Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı ile İlgili Hadisler

1085-) Bize Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ile Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin El-Cahderî ikisi birden Ebû Avâne'den rivâyet ettiler. Hâmid dedi ki: Bize Ebû Avâne, Hilâl b. Ebi Humeyd'den, o da Abdurrahmân b. Ebî Leylâ'dan, o da Berâ b. Azib'den naklen rivâyet etti. Berâ Şöyle dedi; «Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kılınan namazı dikkatle takip ettim: Ve onun kıyamını, arkasından rükûunu, arkasından rükû'dan doğruluşunu, sonra secdesini, sonra iki secde dakî oturuşunu, sonra tekrar secdesini, sonra selâm vermekle, kalkıp gitmesi arasındaki oturuşunu takriben müsavi buldum.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1086-) Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şû'be, Hakem'den rivâyet etti. ki: Kûfe'yi İbn'l-Eş'as zamanında bir adam (Hakem bu adamın adını da söylemiştir) idaresi altına alınca Ubeydullah b. Abdillâh'a halka namaz kıldırmasını emretti. Bunun üzerine o da namaz kıldırmağa başladı. Başını rükûdan kaldırdığı vakit ben şu duayı okuyuncaya kadar ayakta kalırdı: «Allâhım! Ey Rabbimiz! Gökler dolusu, yer dolusu, onlardan sonra dilediğin herşey dolusu hamd sana mahsustur. Mecd-ü senaya ehil olan Allah'ım! Senin verdiğini menedecek, menettiğini de verecek yoktur. Senin katında hiçbir varlık sahibine varlığı fayda verecek değildir.» ki: Ben bunu Abdurrahmâzt b. Ebî Leylâ'ya anlattım. O da şöyle dedi: «Ben Berâ İbn Âzib'i şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı ve rükûu, başını rükûdan kaldırışı, sücûdu ve iki secde arası oturuşu takriben birbirine müsâvî idi.» şöyle dedi: «Ben bunu Amr b. Mürre'ye anlattım da o: Ben İbn Ebî Leylâ'yı gördüm onun namazı böyle değildi; dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1087-) Bize Muhammedü'bnü Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Dediler ki; Bize Muhammed b. Câ'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Hakem'den naklen rivâyet etti ki: Matar b. Naciye Kûfe'yi raptedince Ebû Ubeyde'ye halka namaz kıldırmasını emretmiş... Ve hadisi rivâyet etmiştir. hadîsi Buhârî-Ezan» ve «Namaz» bahislerinde, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî de «Namaz» bahsinde tah-rîc etmişlerdir. namazda kıraat ve teşehhüdün hafif, rükû, sücût ve onlardan doğrulurkerv tume'nîneti, yani azanın sükûnet bulacağı kadar durmayı uzunca tutmaya delildir. Hadîsin ikinci rivâyetinde -Takriben birbirine müsavi idi,» denilmesi, bazı fiillerin diğerlerinden biraz daha uzun olduğunu gösterir. Bu da kıyam hâline mahsustur. Teşehhüdde dahi mümkündür. beyânına göre bu hadîs bazı ahvâle hamledilmiştir. Yoksa buraya kadar geçen hadîslerden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıyamı uzatırdığı anlaşılmıştır. Hattâ sabah namazında alt-mışdan yüze kadar âyet, öğle namazında sûre-i secdeyi okurdu. O namaza durduğu vakit cemâatdan biri «Bakî'» tarafına kazâyi hacete gider; sonra evine dönerek abdest alır, mescide gider ve ilk rek'âta yetişebilirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in akşam namazında «Tûr» ve «Mür-selât» sûrelerini, Buhârî'nin rivâyetinde «Arâf» ve ona benzer sûreler okuduğu beyân edilmiştir. Bunlar gösteriyor M: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zaman zaman kıraati uzattığı olurmuş. Binâenaleyh Bâbımız hadîsleri bâzı vakitler mânâsına hamledilmiştir. vermekle, kalkıp gitme arasındaki oturuşunu takriben müsâ-vî buldum.» cümlesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazdan selâm verdikten sonra orada bir parça oturduğuna delildir. zapteden zâtın ismi hadîsin birinci rivâyetinde tasrîh edilmemiş ise de, ikinci rivâyette bunun Matar b. Naciye olduğu bildirilmiştir Ebû Ubeyde Hazret-i İbn Mes'üd oğludur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1088-) Bize Halef b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Sâbit’den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bize nasıl namaz kıldırırken gördüysem size de öylece namaz kıldırmaktan geri kalmam.» demiş ki: «Enes öyle bir yapardı ki, —onu sizin yaptığının görmüyorum—. Başını rükudan kaldırdığı vakit kendisini gören «unuttu gâliba» diyecek kadar ayakta dikilirdi. Secdeden başını kaldırdığı zaman dahi gören «unuttu galiba!» diyecek kadar dururdu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı
1089-) Bana Ebû Bekir b. Nâfi' El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Hammâd rivâyet etti. ki): Bize Sabit, Enes'den naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: Ben, tamam olmak şartıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha kısa kıldıran bir kimsenin arkasında namaz kılmadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı (fiilleri itibariyle) birbirine yalandı. Ebû Bekir'in namazı dahi (fiilleri itibariyle) birbirine yakındı. Ömerü'bnü’l-Hattâb halîfe olunca sabah namazını uzattı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hamiden» dediği vakit biz: Vehmetti galiba; diyecek kadar ayakta durur; sonra secde eder, iki secde arasında dahi bizler: Vehmetti galiba diyecek kadar otururdu. hadîsi Buhârî «Ezan» bahsinde bir iki yerde tahrîc etmiştir. Hazret-i Enes'in: tamam olmak şartiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha kısa namaz kıldıran bir kimsenin arkasında namaz kılmadım.» demesiyle ayni hadîsde: İlâhû limen Hamiden!» dediği vakit vehmetti galiba diyecek kadar ayakta dururdu.» sözü birbirine münâfi değildir. Çünkü rü-kûdan doğrulduktan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in o-kuduğu duayı tertil ve huşu ile okumak insana unuttu zannını verecek kadar vakit alır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı yerine göre uzun ve kısa kıldırdığını az yukarıda görmüştük.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namaz Rükünlerini Yerli Yerince Yapmak Ve Namazı Tamam Kılmak Şartiyle Hafif Tutmak Bâbı