Kaaf Sûresi ile İlgili Hadisler

4897-) Bize Şu'be, Katâde'den, o da Enes(radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Cehennemlikler cehenneme atılacaklar. (Atıldıkça, cehennem:) Daha ziyâde var mı? Diyecek. Nihayet (izzet sahibi olan Rabb) ayağını basacak (onu horlayacak). Bu sefer cehennem: Yetişir, yetişir! Diyecektir."

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Kaaf Sûresi
4898-) Bize Avf el-A'râbî, Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Muhammed ibn Mûsâ: Ebû Sufyân el-Himyerî bu hadîsi Peygamber'e yükseltti. Hadîsi sahâbî üzerinde en çok durdurup mevkuf olarak rivayet etmekte olan Ebû Sufyân el-Himyerî'dir (yani o, hadîsi çok az Peygamber'e yükseltir idi), demiştir. "Allah tarafından cehenneme: Doldun mu? Denilir. O da: Daha ziyâde var mı? Diyecek. Bunun akabinde Rabb Tebâreke ve Taâlâ ayağını cehennemin üzerine koyacak. Bu sefer cehennem: Yetişir, yetişir! Diyecektir"

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Kaaf Sûresi
4899-) Bize Ma'mer ibn Râşid, Hernmâm ibn Münebbih'ten haber verdi ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:"Cennet ve ateş münâkaşa ettiler. Şöyle ki: Ateş: Ben kibirliler ve zorlayıcı kimselerle tercih olundum, yani onlara tahsis olundum, dedi. Cennet de: Bana ne oldu ki, bana insanların yalnız zaîflan ve sakatları giriyor? Dedi. Allah Tebâreke ve Taâlâ da cennete şöyle buyurdu: Sen benim rahmetimsin, ben seninle kullarımdan dilediğime rahmet ederim. Ateşe de şöyle buyurdu: Sen sırf benim azâbımsın; ben seninle kullarımdan dilediğime azâb ederim. ve cehennemden herbiri için dolmak hakkı vardır. Fakat cehennem dolmak bilmez, en sonu Allah ona ayağını koyar. O da: Yetişir, yetişir, yetişir! der. o zaman cehennem dolar, bâzısı bâzısına büzülür. Azîz ve Celîl olan Allah, halkından hiçbir kimseye zulmetmez. Cennete gelince, Azîz ve Celîl olan Allah, onun için (onun boşluklarını doldurmak için) yeniden birtakım halk yaratır " . Allah'ın: "Ne derlerse sen sabret. Rabb'ini, güneşin doğuşundan evvel ve batışından önce hamd ile tesbih et"(Âyet: 39).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Kaaf Sûresi
4900-) Cerîr ibnu Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz bir gece Peygamber'in maiyyetinde oturuyorduk. Ayın öndördüncü gecesinde idi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kamere baktı da şöyle buyurdu: "Şübhesiz ki sizler, şu Ay'ı görmekten hiçbiriniz mahrum olmaksızın görmekte olduğunuz gibi Rabb'inizi de göreceksiniz. Artık güneşin doğmasından önceki ve batmasından önceki namazların hiçbirinden alıkonmamak elinizden gelirse, ona çalışınız. " sonra Peygamber: "Rabb'ini, güneşin doğuşundan evvel ve batışından evvel hamd ile teşbih et" âyetini okudu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Kaaf Sûresi
4901-) Bize Verkaa, İbnu Ebî Necîh'ten; o da Mucâhid ibn Cebr'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs: Rabbı Taâlâ, Peygamberce, bütün namazların arkalarında tesbîh etmesini emretti, demiştir. İbn Abbâs bununla"Ve secdelerin arkalarında da O'na tesbîhet" (Âyet: 40) kavlini kasdediyor

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Kaaf Sûresi