Umre ile İlgili Hadisler
1-)
Haccın mîkatleri umrenin de mikatleridir. Hac için nerelerde ihrama girilirse, umre için de oralardan ihrama girilir. Ancak Mekke'de bulunanlar Harem bölgesinin dışına çıkarak hill bölgesi için ci'râne veya Ten’im mevkilerinden ihrama gireler. Biz bu konunun ayrıntılarını 1737-1742 numaralı hadislerin şerhinde açıklamış bulunmaktayız.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
2-)
Hanefî ulemâsına göre Umrenin şartları dörttür: İhram: İhram haccı veya umreyi veya her ikisini eda için mübâh olan şeylerden bazılarını nefsine geçici olarak haram kılmak, onları yapmaktan sakınmak demektir ki hac veya umre için ya da her ikisine birden niyyet etmek ve " Lebbeyk Allahümme lebbeyk" diye telbiyede bulunmakla olduğu gibi niyyetle birlikte telbiye yerine geçen bir zikir veya kurbanlık bedeninin boynuna tasma takmakla da olur. Zihnî, Ni'met-i İslâm, 614. İhrama girmek Hanefî mezhebinin dışında diğer mezheblere göre umrenin şartı değil, rüknüdür. Kabe'yi tavaf: Hanefîlere göre bunun dört şavtı, İmam Şafiî, Mâlik ve Ahmed'e göre ise tavafın yedi turu da umrenin rüknüdürler. Hanefilere göre kalan üç şavt ise, vâribtir. Safa ile Merve arasında ps'y: İmam Şafiî ile İmâm Mâlik ve Ahmed'e göre Safa ile Merve arasında sa'y yapmak umrenin rüknüdür. Hanefî ulemâsına göre ise, umrenin vâciblerindendir. Çünkü Abdullah b. Ebî Evfâ şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) umre yapmaya niyet etti. Mekke'ye gelince Beyt-i Şerîfi tavaf etti. Bsz de tavaf ettik, sonra sa'y yapmak üzere Safa ile Merve'ye geldi, onunla birlikte biz de Safa ile Merve'ye geldik." 1903 numaralı hadis. Tıraş olmak: Tıraş olmak veya saçları kestirmek, Şafiî mezhebine göre umrenin bir rüknüdür. Şafiî mezhebinin dışındaki diğer mezheblere göre ise umrenin vâciblerindendir. Çünkü İbn Abbâs (radıyallahü anh), Hazret-i Muaviye'nin bir umre esnasında Merve tepesi üzerinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın saçlarını makasla kısalttığını söylemiştir. menâsik 183. Umrenin rükünleri arasındaki sıraya Resûl-i Ekrem'in riâyet ettiği gibi riâyet etmek, Şafiî mezhebine göre rükün, diğer mezheblere göre vâcibîir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
3-)
Umrenin vâciblerî ve sünnetleri, ihramda, tavafta ve sa'yde aynen haccın vâcibleri ve sünnetleri gibidir. Ancak umre ile hac arasında bazı farklar vardır. Şöyleki: Haccın farz olduğunda ittifak olduğu halde umrenin farz olduğunda ittifak yoktur. . Hac için muayyen bir zaman bulunduğu halde, umre için tahsis edilmiş bir zaman yoktur. Arafe günü ile kurban bayramının dört günü dışında senenin her gününde umre yapılabilir. Hacda bulunan Arafat'ta ve Müzdelife'de vakfe yapma, Minâ'da şeytan taşlama, hutbe okuma, kudüm ve Veda tavafları gibi fiiller umrede yoktur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1810-)
numaralı hadis-i şerîf. Beyhâkî'nin ifâdesine göre Müslim b. Haccâc bu hadis hakkında şöyle demiştir: Ben Ahmed b. Hanbel'i: farz olduğuna delalet eden bundan daha güzel bir hadis görmedim, derken işittim." Fakat bu görüş, " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu sözünde umrenin farz olduğuna delâlet eden bir ifâde yoktur. Çünkü Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, babası hac ve umre yapmaktan âciz kalan bir oğula babasının yerine hac yapabileceğini söylemiştir. Bir kimsenin babasının yerine hac ve umre yapmasının farz olmadığında ise, icmâ vardır;-gerekçesiyle reddedilmiştir. bu anlattıklarımızdan umrenin farz değil, sünnet olduğu anlaşılır. Çünkü " asi olan berâet-i zimmettir." mad. 8. Binaenaleyh kişinin bir işle mükellef olduğuna dair açık bir delil bulunmadıkça o işle mükellef olduğuna hükmedilemez. Dolayısıyla hakkında delil bulunmadığı için bir kimsenin babasının yerine haccetmekle ya da umre yapmakla mükellef olduğuna hükmedilemez. Ayrıca umrenin farz olduğunu iddia edenlerce delil olarak ileri sürülen; biz birgün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında otururken bir adam gelerek: Muhammed İslâm nedir? diye sordu Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem de: Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet etmen ve Beyt'i haccedip umre yapmandır" Sünen, 282; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 350. anlamındaki hadis de bu konuda delil olarak gösterilemez. Çünkü bu hadis umrenin farz olmadığını kesinlikle ifâde eden sahih hadislere aykırıdır ve bu hadisin daha kuvvetli olan rivâyetlerinde " umre etmendir" sözü yoktur. b. Sâbit'in rivâyet ettiği " Hac etmek ve umre yapmak farzdır" Sünen, II, 284. anlamındaki hadis ise senedinde İsmail b. Mûsâ el-Mekkî bulunduğu için zayıftır. b. Ebî Rebâh’ın Câbir b. Abdillah'dan rivâyet ettiği, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem " hac ve umre farzdır" buyurdu. es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 350. anlamındaki hadisi de senedinde İbn Lehîâ olduğu için zayıftır ve delil olma niteliğinden uzaktır. konusunda Mûsânnif Ebû Dâvûd'un temas etmediği üç meseleye temas etmekte fayda görüyoruz:
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1988-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccetmeden önce umre yaptı. umre 2: Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IV, 345.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1989-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sadece şirk ehline ait bir işi ortadan kaldırmak maksadıyla Âişe'ye Zilhicce ayında umre yapması için izin verdi. Çünkü şu Kureyş kabilesiyle onların yolunda olan kimseler; Hac yolculuğunda yüklerin ağırlığından dolayı dökülen (develerin sırtındaki) yünler (hacdan döndükten sonra yeniden çıkıp) çoğaldığında ve (hac yolunda develerin sırtında ya da ayaklarında açılan) yara(lar) iyileştiğinde ve Safer ayı geçtiğinde umre yapmak isteyene umre helâl olur" derlerdi ve Zilhicce ayıyla Muharrem ayı çıkıncaya kadar umre yapmayı haram sayarlardı." hac 34; Menâkibû’l-ensâr 26; Müslim, hac 198; Nesâî, menâsik 76; Dârimî, mukaddime 14; Ahmed b. Hanbel, I, 252, 261.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1990-)
Mervan'ın Ümmü Ma'kü'a gönderdiği elçisinin haber verdiğine göre, Ümmü Ma'kıl demiştir ki: Ebû Ma'kil Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le hacca gitmeye kesin karar verdi. Ebû Ma'kıl gelince, Ümmü Ma'kıl (kocasına hitaben) ki benim üzerimde bir hac görevi var, dedi. (Durumu Resûl-i Ekrem'e arzetmek üzere kalkıp ikisi birden) yürüyürek gittiler ve (Resûlüllah'ın) yanına girdiler (Ümmü Ma'kıl): Resûlallah: Benim üzerimde bir hac görevi var. Ebû Ma'kıl’ın da genç bir devesi var, dedi. Ebû Ma'kıl da: doğru söyledi, (ama) ben onu Allah yoluna vakfettim. (Binaenaleyh onunla hacca gitmesi mümkün olmasa gerek) dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da: Sen onu O'na ver de onunla hacca gitsin. Çünkü (onunla hacca gitmek de) Allah yolunda (bir amel)dir" buyurdu. Bunun üzerine. Ebû Ma'kıl deveyi O'na verdi. Ancak Ebû Ma'kıl'ın ölümü sebebiyle Ümmü Ma'kıl o sene hacca gidemedi. (Resûl-i Ekrem hacdan döndükten sonra Ümmü Ma'kil); Resûlallah, ben ihtiyarlamış ve hastalanmış bir kadınım. Benim için (bu sene kaçırmış olduğum) haccımın yerine geçecek bir amel var mıdır? diye sordu. (Resûl-i Ekrem de): Ramazanda (yapılan) umre bir hac yerine geçer" buyurdu. hac 95; İbn Mâce, menâsik 24, Ahmed b. Hanbel, VI, 375.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1991-)
Ümmü Ma'kü'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccına niyetlenince (ben de onunla birlikte hac yapmayı çok istedim bizim bir devemiz vardı, onu da Ebû Ma'kıl Allah yoluna vakfetmişti. Biz hastalandık, Ebû Ma'kıl'de öldü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (hac için yola) çıktı. Haccını bitir(ip de gel)diği zaman yanına vardım. (Bana): Ey Ümmü Ma'kıl seni bizimle beraber haccetmekten ahkoyan nedir?" dedi. (Ben de): hazırlanmıştık (fakat) Ebû Ma'kıl vefat etti ve bizim için üzerinde hacca gidebileceğimiz sadece bir deve(miz) vardı, onu da Ebû Ma'kıl Allah yoluna vakfetmişti, diye cevap verdi(m). Bunun üzerine (Resûl-i Ekrem Efendimiz); Onunla (yola) çıksaydın ya, çünkü hac da Allah yolunda (yapılan bir amel)dir. Her ne kadar bizimle beraber bu haccı yapmayı kaçırmışsan da Ramazan da umre yap. Çünkü o hac gibidir." (Ümmü Ma'kıl şöyle) dedi: hacdır, umre de umredir. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu bana söyledi; (bu söz) sadece banami aittir, iyice bilemiyorum. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1992-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac yapmak istemişti. (Bunu duyan) bir kadın da kocasına; devenin (üzerine bindirerek) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacca götür, dedi. (Kocası da); seni üzerinde hacca götürebileceğim bir deve yoktur, cevabını verdi. Kadın: devene bindirsen olmaz mı? dedi. (Kocası): (deve) aziz ve celil olan Allah yoluna vakfedilmiştir,. dedi ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip: Resûlallah), karım Allah'ın selâm ve rahmetinin senin üzerine olmasını diliyor ve seninle hacetmek istiyor. Bana: Beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le hacca götür" dedi. Ben de (kendisine); Bende seni üzerinde hacca götürebileceğim (bir hayvan) yok" dedim. O da " Beni falan devenin üzerinde hacca götür" dedi. Bunun üzerine; (O deve), Allah yoluna vakfedilmiştir" dedim. sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Şu bir gerçek ki eğer sen onu o deven üzerinde hacca götürseydin bu da Allah yolunda (bir iş) olurdu." diye cevab verdi ve benden hangi amelin seninle hacca gitmeye denk olabileceğini sana sormamı istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de: Allah'ın selâmı, rahmet ve berekâtı onun üzerine olsun. Ona, " Ramazanda yapılan umrenin (benimle birlikte yapılan) hacca denk olduğunu haber ver" buyurdu. Mâce, menâsik 45; Tirmizî, hac 93.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1993-)
Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birisi Zilka'dede birisi de Şevvalde olmak üzere iki defa umre yapmıştır. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1994-)
Mücâhid'den rivâyet olunduğuna göre İbn Ömer (radıyallahü anh)'e; (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç (defa) umre yaptı? diye sorulmuş da " iki defa" diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anhâ); Ömer de kesinlikle biliyor ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccıyla birlikte yaptığı umreden başka üç defa umre yaptı, demiştir. umre 3; Müslim, hac 219; Ahmed b. Hanbel, II, 180, VI, 228.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1995-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört defa umre yaptı: (Birincisi) Hudeybiye, ikincisi, (gelecek sene) umre yapmak üzere (Kuryşlilerle) anlaştıkları zaman (alınan karara uygun olarak yaptığı umre); üçüncüsü, Ci'râne'den (ihrama girerek yaptığı) umre; dördüncüsü de (Veda) Haccıyla birlikte (yaptığı umre)dir. hac 217, 220; Buhârî, meğâzî 35; Tirmizî, hac 6-7; İbn Mâce, menâsik 50; Darimî, menâsik 39; Ahmed b. Hanbel, I, 246, 321; II, 39; III, 134, 256; IV, 297.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1996-)
Enes (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahû aleyhi ve sellem) dört umre yapmıştır: Haccıyla birlikte yapmış olduğu umresinin dışında hepsi de Zilka'de ayında (yapılmış)tır. Dâvûd buyurdu ki: Ben buradan itibaren (nakledeceğim sözleri) Hudbe (b. Hâlid)'den sağlam olarak aldım. Bu sözleri Ebû'l-Velid'den de işittim. (Ama iyi zabt edemediğim için ondan işittiklerimi nakletmiyorum. Hudbe'den işittiklerimi nakletmekle yetiniyorum): Umresi yahut Hudeybiye'den (yapılan) umre Zilkade ayında (yaptığı) Kaza Umresi Zilkade ayında ganimetleri taksim ettiği sırada Ci'râne'den (ihrama girerek yaptığı) umre ve haccıyla birlikte (yaptığı) umre. meğâzî 35; Müslim, hac 217, 220; Tirmizî, hac 6-7; İbn Mâce, menâsik 50; Dârimî, menâsik 39; Ahmed b. Hanbel, I, 246, 321; II, 139; III, 134, 256, IV, 297.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre