Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı ile İlgili Hadisler
3582-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İlmi Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. İbn Ömer ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) davete çağırılırsa hemen ona gitsin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3583-)
Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Halid b. Haris, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: davete çağırılırca hemen icabet etsin!» buyurmuşlar. ki: «Bir de baktım Ubeydûllah bu icabeti düğün dâvetine hamlediyor.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3584-)
Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. Dedi ki: Bize babam rivâyet etti. Dedi ki: Bize Ubeydûllah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet eyledi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): bir düğün davetine çağrılırsa hemen icabet etsin!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3585-)
Bana Ebû'r-Rabi' ile Ebû Kâmil rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammad rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb rivâyet etti. H. Kuteybe de rivâyet etti. ki): Bize Hammâd, Eyyûb'dan. o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): zaman davete gidin!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3586-)
Bana Muhammed b. Rafi’ rivâyet etti. ki): Bize Abdûrrezzak rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan, o da Nâfi'den, naklen haber verdi ki, İbn Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen şunu söylüyormuş: düğün davetine olsun veya benzeri bir davet için olsun din kardeşini davet ederse hemen İcabet eylesin!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3587-)
Bana İshâk b. Mensur rivâyet etti. ki): Bana İsâ b. Mûnzir rivâyet etti. ki): Bize Bakiyye rivâyet eyledi. ki): Bize Zübeydî, Nafi'den, o da İbnİ Ömer'den naklen rivâyette bulundu. İbn Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse düğün davetine veya benzerî bir şeye çağrılırsa hemen icabet etsin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3588-)
Bana Humeyd b. Mes'adete’l-Bâhilî rivâyet etti, ki): Bize Bişr b. Mufaddal rivâyet etti. ki) ; Bize İsmail b. Ümeyye, Nafi’den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet eyledi. İbn Ömer şoyîe demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): zaman davete gidin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3589-)
Bana Harun b. Abdillah rivâyet etti. ki): Bize Haccâc b. Muhammed, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Mûsa b. Ukbe, Nafi'den naklen haber verdi. ki): Ben Abdullah b. Ömer'i şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): taktirde bu davete icabet edin!» buyurdular. ki: «Abdullah b. Ömer düğünde olsun, düğünden başka bir hususta olsun davete gelirdi. Oruçlu iken dahi davete gelirdi.» naklen haber verdi ki, İbn Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen şunu söylüyormuş: düğün davetine olsun veya benzeri bir davet için olsun din kardeşini davet ederse hemen icabet eylesin!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3590-)
Bana Harmeletü'bnû Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Ömer b. Muhammed, Nafi'den, o da İbn Ömer den naklen rivâyette bulundu ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yemeğe çağrılırsanız hemen icabet edin!» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Nikâh» bahsinin bir-iki yerinde; Ebû Davûd «Etime» bahsinde; Nesâî «Velime»de tahric etmişlerdir. Bazılarına göre düğün daveti demektir. Fakat lügat ulemâsından birçokları her davette verilen yemeğe velime denildiğini söylemişlerdir. dahi yemek vermek mânâsına gelir. kelime «Dı'vet» şeklinde okunursa neseb demek olur. Cumhûrun kavli budur. Bazıları aksini iddia etmiş, davetin neseb, di'vetin ise yemek mânâsına geldiğini söylemişlerdir. . Cumhûr-u ulemaya göre koyun veya sığır paçasıdır. Bazıları: «Bundan murâd Kurâ'ı Gamîm denilen yerdir.» demişlerdir. Gamîm: Mekke ile Medine arasında bulunmaktadır. Bu takdirde hadisin mânâsı: «Kurâ' Gamîm denilen yere bile çağrılsanız davete icabet edin!» demek olur, ki mübalağa suretiyle davete icabet gerektiğim anlatmaktır. Gazâlî «İhyaü’l-Ulûm» nâm eserinde bu hadisdekı Kura'dan murad, Kurâ-ı Gam im olduğunu söylemiştir. Fakat bu zivadenin aslı voktur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3591-)
Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdûrrahman b. Mehdi rivâyet etti. H. Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. Abdûrrahman ile İbn Nümeyr demişler ki: Bize Süfyan, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet eyledi. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir yemeğe davet olunursa hemen icabet eylesin! Artık isterse yer, isterse yemez.» buyurdular. Müsennâ: «Yemeğe» kaydını zikretmedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3592-)
Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû Âsim, İbn Cüreyc'den, o da Ebû'z-Zübeyr'den bu isnatla bu hadîsin mislini rivâyet eyledi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3593-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Ğiyâs, Hişâm'dan, o da İbn Şîrîn'den, o da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): çağrılırsa hemen davete icabet etsin. Şayet oruçlu bulunursa salât eylesin. Oruçsuz ise yesin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3594-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlik'e, İbn Şihab'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Ebû Hüreyre: «Kendisine zenginler çağrılıp fakirler çağrılmayan davet yemeği ne kötü yemektir. Davete geîmiyen muhakkak Allah ve Resûlüne isyan etmiştir.» Dermiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3595-)
Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Zührî'ye: Ey Ebû Bekir! Şu hadîs nasıldır? (Yemeğin en kötüsü zenginlerin yemeğidir.) dedim. Zührî güldü de: Bu hadîs (yemeğin en kötüsü zenginlerin yemeğidir) şeklinde değildir, cevabını verdi. Dedi ki, babam zengindi. Bu hadis, işittiğim zaman beni ürküttü de onu Zührî'ye sordum. Zührî şunu söyledi: Bana Abdurrahman'ı A'rac rivâyet etti. O da Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: «Yemeğin en kötüsü davet yemeğidir...» sonra râvi hadîsi, Mâlik hadîsi tarzında zikretmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3596-)
zak'dan rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den, bir de A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şöyle dedi; «Yemeğin en kötüsü davet yemeğidir...» Râvi bu hadîsi Mâlik hadîsi gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3597-)
Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den yukarki hadîs gibi rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı
3598-)
Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Ben Ziyad b. Sa'd-ı şunu söylerken işittim: Ben Sâbit-i, A'rac'ı Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ederken dinledim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): en kötüsü gelene verilmeyen, gelmeyecek kimsenin çağrıldığı davet yemeğidir. Her kim davete icabet etmezse Allah ve Resûlüne İsyon etmiştir.» buyurmuşlar. Hüreyre hadisini Buhârî ile İbn Mâce «Nikâh» bahsinde; Ebû Dâvûd «Et'ime»de; Nesâî de «Ve-lîme»de muhtelif, râvilerden tahric etmişlerdir;. şerîf İmâm Müslim hem mevkuf, hem de merfû' olarak rivâyet etmiştir. Yerinde de görüldüğü vecihle bu gibi hadîslere merfû' hükmü verilir. Sahih olan mezheb budur. Zira mevsuk râvinin ziyadesi makbuldür. ki, Câbir (radıyallahü anh) hadisinde, da'vete icabet eden oruçsuz yemek hususunda muhayyer bırakılmakta; Hazret-i Ebû Hüreyre hadîsinde ise yemesi emir buyuruîmaktadır. Bu sebeble ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Câbir (radıyallahü anh) rivâyetine i'timad edenlere göre yemek vâcib değildir. Da'vete iştirak eden kimse yeyip yememekte muhayyerdir. Onlara göre Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) hadîsindeki emir nedb içindir. Ebû Hüreyre rivâyetine rtimad edenler da'vette bir şey yemenin vâcib olduğuna kaaildirler. Bunlar da Hazret-i Câbir hadîsini te'vil ederek da'vete iştirak edenin oruçlu olduğu surete hamley-lerler: vâcib sayanlara göre en az bir lokma yemek îcâbeder. Zira bir lokmaya yemek denilebilir. Onun içindir ki, yemek yememeye yemin eden bir kimse, bir lokma yemekle yemininden dönmüş olur. Bir de da'-vetli hiç bir şey yemezse, da'vet sahibinin hatırına yemekteki bir şüpheden dolayı yemediği şüphesi gelebilir. Bir lokma alınca bu şüphe zail olur. gelince: Orucu bozması bilittifâk lâzım değildir. Niyet edilen oruç farz ise onu bozmak caiz değildir. Nafile İse bozmak caizdir. Maamâfih da'vet sahibi gücenmeyecekse yine de orucu tamamlamak efdaldır. Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyetindeki «Salâudan murâd duadır. Çünkü bu kelimenin lügat mânâsı duadır. Yani oruçlu bulunan da'vetli yemek yemeyip hâne sahibine bereket ve mağfiret duâsm-da bulunacaktır. Bazıları buradaki «Salât»ı namaz mânâsına almışlardır. Onlara göre oruçlu olan da'vetli namaz kılacak; bu suretle hem kendisi, hem de oradakiler fazilet ve berekete nail olacaklardır. kötüsü» cümlesinden murâd: Da'vet yemeğinin en kötüsü, yalnız zenginler çağırılarak fakirlerin katılmadığı yemektir. Eskiden Arapların âdeti bu idi. Onun için Hazret-i İbn Mes'ûd: «Biz, yalnız zenginleri da'vet ederek fakirleri bırakan kimsenin da'vetine icabetten nehyolunduk.» demiştir. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) da'vet yaparak bütün zengin ve fakirleri çağırmış: eşraf ile birlikte fakirler de gelince, İbn Ömer onlara: şuraya oturun da bu zevatın elbiselerini batırmayın; size de onların yediğinden yedireceğiz.» demiş; ve besmele çekerek cemâate: «Buyurun yeyin!» dedikten sonra kendisinin oruçlu olduğunu söylemiştir. nazaran Hazret-i. Ebû Hüreyre da'vet sahiplerine: «Siz da'vet hususunda âsilersiniz; gelmeyeni çağırır; size gelecek olanı bırakırsınız!» Dermiş. Hüreyre (radıyallahü anh) hadîsinden murâd: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra yapılacak da'vetlere zenginlerin çağırılacağını, yalnız onlara rağbet ve i'tibâr gösterileceğini haber vermektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Sucûdi'l-kur'ân
Konu: Bir Davete Çağıran Kimseye İcabette Bulunmayı Emir Bâbı