi?" diye sordu. Beşîr: Hayır, dedi. Rasûlüllah: "Öyle ise bunu da geri al" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bâbanın Çocuğa Hibesi Nin Hükmü
2625-) Âmir eş-Şa'bî şöyle demiştir: Ben en-Nu'mân ibn Beşîr'den kendisi (Kûfe'de) minber üzerinde hutbe yaparken işittim; o şöyle diyordu: Bâbam Beşîr, (anamın zorlamasıyle) bana bir köle hibe etmişti. Anam Ravâha kızı Amre(Bâbama): Sen bu hibeye Rasûlüllah'ı şâhid yapmadıkça inanmam, razı olmam, dedi. üzerine Beşîr, Rasûlüllah'a geldi de: Yâ Rasûlallah! Ben Amre bintu Ravâha'dan doğan oğluma bir köle hediye verdim. Fakat yâ Rasûlallah, Amre bana bu hibeye Seni şâhid tutmamı emretti, dedi. Rasûlüllah: "Sen Nu'mân'a verdiğin hediyen gibi öbür çocuklarına da hibe verdin mi?" diye sordu. Beşîr: Hayır (vermedim), dedi. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Beşîr'e: "Allah'tan korkunuz da çocuklarınız arasında adalet ediniz" buyurdu. şöyle dedi: Artık Bâbam, Peygamber'in yanından dönüp geldi de Nu'mân'a verdiği hediyesini geri aldı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hibe İşinde Bâzı Kimseleri Şâhid Yapmak Bâbı
2626-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalığı ağırlaşıp ızdırabı şiddetlendiği zaman (Meymûne'nin odasında idi), benim odamda bakılıp tedâvî edilmek hususunda kadınlarından izin istedi. Kadınlar da O'na izin verdiler. Akabinde Peygamber iki kişinin arasında ayakları yerde çizgi çizerek (Meymûne'nin odasından) çıktı. Peygamber, Abbâs ile başka bir kimse arasında idi. Bu hadîsin râvîlerinden olan Abdullah ibn Mes'ûd'ım oğlu Ubeydullah şöyle dedi: Ben Âişe'nin söylediği bu hadîsini İbn Abbâs'a zikrettim de, İbn Abbâs bana: O iki kişiden Âişe'nin adını söylemediği kimdir bilir misin? sordu. Ben de: Hayır bilmem, dedim. İbn Abbâs: O kimse Alî ibn Ebî Tâlib'dir, diye cevâb verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Erkeğin Kadınına Ve Kadının Kocasına Hibesinin Hükmü Bâbı
2627-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hibesinden geri dönen her kişi, kusan; sonra da kusmuğuna (yemek için) dönen köpek gibidir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Erkeğin Kadınına Ve Kadının Kocasına Hibesinin Hükmü Bâbı
2628-)  Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlâllah! Benim hiçbir malım yoktur, ancak bütün malım (kocam) ez-Zubeyr ibnu'l-Avvâm'ın bana girdirdiği ve benim mülküm yaptığı mallar vardır. Ben bu mallardan sadaka vereyim mi? diye sordum. aleyhi ve sellem): "Sadaka ver, parayı kap içine koyup saklama, sonra sana karşı da saklanır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Kadının Kocası Varken, Kocasından Başkasına Hibe Yapması Ve Kendi Kadın Kölesine Hürriyet Vermesi, Kadın Bir Beyinsiz Olmadığı Takdirde Caizdir, Eğer Kadın Bir Beyinsiz İse Hibe Yapması Ve Köle Âzâd Etmesi Caiz Olmaz Bâbı.
2629-) Esma (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah kendisine hitaben: et, malım sayıp zabtetme, sonra Allah da sana karşı ni'metlerini sayıp zabteder. Malını kap içinde biriktirip saklama, sonra Allah da sana karşı ihsanını esirgeyip saklar" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Kadının Kocası Varken, Kocasından Başkasına Hibe Yapması Ve Kendi Kadın Kölesine Hürriyet Vermesi, Kadın Bir Beyinsiz Olmadığı Takdirde Caizdir, Eğer Kadın Bir Beyinsiz İse Hibe Yapması Ve Köle Âzâd Etmesi Caiz Olmaz Bâbı.
2630-)  Kurayb'e de Meymûne bintu'l-Hâris (radıyallahü anh) haber verdi ki, Meymûne (mâlik olduğu siyah) bir cariyeyi, Peygamber'den izin istemeden hürriyete kavuşturmuştu. Nihayet Peygamber'in Meymûne'ye dönüp geldiği nevbet günü olunca, Meymûne: Yâ Rasûlallah, hissedip bildin mi? Ben cariyemi âzâdladım, dedi. aleyhi ve sellem): "Sen bu hürriyet verme işini hakîkaten yaptın mı?" deyince Meymûne: Evet (hürriyet verdim), dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah: "Eğer cariyeyi (Hilâl oğulları'ndan) kendi dayılarına hediye etseydin ecrin daha büyük olurdu" buyurmuştur. ibn Mudâr da Amr'dan; o da Bukeyr'den; o da Kurayb'den senediyle "Meymûne âzâd etti" diye söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Kadının Kocası Varken, Kocasından Başkasına Hibe Yapması Ve Kendi Kadın Kölesine Hürriyet Vermesi, Kadın Bir Beyinsiz Olmadığı Takdirde Caizdir, Eğer Kadın Bir Beyinsiz İse Hibe Yapması Ve Köle Âzâd Etmesi Caiz Olmaz Bâbı.
2632-)  Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefere gitmek istediğinde kadınları arasında kur'a çekmek âdetinde idi. Kadınlarından hangisinin payı çıkarsa Rasûlüllah beraberinde o kadın olarak yola çıkardı. Yine Rasûlüllah, kadınlarından herbir kadının gününü ve gecesini ayırırdı. Yalnız Şevde bintu Zem'a kendi gününü ve gecesini, bununla Rasûlüllah'ın rızâsını aramak için, Peygamber'in zevci Âişe'ye hibe etmişti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Kadının Kocası Varken, Kocasından Başkasına Hibe Yapması Ve Kendi Kadın Kölesine Hürriyet Vermesi, Kadın Bir Beyinsiz Olmadığı Takdirde Caizdir, Eğer Kadın Bir Beyinsiz İse Hibe Yapması Ve Köle Âzâd Etmesi Caiz Olmaz Bâbı.
2633-) Ve Bekr ibn Mudâr da Amr'dan; o da Bukeyr'den; oda İbn Abbâs’ın himayesinde olan Kurayb'den söyledi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevci Meymûne, kendisine âid olan bir cariyeyi hürriyete kavuşturmuş, Peygamber de ona: " (Hilâl oğulları'ndan) dayılarının bâzısına ihsan etseydin ecrin daha büyük olurdu" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hakk Kazanmakta Birden Fazla Kişi Bulunup Da Çatışma Olduğu Zaman Hediye Vermeye Kimden Başlanacaktır?
2634-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah! Benim iki komşum var, bunların hangisine hediye vereyim? Dedim. "Kapıca sana en yakın olanına" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hakk Kazanmakta Birden Fazla Kişi Bulunup Da Çatışma Olduğu Zaman Hediye Vermeye Kimden Başlanacaktır?
2635-) Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle haber vermiştir: Kendisi Peygamber'in sahâbîsi olan es-Sa'b ibn Cessâme'den işitmiştir. O şöyle haber veriyordu: Kendisi, Rasûlüllah Ebvâ yahut Veddân mevkiinde ihrâmlı hâlde iken, Rasûlüllah'a bir yaban eşeği hediye etmiş, fakat Rasûlüllah bunu kabul etmeyip geri çevirdi. Sa'b dedi ki: Rasûlüllah, benim hediyemi geri çevirdiğinden dolayı yüzümde meydana gelen değişikliği tanıyınca: "Senin hediyeni geri çevirmek bizim cihetimizden olmamıştır, velâkin bizler ihrâmiı kimseleriz" buyurmuştur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir İllet Ve Sebebden Dolayi Hediye Kabul Etmeyen Kimse Bâbı
2636-) Ebû Humeyd es-Sâidî(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ezd kabilesinden İbnu'l-Utbiyye -yahut İbnu'l-Lutbiyye- denilen bir adamı zekât me'mûru ta'yîn etti. Bu adam zekât mallarını tahsil edip geldiğinde: (Yâ Rasûlallah!) Bu sizin zekât malınızdır. Bu da bana hediye verilmiştir, dedi(ve kendine de bir pay ayırdı). Bunun üzerine Rasûlüllah: "Bu adam(bir mal memuru olmayıp da) Bâbasının veyahut anasının evinde otursaydı da baksaydı, kendisine hediye verilir miydi, yoksa verilmez miydi? Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, zekât me'mûrlarından herhangi bir kişi zekât malından haksız bir şey alırsa, kıyâmet gününde muhakkak o kimse o çaldığı malı boynunda yüklenerek getirir. Çaldığı bir deve ise inleyip bağırarak; eğer sığır ise böğürerek; koyun ise meleyerek getirir" buyurdu. Sonra Rasûlüllah elini, biz koltuk altının bozumtırak rengini görünceye kadar kaldırdı ve üç defa: "Yâ Allah! Emirlerini tebliğ ettim mi?" dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir İllet Ve Sebebden Dolayi Hediye Kabul Etmeyen Kimse Bâbı
2637-) Bize Muhammed ibnu'l-Munkedir tahdîs edip: Ben Câbir (radıyallahü anh)'den, onun şöyle dediğini işittim, dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) hayâtta iken bana: "Câbir! Bahreyn'in sadaka malı gelmiş olsaydı -eliyle işaret ederek- sana şöyle şöyle üç avuç verirdim" dedi. Peygamber ölünceye kadar Bahreyn'den mal gelmedi. Peygamber'in ölümü üzerine(O'nun yerine getirilen) Ebû Bekr, bir nidâcıya emretti de: Her kim ki Peygamber'in kendisine bir va'di veyahut bir borcu varsa bize gelsin! diye ilân ettirdi. Bunun üzerine ben Ebû Bekr'e gittim ve: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana bu suretle va'd etmişti, dedim, Ebû Bekr bana üç avuç dolusu nakit verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir Kimse Bir Şey Hibe Yahut Vad Edip De Hibe Yahut Vad Edilen Şey Hibe Edilen Kişiye Veyahut Vad Edilen Kişiye Ulaşmadan Ya Hibe Edici Yahut Hibe Edilen Kişi, Ya Vad Eden Yahut Kendisine Vad Edilen Kişilerden Birisi Ölürse, Bu Hibenin Veya Vadin Hükmü
2638-) el-Mısver ibn Mahreme (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) birçok kaftanlar taksîm etmişti de, bunlardan Bâbam Mahreme'ye bir şey vermemişti. Mahreme bana: Ey oğulcuğum! Haydi, beraber Rasûlüllah'a gidelim, dedi. Babamla beraber gittim. O bana: Haydi eve gir, Rasûlüllah'ı bana çağır, dedi. dedi ki: Rasûlüllah'ı Bâbam için çağırdım. Rasûlüllah bu elbiselerden bir elbise omzunda olduğu hâlde Babama çıktı ve: "Bunu senin için sakladım" buyurdu. dedi ki: Bâbam kaftana(sevinçle) baktı. Rasûlüllah: "Mahreme razı oldu mu?" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Hibe Edilmiş Köle Ve Hibe Edilmiş Meta Nasıl Teslim Alınır?
2639-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a bir adam geldi de: Ben helak oldum, dedi.: Rasûlüllah: "Bu(seni helak eden) nedir?" diye sordu. O kimse: Ramazân gündüzünde ehlimle cinsî yaklaşmaya düştüm, dedi. Rasûlüllah: "Âzâd edecek bir köle bulabilir misin?" dedi. O kimse: Hayır bulamam, dedi. Rasûlüllah: "Öyleyse iki ay zincirleme oruç tutmağa gücün yeter mi?" diye sordu. zât: Hayır gücüm yetmez, dedi. Rasûlüllah: "Altmış yoksulu doyurmaya gücün yeter mi?" dedi. O zât: Hayır (gücüm yetmez), dedi. Hureyre dedi ki: Biraz sonra Ensâr'dan bir adam Rasûlüllah'a içi hurma dolu ve râvînin "Mıktel" dediği (15 yahut 20 sâ' alabilen) bir zenbîl getirdi. Rasûlüllah o zâta: "Bu hurmayı (al)götür de bunu yoksullara sadaka et!" buyurdu. zât: Bizden daha ihtiyâclıya mı vereceğim yâ Rasûlallah? Seni hakk ile Peygamber gönderen Allah'a yemîn ederim ki, Medine'nin iki kara taşlığı arasında bizden daha ihtiyâclı bir ev halkı yoktur, dedi. aleyhi ve sellem) bu sefer ona: "Bu hurmayı götür de onu ailene yedir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir Kimse Bir Şey Hibe Ettiği Ve Hibe Edilen Diğer Kimse Ben Bunu Kabul Ettim Demediği Hâlde, O Hibeyi Teslim Aldığı Zaman Bu Caiz Olur
2640-) Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh), Ka'b ibn Mâlik'e: Bâbasi Abdullah ibn Amr'ın Uhud günü şehîd olarak öldürüldüğünü, alacaklıların hakklarını istemekte şiddet gösterdiklerini haber verip şöyle dedi: Bunun üzerine ben Rasûlüllah'a geldim ve vaziyeti O'nunla konuştum. Akabinde Rasûlüllah alacaklılara, hurmalığımın mahsûlünü kabul etmelerini ve Bâbamı alacak bağından çözmelerini (yani alacaklarından Bâbamı temize çıkarmalarını) istedi. Fakat alacaklılar bu teklîfi kabulden çekindiler. Rasûlüllah da onlara hurmalığımı vermedi ve onlar için hurma mahsûlünü de kestirmedi. Lâkin bana: "Yarın kuşluk vakti sana geleceğim" buyurdu. günü sabah olunca kuşluk vakti bana geldi, hurmalıkta dolaştı, mahsûl hakkında bereketle duâ etti. Akabinde ben hurma mahsûlünü kestim. Alacaklıların haklarını tamamen verdim. Bize de bahçenin mahsûlünden bir bakıyye kaldı. Bundan sonra ben Rasûlüllah'a geldim, O oturmuş hâldeydi. Ben kendisine bunları(yani borçları ödeme, fazladan bir mikdârın artması, Rasûlüllah'ın duası bereketinin meydana gelmesi işlerini) haber verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), yakında oturmakta olan Omer'e hitaben: Omer! Câbir'in söylemekte olduğunu işit" buyurdu. de hemen: Bunlar olur. Biz Senin Allah'ın Rasûlü olduğunu bilmişizdir. Vallahi Sen muhakkak Allah'ın Rasûlüsün, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir Kimse Diğer Bir Kimse Üzerindeki Borcu Ona Hibe Ederse
2641-) Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'den (şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e içilecek bir şey getirildi.Kendisi bundan bir mikdâr içti. Sağında bir genç, solunda da yaşlılar vardı. Bu durumda Peygamber, gence: "Eğer bana izin verirsen (artan içeceği)şu yaşlılara veririm" dedi. sahâbî de: Yâ Rasûlallah! Ben Sen'den gelen nasibimi hiçbir kimseye ihsân etmem, dedi. Bu söz üzerine Peygamber içecek kabını o gencin eline çabucak koydu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir Kişinin Bir Şeyi Bir Topluluğa Hibe Etmesi Bâbı
2642-) Buhârî dedi ki: Sabit şöyle dedi: Bize Mıs'ar, Muhârib'den; o da Câbir (radıyallahü anh)'den tahdîs etti (o şöyle demiştir): Ben mescidde Peygamberce geldim. O benden satın aldığı devenin bedelini Bilâl vasıtasıyla bana ödedi ve bana fazla da verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Elle Tutulup Teslim Alınmış, Teslim Alınmamış Ve Taksim Edilmiş, Taksim Edilmemiş Olan Hibe Bâbı
2643-) Bize Şu'be, Muhârib'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Ben bir seferde Peygamber'e bir deve sattım. Medine'ye geldiğimizde bana: "Mescide gel, iki rek'at namaz kıl" buyurdu. (Ben namazı kıldıktan sonra) Bilâl bana alacağımı tarttı. Şu'be ibnu'l-Haccâc: Ben onun: Bilâl bana terâzîyi ağır basarak tartıverdi dediğini sanıyorum, demiştir.(Câbir dedi ki): Harre vak'ası günü(hicri 63) Şâm askerleri onu benden alıncaya kadar, Peygamber'in o fazlasından bir mikdâr şey benden hiç ayrılmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Elle Tutulup Teslim Alınmış, Teslim Alınmamış Ve Taksim Edilmiş, Taksim Edilmemiş Olan Hibe Bâbı
2644-) Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'den(şöyle demiştir): Rasûlüllah'a içecek bir şey getirildi. Sağ tarafında bir genç, sol tarafında da yaşlılar bulunuyordu. Rasûlüllah o gence: "Kabda kalanı bu yaşlılara vermem için bana izin verir misin?" diye sordu. Genç hemen: Hayır vallahi, ben Sen'den olan nasibimi hiçbir kimseye ihsan etmem, dedi. cevâb üzerine Rasûlüllah o kabı gencin elinin içine hızlıca koyuverdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Elle Tutulup Teslim Alınmış, Teslim Alınmamış Ve Taksim Edilmiş, Taksim Edilmemiş Olan Hibe Bâbı
2645-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'ın üzerinde bedevi bir kimsenin (üç yaşında) bir deve alacağı vardı.(Bedevî bu alacağını Rasûlüllah'tan sert ve kaba bir şekilde isteyince) sahâbîleri onu hırpalamaya azmettiler. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bedeviyi serbest bırakınız. Çünkü her hakk sahibinin söz söyleme hakkı vardır" buyurdu ve: "Onun için, onun devesi yaşında bir deve satın alın da onu kendisine verin" emrini verdi. Biz aradık, bunun devesinden daha yaşlı ve kıymetli deveden başka deve bulamadık, dediler. Rasûlüllah: "O daha kıymetli deveyi satın alın ve bu kıymetli deveyi o şahsa verin. Çünkü sizin borç ödemeyi en güzel yapanınız, en hayırlınızdandır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Elle Tutulup Teslim Alınmış, Teslim Alınmamış Ve Taksim Edilmiş, Taksim Edilmemiş Olan Hibe Bâbı
2646-) Bize el-Leys, Ukayl'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti ki, Mervân ibnu'l-Hakem ile el-Mısver ibn Mahreme Urve'ye şöyle haber vermişlerdir: (Huneyn seferinde)Rasûlüllah'a Hevâzin kabilesi temsilcileri müslümânlar olarak geldikleri ve Rasûlüllah'tan mallarını ve esirlerini geri vermesini istedikleri zaman, onlara: "Maiyyetimde bulunan asker sahâbîleri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi, en doğrusudur. Şimdi siz iki taifenin birisini tercih ediniz: Ya esirleri, ya da malları. Ben sizin gelmenizi bekleyip durmuş idim" buyurdu. dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Tâif ten (Cı'râne'ye) döndüğü zaman, on geceden fazla onların gelmesini beklemişti. Hevâzin hey'etine, Rasûlüllah'ın kendilerine ancak iki şıkktan birisini geri vereceği belli olunca, bunlar: Bizler esirlerimizin geri verilmesini tercîh ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) müslümânlar içinde ayağa kalktı, lâyık olduğu sıfatlarla övdü, bundan sonra: "Amma ba'du: Şübhesiz bu Hevâzin elçileri kardeşleriniz tevbe ediciler olarak bize gelmişlerdir. Ben de onların esirlerini kendilerine geri vermeyi uygun gördüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız vererek) kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeyi severse bunu yapsın! Sizden her kim de kendi hissesi üzerine bağlı kalmak (karşılıksız vermemek) arzu ederse, bu bedeli ona biz, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından veririz. Bu kanâatle o da böyle yapsın!" buyurdu. üzerine insanlar: Biz Hevâzinler'in gönüllerini hoş ettik, yâ Rasûlallah, dediler. Akabinde Rasûlüllah onlara: "Şimdi biz sizden esirini vermeye izin veren kimseleri izin vermeyenlerden ayırt edip bilemiyoruz. Haydi siz geri gidiniz de bize emrinizi işbilir arifleriniz yükseltsin!" buyurdu. geri çekildiler. Kabilelerin arifleri, kabileleri halkıyle konuştular. Sonra Peygamber'e geri gelip her biri kavminin esirleri geri vermekten hoşnûd olduklarını "ve Peygamber'e bu hususta izin verdiklerini haber verdiler. İşte Hevâzin esirleri haberinden bize ulaşan budur. "Bize ulaşmış olan işte budur" sözünü kastederek: İşte bu, ez-Zuhrî'nin sözünün sonudur, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir Cemâat Bir Kavme Hibe Ettiği Zaman
2647-) Bize Şu'be, Seleme ibn Kütleyi'den; o da Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den; o da Peygamber'den olmak üzere haber verdi ki: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir bedevîden genç bir deve almıştı. Sonra onun sahibi Peygamber'e geldi, O'ndan borcunu ödemesini istiyordu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Hakk sahibinin söz hakkı vardır" buyurdu. Sonra o zâta kendi devesinden daha faziletlisi ile borcunu ödedi ve:"En faziletliniz, borç ödeme yönünden en güzel olanınızdır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Yanında Oturan Arkadaşları Varken Kendisine Bir Hediye Verilen Kimse, O Hediyeye Meclis Arkadaşlarından Daha Haklıdır Bâbı
2648-)  İbn Omer (radıyallahü anh) bir seferde Peygamber'in beraberinde bulunmuş. Kendisi, Bâbası Omer'e âid sert ve genç bir erkek devesi üzerinde imiş. Hayvan tizlenerek Peygamber'in önüne geçiyor, Bâbası da: Yâ Abdallah! Peygamber'in önüne hiç kimse geçmez, diyormuş. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Omer'e: "Bu çetin deveyi bana sat!" buyurdu. Omer de: O senindir, dedi. Peygamber o deveyi satın aldı. Sonra: "Bu deve senindir yâ Abdallah, ne istersen yap" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Yanında Oturan Arkadaşları Varken Kendisine Bir Hediye Verilen Kimse, O Hediyeye Meclis Arkadaşlarından Daha Haklıdır Bâbı
2649-) İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz bir seferde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde idik. Ben (Bâbama âid) genç ve sert bir erkek deve üzerine binmiştim. Peygamber, Omer'e: "Bu deveyi bana sat" buyurdu. Peygamber o deveyi satın aldı. Akabinde Peygamber: "Yâ Abdallah, bu deve senindir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Bir Kimse Diğer Birine Bir Deve Hibe Ettiği Zaman, Hibe Edilen Kimse O Deveye Biner Hâlde Olsa, Bu Hibe Caizdir.
2650-)  Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Omer ibnu'l- Hattâb bir kerresinde Mescid'in kapısının yanında (Utârid ibn Hâcib'e âid) satılık ipekli hülle gördü de: Yâ Rasûlallah! Bunu alsanız da cumua günleri ve yanınıza elçi hey'etlerini kabul ettiğiniz zamanlarda giyseniz, dedi. "Bunu ancak âhirette nasibi olmayanlar giyer" buyurdu. Sonra Rasûlüllah'a bunun gibi ipekli kumaştan yapılmış elbiseler gelmişti. Rasûlüllah bunlardan bir takımı Omer'e verdi. Bunun üzerine Omer: Bunu bana giydiriyor musun? Halbuki Utarid'in hüllesi hakkında söylediğini söylemiştin? Diye açıklama istedi. Rasûlüllah: "Bunu ben sana kendin giyesin diye vermedim" buyurdu. Omer de bu ipek elbiseyi alıp Mekke'de bulunan müşrik kardeşine verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Giyilmesi Mekruh Olan Şeyi Hediye Etmek Bâbı
2651-) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir keresinde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), kızı Fâtima'nın evine gelmişti de, Fâtıma'nın yanına girmemişti. Sonra Alî geldi(Fâtıma'yı kederli gördü). Fâtıma da ona olanı anlattı. Alî de bunu Peygamber'e zikretti. Peygamber: "Hakîkaten(ben geldim), Fâtıma'mn kapısında çeşit çeşit renklerle nakışlı bir perde gördüm" dedi ve devamla: "Benimle (bu süslü) dünyâ arasında ne münâsebet var!" buyurdu. Alî, Fâtıma'ya gidip bunları ona söyledi. Fâtıma da: Rasûlüllah bu perde hakkında bana istediği şeyi emretsin, dedi.(Fâtıma'nın bu sözü Rasûlüllah'a ulaşınca): "Fâtıma bu perdeyi muhtâc bir aile sahibi olan Fulân'a gönderir'' buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Giyilmesi Mekruh Olan Şeyi Hediye Etmek Bâbı
2652-) Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana "Sıyerâ"(denilen ipekli) bir elbise hediye etti. Ben de onu giydim. Fakat ben Peygamber'in yüzünde öfke gördüm. Bunun üzerine ben de onu kadınlarım arasında yardım(da onlara verdim).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Giyilmesi Mekruh Olan Şeyi Hediye Etmek Bâbı
2653-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir defasında Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e sündüsten bir cübbe hediye edildi. Halbuki Peygamber ipekli kullanmaktan nehyederdi. Bu sebeble sahâbîler, Peygamber'in bunu kabul etmesinden hayret ettiler. Peygamber(bu hayreti gidermek için): "Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, Sa'd ibn Muâz'ın cennetteki mendilleri bu ipekli kumaştan çok daha güzeldir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-hibe Ve Fadlihâ …
Konu: Müşriklerden Hediye Kabul Edilmesi Bâbı