İ Kerimesi ile İlgili Hadisler

682-) Bize Abdussamed b. Abdilvâris rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bize Mes'ûd b. Ali, İkrime'den (naklen) rivâyet etti ki, Sa'd, bütün namazları tek abdestle kılarmış. Hazret-i Ali ise her namaz için abdest alırmış. (Hazret-i Ali, bir defasında) şu âyeti okumuştu: "Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, ellerinizi... yıkayınız."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Taharet Kitabı
Konu: İ Kerimesi
683-) Bize Ahmed b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Muhammed -ki O İbn İshak'tır-, Muhammed b. Yahya b. Hıbbân'dan, (O da) Ubeydullah b. Abdillah b. Ömer'den (naklen) rivâyet etti (ki, Muhammed) şöyle dedi: (Ubeydullah'a) dedim ki; "bana söyler misin, İbn Ömer, temiz (abdestli) olsun yahut temiz olmasın, her namaz için abdest alırmış, bunun sebebi neymiş?" Şöyle karşılık verdi: bintu Zeyd İbni'l-Hattâb kendisine haber verdi ki, Abdullah b. Hanzala b. Ebî Amir, O'na (yani Esma'ya) haber vermiş ki, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) (önceleri), temiz (abdestli) olsun yahut temiz olmasın, her namaz için abdest alması emredilmişti. Sonra bu O'na zor gelince her namaz için misvak kullanması (dişlerini fırçalaması) emredilmişti. İbn Ömer ise, buna gücünün olduğu görüşündeydi. Bu sebeple her namaz için abdest almayı terk etmezdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Taharet Kitabı
Konu: İ Kerimesi
684-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) Alkame b. Mersed'den, (O) İbn Bureyde'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi (ki, Bureyde) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her namaz için abdest alırdı. Nihayet Mekke'nin fethedildiği günde, (beş vaktin) namazlarını tek abdestte kıldı ve mestlerinin üzerine mesh yaptı. Bunun üzerine Hazret-i Ömer O'na; "daha önce yapmadığın bir şeyi yaptığını gördüm?" dedi. Buyurdu ki; "doğrusu ben bunu bile bile yaptım, ya Ömer!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Taharet Kitabı
Konu: İ Kerimesi
2514-) Ebû îmran, Eşlem (b. Yezid)'den; demiştir ki: Biz İstanbul'u kasdederek Medine'den savaşa çıktık. Cemaatin başında Abdurrahman b. Halid b. el-Velid vardı. Rum (askerleri) sırtlarını (İstanbul) şehrin(in) surlarına dayamışlardı. Derken (bizden) bir adam (tek basma) düşmana saldır(ıp düşman safları arasına dal)dı. Bunun üzerine halk " Vazgeç, vazgeç! lâilahe illallah kendi elleriyle kendini tehlikeye atıyor!" diye feryada başladı. (Bunu gören) Ebû Eyyûb (el-Ensârî) dedi ki: Bu âyet biz Ensâr topluluğu hakkında indi. (Yüce) Allah Peygamberi (Muhammed) (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yardım edip İslâmiyete destek olunca (kendi kendimize); Haydi gelin mallarımızın başında duralım, onları düzene koyalım" demiştik. Bunun üzerine Yüce Allah; Allah yolunda sarf ediniz de kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayınız!" el-Bakara (2), 195. (mealindeki âyet-i kerimeyi) indirdi. (Kendi) eller(imiz)le kendimizi tehlikeye atmak (demek), mallarımızın başında onları düzene koymakla uğraşmamız ve cihâdı terk etmemiz demektir." İmran dedi ki: Ebû Eyyûb (Şehid olup ta) İstanbul'a defn edilinceye kadar cihada devam etti. tefsiru'l-kur'ân, 3.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: İ Kerimesi