Tevbe Ve İstiğfarın Değeri Ve Allah’ın Kullarına Rahmeti ile İlgili Hadisler

3878-) Zir b. Hubeyş (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Saffan b. Assâl el Murâdî’ye mestler üzerine mesh yapmanın hükmünü sormaya gelmiştim bana şöyle dedi: “Ey Zir! Seni buraya hangi şey getirdi?” Ben de: “Bilgi edinmek için” dedim. Bunun üzerine Safvân: “Şüphesiz ki melekler ilim elde etmek için gayret gösterene istediği şeyden memnunluk duyarak onu her şeyden korumak için kanatlarını gererler.” Ben de: “Soracağım ve kalbimi tırmalayan şey şudur dedim ve: “Büyük ve küçük abdest bozduktan sonra mestler üzerine mesh yapmak nasıl olacaktır?” Sen Peygamberin sahabîlerindensin. Sana bu konuyu sormaya geldim sen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu konuda bir şeyler işittin mi?” Safvân: “Evet” dedi; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yolculukta olduğumuz zaman veya bir yerde misafir olduğumuz zaman cünüplük dışında küçük abdest, büyük abdest ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimi çıkarmamamızı emrederdi.” sonra ben: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sevgi hakkında bir şeyler işittin mi?” diye sordum. Safvân: “Evet” dedi; bir yolculukta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikteydik ansızın bir bedevi yüksek sesle “Ya Muhammed!” diye bağırdı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onun sesine yakın bir sesle: “Haydi gel” diye cevap verdi. Biz o bedevî kimseye yazıklar olsun sana sesini alçalt, çünkü sen peygamberin huzurundasın yüksek sesle konuşmak yasaktır dememize rağmen vallahi sesimi alçaltmam dedi. Sonra o bedevi dedi ki: “Bir kişi bir topluluğu seviyor ama henüz onlara katılmış değil.” Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kıyamet gününde kişi sevdikleriyle beraberdir” buyurdu. ve bize bazı şeyler anlattı. Sonunda şöyle buyurdu: “Batı tarafında (Sûfyân, Şam tarafında dedi.) bir kapıdan bahsetti ki bu kapının genişliği bir binitli kimsenin kırk yıl veya yetmiş yıl yürümesi kadardır. Allah bu kapıyı gökleri ve yeri yarattığı gün tevbe için açmıştır. Güneş batıdan doğuncaya kadar yani kıyamete kadar da kapatmayacaktır.” (Nesâî, Tahara: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Tevbe Ve İstiğfarın Değeri Ve Allah’ın Kullarına Rahmeti
3879-) Zir b. Hubeyş (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Safvân b. Assâl el Muradiye gelmiştim ki bana “Buraya niçin geldin” dedi. Ben de: “Bilgi edinmek için” dedim. Bunun üzerine Safvân: Benim Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den öğrendiğime göre: “Melekler ilim öğrenmek isteyen kimseye memnun olduklarından dolayı onu her şeyden korumak için kanatlarını gererler.” Sonra kendisine dedim ki: “Mest üzerine mesh konusunda zihnime takılan şeyler var bu konuda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den öğrendiğin bir şeyler var mı?” Safvân: “Evet” dedi; “Bir yolculukta olduğumuzda veya misafirlikte iken cünüplük dışında küçük abdest, büyük abdest bozmak ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimizi çıkarmamamızı bize emretmişti.” sonra ben: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sevgi hakkında bir şeyler işitin mi?” Safvân: “Evet” dedi; “Bir yolculukta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber iken görgüsüz kaba bir bedevi yüksek sesle Ya Muhammed! Ya Muhammed! Diye Peygamberimizi çağırmıştı. Ashab ona: Sus, sesini alçalt; böyle yapmak yasaktır, dedik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onun sesine yakın bir sesle: “Gel bakalım” diye cevap verdi. O bedevi de: “Bir kimse bir topluluğu seviyor ama henüz onlar arasına karışmış değildir” diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kişi sevdikleriyle beraberdir” buyurdu: Zir diyor ki: Safvân anlattı anlattı sonunda Allah’ın tevbe için batıda genişliği yetmiş yıllık mesafe olan bir kapı yarattığını, güneş batı tarafından doğuncaya kadar kapatılmayacağını ve Allah’ın Enam sûresi 158. ayetinin bu tevbe konusunda olduğunu bana anlattı: “O Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıranlar, inanmak için kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ancak Rabbinin onları imana mecbur edecek bazı alametleri geldiği gün, iman etmenin daha önce inanmamışsa veya inancıyla bir iyilik kazanmamışsa, o günkü imanı ona bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin öyleyse ahiret gününü ey inançsızlar! Biz de bekliyoruz başınıza gelecekleri.” (Nesâî, Tahara: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Tevbe Ve İstiğfarın Değeri Ve Allah’ın Kullarına Rahmeti