El-kamer Sûresi ile İlgili Hadisler

4913-) İbn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah zamanında Ay, iki parçaya ayrıldı. Bir parçası dağın üstünde, bir parçası da önünde idi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şâhid olun" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4914-) Yine Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Peygamber'in beraberinde idik. Ay iki parça oldu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize: olun, şâhid olun" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4915-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Ay yarıldı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4916-) Bize Şeybân, Katâde'den tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh): Mekke ahâlîsi Peygamber'den kendilerine bir mu'cize göstermesini istediler. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de onlara Ay'ın ayrılmasını gösterdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4917-)  Buradaki senedde de Enes (radıyallahü anh): Ay iki parçaya ayrıldı, demiştir nankörlük edilmiş bulunan o zâta bir mükâfat olmak üzere, bizim gözlerimiz önünde akıp gidiyordu. And olsun ki, biz bunu bir âyet olarak bırakmışızdır. O hâlde düşünüp ibret alan var mı?"(Âyet: 14-15). Nuh'un gemisini bıraktı, hattâ bu ümmetin evvelleri onun enkazına ulaştı, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4918-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)"Fe-helmin müddekir" (şeklinde noktasız dâl harfiyle) okurdu, demiştir. olsun ki biz Kur'ân'ı düşünmek için kolaylaştırmışızdır. O hâlde düşünen var mı?"(Âyet: 17). "Yessernâ", "Biz onun okunmasını kolaylaştırdık" ma'nâsınadır, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4919-) Bize Müsedded, Yahya'dan; o da Şu'be'den; o da Ebû İs-hâk'tan; o da el-Esved'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan: Pey-gamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in "Fe-helmin muddekir" şeklinde okur olduğunu tahdîs etti. bir fırtına ki)insanları, sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imiş gibi tâ temelinden koparıyordu. İşte benim azabım ve tehdîdlerim nice imiş”(Âyet: 20-21)

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4920-) Bize Ebû Nuaym tahdîs etti. Bize Zuheyr, Ebû İshâk'tan tahdîs etti. O da el-Esved'e "Min muddekir" mi yahut "Min müzzekir" mi? diye soran bir adamdan işitmiştir. el-Esved o adama şöyle cevâb vermiştir: Ben Abdullah ibn Mes'ûd'dan bunu dâl harfi olarak"Fe-hel min muddekir" şeklinde okurken işittim. ibn Mes'ûd: Ben de Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den bunu dâl harfi olarak "Fe-hel min muddekir" şeklinde okurken işittim, dedi. biz onların üzerine korkunç bir ses gönderdik de onlar, hayvan ağılına konan kuru çalı çırpı ve otlar gibi oluverdiler. And olsun ki, biz Kur'ân'ı düşünmek için kolaylaştırmışızdır. O hâlde düşünen var mı?" (Âyet: 31-32)

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4921-) Bize babam (Usmân el-Ezdî el-Mervezî), Şu'be'den; o da Ebû İshâk'tan; o da el-Esved'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti"Fe-helmin muddekir" şeklinde okumuştur. olsun ki, onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yaptı. İşte tadın benim azabımı ve tehdîdlerimi!" (Âyet: 38-39).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4922-) Bize Şu'be, Ebû İshâk'tan; o da el-Esved'den; o da Abdullah'tan; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere, O'nun "Fe-hel min muddekir" şeklinde okuduğunu tahdîs etmiştir. olsun ki, biz sizin benzerlerinizi hep helak etmişizdir. Öyleyken düşünen var mı?"(Âyet: 51),

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4923-) Bize Vekî' er-Ruvâsî, İsrail ibn Yûnus'tan; o da Ebû İshâk'tan; o da el-Esved ibn Yezîd'den olmak üzere tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh): Ben Peygamber'in huzurunda "Fe-helmin muzzekir" şeklinde zâl ile okudum da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Fe-hel min muddekir" şeklinde dâl ile söyledi, demiştir Allah'ın Şu Kavli: Yakında o cemiyet bozulacak, onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır"(Âyet: 45)

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4924-) Buradaki iki tarîk râvîleri, İkrime'den; o da İbn Abbâsradıyallahü anhüma'tan olmak üzere tahdîs ettiler ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir günü küçük, yuvarlak bir çadır içinde şöyle duâ etmiştir: "Allah’ım! Ben Sen'den ahdini ve va'dini (yerine getirmeni) isterim. Allah'ım! Eğer (mü'minlerin helakini) diliyorsan, bu günden sonra ibâdet edilmeyecek!" sırada Ebû Bekr, Peygamber'in elini tuttu da: Yâ Rasûlallah, yeter! Rabb'ine karşı duada ısrar ettin, dedi. esnada Rasûlüllah bir zırh içinde ayakta duruyordu. "Yakında o cemiyet bozulacak, onlar arkalarını dönüp kaçacaklar'' âyetini okuyarak çadırdan dışarı çıktı. doğrusu onlara va'd olunan asıl azabın vakti, o saattir. O saatin azâbı daha belâlı ve daha acıdır"(Âyet: 46) bu"Emerru", "Murûr"dan değil de "Merâre"den(“Acılık" masdarından)dır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4925-) İbn Cureyc talebelerine haber verip şöyle demiştir: Yûsuf ibnu Mâhek haber verip şöyle dedi: Ben mü'minlerin anası olan Âişe'nin yanında idim, şöyle dedi: Yemîn olsun ki, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in üzerine Mekke'de iken "Daha doğrusu onlara va'd olunan asıl azabın vakti, o saattir. O saatin azâbı daha belâlı ve daha acıdır" âyeti indirilmiştir. Ben o sırada oyun oynayan bir kızdım

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi
4926-) Bize Hâlid ibn Abdillah et-Tahhân, Hâlid ibn Mıhrân el-Hazzâ'dan; o da İkrime'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir gününde kendisine âid olan yuvarlak bir çadır içinde iken: "Ya Rabb! Sen'den ahdini ve va'dini (gerçekleştirmeni) istiyorum. Yâ Allah! Eğer istedinse bu günden sonra ebeden ibâdet edilmez!" dedi. Bekr, Peygamber'in elini tuttu da: Yâ Rasûlallah, bu dileğin Sana yeter. Sen Rabb'ine karşı duada ısrar ettin", dedi. zırh içinde idi. Bu sözlerin akabinde "Yakında o cemiyet bozulacak, onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır. Daha doğrusu onlara va'd olunan asıl azabın vakti, o saattir. O saat daha belâlı ve daha acıdır'''' âyetlerini söyleyerek çadırdan dışarı çıktı

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-kamer Sûresi