A’râf Suresi - 53. ayet
arabic
هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا تَأْو۪يلَهُۜ يَوْمَ يَأْت۪ي تَأْو۪يلُهُ يَقُولُ الَّذ۪ينَ نَسُوهُ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَٓاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّۚ فَهَلْ لَنَا مِنْ شُفَعَٓاءَ فَيَشْفَعُوا لَنَٓا اَوْ نُرَدُّ فَنَعْمَلَ غَيْرَ الَّذ۪ي كُنَّا نَعْمَلُۜ قَدْ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ۟
Abdullah Parlıyan Meali
Onlar ancak, o kitabın içindekilerinin gerçekleşmesini beklerler. Ne varki, o gerçek açıklandığı gün, onu vaktiyle umursamayan kimseler: “İşin doğrusu, Rabbimizin elçileri bize gerçeği söylemişlerdi! Şimdi bizden yana, aracılık yapacak kayırıcılarımız yok mu bizim? Yahut mümkün mü, hayata geri gönderilsek de, edip eylediklerimizden başka türlü davransak?” diyecekler. Gerçek şu ki; onlar böyle diyerek yalnızca kendilerini aldatmış olacaklar ve onların bütün bu boş hayalleri, yıkılıp kendilerini yüzüstü bırakacak.
Ahmet Varol Meali
Onun haber verdiği sonuçlardan başka bir şey mi bekliyorlar? Onun haber verdiği sonuçların geldiği gün daha önce onu unutmuş olanlar: "Rabbimizin peygamberleri hakkı bildirmişlerdi. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler? Yahut geriye döndürülsek de daha önce yaptıklarımızdan farklı işler yapsak" derler. Onlar kendilerini zarara sokmuşlardır ve uydurdukları şeyler de yanlarından kaybolmuştur.
Ali Bulaç Meali
Onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki: 'Gerçekten Rabbimizin elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak.' Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Kitap'ın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Sonuç gelip çattığı gün, önceleri onu unutmuş olanlar, "Rabbimizin peygamberleri şüphesiz bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek" derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler onları koyup kaçmışlardır.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Onlar ise ancak, (“Görelim bakalım!” diyerek) Kur’an’ın bildirdiği sonucu (te’vilini) bekliyorlar. Onun bildirdiği sonuç gelip çattığı gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: “Gerçekten Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişler. Şimdi bizim için şefaatçılar var mı ki bize şefaat etseler veya (dünyaya) döndürülsek de yaptıklarımızdan başkasını yapsak?” Gerçekten onlar kendilerine yazık etmişlerdir. (İlâh diye) uydurdukları (putlar) da onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Diyanet Vakfı Meali
(Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İlle onun te'vilini mi gözetiyorlar? Onun te'vili geldiği (verdiği haberler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler, yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?" Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Onlar hele bakalım nereye varacak diye onun ancak te'vilini gözetiyorlar, onun te'vili geleceği gün önceden onu unutmuş olanlar şöyle diyecekler hakıkat rabbımızın Peygamberleri hakkı tebliğ etmişlermiş, bak şimdi bizim şefaatçilerden hiç biri var mı ki bize şefaat etsinler? Veya geri döndürülür müyüz ki yaptığımız işin gayrisini yapsak? Yok doğrusu nefislerine yazık ettiler ve o iftira ettikleri şeyler onlardan gaib olub gittiler
Hasan Basri Çantay Meali
Onlar (kâfirler) onun te'vîlinden başkasını bekler mi? (Hayır). Onun haber verdiği akıbetin (başlarına) geldiği gün ise daha evvelden onu (o akıbeti) unutanlar diyecek (ler) ki; «Cidden Rabbimizin Peygamberleri hakkı (gerçeği) getirmişdir. Şimdi bizim için şefaatçilerden (kimse) var mıdır ki bize şefaat etsinler, yahud (dünyâye) döndürülür müyüz ki (evvelce) yapmış olduğumuzdan başkasını yapalım». Onlar kendilerine cidden yazık etmişlerdir. Uydurmakda devam etdikleri şeyler (putlar) da kendilerinden uzaklaşıb gaaib olmuşdur.
Hayrat Neşriyat Meali
(Onlar o Kitâb'ın) haberinin (kıyâmetin) ortaya çıkmasından başka bir şey beklemiyorlar. O'nun haberi (o âkıbet) geldiği gün, daha önce onu unutmuş olanlar derler ki: “Gerçekten Rabbimizin peygamberleri (bize) hakkı getirmişler. Şimdi bizim şefâatçilerimiz var mı ki bize şefâat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülür müyüz ki yapmakta olduklarımızdan başkasını yapalım?” (Onlar) gerçekten kendilerini hüsrâna uğratmışlardır ve uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitmiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Onlar onun akibetinden başkasını beklerler mi? onun akibeti geldiği gün ise onu evvelce unutmuş olanlar diyecektir ki: «Muhakkak Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişlerdir. İmdi bizim için şefa-atçilerden kimse var mıdır ki, bize şefaat ediversinler ve- yahut geri döndürülür müyüz ki, yapar olduğumuz şeylerin başkasını yapıverelim.» Şüphe yok ki, onlar nefislerini ziyana uğratmışlardır. Ve o iftira eder oldukları şey de onlardan çıkıp gitmiştir.
Suat Yıldırım Meali
Fakat onlar: “Hele bakalım nereye varacak? ” diye sadece bu kitabın dâvetinin âkıbetini gözlüyorlar. O'nun haber verdiği müthiş âkibet geldiği gün, daha önce onu unutup bir tarafa bırakanlar şöyle diyecekler: “Gerçekten Rabbimizin elçileri bize hakkı tebliğ etmişlermiş? Acaba burada bize şefaat edecek birisi bulunur mu? Yahut geri döndürülmemiz imkânı olur mu ki bu sefer yaptığımız kötü işlerin yerine güzel güzel işler yapabilelim? ”Muhakkak ki onlar, kendilerini hüsrana uğrattılar. Uydurdukları sahte tanrıları da kendilerinden uzaklaşıp ortadan kayboldular. [6, 27-28]
Şaban Piriş Meali
Onlar yalnızca sonucun ortaya konmasını mı bekliyorlar? Sonucun geldiği gün, önceleri onu unutmuş olanlar:-Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi, bize şefaat edecek bir şefaatçi var mı? Veya yaptıklarımızdan başka şeyler yapmamız için bir dönüşümüz var mı? derler. Onlar, kendilerini mahvetmişler ve uydurdukları şeyler de kaybolup, onlardan ayrılmıştır.
İbni Kesir
Onlar, onun te'vilinden başkasını mı bekliyorlar? Onun te'vilinin geldiği gün; daha önce onu unutmuş olanlar derler ki: Gerçekten Rabbımızın elçileri, bize hakkı getirmiştir. Şimdi bize şefaat edecek var mı ki; şefaat etsin. Yahut geriye çevrilir miyiz ki, yapmış olduğumuzdan başkasını yapalım? Onlar gerçekten kendilerini hüsrana uğratmışlardır. Ve uydurageldikleri şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur.
Seyyid Kutub
Onlar ille de onun somut yorumunu mu bekliyorlar? Somut yorumu ortaya çıktığı gün onu vaktiyle unutmuş olanlar Rabbimizin peygamberleri gerçeği getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek aracılarımız var mı ya da işlemiş olduğumuz kötülüklerden farklı işler yapmak üzere tekrar geri döndürülür müyüz derler. Onlar kendilerini hüsrana düşürmüşler ve uydurdukları ilâhlar ortalıkta görünmez olmuştur.
Tefhim-ul Kuran
Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki: «Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak.» Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Yusuf Ali (English)
Do they just wait for the final fulfilment(1030) of the event? On the day the event is finally fulfilled, those who disregarded it before will say: "The messengers of our Lord did indeed bring true (tidings). Have we no intercessors now to intercede on our behalf? Or could we be sent back? then should we behave differently from our behaviour in the past." In fact they will have lost their souls, and the things they invented will leave them in the lurch.*
M. Pickthall (English)
Await they aught save the fulfilment thereof? On the day when the fulfilment thereof cometh, those who were before forgetful thereof will say: The messengers of our Lord did bring the Truth ! Have we any intercessors, that they may intercede for us? Or can we be returned (to life on earth), that we may act otherwise than we used to act? They have lost their souls, and that which they devised bath failed them.
SURELER
1 - Fâtiha Suresi
2 - Bakara Suresi
3 - Âl-i İmrân Suresi
4 - Nisâ Suresi
5 - Mâide Suresi
6 - En’âm Suresi
7 - A’râf Suresi
8 - Enfâl Suresi
9 - Tevbe Suresi
10 - Yûnus Suresi
11 - Hûd Suresi
12 - Yûsuf Suresi
13 - Ra’d Suresi
14 - İbrahim Suresi
15 - Hicr Suresi
16 - Nahl Suresi
17 - İsrâ Suresi
18 - Kehf Suresi
19 - Meryem Suresi
20 - Tâ-Hâ Suresi
21 - Enbiyâ Suresi
22 - Hac Suresi
23 - Mü’minûn Suresi
24 - Nûr Suresi
25 - Furkân Suresi
26 - Şu’arâ Suresi
27 - Neml Suresi
28 - Kasas Suresi
29 - Ankebût Suresi
30 - Rûm Suresi
31 - Lokman Suresi
32 - Secde Suresi
33 - Ahzâb Suresi
34 - Sebe’ Suresi
35 - Fâtır Suresi
36 - Yâsîn Suresi
37 - Sâffât Suresi
38 - Sâd Suresi
39 - Zümer Suresi
40 - Mü’min Suresi
41 - Fussilet Suresi
42 - Şûrâ Suresi
43 - Zuhruf Suresi
44 - Duhân Suresi
45 - Câsiye Suresi
46 - Ahkâf Suresi
47 - Muhammed Suresi
48 - Fetih Suresi
49 - Hucurât Suresi
50 - Kâf Suresi
51 - Zâriyât Suresi
52 - Tûr Suresi
53 - Necm Suresi
54 - Kamer Suresi
55 - Rahmân Suresi
56 - Vâkı’a Suresi
57 - Hadîd Suresi
58 - Mücâdele Suresi
59 - Haşr Suresi
60 - Mümtehine Suresi
61 - Saff Suresi
62 - Cum’a Suresi
63 - Münâfikûn Suresi
64 - Teğâbun Suresi
65 - Talâk Suresi
66 - Tahrîm Suresi
67 - Mülk Suresi
68 - Kalem Suresi
69 - Hâkka Suresi
70 - Me’âric Suresi
71 - Nûh Suresi
72 - Cin Suresi
73 - Müzzemmil Suresi
74 - Müddessir Suresi
75 - Kıyâme Suresi
76 - İnsan Suresi
77 - Mürselât Suresi
78 - Nebe’ Suresi
79 - Nâzi’ât Suresi
80 - Abese Suresi
81 - Tekvîr Suresi
82 - İnfitâr Suresi
83 - Mutaffifîn Suresi
84 - İnşikâk Suresi
85 - Bürûc Suresi
86 - Târık Suresi
87 - A’lâ Suresi
88 - Gâşiye Suresi
89 - Fecr Suresi
90 - Beled Suresi
91 - Şems Suresi
92 - Leyl Suresi
93 - Duhâ Suresi
94 - İnşirâh Suresi
95 - Tîn Suresi
96 - Alak Suresi
97 - Kadr Suresi
98 - Beyyine Suresi
99 - Zilzâl Suresi
100 - Âdiyât Suresi
101 - Kâri’a Suresi
102 - Tekâsür Suresi
103 - Asr Suresi
104 - Hümeze Suresi
105 - Fil Suresi
106 - Kureyş Suresi
107 - Mâ’ûn Suresi
108 - Kevser Suresi
109 - Kâfirûn Suresi
110 - Nasr Suresi
111 - Tebbet Suresi
112 - İhlâs Suresi
113 - Felâk Suresi
114 - Nâs Suresi