İmâm-ı Gazalî Hikmetli Sözleri

1-) Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür.
İmâm-ı Gazalî
2-) Cuma günü günah işlemeden geçerse, diğer günler de selametle geçer.
İmâm-ı Gazalî
3-) Muamele ilminin en yüksek zirvesi, nefsin hilelerine ve şeytanın desiselerine vâkıf olmaktır. Böyle bir ilme vâkıf olmak her insana farz-ı ayndır. Fakat ne yazık ki halk bu farzı terk etmiş ve vesveselere sebep olan birtakım fuzulî ilimlerle uğraşır olmuştur. İşte bu ilimleri vesile ederek şeytan onları yoldan çıkarmaktadır.
İmâm-ı Gazalî
4-) Allah Teâlâ ilim nurlarını insanoğlundan esirgememiştir; Allah Teâlâ cimrilik yapmaktan münezzehtir. İlim nurlarının kalplere akmamasının sebebi, o kalpleri doldurmuş bulunan bulanıklıklar ve kötülüklerdir. Çünkü kalpler kaplara benzer; bir kap su ile dolu ise, havanın o kaba girmesine imkân yoktur. Kalp mâsiva ile dolu oldukça Allah’ın celâl marifeti oraya girmez.
İmâm-ı Gazalî
5-) Her şeyin bir direği vardır. Dinin direği de fıkıh ilmidir.
İmâm-ı Gazalî
6-) Akıl sınırlıdır. Onunla erilmez. Her şey Resûlullah’ın (s.a.v) ruh feyzine tutunmaktan ibarettir. Ben ona yapıştım ve kurtuldum.
İmâm-ı Gazalî
7-) Sana Allah’ı hatırlatacak bir arkadaş bulunca ona sımsıkı sarıl, ondan ayrılma, onu küçümseme. Onu kendin için bir devlet bil.
İmâm-ı Gazalî
8-) Çocuktaki utanma hali ondaki akıl nurunun alametidir.
İmâm-ı Gazalî
9-) Sabır insana mahsustur. Hayvanlarda sabır yoktur. Meleklerin ise sabra ihtiyacı yoktur.
İmâm-ı Gazalî
10-) Allahü teâlânın verdiği nimeti, Onun sevdiği yerde harcamak şükür; sevmediği yerde kullanmak ise küfran-ı nimettir (nimeti inkâr etmektir).
İmâm-ı Gazalî
11-) İbadetlerin esası kalbin tezkiyesidir. Kalbin tasfiyesi de marifet nurunun orada doğması ile mümkündür.
İmâm-ı Gazalî
12-) Kadınların görevlerinden biri de kocalarının malını israf etmemeleridir.
İmâm-ı Gazalî
13-) Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle. Yoksa sus.
İmâm-ı Gazalî
14-) İlmi ile amel etmeyen alim; başkalarını giydirdiği halde kendisi çıplak olan iğne gibidir.
İmâm-ı Gazalî
15-) Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermayem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermaye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes hiçbir şeyle tekrar ele geçmez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır. O halde bu günü elden kaçırmamak bunu saadete kavuşmak için kullanmamaktan daha büyük ziyan olur mu? Yarın ölecekmiş gibi bütün âzâlarını haramdan koru.
İmâm-ı Gazalî
16-) Her sâlik, bulunduğu menzil ile geçtiği makamlar hakkında konuşabilir. Kendisinin ulaşamadığı makamlar, ihata edemediği menziller hakkında ise hiçbir şekilde konuşamaz. Ancak onlara gaybî bir şekilde inanır.
İmâm-ı Gazalî
17-) Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolursun. O halde ilmi ile amel eden alimlerin ve salihlerin sohbetine devam et..!
İmâm-ı Gazalî
18-) Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım, diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun.
İmâm-ı Gazalî
19-) Müminin kalbi ölmez, ilmi, ölüm anında silinip gitmez. Kalbindeki berraklık kesinlikle sönmez. Hasan Basrî de bu mânâya şöyle işaret etmiştir: ‘Toprak imanın merkezini yiyip bitiremez’.
İmâm-ı Gazalî
20-) Gözü aç ve savurgan olma: Ey oğul! Kendini iyice sıkıntıya sokmuş bir miskin gibi gözü aç; mal kıymeti bilmeyen, ilerisini görmeyen bir sefih gibi savurgan olma. Sana ait hakları belirle. Dostuna saygılı, düşmanına insaflı ol.
İmâm-ı Gazalî
21-) Bazı kimseler nefislerinde bir yakınlık hissederek ibadetlerinde ve meclislerinde Allah’a yakın olduklarını zannederler. Böylece kendilerinden başka meclislerinde bulunan herkesin bağışlanacağı fikrine saplanırlar. Eğer böyle bir kimseye, bu şekilde sû-i edebinden dolayı Allah Teâlâ, müstahak olduğu muameleyi yapmış olsaydı, hemen o anda helak olurdu.
İmâm-ı Gazalî
22-) Her sâlik, bulunduğu menzil ile geçtiği makamlar hakkında konuşabilir. Kendisinin ulaşamadığı makamlar, ihata edemediği menziller hakkında ise hiçbir şekilde konuşamaz. Ancak onlara gaybî bir şekilde inanır.
İmâm-ı Gazalî
23-) Dünya ahiretin tarlası ve hidayet konaklarından bir konaktır. Kendisine, mahiyetine uygun bir ifade olarak dünya denmiştir.
İmâm-ı Gazalî
24-) İbadetlerin esası kalbin tezkiyesidir. Kalbin tasfiyesi de marifet nurunun orada doğması ile mümkündür.
İmâm-ı Gazalî
25-) Şüphe duymayan hakikati bulamaz.
İmâm-ı Gazalî
26-) Kalplerin ve insan basiretinin cilası zikirdir. Zikri ancak muttaki kullar yapabilirler. Bu nedenle takva zikrin kapısı; zikir keşfin kapısı, keşif ise büyük zafere açılan kapının ta kendisidir.
İmâm-ı Gazalî
27-) Bil ki, kalble gıybet etmek, dille etmek gibi haramdır. Bir kimsenin noksanını, kusurunu başkasına söylemek doğru olmadığı gibi, kendi kendine söylemek de caiz değildir.
İmâm-ı Gazalî
28-) Servetinin tam listesini, mevcut paranın tam rakamım çoluk çocuğuna verme. Çünkü bunlar onu az görecek olurlarsa kendilerini zayıf zannederler. Çok görecek olurlarsa yaşayışlarında değişiklik yapmak isterler. Onları hırpalamadan belli ölçüde idare etmeye çalış.
İmâm-ı Gazalî
29-) Büyüklerin sofrasında dikkatli ol: Ey oğul! Büyüklerle bir sofraya oturduğun zaman fazla su isteme. Etin kemiği ile fazla meşgul olma. Hiçbir yemeği ayıplama ve sofradaki hiçbir yiyeceği küçümseme. Sonra sofra sahibini üzmüş olursun.
İmâm-ı Gazalî
30-) Su içerken acele ile bardağı dikerek, hort hort içme. Vücuda zarardır. Yavaş yavaş arada nefes alarak iç.
İmâm-ı Gazalî
31-) İlimlerin içinde en şerefli olanı Allah’ın sıfat ve fiillerini bildiren ilimdir. İnsan bu ilimle kemâle ulaşır. Kâmil olmanın saadetini duyar. İnsanoğlu, Allah’ın celâl ve kemâl sıfatlarının komşuluğuna ulaştığı zaman, bu komşuluğun ona büyük saadetler kazandıracağı muhakkaktır.
İmâm-ı Gazalî
32-) Etrafta ilâhî rüzgârlar esiyor; kalp gözlerini örten perdeleri açıyor. İşte bu gözler Levh-i Mahfuzda, yazılı olan birtakım hakikatleri görürler.
İmâm-ı Gazalî
33-) Âlimlerin birbirlerine hücum ettiklerini, birbirlerine haset ettiklerini ve anlaşamadıklarını gördüğün zaman, onların dünya hayatına karşılık ahiretlerini sattıklarına hükmet! Acaba bu kişilerden daha fazla aldanan bir satıcı var mıdır?
İmâm-ı Gazalî
34-) İlimlerin içinde en şerefli olanı Allah’ın sıfat ve fiillerini bildiren ilimdir. İnsan bu ilimle kemâle ulaşır. Kâmil olmanın saadetini duyar. İnsanoğlu, Allah’ın celâl ve kemâl sıfatlarının komşuluğuna ulaştığı zaman, bu komşuluğun ona büyük saadetler kazandıracağı muhakkaktır.
İmâm-ı Gazalî
35-) Kalplerin ve insan basiretinin cilası zikirdir. Zikri ancak muttaki kullar yapabilirler. Bu nedenle takva zikrin kapısı; zikir keşfin kapısı, keşif ise büyük zafere açılan kapının ta kendisidir.
İmâm-ı Gazalî
36-) Kalbiyle arasındaki perdeler aralanan bir kimseye, mülk ve melekûtun tecellisi görünür. Böyle bir kimse, genişliği yerle gökleri içine alan cenneti müşahede eder.
İmâm-ı Gazalî
37-) Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.
İmâm-ı Gazalî
38-) Dargın ve küskün olanları barıştır ki yarın kıyamet gününde sevinenlerden olasın.
İmâm-ı Gazalî
39-) Sakın hükümdarla yakını arasına girme. Ancak iyilik ve hayırlı işlerde gir. Çünkü hükümdarla yakınları arasına giren kişinin düşüşü çok ani ve süratli olur.
İmâm-ı Gazalî
40-) Takva, çok secdeden ötürü alında iz bırakma veya oruç tutmaktan sararma veya secde ve rükûdan belin bükülme hâli değildir. Eğilen boyunda veya sarkıtılan eteklerde takva aranmaz. Takva, kalplerdeki vera’ hâlidir. Güler yüzle karşıladığın kimse, seni asık bir yüzle karşılar ve bilgileriyle sana mihnet yüklerse, Allah böyle kimselerin sayılarını artırmasın!
İmâm-ı Gazalî
41-) Ölü olsun, diri olsun sakın kimseyi küçük görme; sonra helâk olursun. Çünkü bilemezsin, belki o senden daha hayırlı biridir.
İmâm-ı Gazalî
42-) Her hâdisin hudûsu (sonradan var olanın var olması) için bir sebebe ihtiyaç vardır.
İmâm-ı Gazalî
43-) Devrin hükümdarı sana yakınlık gösterirse, onunla mızrak ucunda bulunduğunu hesapla.
İmâm-ı Gazalî
44-) Helal yemek lazımdır. İslâm’a uygun kazanmak lazımdır. Çünkü din, hakikat ancak helâl yemekle meydana gelir.
İmâm-ı Gazalî
45-) İnsanlara ve özellikle dünya ehline halinden şikayet etme. Sonra Allah seni onlara bırakır, perişan olursun.
İmâm-ı Gazalî
46-) Ne kadar kibirli dursa da bardağın önünde eğilir çaydanlık. Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir, bu gurur niçin?
İmâm-ı Gazalî
47-) Dükkânını erken aç, geç kapa ve kaparken Besmele çek ve “La havle velâ kuvvete illâ billahilaliyyilazîm”i oku.
İmâm-ı Gazalî
48-) Ey Oğul! Nasihat etmek kolaydır. Mühim olan onu tutup gereğince amel etmektir. Bu ise çok zordur.
İmâm-ı Gazalî
49-) Tevbe ederim, ameli salih işlerim dersen, ölüm daha evvel gelebilir. Pişman olur, kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay zannediyorsun, yanılıyorsun.
İmâm-ı Gazalî
50-) Allah-ü teâlânın, her yaptığımızı her düşündüğümüzü bildiğini unutmamalıyız. İnsanlar birbirinin dışını görür. Allahü teâlâ ise, hem dışını, hem içini görür. Bunu bilen bir kimsenin işleri ve düşünceleri edepli olur.
İmâm-ı Gazalî
51-) Dünya ahiretin tarlası ve hidayet konaklarından bir konaktır. Kendisine, mahiyetine uygun bir ifade olarak dünya denmiştir.
İmâm-ı Gazalî
52-) Kalbiyle arasındaki perdeler aralanan bir kimseye, mülk ve melekûtun tecellisi görünür. Böyle bir kimse, genişliği yerle gökleri içine alan cenneti müşahede eder.
İmâm-ı Gazalî
53-) Akılcılar tarafından inkâr edilen dinî ve gaybî bir şey işittiğin zaman, onların bu inkârları sakın seni şaşırtmasın; zira şarkta bulunan bir insanın garbdaki hakikati bilmesi imkânsızdır.
İmâm-ı Gazalî
54-) Bazı kimseler nefislerinde bir yakınlık hissederek ibadetlerinde ve meclislerinde Allah’a yakın olduklarını zannederler. Böylece kendilerinden başka meclislerinde bulunan herkesin bağışlanacağı fikrine saplanırlar. Eğer böyle bir kimseye, bu şekilde sû-i edebinden dolayı Allah Teâlâ, müstahak olduğu muameleyi yapmış olsaydı, hemen o anda helak olurdu.
İmâm-ı Gazalî
55-) Dünya ve ahiretin yaratılmasından maksat ilim ve ibadettir. Bir kula her şartta onlarla meşgul olması, onlar için yorulması ve ancak onlara bakması gerekir.
İmâm-ı Gazalî
56-) Ölüm Allah’ın sevgili kullarına, bir bardak tatlı soğuk suyu içmek kadar kolay gelir.
İmâm-ı Gazalî
57-) Belaya şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka bela yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini senden iyi bilir.
İmâm-ı Gazalî
58-) Ehl-i tasavvuf, çalışmakla elde edilen ilimlerden ziyade ilhamla öğrenilen ilimlere meyleder. Onun için musanniflerin yazdıkları ilimlere eğilmeye, oradaki sözleri ve delilleri araştırmaya önem vermemişlerdir.
İmâm-ı Gazalî
59-) Kur’an takvanın, hidayetin ve keşfin anahtarı olduğunu açıkça beyan eder. Takva ise, öğretmen olmadan elde edilen ilimdir.
İmâm-ı Gazalî
60-) Say ki öldün; yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa.
İmâm-ı Gazalî
61-) Mü’minin kalbi ölmez, ilmi, ölüm anında silinip gitmez. Kalbindeki berraklık kesinlikle sönmez.
İmâm-ı Gazalî
62-) Bedenine değil kendine değer ver, ve gönlünü olgunlaştır ! Çünkü kişi; bedeni kadar değil, ruhu kadar insandır.
İmâm-ı Gazalî
63-) Tamahkar, aç gözlü olma, kalbin katı ve kara olur. Çok mal artırmak için hasislik yapma.
İmâm-ı Gazalî
64-) Karşındaki adam sana ölçüsüz davranır, küstahlıkta bulunursa sen de nezih ve ağırbaşlı davran. Seni kızdıracak olursa, yine ölçülü konuşmaya çalış, kendi şerefini düşün.
İmâm-ı Gazalî
65-) Allah Teâlâ ilim nurlarını insanoğlundan esirgememiştir; Allah Teâlâ cimrilik yapmaktan münezzehtir. İlim nurlarının kalplere akmamasının sebebi, o kalpleri doldurmuş bulunan bulanıklıklar ve kötülüklerdir. Çünkü kalpler kaplara benzer; bir kap su ile dolu ise, havanın o kaba girmesine imkân yoktur. Kalp mâsiva ile dolu oldukça Allah’ın celâl marifeti oraya girmez.
İmâm-ı Gazalî