Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı ile İlgili Hadisler

2585-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. İdrîs, Husayn'dan, o da Şa'bi'den, o da Adiyy b. Hatim (radıyallahü anh)’dan naklen rivâyet etti, Adiyy Şöyle dedi: "Sizin için fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden seçilinceye kadar yiyip için "Sûre-i Bakara âyet 187. âyet-i kerîmesi nâzl olunca Adiyy b. Hâtim peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Resûlüllah Ben, yastığımın altına bir beyaz, biri siyah iki ip koydum. (Bununla) geceyi gündüzden seçiyorum.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yastığın pek genişmiş, Bu beyaz iplikle siyah iptik gecenin karanlığı ile gündüzün aydınlığından ibarettir.» buyurdular. hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» ile -Kitabu't-Tefsir» de Ebû Dâvûd «Kİtâbu's-Savm'da, Tirmizî «Kitâbu't-Tefsir» de muhtelif ravilerden tahric etmişlerdir. onun hakkında «Hasen Sahih bir hadistir.» demiştir. Arapların deve bağladıkları iptir. rivâyetinde bunun yerine «Kıldan iki iplik aldım.» denilmiştir. bir rivâyetinde şöyle buyurulmuştur: «Dedim ki Ya Resûlallah, bu beyaz iplikle siyah iplikden murâd nedir? Bunlar hakikaten ıkı iplik midir? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ipliklere baktınsa sen hakikaten pek kalın kafalıymışsın.» buyurdu. ilâve etti: bundan murâd, gecenin karanlığı ile gürdüzün aydınlığıdır.» Dâvûd'un rivâyetinde: «Ben biri beyaz, biri siyah iki ip alarak yastığımın altına koydum da, onlara baktım, fakat ipleri biribirindon seçemedim. Sonra bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlattım da, güldü ve: İse senin yastığın pek geniş ve uzunmuş. Bundan murad: Gece İle gündüzden ibarettir, buyurdu» denilmektedir. Avâne'nin rivâyet ettiği Mutarrif hadîsinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü ve: «Hayır öyle değil, ey kalın kafalı, buyurdular.» denilmiştir. yastığın pek genişmiş.» ifâdesindeki yastık uykudan kinayedir. Maksat «Senin uykun pek çok ve derinmiş.» demektir. yastığın başdan kinaye olduğunu söylerler. Nitekim: «Sen hakîkaten pek kalın kafalıymışsın.» hadîsi de bunu te'yid etmektedir. takımları kalın kafalı tâbirinin ahmaklıktan kinaye olduğunu söylerler. Zira kafanın haddinden fazla büyük ve geniş olması, gabâvet ve ahmaklığa delildir. Nitekim mutedil oluşu da akıl ve âlicenaplık alâmetidir. îyâz diyor ki: « Hazret-i Adiyy'in iki ip alarak yastığının altına koyması âyet-i kerimeden bu mânâyı anladığındandır. Ayni şekilde hareket eden diğer ashab dahi âyetten bu mânâyı anlamışlardır. o zamana kadar beyazlıkla siyahlığın nelerden ibaret olduğunu beyân eden fecir kelimesi henüz nâzil olmamıştı.) kerimesi nâzıl olunca ipliklerden muradın gece ile gündüz olduğunu anladılar. Hadîsin mânâsı şudur: Eğer sen Allah'ın murâd ettiği iki ipliği —ki gece ile gündüzden ibarettirler.— yastığının altına koydunsa, o halde senin yastığın onları örtmüş ve kaplamış olacağından genişlemesi iktizâ eder. hakikaten pek kalın kafalıymışsın .) rivâyeti de aynı mânâya gelir...» ki Kâdî îyâz hadîs-i şerif deki: yastığın pek genismis.» ve «Sen hakikaten pek kalın kafalıymışsın.» rivâyetlerini makaama münâsip bir şekilde te'vil etmiştir. hususta bir çok hadîs ulemâsı da Kâdi Iyâz'la beraberdir. Onlar bu ifâdelerden ahmak ve akılsız mânâsını çıkaranlara itiraz etmişler, bunun zemmölacağım söylemişlerdir. Halbuki ortada zemmi îcab edecek bir söz yoktur. şöyle bir suâl hatıra gelebilir: «Bu hadîsin zahirine bakılırsa ak iplikle kara iplikten bahsedilen âyet-i kerime nâzıl olurken Hazret-i Adiyy'in orada bulurduğu anlaşılıyor. Bu, onun daha önceden müslüman olmasını iktizâ eder. Halbuki hakikat Öyle değildir. Çünkü âyet-i kerime hicretin ilk zamanlarında inmiş, Adiyy (radıyallahü anh) ise hicretin 9. veya 10. yılında müslüman olmuştur. İbn İshâk ile diğer Siyer ve Meğazi müellifleri vak'ayı bu şekilde tesbit etmişlerdir.» bu suâle dört vecihle cevap vermişlerdir: Hadîs-i şerifde zikri geçen âyet oruç farz kılındıktan sonra nâzil olmuştur. Aynî bu cevabı ihtimalden pek uzak görmektedir. Hazret-i Adiyy’in sözü te'vil olunur. Onun bu sözden muradı: «Ben, Müslüman olduğum vakit bu âyet bana okununca beyaz ve siyah iplerle tecrübeye giriştim.» demektir. Hadisin manası: «Âyetin indiğini duyunca iki ip aldım.» demektir. Hadisde mahzuf kelimeler vardır. Bunlar şöyle takdîr olunur: «Âyet-i kerîme nâzil olup da bir müddet sonra ben Medine'ye gelerek Islâmiyeti kabul ettiğim ve onun şeriatlarını öğrendiğim vakit iki ip aldım.» bu dördüncü vechin en güzel olduğunu söylemektedir. Ahmed b. Hanbel'in rivâyeti de bu tevcihi te'yid eder. tarikiyle gelen bu rivâyette «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buna namazla orucu tâlim ederek Namazı söyle kılacaksın, orucu da şöyle tutacaksın. Güneş kavuştu mu taa ak iplikten kara ipliği seçinceye kadar ye, iç. buyurdu. Ben de iki iplik aldım... ilah...» Duyurulmaktadır. âyetteki kara iplikle ak iplik tabirlerinin gece ile gündüz mânâsına geldiklerini bildiren (fecir) Lâfzının bu âyetten hayli zaman sonra nâzil olduğunu ileri sürerek beyânın nasıl olup da ihtiyaç zamanından geri bırakıldığını, hâlbuki beyân gelinceye kadar teklif devam ettiğini müşkil saymışlardır. bunlara şu cevabı vermişlerdir: kerîme'de «fecir» Lâfzı nâzil olmadan da beyân vardır. Yalnız onu herkes değil, bâzı mütehassıslar anlardı. Beyânın herkesin anlıyacağı derecede açık olması şart değildir. Kaldı ki,âeyt-i kerîme'den maksadın ne olduğunu Hazret-i Adiyy'den başka anlamayan bulunmamıştır. Hattâ ulemâdan basıları câhiliyet devrinde ak iplikle kara ipliğin gündüzle gece mânâsında kullanılmakta şüyu' bulduğunu, bunun beyâna ihtiyâcı olmadığını söylemişlerdir. (631-676) ipliklere hakikat mânâsını verenlerin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in meclislerinde bulunmayan, anlayışı kıt bazı Bedeviler olduklarını söylemiştir. uazıları âyet-i kerîme'deki mecazın istiare mi, yoksa teşbîh kabilinden mi olduğu mes'elesi üzerinde de durmuşlardır.: bunun istiare kabilinden olduğunu söylemiş ve «Biz, bu Bâbın evvelinde bunu Zemehşerî'den naklettik.» demişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2586-) Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîri rivâyet etti. ki): Bize Fudayl b. Süleyman rivâyet etti: ki): Bize Ebû Hazım n'vâyet etti. ki): Bize Sehl b. Sa'd rivâyet eyledi. ki): Şu (size ak İplik kara İplikten seçilinceye kadar yiyin için) âyı-timı zil olunca bazı kimseler bir beyaz bir de siyah iplik alarak bunları birbirinden seçinceye kadar yemeye devam ederdi. Nihayet Allah (azze ve celle) (Fecirden) kavl-i kerîmini indirerek bundan muradı beyân eyledi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2587-) Bana Muhammed b. Sehl Et-Temimi İle Ebû Bekir b. İshâk rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Ebî Meryem rivâyet etti. ki): Bize Ebû Gassân haber verdi. ki): Bana Ebû Hâzini, Sehl b. Sa'd (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Sehl şöyle demiş. Şu âyet (yani): ak iplik kara iplikten seçilinceye kadar yiyin, için) kavl-i ilâhisi nâzil olunca bazı kimseler oruç tutmak istedimi her biri ayaklarına bir siyah bir de beyaz iplik bağlarlar da, bu iplikleri birbirinden seçinceye kadar yiyip içmeye devam ederlerdi. Bundan sonra Allah (Fecirin) ayetini indirdi. Bu suretle Allah'ın bu âyetten gece ile gündüzü murâd ettiğini anladılar. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l Savm» ile «Kitâbu't-Tefsir» de Nesâî «Kitabu's-Savm» da muhtelif râvilerden tahric etmiştir. evvelki hadîsde Hazret-i Adiyy'in biri beyaz diğeri siyah ikî ipi yastığının altına koyduğu bildirilmişti. Bu hadîsde Ashâb-ı Kiram'dan bâzılarının iki ipliği ayaklarına bağladıkları görülüyor. Fakat iki rivâyet arasında münâfaat yoktur. Zira bâzılarının iplikleri yastıklarının altına koyması, diğerlerinin ayaklarına bağlaması mümkündür. bir takımları iki rivâyetin arasını bulmak için Ashâb’ın sahur zamanına kadar iplikleri yastıklarının altında unuttukları, sahur zamanında onları ayaklarına bağladıkları ihtimâlinden bahsetmişlerse de, bu ihtimâl uzak görülmüştür. Çünkü o zaman kendileri uyanık bulunacakları için ayaklarına iplik bağlamaya hacet yoktur. Ellerinde onları daha iyi görürler. Manzara demektir. bu kelimeyi «ra'y» ve «ri'iyy» şeklinde rivâyet etmişlerdir. Kâdî îyâz buna itiraz etmiş, hatâ olduğunu söylemiştir. şekilde rivâyet sahih olsa bile mer'i yani görünen mânâsına geleceğini bildirmiştir. (?-656), Hazret-i Adiyy rivâyeti ile bu rivâyetin arasını bulmuş ve: Adiyy rivâyetinin Sehl rivâyetinden sonra vârid olabileceğinden bahisle Hazret-i Adiyy'in, Sehl rivâyetin-deki macerayı işitmemiş olması ihtimalini ileri sürmüştür. yine Kurtubî'nin beyânına göre her iki hadîsin aynı kazıyye hakkında vârid olması muhtemeldir. Yalnız râvilerden bazısı âyetteki «Fecir» kelimesini muttasıl olarak zikretmiş, Bazıları onu âyetten ayırmışlardır. Çünkü bu kelime âyet-i kerîme'nin baş tarafından hayli zaman sonra nâzil olmuştur. bir sene sonra indirildiğini söylerler. rivâyetine göre âyet-i kerîme nâzil olduktan sonra Ashâb-ı Kiram bir müddet fecir doğuncaya kadar yiyip içmeye devam etmişler, sonra Allahü teâlâ hazretleri fecir kaydını indirmekle bu hükmü neshetmiştir. Kâdî îyâz, Tahavî'nin bu sözüne itirazda bulunmuş ve hükmün onun dediği gibi evvelâ sabit olup, sonradan neshedilme-ffifiirıi hadisden muradın bu işi bazı Bedeviler’in te'vil suretiyle yaptıklarını beyândan ibaret olduğunu söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2588-) Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybetü'bnü Said de rivâyet etti. ki): Bize Leys, İbn Şihâh'dan o da Salim b. Abdîllah'dan, o da Abdullah (radıyallahü anh)’dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet eyledi, şöyle buyurmuşlar: geceleyin ezan okur, İmdi siz ibnu Ummü Mektüm'ün ezanını İşitinceye kadar yiyip için.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2589-) Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbni Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şihâb'dan, o da Salim b. Abdillah'dan o da Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhûma)’dan naklen haber verdi. Abdullah Şöyle dedi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: Bilâl geceleyin ezan okuyor. Binâenaleyh siz İbn Ummü Mektum'un ezanını isitinceye kadar yiyip için.» buyururken işittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2590-) Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den o da İbn Ömer (radıyallahü anhûma) dan naklen rivâyet eyledi, Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'în, biri Bilâl, diğeri âmâ İbn Ümınü Mektûm olmak üzere iki müezzini vardı. Bir defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki Bilâl geceleyin ezan okun Binâenaleyh siz İbn Ummü Mektûm ezarf okuyuncaya kadar yiyip için.» buyurdular. ikisinin ezanı arasında, ancak birinin inip dikerinin (minareye) çıkacağı kadar fazla bulunurdu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2591-) Bize yine İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah rivâyet etti. ki): Bize Kaa-sim, Âişe (radıyallahü anha)'âan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2592-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. ki): Bize Abde haber verdi. H. İbn’l-Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Hâmmad b. Mes'ade rivâyet eyledi. râvilerin hepsi Ubeydullah'dan her iki isnâdla İbn Nümeyr hadisi gibi rivâyette bulundular. hadîsi Buhari «Kitâbu's-Savm»'dan tahric etmiştir. diyor ki: «Bu hadîsin muhtelif lafızlarından anlaşıldığına göre Hazret-i Bila Tin vazifesi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emrettiği vakitte geceleyin ezan okumakmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu, namaz kılan namazı kessin, uyuyan uyansın da sahur yemeğini yememişse yesin, diye yapmıştır. bunları Hazret-i İbn Mes'ud, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet etmiştir. Ashâb-ı kirâm, Hazret-i Bilâl’in ezanından sonra sahur yerlerdi. şerif, Abdullah İbn Ümmu Mektûm ezanının Bilâl (radıyallahü anh)'ın ezanına yakın olduğuna delildir. bâzi rivâyetlerinder «İbn Ümmü Mektûm'a: — Sabahladın, sabahladın, denilirdi.» cümlesi vardır. Bu gösteriyor ki: İbn Ümmü Mektûm Hazretleri fecrin doğmasına yakın yahut fecir doğarken ezan okumağa dikkat eder, vakti bildirmek için Hazret-i BilâI'in ezanı ile iktifa etmezmiş. Zira Hazret-i Bilâl ezanını muhtelif vakitlerde okurmuş. hadisde «Birinin inip diğerinin (minareye) çıkacağı kadar fasıla bulunurdu.» denilmesi bazı zamanlardaki müşâhadeye mebnîdir. Çünkü ezam her gece ayni vakitte okusa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun ezanı ile iktifa eder: «İbn Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyip için.» buyurmaz, «Bilâl ezanı bitirdim, yiyip içmeyi kesin.» emrini verirdi. Ümmü Mektûm ama bir zât idi. Bu sebeple vaktin geldiğini kendisine haber veren bir adamı bulunması muhtemeldir. Çünkü böyle biri bulunmasa vaktin geldiğini ekseriya bilemezdi. Vehb'in, Yûnus tarikiyle İbn Şihâb'dan, onun da Salim'den naklettiği bir rivâyet de bu ihtimali teyid eder. Mezkur hadisde: «İbn Ümmü Mektûm gözü görmez bir zât idi. Cemâat kendisine fecir doğdukta (ezanı oku.) demedikçe ezan okumazdı.» denilmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2593-) Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. İbrahim, Süleymân-i Teymi'den, o da Ebû Osman'dan, o da İbni Mes'ûd (radıyallahü anh’)'ın naklen rivâyet etti. İbn Mesûd Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hiç birinizi Bilâl'ın ezanı -yahut Bilâl'in nidası- sahurundan menetmesin. Çünkü o namaz kılanınıza namazı kestirmek ve uyuyanınızı uyandırmak için geceleyin ezan okur - yahut nida eder.» buyurdu. Ve elini doğrultarak kaldırdı da: şöyle ve şöyle olmakla değil, şöyle oluncaya kadardır.» buyurdu ve iki parmağını araladı.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2594-) Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hâlid yani Ahmar, Süleymân-i Teymi'den bu isnâdla rivâyette bulundu. Yalnız o şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) parmaklarını topladı, sonra onları yere doğru çevirerek: Şu şekilde oldu aydınlık fecir değildir. Fecir şöyle olandır, buyurdu ve İki şahadet parmağını birbiri üzerine koyarak ellerini uzattı.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2595-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şey be rivâyet etti. ki): Bize Mu'temir b. Süleyman rivâyet etti. H. İshak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerîr ile Mu'temir b. Süleyman ikisi birden Süleymân-ı Teymî'den bu isnadla haber verdiler. Mu'temir'ir hadîsi: uyandırır, namaz kılanınızı da namazını kestirir.» cümlesinde sona erer. dedi ki: «Cerir kendi rivâyetinde Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) fecri kastederek: olmak eğil, böyle olmaktır. Yani fecir genişliğine görünen aydınlıktır, uzunluğuna zuhur eden aydınlık değildir.» buyurdu. dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2596-) Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Ab-dülvâris, Abdullah b. Süvâdete'l-Kuşeyri'den naklen rivâyet eyledi. ki): Bana babam rivâyet etti, o da Semûratü'bnü Cündeb'i şunu söylerken işitmiş: Ben, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: sizden birinizi ne Bilâl'ın nidası ne de yayılmadıkça şu aydınlık sahurdan menetmesin.» buyururken dinledim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2597-) Bana ZÜheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. Uleyye rivâyet eyledi. (Dedi ki): Bana Abdullah b. Sevâde, babasından, o da Semûratü'bnü Cündeb (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem): bizi ne Bilâl-in ezanı ve -Şahabın direk gibi görünen aydınlığına İşaretle- ne de şu beyazlık şu şekilde dağılmadikça aldatmasın.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2598-) Bana Ebû'r-Rabi' Ez-Zehrâni rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Sevadete’l-Kuşeyri, babasından, o da Semuratü'bnü Cündeb (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi, Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); ne Bilâl'ın ezanı ne de ufukda şöyle görünen uzun aydınlık Şu şekilde yayılıncaya kadar sahurunuzdan sizi aldatmasın.» buyurdular. tun iki eliyle göstererek genişliğine zuhur eden aydınlığını anlatmak istediğini hikâye etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2599-) Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti ki): Bize Şu'be, Sevâde'den naklen rivâyet eyledi. ki): Ben, Semuratü'bnü Cündeb (radıyallahü anh)’ı hutbe okuyarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’nı şöyle buyurduğunu rivâyet ederken dinledim: ne Bilâl'ın nidası ne de fecir görününceye (kadar) Yahut fecir yarılıncaya kadar görülen çj aydınlık aldatmasın»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı
2600-) Bize bu hadisi İbn'l-Müsennâ dibi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvûd rivâyet etti. ki): Bize Şu'ayb haber verdi. ki): Bana Sevadetü'bnü Hanzalete'l-Kuşeyr-i haber verdi, Semuratü'bnü Cündeb (radıyallahü anh)’ı Resûlillah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu... derken dinledim, diyerek bu hadisi anlattı. Mesûdi (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî «Ezan» ve «Talâk» bahislerinde, Ebû Dâvud , Nesâî ile İbn Mâce «Kitâbüs-Savm» dan tahrîc etmişlerdir. Bilâl’in geceleyin ezan okuması sabahın yaklaştığını bildirmek içindir. Tâki teheccüd namazı kılanlar namazı keserek biraz uyusunlar da, sabah namazına neşatla kalksınlar, uyuyanlar da uyanarak az -çok teheccüd namazı kılsınlar yahut sahur yemeği yesinler, sonra yıkanarak veya abdest alarak sabah naanazına hazır olsunlar. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in mübarek eliyle işaret ederek gösterdiği birinci fecirden murâd Fecr-i Kâzib yani alaca karanlıktır. Bunun hakikati ufukta yukarıdan aşağı doğru sarkan bir aydınlıktır. Sonra tekrar kaybolur. Fecr-i Kâzib geceden sayılır. Onunla sabah namazının vakti girmiş sayılmaz. O anda sahur yemeği yenilebilir. (sallallahü aleyhi ve sellem) ikinci işareti ile Fecr-i Sadık'ı yani hakiki tanyeri ağırmasını göstermiştir. mâhiyeti aydınlığın ufukta genişliğine yayılmasıdır. Bu aydınlık sabahı bildirir. Onunla sabah namazının vakti girer.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruca Girişin Fecrin Doğması İle Hasıl Olduğunu, Fecir Doğuncaya Kadar Yemek Ve Sairenin Cevazını, Kendisine Oruca, Namaz Vaktine Ve Saireye Girmek Gibi Hükümler Taalluk Eden Fecrin Sıfatını Beyan Bâbı