Tâ-Hâ Suresi - 97. ayet
arabic
Abdullah Parlıyan Meali
Musa Sâmirî'ye: “Öyle ise defol git. Senin dünya hayatında cezan, her rastladığın kimseye bana yaklaşma, bana dokunma! demendir. Ve şüphesiz senin için, kendisinden asla kaçınamayacağın azap dolu bir buluşma zamanı vardır. Şimdi bak, kendini herşeyinle adayarak tapındığın şu düzmece ilahına, onu nasıl yakacağız ve sonra toza toprağa çevirip, külünü de denize savuracağız.”
Ahmet Varol Meali
(Musa) dedi ki: "Git! Senin hayat boyunca yapacağın "bana dokunulmasın" demek olacaktır. Senin için kendisinden kaçınamayacağın bir buluşma vakti de vardır. Şimdi kendisine tapındığın şu ilâhına bak! Andolsun biz onu yakacak sonra da darmadağın edip denize savuracağız.
Ali Bulaç Meali
Dedi ki: “Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: 'Bana dokunulmasın') deyip yerinmendir.' Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız.'
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Musa: "Defol! Doğrusu artık hayatta, "Bana dokunmayın!" demenden başka yapacağın yoktur. Senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Durup üzerinde titrediğin tanrına bak, onu yakacağız, sonra denize dökeceğiz" dedi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Mûsâ, “Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) “Bana dokunmak yok!” diyeceksin.[360] Senin için, asla kaçamayacağın bir ceza daha var. Hele şu ibadet edip durduğun ilâhına bak! Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız.*
Diyanet Vakfı Meali
Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: «Bana dokunmayın!» diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız! *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
(Musa ona şöyle) dedi: "Haydi çekil git. Artık senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahşi gibi yapayalnız yaşamağa mahkum olacaksın). Hem senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Bir de ibadet edip durduğun ilâhına bak; elbette biz onu yakacağız, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracağız."
Elmalılı Meali (Orjinal)
Haydi, dedi, defol, çünkü sana hayatta şöyle demek var, temas yok, hem sana bir vaîd var ki ona aslâ hulfedilmiyeceksin, o başını bekleyip durduğun ilâhına da bak, her halde biz onu yakacağız da yakacağız, sonra da kül edip onu muhakkak deryaya dökeceğiz
Hasan Basri Çantay Meali
(Musa) dedi: «Haydi (defol) git. Çünkü senin hayaatın boyunca (nasıybin, benimle) temas etmeyin demendir. Sana, senin için şübhesiz asla vaz geçilemeyecek bir ceza günü dahi vardır. Üstüne düşüb tapdığın tanrına bak, biz onu (cayır cayır) yakacağız, sonra onu parça parça edib denize atacağız».
Hayrat Neşriyat Meali
(Mûsâ:) “(Haydi) git! Artık muhakkak ki sana, (cezâ olarak) hayat boyunca, '(Aman, birbirimize) dokunmak yok!' diyecek olman vardır!(1) Ve elbette sana va'd edilen bir (cezâ) yer(i olan Cehennem) de var ki, ondan (o tehdidden) aslâ döndürülmeyeceksin! Şimdi, ona tapan bir kimse olup durduğun ilâhına bak; elbette (biz) onu cayır cayır yakacağız; sonra da onu kül edip muhakkak denize savuracağız” dedi.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
(Hazreti Mûsa da) dedi ki: «Çık git. Çünkü artık sana hayatta (bulundukça mukadder olan) dokunma yok demektir. Ve muhakkak ki, senin için bir va'de mahalli de vardır ki, ondan asla ayrılmayacaksın. Ve kendisine tapınıp durduğun tanrına da bak. Biz onu elbette ki yakacağız, sonra da onu denizde parça parça edip savuracağız.»
Suat Yıldırım Meali
“Defol! ” dedi Mûsâ, artık ömür boyunca sen: “Bana dokunmayın, benden uzak durun! ” diyeceksin, yalnız yaşamaya mahkûm olacaksın. Ayrıca senin asla kurtulamayacağın bir ceza günü var. Şimdi tapınıp durduğun tanrına bak! Biz onu yakacağız, sonra da ufalayıp denize savuracağız. ” {KM, Tesniye 9, 21}*
Şaban Piriş Meali
Musa:-Defol, artık senin için hayatta bana dokunmayın demekten başka bir şey yoktur? Bir de senin için hiç kaçamayacağın bir azap günü var. Sarılıp üzerine titrediğin ilahına bak, şimdi onu yakacağız sonra küllerini denize savuracağız, dedi.
İbni Kesir
Dedi ki: Haydi git, doğrusu hayatta artık; bana dokunmayın, demenden başka yapacağın bir şey yoktur. Bir de senin için hiç kaçamayacağın bir ceza günü var. Sarılıp durduğun üstüne düşüp tapındığın ilahına bak; yemin olsun ki; biz onu yakacağız, sonra da parçaparça edip denize atacağız.
Seyyid Kutub
Musa ona dedi ki: «Çekil karşımdan» Sen hayatı boyunca insanlara 'Bana değmeyin' demeye mahkûm oldun. Ayrıca asla yakanı kurtaramayacağın başka bir cezan daha vardır. Şimdi tapmaya devam ettiğin ilahının başına neler geleceğini gör. Onu ateşte eriteceğiz, sonra da parçalarını denize atacağız.
Tefhim-ul Kuran
Dedi ki: «Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: «Bana dokunulmasın») deyip yerinmendir.» Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız.»
Yusuf Ali (English)
(Moses) said: "Get thee gone! but thy (punishment) in this life will be that thou wilt say,(2622) ´touch me not´; and moreover (for a future penalty) thou hast a promise that will not fail:(2623) Now look at thy god, of whom thou hast become a devoted worshipper: We will certainly (melt) it in a blazing fire and scatter it broadcast in the sea!"(2624)*
M. Pickthall (English)
(Moses) said: Then go! And lo! in this life it is for thee to say: Touch me not! and lo! there is for thee a tryst thou canst not break. Now look upon thy god of which thou hast remained a votary. Verily we will burn it and will scatter its dust over the sea.
SURELER
1 - Fâtiha Suresi
2 - Bakara Suresi
3 - Âl-i İmrân Suresi
4 - Nisâ Suresi
5 - Mâide Suresi
6 - En’âm Suresi
7 - A’râf Suresi
8 - Enfâl Suresi
9 - Tevbe Suresi
10 - Yûnus Suresi
11 - Hûd Suresi
12 - Yûsuf Suresi
13 - Ra’d Suresi
14 - İbrahim Suresi
15 - Hicr Suresi
16 - Nahl Suresi
17 - İsrâ Suresi
18 - Kehf Suresi
19 - Meryem Suresi
20 - Tâ-Hâ Suresi
21 - Enbiyâ Suresi
22 - Hac Suresi
23 - Mü’minûn Suresi
24 - Nûr Suresi
25 - Furkân Suresi
26 - Şu’arâ Suresi
27 - Neml Suresi
28 - Kasas Suresi
29 - Ankebût Suresi
30 - Rûm Suresi
31 - Lokman Suresi
32 - Secde Suresi
33 - Ahzâb Suresi
34 - Sebe’ Suresi
35 - Fâtır Suresi
36 - Yâsîn Suresi
37 - Sâffât Suresi
38 - Sâd Suresi
39 - Zümer Suresi
40 - Mü’min Suresi
41 - Fussilet Suresi
42 - Şûrâ Suresi
43 - Zuhruf Suresi
44 - Duhân Suresi
45 - Câsiye Suresi
46 - Ahkâf Suresi
47 - Muhammed Suresi
48 - Fetih Suresi
49 - Hucurât Suresi
50 - Kâf Suresi
51 - Zâriyât Suresi
52 - Tûr Suresi
53 - Necm Suresi
54 - Kamer Suresi
55 - Rahmân Suresi
56 - Vâkı’a Suresi
57 - Hadîd Suresi
58 - Mücâdele Suresi
59 - Haşr Suresi
60 - Mümtehine Suresi
61 - Saff Suresi
62 - Cum’a Suresi
63 - Münâfikûn Suresi
64 - Teğâbun Suresi
65 - Talâk Suresi
66 - Tahrîm Suresi
67 - Mülk Suresi
68 - Kalem Suresi
69 - Hâkka Suresi
70 - Me’âric Suresi
71 - Nûh Suresi
72 - Cin Suresi
73 - Müzzemmil Suresi
74 - Müddessir Suresi
75 - Kıyâme Suresi
76 - İnsan Suresi
77 - Mürselât Suresi
78 - Nebe’ Suresi
79 - Nâzi’ât Suresi
80 - Abese Suresi
81 - Tekvîr Suresi
82 - İnfitâr Suresi
83 - Mutaffifîn Suresi
84 - İnşikâk Suresi
85 - Bürûc Suresi
86 - Târık Suresi
87 - A’lâ Suresi
88 - Gâşiye Suresi
89 - Fecr Suresi
90 - Beled Suresi
91 - Şems Suresi
92 - Leyl Suresi
93 - Duhâ Suresi
94 - İnşirâh Suresi
95 - Tîn Suresi
96 - Alak Suresi
97 - Kadr Suresi
98 - Beyyine Suresi
99 - Zilzâl Suresi
100 - Âdiyât Suresi
101 - Kâri’a Suresi
102 - Tekâsür Suresi
103 - Asr Suresi
104 - Hümeze Suresi
105 - Fil Suresi
106 - Kureyş Suresi
107 - Mâ’ûn Suresi
108 - Kevser Suresi
109 - Kâfirûn Suresi
110 - Nasr Suresi
111 - Tebbet Suresi
112 - İhlâs Suresi
113 - Felâk Suresi
114 - Nâs Suresi