Aile Efradına Ve Memlüklere Nafaka Vermenin Fazileti; Onları Perişan Edenin Yahut Nafakalarını Vermeyenin Günahı Bâbı ile İlgili Hadisler

2357-) Bize Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî ile Kuteybetü'bnu Saîd ikisi birden Hammâd b. Zeyd'den rivâyet ettiler. Ebû'r-Rabî' dedi ki: Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Eyyüb, Ebû Kılâbe'den, o da Ebû Esma'dan, o da Sevbân'dan naklen rivâyet etti. Sevbân Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimsenin infâk edeceği en faziletli dînâr, çoluğuna çocuğuna infâk ettiği dinar ile Allah yolunda hayvanına infâk ettiği dînâr bir de yine Allah yolunda arkadaşlarına sarfettiği dinardır.» buyurdular. Kılâbe: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (infâk işine) çoluk çocuktan başlamıştır.» demiş, sonra sözüne şöyle devam etmiştir: «Küçük çocuklarının namuslu yetişmesini sağlayan yahut onları Allah'ın menfaatlendirip, kendisi ile zengin kılacağı nafakayı çoluğuna çocuğuna infâk eden bir adamdan daha sevaplı kim olabilir.?»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Aile Efradına Ve Memlüklere Nafaka Vermenin Fazileti; Onları Perişan Edenin Yahut Nafakalarını Vermeyenin Günahı Bâbı
2358-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Küreyb'indir. Dediler ki: Bize Vekî’ Süfyân'dan, o da Müzâhim b. Züfer'den, o da Mücâhid'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yolunda infâk ettiğin bir dînâr, köle azadı için infâk ettiğin bir dinâr, bir fakire sadaka olarak verdiğin bir dînâr, ailene sarfettiğin bir dînâr vardır. Bunların sevabı İtibârı ile en büyüğü: ailene sarfettiğindir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Aile Efradına Ve Memlüklere Nafaka Vermenin Fazileti; Onları Perişan Edenin Yahut Nafakalarını Vermeyenin Günahı Bâbı
2359-) Bize Saîd b. Muhammed El-Cermî rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahmân b. Abdilmelik b. Ebcer El-Kinâni, babasından, o da Tâlhatü'bnu Mûsarrif'den, o da Hayseme'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Abdullah b. Amr ile birlikte oturuyorduk. Anîden ona bir vekîl-i harcı gelerek içeri girdi, Abdullah ona: «Kölelerin yiyeceklerini verdin mi?» diye sordu. Vekil: «Hayır.» cevâbını verdi. Abdullah: Öyle ise git de onlara yiyeceklerini ver; (zîrâ) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kimseye günah nâmına sahibi bulunduğu kimselerin yiyeceğini vermemesi yeter.» buyurdular dedi. hadîs-i şerîfde zikri geçen Allah yolundan murâd: Cihad'dır. Bir kimsenin nafakaları kendine ait olan çoluk, çocuğu annesi, babası, karısı ve hizmetçisidir. Bir kimsenin işlerine bakan vekil-i harcı, demektir. Kelime fârisiden alınmadır. diyor ki: «Bu bâbdan murâd: Çoluk çocuğun ve diğer aile efradının nafakalarını vermeye teşvik ile bu husustaki sevabın büyüklüğünü beyândır. Çünkü aile efradından bazılarının nafakasını vermek karabet dolayısiyle vâsip, bâzılarının nafakası da men-dûbdur. Böylelerine nafaka vermek sadaka ve sile olur. Bâzılarının nafakası da nikâh yahut milk-i yemin sebebiyle vâcib olur. Bunların hepsi faziletli ve şeriat tarafından teşvik edilen şeylerdir. efradına nafaka vermek nafile sadakadan efdaldır. Onun için İbn Ebî Şeybe' nin rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)' İttibârı ile bunların en büyüğü ailene sarfettiğindir.» buyurmuştur. Hâlbuki bâımızın birinci hadisinde Allah yolunda ve köle azadı hakkında sarfedilen dinarın faziletini beyân buyurmuştu. Arzettiğimiz sebepten dolayı aile efradına verilen nafakayı bunların hepsine tercih buyurmuş, son hadisde: kimseye, Mâlik olduğu kölelerinin nafakasını vermemek günah nâmına yeter.» diyerek bu ciheti bir daha te'kid eylemiştir.» îyâz’ın beyânına göre bu nafaka vâcib olduğu için başkalarından efdaldır. Çünkü vacibin sevabı, nafilenin sevabından çok olur. sarihlerinden El-Übbi burada şunları söylemiştir: «Hadîs-i şerif nafakadan muradın zaruriyyât olduğunu gösteriyor. Zira verilmesi farz olan nafaka zarurî ihtiyâçlara aittir. Aile efradının ihtiyâçları yokken onlara nafaka vermek, farz değil; men-dûbdur. Anlaşılan şudur ki: Sadaka vermek ihtiyâcı olmayan âile efrâdına nafaka vermekten efdaldır. Meselâ bir adamın elinde iki dinar parası olup bunlardan biri aile efradının zarurî ihtiyâçlarına kâfi gelse, diğerini sadaka olarak başkalarına vermesi efdal olur. Nafaka hususunda çoluk çocuğun küçük olmaları şart değildir. Kılâbe' nin: Küçük çocuklar, tâbirini kullanması, bir kayd-ı ihtirâzi değil, ekseriyetle vâki olanı beyândır. Çünkü ekseriya nafakaya muhtaç olanlar küçük çocuklardır. Sahtiyanı' nin arkadaşlarından biri şunları söylemiş: Eyyûb'la birlikte filân dağın üzerinde idik; Susamıştım. Ona susuzluğumdan şikâyet ettim: Beni giydirirsen seni sularım, dedi. Giydiririm, dedim; Yemin etmedikçe inanmam, dedi. Ben de yemîn ettim. Bunun üzerine Eyyûb ayağı ile bir kayanın üzerine vurdu. Ve: Ey kaya! Allah'ın izni ile bizi sula, dedi. Arkacığından kayadan bir kaynak fışkırdı. Ben, Eyyüb'un pek büyük ibâdet yaptığını bilmiyordum. Yalnız çoluğunım çocuğunun nafakasını güzelce verirdi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Aile Efradına Ve Memlüklere Nafaka Vermenin Fazileti; Onları Perişan Edenin Yahut Nafakalarını Vermeyenin Günahı Bâbı