En’âm Suresi - 154. ayet
arabic
Abdullah Parlıyan Meali
Ve sonra iyilik edenlere, nimetimi tamamlamak ve herşeyi açıklamak ve doğru yolu göstermek ve aynı zamanda rahmet olmak üzere, Musa'ya Tevrat'ı verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varıp, O'na kavuşacaklarına iman ederler.
Ahmet Varol Meali
Sonra iyilik yapana nimetimizi tamamlamak, her şeyi etraflıca açıklamak üzere ve bir hidayet rehberi ve rahmet olarak Musa'ya Kitab'ı verdik. Umulur ki, Rabblerine kavuşacaklarına inanırlar!
Ali Bulaç Meali
Sonra Musa'ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak Kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşacaklarına inanırlar.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Sonra, iyilik işleyenlere nimeti tamamlamak, her şeyi uzun uzadıya açıklamak, doğruyu göstermek ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitap'ı verdik. Rablerine kavuşacaklarına belki artık inanırlar.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayet ve rahmete erdirmek için Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.
Diyanet Vakfı Meali
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Sonra iyilik edenlere (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi açıklamak ve doğru yola iletici ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitab'ı verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına inansınlar.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Sonra biz Musâya o kitâbı verdik ki güzel tatbık edene tamamlamak, ve her şeyi tafsıl etmek ve bir hidayet, bir rahmet olmak için, gerektir ki onlar rablarının likasına iyman etsinler
Hasan Basri Çantay Meali
Yine biz Musâya — (hükümlerini) iyi tatbıyk edenlere karşı (ni'metimizi) tamamlamak, (dînde ihtiyâç haasıl olan) her şey'i (içinde) ayrı ayrı açıklamak ve bir hidâyet, bir rahmet olmak üzere — o kitabı (Tevrâtı) verdik. Tâki onlar (İsrail oğulları) Rablerine kavuşacaklarına îman etsinler.
Hayrat Neşriyat Meali
Sonra iyilik edenlere (olan ni'metimizi) tamamlamak, herşeyi iyice açıklamak, bir hidâyet ve bir rahmet olmak üzere Mûsâ'ya Kitâb'ı (Tevrât'ı) verdik; tâ ki (İsrâiloğulları)Rablerine kavuşacaklarına îmân etsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Sonra Biz Mûsa'ya, ahkâmına güzelce riâyet edene, kitabı tamam bir veçh üzere ve herşeyi mufassalan bildirmek ve bir hidâyet ve rahmet olmak için verdik. Tâ ki Rablerinin huzuruna varacaklarına imân etsinler.
Suat Yıldırım Meali
Yine Biz, iyi hareket edenlere nimetimizi tamamlamak ve her şeyi iyice açıklamak, bir hidâyet ve rehber olmak üzere Mûsâ'ya kitabı verdik ki Rab'lerine kavuşacaklarına iman etsinler. [46, 12; 9, 91-92; 28, 48; 71, 45]
Şaban Piriş Meali
Yine, Musa'ya da, iyi uygulayanlara (nimetlerimizi) tamamlamak, her şeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir rehber, rahmet olmak üzere o kitabı -Tevrat'ı- verdik ki Rab'lerine kavuşacaklarına inansınlar.
İbni Kesir
Sonra Biz, Musa'ya bir bütün halinde, her şeyi apaçık göstermek, hidayet ve rahmet olmak üzere o kitabı verdik. Belki Rabblarına kavuşacaklarına artık inanırlar.
Seyyid Kutub
Sonra iyilik edenlere yönelik nimetimiz tamama ersin, her şey ayrıntılı biçimde açıklansın, doğru yol kılavuzu ve rahmet olsun diye Musa'ya tevratı verdik. Ola ki, Rabblerinin huzuruna çıkacaklarına inanırlar.
Tefhim-ul Kuran
Sonra biz Musa'ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak Kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşacaklarına inanırlar.
Yusuf Ali (English)
Moreover, We gave Moses the Book, completing (Our favour) to those who would do right, and explaining all things(980) in detail,- and a guide and a mercy, that they might believe in the meeting with their Lord.*
M. Pickthall (English)
Again, We gave the Scripture unto Moses, complete for him who would do good, an explanation of all things, a guidance and a mercy, that they might believe in the meeting with their Lord.
SURELER
1 - Fâtiha Suresi
2 - Bakara Suresi
3 - Âl-i İmrân Suresi
4 - Nisâ Suresi
5 - Mâide Suresi
6 - En’âm Suresi
7 - A’râf Suresi
8 - Enfâl Suresi
9 - Tevbe Suresi
10 - Yûnus Suresi
11 - Hûd Suresi
12 - Yûsuf Suresi
13 - Ra’d Suresi
14 - İbrahim Suresi
15 - Hicr Suresi
16 - Nahl Suresi
17 - İsrâ Suresi
18 - Kehf Suresi
19 - Meryem Suresi
20 - Tâ-Hâ Suresi
21 - Enbiyâ Suresi
22 - Hac Suresi
23 - Mü’minûn Suresi
24 - Nûr Suresi
25 - Furkân Suresi
26 - Şu’arâ Suresi
27 - Neml Suresi
28 - Kasas Suresi
29 - Ankebût Suresi
30 - Rûm Suresi
31 - Lokman Suresi
32 - Secde Suresi
33 - Ahzâb Suresi
34 - Sebe’ Suresi
35 - Fâtır Suresi
36 - Yâsîn Suresi
37 - Sâffât Suresi
38 - Sâd Suresi
39 - Zümer Suresi
40 - Mü’min Suresi
41 - Fussilet Suresi
42 - Şûrâ Suresi
43 - Zuhruf Suresi
44 - Duhân Suresi
45 - Câsiye Suresi
46 - Ahkâf Suresi
47 - Muhammed Suresi
48 - Fetih Suresi
49 - Hucurât Suresi
50 - Kâf Suresi
51 - Zâriyât Suresi
52 - Tûr Suresi
53 - Necm Suresi
54 - Kamer Suresi
55 - Rahmân Suresi
56 - Vâkı’a Suresi
57 - Hadîd Suresi
58 - Mücâdele Suresi
59 - Haşr Suresi
60 - Mümtehine Suresi
61 - Saff Suresi
62 - Cum’a Suresi
63 - Münâfikûn Suresi
64 - Teğâbun Suresi
65 - Talâk Suresi
66 - Tahrîm Suresi
67 - Mülk Suresi
68 - Kalem Suresi
69 - Hâkka Suresi
70 - Me’âric Suresi
71 - Nûh Suresi
72 - Cin Suresi
73 - Müzzemmil Suresi
74 - Müddessir Suresi
75 - Kıyâme Suresi
76 - İnsan Suresi
77 - Mürselât Suresi
78 - Nebe’ Suresi
79 - Nâzi’ât Suresi
80 - Abese Suresi
81 - Tekvîr Suresi
82 - İnfitâr Suresi
83 - Mutaffifîn Suresi
84 - İnşikâk Suresi
85 - Bürûc Suresi
86 - Târık Suresi
87 - A’lâ Suresi
88 - Gâşiye Suresi
89 - Fecr Suresi
90 - Beled Suresi
91 - Şems Suresi
92 - Leyl Suresi
93 - Duhâ Suresi
94 - İnşirâh Suresi
95 - Tîn Suresi
96 - Alak Suresi
97 - Kadr Suresi
98 - Beyyine Suresi
99 - Zilzâl Suresi
100 - Âdiyât Suresi
101 - Kâri’a Suresi
102 - Tekâsür Suresi
103 - Asr Suresi
104 - Hümeze Suresi
105 - Fil Suresi
106 - Kureyş Suresi
107 - Mâ’ûn Suresi
108 - Kevser Suresi
109 - Kâfirûn Suresi
110 - Nasr Suresi
111 - Tebbet Suresi
112 - İhlâs Suresi
113 - Felâk Suresi
114 - Nâs Suresi