Harbde Kaçmamaları Üzerine Beyat Edilmesi Bâbı ile İlgili Hadisler
2995-)
İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle dedi: Bizler Hudeybiye'den döndüğümüzün ertesi yılından beri altında bey'at ettiğimiz o (târihî ve mübarek) ağacı (unuttuk da onu) ta'yîn üzerinde bizden iki kişi (nin re'yi) bir arada toplanamadı. Bu(ağacın bilinmemesi) da Allah tarafından gelen büyük bir rahmet oldu. dedi ki: Ben Nâfi'e: Rasûlüllah hangi şart üzerine sahâbîleri ile bey'atlaşma yaptı; ölmek üzere mi? diye sordum. Hayır, ölmek üzere değil, harbde sabır ve sebat etmek üzerine sahâbîleriyle bey'atlaşma yaptı, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-cihad Ve's-siyer
Konu: Harbde Kaçmamaları Üzerine Beyat Edilmesi Bâbı
2996-)
Abdullah ibn Zeyd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Harre vak'ası zamanı olduğu sırada Abdullah ibn Zeyd'e bir gelen geldi de, ona: Abdullah ibn Hanzala, insanlarla ölmek üzere bey'atlaşıyor (sen ne dersin)? dedi. Abdullah ibn Zeyd de ona: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan sonra hiçbir kimse ile bu ölüm şartı üzerine bey'at etmem, diye cevâb verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-cihad Ve's-siyer
Konu: Harbde Kaçmamaları Üzerine Beyat Edilmesi Bâbı
2997-)
Seleme ibnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bey'at etmiş, sonra ağacın gölgesi tarafına dönüp gelmiştim. İnsanlar(ın bey'at sıkışıklığı) hafifleyince Peygamber bana hitaben: "Ey Ekva' oğlu! Sen bey'at etmezmisin?" diye sordu. İbnu'l-Ekva' dedi ki: Ben de: Ben bey'at etmişimdir yâ Rasülallah! diye cevâb verdim. O: "Bir daha bey'at et!" buyurdu. Ben de kendisiyle ikinci defa bey'at ettim. (Râvîsi Yezîd ibn Ebî Ubeyd tarafından:) (Yâ Ebâ Müslim!) O gün siz hangi madde üzerine bey'at ediyordunuz? diye soruldu da İbnu'l-Ekva': Ölmek üzerine (yânı ölsek bile kaçmamak üzerine), demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-cihad Ve's-siyer
Konu: Harbde Kaçmamaları Üzerine Beyat Edilmesi Bâbı
2998-)
Humeyd şöyle demiştir: Ben Enes(radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Ensâr hendek kazma gününde: Nahnu'llezîne bâyeû Muhammeden Ale'l-cihâdi mâ hayîynâ ebeden! (Bizler diri olduğumuz müddetçe devamlı cihâd etmek üzere Muhammed'e söz vermiş kimseleriz)! derlerdi. aleyhi ve sellem) de onlara cevâb verip şöyle buyurdu: "Allâhumme lâ ayşe illâ ayşu'l-âhirah Fe-ekrimi'l-Ensâra ve'l Muhâcirah Âhiret yaşayışından başka hakîkî- yaşayış yoktur. Onun için Sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e ikram eyle!)?.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-cihad Ve's-siyer
Konu: Harbde Kaçmamaları Üzerine Beyat Edilmesi Bâbı
2999-)
Mucâşı' (ibnu Mes'ûd es-Sulemî-radıyallahü anh) şöyle demiştir: (Mekke fethinden sonra) ben kardeşim Mucâlid ibnu Mes'ûd ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldim de: (Medîne'ye) hicret etmek üzere bize bey'at et (yani muâhade ve müsâade eyle), dedim. Peygamber:' "Artık hicretin hükmü, (fetihten önce) hicret edenlere âid olarak geçmiştir" buyurdu. Bizimle ne üzerine bey'at edersin? dedim. Peygamber: “İslâm ve cihâd üzerine”buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-cihad Ve's-siyer
Konu: Harbde Kaçmamaları Üzerine Beyat Edilmesi Bâbı