Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı ile İlgili Hadisler

6704-) Abdurrahmân ibn Semure (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana (bir kerre şöyle öğüt verdi): "Yâ Abderrahmân ibne Semure! Sakın sen (kendiliğinden) emirlik vazifesi isteme. Şübhesiz sen eğer, senin istemenden dolayı sana emirlik ve başkanlık verilirse, istediğin şey ile (yalnız) bırakılırsın (Allah'ın yardımına nail olmazsın). Eğer emirlik ve başkanlık sana, sen istemeden verilirse (Allah tarafından) bu iş üzerine yardım olunursun. Bir de sen birşeye yemîn edip de başkasını ondan daha hayırlı gördüğünde, yemininden keffâret ver ve o hayırlı olan işi yap!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-eyman Ve'n-nuzûr
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
6705-) Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (Tebûk seferi hazırlığı yaptığı sırada) Eş'arîler'den bir topluluk içinde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip, bizlere binek ve yük devesi vermesini istedim. Peygamber: "Vallahi ben sizleri deveye yükleyemem. Yanımda sizleri üzerine yükleyebileceğim deve yoktur" buyurdu. Mûsâ dedi ki: Sonra bizler Allah'ın beklememizi istediği kadar bekledik. Sonra bize hörgüçleri beyaz üç deve verildi. Bizler bunlar üzerine yüklerimizi yükledik. Gittiğimiz zaman bizler yahut bâzımız: Vallahi bu iş bize bereketli ve mübarek olmaz. Biz Peygamber'e gelip, O'ndan bizi develere yüklemesini istiyorduk, O bizi yüklemeyeceğine yemîn etmişti. Haydin bizi Peygamber'e döndürün de kendisine bu yemîm'ni hatırlatalım! dedik. Peygamber'e gelip hatırlattık. Bunun üzerine Peygamber: "Sizlere develere yükleyen ben değilim. Fakat sizleri develere Allah yüklemiştir. Bana gelince; vallahi eğer Allah isterse, ben bir yemîn eder ve yemîn ettiğim şeyin başkasını, yemîn ettiğim şeyden daha hayırlı görürsem muhakkak yeminimden keffâret verir ve o daha hayırlı olan işi yaparım -yahut: O daha hayırlı olan işi yapar ve yeminimden keffâret veririm-" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-eyman Ve'n-nuzûr
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
6706-) Bize Ma'mer ibn Râşid, haber verdi ki, Hemmâm ibn Münebbih şöyle demiştir: Bu, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'nin bize Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs ettiği hadîslerdendir. Peygamber:"Biz müslümânlar (dünyâ ümmetlerinin) sonuncularıyız, kıyâmet gününde öne geçecek olanlarız" buyurmuştur. devamla):"Vallahi sizin biriniz ailesi aleyhinde yemîn edip de yemîninde inâd ve isrâr etmesi, (yeminini bozup) Allah'ın farz kıldığı keffâreti vermesinden daha günahlıdır" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-eyman Ve'n-nuzûr
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
6708-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Her kim ailesi hakkındaki(onlara zararlı) bir yemîn üzerinde ısrar ederse, onun bu ısrarı, yeminini bozmasından daha büyük bir günâhtır. O kimse ısrarı terkedip hayır olan işi yapsın (yani keffâret versin)"buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-eyman Ve'n-nuzûr
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı
6876-) Bize İbrâhîm ibn Sa'd, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)"Hırsızın eli, dörtte bir dînâr ve daha fazla kıymette mal çaldığı zaman kesilir" buyurdu, demiştir. hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Abdurrahmân ibn Hâlid, ez-Zuhrî'nin erkek kardeşinin oğlu ve Ma'mer ibn Râşid üçlüsü de İbrâhîm ibn Sa'd'a mutâbaat etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6877-) Bu seneddeki râvîler de Âişe (r.anha)'den, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in"Hırsızın eli dörtte bir dinarda kesilir" buyurduğunu nakletmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6878-) Âişe (r.anha) buradaki râvîlere, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in:"Dinar'ın dörtte biri kıymetindeki hırsızlıkta el kesilir" buyurduğunu tahdîs etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6879-) Bize Abde, Hişâm'dan tahdîs etti ki babası Urve şöyle demiştir: Bana Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hırsızın eli ancak hacefe denilen kalkan veya turs denilen kalkan kıymetinde bir mal çaldığında kesilirdi, diye haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6880-) Bize Usmân ibn Ebî Şeybe tahdîs etti. Bize Humeyd ibn Abdirrahmân tahdîs etti. Bize Hişâm, babası Urve'den; o da Âişe'den bunun benzeri hadîsi tahdîs etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6881-) Bize Hişâm ibn Urve, babasından haber verdi ki Âişe (r. anha): Hırsızın eli hacefeden yahut tursten daha aşağıda bir mal için kesilmezdi. Bunların herbiri kıymetli şeylerdi, demiştir. hadîsi Vekî' ile İbn İdrîs de Hişâm'dan; o da babasından mürsel olarak rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6882-) Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hiçbir hırsızın eli mıcenn denilen yahut hacefe denilen bir kalkan bedelinden daha aşağıda bir mal için kesîlmemiştir. Halbuki bu kalkanlardan herbiri kıymetli şeylerdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6883-) Bana Mâlik ibn Enes, Abdullah ibn Omer'in himayesinde bulunan Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) değeri üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kestirmiştir. ona Nâfi'den rivayette Muhammed ibn İshâk mutâbaat etmiştir. de: Bana Nâfi' "Semenehu" yerine "Kıymetehu" şeklinde tahdîs etti, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6884-) Bize Cuveyriye, Nâfi'den tahdîs etti ki, İbn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) üç dirhem değerinde olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kestirdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6885-)  Ubeydullah şöyle demiştir: Bana Nâfi' tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) semeni üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kestirdi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6886-)  Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den tahdîs etti ki, Abdulah ibn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) semeni üç dirhem olan bir mıcenn kalkanı hırsızlığında hırsızın elini kestirdi, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6887-) Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Salih'ten işittim, şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah şu hırsıza la'net etsin ki, o bir miğfer çalar da eli kesilir, bir ip çalar da(o küçük şey sebebiyle) eli kesilir!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-hudud
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6951-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, el-A'meş'ten; o da Abdullah ibn Murre'den; o da Mesrûk'tan; o da Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Haksızca öldürülen her nefsin öldürülme günâhından muhakkak bir pay ilk Âdem oğlu üzerine de olur'' buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6952-)  Bize Şu'be tahdîs etti: Bana Vâkıd ibn Abdillah haber verip, babası Muhammed ibn Zeyd'den söyledi, o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den işitmiştir ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Veda Haccı'nda Akabe cemresi yanında insanların toplanması sırasında-: "Benden sonra bir birlerinizin boyunlarını vuran kâfirlere dönmeyiniz!" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6953-) Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccı'nda bana "İnsanları sustur!" diye emretti de, yaptığı hutbede: "Benden sonra kâfirlerin âdetine dönüp birbirlerinizin boyunlarını vurmayınız!" buyurdu. hadîsi Ebû Bekre ile İbn Abbâs daPeygamber'den rivayet ettiler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6954-) Bize Şu'be, Firâs'tan; o daeş-Şa'bî'den; o da Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Büyük günâhlar Allah 'a ortak tanımak, ana-babaya isyan etmek -yahut: Gamûs yemini yapmak-" buyurdu. Râvî Şu'be böyle şekkli söyledi. ibn Muâz el-Anberî şöyle dedi: Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: "Büyük günâhlar, Allah 'a ortak tanımak, gamûs yemini etmek, ana-babaya âsî olmak -yahut: İnsan öldürmektir-" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6955-)  Bize Ubeydullah ibn Ebî Bekr tahdîs etti ki, kendisi Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işitmiştir. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Büyük günâhlar..." buyurdu. yine bize Amr (ibn Merzûk) tahdîs etti: Bize Şu'be, İbnu Ebî Bekr'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Büyük günâhların en büyüğü Allah'a şirk koşmak, nefis öldürmek, ana-babaya ezâ etmek ve yalan söz söylemek -yahut: Yalan şâhidliği yapmaktır-" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6956-)  Bize Ebû Zabyân tahdîs edip şöyle dedi: Ben Usâme ibn Zeyd ibn Hârise (radıyallahü anh)'den işittim, o tahdîs ederek şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bizi Cuheyne kabilesinden el-Huraka boyu üzerine cihâda göndermişti. Bizler sabah vakti o kavme baskın yaptık ve onları bozguna uğrattık. Ben, Ensâr'dan bir adamla beraber onlardan bir kimseye kavuştuk. Biz onu kuşatıp yakalayınca "Lâ ilahe ille'llâh "dedi. Bu tevhîd sözü üzerine Ensârî arkadaşım ondan kendini çekti. Fakat ben mızrağımı ona sapladım ve onu öldürdüm. Medine'ye geldiğimizde bu hâdise Peygamber'e ulaştı da bana: "Yâ Usâme! Sen o adamı 'Lâ ilahe ille'llâhu' demesinin ardından niçin öldürdün?" buyurdu. Yâ Rasûlallah! O bu sözü ancak ölümden sığınıcı olarak söylemiştir, dedim. "Sen onu ‘Lâ ilahe ille’llâh' demesinin ardından niçin öldürdün?" buyurdu ve bu soruyu bana karşı devamlı tekrar ediyordu. ben: Keski bu günden önce müslümân olmayaydım! diye temennî ettim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6957-)  Bize Yezîd ibn Ebî Habîb el-Mısrî, Ebû'l-Hayr'dan; o da es-Sunabihî'den tahdîs etti ki, Ubâde ibnu's-Sâmit (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Akabe gecesinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bey'at etmiş olan nakîblerden birisiyim. Biz o gece Rasûlüllah'a şu şartlar üzerine bey'at ettik: Allah'a hiçbirşeyi ortak kılmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, Allah'ın haram kıldığı canı öldürmemek, iftira etmemek, âsî olmamak, bunlara sâdık kaldığımız takdirde cennetle müjdelenmek, bu günâhlardan birini işlersek bunun hükmünün Allah'a âid olduğu (üzerine).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6958-)  Bize Cuveyriye, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Her kim biz müslümânlara silâh çekip kıtal ederse artık o kimse biz müslümânlardan değildir" buyurmuştur. hadîsi Ebû Mûsâ el-Eş'arî de Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6959-) Bize Eyyûb ve Yûnus, el-Hasenu'l-Basrî'den tahdîs ettiler ki, el-Ahnef ibnu Kays şöyle demiştir: Ben (Alî ile Muâviye arasındaki Sıffîn harbi sırasında) şu adama (Alî ibn Ebî Tâlib'e) yardım etmek için gidiyordum. Bana Ebû Bekre kavuştu da: Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. Ben: Şu adama yardım edeceğim! dedim. O bana şöyle dedi: Haydi geri dön! Çünkü ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim: "İki müslümân kılıçlarıyle karşılaştıkları zaman ölen de, öldüren de ateştedir" Duyuruyordu. Ben: Yâ Rasûlallah, öldüren böyledir amma ölene ne oluyor? diye sordum. Rasûlüllah: "Ölen de arkadaşını öldürmeye hırslı idi" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6962-) Bize el-A'meş, Abdullah ibn Murre'den; o daMesrûk'tan tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan başka (ibâdete lâyık) tanrı bulunmadığına ve benim Allah 'ın Rasûlü olduğuma şehâdet etmekte olan müslümân bir kimsenin kanı halâl olmaz, ancak şu üç şeyden biri ile halâl olur: Maktulün hayâtı karşılığında öldürülmesi, zina edenin evli olması, İslâm Dînî'nden çıkıp müslümân cemâatini terketmesi!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
7348-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb es-Sahtiyânî'den; o da Ebû Usmân'dan; o da Ebû Mûsâ eI-Eş'arî (radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir bustâna girdi de bana, kapıyı bekleyip korumamı emretti. Biraz sonra bir adam geldi de Peygamber’in yanına girmek için izin istedi. Ben bu isteği Peygamber'e zikrettim. Peygamber: "Ona girmeğe izin ver ve onu cennetle müjdele!" buyurdu. Bu gelen Ebû Bekr idi. Sonra Omer geldi. Peygamber: "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu. Sonra Usmân geldi. Peygamber: "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
7349-)  Bize Süleyman ibn Bilâl, Yahya ibn Saîd'den; o da Ubeyd ibn Huneyn'den tahdîs etti. O İbn Abbâs'tan işitti ki, Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben (kadınlarından ayrı bir yere çekildiği zaman) geldim de Rasûlüllah'ı yüksekçe bir oda içinde buldum. Resûlüllah’ın bulunduğu odanın merdiveni başında Rebâh isminde siyah bir hizmetçisi vardı. Ona: Rasûlüllah'a söyle, bu gelen Umeru'bnu'l-Hattâb'dır! dedim. Akabinde Rasûlüllah bana içeri girmeme izin verdi....

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu Ahbari'l-ahadi
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
7615-) Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Beyt'in yanında Sakîf kabilesine mensûb iki kişi ile bir Kureyşli yahut iki Kureyşli ile bir Sakîfli birleştiler. Bunlar karınlarının yağı çok, kalblerinin anlayışı az olan kimselerdi. Bunlardan biri diğerlerine: Allah'ın bizim söyleyeceğimiz herşeyi işitir olduğunu düşünür, zanneder misiniz? diye sordu. biri: Eğer açıktan söylersek işitir, gizlersek işitmez, dedi. Diğeri de: Eğer açıktan söylediğimizde işitiyor idiyse, o takdîrde O gizlediğimiz zaman da işitir, dedi. üzerine Yüce Allah şu "Siz ne kulaklarınız, ne gözleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize şâhidlik eder diye düşünüp sakınır mısınız?" âyetini indirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-tevhîd
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: