Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı ile İlgili Hadisler
1-)
Bundan murâd âmirlerdir. İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, İbn Zeyd ve Süddî'nin kavilleri budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
2-)
İkrime'ye göre ülülemir Hazret-i Ebû Bekir'le Ömer (radıyallahü anh)'dır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
3-)
Bundan murâd bütün ashâbdir. Mücâhid'in kavli budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4-)
Hulefâ-i râşidîn denilen dört halîfedir. Sa'lebî'nin rivâyetine göre Ebû Bekir El-Verrâk buna kail olmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
5-)
Atâ' «Bütün Ensâr ve Muhacirlerdir.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
6-)
Sahabe ve tâbiîndir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
7-)
İbn Keysân'a göre halkı idare eden akıllı kimselerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
8-)
Ulemâ ve fukahâdır, Câbir b. Abdillâh'radıyallahü anh) ile Hasan-ı Basrî ve Ebû'l-Âliye'nin kavilleri budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
9-)
Ülülemirden murâd seriyye kumandanlarıdır. Meymûn b. Mihrân, Mukaatil ve Kelbî'nin kavilleri budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
10-)
Mücâhid'in bir kavline göre ehl-i ilim ve ehl-i Kur'ân'dır. İmâm Mâlik bu kavli tercih etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
11-)
Bu söz bütün iş başında olanlara âm ve şâmildir; sahih olan da budur. b. Huzâfe (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz bir seriyyeye kumandan tâyîn etmiş; askerlere ona itaat etmelerini emir buyurmuş. Abdullah (radıyallahü anh) askerlerine kızarak: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tana itaat etmenizi emir bu-yurmadı mı? Demiş. Askerler: Evet! Emir buyurdu! cevâbını vermişler. Öyle ise bana odun toplayın! Emrini vermiş. Onlar da odun toplamışlar. Ateş yakın! Demiş. Yakmışlar: Bu ateşe girin! Demiş. Hemen girmek İstemişler. Fakat bazıları arkadaşlarını tutarak: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ancak ateşten kaçtık! Demişler. Ve ateş sönünceye kadar bu minval üzere durmuşlar. Hazret-i Abdullah'ın da öfkesi geçmiş. hâdise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kulağına eriştiğinde: girseler kıyâmet gününe kadar çıkamazlardı! İtaat ancak meşru olan bir şey hakkındadır!» buyurmuşlar. Bunun üzerine itaat âyeti inmiş. Dâvûdî, İbn Abbâs Hazretlerinden rivâyet edilen bu kavle i'tirâz etmiş; bunun İbn Abbâs'dan başkası tarafından bir vehim olduğun bildirdikten sonra şunları söylemiştir: «Çünkü bu kavilde bir şeyi o şeyin zıddı mânâya hamletmek vardır. Bu hadiste bahsedilen husus, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in orada söylediğinin aksinedir. Orada: İtaat ancak meşru' olan bir şey hususundadır! buyurmuştu. Abdullah ordu kumandanı olarak gazaya çıkmıştı. Derken kızdı. Ateş yaktılar. Ve: Bu ateşe girin! diye emir verdi. Askerin bazıları bundan çekindi; bir takımları girmek istediler... âyet önceden indi ise nasıl oluyor da başkalarını bırakıp tâat hususunda Abdullah b. Huzâfe'ye mahsus oluyor! Şayet bu hâdiseden sonra indi ise unutmamalı ki, Abdullah’ın askerlerine sâdece itaat ancak meşru' olan şey hususundadır denilmiş; ona niçin itaat etmediniz? denilmemiştir...» şöyle cevâp verilmiştir: «Abdullah b. Huzâfe kıssasından murâd: bir şeyde münakaşa ederseniz onu Allah'a ve Resule arzediverin!" Sûre-i Nisa', âyet: 59. âyetidir. Hazret-i Abdullah'in seriyyesine gereken de bu idi. Kendimizi ateşe atalım mı atmayalım mı diye münaza'a ederken meseleyi Allah ve Resûlüne irca' edeceklerdi. Onlar bunu yapmadılar; âyet onun için inmiştir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4851-)
Bana Züheyr b. Harb ile Hârûn b. Abdillâh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti. ki): İbn Cüreyc şunu söyledi: îmân edenler! Allah'a itaat edin! Resûlüne ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin!" Sûre-i Nisa', âyet: 59. âyeti Abdullah b. Huzâfe b. Kays b. Adiy Es-Sehmî hakkında inmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bir seriyyede göndermiş. Bana bunu Ya'lâ b. Müslim, Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. hadîsi Buhârî «Tefsir» bahsinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî «Cihâd»'da; Nesâî «Bey'at», «Siyer» ve «Tefsîr»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Âyet-i kerîme'de zikredilen ülül-emir onbir şekilde tefsir ve îzâh olunmuştur:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4852-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Muğîra b. Abdirrahman El-Hızânıî, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'ruc'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi. bana itaat ederse Allah'a itaat etmiş; ve her kim bana İsyan ederse Allah'a isyan etmiş olur. Bir de kim âmire itaat ederse bana itaat etmiş; kim âmire isyan ederse bana isyan etmiş olur!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4853-)
Bu hadîsi bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize İbn Uyeyne, Ebû'z-Zinâd'dan bu isnâd ile rivâyet etti. Ama «kim âmire isyan ederse bana isyan etmiş olur!» cümlesini anmadı.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4854-)
Bana Harmele b. Yahya dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, kendisine haber veren İbn Şİhâb'dan naklen haber verdi. ki): Bize Ebû Seleme b. Abdirrahmân, Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: bana İtaat ederse Allah'a itaat etmiş; her kim bana isyan ederse Allah'a isyan etmiş olur; ve kim benim emîrîme itaat ederse bana itaat etmiş; her kim benim emîrime İsyan ederse bana isyan etmiş olur!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4855-)
Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Mekkî b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc, Ziyâd'dan, o da İbn Şİhâb'dan, naklen rivâyet etti ki, ona da Ebû Seleme b. Abdirrahmân haber vermiş ki, kendisi Ebû Hüreyre'yİ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular... diyerek tamamiyle yukarıki hadisin mislini rivâyet ederken dinlemiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4856-)
Bana Ebû Kâmil El-Cahderî de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Avâne, Yâlâ b. Atâ'dan, o da Ebû Alkame'den naklen rivâyet etti. ki): Bana Ebû Hüreyre ağzından ağzıma rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den dinledim. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4857-)
Bana Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. H. Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Şu'be, Ya'lâ b. Atâ'dan rivâyet etti. Ö da Ebû Alkame'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den nakleden Ebû Hüreyre'den yukarıkilerin hadîsi gibi dinlemiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4858-)
Bize Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebhih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen yukarıkilerirı hadîsi gibi rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4859-)
Bana Ebû't-Tahir dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb, Hayve'den, naklen haber verdi ki, ona da Ebû Hüreyre'nin âzâd-hsi Ebû Yûnus rivâyet etmiş. ki): Ebû Hüreyre'yi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bunu rivâyet ederken işittim. Ama: «Kim emîre itaat ederse» dedi. «Benim emîrime» demedi. mâ m'in Ebû Hüreyre'den rivâyet ettiği hadîsinde de böyledir. hadîsi Buhârî «Ahkâm» bahsinde tahrîc etmiştir. Hadîs-i Şerif: Peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur!" Sûre-i Nisa', âyet: 80. âyet-i kerîmesinden alınmıştır. Çünkü Cenâb-ı Hak Peygamberine itaat olunmasını emir buyurmuştur. Binâenaleyh ona itaat eden Allah'a da itaat etmiş olur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de âmire itaati emretmiştir, (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin âmirlere itaate son derece ehemmiyet vererek bunu kendine yapılan itaat mertebesine yükseltmesine sebep olarak Hattâbî şunları söylemiştir: «Gerek Kureyş, gerekse onların peşinden gelen Araplar emirlik nedir bilmezler; kendi kabileleri reislerinden başka kimseyi tanımazlardı. İslâmiyet gelerek kendilerine emirler tâyin edilince bunu hazmedemediler. Hattâ bâzısı itaatten çekindi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) âmirlere itaat etmenin kendisine yapılan itaate, isyanın da kendisine yapılan isyana bağlı olduğunu bildirerek onları âmirlerine itaate teşvik buyurmuş; bu suretle tefrikanın önüne geçmiştir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4860-)
Bize Saîd b. Mansûr ile Kuteybe b. Saîd ikisi birden Ya'kûb'dan rivâyet ettiler. Saîd ki): Bize Ya'kûb b. Abdirrahmân, Ebû Hâzim'den, o da Ebû Salih Es-Semmân'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet eyledi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): varlığında; neşatlı zamanında, kederli zamanında ve dünya işlerinin sana tercih edildiğinde dinleyip itaat etmelisin!» buyurdular. ve mekrah kelimeleri mimli masdar yahut ismi zaman veya ismi mekândırlar. Biz bunları ismi zaman olarak terceme ettik. yahut üsra veya isra: Dünya işlerinde yalnız kendini düşünüp tercih etmektir. Hadîsin mânâsı: «Âmirler, kendilerinde olan haklarınızı vermeyip benimseseler bile siz yine onları dinleyip itaat edin!» demektir. Bâbın bütün hadîsleri âmire itaat hakkındadır. Sebebi de müslümanların birliğini korumaktır. Çünkü tefrika dîn ve dünyalarının fesadına bâdı olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4861-)
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Abdullah b. Berrâd El-Eş'arî ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn İdris, Şu'be'den, o da Ebû İmrân'dan, o da Abdullah b. Sâmit'den, o da Ebû Zerr’den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Dostum bana dinleyip itaat etmemi vasiyyet etti. Velevki (âmir) kolları, bacakları kesilmiş bir köle olsun!
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4862-)
Bize Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. İshâk dahi rivâyet etti. ki): Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi. Bu râviler hep birden Şu'be'den, o da Ebû İmrân'dan bu isnâdla rivâyette bulunmuşlar: Ve ikisi de hadîste: «Velev kolları, bacakları kesilmiş Habeşli bir köle olsun!» demişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4863-)
Bize bu hadîsi Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû İmrân'dan bu isnâdla İbn İdrîs'in dediği gibi «Velev kolları, bacakları kesilmiş bir köle olsun!» şeklinde rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4864-)
Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Yahya b. Husayn'dan rivâyet etti. ki): Nenemden rivâyet ederken işittim. O da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i veda' haccında hutbe okurken dinlemiş: sizi Allah'ın kitabı ile yöneten bir köle bile vali tâyîn edilse onu dinleyin ve itaat edin!» buyuruyormuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4865-)
Bu hadîsi bize İbn Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer ile Abdurrahmân b. Mehdî, Şu'be'den bu isnâdla rivâyet ettiler. O «Habeşli bir köle olsa da!» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4866-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Vekî' b. Cerrah, Şubeden bu isnâdla rivâyet etti. O: «Kolları, bacakları kesilmiş Habeşli bir köle bile olsa!» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4867-)
Bize Abdurrahmân b. Bişr de rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Şu'be bu isnâdla rivâyette bulundu. Ama «Kolları, bacakları kesilmiş Habeşli» ibaresini anmadı da, onun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Mina'da veya Arafât'da dinlediğini ziyade etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4868-)
Bana Seleme b. Şebîb de rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. ki): Bize Ma'kıl, Zeyd b. Ebî Üneyse'den, o da Yahya b. Husayn'dan, o da nenesi Ümmü'l-Husayn’dan naklen rivâyet etti. ki): Onu şunları söylerken işittim: haccında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le beraber hacc ettim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çok sözler söyledi. Sonra onu: sizi Allah'ın kitabı ile yönetecek kolları bacakları kesilmiş —zannederim siyah dedi— bir köle vâlî tâyin edilse, onu dinleyin ve itaat buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4869-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Ley s, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: bir kimseye sevdiği, sevmediği (her) hususta (âmirini) dinleyip itaat etmek gerekir. Meğer ki, kendisine ma'sıyet emredile! Eğer ma’sıyet emredilirse ne dinlemek vardır, ne de itaat!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4870-)
Bu hadîsi bize Ziiheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya —ki El-Kattân'dır— rivâyet etti. H. İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. Her iki râvi Ubeydullah'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. son hadîsi yani İbn Ömer (radıyallahu anh) rivâyetini Buhârî -Cihâd» ve «Ahkâm» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Cihâd»'da tahrîc etmişlerdir. Dost demektir. Hazret-i Ebû Zerr'in bu sözden muradı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’dir. Yani Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona vasiyyette bulunmuş ve âmiri kollan, bacakları kesilmiş bir köle bile olsa ona itaat etmesini söylemiştir. bacakları kesik köleden murâd: Onun beş para etmeyen en kıymetsiz bir köle olduğunu anlatmaktır. Yani âmirin soyu, sülâlesi alçak da olsa kendisine itaat etmek vaciptir. Şu kadar var ki itaat olunmak için günah olan bir şeyi emretmemesi şarttır. Dînen yasak olan bir şeyi emrederse kendisine itaat edilmeyeceği yine bu hadîslerde beyan buyurulmuştur. diyor ki: «Kölenin amirliği kendisini hükümdarlardan biri tâyîn ettiği yahut memleket idaresini kuvveti ve tâbi'leri ile ele geçirdiği zaman tasavvur olunur. Yoksa onu seçerek doğrudan doğruya âmir tâyîn etmek caiz değildir. Emirliğin şartı hür olmaktır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4871-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Zübeyd'den, o da Sa'd b. Ubeyde'den, o da Ebû Abdirrahmân'dan, o da Alî'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ordu göndermiş ve üzerlerine bir zâtı kumandan tâyin etmiş. Bunlar bir ateş yakmışlar. Kumandan: Bu ateşe girin! Demiş. Bunun üzerine bir takım kimseler ateşe girmek istemiş; diğerleri: Biı bundan kaçtık! Demişler. Bu iş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e söylenince, ateşe girmek isteyenlere: girseydiniz kıyâmet gününe kadar onun içinde kalırdınız!» buyurmuş, ötekilere de güzel sözler söylemiş. Ve: isyan hususunda itaat yoktur. İtaat ancak meşru' (olan bir şey hususun) dadır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4872-)
Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr ile Züheyr b. Harb ve Ebû Saîd El-Eşecc de rivâyet ettiler. Lâfızda birbirlerine yakındırlar. (Dediler ki): Bize Vekî' rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Sa'd b. Ubeyde'den, o da Ebû Abdirrahmân'dan, o da Alî'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seriyye gönderdi. Üzerlerine de Ensâr'dan bir zâtı kumandan tâyîn etti. Ve onlara bu zâtı dinleyip kendisine itaat etmelerini emir buyurdu. Derken bu zâtı kızdırdılar. O da: Bana odun toplayın! Dedi. Hemen topladılar. Sonra: Bir ateş yakın! Dedi. Yaktılar. Sonra: Size Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni dinleyip itaat etmenizi emir buyurmadı mı? Dedi. Evet, buyurdu! cevâbını verdiler, Öyle ise bu ateşe girin! Dedi. Bunun üzerine askerler birbirlerine bakıştılar. Ve: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ancak ateşten kaçtık! Dediler. Hakîkaten öyle yapmışlardı. Kumandanın Öfkesi de yatıştı; ve ateş söndürüldü. Döndükleri vakit bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e söylediler de: girseler (bir daha) çıkamazlardı. Tâat ancak meşru' (olan bir şey) hususundadır!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4873-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şey be de rivâyet etti. ki): Bize Vekî' ile Ebû Muâviyc, A'meş'den bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivâyet etti. hadîsi Buhâ ri «Megâzî» ve «Ahkâm» bahislerinde; Ebû Dâvûd Cihâd»'da; Nesâî «Bey'at ve «Siyer»'de tahrîc etmişlerdir. askerlerini yakmak istemesi bâzı ulemâya göre şakadır. Bir takımları onları denemek istediğini söylemişlerdir. Nitekim gülerek: «Ben sizi denemek istedim!» dediği rivâyet olunmuştur. Bu zâtın Abdullah b. Huzâfe olduğunu iddia edenler olmuşsa da Nevevî bunu zayıf bulmuştur. Zîra hadîsin ikinci rivâyetinde kumandanın Ensâr'dan bir zât olduğu bildirilmiştir ki, bu da onun başka biri olduğunu gösterir. girseler (bir daha) çıkamazlardı.» cümlesi hakkında Dâvûdî şunları söylemiştir: «Bundan murâd: Dünya ateşidir. Çünkü onun yakması ile hepsi ölür; kimse sağ kalmazdı. Maksat cehennem ateşi ve onda ebedî kalmaları değildir.» şerîf, ma'siyet hususunda âmire itaat edilmeyeceğine, itaatin sâdece meşru hususatta lâzım geleceğine delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4874-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Abdullah b. İdrîs, Yahya b. Saîd ile Ubeydulluh b. Ömer'den, onlar da Ubâde b. Velîd b. Ubâde'den. o da babasından, o da dedesinden naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e darlıkta, varlıkta, neşatlı ve kederli zamanlarımızda, bize tercih yapıldığında dinleyip itaat etmeye, emirlik hususunda ehil olanlu kavga etmemeye ve nerede olsak hakkı söyleyeceğimize, Allah hakkında hiç bir kınayıcının zemininden korkmayacağımıza bey'at ettik.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4875-)
Bu hadîsi bize İbnü Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah (yani İbn İdrîs) rivâyet etti. ki): Bize İbn Aclân ile Ubeydullah b. Ömer ve Yahya b. Saîd, Ubâde b. Velîd'den bu isnâdda bu hadîsin mislini rivâyet ettiler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4876-)
Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Abdülâzîz (yani Derâverdî) Yezîd'den —ki İbnül'-Hâd'dır—, o da Ubâde b. Velîd b. Ubâde b. Sâmiı'den, o da babasından naklen rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’c bey'at ettik... Râvi, İbn İdrîs'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
4877-)
Bize Ahmed b. Abdirrahmân b. Vehb b. Müslim rivâyet etti, ki): Bize Amcam Abdullah b. Vehb rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Haris rivâyet etti. ki): Bana Bükeyr, Büsr b. Saîd’den, o da Cünâde b. Ebi Ümeyye'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: b. Samit hasta iken yanına girdik. Ve: Allah iyiliğini versin! Bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğin bir hadîs rivâyet et ki, Allah onunla fayda versin! Dedik. Bunun üzerine şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi davet etti. Biz de kendisine bey'at ettik. Bizden aldığı sözler arasında: Neşatlı zamanımızda, kederli zamanımızda, darlığımızda, varlığımızda, üzerimize tercih yapıldığında dinleyip itaat etmeye ve emirlik hususunda ehil olanla kavga etmeyeceğimize dâir aldığı bey'at da vardı. Ubâde: Ancak hakkında elinizde Allah'tan bir hüccet bulunan aşikâr bir küfür görürseniz o başka!» dedi. hadîsi Buhârî «Fften» bahsinde tahrîc etmiştir. mânâsı şudur: îş başında bulunan âmirlerle onların vazifeleri hakkında kavga ve kemlilerine i'tirâz etmeyin! Meğer ki onların, İslâm kaidelerine göre muhakkak münker sayıldığını bildiğiniz bir kötülüğünü göresiniz! Böyle bir şey görürseniz bunu reddedin! Ve her yerde hakkı söyleyin! Ümerâ fâsik ve zâlim bile olsalar onlara karşı çıkarak kendileri ile harp etmek bütün ulemânın ittifakı ile haramdır. Bu bâbda birçok hadîsler vardır. Ehl-i sünnet ulemâsına göre hükümdar fâsıklığın-dan dolayı ma'zul olmaz. Zîra netîce kan dökmeye ve çeşitli fitnelere müncer olacağı için azlindeki mefsedet, yerinde kalmasındaki zarardan daha çok olur. Iyâz'in beyânına göre ulemâ kâfirden müslümanlara hükümdar olamayacağına hattâ evvelce müslümanken sonradan kâfir olsa azledilmiş sayılacağına ittifak etmişlerdir. Namaz kılmayanın hükmü de budur. Şerif emir bilma’ruf’unfarz olduğuna da delildir. diyor ki: “Ulema onun farz-ı kifaye olduğuna ittifak etmişlerdir. Bir kimse bu hususta canından, malından veya başkasının canından olacağından korkarsa eli ile ve dili ile bu vazifeyi yapmak ondan sakıt olur. Ona sadece kalbi ile kerih görmek vacib olur. Bizim mezhebimizle cumhûrun mezhebi budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı