Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı ile İlgili Hadisler
1156-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): b. Eslem'den dinlediğim, onun da Abdurrahmân b. Ebî Said'den, Onun da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz kılarsa önünden hiç bir kimseyi geçirmesini Onu mümkün olduğu kadar menetsin! şayet yine dinlemezse onunla mukatele etlini Çünkü o ancak bir şeytândır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı
1157-)
Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Muğîre rivâyet etti. ki): Bize İbn Hilâl (yani Humeyd) rivâyet etti. ki: defa ben bir arkadaşımla beraber bir hadisi müzâkere ederken birden Ebû Salih Es-Senımân: Ebû Saîd'den işittiğimi ve gördüğümü sana söyliyeyim; dedi ve şöyle anlattı: Ben Ebû Saîd ile beraber bulunduğum bir sırada Ebû Saîd Cum'â günü, kendisini insanlardan setredecek bir şeye karşı namaz kılıyordu, derken Benî Ebî Muayt kabilesinden genç bir zât geldi ve Ebû Saîd'in önünden geçmek istedi. Ebû Saîd onun göğsüne dokunarak kendisini defetti. Genç adam etrafına bakındı. Fakat Ebû Said'in Önünden başka geçecek yer bulamadı. Bunun üzerine yine oradan geçmeye kalkıştı. Ebû Saîd onun göğsüne ilk defâkinden daha şiddetli vurarak kendisini defetti. Bu sefer o adam Ebû Saîd'in karşısına dikilip ona sövdü» sonra cemâati sıkıştırarak çıktı gitti ve (Medine valisi) Mervân’ın yanına girerek Ebû Saîd'den gördüğü muameleyi ona şikâyet etti: Sonra Ebû Saîd de Mervân'ın yanına girdi. Mervân ona: kardeşin oğluyla ne alıp veremiyorsun? (Bak sana) seni şikâyete gelmiş?» dedi. O zaman Ebû Saîd şunları söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kendisini insanlardan koruyacak bir şeye -karşı namaza durur da sonra önünden biri geçmek isterse onu göğsüne dokunarak defetsin. Dinlemezse onunla mukatele etsin! Çünkü o ancak bir şeytandır.» buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı
1158-)
Bana Hârûn b. Abdillâh ile Muhammed b. Rafı' rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. İsmail b. Ebî Füdeyk, Dahhâk b. Osman'dan, o da Sadakatü'bnü Yesâr'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz kılarsa önünden hiçbir kimseyi geçirmesin! Dinlemezse onunla doğuşsun! Çünkü onunla beraber dostu şeytân vardır.» buyurmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı
1159-)
Bana İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki) Bize Ebû Bekir El-Hanefî haber verdi. ki): Bize Dahhâk b. Osman rivâyet etti. ki): Bize Sadakatü'bnü Yesâr rivâyet etti. ki: Ben İbn Ömer'i: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu...» diyerek bu hadîsin mislini rivâyet ederken dinledim. Saîd hadîsini Buhârî «Namaz», «Bed-i Halk» ve «Sı-fat-ı İblîs» bahislerinde, Ebû Dâvûd ile Nesâî dahi -Namaz» bahsinde tahric etmişlerdir. Ebî Muayt kabilesinden geldiği bildirilen genç adamın ismi bir rivâyette Velîd b. Ukbe diye tasrîh edilmiştir. İbnİ Ebî Şeybe'nin «Mûsannef» inde bu zâtın Abdurrahman b. Haris olduğu bildiriliyor. Abdürrezzâk'ın rivâyetinde ise Dâvûd b. Mervân nâmında bir zât olduğu görülüyor. Bu rivâyetlerin arasını bulmak için en güzel çâre vak'anın ayrı ayrı şahıslarla mü-teaddid defalar vukûbulduğuna kail olmaktır. murâd: Emevî hanedanından Mervân b. Haltem'dir. Bu zâtın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüğü rivâyet olunur. Vâkıdî'nin beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatında Mervân sekiz yaşında çocukmuş. Ondan hadîs rivâyet edememiştir. Mervân o gün Medine'de Vali bulunuyordu. Hazret-i Ebû Saîde: «Kardeşin oğlu ile ne alıp veremiyorsun?» diyerek hâdisenin hakikatini anlamak istemiş ve bütün mü'minlerin kardeş olmasına bakarak din kardeşi yerine «Kardeşin oğlu» tâbirini kut-lanmışdır. Bu cümle: «Hazret-i Saîd'in önünden geçen genç Velîd b. Ukbe değildi.» diyenlerin sözünü te'yîd eder. Çünkü Velî d'in babası Ukbe kâfir olarak öldürülmüştür. Binâenaleyh onun oğlu hakkında «Kardeşin oğlu» denilemez. beyânına göre, namaz kılarken önünden geçen kimse işaretle ve hoş bir muameleyle geçmekden menedilir. Fakat hadisin zahirinden anlaşılıyor ki geçmek isleyen kimse işaret vb. den anlamaz da kendisini menetmek için döğüşmekten başka çâre kalmazsa nihayet ona da başvurulur. Çünkü bu derece inatlık gösteren kimse olsa olsa bir şeytândır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) burada işaretten almayan inatçıyı bir teşbih-i belîg ile şeytâna benzetmiştir. Bâzılarına göre şeytandan murâd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Önünden geçen kimsedir. Böyle inatçı kimselere lisanımızda dahi şeytân denir. Bazıları cümleye bir muzâf takdir ederek: «Bu ancak şeytânın yapacağı iştir.» şeklinde mânâ vermişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı
1160-)
Bize Yayhâ b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Ebü'n-Nadr'dan dinlediğim, onun da Büsr b. Saîd'den naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum: Zeyd b. Hâlid El-Cühenî, Büsr'ü namaz kılanın önünden geçen hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ne işitmiş! diye sormak üzere Ebû CÜheym'e göndermiş. Ebû Cfl-heym şunları söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kılanın önünden geçen kimse ne derece vebal yüklendiğini bilse onun için kırk yıl beklemek önünden geçmekden daha hayırlı olurdu.» buyurdular. «Kırk gün mü, kırk ay mı yoksa kırk yıl mı? dedi; bilmiyorum» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı
1161-)
Bize Abdullah b. Haşim b. Hayyân El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Vekî', Süfyân'dan ,o da Salim Ebû'n-Nadr'dan, o da Btisr b. Said'den naklen rivâyet etti ki, Zeyd b. Halid El-Cuhenî Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ne duydun? diye sormak üzere. Ebû Cüheym El-Ensârî'ye haber göndermiş. Müteakiben râvi Mâlik hadisi gibi rivâyette bulundu. hadîsi bütün Kütüb-ü Sitte sahipleri tahric etmişlerdir. Hadisin bâzı rivâyetlerinde meseleyi sormak için adam gönderen zât ile kendisine adam gönderilenin isimleri maklûb zikredilmişse de İmâm Mâlik'in «El-Muvatta-'mda bu husûsda hiç bir ihtilâf gösterilmemiştir. Meseleyi sormak için Büsr b. Saîd'i gönderen Zeyd b. Hâlid El - Cühenî'dir. Zeyd, Büsr'ü, Ebû Cüheym'e göndermişdir. Nitekim Müslimin buradaki rivâyetinde ve İbn Mâce ile başkalarının rivâyetlerinde de sened böyledir. bâzısında kırk yıl mes'elesi sene zikredilmeksizin sâdece kırk, diye itlak edilmiş, bâzısında kırk yıl yahut kırk ay yahut kırk sabah yahut kırk saat denilmiş; bir takımlarında bunun yerine daha başka tâbirler kullanılmıştır. Meselâ İbn Hibbâ n'ın Hazret-i Ebû Hüreyre'den tahric ettiği rivâyette: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz kılarken din kardeşinin önünden geçmekte ne derece büyük günah olduğunu bilse, yüz sene yerinde durması onun Önünden bir adım atmakdan kendisine daha hayırlı gelirdi.» buyurdular... denilmiş. Taberânî'nin rivâyetinde: Namaz kılanın önünden geçen kimsenin kıyâmet gününde kuru bir ağaç olmak isteyeceği zikredilmişdir. Bâzı rivâyetlerde bunun yerine: «Namaz kılanın önünden geçen kimse üzerine ne derece vebal aldığını bilse uyluğunun kırılmasına razı olur da onun Önünden geçmezdi!» denilmiştir. Kâ'bu'l-Ahbâr: «Namaz kılanın Önünden geçen kimsenin yere batması onun önünden geçmesinden daha hayırlıdır.» demişdir. Bütün bunlar namaz kılanın Önünden kasden geçmenin pek çirkin bir hareket olduğunu göstermektedirler. Sütrenin dış yanından geçmek memnu değildir. kılan kimsenin önünden geçerek günâhını üzerine almaktan-sa uzun müddet yerinde durup geçmemek daha hayırlıdır. Bu müddet rivâyetlerin bâzılarında kırk, bâzılarında yüz yılla temsil edilmişdir. Kirman î'nin beyânma göre; kırk yılla temsilin hikmetini yalnız Allah bilirse de, insanın geçirdiği her tavır kırk adediyle kemâl bulduğu için kırk adedinin zikredilmiş olması muhtemeldir. Aynî'ye göre; yüz adedinin zikredilmesi de ondan sonra gelen binlere nisbetle ortada bulunduğu için olsa gerektir. Bittabi her şeyin en hayırlısı orta derecede olanıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Kılanın, Önünden Geçeni Menetmesi Bâbı