Meryem Sûresi ile İlgili Hadisler
4777-)
Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:"Kıyâmet günü ölüm, aklı karalı alaca bir koyun suretinde getirilir. Akabinde bir nida edici: Ey cennet ehli! Diye nida eder. hemen boyunlarını uzatıp başlarını ona doğru kaldırır ve ona bakarlar. Nida edici o koça işaret ederek: Sizler bunu tanıyor musunuz? der. Onlar, hepsi onu görmüş olarak: Evet, tanıyoruz, bu ölümdür, derler. Bundan sonra nidâcı: Ey nâr ehli! Diye nida eder. da boyunlarını uzatıp başlarını kaldırarak ona doğru bakarlar. Nidâcı yine o koyunu işaret ederek: Sizler bunu tanıyor musunuz? Diye sorar. Onların hepsi de koyunu görmüş oldukları hâlde: Evet, tanıyoruz; bu, ölümdür, derler. Akabinde o boğazlanır. Bundan sonra: Ey cennet ehli! Cennette ebedî yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur. Ey ateş ehli! Sizler de yerinizde ebedîsiniz, artık ölüm yoktur, sonra Rasûlüllah şu âyeti okudu:"Sen onları ilâhî emrin yerini bulduğu vakit ile hasret(ve pişmanlık) günü ile korkut. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar hâlâ îmân etmiyorlar. " bu âyeti okurken: "İşte bunlar (yânı gaflette olanlar) dünyâ ehlidir" demiştir Allah'ın Şu Kavli: biz (elçiler) senin Rabb'inin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzde, ardımızda ve ikisinin arasında ne varsa hepsi O'nundur..."(Âyet:64)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Meryem Sûresi
4778-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cibril'e: "Ve bizi ziyaret etmekte olduğundan daha çok ziyaret etmene ne mâni' oluyor?" dedi. bunun üzerine şu âyet indi: "Bizler senin Rabb 'inin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzde ardımızda ve ikisi arasında ne varsa hepsi O' nundur. Senin Rabb'in unutkan değildir" Allah'ın Şu Kavli: "Şu, âyetlerimizi inkâr eden ve: Bana elbette mal ve evlâd verilecektir, diyen adamı gördün mü?"(Âyet: 77).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Meryem Sûresi
4779-)
- Bize el-Humeydî tahdîs etti. Bize Sufyân ibn Uyeyne, el-A'meş'ten; o da Ebu'd-Duhâ'dan tahdîs etti ki, Mesrûk şöyle demiştir: Ben Habbâb ibnu'l-Erett'ten işittim, şöyle dedi: Ben el-Âs ibn Vâil'e geldim de onun yanında bulunan bir hakkımı ödemesini istiyordum. O: Sen Muhammed'e küfretmedikçe, sana alacağını vermem, dedi. de: Sen ölüp de sonra diriltilinceye kadar ben O'na küfretmem, dedim. Ben öldükten sonra diriltilecek miyim? Dedi. Ben: Evet diriltileceksin, dedim. O: Öyleyse şübhesiz orada benim malım ve çocuğum olacaktır. Ben alacağım sana orada vereyim, dedi. üzerine bu âyet indi: "Âyetlerimizi inkâr eden ve: Bana elbette mal ve evlâd verilecektir, diyen adamı gördün mü?" hadîsi şu beş kişi: Sufyân es-Sevrî, Şu'betu'bnu'l-Haccâc, Hafs ibnu Gıyâs, Ebû Muâviye Muhammed ibn Hazım ve Vekî’ Süleyman el-A'meş'ten rivayet etmişlerdir. Allah'ın Şu Kavli: “O, gayba mı vâkıf, yoksa Rahman’ın yanında bir ahid mi edinmiş?"(Âyet: 78) "Mevsikan", yânı "Te'mınât'tır, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Meryem Sûresi
4780-)
Bize Sufyân es-Sevrî, el-A'meş'ten; o da Ebu'd-Duhâ'dan; o da Mesrûk'tan haber verdi ki, Habbâb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Mekke'de demirci idim. Âs ibn Vâil es-Sehmî'ye bir kılıç yapmıştım. Ona geldim de kılıç yapma ücretini ödemesini istiyordum. Bana: Sen Muhammed'e küfredinceye kadar ben ücretini sana vermem, dedi. de: Ben Muhammed'e Allah seni öldürüp de sonra diriltmedikçe küfretmem, dedim, Allah beni öldürdüğü ve sonra da dirilttiği zaman, benim, malım ve çocuğum olur, dedi. üzerine Allah şunu indirdi: "Âyetlerimizi inkâr eden ve: Bana elbette mal ve evlâd verilecektir, diyen adamı gördün mü? O, gayba mı muttali' olmuş, yoksa Rahman (olan Allah) katında bir ahid mi edinmiş?” "Mevsikan" demektir, dedi. Sufyân'dan yaptığı rivayetinde "Kılıç" ve "Mevsikan" isimlerini söylemedi öyle değil. Biz onun söyleyegeldiği sözü yazarız, azabını da uzattıkça uzatırız"(Âyet: 79).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Meryem Sûresi
4781-)
Ben Ebu'd-Duhâ'dan işittim; o, Mesrûk'tan tahdîs ediyordu ki, Habbâb(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Câhiliyet devrinde demirci idim. Benim Âs ibn Vâil üzerinde bir (kılıç yapma ücreti) alacağım vardı. dedi ki: Habbâb, bu alacağını ödemesi için Âs ibn Vâil'e geldi. Âs: Sen Muhammed'e küfretmedikçe ben alacağını sana vermem, dedi. da: Vallahi ben Muhammed'e, Allah senin canını alıp, sonra da sen tekrar diriltilmedikçe küfretmem, dedi. Öyleyse sen beni, öleceğim, sonra da diriltileceğim ve bana mal ve çocuk verilinceye kadar bırak da ben borcumu sana orada öde-yeyim, dedi. bu âyet indi: "Âyetlerimizi inkâr eden ve: Bana elbette mal ve evlâd verilecektir, diyen adamı gördün mü?" Ve Celîl Allah'ın Şu Kavli: "Onun söyler olduğuna biz mîrâsçı olacağız ve o bize tek başına gelecektir"(Âyet: 80). Abbâs: "Dağlar dağılıp çökecektir", "Yıkılacaktır" ma'nâsınadır, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Meryem Sûresi
4782-)
Bize Vekî', el-A'meş'ten; o da Ebu'd-Duhâ'dan; o da Mesrûk'tan tahdîs etti ki, Habbâb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben demirci -kuyumcu bir adam idim. Âs ibn Vâil üzerinde bir alacağım vardı. Ben ona gelip alacağımı istiyordum. Bana: Muhammed'e küfretmedikçe ücretini ödemem, dedi. Habbâb dedi ki: Ben de ona: Sen ölünceye, sonra da diriltilinceye kadar ben Muhammed'e asla küfretmem, dedim. ibn Vâil: Ben ölümden sonra diriltilecek isem, orada malıma ve çocuklarıma döndüğüm zaman alacağım sana ödeyeceğim, dedi. dedi ki: Bunun üzerine şu âyetler indi: inkâr eden ve: Bana elbette mal ve evlâd verilecektir, diyen adamı gördün mü? O gayba mı vâkıf, yoksa Rahman(olan Allah) katında bir ahid mi edinmiş? Hayır, öyle değil, biz onun söyleyegeldiği sözü yazarız, azabını da uzattıkça uzatırız. Onun söyler olduğuna (yâni mallarına) biz mîrâsçı olacağız ve o bize tek başına gelecektir'(Âyet:77-80).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: Meryem Sûresi