Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı ile İlgili Hadisler
5931-)
Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abürrezzâk rivâyet etti. ki):Bize Ma'mer, Zühri'den, o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den naklen haber verdi ki: Ebû Hüreyre şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: yoktur. Onun en hayirlısı faldır.» buyururken işittim. Ya Resûlallah! Fal nedir? denildi. hanginizin işittiği güzel sözdür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5932-)
Bana Abdu'l-Melik b. Şuayb b. Leys dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. ki): Bize Şuayb haber verdi. Her iki râvi Zührî'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. hadîsinde «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den» ibaresi vardır, «işittim» dememiştir. Şuayb'ın hadîsinde İse Ma'mer'in dediği gibi «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim» cümlesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5933-)
Bize Heddâb b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Hemmam b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Enes'den naklen rivâyet etti ki: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem): bulaşması ve teşe'üm yoktur. Ama fal güzel söz, iyi söz hoşuma gider.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5934-)
Bize bu hadîsi Muhammed b. Müşenna ile İbn Beşşar da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Câfer haber verdi. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Ben Katâde'yi, Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ederken dinledim: bulaşması ve teşe'üm yoktur. Ama fal hoşuma gider.» buyurmuşlar. Enes ki: Fal nedir? diye soruldu: sözdür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5935-)
Bana Haccâc b. Şâir rivâyet etti. ki): Bana Mu-alla b. EseNİ rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-Aziz b. Muhtar rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Atik rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Sîrin Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bulaşması ve teşe'üm yoktur. Ama güze! falı severim.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5936-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Hassan, Muhammed b. Sîrin'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): buluşması, baykuş ve teşe'üm yoktur. Ama güzel falı severim.» buyurdular. rivâyetleri Buhârî «Kitâbü't-Tıb»'da tahric etmiştir. yukarda da görüldüğü gibi tetayyur teşe'üm yani uğursuzluğa ve kötüye yormağa de lir. Esas itibariyle teşe'üm söz, fiil veya görülen bir şeyin kötüsü, sevilmeyeni mânâsına gelir. Arablar kuşları ve geyikleri ürkütürler, hayvan sağ tarafa giderse onunla tefaerrük eder, işlerine güçlerine veya yolların;, devam ederler, sol tarafa giderse yapacakları şeyden dönerler, teşe'ümde yani uğursuzluk yorumunda bulunurlardı. Bu suretle birçok zamanlar yapa -akları işlerden geri kalırlardı. Şeriat bunu yıkmış, men etmiş, zarar veya fayda hususunda hiçbir tesiri olmadığını haber vermiştir. İşte teşe'üm yoktur hadîsinin mânâsı budur. Başka bir hadîste ; şirkdir.» buyurulmuştur. Yani teşe'ümün fayda veya zarar verdiğine inanmak şirktir, demektir. Çünkü eanitiyyet devri Arabları teşe'ümün tesirine inanırlardı. Bu şirktir. gelince: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu iyi söz, güzel söz diye tefsir buyurmuştur. Ulemânın beyânına göre fal hem sevindirici, hem üzücü hususata olabilirse de ekseriyetle sevinçte kullanılır. Teşe'ümse sadece üzücü ve kötü hususatia olur. Yalnız mecazen bazı yerlerde sevinç mânâsında kullanılır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in falı sevmesi netice itibariyle Allahü teâlâ'dan bir hayır ve fâide ummayı gösterdiği içindir. Çünkü insan kuvvetli veya zayıf bir sebepten dolayı Allah'tan bir fâide beklerse ümit cihetinde hatâ etmiş bile olsa onun bu bekleyişi hayırdır. Fakat Allah'tan tamamiyle ümidini keserse bu kendisi için şer olur. Teşe'ümde suizan ve belâyı beklemek vardır. Meselâ; bacasına baykuş konan adam hanesinden birinin öleceği zannına kapılır ve artık onu için için bekler durur. Falın misâli hastası olan bir kimsenin dışardan birinin: Ey salim sözünü işiterek hayra yorması, inşaallah bizim hasta da selâmete erer demesi yahut ihtiyaç sahibi birinin dışardan bulan mânâsına gelen (Yâ Vâcid) sözünü işiterek hayra yorması ve içinden, inşaallah aradığını buluyorum, demesidir. Buradaki faldan anlaşılan yalnız budur. Yani bir işi hayra yormaktır. Fal denilince zamanımızda her yerde âdet olan avuca bakmak, tasa bakmak, kahve fincanına bakmak veya bu işi sanat edinen falcılara müracaat ederek işlerinin iyi gidip gitmeyeceğine baktırmak gibi hurafeler fal değil, doğrudan doğruya kehânete dâhildir. Bunlara inanmak da küfürdür. Bu batıl itikad bazı çevrelerde o kadar rağbet görmüştür ki: «Fala inanma! Fakat falsız da kalma!» sözü darb-ı mesel olmuştur. Bu hususa din kardeşlerimizin nazarı dikkatlerini celbederiz.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5937-)
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Mâlik b. Enes rivâyet etti. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Mâlike, İbn Şihâb'-dain dinlediğim, onun da Abdullah b. Ömer'in iki oğlu Hamza ile Sâlim'den, onların da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet ettikleri şu hadîsi okudum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): evde, kadında ve attadır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5938-)
Bize Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbuİ Şihâb'dan, o da Abdullah b. Ömer'in iki oğlu Hamza ile Sâlim'den, onlar da Abdullah b. Ömer'den naklen haber verdi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bulaşması ve teşe'üm yoktur. Uğursuzluk ancak üç şeydedir. Kadın, at ve evde!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5939-)
Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5940-)
Bize Yahya b. Yahya ile Amru'n-Nâkid ve Züheyr b. Harb da Süfyân'dan, o da Zührî'den, o da Sâlim'den, o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5941-)
Bize Amru'n-Nâkıd dahi rivâyet etti. ki): Bize Yâ'kub b. İbrâhim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize babam Sâlih'den, o da İbn Şihab'dan, o da Abdullah b. Ömer'in iki oğlu Salim ve Hamza'dan, onlar da Abdullah b. Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5942-)
Bana Abdü'l-Melik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd dahi rivâyet etti. ki): Bana babam dedemden rivâyet etti. ki): Bana Ukayl b. Hâlid rivâyet etti. H. bu hadîsi Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Mufaddal, Abdurrahman b. İshâk'dan naklen haber verdi. H. Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. ki): Bize Şuayb haber verdi. râvilerin hepsi Zührî'den, o da Sâlim'den, o da bahasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den uğursuzluk hakkında Mâlik'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlar, Yûnus b. Zeyd'den başka hiçbiri İbn Ömer hadîsinde hastalık bulaşmasını ve teşe'ümü anmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5943-)
Bize Ahmed b. Abdillah b. Hakem de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ömer b. Muhammed b. Zeyd'den rivâyet etti. O da babasını İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinlemiş: uğursuzluk nâmına doğru bir şey varsa (bu) atda, kadın ve evdedir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5944-)
Bana Harun b. Abdillah da rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. ki): Bize Şu'be bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Ama (Hak) kelimesini söylemedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5945-)
Bana Ebû Bekr b. İshâk dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Meryem rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Bilâl haber verdi. ki) ; Bana Utbe b. Müslim, Hamza b. Abdillah b. Ömer'den, o da babasından, naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir şeyde uğursuzluk varsa (bu) atda, mesken ve kadındadır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5946-)
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Mâlik Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivâyet etti. Sehl Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uğursuzluğu kastederek: varsa kadında, atta ve meskendedir» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5947-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Fadl b. Dükeyn rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Sa'd Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı
5948-)
Bize bu hadîsi İshâk b. İbrâhim El-Hanzelî dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Haris, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir'i Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verirken işitmiş: bir şeyde (uğursuzluk) varsa (o da) hanede, hizmetçide ve attadır.» buyurmuşlar. rivâyetlerden İbn Ömer "hadîsini Buhârî «Küâbü't-Tİb»'da, Sehl hadîsini «Cihad» ve «Siyer» bahsinde; aynı hadîsi Nesâî «İşrâtü'n-NisâVda tahrîc etmişlerdir. bu rivâyetlerde bildirilen üç şeyde uğursuzluk olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. İmâm Mâlik ile bir cemaata göre rivâyetlerden murad: Zahirî mânâlardır. Allahü teâlâ evi zarar veya ölüme sebep halkeder. Muayyen bir kadın ve at yahut hizmetçi de Allah'ın kaza ve kaderiyle bazan helâke sebep olabilir. Hadîsin mânâsı: Bazan bu üç şeyde uğursuzluk hâsıl olur, demektir. Hattâbî ile diğer birçok ulemâ bu rivâyetlerdeki üç şeyin memnu olan teşe'ümden istisna edildiğine kail olmuşlardır. Yani teşe'üm yasaktır. Yalnız içinde oturmaktan hoşlanmadığı ev, beraberce yaşamaktan hoşlanmadığı kadın veya hoşlanmadığı at, hizmetçi gibi şeyler olursa, bunlardan ayrılsın, demektir. Bazıları: «Evin uğursuzluğu; darlığı ve komşularının kötülüğünden ibarettir. Kadının uğursuzluğu doğurmaması, gevezeliği ve şüpheli işler yapmasıdır. Atın uğursuzluğu üzerinde harb edilememesi yahut fiatının pahalılığı; hizmetçinin uğursuzluğu ise kötü ahlâklı olması, kendisine ısmarlanan şeylere kulak asınaması gibi şeylerdir.» demişlerdir. diyor ki: «Bu babda sahîh olan mânâ: Teşe'ümün bütün nevileriyle nefiy ve iptal edilmesidir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) in: «Teşe'üm yoktur.» buyurduktan sonra . «Uğursuzluk üç şeydedir.» buyurması câhiliyyet devrinin itikadını hikâyedir. Çünkü o devirde Arablar bu üç şeyde uğursuzluk olduğuna inanırlardı. Yoksa bu hadîs müslümanlarm îtikadınca da bu üç şeyde uğursuzluk vardır mânâsını ifâde etmeze rivâyetlerin bâzısında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: uğursuzluk nâmına bir şey varsa (bu) atta, kadında ve evdedir.» buyurmuş olması bizce bu babdaki ihtilâfa meydan vermeyecek kadar açıktır. Çünkü hadîsin mânâsı şudur: Eğer uğursuzluk nâmına bir şey sabit olsaydı şu üç şeyde sabit olurdu. Lâkin uğursuzluk nâmına bir şey sabit olmamıştır. Binâenaleyh bunlarda da uğursuzluk yoktur. Âişe'nin bu hadîsi işittiği vakit kızdığı ve üzerinden bir elbise parçasının havaya uçtuğu, diğer bir parçasının da yere düştüğü rivâyet olunur. Âişe (radıyallahü anha) yemin ederek şunları söylemiştir; Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e indiren Allah'a yemin olsun ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözleri asla söylememiştir. O ancak câhiliyyet devri insanlarının bunlardan teşe'üm ederdiklerini söylemiştir.» Iyâz’ın beyânına göre bu babda ulemâdan Bazıları şunları söylemiştir: «Hadîslerde geçen bu kısımlar bir araya getirilirse üç'nevi hâsıl olur. Birincisi: Zarar kendisiyle hâsıl olmayan ve âmmenin hâssanın âdetini de teşkil etmeyen kısım ki buna iltifat edilmez. Şeriat da buna kıymet vermeyi yasak etmiştir. Bu tıyera yani teşe'ümdür. İkincisi: Nadiren vuku bulan ve umumî zarara sebep olan kısımdır. Taun gibi. Onun bulunduğu yere gidilmez ve o yerden çıkılmaz. Üçüncüsü hususîdir. Ev, at ve kadın gibi. Ki: Böylelerinden kaçmak mubahtır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Selâm
Konu: Teşe’üm, Fal Ve Kendisinde Uğursusuzluk Olan Şey Bâbı