El-mumtehine Sûresi ile İlgili Hadisler

4939-) Amr ibnu Dînâr tahdîs edip şöyle demiştir: Bana el-Hasen ibnu Muhammed ibn Alî (ibn Ebî Tâlib) tahdîs etti. Kendisi Alî'nin kâtibi olan Ubeydullah ibn Ebî Râfi'den işitmiştir. Ebû Râfi' şöyle diyordu: Ben Alî (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) beni, Zubeyr'i ve Mıkdâd'ı gönderdi ve: Hatte bustânına kadar ilerleyin. Orada hevdec içinde yolcu bir kadın ve yanında bir mektûb vardır. Çabuk o mektubu o kadından alıp bana getirin!" buyurdu. atlarımızı koşturarak gittik, nihayet o bustâna vardık. Hakîkaten biz orada mahfe içinde bir kadınla karşı karşıya geldik. Mektubu çıkar! Dedik. Kadın: Benim yanımda hiçbir mektûb yoktur, diye inkâr etti. Biz kadına: Elbette o mektubu çıkarırsın yahut biz senin elbiseni soyup atarız, dedik. çaresiz kalıp saçının bağı içinden mektubu çıkardı. Biz de mektubu alıp Peygamber'e getirdik. Mektûbda "Hâtıb ibn Ebî Beltea'dan Mekke'deki müşriklerden olan insanlara" unvanı yazılı olduğu, içinde de Peygamber'in işinden bâzısını (yani harb hazırlığı yaptığını) Mekkeliler'e haber vermekte olduğu görüldü. Peygamber: Hâtıb, bu ne iştir?" diye sordu. Hâtıb şöyle cevâb verdi: Yâ Rasûlallah, bana karşı acele etme! Ben Kureyş'e ahidle bağlı olan bir kimseyim, ben soyca Kureyş'in kendisinden değilim. Maiyyetinizde bulunan Muhâcirler'in Kureyşliler'le yakınlıkları, hısımlıkları vardır. Onlar bu hısımhklarıyle Mekke'deki ailelerini ve mallarını korurlar. Benim ise içlerinde neseb yönünden münâsebetim olmadığı için yakınlarımı himaye etmelerine bir vesile olmak üzere onlarda bir minnet eli yapmak istedim. Yoksa ben bu işi ne bir küfr, ne de dînimden dönme olarak yapmış değilim, dedi. bu müdâfaası üzerine Peygamber oradakilere: "Şübhesiz Hâtıb size dosdoğru söyledi" buyurdu. (Fakat öfkesi geçmeyen) Omer; Yâ Rasûlallah, beni bırak da şunun boynunu vurayım, dedi. Rasûlüllah: ''Şübhesiz ki Hâtıb, Bedir harbinde hazır bulunmuştur. Sana ne bildirecek, belki Azîz ve Celîl olan Allah Bedir'de bulunanların yüksek mucâhedelerini bildi de onlara: Dilediğinizi yapın, ben size mağfiret ettim, buyurdu" dedi. ibn Dînâr dedi ki: İşte şu kısım Hâtıb hakkında indi: "Ey îmân edenler, benim de, sizin de düşmanınız olanları dostlar edinmeyin. Sevgi yüzünden onlara ulaştırırsınız. Halbuki onlar Hakk 'tan size gelene küfretmişlerdir. O Rasûl’ü de, sizi de Rabb’iniz olan Allah'a îmân ediyorsunuz diye çıkarıyorlardı. Eğer siz benim yolumda savaşmak, benim rızâmı aramak için çıkmışsanız, onlara hâlâ muhabbet mi gizleyeceksiniz?" Sufyân ibn Uyeyne: Ben bu âyetin Alî'den gelen bu hadîsin içinde mi, yoksa bu Amr ibn Dînâr'ın sözü mü olduğunu bilemiyorum, demiştir Alî ibnu'l-Medînî tahdîs edip dedi ki: Sufyân ibn Uyeyne'ye: "Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dostlar edinmeyiniz..." kelâmı bu Hâtıb işi hakkında mı indi? diye soruldu. Bu insanların hadîsidir, yânı onların rivayetleridir. Amma benim Amr ibnu Dinar'dan ezberlediğim ise, ondan nuzûl zikri olmaksızın rivayet ettiğim hadîstir. Ben ondan tek bir harf terketmedim. Ve ben, benden başka bir kimsenin bu hadîsi(nuzûl fıkrası olmaksızın) Amr ibn Dinar'dan ezberlemiş olduğunu da zannetmiyorum, dedi. îmân edenler, mü'min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihan edin..."(Âyet: 10).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-mumtehine Sûresi
4940-)  Bize İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlu, amcasından tahdîs etti (Amcası ez-Zuhrî şöyle demiştir): Bana Urve haber verdi. Ona da Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), mü'mine kadınlardan kendisine hicret edip gelenleri şu âyet ile Yüce Allah'ın şu kavliyle imtihan eder idi:"Ey Peygamber, mü'min kadınlar sana şu şartlar üzerine bey'at etmeye geldiklerinde... Bu suretle onlara bey 'at ver... (Sonundaki ' 'Gafurun Rahîm'' kavline kadar)" (Âyet: 12). senedle Urve dedi ki: Âişe şöyle dedi: Artık mü'min kadınlardan bu âyetteki şartları ikrar edip kabul eyleyen kadına Rasûlüllah:"Ben seninle sözlü olarak bey'at ettim" derdi. Allah'a yemîn ederim ki, Rasûlüllah'ın eli, bey'atlaşmada hiçbir kadının eline dokunmamıştır. Rasûlüllah kadınlarla ancak"Ben seninle bu şartlar üzerine bey'atlaştım" sözüyle bey'atlaşırdı. Şihâb'ın kardeşinin oğluna, ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Yûnus ibn Yezîd, Ma'mer ibn Râşid ve Abdurrahmân ibnu İshâk mutâ-baat etmişlerdir. İshâk ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Urve'den ve Amrete bintu Abdirrahmân'dan diye söylemiştir. kadınlar sana bey'at etmek üzere geldikleri zaman..." (Âyet: 12).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-mumtehine Sûresi
4941-) Ümmü Atıyye (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz kadınlar Rasûlüllah'a bey'at ettik. Kendisi bize "Allah'a hiçbir şeyi ortak tutmamaları..." âyetini okudu. Ve bizleri ölü üzerine çığlıkla matem tutmaktan nehyetti. Bu (matem tutmamak şartını söylediği) sırada bir kadın bey'at etmekten elini çekti de: Fulâne kadın(yakınım olan bir ölüye ağlamamda) bana yardım etmiş, yani benimle beraber ağlamıştı, ben onun bu beraber ağlamasına karşılık vermek istiyorum, dedi. aleyhi ve sellem) o kadına hiçbirşey söylemedi (sükût etti). Bunun üzerine kadın gitti. Sonra kadın yine geldi de, Peygamber onunla bey'atlaştı

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-mumtehine Sûresi
4942-) Cerîr ibn Hazım tahdîs edip şöyle demiştir: Ben ez-Zubeyr ibnu Hırrît el-Basrî'den işittim; o da İkrime'den, ki İbn Abbâs radıyallahü anhüma Yüce Allah'ın "Herhangibir ma'rûf hususunda sana âsî olmamaları" kavli hakkında: Bu, hiç şübhesiz, Allah'ın kadınlar üzerine şart (yani gerekli) kıldığı büyük bir şarttır, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-mumtehine Sûresi
4943-) Bize Sufyân ibnu Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: ez- Zuhrî bize bu hadîsi tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû İdrîs tahdîs etti ki, o da Ubâdetu'bnu's-Sâmit (radıyallahü anh)'ten şöyle dediğini işitmiştir: Bizler Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik. "Allah'a (ibâdette) hiçbirşeyi ortak kılmamanız, zina etmemeniz, hırsızlık yapmamanız... şartları üzerine benimle bey'at, yani ahd eder misiniz?" buyurdu. Peygamber, mü'min kadınlar sana bey'atlaşmaya geldikleri zaman..." mealindeki) Kadınlar Âyeti'ni okudu... ibn Uyeyne'nin lafzının çoğu ("Kadınlar" lafzı olmaksızın, sâdece) "Âyeti okudu" şeklindedir. devamla şöyle buyurdu: "İçinizden her kim ahdinde durursa, onun ecri ve mükâfatı Allah üzerindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda ikaab olunur, cezâlandırılırsa, bu ceza ona bir keffârettir. Bu suçlardan birini yapıp da yaptığı fiili Allah örterse, işi Allah'a kalır. İsterse ona azâb eder, dilerse onu mağfiret eyler." de bu şartlar üzerine O'na bey'at ettik.) Bu hadîsi Ma'mer ibn Râşid'den; o da ez-Zuhrî'den yoluyla "Bize Kadınlar Âyeti'ni okudu" fıkrasıyle birlikte rivayet etmekte Sufyân ibn Uyeyne'ye Abdurrazzâk ibnu Hemmâm mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-mumtehine Sûresi
4944-)  İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ben fıtr günü kılınan bayram namazında Rasülullah ile Ebû Bekr ile Omer ile ve Usmân ile beraber hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden evvel kıldırırlardı. Sonra namazın ardından hutbe okurlardı. Allah Peygamberi'nin hutbeden sonra indiği ve erkekleri yerlerinde oturtmak üzere eliyle işaret etmesi hâli gözümün önündedir. Sonra erkeklerin safflarını yara yara kadınların safflarına kadar gitti. Bilâl de beraber idi. Peygamber orada şöyle buyurup: "Ey Peygamber, mü'min kadınlar -Allah'a hiçbirşeyi ortak tutmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasından bir iftira düzüp getirmemeleri, herhangibir iyilik hususunda sana âsî olmamaları şartıyle- sana bey'atleşmeye geldikleri zaman, bey 'atlerini kabul et. Onlar için Allah 'tan mağfiret isteyiver. Çünkü Allah çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir" âyetinin tamâmını okudu. Bu âyeti okuyup bitirdikten sonra: "Siz kadınlar bu bey'at üzere sabitkadem misiniz?" diye sordu. -râvî Hasen ibn Müslim'in kim olduğunu bilemediği- bir kadın: Evet, yâ Rasûlallah! dedi. o kadından başkası cevâb vermedi. Bunun üzerine aleyhi ve sellem): "Öyleyse sadaka verin" buyurdu. ihramını yaydı, onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl'ın ihramı içine atmaya başladılar.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-mumtehine Sûresi