Neml Suresi - 40. ayet



Abdullah Parlıyan Meali
Buna karşılık vahiyle bilgilendirilmiş olan kişi: “Bana kalırsa,” dedi. “Ben onu, göz açıp kapayıncaya kadar sana getireceğim.” Süleyman, onu gerçekten önünde görünce: “Benim, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü göstereceğim konusunda, beni denemek üzere, Rabbimin bahşettiği bir lütuf bu. Bununla birlikte Allah'a şükreden kişi, yalnızca kendi iyiliği için şükretmiş olur, nankörlük yapan kişi ise, bilsin ki Rabbim, hem sınırsız cömertlik sahibi, hem de mutlak manada kendi kendine yeterlidir.”

Ahmet Varol Meali
Kendinde kitaptan bir ilim bulunan kişi: "Sen gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu yanına yerleşmiş halde görünce dedi ki: "Bu Rabbimin lütfundandır. Şükredecek miyim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni imtihan etmek için. Kim şükrederse kendi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse şüphesiz Rabbim bir şeye ihtiyacı olmayan, kerem sahibidir.

Ali Bulaç Meali
Yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: 'Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.' Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: 'Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiç bir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

Diyanet İşleri Meali (Eski)
Kitabın bilgisine sahip olan biri: "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce: "Bu, şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; fakat nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir" dedi.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kitaptan bilgisi olan biri, “Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm” dedi. Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş hâlde görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.”

Diyanet Vakfı Meali
Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.  *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."

Elmalılı Meali (Orjinal)
Nezdinde kitabdan bir ılim bulunan zat ise: ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm, derken onu yanında duruyor görünce: bu rabbımın fazlından, dedi: beni imtihan için ki şükür mü edeceğim? Yoksa küfran mı? Her kim şükr ederse sırf kendi lehine eder, her kim de küfranda bulunursa şübhe yok ki rabbım ganiydir kerîmdir

Hasan Basri Çantay Meali
Nezdinde kitabdan bir ilim olan (zât). «Ben, dedi, gözün sana dönmeden (gözünü yumub açmadan) evvel onu sana getiririm». Vaktaki (Süleyman) onu yanında durur bir halde gördü, «Bu, dedi, Rabbimin fazl (-u lutf) ündendir. Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim, beni imtihan etdiği içindir (bu). Kim şükrederse kendi fâidesinedir. Kim de nankörlük ederse şübhe yok ki Rabbim (onun şükründen) tamamen müstağnidir, (hem O) hakkıyle kerem saahibidir».

Hayrat Neşriyat Meali
Yanında kitabdan bir ilim bulunan zât (Âsaf bin Berhıya): “(Senin) göz açıp kapaman (esnâsında, henüz nazarın) sana dönmeden önce, ben onu sana getiririm” dedi.(1)(Süleymân) birden onu (o tahtı) yanına yerleşivermiş olarak görünce: “Bu, Rabbimin bir lütfudur! Tâ ki şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni imtihân ediyor! Hâlbuki kim şükrederse, o takdirde ancak kendisi için şükreder; kim de nankörlük ederse, artık şübhesiz ki Rabbim, Ganî (hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Kerîm (çok cömert olan)dır” dedi.*

Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Yanında kitaptan bir ilim bulunan zât da dedi ki: «Ben onu sana daha kendine gözün dönmeden getiririm.» Vaktâ ki (Hazreti Süleyman) Onu (tahtı) yanında karargir olmuş gördü, dedi ki: «Bu Rabbimin fazlındandır, tâ ki beni imtihan etsin ki, şükür mü ederim, yoksa küfran-ı nîmette mi bulunurum ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi lehine şükreder. Ve kim de küfran-ı nîmette bulunursa, şüphe yok ki, Rabbim ganîdir, kerîmdir.»

Suat Yıldırım Meali
Ama nezdinde, kitaptan ilim olan bir zat da: “Ben, sen gözünü açıp kapamadan onu getirebilirim” derdemez, Süleyman, Kraliçenin tahtının yanıbaşında durduğunu görünce: “Bu, Rabbimin lütuflarındandır. Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım? diye beni sınamak içindir. Şükreden sadece kendi lehine olarak şükreder. Nankörlük eden ise bilmelidir ki Rabbim onun şükründen müstağnidir, şükrüne ihtiyacı yoktur, ihsan ve keremi boldur. ” [41, 46; 30, 44; 14, 8]*

Şaban Piriş Meali
Kitap'tan bir bilgiye sahip olan kimse ise:-Ben gözünü açıp kapayıncaya kadar onu sana getiririm, dedi. Süleyman o anda tahtı yanında görünce,-Bu Rabbimin lütfundandır. Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü yapacağım diye beni deniyor. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder, kim de nankörlük ederse, Rabbim onun şükrüne muhtaç değildir. O çok cömerttir, dedi.

İbni Kesir
Nezdinde kitabdan bir bilgi bulunan da dedi ki: Gözünü açıp kapamadan ben, onu sana getiririm. Süleyman tahtı yanına yerleşivermiş görünce dedi ki: Bu, Rabbımın lutfundandır. Şükür mü yoksa küfür mü edeceğim diye beni sınamak içindir. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Rabbım; Gani'dir, Kerim'dir.

Seyyid Kutub
Kutsal Kitap kaynaklı bilgisi olan biri ise «Gözünü açıp kapamadan o tahtı sana getireyim» dedi. Süleyman tahtı önünde yere konmuş görünce, «Bu, şükür mü edeceğim yoksa, nankörce mi davranacağım diye beni sınavdan geçirmek isteyen Rabbimin bana yönelik bir lütfudur. Kim şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, yüce Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve bağışı karşılıksızdır.» dedi.

Tefhim-ul Kuran
Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri, dedi ki: «Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.» Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: «Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (kimseye ve hiç bir şeye karşı ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

Yusuf Ali (English)
Said one who had knowledge(3275) of the Book: "I will bring it to thee within the twinkling of an eye!" Then when (Solomon) saw it placed firmly before him, he said: "This is by the Grace of my Lord!-(3276) to test me whether I am grateful or ungrateful! and if any is grateful, truly his gratitude is (a gain) for his own soul; but if any is ungrateful, truly my Lord is Free of all Needs, Supreme in Honour !"(3277)*

M. Pickthall (English)
One with whom was knowledge of the Scripture said: I will bring it thee before thy gaze returneth unto thee. And when he saw it set in his presence, (Solomon said: This is of the bounty of my Lord, that He may try me whether I give thanks or am ungrateful. Whosoever giveth thanks he only giveth thanks for (the good of) his own soul: and whosoever is ungrateful (is ungrateful only to his own soul's hurt). For lo! my Lord is Absolute in independence, Bountiful.

SURELER 1 - Fâtiha Suresi 2 - Bakara Suresi 3 - Âl-i İmrân Suresi 4 - Nisâ Suresi 5 - Mâide Suresi 6 - En’âm Suresi 7 - A’râf Suresi 8 - Enfâl Suresi 9 - Tevbe Suresi 10 - Yûnus Suresi 11 - Hûd Suresi 12 - Yûsuf Suresi 13 - Ra’d Suresi 14 - İbrahim Suresi 15 - Hicr Suresi 16 - Nahl Suresi 17 - İsrâ Suresi 18 - Kehf Suresi 19 - Meryem Suresi 20 - Tâ-Hâ Suresi 21 - Enbiyâ Suresi 22 - Hac Suresi 23 - Mü’minûn Suresi 24 - Nûr Suresi 25 - Furkân Suresi 26 - Şu’arâ Suresi 27 - Neml Suresi 28 - Kasas Suresi 29 - Ankebût Suresi 30 - Rûm Suresi 31 - Lokman Suresi 32 - Secde Suresi 33 - Ahzâb Suresi 34 - Sebe’ Suresi 35 - Fâtır Suresi 36 - Yâsîn Suresi 37 - Sâffât Suresi 38 - Sâd Suresi 39 - Zümer Suresi 40 - Mü’min Suresi 41 - Fussilet Suresi 42 - Şûrâ Suresi 43 - Zuhruf Suresi 44 - Duhân Suresi 45 - Câsiye Suresi 46 - Ahkâf Suresi 47 - Muhammed Suresi 48 - Fetih Suresi 49 - Hucurât Suresi 50 - Kâf Suresi 51 - Zâriyât Suresi 52 - Tûr Suresi 53 - Necm Suresi 54 - Kamer Suresi 55 - Rahmân Suresi 56 - Vâkı’a Suresi 57 - Hadîd Suresi 58 - Mücâdele Suresi 59 - Haşr Suresi 60 - Mümtehine Suresi 61 - Saff Suresi 62 - Cum’a Suresi 63 - Münâfikûn Suresi 64 - Teğâbun Suresi 65 - Talâk Suresi 66 - Tahrîm Suresi 67 - Mülk Suresi 68 - Kalem Suresi 69 - Hâkka Suresi 70 - Me’âric Suresi 71 - Nûh Suresi 72 - Cin Suresi 73 - Müzzemmil Suresi 74 - Müddessir Suresi 75 - Kıyâme Suresi 76 - İnsan Suresi 77 - Mürselât Suresi 78 - Nebe’ Suresi 79 - Nâzi’ât Suresi 80 - Abese Suresi 81 - Tekvîr Suresi 82 - İnfitâr Suresi 83 - Mutaffifîn Suresi 84 - İnşikâk Suresi 85 - Bürûc Suresi 86 - Târık Suresi 87 - A’lâ Suresi 88 - Gâşiye Suresi 89 - Fecr Suresi 90 - Beled Suresi 91 - Şems Suresi 92 - Leyl Suresi 93 - Duhâ Suresi 94 - İnşirâh Suresi 95 - Tîn Suresi 96 - Alak Suresi 97 - Kadr Suresi 98 - Beyyine Suresi 99 - Zilzâl Suresi 100 - Âdiyât Suresi 101 - Kâri’a Suresi 102 - Tekâsür Suresi 103 - Asr Suresi 104 - Hümeze Suresi 105 - Fil Suresi 106 - Kureyş Suresi 107 - Mâ’ûn Suresi 108 - Kevser Suresi 109 - Kâfirûn Suresi 110 - Nasr Suresi 111 - Tebbet Suresi 112 - İhlâs Suresi 113 - Felâk Suresi 114 - Nâs Suresi