Namaz Vakitleri ile İlgili Hadisler
1-)
İbni Şihab (Ez-Zührî)'den: b. Abdülaziz bir gün (ikindi) namazını geciktirdi. O sırada huzuruna giren Urve b. Zübeyr (onu uyarmak için) şu hadisi nakletti: Kûfe'de bir gün Mugire b. Şube O zamanlar Mugîre b. Şube, Hazret-i Ömer tarafından Küfe valisi olarak tayin edilmişti. (ikindi) namazını geciktirmişti. O sırada yanına girmiş olan Ebû Mes'ûd el-Ensârî: Bunu neden yaptın Mugire? Hatırlamıyor musun, birgün Cebrail gelmişti de öğle namazını kılmıştı. Sonra Resûlüllah da kılmıştı. Sonra (ikindi) namazını kıldı, Resûlüllah da kıldı. Sonra (akşam) namazını kıldı, Resûlüllah da kıldı, daha sonra (yatsı) namazını kıldı, Resûlüllah da kıldı. Daha sonra da sabah namazını kıldı, Resûlüllah da kıldı. Ondan sonra da (Cibril): «Bunlarla emrolundun, buyurdu.» demişti. Yani hergün namazı, bu beş vakitte kılmakla emrolundun. Diğer bir Rivâyette Cibril: «Sen bunu tebliğ ile emrolundun,» dedi. üzerine Ömer b. Abdülaziz: Urve, ne dediğini iyi düşün; Resûlüllah'a namaz vakitlerini bildiren Cibril mi idi?» diye sordu. Urve de: Beşir b. Ebî Mes'ûd, babasından böyle Rivâyet etti» dedi. Buhari, Mevakîtu's-Salât, 9/1; Müslim, Mesâcid, 5/166,187.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
1-)
Vaktin sosunda yalnız bir rekâtı kılınan namazın tamamı kaza değil eda sayılır, Neufflpıamazın, bu derece dar bir vakte kadar kasten geciktirilmesini ulemanın caiz görmediğini söylemiştir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
2-)
Urve der ki: Âişe (radıyallahü anha) bana: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını, güneş henüz odamın duvarında yükselmeden kılardı.» Güneş doğduğunda ışıkları önce odanın tabanına vurur, Güneş batıya ufağa indikçe odanın duvarına yükselir. Âişe validemiz, yukarıdaki sözüyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını ilk vaktinde kılardı, demek istiyor. dedi. Buhari, Mevakitu's-Sâlat, 9/1; Müslim, Mesâcid, 5/167; Şeybanî, 3.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
2-)
Özürlü bir kişinin özrü, vaktin sonunda bir rek'at kılınabilecek kadar bir zaman içerisinde kalksa o vaktin namazı o kişi üzerine borç olur. Sonra kaza etmesi gerekir. Şayet özür devam etmiş olsaydı üzerine borç olmayacaktı. Bu konuda âlimlerin görüşleri şöyle özetlenebilir: Alimlerin çoğunluğu birinci maddedeki görüşe sahiptirler, Bir kısım âlimler de rek'atların hepsinin kaza olacağı görüşündedirler, Bazıları da vakit içerisinde kılman bir rek'at eda, diğer rek'at veya rek'atlar kazadır, derler. Ebû Hanife'ye göre -ikinci maddede olduğu gibi- hadisi şerif özürlü kişilerin durumunu açıklamaktadır. Burada söz konusu olan özürler delilik, bayılma, hayız, lohusalık vs. dir. Bu özürlerden biri kendisinde olan bir şahıs, özüründen vaktin sonunda bir rek'at kılınabilecek bir zaman içerisinde kurtulursa, o vaktin namazının bu kişi tararından kaza edilmesi gerekir. Ayrıca Ebû Hanife, bir rek'atı vakit içinde, diğer rek'atı güneş doğarken kılınan sabah namazının batıl olacağı görüşündedir. Fıkıh usulündeki şu kaide de Ebû Hanife'yi desteklemektedir: Kâmil bir vakitte kılınması farz olan bir namazın, mekruh bir vakitte kılınması caiz değildir. Bundan başka 'Özür1 vakit daha çıkmadan kalkarsa, o vaktin namazı borç olur. Yukarıda bir rek'at olarak ifade edilmesi ekseriyete göredir. (Bkz. el-Menhel).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
3-)
Atâ b. Yesâr anlatıyor: adam Resûlüllah'ın huzuruna gelerek, sabah namazının vaktini sordu. Resulü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) cevap vermedi. Ertesi gün sabah namazını şafak atınca kıldı; Bir gün sonra da, ortalık ağarınca kıldı. Sabah namazının vakti, şafak söktükten sonra başlar, güneşin doğması yaklaşıncaya kadar kılınır, demektir. sonra da: (Sabah) namazının vaktini soran nerede?» buyurdu. Adam: Benim Ya Resûlallah» deyince; Bu iki vaktin arasındaki zamandır.» buyurdu. Bu hadis, mürseldir; Enes'ten ise mevsûl olarak gelmiştir. Nesaî, Ezan 7/12
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
4-)
Âişe (radıyallahü anha) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kıldıktan sonra kadınlar, örtülerine bürünmüş olarak evlerine dönerlerken henüz karanlıktan tanınmıyorlardı. Buhârî, Mevakitu's-Salât, 9/37; Müslim, Mesâcid, 5/232 Âişe: Sabah namazının erken kılındığını söylemek istiyor. Resulü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) çoğu zaman sabah namazını erken kılar, bazan da geç kılardı. İmam Şafiî (rahimehullah) erken kılınmasının efdal olduğunu söyler, İmam Ebu Hanîfe Hazretleri de -cemaatin çoğalması için-, ortalık biraz ağarınca kılınmasını tavsiye eder. Bu hadisten Asrı Saadette kadınların camiye devam ettikleri anlaşılıyor.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
5-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh), Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu Rivâyet etti: «Güneş doğmadan sabah namazının bir rek'atına yetişebilen kimse, sabah namazını kendi vaktinde kılmış olur. Güneş batmadan da ikindi namazının bir rek'atına yetişebilen ikindiyi kendi vaktinde kılmış olur.» Buharî, Mevakîtu's-Salât, 9/28; Müslim, Mesâcid, 5/232. Ebu's-Seâdât İbnül-Esîr der ki: Namaza yetişmeyle ilgili bu hüküm; bu iki namaza mahsus olmayıp, bütün namazlara şâmil olduğu halde, bilhassa bu iki vaktin bildirilmesinin sebebi şudur: Bu iki vakit gündüzün başlangıç ve sonudur. Namaz kılan kimse namazın bir kısmını kıldıktan sonra güneş doğsa, veya batsa vakit çıktı ve namaz bozuldu sanır. Aynı zamanda güneş doğarken ve batarken namaz kılınması yasak edilmiştir. Eğer Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi ve sabah namazlarının birer rek'atlarına yetişenin namazının sahih olduğunu bildirmese idi, namaz kılan kimse bu iki vaktin çıkmasıyla namazlarının bozulduğunu sanırdı. İşte bu yanlış anlamaya meydan vermemek için, Resulü Ekrem özellikle bu iki vakti açıklamıştır. hadisi şeriften iki sonuç çıkar:
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
6-)
Abdullah b. Ömer'in âzadlısı Nâfi der ki: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) valilerine şunu yazdı: «Bana göre en önemli vazifeniz namazdır. Kim onu —devam ederek— vaktinde kılarsa, dinini korumuş olur. Kim de namazlarını ihmal ederse, diğer vazifelerini haliyle daha çok ihmal eder.» sonra da şunları yazdı: namazını, bir şeyin gölgesi fey-i zevalin Fey-i zeval, güneş tam tepede iken herhangi bir cismin en kısa gölgesidir. Bir Arşın, takriben 60 santimdir. dışında bir arşın oluşundan itibaren, gölgeniz bir misli oluncaya kadar kılın. namazını, henüz güneş yüksekte, beyazken kılın. Namazdan sonra, güneş batmadan önce bir atlının iki veya üç fersah Bir Fersah, üç mildir. Bir mil, takriben 1609 metredir gidebileceği kadar bir zaman olsun. güneş batınca kılın. kırmızılığın (akşam şafağının) Şafak (akşam şafağı, gurup), akşamdan sonra ufukta gözüken kırmızılıktır. kaybolmasından itibaren gecenin üçte birine kadar kılın. Yatsı namazı tan yeri ağarıncaya (fecr-i sadık doğuncaya) kadar kılınabilir. Fakat yatmadan önce kılınması sünnet ve efdaldir. Bu yüzden Hazret-i Ömer yatsıyı kılmadan yatanları kınıyor ve onlara beddua ediyor. Yatsıyı kılmadan yatanların gözüne uyku girmesin .Yatsıyı kılmadan yatanların gözüne uyku girmesin. Yatsıyı kılmadan yatanların gözüne uyku girmesin. Sabah namazını, yıldızlar batmadan parlakken kılın.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
7-)
Ebû Süheyl Rivâyet eder: Ömer (radıyallahü anh) Ebû Mûsâ el-Eş'ari'ye şöyle yazdı: Öğle namazını, güneş tepeden dönünce (zeval vaktini müteakip), ikindiyi güneş parlakken, sararmadan, akşamı güneş batınca kıl. Yatsıyı yatıncaya kadar geciktir. Sabah namazını yıldızlar henüz azalmadan parlakken kıl ve sabah namazında, Mufassal sûrelerden iki sûre oku. Mufassal sûreler, Hucurât'dan Abese'ye kadar olan, sûrelerdir. Bakara'dan Tevbe'ye kadar, «Tıvâl» (uzun sûreler) «Tekvîr»'den «Nas»a kadar olanlara da «kısar» yani kısa sûreler denir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
8-)
Urve de şöyle Rivâyet eder: b. el-Hattab, Ebû Mûsâ el-Eşari'ye şöyle yazdı: ikindi namazını güneş beyaz ve parlakken, yani bir atlının akşama kadar üç fersah gidebileceği kadar bir vakit varken lal. Yatsıyı gecenin üçte birine kadar, hattâ gece yarısına kadar geciktirebilirsin. Ancak, sakın gafillerden de olmayasın.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
9-)
Abdullah b. Râfi, Ebû Hureyre'ye namaz vakitlerini sordu. O da «Sana söyleyeyim: Öğle namazını, gölgen boyunca olduğunda, ikindiyi, gölgen boyunun iki misli olduğunda, akşamı güneş batınca, yatsıyı akşamla gecenin üçte biri arasında, sabah namazını da henüz karanlıkken kıl» dedi. Ebû Hanife'ye göre, ikindinin vakti, gölge boyun iki misli olunca başlar. Şeybanî, 1.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
10-)
Enes b. Malik (radıyallahü anh) der ki: namazını kılardık, cemaatten bazısı Amr b. Avf oğullarının yurduna gider, henüz onların ikindi namazı kılmakta olduklarını görürdü. Buhari, Mevakitu's-Salât, 9/13; Müslim, 5/194. Ayrıca bkz. Şeybanî, 4. Amr b. Avf oğullarının yurdu, Mescid-i Nebeviye «iki mil» yani «4 kilometre» kadardı. Nevevî der ki: Ashab-ı kiramdan Amr b. Avf oğulları, tarla veya bahçelerinde çalışırlardı. İşleri bitince toplanıp ikindiyi kılıyorlardı. Bu yüzden namazları gecikiyordu. Mezhebine göre, güneş parlak beyazken ertelenerek kılınması efdaldir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
11-)
Enes b. Malik (radıyallahü anh) der ki: ikindi namazını kıldıktan sonra Küba'ya giden kimse oraya vardığında güneş hâlâ yüksekte bulunurdu. Buhârî, Mevakîtu's-Salât, 9/13; Müslim, Mesâcid, 5/193; Şeybanî, 3. «Kubâ», Medine'ye üç mil uzaktadır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
12-)
(Tabiinden) Kasım b. Muhammed der ki: Ashab'a yetiştim. Onlar öğle namazını hava biraz serinleyince kılıyorlardı.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Vakitleri Kitabı
Konu: Namaz Vakitleri
149-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den haber verildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Cibril (aleyhis-selâm), Ka’be’nin yanında bana iki kez imâm oldu. İlk seferinde, güneş batıya kayıp gölgesi takunya tasması kadarken öğle namazını, sonra her şeyin gölgesi kendi boyu kadar olunca ikindi namazını; sonra güneşin battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman akşam namazını; Şafak kaybolduğu zaman ise yatsı namazını, aydınlığın yeni başlayıp oruçluya yeme içmenin haram olduğu vakitte sabah namazını kıldırmıştı. seferinde: Her şeyin gölgesi kendi boyu kadar olunca yani bir önceki seferde ikindiyi kıldırdığı vakitte öğle namazını; sonra her şeyin gölgesi kendisinin iki katı olunca ikindi namazını; Akşam namazını yine önceki vaktinde kıldı sonra gecenin üçte biri geçince de yatsı namazını, sonra ortalık ağarınca da sabah namazını kıldırdı. Sonra da bana dönüp şöyle dedi. Ey Muhammed bu iki vakit arasında namaz kılma genişliği ve serbestliği senden önceki Peygamberlere tanınan vakitler gibi olup sana da bu iki vakit arasında namaz kılabilmen mümkün olmuştur.” (Ebû Dâvûd, Salat: 2; Buhârî, Mevâkît: 1) Bu konuda Ebû Hüreyre, Büreyde, Ebû Mûsâ, Ebû Mes’ûd El Ensârî, Ebû Saîd, Câbir, Amr b. Hazm, Berâ ve Enes (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaz Vakitleri
150-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: “Cibril bana imâm oldu…” İbn Abbâs hadisini aynı mana ile rivâyet etmekle sadece: “Dünkü ikindi vaktinde” cümlesini söylememektedir. (Buhârî, Mevâkît: 1; Ebû Dâvûd, Salat: 2) Bu hadis hasen sahih garibtir. İbn Abbâs hadisi ise hasen sahihtir. diyor ki: Namaz vakitleri hakkında Câbir (radıyallahü anh)’ın hadisi en sahih olandır. Câbir’in namaz vakitleri hakkındaki bu hadisinin benzerini Atâ b. ebî Rebah, Amr b. Dinar ve Ebû’z Zübeyr yoluyla Vehb b. Keysân’ın, Câbir’den rivâyetini aktarmıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaz Vakitleri
393-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dan demiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Cebrail aleyhisselâm Kabe'nin yanında iki defa bana imam oldu. Öğleyi güneş batıya eğilip (gölge) nalının tasması kadar olduğu zaman ikindiyi, (her şeyin) gölgesi kendisi kadar olunca; akşamı, oruçlunun iftar ettiği vakitte; yatsıyı, şafak kaybolunca; sabahı da (oruçluya yemek ve içmenin) haram olduğu zaman kıldırdı. gün ise öğleyi, (her şeyin) gölgesi kendisi kadar; ikindiyi, iki misli olunca; akşamı, oruçlunun orucunu açtığı zaman; yatsıyı, gecenin üçte birine doğru; sabahı da ortalık ağarınca kıldırdı. Sonra da bana dönüp şöyle dedi: Muhammed, bu senden evvelki nebilerin vaktidir ve vakit, bu iki vaktin arasıdır. salât 1: Ahmed b. Hanbel, I, 223, 354; III, 30.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitleri
394-)
İbn Şihâb'ın Usâme b. Zeyd el-Leysî'ye bildirdiğine göre; b. Abdil-Aziz (bir gün) minberde oturmakta idi. Bu yüzden ikindiyi birazcık geciktirdi. Bunun üzerine Urve b. Zübeyr kendisine: et, Cebrail (aleyhisselâm), Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e namaz vakit(leri)ni haber verdi, demiş. Ömer de Ona: iyi bil - Bu cümleyi " söylediğini açıkla" manasına göre ...- şeklinde okuyanlar da vardır. - karşılığını vermiştir. Bu sefer Urve: Beşîr b. Ebî Mes'ud'dan işittim; O da Ebû Mes'ud el-Ensârî'den duymuş; Ebû Mes'ud demiş ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Cebrail indi ve bana namaz vakt(ler)ini haber verdi. Ben de onunla namaz kıldım. Sonra (yine) onunla namaz kıldım, sonra (yine) onunla namaz kıldım, sonra (yine) onunla namaz kıldım, sonra (yine) onunla namaz kıldım" buyuruyor, parmaklan ile de beş namazı sayıyordu. Mes'ud devamla şöyle dedi): öğle namazını güneş batıya eğildiği zaman kılarken gördüm. Hava sıcak olduğu zaman ise, bazan biraz geciktirirdi. İkindiyi güneş sararmadan önce beyaz ve yüksek bir halde - Bu güneşin ışık ve ısısının mevcut olduğu zamandan kinayedir. Her şeyin gölgesi bir misli olduğunda güneş bu haldedir. - iken kıldığını gördüm. Bir kimse (ikindi) namazından çıkar ve güneş batmadan önce Zu'l-huleyfe'ye - Zu'l-huleyfe: Medine'ye altı mil uzaklıkta bir yerin adıdır. Medinelilerin mîkatıdır. - gelirdi. Resûlüllah akşam güneş battığı, yatsıyı da ufuk karardığı zaman kılardı. Bazan da insanların toplanması için geciktirirdi. Sabahı bir sefer alacakaranlıkta, başka bir sefer de ortalık ağarınca kıldı. Bundan sonra, Efendimizin sabah namazı, ölünceye kadar alaca karanlıkta oldu, bir daha ortalık, ağarınca kılmadı. mevâkit 1; İbn Mâce, salât 1. Dâvûd buyurdu ki: hadisi Zuhri’den, Mâmer, Mâlik ve İbn Uyeyne, Şuayb b. Ebî Hamza, Leys b. Sa'd ve başkaları da rivâyet etti. Bunların hiç biri Resûlüllah’in namaz kıldığı vakit(ler)i zikretmediler ve açıklamadılar. Aynı şekilde, Hişam b. Urve ve Habîb b. Ebî Merzûk da Urve (b. Zübeyr)'den Ma'mer ve Ashabının rivâyetleri gibi rivâyet ettiler. Ancak Habib Beşîr'i zikretmedi. Vehb b. Keysân da Câbir kanalıyla Resûlüllah’tan akşamın vaktini rivâyet etti. (Bu rivâyette Câbir) şöyle dedi: (Cebrail) ertesi günü güneş battığı zaman tek vakit olarak akşam için geldi. Dâvûd devamla şöyle dedi: Hureyre vasıtasıyla Hazret-i Peygamber'den aynı şekilde rivâyet edilmiştir. (Bu rivâyette) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sonra bana akşamı (yani ertesi günü -tek vakit olarak- ) kıldırdı" buyurdu. b. Amr b.-el-As'dan Hassan b. Atıyye'nin hadisi, Amr b. Şuayb’dan; O babasından, O da dedesinden Ebû Hureyre ve Câbir'in rivâyetleri gibi rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitleri
395-)
Ebû Bekr b. Ebî Mûsâ'dan rivâyet edilmiştir ki; adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a (namaz vakitlerini) sordu. Fakat Efendimiz hiç bir cevap vermedi. Bilâl'e (ezan okumasını) emretti, O da fecir doğduğu zaman (ezan okudu ve) kamet etti. Efendimiz (sabahı) bir kimse (yanındaki) arkadaşının yüzünü tanıyamadığı veya - Buradaki şüphe râvilerden birisine aittir. - bir kimse yanındakinin kim olduğunu tanıyamadığı bir zamanda (alaca karanlıkta) kıldı. Sonra Bilâle emretti o da öğle namazına güneş batıya eğildiği zaman kamet getirdi. Öyle ki cemaatten (en bilgili olan) biri: gündüz yarı oldu" demişti. Sonra Bilâl'e yine emretti o da güneş bembeyaz ve yüksekte iken ikindiye ikâmet etti. namazı için de güneş battığı zaman ikâmet ettirdi. Şafak kaybolduğunda Bilâl'e emretti, o da yatsı için kamet etti. günü, sabah namazını kıldı ve çıktı. (O kadar geciktirmişti ki) biz " güneş doğdu mu ne?" dedik. Öğleyi bir evvelki günün ikindi vaktinde, ikindiyi güneş sararmış bir halde iken -veya - Şüphe râvilerden birine aittir. - akşam olunca- akşamı şafak kaybolmadan biraz önce, yatsıyı da gecenin ilk üçte birinde kıldı ve: vakitlerini soran nerede? Vakit işte bu ikisinin arasındadır" buyurdu. Buhârî, mevâkıt 1: Müslim, mesâcid 176; İbn Mace, salat 1: Tirmizî, mevâkît i; Nesâî, mevâkit 1, 24; Muvatta; vakt 3; Ahmed b. Hanbel, IV, 416-.V, 349. Dâvûd buyurdu ki: b. Mûsâ Atâ'dan, Ata Câbir'den o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan akşam namazı vaktini yükyandaki rivâyette olduğu gibi rivâyet etti. Câbir (devamla): Resûlüllah sonra yatsıyı kıldı, sahâbilerden bazısı onu gecenin üçte birinde bazısı da yarısında kıldığını söyledi." Büreyde de babası vasıtasıyla Resûlüllah’tan aynı şekilde rivâyet etti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitleri
396-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Öğlenin vakti, ikindi vakti girmedikçe; ikindininki güneş sararmadikça, akşamın vakti de şafağın kırmızılığı kalbolmadıkça (devam eder); yatsının vakti gece yansına; sabah namazının vakti ise, güneş doğuncaya kadardır." mesâcid 172; Nesâî, mevâkît 15; Ahmed b. Hanbel, II, 21. 213, 223, 232.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitleri