Bâb: Peygamberin: Beş Ûkıyyeden Az Mikdârdaki Gümüşte Zekât Yoktur Kavlinden Dolayı Zekâtı Verilen Mal Kenz Değildir ile İlgili Hadisler

1425-) O da Ebû Saîd(radıyallahü anh)'den şöyle derken işitmiştir:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Beş ûkıyyeden az mıkdâr (gümüş) da zekât yoktur. En aşağı üçer yaşında beş deveden aşağısında da zekât yoktur. Beş vesk mıkdârının aşağısında(ki mahsûllerde)da zekât yoktur".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'z-zekât
Konu: Bâb: Peygamberin: Beş Ûkıyyeden Az Mikdârdaki Gümüşte Zekât Yoktur Kavlinden Dolayı Zekâtı Verilen Mal Kenz Değildir
1426-) Bize Alî tahdîs etti. O Hüşeym'den şöyle dediğini işitmiştir: Bize Husayn haber verdi ki, Zeyd ibnu Vehb şöyle demiştir: Ben Rebeze'ye uğradım. Orada Ebû Zerr ile karşılaştım. Ona: Seni bu menziline indiren nedir? dedim. Ebû Zerr (radıyallahü anh) şöyle dedi: Ben Şam'da bulunuyordum. "... Altını, gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlar, işte onlara elemli bir azâbı muştula... "(et-Tevbe: 34) âyetinin tefsiri hakkında Muâviye ile ihtilâf ettim. Muâviye: Bu âyet Kitâb ehli hakkında indi, dedi. Ben de: Bu âyet hem bizim hakkımızda, hem de Kitâb ehli hakkında indi, dedim. Bu konuda benimle onun arasında bir niza' oldu. Muâviye, Usmân'a bir mektûb yazıp beni şikâyet etti. Bunun üzerine Usmân da bana, Medine'ye gel diye mektûb yazdı. Medîne'ye geldim. İnsanlar beni bundan evvel hiç görmemişler gibi, yanımda toplanıp çoğaldılar. Ben bu hâli Osmân’a söyledim. Usmân bana: İstersen bir kenara çekilirsin ve yakın bir yerde olursun, dedi. İşte beni bu menzile indiren hâdise budur. Eğer benim üzerime bir Habeşli'yi emîr ta'yîn etmiş olsaydılar, ben muhakkak onu dinler ve itaat ederdim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'z-zekât
Konu: Bâb: Peygamberin: Beş Ûkıyyeden Az Mikdârdaki Gümüşte Zekât Yoktur Kavlinden Dolayı Zekâtı Verilen Mal Kenz Değildir
1427-) Bize Ayyaş ibnu'l-Velîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdu'l-A'lâ tahdîs edip şöyle dedi: Bize el-Cuveyrî, Ebu'l-A'lâ'dan tahdîs etti ki, el-Ahnef ibn Kays: Ben bir topluluğun yanına oturdum... demiştir. ve yine bana İshâkibnu Mansûr tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdussamed haber verip şöyle dedi: Bana Bâbam Abdu'l-vâris tahdîs edip şöyle dedi: Bize el-Cuveyrî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ebu'l-A'lâ ibnu'ş-Şıhhîr tahdîs etti. Onlara da el-Ahnef ibn Kays tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Kureyş ileri gelenlerinden bir cemâatin yanına oturdum. Bu sırada sert saçlı, sert elbiseli ve sert görünüşlü bir kimse geldi; nihayet o topluluğun yanında dikeldi ve onlara selâm verdi. Sonra: Altın ve gümüşleri biriktirip infâk etmeyenlere, üzeri cehennem ateşinde kızdırılmış taşlardan haber ver. Sonra bu taşlar, onlardan her birinin memesi ortasına konulur, nihayet iki kürek kemiğinden çıkar. Kürek kemikleri üzerine konulur; nihayet memeleri ortasından dışarı çıkar. Böylece kürek kemikleri ile memeleri arasında gider gelir, dedi. Bunları söyledikten sonra o zât geri döndü ve direğin yanına oturdu. Ben de onun arkasından gittim ve yanına oturdum. Ben onun kim olduğunu bilmiyordum. Ona: Ben bu insanların senin söylediğin sözlerden hoşlanmadıklarını sanıyorum, dedim. O cevaben: Onlar hiçbir şeyi akıl etmiyorlar. bana şöyle buyurdu, dedi. Ben: Senin dostun kimdir? Dedim. Peygamber'dir, dedi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Ebâ Zerr! Uhud Dağı'nı görüyor musun?" dedi. Ebû Zerr dedi ki: Rasûlüllah bir ihtiyâcı için beni oraya gönderecek zannederek, gündüzden ne kadar zaman kaldı diye güneşe baktım ve evet Uhud'u görüyorum, dedim. Rasûlüllah: "Uhud Dağı gibi altınım olup, üç dînâr hâriç, bunun hepsini infâk etmek isterim" buyurdu. Bu insanlar ise akıl etmiyorlar; ancak dünyâ metâ'ı topluyorlar. Allah'a yemîn ederim ki, ben Allah'a kavuşuncaya kadar onlardan hiçbir dünyâ metâ'ı istemem ve onlara dînden bir şey de sormam.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'z-zekât
Konu: Bâb: Peygamberin: Beş Ûkıyyeden Az Mikdârdaki Gümüşte Zekât Yoktur Kavlinden Dolayı Zekâtı Verilen Mal Kenz Değildir