Teyemmüm ile İlgili Hadisler

136-) Mü'minlerin anası Hazret-i Aişe anlatıyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir sefere çıkmıştık. Beydâ'ya Beydâ: Mekke yolunda Zülhüleyfe'ye karşı bir tepedir. «Zâtülceyş», Medine'ye 12 mil mesafede bir yer. Teyemmüm âyeti hakkında İbnül-Arabî der ki: Âişe'nin teyemmüm ayetlerinden hangisini kasdettiğine ait bir delil bulamadım. İbn Beddâl, «Nisa yahut da Maide süresindeki âyet, abdest ayeti diye tanınır. Nisâ'daki ayette abdest bahsi yoktur» dedi. Vahidî Eshab'un-Nüzul adlı eserinde bu hadisi, Nisa süresindeki ayetin nüzul sebebinde verir. Hanz İbni Hacer Fethu'l-bârî'de der ki: İmam Buhâri'ye zahir olan bu durum, herkesçe bilinmiyor. Şüphesiz bu, Mâîde süresindeki ayettir. Tefsir babında Buhâri'nin kendisinden Rivâyet ettiği Abdurrahman b. Kasım der ki: «- Mü'minler namaza kalkmak istediğiniz vakit..» (Maide: 6) âyeti nazil olmadan önce (teyemmüm yoktu) mutlaka abdest almak gerekiyordu. Bu yüzden susuz yerde konaklamak ashaba ağır geldi. yahut Zatül-Ceyş'e varınca kolyem koptu, düştü. Resûlüllah kolyemi aramak için orada konakladı, ashab da onunla konakladı. Orada su yoktu. Yanlarında da su yoktu. Ashap, Ebû Bekir es-Sıddık'a gelerek: Âişe'nin yaptığını görüyor musun? Susuz yerde Resûlüllah'ı ve ashabı durdurdu, yanlarında su da yok,» dediler. Aişe der ki: Resûlüllah başını dizime koymuş uyumuştu, o sırada Ebû Bekir (radıyallahü anh) gelerek: Resûlüllah'ı ve ashabı susuz yerde durdurdun. Yanlarında su da yok,» diye darıldı ve bana çıkıştı, eliyle böğrüme vurmaya başladı. Resûlüllah’ın başı dizimde olduğu için kımıldayamadım. Susuz yerde Resûlüllah sabaha kadar uyudu. Bu sırada Allahu Teâlâ teyemmüm ayetini indirdi, bunun üzerine Üseyd İbn Hudayr: ilk bereketiniz (iyiliğe yol açışınız) değil, ey Ebû Bekir ailesi.» dedi. deveyi kaldırdığımda kolyeyi altında bulduk. Buharî, Teyemmüm, 7/1; Müslim, Hayd, 3/108; Şeybanî, 72

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Taharet (temizlik) Kitabı
Konu: Teyemmüm
137-) İmâm-ı Mâlik'e: «Teyemmüm edip namazını kılan bir adam diğer namaz vakti geldiğinde tekrar teyemmüm eder mi?» diye sorduklarında: «Her namaz için teyemmüm eder, çünkü her namaz için su araması gerekir, su arar da bulamazsa teyemmüm eder» diye cevap verdi. Hanefi Mezhebine göre, bir teyemmümle birden fazla farz ve nafile namaz kılmabilir. Çünkü teyemmüm su olmadığında onun yerine geçer. Bir kimse bir abdestle istediği kadar namaz kılabileceği gibi teyemmümle de kılabilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Taharet (temizlik) Kitabı
Konu: Teyemmüm
138-) Yine İmâm-ı Mâlik'e: «Teyemmüm eden bir adamın abdestli olan arkadaşlarına imamlık etmesi caiz olur mu?» diye sorduklarında: İmamlık yapabilir, ancak başkasının yapması daha evlâdır. Onun da imamlık yapmasında bir beis görmüyorum.» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Taharet (temizlik) Kitabı
Konu: Teyemmüm
139-) Yahya der ki: «Suyu bulamayıp teyemmüm eden bir adam tekbir alıp namaza dursa, o sırada yanında su olan bir adam gözükse ne yapar?» diye İmâm-ı Mâlik'e sorduklarında: «Namazını bozmaz. Aynı teyemmümle (durduğu) namazını tamamlar, ondan sonraki namazları için abdest alır,» dedi. Hanefi Mezhebine göre, namaz kılarken suyu gören kimsenin abdesti, dolayısıyla namazı bozulmuş olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Taharet (temizlik) Kitabı
Konu: Teyemmüm
140-) İmâm-ı Mâlik der ki: Namaza kalkan abdest almak için su bulamaz da teyemmüm ederse Allah'a itaat etmiş olur. Su ile abdest alan ondan daha temiz sayılmaz, namazı da onunkinde daha tam değildir. Çünkü abdest de teyemmüm de emrolunmuştur. Her ikisi de Allah'ın emrini yapmışlardır. Su bulup abdest alan da namaza girmeden önce su bulamayıp teyemmüm eden de Allah'ın emrine göre amel etmişlerdir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Taharet (temizlik) Kitabı
Konu: Teyemmüm
141-) İmâm-ı Mâlik der ki: Teyemmüm ile namaz kılmak caiz olan bir yerde su bulamayan cünüp kimse teyemmüm eder, Kur'an'dan hizbini Hizb: Günlük okunan Kur'an. okur ve nafile namazlarını kılar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Taharet (temizlik) Kitabı
Konu: Teyemmüm
144-) Ammâr b. Yâsir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine teyemmüm etmesi için emretmiş ve teyemmüm yüz ve iki ele toprakla meshetmekten ibarettir” demiştir. (Buhârî, Teyemmüm: 1; Nesâî, Teyemmüm: 26) konuda Âişe ve İbn Abbâs’tan da rivâyet vardır. Ammâr hadisi hasen sahihtir. Ammâr’dan başka yollarla da bu hadis rivâyet edilmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kimsenin görüşü budur. Ali, Ammâr, İbn Abbâs gibi yine tabiinden de pek çok kişi de Şa’bi, Atâ, Mekhul de aynı görüşte olup “Teyemmüm eller ve yüz için toprağa vurmaktan ibarettir” demektedirler. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Ömer, Câbir, İbrahim ve Hasan ve bazı ilim adamları “Teyemmüm yüz ve elleri meshetmek için birer vuruştan ibarettir.” Sûfyân es Sevrî, Mâlik, İbn’ül Mübarek ve Şâfii de aynı görüştedir. Ammâr’ın yüz ve eller için teyemmüm hadisi birkaç yönden daha rivâyet edilmiştir. şöyle dediği de rivâyet edilmektedir, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte iken omuzlara ve koltuklara kadar meshetmeyi ulaştırırdık.” Bazı hadisçiler Ammâr’dan; “Koltuklar ve omuzlar” hadisi rivâyet edilince: “Yüz ve eller” hadisinin zayıf olduğu kaydedilmiştir. b. İbrahim b. Mahled el Haznelî diyor ki: Teyemmüm “yüz ve ellerin meshedilmesinden ibarettir” şeklindeki Ammâr’ın hadisi hasen sahihtir. “Omuzlar ve koltuk altlarına kadar” hadisi bir önceki hadise ters değildir. Çünkü Ammâr teyemmüm hadisinde omuzlara ve koltuklara kadar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emretti demiyor. Biz öylece yaptık diyor. Sonunda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sorunca O da yüz ve elleri meshetmeyi emretmiş O da sonunda bu şekilde karar kılmıştır. Ebû Zur’a Ubeydullah b. Abdilkerim’in şöyle dediğini işittim diyor: Basra’da hafızası kuvvetli olan şu üç kişiden başkasını görmedim. Ali b. el Medinî, İbnüş Şazekûnî ve Amr b. Ali El Fellas. Ebû Zur’a diyor ki: Affân b. Müslim Amr b. Ali El Fellas’tan hadis rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Teyemmüm
145-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, kendisine teyemmüm hakkında soruldu da cevaben dedi ki: Allah kitabında abdestten bahsederken, “Yüzlerinizi, dirseklerinize kadar kollarınızı yıkayın” buyurdu. Teyemmüm konusunda da: “Yüz ve ellerinizi meshedin” buyurdu. Hırsızlık eden konusunda da: “Hırsızlık eden erkek ve kadının ellerini kesin” buyurmaktadır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in el kesmedeki sünneti “ellerin bilekten kesilmesi” şeklindedir. Teyemmümde ise “iki el ve yüz” meshedilir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garip sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Teyemmüm
317-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dân;demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Üseyd b. Hüdayr ile birlikte bazı kişileri Âişe'nin kaybettiği bir gerdanlığı aramak üzere gönderdi. (Gerdanlığı ararlarken) namaz vakti geldi, onlar da namazı abdestsiz olarak kılıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldiler ve yaptıklarını haber verdiler. Bunun üzerine teyemmüm âyeti (el-Maide (5), (6) nazil oldu." Nufeyl şunu da ilave etti: Üseyd b. Hudayr Âişe'ye dedi ki; rahmeti üzerine olsun, senin başına, hoşlanmadığın ne gelmişse Allah sana ve müslümanlara ondan bir kurtuluş ihsan etmiştir." teyemmüm 1, 2; Tefsiru's-Sûre: 3, 4, 5, 10; nikâh 65; Müslim, tahâre 28; İbn-i Mâce, tahâre 90; Nesâî, tahâre 193; Muvattâ, tahâre 89; Ahmed b. Hanbel, I, 238' VI 57, 171.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
318-) Ammâr b. Yâsir (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Sahâbîler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber oldukları halde, sabah namazı için yeryüzü (toprak) cinsinden bir şeyle teyemmüm ettiler. Şöyleki: Ellerini yere vurdular sonra yüzlerini bir kere meshettiler. Bilâhere ellerini tekrar yere vurdular ve her iki ellerini omuzlarına ve koltuk altlarına kadar avuçlarının içiyle meshettiler." Mâce, tahâre 92; Ahmed b. Hanbel, IV, 321.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
319-) Abdülmelik b. Şuayb, İbn Vehb'den önceki hadisin benzerini rivâyet etti. İbn Vehb rivâyetinde şöyle dedi: Müslümanlar kalktılar ve topraktan bir şey avuçlamadan ellerini yere vurdular." (İbn Vehb bundan sonra) önceki hadisin benzerini söyledi. Ancak omuzlan ve koltuk altlarım zikretmedi. İbnu’l-leys ise, " dirseklerin üstüne kadar..." dedi. Mâce, tahâre 92.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
320-) Ammâr b. Yâsir'den rivâyet edilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında Âişe olduğu halde gece yarısından sonra Ulâtü’l-Ceyş (denilen yer) de konakladı. ceyş: Buhârî ve Müslim'de, Beyda ve Zâtü’l-Ceyş diye rivâyet edilmiştir. Avnu'l-Mâbud'un İfâdesine göre Ulâtü’l-Ceyş ile Zatü’l-Ceyş aynı yerin adıdır. Medine ile Mekke arasındaki konak yerlerinden biridir. Âişe'nin Zafâr - Zafâr, Yemen sahillerinde bir şehrin adıdır. - boncuğundan olan gerdanlığı kayboldu. Ordu tanyeri ağarıncaya kadar bu gerdanlığı aramakla meşgul oldu. Halbuki yanlarında su yoktu. Bundan dolayı Ebû Bekir, Âişe'ye kızdı ve, " insanları (yola devam etmekten) alakoydun. Halbuki onların yanında su yok" dedi. Bunun üzerine Allah Celle Celâlühü, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a temiz olan yer yüzü cinsinden bir şeyle temizlenme ruhsatını (teyemmüm âyetini) indirdi. Hemen müslümanlar Resûlüllah’la birliktekalktılarıve ellerini yere vurdular, sonra da topraktan bir şey avuçlamadan kaldırıp yüzlerini ve ellerini üstten omuzlarına, avuçlarının içinden de koltuk altlarına kadar meshettiler. teyemmüm 1; şehâdât 15; meğâzî 34; Müslim, hayz 108; tevbe 56; Nesâî, tahâre 196; Ahmed b. Hanbel, IV, 264, VI, 195, 197, 198. Yahya rivâyetinde, İbn Şihâb'ın; insanlar buna (omuzlara ve koltuk altlarına kadar meshetmeye) itibar etmiyorlar" dediğini ilâve etti. Dâvûd buyurdu ki: hadis-i şerifi, İbn îshâk da böylece (Salih b. Keysân’in rivâyet ettiği gibi) rivâyet etti ve rivâyetinde (Ubeydullah b. Abdillah ile Ammâr b. Yâsir'in arasına) İbn Abbâs'ı soktu. (İbn îshâk ayrıca) Yûnus'un dediği gibi, " iki defa vurdular" dedi. (Mûsânnifin bu sözü, Salih b. Keysân’in " bir defa vurdular" şeklinde rivâyet ettiğine delâlet ediyor.) Mâ'mer de Zührî'den " iki vuruş" şeklinde rivâyet etti. Zühri’den, Zührî, Ubeydullah b. Abdillah'dan o da babası tankıyla Ammâr'dan rivâyet etti. Uveys de aynı şekilde (Mâlik'in dediği gibi Abdullah’in ilâvesiyle) Zührî'den rivâyet etti. Uyeyne, Ubeydullah'ın babası(nın zikredilip ve zikredilmediği)nde şüphe etti. seferinde " Ubeydullah'dan o da babasından, veya Ubeydullah'tan, o da İbn Abbâs'tan" şeklinde, başka bir seferinde’babasından " bir seferinde de "İbn Abbâs'tan" şeklinde rivâyet etti İbn Uyeyne, o hadisi Zührî'den duyup duymadığında da tereddüt etti. (Ammâr hadîsini Zührî'den rivâyet edenlerden) ismini verdiğim (Yûnus, İbn îshâk ve Ma'mer)’den başka hiçbirisi bu hadiste " iki vuruştu zikretmedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
321-) Şakîk (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: Abdullah (b. Mes'ud) ile Ebû Mûsâ el-Eşârî'nin yanında oturmakta idim. Ebû Mûsâ; Ebû Abdirrahman bir adam cünup olsa ve bir ay su bulamazsa teyemmüm yapamaz mı? Ne dersin? dedi. Abdullah; bir ay da su bulamasa teyemmüm yapamaz, karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebû Mûsâ: Mâide Süresindeki " Su bulamazsanız temiz yer yüzü ile teyemmüm ediniz" âyetini ne yapacaksın? dedi, Abdullah; ruhsat verilseydi, suları soğuk gördükleri zaman hemen toprakla teyemmüme yönelirlerdi. Ebû Mûsâ: bunu (cünüplükten dolayı teyemmümü) bunun için kerih gördünüz, öyle mi? Abdullah: dedi. Ebû Mûsâ; Hazret-i Ömer'e (söylediği) şu sözü duymadın mı? " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni bir ihtiyaç için göndermişti, Cünup oldum, fakat su bulamadım. Bunun üzerine hayvanın yerde yuvarlandığı gibi yuvarlandım, sonra da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip bu durumu haber verdim. Resûlüllah; Şöyle yapman kâfi idi" dedi ve elini yere vurup, silkeledi, sonra sol eliyle sağ elinin üstünü, sağ eliyle de sol elinin üstünü daha sonra da yüzünü meshetti" Abdullah (b. Mesûd, Ebû Mûsâ'ya cevaben); de Ömer (b. Hattâb)’ın, Ammâr'ın sözü ile ikna olmadığını bilmiyor musun? dedi." teyemmüm 7; Müslim, hayz 110; Nesâî, tahâre 198, 201; Ahmed b. Hanbel, IV, 264, 265.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
322-) Abdurrahmân b. Ebza (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh)’ın yanında idim. Bir adam geldi ve; Emire'l-mü'minin) biz bir iki ay bir yerde kalıyoruz. (Cünub oluyor su bulamıyoruz, ne yapalım?) dedi. Hazret-i Ömer; olsam su buluncaya kadar yıkanmam, cevabını verdi. (Orada bulunan) Ammâr şöyle dedi: Emir'el-mü'minin, hatırlıyor musun? Hani seninle deve (gütmek) de idik de ikimiz de cünup olmuştuk. Bunun üzerine ben yerde yuvarlandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a gelip durumu söyledim. Resûlüllah; yapman sana yeterdi" buyurdu ve ellerini yere vurdu, sonra onlara üfledi. Sonra da elleriyle yüzünü ve kolunun yansına kadar ellerini meshetti. Hazret-i Ömer: Ammâr Allah'tan kork! dedi. Ammâr da: Emirel-mü'minin, eğer sen istersen vallahi bunu ebediyyen (bir daha) söylemem, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer: vallahi bundan (teyemmüm hadisesinden) üzerine aldığın sorumluluğu sana bırakıyorum, dedi. teyemmüm 4, 5, 8; Müslim, hayz 112; Nesâî, tahâre 195, 199, 200; İbn Mâce, tahâre 91; Ahmed b. Hanbel IV, 263, 265, 320.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
323-) Abdurrahman b. Ebzâ; Ammâr b. Yâsir'den bu hadis-i şerifi (şu şekilde) rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ya Ammâr, şöyle yapman sana yeterdi" buyurdu Ve ellerini bir kere yere, sonra da birini diğerine vurdu. Sonra yüzünü ve dirsekleri aşmadan kollarını, yarısına kadar meshetti." Önceki hadisin kaynakları. Dâvûd buyurdu ki; Bu hadisi Veki’ A'meş-Seleme b. Küheyl- Abdurrahman b. Ebzâ senediyle; Cerîr de A'meş-Seleme b. Küheyl-Said b. Abdirrahman b. Ebzâ ve babası (Abdurrahman b. Ebzâ) senediyle rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
324-) Abdurrahman b. Ebzâ'nın oğlu, babası vasıtasıyla Ammâr (radıyallahü anh)’dan bu (önceki hadislerde geçen) kıssayı rivâyet etti. Bu rivâyete göre) Resûlüllah (sallellâhü aleyhi ve sellem): Sana sadece (şu) yeterdi" buyurdu ve elini yere vurup ona üfledi sonra da yüzü ve ellerini meshetti. önceki hadislerin kaynaklan. dedi ki); Seleme şüphe etti ve " Bu hadiste, dirseklere kadar mı, yoksa bileklere kadar (manasına gelen bir şey) mi (dediğini) bilmiyorum" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
325-) Şube bu (önceki) hadisi ayrı isnatla rivâyet etti ve şöyle dedi: (Ammâr) dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra eline üfleyip, onunla (elleriyle) yüzünü ve dirseklere - veya kollara - kadar ellerini meshetti." dedi ki; Seleme, (Resûlüllah) ellerini, yüzünü ve kollarım (meshetti)" derdi. Bir gün Mansûr kendisine " söylediğine dikkat et çünkü kolları (Zerr b. Abdullah'ın talebelerinden) senden başka hiç biri söylemedi" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
326-) Abdurrahmân b. Ebzâ bu (yukarıda geçen) hadisi Ammâr' dan, rivâyet etti. Bu rivâyetinde Ammâr der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: yere vurup onlarla yüzünü ve ellerini meshedivermen sana yeterdi." Ammâr (bunu dedikterî sonra) hadisin tamamım nakletti. Dâvûd dedi ki; hadisi Şu'be, Husayn'den, o da Ebû Mâlik'ten şöylece rivâyet etti: Ammâr'ı (Önceki hadisin) benzerini söylerken işittim. Ancak o " üflemedi" dedi." hadisi, Huseyn b. Muhammed ve Şu’be’den o da Hakem’den: (Ammâr), " Resûlüllah ellerini yere vurdu ve üfledi dedi" şeklinde rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
327-) Ammâr b. Yâsir'in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e teyemmümü sordum. Bana hem yüz, hem de eller için bir defa vurmamı emretti." b. Hanbel, IV, 263, 265.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
328-) Katâde'ye seferde iken teyemmümün hükmü soruldu. Katâde; bir muhaddis Şâ'bî'den, o Abdurrahman b. Ebzâ'dan o da Ammâr b. Yâsir'den (Ammâr'ın) şöyle dediğini haber verdi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana yüzü ve) dirseklere kadar (elleri) meshetmemi emretti."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
768-) Bize Muhammed İbnu’l-Alâ’ haber verip (dedi ki), bize Ebû Usâme rivâyet edip (dedi ki), bize Avf rivâyet etti. (O dedi ki), bana Ebû Recâ el-Utâridi, İmrân b. Husayn rivâyet etti (ki, İmrân) şöyle dedi: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir yolculukta idik. (Hazret-i Peygamber, neden) sonra (bineğinden) indi ve abdest suyu isteyip abdest aldı. Sonra namaza çağrıldı, (ezan okundu) da cemaate namaz kıldırdı. O, namazından döndüğünde, (cemaatten) ayrılmış, cemaatle namaz kılmamış bir adam fördü. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na: "Falan! Cemaatle namaz kılmaktan seni ne menetti?" buyurdu. O da şöyle karşılık verdi: "Ya Resûlüllah! Cünüb oldum. Su da yok." O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Toprağa bak. Çünkü o, sana yeter."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Taharet Kitabı
Konu: Teyemmüm
769-) Bize Muhammed b. İshak rivâyet edip (dedi ki), bana Abdullah b. Nâfi’, el-Leys b. Sa'd'dan, (O) Bekr b. Sevâde'den, (o) Atâ’ b. Yesâr'dan, (O da) Ebû Sa'îd el-Hudrî'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ebû Sa'îd) şöyle dedi: İki adam bir yolculuğa çıkmışlardı. Derken, yanlarında hiç su olmadığı bir halde namaz vakitleri gelmiş, onlar da temiz toprağa teyemmüm edip namaz kılmışlar. Sonra (namaz) vakti içinde su bulmuşlar. Bundan dolayı onların biri abdest (alarak) namazı tekrar kılmış, diğeri ise tekrar kılmamış. Daha sonra Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiş ve bunu (O'na) anlatmışlar. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) tekrar kılmayana; "Sünnet'e uygun hareket ettin. Namazın sana kâfidir." buyurmuş; abdest alıp tekrar kılana ise; "sana iki kat sevap vardır" buyurmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Taharet Kitabı
Konu: Teyemmüm